Belediyelerin çoğunun bünyesinde bir belediye tabibi bulunduğu salnamelerde görülmektedir. Bu tabipler hem belediye çalışanlarının, hem de halkın muayenelerini yapmakta, şehir genelindeki sağlıkla ilgili konulara el atmakta, bataklıkların kurutulması yönünde çabalara katılmaktadır.
Nitekim tabiplerin çabaları ile pek çok yerde bataklıkların kurutulduğu görülmektedir.32 Kurutulan bataklıkların bir kısmı tarıma açılmış, hatta bazı kurutulan bataklıklar bir mesire yeri haline getirilmiştir.
Belediyelerin sağlıkla ilgili en önemli hizmetlerinden biri de Gureba Hastanesi adı ile açtıkları hastanelerdir. Bu hastaneler halkın katkısı ve belediyelerin imkanları ile yapılmıştır. İşletme masrafları da yine bağışlar ve belediyenin her yıl bütçeye koyduğu ödeneklerle karşılanmaktadır. Hastanelerin idaresi de bir heyetçe yürütülmektedir.33
Belediyelerin bünyesinde oluşturulan baytarlık müessesesi ve inşa edilen mezbaha ile hayvan hastalıklarını önleyici tedbirler alınmış, etlerin sağlıklı kesim ve dağıtımı sağlanmaya çalışılmıştır.
Yine belediyeler, köhne ve kullanılmayan binaları yıktırtarak, gelip geçenlerin veya yakındaki evlerin zarara uğramaması yönünde önlemler almışlardır. Akıl hastalarının akıl hastanelerine nakledilmesi görevini de belediyeler üstlenmişlerdir.
Ayrıca, belediyelerde görevli Tanzifat memurları ile çöpler toplanmakta, kokmuş balık veya yiyecek satanlar cezalandırılmakta, sağlıklı içme suyu getirilmeye çalışılmaktadır. Bu suretle belediyeler halkın sağlığı konusunda birinci derecede sorumlu bir kurum durumuna getirilmiştir.
14. Şehir Plan ve Haritasının
Çıkarılması
Belediyeler kurulduktan bir süre sonra şehrin plan ve haritalarını yaptırmışlardır. Bu iş ihale yolu ile gerçekleştirilmektedir.
Plan ve haritalarda hem ana şehrin haritaları yapılmış, hem de muhtemel yerleşim yerleri gösterilmiştir. Ayrıca elektrik, su, telefon, elektrikli tramvay gibi işlerin yapılmasında da bu harita ve planlardan yararlanmak amacı güdülmüştür.
Bu haritalarla yollar ve caddeler belirtilmiş, yeni yerleşim yerlerindeki yeni yollar gösterilmiş, haritada gösterilen yollara tecavüz eden binalar yıktırılmıştır. Yine bundan sonra bina ruhsatları bu haritalara göre verilmeye başlanmıştır.
15. Liman ve Gümrüklerin
İşletilmesi
Osmanlılarda belediye örgütleri kurulmaya başladıktan kısa bir süre sonra, liman kentlerindeki gümrük ve limanların işletilmesi, buralardaki resmlerin alınması
görevleri de belediyelere devredilmiştir.34 Belediyeler de bir taraftan bu liman ve iskeleleri ihtiyaca cevap verecek hale getirme çalışmalarına başlarken, diğer taraftan da liman giriş-çıkışları, gümrük işlemleri, resmlerin alınması gibi idari ve ekonomik faaliyetlere girişmişlerdir.
Özellikle belediyeler iskeleler konusunda hassasiyetle durmuşlardır. Limanda bulunan iskeleler tamir edilmiş veya temdid (uzatma) edilmiştir. İhtiyaca göre yeni iskeleler yapılmıştır. Tahta iskeleler demir iskelelere dönüştürülmüştür. Meclis zabıtlarında liman ve iskeleler konusunda belediyelerin önemli yatırım ve faaliyetler yaptığı kayıtlıdır.35
Zamanla yük iskelelerine vinçler monte edildiği görülmektedir. Limanların kapasitesine göre vinçler yerleştirilmiştir. Ayrıca yük boşaltma ve yüklemede çalışan hamallar bulunmaktadır.
Bazı iskelelerde depo ile iskele arasında dekovil hattı döşendiği görülmektedir. Bu hat kanalı ile depolardaki mallar kolayca iskeleye yanaşmış gemilere nakledilmektedir.
Limanlardaki yolcu iskelesinde bir yolcu salonu, liman idaresine ait odalar, polis ve jandarmaya ait bürolar bulunmaktadır.
Belediyeler limanların işletilmesinden de sorumludurlar. İskelelere gelen mal ve eşyalardan kantariye, dellaliye ve hayvan alım-satımı adı altında resmler alınmaktadır. Bu resmler bazen açık artırma ile taliplere ihale edilmekte, çoğu zaman da emaneten belediye tahsildarlarınca toplanmaktadır. Ayrıca iskele sahasında 48 saatten fazla kalan mal ve eşyalardan da ”işgaliye resmi” alınırdı.
Böylece belediyeler gümrük ve iskeleleri inşa, tamir, yenileme işleri yanında, işletme, vergi alma, yönetme görevlerini de üstlenmişlerdir. Buradan elde edilen gelir de belediyelerin en önemli gelir kaynakları arasında yer almaktadır.
16. Plaj Tesis Etme ve İşletme İşleri
Deniz kenarında bulunan şehirlerde plajları tesis etme görevi de belediyelere verilmiştir. Belediyeler de “Deniz hamamı” denilen plajları ya ihale yolu ile veya kendi imkanları ile tesis etmişlerdir.
Bu girişim belediye meclisi kararı ile olmaktadır. Daha sonra ihaleye çıkarılmaktadır. Talipleri çıkmaz ise tesis belediyece emaneten yapılmaktadır. Plaj yapılacak yerin temiz ve sağlıklı olmasına dikkat edilmektedir.36
İnşaatı biten plajın işletmesi için müzayede şartlarını havi bir “Mezad kaimesi” çıkarılırdı. Bu müzayede şartlarında, icar bedeli, bu bedelin üç taksitte ödeneceği, zamanında ödenmezse anlaşmanın fesih edileceği belirtilmiştir. Plajın işletmesini alanlardan belediye ise her ay “mahiyye” adı ile 10 lira kira almaktadır.
Böylece belediyeler, o devirlerde dünyaya daha kapalı, ahlaki duyguları daha farklı bir toplumun tepkilerine rağmen plaj projesini bazı şehirlerde kurmayı başarmışlardır.37
17. Kanalizasyon İşleri
Osmanlılarda büyük şehirlerde dahi kanalizasyon probleminin tam olarak halledildiğini söylemek mümkün değildir. Ancak bazı şehirlerin bazı semtlerinde kanalizasyon tesisi mevcuttur.38
Kurulan kanalizasyon tesisi ana lağım ve tali lağımlardan oluşmaktadır. Borular ise pik borulardır. Lağımların temizlenmesi ve su tahliyelerinde emme-basma tulumbası kullanılmaktadır. Lağım suları genellikle denize, açık alanlara veya bir dere yatağına akıtılmaktadır.
Ancak Osmanlı şehirlerinde merkezi kanalizasyon tesisatının tam gerçekleştirildiğini söyleyemeyiz. Hatta bugün dahi bu konu şehirlerin en önemli problemidir. Yine de Avrupa’daki gelişmeleri takip açısından bir başlangıç olması bakımından önemlidir.
18. Şehiriçi Ulaşım İşleri
Osmanlılarda şehirlerde şehir-içi ulaşım yaya olarak yapılıyordu. Yoğun bir trafiği gerektirecek bir iş hayatı da yoktu. Halk günlük hayatında ulaşım araçlarına gerek duymuyordu. Ayrıca sanayi merkezleri az olduğu için, banliyöler ve uzak meskenler oluşturulmamıştı.
Ancak şehiriçi ulaşım için deniz kıyısındaki kentlerin, özellikle İstanbul ve İzmir’in ayrı bir yeri vardır. Buralarda özellikle de İstanbul’da, Anadolu ve Rumeli yakalarını önceleri kayıkçılar birbirine bağlardı. Sonra kumpanyalar tarafından deniz vapurları sefere kondu. İstanbul’da her iki yaka ile İzmir’de Konak-Karşıyaka arası ulaşım bu vapurlarla sağlanıyordu. Ancak deniz ulaşımında belediyelerin rolü ve hizmeti yoktu.
Şehiriçi kara ulaşımı ise Osmanlı şehirlerinde pek yaygınlaşmadı. Eşyalar dahi genellikle hamallar tarafından taşınırdı. Ancak bazı büyük şehirlerde belediyelerin girişimi sonucu, şehir-içi ulaşımda kullanılmak amacı ile tramvay tesis edilmiştir.
Tramvaylar önceleri atlı tramvay idi. İlk atlı tramvay 1894’te İzmir ve İstanbul’da işletmeye açılmıştır. Sonra Beyrut, Şam ve Selanik’te kurulmuştur. Bu atlı
tramvaylar Şam, Selanik ve İstanbul’da sonraları elektrikli tramvaya dönüştürülmüştür.39
Tramvayları tesis ve işletme hakkı genellikle yabancı şirketlere verilmiştir. Hatta İstanbul’da tramvaydan önce yine bu yabancı şirketlerden biri şehir-içi ulaşım amacı ile 1869 tarihinde Beyoğlu-Karaköy arasındaki “tünel” i işletmeye açmıştır.
Böylece Osmanlı şehirlerinde, yoğun bir nüfus olmadığından ve iş hacmi, sanayileşme gelişmediğinden, şehir ulaşımı geleneksel olarak devam ediyordu. Hamallar ve at arabaları yük taşıyor, insanlar işlerine veya gidecekleri yerlere yaya gidiyorlardı. Yalnız İstanbul, İzmir, Bağdat gibi yerlerde kayık ve vapurlar denizden ulaşımı gerçekleştiriyorlardı. Yine bazı yerlerde tramvaylar ulaşım için kullanılıyordu. Ayrıca tramvay şehre egzotik bir hava veriyordu. Bu önemli şehirlerde geleneksel ulaşım araçları ile modern ulaşım araçları yan yana bulunuyordu.
19. Belediyelerin Diğer Hizmet ve Çalışmaları
Osmanlılarda belediyelerin daha pek çok hizmetleri ve görevleri vardır. Bugün pek çok kurumların işleri, Osmanlılar döneminde belediyelerce üstlenilmiştir.
Belediyeler inşaat ruhsatı vermek, yeni bir işyeri açanlara izin vermek gibi görevleri vardı. İşyerini başka bir işe çevirmek isteyenler de belediyeden izin almak zorundaydılar.
Şehirde kurulmuş çeşitli cemiyetlerin seçilmiş yönetim kurullarını tasdik işi belediye meclislerine aitti. Sinema ve eğlence yerlerindeki biletleri tasdik etme ve bunlardan belediye resmi alma, yine cemiyetlerin müsamere ve konser biletlerini tasdik görevleri belediyelerce yapılmaktadır.
Sancakta kurulan Emlâk-ı Metruka Komisyonu, Askeri Meclis, Tedrisât-ı İbtidaiyye Meclisi gibi meclislere belediye meclisi içinden bir kişi aza tayin edilirdi. Bu suretle belediye şehirdeki değişik amaçlı meclislerde aktif rol oynardı.
Fiyatları denetlemek, tüketim maddelerinin kalitesini kontrol etmek ve tartı kontrolü yapmak da belediyelerin görevlerinden idi. Özellikle ekmek nevileri, gramları ve fiyatları konusunda belediyeler hassas davranırlardı.
Osmanlı belediyeleri mebus seçiminden de sorumlu idiler. Seçimle ilgili harcamalar belediye bütçesinden karşılanmaktadır. Seçim defterleri tanzimi ve yazımı da belediyelerce yapılmaktadır.
Osmanlı belediyelerine yüklenen bir görev de trafik işleridir. Trafik kurallarını koyma, uymayanları cezalandırma, otomobil resmlerini toplama, ehliyet verme, plaka verilmesi gibi bugünün trafik polisi ve emniyet müdürlüğünün hizmetlerini belediyeler üstlenmişlerdir. Hatta benzin deposu ve satış yeri açmak suretiyle otomobillerin yakıt ihtiyaçlarını da belediyeler karşılamakta idiler.
Belediyeler şehrin çarşı ve pazar yerlerini inşa etmek, buraların tamiratı ile ilgilenmek görevini de üstlenmişlerdir. Bazı şehirlerde buğday pazarı, meyve pazarı, kereste pazarı, hayvan pazarı gibi yerler açmışlardır. Bu suretle hem bazı mal, ürün veya hayvanların belli yerlerde satılması sağlanmış, hem de buralardan belediyelerin ilgili vergileri kolayca toplamaları sağlanmıştır. Ayrıca belediyeler uygun olmayan yerlerde meyve, sebze ve sair şeyleri satan satıcılarla da mücadele etmişlerdir.
IV. Osmanlı Belediyelerinin
Gelir Kaynakları ve Giderleri
Osmanlılarda XIX. yüzyılda mali yılbaşı 1 Mart idi. Bu nedenle belediye meclislerinde bütçenin görüşülmesi ve tasdiki 1 Mart tarihinde yapılırdı. Bu görüşmelerde belediyenin muhtemel gelir kaynakları ve miktarları tespit edilirdi. Buna göre de muhtemel giderler ve miktarları belirlenirdi. Eğer yıl içinde gider fasıllarından birisi yetmediği takdirde, diğer fasıllardan oraya ödenek aktarılırdı.
1. Gelir Kaynakları
Belediyelerin en önemli gelir kaynakları siper ve tente, levha ve tabela, merâkib-i berriyye ve bahriyye, av ve ev köpekleri, mezbaha, işgaliye, iskeleler, dellaliye, kantariye, hayvan alım-satımı ve eğlence yerleri resmleri ile kira gelirleridir.
Siper ve tente resmi, dükkan ve işyerlerinin önlerine gölgelik vs. gibi uzantılar yapanlardan alınırdı. Levha ve tabela resmi ise, dükkanlarının önüne astıkları tabela sebebiyle alınan bir vergi idi.40
Merâkib-i berriyye ve bahriyye, yani kara ve deniz vasıtaları bulunduranlardan bu adla vergi alınırdı. Bu vergi kara vasıtalarından aylık alınıp, o vasıtanın çalıştığı aylarda geçerli idi. Yani vasıta hangi ay çalışırsa o ay için vergi alınmakta idi. Eğer o kişinin vasıtası bozulmuş veya vasıtalarını satmışlar ise bu vergi alınmamakta, yanlış olarak alınmışsa iade edilmektedir. Bu resmin aylık 250 kuruş olduğu zabıtlarda görülmektedir. Ayrıca bu vergi dışında belediyeler çeşitli suçlardan trafik cezaları da keserlerdi.
Merâkib-i bahriyye resmi ise, limanda daimi veya geçici olarak yüküyle demir atan deniz vasıtalarından alınırdı. Daha önceleri bu vergi yoktu. Ancak sonra “Rüsûm-ı Belediyye Kanunu”nun 13. Maddesine bağlı olarak bu vergi kondu. Buna göre; 1 tondan 100 tona kadar 5 kuruş, 101 tondan 500 tona kadar 2 kuruş
20 para, 501 tondan 1.000 tona kadar 1 kuruş 20 para, 1.001 tondan 5.000 tona kadar 1 kuruş, 5.001 tondan 10.000 tona kadar 20 para ve 10.001 ton ve daha yukarıdan 10 para resm alınırdı.41 Deniz vasıtası olanlar ayrıca “ihzarnâme” adı ile bir resm öderlerdi. Bu kağıdı almayanlar ve ilgili resmi ödemeyenler hakkında kanuni yollara başvurulurdu.
Av ve ev köpeği olanlar belediyelere belli bir resm ödemek zorundaydılar. Yine mezbahası olan belediyeler, hayvanları kestiren kasaplardan mezbaha resmi alırlardı.
Belediyelerin en önemli gelir kaynaklarından biri de işgaliye resmidir. Bu resm, yaya kaldırımlarına, dükkanların önüne veya meydanlara sergi açan, tütün denkleri vs. koyanlardan alınmaktadır. Her ne kadar bu tür yerlerde sergi açılması meclis kararı ile yasaklanmışsa da, sonradan esnafın şikayeti üzerine, diğer taraftan da belediye gelirini artırmak amacı ile, işgaliye resmi alınması karşılığında sergi izni verilmesi kararı alınmıştır.42 Gerçekten işgaliye resminin, özellikle tütüncülüğün yaygın olduğu şehirlerde önemli bir gelir kaynağı olduğu görülmektedir. Denklerden her bir denk için günlük 5 kuruş işgaliye resmi alınmaktadır ki, bu da belediye için önemli bir gelir kaynağıdır.43
Liman şehri belediyelerin önemli gelir kaynaklarından biri de, gümrük ve iskelelerin işletilmesinden dolayı alınan resm ve vergilerdir. Bu iskelelere gelen mal ve eşyalardan kantariye, dellaliye, hayvan alım-satımı adı altında resmler alınmaktadır. Bu resmler belediye tahsildarları tarafından tahsil edilmektedir. Ayrıca bu gelirlerin toplanması konusu belediye meclis üyelerince kontrol ve teftiş edilmektedir. Üyelerden her biri iskelelerin bu gelirlerini kontrol ile görevlendirilmiştir.
Ayrıca belediyeler, iskelelerin bulunduğu sahada depo edilen zahire ve sairlerin 48 saatten fazla kalmaları halinde, sahiplerinden her gün için, normal resmden bir kat fazla işgaliye resmi alırlardı. Yine kumpanyalara ait vapurlardan iskelelere çıkarılan eşyadan ihraç ve ithal resmi alınmaktadır.
Belediyeler, Reji İdaresi’nin bulunduğu yerlerde, bu idarelerden özellikle Tütün Kantar Resmi almaktadır. Yıllık olarak alınan bu resm de belediyeler için önemli bir gelir kaynağıdır.
Belediyelerin diğer bir gelir kaynağı da eğlence yerlerinden alınan resmlerdir. Bu eğlence ve eğlence yerleri Osmanlılar döneminde müsamere, konser, hayal veya Karagöz oyunları, güreş müsabakaları ve sinemalardır. Eğer bu tür sosyal faaliyetler bir hayır kurumu veya cemiyet adına yapılıyorsa herhangi bir vergi ve resm alınmamaktadır. Ancak kâr amaçlı ve özel şahıslara ait ise resm alınmaktadır. Bu tür sosyal etkinliklerden bir defaya mahsus ruhsatiye resmi tahakkuk ettirilmektedir. Mesela Karagöz oyunu oynatandan Ramazan boyunca 10 lira, diğer aylarda 15 lira, hayal oyunu oynatandan ayda 5 lira ruhsatiye resmi alınacağı meclis zabıtlarında kayıtlıdır.44
Osmanlıların son dönemlerinde gelişmiş şehirlerde ortaya çıkan diğer bir eğlence yeri sinemalar idi. Bu sinemalardan ruhsat resmi ile biletlerden “Belediye resmi” alınırdı. Ruhsat resmi sinemanın ilk açılışında bir defaya mahsus idi. Belediye resmi ise, satılan biletlerden alınırdı. Belediyeler bu resmi ya bilet başına 100 para, ya da oynanan her gece için maktu 500 kuruş olarak toplamışlardır. Bilet başına alınan resmler ise, sık sık belediye çavuşlarının sinemalarda bilet kontrolü yapmaları suretiyle denetlenirdi.
Belediyeler, ölenlerin teçhiz ve tekfini için Gassal ücreti alırlardı. Bu ücret küçükler için 150, büyükler için 200 kuruş idi. Sonra bu ücret artırıldı. Küçükler 200, büyükler 300 kuruşa çıkarıldı. Bu paranın bir kısmı Gassal denilen ölü yıkayıcısına verilirdi.45
Ayrıca belediyelere ait gayri menkullerden gelen icar, yani kira bedelleri de belediyelerin önemli gelir kaynakları arasında idi. Bu konuda bazı belediyelerin daha şanslı olduğu, devletin belediyelere devrettiği bazı binalar vasıtasıyla önemli bir gelir kaynağına kavuştukları görülmektedir. İş hanları, dükkanlar, mağazalar, haneler, bürolar gibi gayri menkullere sahip belediyeler, buralardan elde ettikleri kiralarla önemli bir gelir kaynağına kavuşuyorlardı.
Bunlar dışında mezad gelirleri, inşaat ruhsat resmi diğer belediye gelirleri arasındadır.
2. Gider Fasılları
Osmanlı belediyelerinde en önemli giderler personele yapılan ödemelerdir. Belediyeden maaş alanlar reis, muhasebe mesulü, mühendis, müfettiş, tabip, sandık emini, ambar memuru, baytar, katipler, odacılar, temizlik memurları, tulumbacılar, fenerciler, çavuşlar, kabristan bekçileri ve tahsildarlardır.
Ancak bütün belediyelerde bu kadro mevcut değildir. Daha ziyade nüfusu fazla, ekonomide gelişmiş önemli büyük şehirlerde bu kadroları görmek mümkündür. Çoğu belediyelerde sadece reis, katip ve sandık emini bulunmaktadır.
Sokak ve caddelerin yapılması, taşla döşenmesi, kaldırım yapımı, yolların genişletilmesi ve tamiri gibi inşaatlar için de önemli harcamalar yapılmaktadır.
Şehrin imarı, su, elektrik, kanalizasyon projesi gibi sebeplerle yaptırılan harita ve planlara da önemli ödemeler verilmektedir. Bunların yapılması bazen ihale ile, bazen de aylıklı mühendislerle sağlanmaktadır.
Diğer bir gider faslı aydınlatmadır. Lüks fenerlerinin alımı, tamiri, lüks direklerinin imali ve bakımı, gaz yağı temini gibi harcamalar yapılmaktadır.
Özellikle şehrin içi ve yakınında bataklık olan şehirlerde, belediyeler bu bataklıkları kurutmak için önemli harcamalar yapmışlardır. Bu iş için hayvan alımı, bunların arpa ve saman istihkakları, istimlak bedelleri, yapılan yollar, dikilen ağaçlar, döşenen raylar vs. gibi harcama birimleri bulunmaktadır. Bataklığın kurutulması ise ya belediyenin imkanları ile veya ihale ile yapılmaktadır. Samsun’da bataklığın kurutulması için bir yıl içerisinde müteahhide 426.679 kuruş ödendiği zabıtlarda görülmektedir.46
Belediyelerin kiralık olarak kullandığı mülkler için de önemli ödemeler yapılmaktadır. Tanzifat hayvanlarının alımı, bakımı, arpa ve saman ihtiyaçları, araba alımı ve tamiri de diğer giderler arasındadır. Kırtasiye ve matbu evrak için de ödemeler vardır.
Belediyelerin önemli giderlerinden biri de fakir ve acizlere ödenen maaşlar ile diğer yardımlardır. Bu nakdi ve ayni yardımlar önemli bir yekun tutmaktadır.47
Osmanlı belediyelerinin diğer gider kalemleri, Gureba Hastanelerine ayrılan ödenekler, mefruşant, odun-kömür alımı, umumi helalara yapılan harcamalar, dava vekilleri ücretleri, bayrak siparişi, çalışanlara elbise alımıdır.
DİPNOTLAR
1 İlber Ortaylı, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Yerel Yönetim Geleneği, İstanbul 1985, s. 18.
2 Osman Nuri Ergin, Mecelle-i Umur-ı Belediyye, C. 1, İstanbul 1338, s. 1374-1375.
3 Takvim-i Vekayi, 2 Zilhicce 1271, Nüsha: 529.
4 Osman Nuri, a.g.e., C. 1, s. 1377.
5 Düstur I, C. 2, s. 450.
6 Bu daireler şunlardı: 1. Daire-Ayasofya, 2. Daire-Aksaray, 3. Daire-Fatih, 4. Daire-Eyüb, 5. Daire-Kasımpaşa, 6. Daire-Beyoğlu, 7. Daire-Beşiktaş, 8. Daire-Mirgûn, 9. Daire-Büyükdere, 10. Daire-Beykoz, 11. Daire-Beylerbeyi, 12. Daire-Üsküdar, 13. Daire-Kadıköy, 14. Daire-Adalar. Osman Nuri, a.g.e., C. 1, s. 1486-1487.
7 Düstur I. Tertip, 2. Cild, s. 491-493.
8 Düstur I, C. 2, s. 493-498.
9 1287 Vilâyât Nizamnâmesi, Düstur I, C. 1, s. 649-650.
10 Osman Nuri, Muhtasar Mecelle-i Umur-ı Belediyye, İkinci tabı, İstanbul 1339-1341.
11 Nitekim 1922-1923 yıllarında Samsun Belediyesi’nin temizlik işlerinde 54 amele çalışmakta, 18 at ve bu atların çektiği 18 araba bulunmaktadır. Samsun Belediye Meclisi Zabıt Defteri (SBMZD).
12 SBMZD., karar no: 115.
13 Ancak daha sonra yem yarım kıyye ve saman da bir kıyye artırılmıştır. SBMZD., karar no: 157.
14 SBMZD., karar no: 348.
15 Nitekim Samsun’da 500 m2 kaldırımın tamiri için ihale usûlü ile 86. 225 kuruş bedel çıkarılırken, emanet usûlü ile aynı tamirat 20.000 kuruşa bitirilmiştir. SBMZD., karar no: 11.
16 Samsun merkezinde tulumbacıların sayısı 11’dir. SBMZD., Karar no: 180.
17 Samsun Belediye Meclisi, yangınların söndürülmesinde gösterdikleri gayretlerden dolayı Tulumbacıbaşı Şakir Usta’yı 300, iki tulumbacıyı 250’şer, sekiz tulumbacıyı da 100’er kuruş ile ödüllendirmiştir. SBMZD., karar no: 180.
18 Osman Nuri, MUB., C. 1, s. 969.
19 Osman Nuri, MUB., C. 3, s. 414.
20 SBMZD., karar no: 120.
21 Samsun’da 1922 yıllarında 10 adet lüks fenercisi vardır. SBMZD., karar no: 23.
22 Aynı yer.
23 İlhan Tekeli, Türkiye’de Belediyeciliğin Evrimi, Ankara 1978, s. 30.
24 SBMZD., karar no: 101 ve 250.
25 İçme suyu şebekesi Osmanlı ülkesinin her şehrinde kurulamamıştır. Ancak 20 şehirde bu tesisatın kurulduğu görülmektedir. İlhan Tekeli, a.g.e., s. 30.
26 Aynı yer.
27 SBMZD., karar no: 196.
28 Daha fazla bilgi için bkz.: M. Emin Yolalıcı, “1922-1923 Yıllarında Samsun’da Fiyat Hareketleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi (Kasım 1998), sayı. 42, s. 1045-1079.
29 Samsun’da 1922 yıllarında aceze maaşı alanların sayısı 79’dur. Daha geniş bilgi için bkz.: M. Emin Yolalıcı, “Samsun Belediyesi’nin 1922-1923 Yıllarında Fakir ve Acizlere Yardım Faaliyetleri”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı. 11 (Ekim 1998), Samsun s. 31-41.
30 Samsun Belediye Meclisi, Dakik İskelesi’ne alınacak tahsildar için imtihan yapmış, bu amaçla “Heyet-i Mümeyyize-i Tefrik” adı ile bir komisyon oluşturmuştur. SBMZD., karar no: 10.
31 Samsun Belediyesi Meclisi Zabıt Defteri’nde “milletin parasının muallakta kalamayacağı” belirtilmiştir. SBMZD., karar no: 47.
32 Samsun şehri yakınında bulunan bataklık da bu amaçla kurutulmuştur. Geniş bilgi için bkz., M. Emin Yolalıcı, “1922-1923 Yıllarında Samsun Belediyesi’nin Projeleri”, 19 Mayıs ve Milli Mücadele’de Samsun Sempozyumu (20-22 Mayıs 1999), Samsun 2000, s. 407-428.
33 Samsun’da açılan Gureba Hastanesi, 76 yataklı, 15. 000 m2 lik bir arsa üzerinde, binanın oturduğu arsa ise 860m2 olup, üç katlı idi. 1322 Tarihli Trabzon Vilayet Salnamesi, s. 154-155; Konya Gureba Hastanesi’ne 1910 yılında 684 hasta kabul edilmiş, bunlardan 526’sı şifa bulmuş, 84’ü tedavi sonucu taburcu edilmiş, 74’ü de vefat etmiştir. Bu hastanede tedavi olanlar arasında en çok görülen hastalıklar ise çiçek, tifo, bataklık sıtması, verem, kolera, uyuz, ishal, frengi ve göz rahatsızlıklarıdır. 1332 Konya Vilayet Salnamesi, s. 334-335.
34 1320 Trabzon Vilayet Salnamesi, s. 319.
35 Samsun’da 5 iskele vardır. Bunlar Dakik, Yeni Gazhane, Gümrük Yük, Gümrük Yolcu ve Reji İskeleleridir. M. Emin Yolalıcı, aynı tebliğ, s. 424.
36 Daha geniş bilgi için bkz., M. Emin Yolalıcı, aynı tebliğ, s. 417-418.
37 Bu konuda Samsun Belediyesi örnek verilebilir. Bkz., aynı yer.
38 Samsun’da Hükümet Caddesi ile Mert Irmağı arasında kanalizasyon şebekesi mevcuttur. Bu ana lağıma çevre sokak ve binalardan tali lağımlar bağlıdır. M. Emin Yolalıcı, aynı tebliğ, s. 416.
39 İlber Ortaylı, a.g.e., s. 204-205.
40 Samsun’da Osmanlı Bankası şubesinden tabela resmi olarak 600 kuruş alınmıştır. SBMZD., karar no: 333.
41 SBMZD., Karar no: 27.
42 SBMZD., Karar no: 72 ve 210. Bugün de hemen bütün şehirlerde kaldırım ve meydanlar bir nevi işgal altındadır. Hele yaya kaldırımları, sanki yayalar için değil, seyyar satıcıların işgal ettiği, dükkan sahiplerinin mallarını koyduğu, park yeri bulamayan arabaların park yaptığı yerler olarak kullanılmaktadır.
43 Samsun’da 1923 yılında Mart-Temmuz arasında işgaliye resmi olarak 21.025 kuruş toplandığı zabıtlarda mevcuttur. SBMZD., karar no: 346.
44 Geniş bilgi için bkz.: M. Emin Yolalıcı, 1922-1923 Yıllarında Samsun’da Fiyat Hareketleri, s. 1070-1076.
45 Aynı makale.
46 M. Emin Yolalıcı, aynı tebliğ, s. 419.
47 Daha geniş bilgi için bkz. M. Emin Yolalıcı, “Samsun Belediyesi’nin Fakir ve Acizlere Yardım Faaliyetleri”, s. 31-41.
XIX. Yüzyıl Osmanlı Devleti’nde
Taşra İdaresi ve Vilâyet Yönetimi
Mutullah SUNGUR
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi / Türkiye
Ondokuzuncu yüzyıl Osmanlı tarihi, bir bakıma idarî reformlardan oluşan ve Osmanlı tarihinin panoramasını değiştiren bir devirdir. Bu idarî reformlar geçmiş asırlardaki pragmatik uygulamalardan farklı bir tarza ve muhtevaya sahiptir. İdare artık belli bir dünya görüşünün, yani bürokrasinin modernist dünya görüşünün etkisi altındadır. Kaçınılmaz olarak yeni bir hukukî düzenleme ile birlikte idarî reformlar gerçekleştirilmektedir. XIX. yüzyıl Tanzimat Devri reformları yeni bir hukukşinaslık, yeni bir hukukî adaptasyon olayını Türk-İslâm tarihi sahnesine getirmektedir. Bu nedenle XIX. yüzyıl Osmanlı tarihi, hukukî açıdan bir kısmî “romanizasyon” geçirmektedir. Ancak burada, toplumun hukukî ve sosyal müesseselerinde yeni bir sentez, yeni bir içtihat asrı ile karşı karşıyayız.1
Dostları ilə paylaş: |