Pavlus'un korintlilere iKİNCİ mektubu


Ğ. Pavlus’un Hizmet Bilinci (5:11 - 6:2)



Yüklə 478,26 Kb.
səhifə8/19
tarix26.08.2018
ölçüsü478,26 Kb.
#75116
növüYazı
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   19

Ğ. Pavlus’un Hizmet Bilinci (5:11 - 6:2)


5:11 Bu ayet genel olarak şu şekilde algılanır: Pavlus Tanrı’nın günahla il­gili korkunç yargısının ve cehennemin ürkütücülüğünün farkında olduğundan, insanları müjdeyi kabul etmeleri için ikna etmeye çalışarak her yere gitti. Bu gerçek olmasına karşın, bu ayetteki esas anlamın bu olduğuna inanmıyoruz.

Pavlus, burada kurtulmamışlar için Rab’bin ürkütücülüğünden değil, Rab’be hizmet etmek ve onu hoşnut etmek için aradığı “hürmetten ileri gelen saygı”dan söz ediyor. Elçi, Tanrı’nın gözünde yaşamının açık bir kitap gibi ol­duğunu bi-liyor. Ama o, Korintliler’in de kendisinin dürüstlüğü ve müjdenin hizmetinde gösterdiği bağlılıktan ötürü ikna olmalarını istiyordu. Ve bu nedenle şunları söylemeye çalışıyor:


Rab’den korkmanın ne demek olduğunu bildiğimiz için Mesih’in hizmetkarları olarak dürüstlüğümüz ve samimiyetimizle ilgili olarak insanları ikna etmeye çalışıyoruz. Ancak insanları ikna etme konusunda ister başarılı, ister başarısız olalım, Tanrı bizim ne olduğumuzu iyi biliyor. Ve siz Korintliler’in vicda­nında da durumun bu olmasını ümit ediyoruz.
Bu açıklamanın, ayetin içeriğine uyduğu görülüyor.

5:12 Pavlus hemen söylediklerinin kendini övme gibi yanlış yorumlanabi­leceğini kavradı. Hiç kimsenin böyle bir şey yaptığını düşünmesini istemiyor! Bunun için hemen şu sözleri ekler: “Kendimizi yine size tavsiye etmeye ça­lışmıyoruz.” Bu, onun kendisini onlara hiç tavsiye etmediği anlamına değil, zaman zaman böyle yapmakla suçlandığı ve burada da onlara bu konuda yol göstermeye çalıştığı anlamına gelir.

O zaman hizmetiyle ilgili böylesine uzun bir savunmaya niye geçiyor? Pavlus’un buna yanıtı şu sözlerdedir: “Yürekle değil, dış görünüşle övünen­leri yanıtlayabilmeniz için bizimle övünmenize fırsat veriyoruz.” Kendisini övmekle ilgilenmiyordu. Aksine, Korintli kutsalların önünde sahte öğretmenler tarafından sertçe eleştirildiğini anladı. İmanlıların kendisine yönelik bu saldırı­lara nasıl karşılık vereceklerini bilmelerini istiyordu. Bundan dolayı, önlerinde suçlandığı zaman onu savunabilecekleri bilgileri onlara veriyordu.

Eleştirmenleri, yüreğiyle değil, dış görünüşüyle övünenler olarak betimler (1Sa.16:7 ile karşılaştırın). Başka bir deyişle, onlar ruhsal gerçekle ve dürüst­lükle değil, dış görünüşle ilgileniyorlardı. Onlar için önemli olan dış görünüş, güzel ve etkili konuşma veya gayretli görünmeydi. “Dış görünüşe bakanlar için yüzeysel görünüş önem kazanırken, yüreğin içtenliğinin bir değeri yoktu.”

5:13 Bu ayetten elçinin deli olmakla, fanatiklikle ve çeşitli zihinsel bozuk­luklarla bile suçlanmış olduğu görülür. Denney Pavlus’un, “ruhsal gerginlik”le dolu bir durumda yaşadığını yadsımaz. Gayet yalın bir biçimde, eğer kendisinde değilse, bunun, Tanrı için olduğunu söyler. Eleştirmenlerine göre delicesine görünen herhangi bir şey, aslında onun Rab’be olan yürekten bağlılığıdır. Tan-rı’ya hizmet etmek için tutkuyla yanıyordu. Öte yandan eğer aklı başın­daysa, bu Korintliler içindir. Kısacası bu ayet, Pavlus’un davranışının iki du­rumdan biri olduğunu söylüyor: Ya Tanrı coşkusu ya da imanlıların iyiliği için. Her iki du-rumda da güdüleri tamamen bencillikten yoksundur. Eleştirmenleri aynı şeyi kendileri için de söyleyebilir miydi?

5:14 Elçinin yaşamını inceleyen hiç kimse, onun böylesine yorulmaksızın ve bencillik etmeksizin çalışmasının nedenini anlamadan geçemez. İşte burada –bütün mektuplarının en önemli bölümlerinden birinde– bunun yanıtını verir: Mesih’in sevgisi.

Burada Mesih’in sevgisi O’nun bize olan sevgisini mi yoksa bizim O’na olan sevgimizi mi belirtir? Onun bize olan sevgisi olduğundan hiç kuşku yoktur. Bizim sevme nedenimiz önce O’nun bizi sevmesidir. Bizi harekete geçiren, zor-layan O’nun sevgisidir. Pavlus, Mesih’in kendisine göstermiş olduğu ola­ğan-üstü sevgiyi düşünürken, Rab’bi için hizmet etmekten kendini alamaz.

İsa herkes için ölürken, bizim Temsilcimiz olarak hareket etti. O ölünce, O’nda hepimiz öldük. Adem’in günahının, soyunun günahı olması gibi, Me­sih’in ölü-mü de O’na iman edenlerin ölümü oldu (Rom.5:12-21; 1Ko.15:21,22).

5:15 Elçinin iddiası son derece kuvvetli. Mesih herkesin uğruna öldü. Neden herkesin uğruna öldü? Öyle ki, O’nda imanla yaşayanlar artık kendi­leri için değil, Mesih için yaşasınlar. Mesih bizim uğrumuza pireyi deve yapan yaşamlarımızı istediğimiz gibi ve bencil yaşayabilmemiz için ölmedi. Aksine, yaşamlarımızı isteyerek O’na verebilmemiz için bizim uğrumuza öldü. Denney bunu şöyle açıklar:
Mesih bizim için ölerek, sonsuza dek O’nunla olabilmemiz gibi olağanüstü bir iş yaptı. Ölümünün amacı bizim O’na ait olmamızdır.26
5:16 Pavlus belki burada, yürekle değil, dış görünüşle övünen eleştirmen­leri betimlediği 12’nci ayeti işaret ediyor. Mesih’te bir kişinin yeni bir yaratılışa sahip olduğunu öğreterek bu konuyu tekrar ele alıyor. Bu nedenle, biz artık in­sanları dünyasal bir biçimde dış görünüşlerine, kimlik kartlarına ya da milliyet­lerine göre yargılamayız. Onları, Mesih’in uğruna öldüğü kıymetli canlar olarak görürüz. Pavlus, Mesih’i bu şekilde tanımış da olsa, yani insan olarak, artık O’nu bu şekilde tanımadığını da ekler. Başka bir deyişle, İsa’yı Nasıra köyünde yan komşu olarak ve hatta dünyasal bir Mesih olarak tanımakla, şimdi Tanrı’nın sağında duran yüceltilmiş Mesih’i tanımak başka şeydir. Bize Ruh’un sözüyle tanıtılan Rab İsa’yı, şimdi, O’nu yeryüzündeyken sadece insan ölçülerine göre yargılayıp tanıyanlardan daha çok ve daha gerçekçi bir biçimde tanıyoruz.

David Smith bunu şöyle yorumlar:


Gerçi elçi bir zamanlar Yahudilerin ideal Mesih düşüncelerini paylaşmıştı, ama şimdi daha yüce bir kavrama erişmiştir. Mesih onun için, insan ölçülerine göre değil, ruha göre; tarihsel geleneklere göre değil, yaşam dolu birlikteliğe göre, di­rilen ve yüceltilen Kurtarıcıdır.27
5:17 Bir kimse Mesih’te ise, yani kurtulmuşsa yeni yaratıktır. Rab İsa’yı kabul etmeden önce başkalarını dünyasal standartlara göre yargılamış olabilir. Ama şimdi her şey değişir. Eski yargılama yöntemleri geçmiş, her şey yeni olmuştur.

Bu, son zamanlarda yeniden doğmuş olanların sevdiği bir ayet olup tanık­lıklarında sık sık bu ayetten alıntı yaparlar. Ancak bu ayet bazen böyle alıntı yapılırken, oldukça yanlış bir izlenim verir. Dinleyiciler, biri kurtulduğunda eski alışkanlıkların, kötü düşüncelerin ve şehvetli görünen şeylerin sonsuza dek kaybolup o kişinin yaşamında her şeyin yeni olacağını düşünme eğilimindedir­ler. Bunun gerçek olmadığını biliyoruz. Ayet, imanlının uygula­masından çok durumunu betimler. Bir kimse Mesih’te ise dediğine dikkat edin. Mesih’te söz-cüğü bu ayetin anahtarıdır. Mesih’te eski şeyler geçmiş ve her şey yeni olmuş-tur. Maalesef, “bende ya da benlikte” bunun hepsi henüz gerçek de­ğildir! Ancak iman yaşamında ilerlerken uygulamanın giderek durumumla doğru orantılı ol-masını dilerim. Bir gün, Rab İsa döndüğünde, bu ikisi mükem­mel bir birlik için-de olacaktır.



5:18 Bunların hepsi Tanrı’dandır. Hepsinin Kaynağı ve Yaratıcısı O’dur. İnsanların övünmesine yer yoktur. Aynı Tanrı, Mesih’in aracılığıyla bizi ken-disiyle barıştırdı ve bize barıştırma görevini verdi.

Kutsal Yazılar’ın barıştırma öğretişinin bu olağanüstü ifadesi A New and Concise Bible Dictionary’de bulunur:


Rab İsa’nın çarmıhtaki ölümüyle Tanrı, günahın Kendisiyle insan arasına getir­miş olduğu mesafeyi lütufla kaldırdı. Şöyle ki, bunların hepsi Mesih aracılığıyla Kendisine hoş bir şekilde sunulabilsin. İmanlılar Mesih’in ölümüyle zaten kutsal ve suçlanamaz (yeni bir yaratıktır) kılınmak için barıştırılmıştır. Mesih yeryü­zündeyken, Tanrı Mesih’le birlikteydi ve insanların suçlarını bağışlayamayan bu dünyayı, Mesih’te kendisiyle barıştırdı. Böylece Tanrı’nın sevgisi çarmıhta ta­mamen gösterilmekte ve bu tanıklık dünyanın her tarafına giderek insanlara Tanrı’yla barışmalarını öğütlemektedir. Sonuç, Tanrı’nın insandan hoşnut kal­masıdır.28

5:19 Barıştırma görevi burada, “Tanrı... dünyayı Mesih’te kendisiyle ba­rıştırdı” olarak açıklanır. Bu ifadenin iki anlamı olabilir ve bu ikisi de Kutsal Yazılar’a uygundur. İlk olarak “Tanrı Mesih’te” sözünü Rab İsa Mesih’in tan­rısallığı anlamında düşünebiliriz ki, bu gerçekten doğrudur. Ancak bunu Tanrı, dünyayı Mesih’te kendisiyle barıştırdı anlamında da algılayabiliriz. Başka bir deyişle, O dünyayı Kendisiyle barıştırıyordu, ama bunu Rab İsa Mesih’in ki­şiliğinde yapıyordu.

Hangi yorumu kabul edersek edelim, Tanrı’nın günah sorununu çözerek Kendisiyle insan arasındaki mesafeyi etkin bir biçimde ortadan kaldırmış ol­duğu gerçeği apaçıktır. Tanrı’nın barışmaya ihtiyacı yok, ama insanın O’nunla barışmaya ihtiyacı vardır.

İnsanların suçlarını saymayarak...” İlk okunuşta bu ayetin, evrensel bir kurtuluşu, Mesih aracılığıyla bütün insanların kurtulduğunu öğrettiği sanılabilir. Ancak böyle bir öğretiş, Tanrı’nın sözünün tamamıyla tam olarak uyuşmaya­caktır. Tanrı insanların suçlarının sayılmayacağı bir yol sağladı; ancak bu yol herkese açıkken, sadece Mesih’te olanlar için etkindir. Kurtulmamış kişilerin suçları kesinlikle sayılacaktır; ama bu kişiler Rab İsa’ya Kurtarıcı olarak iman ettikleri anda, O’nda doğru sayılacak ve günahları da silinecektir.

Tanrı, barıştırma işine ek olarak, barıştırma sözünü de hizmetkarlarına emanet etti. Başka bir deyişle, onlara bunu, her yerdeki insanlara gidip bu yüce bildiriyi öğretmenin olağanüstü ayrıcalığıyla emanet etti. Böylesine kutsal bir görevi meleklere değil, zavallı ve kuvvetsiz olan insana verdi.



5:20 Bir önceki ayette elçi, barıştırma sözünün kendisine verilmiş olduğunu söyledi. Bu sözü insanlara öğretmesi için gönderildi. 5:20’den 6:2’ye kadar ba­rıştırma sözünün özetine sahip olduğumuzu dile getirmek istiyoruz. Başka bir deyişle, Pavlus ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya giderek kurtulmamışlara duyur­duğu bildiriyi dinlememize izin verir. Bunu görmek önemlidir. Pavlus burada Korintliler’e Tanrı’yla barışmalarını söylemiyor. Onlar zaten Rab İsa’da imanlı olan kişilerdir. Ancak Korintliler’e, gittiği her yerde kurtulmamışlara verdiği mesajın bu olduğunu söylüyor.

Bir elçi, yabancı bir ülkede devlet başkanını temsil eden, bir devlet görevlisi gibidir. Pavlus daima Rab için yapılan hizmetten yüce ve övünülecek bir çağrı olarak söz eder. Burada kendisini Mesih tarafından içinde yaşadığımız dünyaya gönderilen bir elçiye benzetir. Pavlus, Tanrı’nın bir sözcüsüydü ve Tanrı onun aracılığıyla yalvarıyordu. Bu bir elçiyi tanımlamak için kullanılan tuhaf bir dile benziyor. Genellikle bir elçinin yalvardığını düşünmeyiz, ancak bu müjdenin yüceliğidir, yani Tanrı, onda, diz çöküp yaşlı gözlerle insanlara kendisiyle ba­rışmaları için yalvarıyor. Eğer bir düşmanlık varsa, bu insanlarda vardır. Tanrı kendisiyle insan arasındaki birlikteliği tamamlamak için aradaki engelleri kal­dırdı. Rab yapabileceği her şeyi yaptı. Şimdi insanlar isyanlarından vazgeçmeli ve Tanrı’yla barışmalıdırlar.



5:21 Bu ayet bize barışma öğretişinin temelini verir. Tanrı barışı nasıl mümkün kıldı? Tövbeyle ve imanla kendisine gelen suçlu günahkarları nasıl

kabul edebilir? Bunun yanıtı şudur: Rab İsa günahlarımızla ilgili tüm sorunu et­kin bir biçimde halletti, böylece biz de şimdi Tanrı’yla barışabiliriz.

Başka bir deyişle, Tanrı Mesih sayesinde kendisinin doğruluğu olalım diye, günahı bilmeyen Mesih’i bizim için günah yaptı.

Golgota’daki çarmıhta, Rab İsa Mesih’in kendisinde günah olduğu fikrinin yanlış olduğunun farkında olmalıyız. Günahlarımız O’nun üzerine kondu, ama O’nun kendisinde günah yoktu. Tanrı, O’nu bizim yerimize günah sunusu yaptı. O’na iman ederek Tanrı tarafından doğru sayılırız. Bizim yerimize ölen Rab İsa tarafından yasanın bütün gerekleri tam olarak karşılandı.



Günahı bilmeyenin bizim için günah yapılması ve doğruluğu bilmeyen bizlerin Mesih sayesinde Tanrı’nın doğruluğu olabilmemiz ne kadar bereket dolu bir gerçek. Ölümlü bir dil böylesine cömert bir lütuf için Tanrı’ya asla ye­terince teşekkür edemeyecektir.

6:1 Kimileri, Pavlus’un bu ayette Korintliler’e hitap ettiğini ve kendilerine gösterilmiş olan lütuftan yararlanmaları için onları cesaretlendirdiğini düşünür.

Biz ise Pavlus’un hâlâ kurtarılmamış olanlara öğrettiği bildiriyi anlattığını düşünüyoruz. İman etmeyenlere, Tanrı’nın kendilerine sunmuş olduğu olağa­n-üstü lütfu zaten anlatmıştı. Şimdi onlara, böyle bir lütfu boş yere kabul et­memeleri için yalvarıyor. Müjdenin tohumunun çorak bir toprağa düşmesine izin vermemeliler. Aksine, Kurtarıcı’yı kabul ederek böylesine olağanüstü bir bildi-riye karşılık vermelidirler.



6:2 Pavlus, Yeşaya 49:8’den alıntı yapar. Eğer o bölüme geri dönüp ince­lersek, Tanrı’nın, Mesih’i reddetmelerinden dolayı halkıyla çekişme içinde ol­duğunu görürüz. 7’nci ayette Rab İsa’nın halk tarafından reddedildiğini görür­sünüz ve reddedilmesinin de ölümüne yol açtığını biliyoruz. Ancak 8’inci ayette Yahve’nin Rab İsa’ya, dualarını işitmiş ve Tanrı’nın O’na yardım edeceğini be­lirten güven verici sözlerini görürüz: “Kurtuluş gününde sana yardım edece­ğim.” Bu, Rab İsa Mesih’in dirilişini belirtir. Uygun zaman ve kurtuluş günü Mesih’in ölüler arasından dirilmesiyle gösterilecekti.

Pavlus müjdeyi öğretirken, bu harika gerçeği kavrar ve kurtulmamış dinleyi­cilerine bildirir: “Uygun zaman işte şimdidir, kurtuluş günü işte şimdidir.” Başka bir deyişle, Yeşaya’nın kurtuluş günü olarak peygamberlik etmiş ol­duğu zaman gelmiş bulunuyor. Bu nedenle, Pavlus insanları hâlâ kurtuluş gü­nüyken Kurtarıcı’ya iman etmeleri için uyarıyor.




Yüklə 478,26 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin