Seçme nükteler


- SENİ SEVİREM GÖNLÜNÜ PEÇ TUT!



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə36/50
tarix28.07.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#61439
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   50

9- SENİ SEVİREM GÖNLÜNÜ PEÇ TUT!


Erzurum’da bir köylü kızı nişan olmuş. Nişanlısı birkaç ay sonra başlık ve düğün parası biriktirmek için, Adana Çukurova’ya pamuk toplamaya gitmiş. Pamuk sezonundan sonra da bulduğu başka işlerde çalışmaya başlamış. Nişanlısından uzun bir müddet haber alamayan kız, nihayet bir gün onun ilk mektubunu alıp adresini öğrenince çok sevinmiş.

Cevap olarak yazdığı mektupta Erzurum şivesi ile “…Sevirem sevirem dersin. Ama celmirsin!” diye sitem etmiş. Mektubu alan delikanlı ise nişanlısının yüreğini serinletmek için aynı şive ile;

—“Gurban! Seni peç sevirem! Gönlünü peç tut. Yani pek tut, inşallah” yakında celîrem” demiş.

10- AMMA DA SABIRSIZMIŞSINIZ!


Utangaç birisi, harman yerinde yapılan bir köy düğününde oyun alanına çekmişler. Adam başlamış oynamaya. Dön Allah dön, dön Allah dön, bir saat, iki saat derken üç saate yaklaşmış oynaması! Birisi kolundan tutmuş;

—“İnsaf be arkadaş! Seni zoraki oyuna çıkardık. Ama saatlerdir oynuyorsun. Biraz çekil de, azıcık da başkalarına ve gençlere oynama sırası gelsin” demiş.

Adam hem oynuyor hem de;

—“Amma da sabırsızmışsınız. Yeni yeni iştahım kabarmaya, kollarım açılmaya başlamıştı; ama fırsat vermediniz ki” diye sitem emiş.



11- OYNACAĞIM AMA YERİM DAR!


Oynamayı çok seven birini düğüne davet etmişler. Oynadıkça oynamış. Bir türlü oynamaya doyamamış. O daracık mekânda oynayanlar yorulup başkaları başlamış, onlarında yorulup oyun alanından çekilmesine rağmen; o hâlâ iştahı yerinde, düğünün bittiğinin bile farkında değilmiş. Arkadaşı ona düğünün bittiğini ve artık gitme zamanı geldiğini işaret etmek istemiş.

O ise, arkadaşını oyuna devam işareti yapıyor zannetmiş. Bir taraftan oynuyor, bir taraftan da; “Oynayacağım! Oynayacağım ama yerim dar” diyormuş.



12- BU HALİNLE EVLENMEYE Mİ KALKTIN?


Eskiden bizim köyde uzun kış gecelerinde köy eşrafı köy odasında toplanır. İhtiyar heyeti yerlerine oturur. Köyün fakir ve yoksul gençlerini evlendirme kararı alırmış. Bunun sadece uzun kış gecelerinde bir eğlence olduğunun farkında olmayan fakir gençler de evlenmek için sıraya girerlermiş!

Neticede ihtiyar heyeti “önce bir yetimi evlendireceğiz, sonra kura veya sıra ile fakir gençleri evlendirmeye devam edeceğiz” duyurusunu yaparmış. Daha sonra da;

—“Evlenmek isteyenler, yüreğinden atanlar ve cesareti olan gençler ortaya çıksın” diyerek önce bir yetim gencin ortaya çıkmasını sağlarmış.

Bunun üzerine köy eşrafından sözü sohbeti dinlenen, hatırı sayılan birisi ortaya çıkar. Ancak, paltosunun altında, içine sert bir şey konularak düğümlenmiş bir havlu saklamaktadır. Köy halkına dönerek;

— “Ağalar! Komşular! Arkadaşlar! İşte huzurunuzda duran şu yetimi, evlendirmek istiyoruz; düğüne kim gelecek” diye sorar.

Köy eşrafından pek çoğu;

—“İnşallah! Bir mânilik olmazsa, hepimiz geliriz” cevabını verirler.

Bunun üzerine çevik bir hareketle sakladığı düğümlü avlusunu eline alıp ortaya çıkan o yaşlı zat;

—“Yetimin düğününe sen geleceksin, o gelecek de, yetimin oturacak evi mi, yiyecek ekmeği mi var” diyerek, düğüne gelmek isteyenleri, başlar tartaklamaya, dövmeye! Herkes şaşkına döner ama kimsenin sesi çıkmaz.

Bu sürpriz tartaklama ve dayağı görenlerin bir kısmı el kaldırarak;

—“Biz bu düğüne gelmeyeceğiz” diyerek dayaktan kurtulmak isterler. Bunun üzerine elinde düğümlü avlusu ile onlara dönen bu ihtiyar, bir taraftan vurmaya, diğer yandan ise;

—“Sizde hiç merhamet duygusu yok mu? Bu yetimin anası yok, babası yok, eşi dostu yok. Konu-komşu olarak sizler de gelmeyeceksiniz de bu düğünü kim yapacak” diyerek onları azarlamaya dövmeye başlar.

Böylece düğüne gelmek isteyenleri de, dayağı görüp gelmek istemeyenleri de iyice ıslatan ihtiyar, olanları şaşkınlıkla seyreden, ama bir kere evlenmek üzere ortaya çıkmış olan yetim gence yönelir ve biraz daha sertleşerek kızmaya başlar;

—“Ana yok, baba yok, akraba yok, para yok! Düğüne gelecek konu komşu yok. Evlenecek parayı, oturacak düneği (evi), çalışacak bineği bulmadan evlenmeye mi sevdalandın?” diye sorarken yarı şaka yarı ciddi onu da iyice tartaklar.

Neticede;

—“Dostlar düğünümüz sona erdi. Bir daha bana, böyle hazırlanmamış düğünü yaptırmaya kalkışmayın” diye de latife yapar.



13- İKİNDİDEN SONRA DÜKKÂN AÇMAK


1976’da Adana Merkez Vaizi iken mahallede “Deli Sabahat” namında, taşı gediğine koyarak tekerlemelerle konuşan, Osmanlı tipi yaşlı bir komşumuz vardı. Yeni evli olduğum için eşime “gelinim” diyerek sık sık ziyarete gelir ve sohbet ederdi. Bazen de bana bilmece, bulmaca gibi dini sorular sorardı.

Bir gün eski günlerden bahsederken genç yaşta kocasını kaybettiğini, daha ömrünün ilkbaharında dul kaldığını, bir daha evlenmediğini söyleyince, ben de boş bulundum;

—“Teyzeciğim! Keşke evlenseydin. Allah’ın emri idi” deyiverdim.

Bunun üzerine o yaşlı teyze hâlâ unutamadığım şu cevabı verdi;

—“Ah! Güzel evladım! Sevgili hocam. Çok iyi söylersin de! Ben genç iken engin dağlara konmadım. Armuda saplı, üzüme çöplü dedim. Kimseleri beğenmedim, yaşım kırkı, elliyi geçince de; Affedersin! Sen evladım sayılırsın kusura bakma! İkindiden sonra dükkân açsan ne çalıştıracaksın diye düşündüm ve bir daha evlenmedim!

14- DİVANENİN EŞİ


Divanenin biri karısı ile otururken seslenir;

—Be karı şu bizim komşu Çulha Sindel’in adı nedir?

—“Sindel” diyorsun ya!” divane;

—Yok, sanatı nedir demek istiyordum?” Eşi;

—Behey koca “Çulha” diyorsun ya!” Divane;

—Behey karı anlamak istemiyor musun? Hangi mahalle de oturur demek istiyorum?” Eşi;

—Be hey yaban delisi, komşum diyorsun ya.

Divane devamlı susturulduğunu görünce;

—Allah Allah! Şu bacağından asılası beni hiç konuşturmayacak mısın?” der135

15- KONU KOCA OLUNCA


Yaşlı olup genç görünmeye çalışan bir kadın hastalanıp doktora gitmiş. Doktor muayene neticesinde ciddi bir rahatsızlık bulamamış. Yanında bulunan oğluna, kadının medenî halini sorunca, onun dul olduğu cevabını almış. Bunun üzerine doktor;

—Vâlide hanımı, kocaya vermelisiniz, hastalığının bundan başka ilacı yok” diye latife yapmış!

Kadının oğlu;

—“Aman doktor bey! Atmış yaşından sonra bir kadın nasıl kocaya verilir?” deyince;

Kadın oğluna hiddetlenerek;

—“Sus be cahil oğul! Sen doktordan iyi mi bileceksin” demiş.136




Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin