118:25 Ne olur, ya RAB, kurtar bizi,
Ne olur, başarılı kıl bizi!
(Bu ayet, Yeruşalim halkı Mesih’in kente zaferle girdiği zamana işaret eder. “Hozana” sözcüğü İbranice’de “Şimdi kurtar” anlamına gelir (Mat.21:9). Ancak çok geçmeden bu karşılama O’nu öldürme çağrısına dönüştü. Şimdi İsrail, Rab’bin gününde yine de Rab’bi karşılamakta, içten ve kalıcı duygularla hareket etmektedir).
118:26 EZGİCİ: Kutsansın RAB’bin adıyla gelen!
(Rab tapınağa yaklaşırken, baş ezgici ezgisinde halkın kavuşacağı bereketleri açıkça dile getirmektedir. Bu, tarihi bir andır. Yüzlerce yıl önce İsa, İsrail halkını kendisine, “Rab’bin adıyla gelene övgüler olsun” deyinceye kadar tekrar göremeyecekleri konusunda uyarmıştı - Mat.23:39. Şimdi nihayet O’nu Mesihleri ve kralları olarak sevinçle tanırlar).
KORO: Kutsuyoruz sizi RAB’bin evinden.
(Bu, tapınağın girişinde duran kâhinlerin kutsama ifadesi olabilir).
118:27 RAB Tanrı’dır, aydınlattı bizi. İplerle bağlayın bayram kurbanını. İlerleyin sunağın
boynuzlarına kadar.
(İsrail topluluğu, İsa’ya Tanrıları ve karanlık yüreklerine ışık getiren Kurtarıcıları olarak tapınır. Alay, bronz sunağa doğru ilerlerken Mesih önlerindedir. Kurbanı bağlamak için ip isterler).
118:28,29 EZGİCİ: Tanrım sensin, şükrederim sana,
Tanrım sensin, yüceltirim seni.
(Rab İsa Mesih, bir zamanlar kendisini tanımayanlar tarafından şimdi Tanrı olarak çağrılmaktadır).
KORO: RAB’be şükredin, çünkü O iyidir, sevgisi sonsuzdur.
(Ezgi, çok büyük bir övgü ve tapınma sesleriyle yükselir. Müzik, eski Yeruşalim’i çevreleyen sokaklarda çınlamaktadır. Kutlama yavaş yavaş sona erdiğinde, insanlar egemen olma hakkına sahip olan görkemli Rab’bin bin yıllık harika krallığının tadını çıkarmak için evlerine dönerler).
119. Mezmur: Kutsal Kitap Hakkındaki Her Şey
Bu mezmur, Kutsal Kitap’ın altın alfabesi olarak adlandırılmıştır. Bunun nedeni, İbrani alfabesinde bulunan her bir harf için yirmi iki bölüme ayrılmış olmasıdır. Her bölümde sekiz ayet bulunur ve bir bölümdeki her ayet, ilgili İbranice harfle başlar. Birinci bölümdeki her ayet alef, ikinci bölümdeki her ayet beyt harfiyle başlar ve böylece devam eder.
NKJV’de, bu en uzun mezmurun dört ayeti, Tanrı sözü hakkında bazı ifadeler içerir. İstisna oluşturan ayetler 84, 121, 122 ve 132’dir. Tanrı sözünü tanımlamak için kullanılan ifadeler şunlardır: Yasa, tanıklıklar, yollar, ahlâksal kurallar, kurallar, buyruklar, düzenler, söz(ler), vaat, yargılar, sadakat, hizmet, adalet ve buyruklar.
Alfabeyi bu akrostiş biçiminde kullanmakla, Ridout, mezmur yazarının, “İnsan dilinin bütün olasılıkları, Tanrı sözünün doluluğu ve mükemmelliği karşısında tükenir” düşüncesini önerdiğini savunur.80 Benzeri bir düşünceye Yeni Antlaşma’da da rastlarız. Rabbimiz kendisinden Alfa ve Omega olarak söz eder (Va.1:8). Bilindiği gibi bunlar Grek alfabesinin ilk ve son harfleridir. Buradaki düşünce, O’nun alfabenin her harfi aracılığıyla ifade edilebilecek her iyilik ve mükemmellik olduğudur.
Mezmurdaki ayetlerin hiçbiri tam olarak aynı şeyi söylemez. Her bir ayette farklı bir anlamın gölgesi bulunur.
119. Mezmura ilişkin olarak C.S. Lewis şöyle demiştir:
Şiir, örneğin 18. Mezmur gibi, yüreğin Tanrı’ya ani bir dökülüşü değildir, böyle de görünmez. Uzun, sessiz saatler boyunca, yapılana duyulan sevgiyle ve eğitilmiş yeteneğin verdiği sakin bir keyifle küçük parçalar halinde işlenen bir nakış modeli gibidir.81
Mezmurun çeşitli bölümlerinin konu başlıkları, öncelikle F. W. Grant’ın notlarında şöyle temellendirilir:
1-8. ayetler Söze itaat etmenin verdiği mutluluk.
9-16. ayetler Söz aracılığıyla temizlenmek.
17-24. ayetler Söz aracılığıyla ayırım.
25-32. ayetler Söz aracılığıyla kişisel yetersizlik duygusu.
33-40. ayetler Sözün gücü.
41-48. ayetler Söz aracılığıyla zafer.
49-56. ayetler Söz aracılığıyla huzur ve teselli.
57-64. ayetler Söze yürekten güvenmek.
65-72. ayetler Sözün iyi ve kötü zamanlardaki paha biçilmez değeri.
73-80. ayetler Söz aracılığıyla anlayış.
81-88. ayetler Sıkıntıda olanı destekleyen söz.
89-96. ayetler Sözün sonsuzluğu.
97-104. ayetler Söz aracılığıyla bilgelik.
105-112. ayetler Söz her durumda çıra ve ışıktır.
113-120. ayetler Kötüler ve söz.
121-128. ayetler Söz aracılığıyla ayırma ve kurtarma.
129-136. ayetler Söz aracılığıyla sevinç ve birlik.
137-144. ayetler Söz konusunda gayret.
145-152. ayetler Söz aracılığıyla deneyim.
153-160. ayetler Söz aracılığıyla kurtuluş.
161-168. ayetler Sözün mükemmelliği.
169-176. ayetler Söz aracılığıyla dua ve övgü.
Mezmur, Kurtarıcımız yeryüzündeyken, bir insan olarak Tanrı’nın sözüne duyduğu sevgiyi seçkin bir dille ifade eder. Bellett, “Bu mezmur önbildirisel yapısıyla, gerçek İsrail’in Tanrı’ya ve O’ndan uzun zamandır alamadığı esinlere dönüşünün dili olacaktır” ifadesiyle bunu destekler.82
119:1 Bereketli ya da mutlu kişi, Rab’bin sözüne uygun olarak yaşayan kişidir. Günah işleyip düşse bile, Söz aracılığıyla günahlarını itiraf eder ve yenilenir. Böylece söz günahlardan arınmış olarak korunmasını sağlar.
119:2 Önemli olan, kişinin O’nun öğütlerine uymasıdır – gönülsüzce, yarı istekli ya da zorla itaat değil, O’nu bütün yüreğiyle hoşnut etmek için büyük bir arzu duymak!
119:3 Mutluluk, haksızlıklardan uzak kalmakla elde edilir. Bu, Tanrı’nın Kutsal Yazılar’da bizim için tasarladığı yolu izlemekle olur. Kötüden uzak durmanın en iyi yolu, kendimizi iyilik yapmaya adamaktır.
119:4 Tanrı’nın kuralları bir tercih değil, buyruktur ve gelişi güzel bir biçimde değil, gayretle yerine getirilmelidir.
119:5 Mezmur yazarı şimdi gerçek olandan ayrılarak kendi yaşamında gerçekleşmesini istediklerine yönelir. Kuraldan duaya geçerken, düzenli itaat edebilmesi için hem isteğin, hem de gücün bütünüyle Tanrı’dan gelmesi gerektiğini kabul eder.
119:6 Rab’bin bütün buyruklarını izledikçe, zihne işkence eden utançtan uzak kalacak, yüzü kızarmayacak ve bedeni sıkıntıyla kıvranmayacaktır.
119:7 “Duadan övgüye geçiş, uzun ya da zor bir yolculuk değildir.” Tan-rı’nın doğru hükümlerine itaat etmeyi öğrenenler, tam bir sevinç içindedirler ve bu sevinç onları hayranlığa götürür.
119:8 Kesin karar, alçakgönüllü bağımlılıkla birleşmiştir. Mezmur yazarı Rab’bi izlemeye kararlıdır. Ancak kendi yetersizliğinin farkına varır. “Bırakma beni hiçbir zaman.” Bu dua, Rab’bin onu bırakma olasılığı olduğunu düşündüğü anlamına gelmez. Yazar, bunu hak edemeyeceğini hissederek yakarmaktadır.
119:9 Her genç adamın yaşamındaki en ciddi sorunlardan biri, yolunu nasıl temiz tutacağıdır. Yanıt, Kutsal Kitap’ın sözlerine itaat etmektir.
119:10 Kutsallık konusunda, insan arzusu (bütün yüreğimle sana yöneliyorum) ve Tanrı’nın sağladığı güç (izin verme buyruklarından sapmama) bir araya gelir.
119:11 O, bizi irademiz ya da işbirliğimiz olmaksızın kutsallaştırmaz. Şu bilgece sözlere kulak verelim: “Dünyadaki en iyi kitap, Kutsal Kitap’tır. Onu yerleştirecek en iyi yer ise yürektir. Çünkü o zaman Kutsal Kitap bizi Tanrı’ya karşı günah işlemekten koruyacaktır.”
119:12 Tanrı böylesine büyük ve böylesine lütufkâr olduğu için yenilenmiş insan doğası Tanrı’nın buyruklarını öğrenmeyi ve uygulamayı arzular. Bizi zorlayan Mesih’in sevgisidir!
119:13 Sözün hazinesinden zevk almak bizi kaçınılmaz olarak paylaşmaya yöneltir. İnandığımız bir şeyi bir başkasına aktarmak istememiz, hayatın bir kuralıdır.
119:14 Kutsal Kitap’taki büyük zenginlikleri araştıran biri, altın arayan bir kişinin bulduğu altın külçeleriyle sevindiğinden daha çok sevinir.
119:15 Tanrı sözü, en doyurucu derin düşünce için malzeme sağlayan sonsuz bir kaynaktır, ama aynı zamanda sözün uygulayıcıları olma konusunda kararlılık da gerektirir.
119:16 “O’nun buyrukları da ağır değildir” (1Yu.5:3). Tanrı’dan doğmuş olan herkes Tanrı’nın buyruklarından zevk alacak ve onları sürekli hatırlayarak tutmaya kararlı olacaktır.
119:17 O’nsuz hiçbir şey yapamayız. Yaşamak için nasıl lütfuna ihtiyacımız varsa aynı şekilde sözüne itaat etmek için de lütfuna muhtacız. İhtiyacımız çok büyük olduğundan bol lütuf istemeliyiz.
119:18 Kutsal Kitap gözlerden saklanmış olan pek çok harika ruhsal iyiliklerle doludur. Onları görebilmek için gözlerimizin açılmasına ihtiyaç duyarız.
119:19 Kutsal Kitap bir yolcuyu hedefine hata yapmadan yönlendiren bir yol haritasıdır.
119:20 Kutsal Yazılar’a duyduğumuz susuzluğun çok büyük olması iyidir. Mezmur yazarının canı, sözü özlediği için tükenmektedir ve bu özlemi her zaman yoğun olarak duymaktadır.
119:21 Tarih, kibirli ve küstahların Rab’bin buyruklarına karşı geldiklerinde, nasıl kısa sürede Tanrı’nın güçlü eli tarafından alçaltıldıklarını gösteren olaylarla doludur.
119:22 Dünya imanlıyla alay ederek onu küçümser. “İnanmayanlar, kendinizi onlarla birlikte aynı sefahat seline atmamanızı yadırgıyor, size sövüyorlar” (1Pe.4:4). Ancak dürüstlük ödüllendirilecektir; O’nun “aferin” sözü, insanların paylama ve aşağılamalarının bedelini ödeyecektir.
119:23 Yetki sahibi önderler toplanıp bir imanlıyı kötüleseler bile, o Kutsal Kitap’ta güç ve teselli bulabilir. Böylece, “kendisine iftira edenlere hiç yanıt vermeden onları yanıtlamış olur.”
119:24 Matthew Henry şu yorumda bulunur:
Soylular Davut’a karşı konuştuklarında Davut nasıl karşılık vereceğini biliyor muydu? Tanrı’nın öğütleri, Davut’un danışmanları oldu ve ona başına gelenlere sabırla katlanmasını ve davasını Tanrı’nın eline bırakmasını önerdiler.83
119:25 Yaşamda hem vadiler, hem de doruklar yer alır. Üzüntülerimiz olsa da, Tanrı’ya sözünün yenileyen gücü aracılığıyla bizi canlandırması için seslenebiliriz.
119:26 Kendi yollarımızdan söz ettiğimizde, yani günahlarımızı açıkça belirttiğimizde, Rab bize bağışlayarak yanıt verir. Bağışlanmamız, kutsallaşmaya duyduğumuz arzuyu yeniler; “kurallarını öğret bana!” duasında ifade edildiği gibi...
119:27 Tanrı’nın öğütlerinin anlamını kavramamız ve bu öğütleri yaşamlarımıza nasıl geçirebileceğimizi bilmemiz gerekir. Bu, bizi Tanrı’nın harika işleri üzerinde derin derin düşünmeye yönlendirecektir.
119:28 Yaşamın karanlık noktalarında, canımız gözyaşlarıyla erirken, bütün tesellinin kaynağı olan Tanrı, bizi Kutsal Yazılar’daki tek bir ayetle ayağa kaldırıp yola devam etmemiz için güçlendirir.
119:29 Tanrı’nın Ruhu ve sözü aracılığıyla, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebiliriz. Kutsal Kitap her tür yalana kutsal bir nefret duymamızı öğretir. Aynı zamanda Tanrı’nın söylediği her sözün gerçek olduğunu açıklar (Yu.17:17).
119:30 Hiç kimse kutsallığa çaba göstermeden ulaşamaz. Kutsallık, Kutsal Yazılar’da açıklanan gerçek yolunun özgürce seçilmesini gerektirir. Spurgeon şöyle demiştir: “Tanrı’nın buyrukları hedefimiz, işleyeceğimiz model ve yürüyeceğimiz yol olmalıdır.”
119:31 Mezmur yazarı Tanrı’nın sözlerine sanki onlara yapışmış gibi bağlanmıştır. Ancak halen günaha olan eğiliminin farkındadır ve bilinçli bir bağımlılıkla Rab’be feryat eder.
119:32 Tanrı, buyrukları doğrultusunda davranmamız için bize büyük zihinler değil, büyük yürekler verir. İtaat zihinle ilgili olmayıp duygularla ilgili bir konudur.
119:33 Tanrı’nın yol göstermesi için dua etmeliyiz. Tanrı’nın okulundaki öğrenciler gibi, öğütleri hayatımızda nasıl uygulayabileceğimizi öğrenmeli ve yaşamlarımızın sonuna kadar O’nun sözüne itaat etmekte kararlı olmaya gayret göstermeliyiz.
119:34 Anlayış için dua etmeliyiz. Kutsal Yazılar’da ifade eden görüşleri, bunların anlamlarını ve yükledikleri sorumlulukları doğru kavramak önemlidir. Aksi takdirde O’nu tam bir adanmışlıkla nasıl izleyebiliriz?
119:35 Bize kılavuzluk etmesi için dua etmeliyiz. Ruh isteklidir, ancak beden güçsüzdür. Bu nedenle Rab’bin yolunda yürüyebilmemiz için O’ndan bize kılavuzluk etmesini isteriz. Çünkü O’nun yolu, bizi gerçekten mutlu edecek tek yoldur.
119:36 Maddesel zenginlikten çok ruhsal zenginlik için dua etmeliyiz. “Eldekiyle yetinerek Tanrı yolunda yürümek büyük kazançtır” (1Ti.6:6). Bir insandan para sevgisini alarak yerine Kutsal Kitap sevgisini koymak, ancak lütfun mucizesiyle gerçekleşebilir.
119:37 Tanrısal gölgeler yerine, tanrısal gerçekler için dua etmeliyiz. İşte Tanrı’nın televizyon hakkındaki yorumu: “Değersiz şeylere bakmaktan vazgeç!” Televizyon bir hiçlik ülkesini, var olmayan sanal bir dünyayı resmeder. Tanrı sözü ise gerçek yaşamla ilgilidir.
119:38 Tanrı’dan vaadini gerçekleştirmesini istemeliyiz: “Lütfunun bütün ırmaklarına sahip çıkıyorum; her vaadin üzerine benim adımı yaz.” O’nun vaatlerine sahip çıkmak, O’ndan korktuğumuzu gösterir.
119:39 Utançtan, Rab İsa’nın adını lekeleyecek her şeyden korunmamız için dua etmeliyiz. O’nun ilkeleri iyidir; sadakatle onları izlemeliyiz.
119:40 Kişisel uyanış için dua etmeliyiz. “Kızgın kum havuza, susuz toprak pınara dönüşecek” (Yşa.35:7). O’nun koşullarını özledikçe, O bizi doğruluğunun içinde yaşatacaktır.
119:41 Tanrı’nın merhametlerini ve kurtarışını takdir etmeli, kötüye kul-lanmamalıyız. O’nun merhamet ve korumasına ilk kurtulduğumuz andaki kadar bağımlıyız. Bu nedenle her gün bize bakıp bizi koruyacağı vaadine sahip çıkarız.
119:42 Rab’bin dualara verdiği yanıtların inkâr edilmez kanıtları, imanlıları aşağılayanları susturacaktır. İmanımız asla hata yapmayan Tanrı’nın sözünü temel alır.
119:43 Gerçeğin sözünü söylemekten korkmamalı ya da utanmamalıyız. Eğer Tanrı’nın hükümlerine umut bağladıysak, kendisi için tanıklık yapma fırsatını sürekli sağlayacaktır.
119:44 O’nun sevgisine ve lütfuna vereceğimiz karşılık, yaşadığımız sürece sözünü tutmak için karar vermektir. “O’na, sahip olduğumun en iyisinden daha azını nasıl verebilirim. O’nun benim için yaptıklarından sonra, nasıl olur da bütünüyle O’nun için yaşamam?”
119:45 Tanrı Oğlu’nun özgür kıldıkları gerçekten özgürdür (Yu.8:36). Dünya Hıristiyan yaşamını bir tutsaklık sistemi olarak algılar. Ancak O’nun hükümlerini arayanlar, gerçek özgürlüğün tadını çıkaranlardır.
119:46 İman, kralların huzurunda İsa’dan söz etme cesaretini verir. İyi haberi alçakgönüllü ve genellikle küçümsenen vatandaşlardan işiten kralların sayısı çoktur!
119:47 Kutsal Kitap’ı sevenler onun sayfalarında derin bir kişisel doyum bulurlar. Kutsal Kitap bir zevk çeşmesidir, bir keyif ırmağı ve asla tükenmeyen bir doyum kaynağıdır.
119:48 Kutsal Kitap’a saygı duymamızın nedeni, genişliği, derinliği, gücü, hazineleri ve sonsuzluğudur. Gece gündüz onu okuyarak üzerinde derin derin düşünürüz.
119:49 Tanrı’nın vaadini unutması imkansızdır, ancak iman, sıkıntı ateşi içindeyken şöyle dua etmeye iznimiz vardır: “Rab, kuluna verdiğin sözü anımsa...” Bize kendi adına güvenmeyi öğreten Tanrı’nın, bizi utanç yoluna yönlendirmesi mümkün değildir.
119:50 Sözün yaşam veren gücünü tecrübe etmiş olanlar için söz, şaşmaz bir teselli kaynağıdır. İyi niyetli insanların sözleri, genellikle boş ve etkisizdir, ama Tanrı’nın sözü daima diri, uygun ve etkilidir.
119:51 Eğer Rab’be sadıksak, küçümsenmeye ve alay edilmeye razı olmalıyız, ama tanrısal ilkeleri bulduğumuzda, onlardan şaşmamalıyız.
119:52 Rab’bin geçmişte bize nasıl yardım ettiğini hatırladığımızda teşvik alırız. Bizi bugüne kadar getiren aynı merhamet, bundan sonra da bizimle olacaktır. “Geçmişteki sevgisi, içinde bulunduğumuz karanlıkta kalmamıza izin vermeyeceğini gösterir.”
119:53 Tanrı yasasının ihlal edilmesi ve sayılmaması imanlıyı kızdırır. Aynı şey Rab İsa için de gerçekti: “Sana edilen hakaretlere ben uğradım” (Rom.15:3). Baba’ya edilen her hakaret, Oğul’a edilmiş sayılır.
119:54 Harika Tanrı Sözü’ne hamt olsun ki, kutsal yolcu, konuk olduğu bu dünyada ya da Knox’un dediği gibi, “sürgün ülkesinde” ezgi söyleyebilir. Yol çetin olabilir, ama uzun olamaz. Gece karanlık olabilir, ama Tanrı her zaman söyleyecek bir ezgi verecektir.
119:55 Uykusuz geçen bir gecenin sonsuz gibi görünen saatleri, Tanrı’nın sözünde açıkladığı gibi, Rab’bin adını anmakla kolayca atlatılabilir. O’nu daha iyi tanıdıkça, daha çok sevdikçe, O’nun sözüne uymak isteriz.
119:56 İtaat bir berekettir. “Şimdiki ve gelecek yaşamın vaadini içeren Tanrı yolunda yürümek her yönden yararlıdır” (1Ti.4:8).
119:57 Rab’de eşsiz bir hazineye sahip olduğumuzu fark etmek, O’nun sözlerini yerine getirmemiz için bizi kararlı yapmalıdır. O, Her Şeye Yeterli Olan’dır. O’na sahip olmak inanılmaz mükemmellikteki bir zenginliğe sahip olmaktır.
119:58 O, her şeye yeterlidir, ama biz değiliz. “Yeterliliğimiz Tanrı’dan kaynaklanır” (2Ko.3:5). Bu nedenle Tanrı’nın iyiliği için yalvararak ve O’nun merhamet vaadine sahip çıkarak dua etmeliyiz.
119:59 Kılavuzluk, sürekli olmalıdır. Hangi yolu seçmeliyiz? Bunu bilecek bilgeliğe sahip olmadığımız açıktır. O zaman ayaklarımızı Kutsal Yazılar’da belirtilen yollara yönlendirelim.
119:60 Yaşadığımız çağ, her şeyin bize hazır olarak sunulduğu (hazır yemek, hazır hizmet vb.) bir çağdır. Tanrı’nın açıklanan isteğine hemen itaat edilmeli ve isteği yerine getirilmelidir.
119:61 Kötüler, masum imanlının sürçmesi için işbirliği yaparlar, ama imanlı, rehberi ve korunması olan Tanrı sözünü daima hatırlamalıdır.
119:62 “Pavlus ve Silas gece yarısı dua ederek ilahiler söylüyorlardı” (Elç.16:25). İnsanlar onlara haksızlık etmişlerdi, ama onlar hâlâ Tanrı’nın doğru hükümlerini düşünerek ezgiler söyleyebiliyorlardı.
119:63 Tanrı’yı sevenler, O’nun halkını da severler; Kutsal Kitap’ı sevenler Kutsal Kitap’ı seven diğer insanları da severler. Bu sevgi ulusal, sosyal ve ırksal bütün farklılıkların üstüne çıkan dünya çapında bir paydaşlık oluşturur.
119:64 Tanrı’nın değişmeyen sevgisi, dünyanın her yerinde görülebilir. Ama bunun da ötesinde yeryüzü, O’nun değişmeyen sevgisiyle doludur. Minnettar yüreklerimiz, “Rab, Kutsal Ruh’un aracılığıyla öğrenebilmem için beni koru” diyerek karşılık verir.
119:65 Bana sözündeki vaade uygun biçimde davrandığı için Tanrı’ya en son ne zaman teşekkür ettim? “Size sağladığı bereketleri sayın. Onları bir bir adlandırın. Rab’bin yaptıkları sizi şaşırtacaktır!”
119:66 Hepimizin bilgi kadar sağduyu için de dua etmemiz gerekir. Sağduyu ve dengeye sahip olmadan da bilgili olmak mümkündür. Tanrı’nın sözünden ve hayatın kendisinden doğru yargıyı öğreniriz.
119:67 “Tanrı’nın terbiyesi başlangıçta hiç tatlı gelmez, acı gelir. Ne var ki, böyle eğitilenler için bu sonradan esenlik veren doğruluğu üretir” (İbr.12:11). Yoldan çıktığımız zamanların bize nelere mal olduğunu hatırlamak, onları tekrarlamamamız konusunda caydırıcı ve sağlıklı engeller oluşturur.
119:68 İngilizce, “Tanrı” (God) ve “iyi” (good) sözcükleri aynı kökten türemiş olabilirler. Tanrı iyidir ve yaptığı her şey de iyidir. İyi olmak için O’nun boyunduruğunu yüklenmeli ve O’ndan öğrenmeliyiz.
119:69 Tanrıtanımazlar, yalanlarıyla bizi lekelemeye çalıştıklarında, Kutsal Kitap’a sadık ve değişmez bir itaat göstererek korunabiliriz.
119:70 Bırakalım dünya sefahat ve zevk içinde yaşasın. Biz doyumumuzu şehvet düşkünlüğünde değil, ruhsal kurallarda buluruz.
119:71 Sıkıntılar yalnızca kısa bir an sürer, ama yararları sonsuzdur. İnsanlar bize zarar vermek için zulmettiklerinde, Tanrı bunu iyiliğe dönüştürür.
119:72 Kutsal Kitap dünyada sahip olduğumuz en değerli maddesel unsurdur. Bir bilgisayara çok fazla bilgi yükleyebiliriz, ama bütün bunlar Kutsal Yazılar’ın değerini veremez.
119:73 Tanrı bizi böylesine harika bir ustalıkla yarattığından, Öğretmenimiz olması gerektiği de doğaldır. Bizi yaratma amacını bulmalı ve bu amaca ulaşmak için sonuna kadar çalışmalıyız.
119:74 Rab İsa için yanıp tutuşan ateşli bir imanlıyla karşılaşmak, insana ruhsal bir canlılık verir. Tanrı’nın sözüne umut bağlayanlar, Kutsal Ruh’la birlikte etkin olurlar.
119:75 Hastalık, sıkıntı ve acılar doğrudan Tanrı’dan kaynaklanmaz, ama Tanrı belirli koşullarda bunlara izin verir ve sonra hepsini kendi amaçları için kullanır. Adaletine ve yaşadığımız her olayda gösterdiği sadakatine güvenmek, ruhsal olgunluk belirtisidir.
119:76 Bizler bir toz kadar güçsüzüz ve bizi desteklemesi için O’nun sevecen sevgisine muhtacız. “Onun için Tanrı’nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım; öyle ki, yardım gereksindiğimizde merhamet görelim ve lütuf bulalım” (İbr.4:16).
119:77 Tanrı sevecen merhametini her gösterdiğinde, sanki yük altında ezilen kutsala bir yaşam nakli yapılıyor gibidir. Tanrı’nın sözünden zevk alanlar, O’nun sıkıntı içindeyken kendilerine yardım edeceğine güvenebilirler.
119:78 Gelineau, 78’inci ayeti şöyle yorumlar: “Yalanlarıyla bana zarar veren gururluları utandır, ben bu arada senin öğütlerini düşünüyor olacağım.” Tanrı günahın sonucuna izin verir ve mezmur yazarı Tanrı’ya, yalnızca yapacağını söylediği şeyleri yapması için dua eder.
119:79 Tanrı’yı tanıyan ve sözünü seven kişilerle paydaşlık içinde olmayı istemek, ruhsal bir içgüdüdür. Rab’be, kendisinden korkanları yolumuza çıkarması için ne sıklıkta dua ediyoruz?
119:80 Rab’bin kurallarına kusursuz olarak uymayı arzulamamızın pek çok nedeni vardır. Mezmur yazarının burada üzerinde durduğu, günaha düşmenin vermiş olduğu yüreği dağlayan utançtan sakınabilmektir.
119:81 İmanlı, her yönden sıkıştırılmış olabilir, ama ezilmiş değildir; şaşırmıştır, ama çaresiz değildir; kovalanıyordur, ama terk edilmiş değildir; yere yıkılmıştır, ama yok olmuş değildir (2Ko.4:8, 9). Burada, Tanrı’nın kurtarışını özlemektedir, ama umudu hâlâ diridir.
119:82 Tanrı’nın kurtuluş sözünü yerine getirmesini beklerken gözlerinin feri sönse de, “Beni avutacak mısın?” yerine “Ne zaman avutacaksın beni?” şeklinde dua eder.
119:83 Bir şarap tulumu dumanda kaldığında büzülür ve kararır. Benzetme aslında kendini açıklamaktadır. Saldırılara uğrayan imanlı sıkıntıyla kavrulmuş, pörsümüş ve görünüşü bozulmuştur, ancak sahip olduğu sözden destek aldığı sürece umudu vardır.
119:84 En uzun yaşam bile çok kısadır. Sıkıntı günleri gereğinden fazla sürüyor gibidir. Tanrı’nın, zulmedenleri cezalandırma zamanı gelmiştir.
119:85 Bu ayette sözü edilen kişiler, Tanrısız ve yasa tanımaz kişilerdir. Bu iki özellik birbirinden ayrılmaz. Bu kişiler doğruların çukura düşmesi için kötü planlar yaparlar. Bu, Tanrı’nın yasasına uymayı reddettiklerinin bir kanıtıdır.
Dostları ilə paylaş: |