T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


- Müşteki Satılmış EZGİN'in 01/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə120/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   116   117   118   119   120   121   122   123   ...   178

91 - Müşteki Satılmış EZGİN'in 01/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Kendisi ve kendisi gibi 28 Şubat döneminde tasfiye edilen Silahlı Kuvvetlerin personellerinin darbeye zemin hazırlamak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç hiyerarşisini ele geçirererk personel üzerinde otoriter ve baskı kurarak gerçekleştirilen tasfiye kapsamında ihraç edildiklerini, görevi süresince başarılarından dolayı almış olduğu birçok berat ve takdir belgesinin bulunduğunu, eşi ile 1980 yılında evlendiğini, eşinin başörtülü bir kişi olduğunu, eşi ve kendisinin inançları gereği namaz kıldıkları, kişisel yaşamı sebebiyle belli bir süreçten sonra Silahlı Kuvvetlerde baskı görmeye başladığını, evlendikten 1995, 1996 tarihlerine kadar, bireysel yaşamları ve eşinin başörtüsü konusunda herhangi bir baskı bulunmadığını, bu yıllarda baskıların başladığını, emekliye ayrılması konusunda birçok baskıya maruz bırakıldığını, 1997 yılında Ege Ordu MEBS Başkanlığında Muhabere Binbaşı olarak görev yaptığı sırada Başkan Albay A. M.'nin 1997 yılı Ocak ayı içerisinde kendisini odasına çağırdığını, 1 hafta süreyle kendisini takip ettirdiğini, nerede namaz kıldığını tespit ettiğini söylerek küfür ve hakarette bulunduğunu, bu olayın birkaç defa Albay A. M. tarafından tekrarlandığını, her defasında sürekli baskı yaparak "Senin bütün yazını takip edeceğim, noktasına virgülüne kadar hata arıyacağım" deyip hakaretlerde bulunduğunu, amaçlarının kendisinin emekli ayrılmasını sağlamak olduğunu,

Yine Albay A. M.'nin bazı zamanlarda kendisini odasına çağırarak "Eşine söz geçiremiyor musun, niye eşinin başını açtırmıyorsun" şeklinde ifadeler kullanarak baskı yaptığını, kendiliğinden emekli olmayınca 1997 yılı Mayıs ayında yapılan Yüksek Askeri Şura kararıyla ordudan ihraç edildiğini, görevi sırasında herhangi bir disiplin cezası almadığını, bütün terfilerini zamanında yaptığını, ikiz görevli olarak birçok gizli bölümlerde önemli görevlerde bulunduğunu, kozmik büro, kripto merkezi ve muhabere merkezlerinde çalıştığını, ifade sırasında kendisine okunan ihraç talebine ilişkin mütalaa içerisindeki hiçbir tespit maddesini kabul etmediğini, sözde tespitler içerisinde yer alan ve örgütsel bağlantı içerisinde olduğu iddia edilen Levazım Yüzbaşı M. A.'nın Ege Ordu Muhabere Tabur Komutanlığında çok kısa süre birlikte çalıştığı üsteğmen olduğunu, herhangi bir illegal ilişkilerinin olmadığını, M. A.'nın bildiği kadarıyla eşinin başörtülü olduğunu, kendisine baskı yapan Albay A. M.'nin "M. A. ile de uğraşacaktım, ancak o sınıf değiştirip gitti" dediğini, aleyhinde tutanak tutan, kendisine baskı yapan, ihraç talebinde bulunan, ihracının altına imza atan herkesten davacı ve şikâyetçi olduğunu, kendisinin dedelerinden birisinin 1. Dünya Savaşında şehit olduğunu, bir dedesinin İstiklal Savaşı gazisi olduğunu, yaşanan bu süreçte telafisi imkânsız mağduriyetleri olduğunu, tüm şüphelilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (204. klasör, sayfa 28-29)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 18 Mart 1997 tarihli müştekiye hitaben yazılmış MEBS Başkanı A. M. imzalı belgede "... Hrk.Kur.Ybşk. Tuğgeneral Sayın C. K. ve eşlerinin de katıldığı Muhabereciler Gecesine katılımlar sorulurken; Binbaşı rütbesinde evli olduğunuz ve eşinizin herhangi bir rahatsızlığının önceden belirtmediğiniz halde tek kişi (sadece kendinizin) olarak katılacağınızı bildirdiğinizde, evli bir erkeğin ve binbaşı rütbesine kadar yükselmiş bir subayın eşli yapılan bir toplantıya tek başına gelmesinin yadırganacak bir durum olduğunu... Eşinizle birlikte katılmanız gereğini belirtmiştim. Ancak Muhabereciler Gecesinin yapıldığı Ordu Evine getirdiğiniz eşinizin kıyafetinin, devletin binbaşı rütbesine kadar yükselttiği 1 nci sınıf devlet memuru payesini verdiği bir subayın hanımına yakışmayacak çağdaş görünüm dışında bir kıyafet olması sonucu, Ordu Evine alınmadığı gerekçesiyle geri gönderdiğinizi ve geceye sizi daha önce de ikaz etmeme rağmen büyük bir vurdumduymazlıkla tek başınıza katıldığınızı gördüm... Eşinizin kıyafetinin; size tebliğ edilen emir ve yazıda belirtilen kıyafetin dışında subay toplumu içerisine girecek ve subay toplumu içerisinde yaşayabilecek veya bu toplum içerisinde yaşantınızı devam ettirebilecek uygun bir kıyafet değilse neden giydiriyor ve giydirmekte ısrar ediyorsunuz... Askerlik mesleğini seçenler için en güzel ibadetin vazifeyi tam yapmak olduğunu söylemek suretiyle dikkatinizi çekmiştim. Buna rağmen hizmetle-ibadeti birbirinden ayıramayacak ve her ikisini birbiriyle karıştıracak yetenek ve kapasitede olduğunuzu görüyorum. Bu yetenek ve kapasitenizi yükseltmek için bilgi ve genel kültür düzeyinizi arttırıcı tedbirleri almanız gereği ortaya çıkmaktadır" şeklinde ifadelere yer verildiği,

27 Eylül 1990 tarihinde Birlik Komutanı İ. G. tarafından takdir belgesi, 19 Aralık 1995 tarihinde Hrk.Kur.Ybşk. M. T. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (204. klasör, sayfa 1-12)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Devrim yanlısı islami örgüt mensubu, antilaik bir tutum sergilediği ve Atatürkçü düşünce sistemine uygun hareket etmediği, mesleğini sevmediği ve görevinde başarılı olamadığı, tutum ve davranışlarını düzeltmesi için yapılan uyarı ve ikazlara kayıtsız kaldığı ve düşüncesine göre hareket ettiği, aynı görüşte olduğu belirtilen Ulş.Ok. ve Eğt.Mrk.K.lığındaki, Lv.Yzb.Muammer ARSLAN (1987-37) ile örgütsel bağ içerisinde olduğu, sicil amirlerince T.S.K.nde kalmasının uygun olmadığının sicil raporlarında belirtildiği, halen sakıncalı sağ personel kategorisinde bulunduğu, irticai tutum ve davranışları nedeniyle 18.3.1997 tarihinde Ege Or.MEBS.Bşk.lığınca yazılı olarak uyarıldığı" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "Devrim yanlısı islami örgüt mensubu" iddiası ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü, "Mesleğini sevmediği ve görevinde başarılı olamadığı" iddiası ile ilgili de somut delil ortaya konmadığı anlaşılmaktadır. (204. klasör, sayfa 18-19)



92- Müşteki Zeynel İNLİ'nin 01/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1997 yılında Kıdemli Yüzbaşı rütbesindeyken Yüksek Askeri Şura kararı ile TSK'dan ihraç edildiğini, TSK'ya girmeden önce de muhafazakar bir aileden gelmesi nedeniyle beş vakit namazını kılmaya çalışan bir insan olduğunu, Kuleli Askeri Lisesinde yatakhanede namaz kılması üzerine Binbaşı E. B.'nin sabah içtimasında askeri okulda namaz kılmanın yasak olduğunu, kıldıkları takdirde atacağını söylediğini, o dönemde milliyetçi olarak bildiği 2 arkadaşının isminin Aydınlık Dergisinde "Ülkücü olarak teşkilatlanıyorlar" şeklinde haber yapıldığını, Aydınlık Dergisini D. P.'nin çıkardığını, bu bilgilere göre D. P.'nin o dönemde Silahlı Kuvvetler içerisinden bilgi alabilecek seviyede teşkilatlandığını gösterdiğini, 1993 yılında evlenerek lojmana taşındığını, eşinin başörtülü olduğunu, 1996 yılında Mamak Muhabere Okulunda öğretmen olarak görev yaparken Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı D. A. imzalı bir yazı geldiğini, gelen yazıda kendisinin eşinin tesettürlü olduğunun belirtilerek işlem yapılmasının istendiğini, bu yazı gelene kadar sicilinin takdirle dolu olmasına rağmen bu yazıdan sonra takdir verilmediğini, hatta Muhabere Okul Komutanı Albay M. A.'nın kendisini yanına çağırarak "Senin eşin tesettürlü mü?" diye sorduğunu, okul komutanının, eşinin tesettürlü olduğunu bilmediğini, bundan anlaşılacağı üzere kendisi ve eşi ile ilgili bilgileri okul dışındaki bir yapılanmanın araştırıp bildirdiğini, 1995 yılında Ankara Mamak Muhabere Okulunda görev yaparken birlik içerisinde bulunan mescidden cuma namazı kılıp çıkarken mescide giren çıkan personelin isimlerini yazan bir binbaşının gayri resmi olarak görevlendirildiğini, hatta kendisine Muhabere Okulu Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü Albayın "Ne yapıyorsun" diye sorduğunda, o kişinin cevap olarak Eğitim Merkez Komutanının kendisini görevlendirdiğini söylediğini, Albayın da o binbaşıyı kovduğunu, Ankara Mamak'taki görev süresinin yarısı dolmadan ilk atama tarihinde alel acele Çorlu 5. Kolordu 61. Mekânize Piyade Tugay Komutanlığı emrine atandığını, burada Muhabere Şube Müdür Vekilliğinde görevlendirildiğini, bu görevde iken illegal yapılanma olan BÇG görevlilerinin kendisini sıkı şekilde takip ettiğini, telefonlarının dinlendiğini, Tugay Komutan Yardımcısı N. E.'nin zaman zaman kendisini odasına çağırdığını, kendisine laf almaya yönelik sorular sorduğunu, örneğin "Zeynelciğim, bu generaller bir Atatürk tutturmuş gidiyorlar, sen ne düşünüyorsun bu konuda" şeklinde sorular sorduğunu, Personel Şube Müdürü F. T.'nin Ramazan ayında yanına gelip beraber teravihe gitme teklifinde bulunduğunu, bunun samimi olmadığını, kendisinin durumunu tespitine yönelik olduğunu düşündüğünü, çünkü o tarihte hiç kimsenin yanında açıktan namaz kılmadığını,

1997 yılında Çorlu'da Muhabere Şube Vekili olarak görev yaparken Tugay Komutan Yardımcısı N. E.'nin o dönemde Kolordu Komutanı olan Ş. E.'nin kendisi ile TASVUS Projesi konusunda görüşmek istediğini söylediğini, bu projeyle alakası olmadığını, daha üst rütbeli kişiler olduğu halde emir verildiği için görüşmeye gittiğini, odasına girdiğini, oturduktan sonra yarım saat hiçbir şey konuşmadan sadece süzerek yüzüne baktığını ve sonra gidebilirsin dediğini, buna bir anlam veremediğini,

Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edildiği tarihe kadar hakkında disiplin soruşturması veya suç soruşturmasının yapılmadığını, disiplinle, inancıyla, eşinin tesettürlü olması ile alakalı hiçbir yazı, ikaz, savunma alınmadığını, TSK'dan ayrıldığı gün N. E.’nin kendisini çağırarak "Seni ve eşini 1,5 yıldır takip ettiriyorum, hiçbir şey elde edemedik, emir yukarıdan geldi, yapılacak bir şey yok, sen akıllı adamsın, dışarıda taşkınlık yapmazsın" şeklinde sözler söylediğini, TSK'dan atılmasına disiplinsizlik ve ahlaki durum gerekçe gösterildiğinin, oysa kendisine disiplinli ve çalışkan olması nedeniyle başarı belgesi verildiğini, İsmail Hakkı KARADAYI tarafından verilmiş ödülünün de bulunduğunu, 22 adet takdir belgesinin olduğunu, atılmasından 1-2 ay önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı denetlemesine gelen Denetleme Başkanı Korgeneral tarafından Kolorduda ödül verilmek üzere ismi alınan 2 kişiden biri olduğunu, ancak Heyet Ankara'ya varmadan kendisinin ayrılma mesajının geldiğini, mağduriyetine neden olan kişi ya da kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (204. klasör, sayfa 76-77)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1. sicil amiri defterinde yazılı müspet kanaatler başlıklı belgede 02/05/1989 tarihinde "Çok çalışkan ve güvenilir bir subaydır" şeklinde, 02/05/1990 tarihinde "Kıt'asını Muharebeye hazırlama derecesi çok iyidir" şeklinde, 02/05/1991 tarihinde "Kıt'a Komutanlığında başarılıdır" şeklinde, 02/05/1992 tarihinde "Kıt'asını Muharebeye hazırlama derecesi çok iyi, çok çalışkandır, Kıt'a Komutanlığında çok başarılıdır" şeklinde, 02/05/1993 tarihinde "Verilen görevi üstün başarı ile takipsiz yapar" şeklinde, 02/05/1994 tarihinde "Çalışkandır, verilen görevi noksansız yapar" şeklinde kanaat belirtildiği, aynı nitelikteki 2. sicil amiri defterinde yazılı müspet kanaatler başlıklı belgede 02/05/1988 tarihinde "Gayretli ve yetişmekte olan bir subaydır" şeklinde, 02/05/1991 tarihinde "Kıta görevlerinde çok başarılıdır, üstün liderlik yeteneklerine sahiptir" şeklinde, 02/05/1992 tarihinde "Birliğinin Muharebeye hazırlık derecesinin yükseltilmesindeki katkısı büyüktür, çok disiplinli ve güvenilir bir personeldir" şeklinde, 02/05/1993 tarihinde "Verilen görevleri başarıyla yapar" şeklinde kanaat belirtildiği,

10 Haziran 1996 tarihinde yapılan MEBS.Sempozyumunda yaptığı görev nedeniyle MEBS Ok. ve Eğt.Mrk. Komutanı N. T. tarafından bir kısım diğer personelle birlikte takdir yazısı yazıldığı, 28 Mayıs 1996 tarihinde Okul Komutanı İ. M. A. tarafından takdir belgesi, 10 Ocak 1995 tarihinde Mot. ve Güç. Kay.Krl.Bşk. B. E. tarafından takdir belgesi, 12 Temmuz 1994 tarihinde Muhabere Okul Komutanı M. A. tarafından takdir belgesi, 10 Mayıs 1994 tarihinde Öğretim Başkanı İ. B. tarafından takdir belgesi, 22 Aralık 1993 tarihinde Muhabere Okul Komutanı M. A. tarafından takdir belgesi, 15 Kasım 1993 tarihinde Mot. ve Güç.Krl.Bşk. M. K. tarafından takdir belgesi, 6 Nisan 1993 tarihinde Mot. ve Güç.Krl.Bşk. N. R. D. tarafından takdir belgesi, 7 Temmuz 1992 tarihinde Mu.Tabur Komutanı M. Ö. tarafından takdir belgesi, Tümen Komutanı A. Ö. tarafından 39. Piyade Tümen Komutanlığında yaptığı görev nedeniyle takdir yazısı, Tümen Komutanı A. Ö. tarafından 1 Haziran 1992 tarihinde yapılan 1991-1992 Eğt. Yılı 3-4 ncü Eğitim Devresi Eğitim Başarı Filama Yarışmalarında üstün başarı kazanması nedeniyle başarı belgesi, 11 Mayıs 1992 tarihinde Mu.Tabur Komutanı M. Ö. tarafından takdir belgesi, 27 Mart 1992 tarihinde Kom.İşl.Bl.Komutanı R. C. tarafından takdir belgesi, 26 Mart 1992 tarihinde Mu.Tabur Komutanı M. Ö. tarafından takdir belgesi, 25 Mayıs 1991 tarihinde Tümen Komutanı N. Ö. tarafından takdir belgesi, 21 Mayıs 1991 tarihinde Mu.Tabur Komutanı İ. Ş. İ. tarafından takdir belgesi, 10.3.1991 tarihinde Kom.İşl.Bl.Komutanı Ş. K. tarafından takdir belgesi, 18 Mayıs 1990 tarihinde Tugay Komutanı tarafından takdir belgesi, 27 Nisan 1989 tarihinde Tugay Komutanı Y. K. tarafından takdir belgesi, 19 Şubat 1988 tarihinde 51. P.Tugay Komutanı Y. K. tarafından takdir belgesi, 27 Aralık 1985 tarihinde Mu.Tabur Komutanı M. S. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (204. klasör, sayfa 30-63)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN nurcu grubu mensubu olduğu, eşi ile birlikte yapılan sosyal toplantı ve etkinliklere katılmadığı, kendi görüşündeki sivil personel ile görüştüğü, laiklik karşıtı fikirleri benimsediği, amirlerinin ikaz ve telkinlerine rağmen yaşantısında bir değişiklik olmadığı, subay, astsubay ve komşuları ile aile ziyaretinde bulunmadıkları, yapılan davetlere bahaneler ileri sürerek katılmadıkları, sicil amirlerince doldurulan sakıncalı/şüpheli personel kanaat raporunda ' T.S.K.' nden ilişiğinin kesilmesi uygundur.' kanaatinin olduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, hakkında yüksek kanaat değerlendirmeleri bulunan hiçbir disiplin cezası ve adli cezası olmayan müştekinin tamamen keyfi bir şekilde ihraç edildiği anlaşılmaktadır. (204. klasör, sayfa 70-71)

93 - Müşteki Mehmet ÇETİN'in 01/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

12/09/1983-16/06/1998 tarihlerinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde Astsubay olarak görev yaptığını, disiplinsiz ve ahlaki durum gerekçe gösterilerek 1998 yılında YAŞ kararı ile ihraç edildiğini, eşinin evlendiği tarihte başörtülü olduğunu, görev yaptığı süre içerisinde de çıkarmadığını, 1998 yılı başlarında Albay E. G.'nin kendisini odasına çağırdığını, altında herhangi bir imza ve mühür olmayan yarım sayfalık içeriğinde kendisinin okula girerken yapmış olduğu yemine bağlı kalmadığı, eşinin kılık ve kıyafetinden anlaşıldığı, bu durumu düzelterek eşine çağdaş bir kıyafet giydirip sıralı sicil amirlerinden en az üç tanesine eşini göstermedikçe Hava Kuvvetlerinde kalamayacağını bilmesi, aslında kendisi ile çalışılmasının arzu edildiğini, ancak bu durumdan dolayı Hava Kuvvetlerinde kalamayacağı hususlarını içeren yazıyı okuduğunu, kendisine " EE Çetin ne diyorsun bu durum karşısında" dediğini, kendisinin de evlendiğinde eşinin kıyafetinin bu şekilde olduğunu, daha önceki görev yerlerinde herhangi bir sorunla karşılaşmadığını, görevinde 1. sınıf teknisyen olduğunu, eşinin kıyafetinin görevine engel olmadığını, bu emrin kendisine yazılı olarak verilmesini, bu durumu eşine bildirip kıyafeti konusunda isteneni söyleyeceğini, ancak sonuçtan emin olmadığını belirttiğini, eşinin kıyafetinin, herhangi bir ideolojiyi temsil etmediğini, siyasi içerik taşmadığını, inancı gereği gelenek ve göreneğe göre giyindiğini söylediğini,

Daha sonra birlikte çalıştığı Batarya Komutanı Yüzbaşı O. T.'nin yanına geldiğini, kendisine bir akşam evine misafir olmak istediğini, misafirlik sırasında eşinin başı açık modern bir kıyafet ile bir bardak çay ikram etmesi gerektiğini, aksi takdirde dosyanın Yüksek Askeri Şuraya gönderileceğini söylediğini, kendisinin ise bu gaye ile evine gelmesini kabul etmediğini,

Atılma kararında yazılı olan gerekçelerle ilgili bildiri olarak; Akpınar Talebe Yurduna gidip geldiğinin doğru olduğunu, ancak bir öğretmen arkadaşının orada kalması nedeni ile onu ziyarete gittiğini, bunun dışında herhangi bir irtibatının olmadığını, tarihi eser kaçakçılığının iftira olduğunu, bu iddia ile ilgili neden hakkında herhangi bir soruşturma yapılmamış, yapılmış ise neden kendinin haberinin olmadığını sorduğu, diğer gerekçelerinin de tamamen iftira olduğunu, ayrıca ev adresi olarak ikamet adresini açık ve net olarak vermiş olmasına rağmen hazırlanan dosyada adresinin lojmanlar olarak yazılmasının, dosyasının alelacele hazırlandığını gösterdiği, kendisi hakkında bir komisyon kurularak istihbarat raporu hazırladığını, bu raporun atılmasında gerekçe gösterildiğini, oysaki bu komisyonun yasal olarak oluşturulmasının mümkün olmadığını, komisyonun yasal olarak görev yapmadığını ve illegal yapı olan Batı Çalışma Grubunun emirleri doğrultusunda bu çalışmaları yaptığını, düşündüğünü, atılmasına gerekçe oluşturacak şekilde rapor düzenleyen komisyon üyelerinden, atılmasına neden olan Yüksek Askeri Şura kararında imzası olan kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (204. klasör, sayfa 131-132)

Müşteki Tamer TATAR’ın Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu CD’den elde edilen belgeler içerisinde "Tümgeneral TÜRKERİ" ifadesiyle başlayıp " Sayın Genelkurmay Başkanına aittir. Arz ederim." ibareleriyle biten sunum şeklinde toplumda Eğitim, Bakanlıklara yapılan atamalar, bankacılık sistemi, devlet kurumlarına yapılan atamalar, islami sermaye denilerek tehlike görülen sermaye grupları ve finans kurumları, dini konular vs. tüm alanlarla ilgili tedbirleri içeren yazı ve devamında Kuvvet Komutanlıklarında isimleri tespit edilmiş içerisinde müşteki Hv. Fz.Bçvş. Mehmet ÇETİN'in isminin de bulunduğu, listelerden oluşan belgelerin olduğu anlaşılmıştır. (204. klasör, sayfa 79-115)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Süleymancı tarikatı mensubu olduğu, Malatya Hidayet Camii müezzinliğini yapan ve Süleymancı görüş mensubu şahsın evinde bir müddet kaldığı, irticai faaliyetlerinden dolayı takip ve kontrol altında bulundurulan personel ile çok yakın ilişki içerisinde olduğu, kontrol altındaki personelin kazanılması kapsamında yapılan mülakatlar sırasında bu personel ile birlikte 'Akpınar Talebe Yurdu' na giderek Süleymancıların lideri Mustafa DAĞLI'ya 'bizleri sorguluyorlar, ne yapalım? Nasıl davranalım? Neler diyelim?' şeklinde mülakat esnasında ne söylemesi gerektiğini sorduğu ve gerekli tavsiyeleri aldığı, Malatya iline ataması çıkan aynı görüşe mensup asker şahıslara ikametgah vb. konularda yardımcı olduğu, izinli olarak ESKİŞEHİR'e gittiğinde, Süleymancı kesim tarafından Malatyada yaptırılmakta olan yurt binası için 150 Milyon TL değerinde fayans aldığı ve anılan miktarın 60 Milyon TL. Lık kısmının ESKİŞEHİR'deki grup mensuplarından topladığı paralar ile ödediği, 1995 yılında İÇEL/ANAMUR'da gizli kazı yaptığı ve bulduğu 500 adet gümüş sikkeyi tarihi eser kaçakçısı bir şahsa sattığı, eşli olarak birlik tarafından düzenlenen sosyal faaliyetlere katılmadığı gibi, eşinin hanımlar arasında düzenlenen toplantılara dahi katılmadığı, kendisi gibi ailesinin de irticai görüşe sahip olduğu, eşinin belirli bir ideolojiyi temsil edebilecek şekilde tesettürlü kıyafet giydiği, eşinin bu giyim tarzını devam ettireceği kendisi tarafından ifade edildiği, eşine ait askeri kimlik ve sağlık cüzdanındaki fotoğrafların güncelleştirilmesi için ikaz edildiğinde, eşinin türbansız fotoğraf çektirmek istemediğini söylediği, disiplinsizliği nedeni ile 31.5.1989 tarihinde 3 gün izinsizlik cezası aldığı" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, atılmasından yaklaşık 10 yıl önce verilen basit nitelikteki izinsizlik cezasının karara gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (204. klasör, sayfa 121-122)



94 - Müşteki Cevat Rifat TÜZEN'in 01/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1981 yılında askeri okulda öğrenci iken İstanbul'a gittiğini, burada daha önceden kendisini tanıdığı soyadını hatırlamadığı Bünyamin isimli arkadaşının İstanbul/Laleli de bir evde çağırdığı dini sohbete katıldığını, evde sohbet halindeyken baskın düzenlendiğini, kendisnin göz altına alınarak Askeri Garnizona götürüldüğünü, yaklaşık 12-13 gün Askeri Savcılığa çıkmak için beklettiklerini, cebir ve şiddet kullanarak sorgu yaptıklarını, ifadesini cebir ve şiddet altında imzaladığını, imzaladığı ifadeyi onların yazdığını, özellikle yapılan dini sohbeti "nur ayini" olarak ifade ettiklerini, Askeri Savcılığa çıkarıldığında ifadesi dahi alınmadan serbest bırakılarak hakkında Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, okula bildirildiğini ve okuluna devam ettiğini, mesleğe kabul edildiğini, 17 yıl çalıştığını, atılma tarihinde geçmişteki bu olayın gerekçe olarak gösterilmesinin mantıksız olduğunu, Atatürk karşıtı konuşmalar yaptığı, astlar arasında görüşlerine göre ayırım yaptığının tamamen iftira olduğunu, bir vatandaş veya asker olarak Atatürk'ü çok sevdiğini, inancı gereği de ölmüş kişilerin arkasından da kötü konuşamayacağını, hatta geçen yıl Yunanistan’da eşinin köyüne gittiklerini, buradan 3,5 saat yol giderek Atatürk'ün doğduğu evi görmeye gittiğini, kararda disiplinsiz olarak sayılan eylemlerin ihraç edilmeden çok önceki yıllara ait olduğunu, ihraç gerekçesi olmadığını, hatta kademe rütbe ilerlemesine dahi mani olmadığını, ihraç kararının yasal olmadığını, bir askerin ihraç edilebilmesi için öncelikle uyarılması, görev yeri değişikliği, disiplin ve suç oluşturan eylemlere devam etmesi gerektiğini, kendisine bu konuda hiçbir ikaz yapılmadığı gibi savunmasının dahi alınmadığını, habersiz ve ani olarak ilişiğinin kesildiğini, ertesi gün mesaiye gelmesinin bile beklenmeden mesai saati sonrası evine gelinerek tebligat yapıldığını, ilişik kesme işlemleri için ertesi günü birliğine gittiğinde birliğe sokulmadığını, yanında bir silahlı er ile birlikte ilişiğinin kesilmesi işleminin yapıldığını, bunların psikolojik olarak kendisine çok ağır geldiğini, ayrılma gerekçesinin anne-baba ve yakınlarına izah edemediğini, 3 ayda strese girdiğini ve 10 kg verdiğini, işsiz kaldığını, emeklilik hakkını kazanamadığını, YAŞ kararına imza atan dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı M. Y., Milli Savunma Bakanı İ. S., Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI, Kara Kuvvetleri Komutanı H. K., Deniz Kuvvetleri Komutanı S. D. ve Jandarma Genel Komutanı F. B.'den şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (204. klasör, sayfa 149-150)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN grubu nurcu olduğu, Astsubay Sınf Okulunda iken Laleli/İstanbul’da yapılan bir operasyonda sivil şahıslar ile birlikte nur ayini yaparken yakalandığı, bu nedenle 26 Şubat 1981 tarihinde 1 nci Or. ve Synt . K. Lığınca gözetim altına alındığı ve 7 Mart 1981 tarihinde serbest bırakıldığı, yapılan araştırmalarda Atatürk karşıtı konuşmalar yaptığı, astları arasında görüşlerine göre ayrım yaptığı, sosyal toplantılarda alkollü içki alınmasına karşı çıktığı, gümüş yüzük taktığı, üste hakaret suçundan 30.4.1985 tarihinde 3 gün oda hapsi cezası, disiplinsizlik nedeni ile 7.8.1992 tarihinde yazılı uyarı cezası, disiplinsizliği nedeni ile 13.7.1992 tarihinde 3 gün oda hapsi cezası, üste saygısızlık etmek suçundan 18.8.1992 tarihinde 7 gün oda hapsi cezası bulunduğu görülmüştür." şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, müştekinin yıllar önce verilmiş basit nitelikteki disiplin cezalarının karara gerekçe yapıldığı anlaşılmıştır. (204. klasör, sayfa143-144)


Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   116   117   118   119   120   121   122   123   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin