Toplumsal sistem gerçekliĞİ



Yüklə 2,28 Mb.
səhifə32/133
tarix18.03.2018
ölçüsü2,28 Mb.
#45872
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   133

DEVLET NEDİR

Devletin doğuşu sınıflı toplum çocuğunun doğması olayıdır! Sınıfsız toplumdan, ilkel komünal toplumdan sınıflı topluma geçişin tamamlanmasıdır. Bu geçiş süreci boyunca gerçekleşen daha önceki aşamalar, barbarlığın orta ve yukarı aşamaları, ana karnında geçen dönemlerdir. Bu süreç boyunca yeni, eskinin içinde, onun inkarı olarak gelişmekterdir. İşte gentilice-kan örgütünün içinden devletin doğması olayının özü budur.


Ama bitmedi! İnsanlık tarihinin bu en önemli olayını, bu böyledir diyerek bu kadarla geçiştirmek niyetinde değiliz! Bu süreci Sistem Teorisi ve İnformasyon İşleme Teorisi açısından da açıklamak istiyoruz:
Devletin ortaya çıkışıyla ne oluyor? İnsanlık, bir DURUMDAN BİR BAŞKA DURUMA GEÇMİŞ OLUYOR. İlk durum, ilkel komünal toplum idi. Son durum ise, medeni toplum dediğimiz, belirli bir devlet düzeni içinde oluşan sınıflı toplumdur.
İlk durum (initial state) olarak ifade ettiğimiz ilkel komünal toplum, elementlerinin kan bağıyla biribirlerine bağlı oldukları bir toplumsal sistemdir. Bu demektir ki, toplumsal varlığa, yapıya ait bütün bilgiler, elementler arasındaki bu kan-ilişkilerinde temsil edilmekte-muhafaza edilmektedir. Toplumun neyi-nasıl üreteceği, diğer toplumlarla olan ilişkileri, sistemin içindeki elementlerin-insanların kendi aralarındaki ilişkileri, bütün bunların hepsi, sistemin içinde gentilice ilişkilerde depo edilen bilgilere göre gerçekleşmektedir. Her durumda, “dışardan” gelen informasyon sistemin içindeki bu bilgilerle işlenerek cevap üretilmektedir. Kendiliğinden oluşan bir toplumsal düzen-dağınık bir sistemdir bu. Ortada, bu kuralları koyan bir otorite, toplum üstü-onu yöneten bir varlık olmadığı halde, herkes bu kurallara uymakta, birlikte yaşam içinde hiçbir sorun ortaya çıkmamaktadır. Sorun çıkarsa da, bunların nasıl çözüleceğine dair mekanizmaları da içermektedir bu sistem. En üst karar organı aşiret konseyinin çözemeyeceği hiçbir problem yoktur.
Üretimin toplumsal karakterine uygun olan bu düzen, insanların bireysel üretim faaliyetini keşfetmeleriyle birlikte bozulmaya başlar. Ve öyle olur ki, adım adım, üretim faaliyetinin maddi gerçeklerine uygun olarak, eski gentilice-bilgilerin, eski toplumsal düzeni sağlayan kuralların yerine yeni bilgiler ortaya çıkmaya başlarlar. Biz bunlara, “herkesin uyması gereken yeni kuralların” doğuşu diyoruz. Yani önce maddi hayatın kendisi değişiyor. İnsanlar eski düzenin kuralları içinde yaşarlarken, yeni bilgilerin ışığında değişik biçimlerde üretmeye başlıyorlar. Ve sonra da, bu yeni üretim tarzına uygun olarak kendi aralarındaki ilişkileri (bunlara üretim ilişkileri diyoruz) yeniden düzenliyorlar. Çocuk önce ana rahmine düşüyor ve orada gelişmeye başlıyor. Bu sürecin tamamlanması ve doğum daha sonraki adım oluyor. Yani, çocuğun adının konması en sona kalıyor.
İşte, gentilice örgütlenmenin yerini alan devlet örgütünün doğuşu da bu şekilde gerçekleşmiştir. Önce, yeni maddi üretim koşulları hayatın içinde ortaya çıkarak kendisini dayatıyor, adım adım kendi bilgisini-bilincini üretmeye başlıyor. Mevcut sistem bu şekilde kendi çıktısını (output) oluşturuyor. Yeni, eskinin içinden bu bilgiyle-kurallarla birlikte objektif bir gerçeklik haline dönüşerek doğuyor. Bu nedenle, kendisini doğuran maddi üretim koşulları değişmediği sürece, bu koşulların sonucu olan, bu koşulların örgütlü bir biçimde kendini gerçekleştirmesinin ürünü olan devlet örgütü de varlığını korur. Korumalıdır da ayrıca! Çünkü o bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkmıştır zaten. İhtiyaç devam ettiği müddetçe o da varlığını-fonksiyonunu muhafaza edecektir.
Belirli bir toplumsal durumun (denge durumunun) devamını sağlayan kurum ve kurallar, bu kuralları koruyucu mekanizmalar gentilice örgütte de mevcuttur. Her sistem daha doğuştan belirli bir “toplumsal durum”-denge durumu- olarak doğar zaten. Burada “durum” dediğimiz şey, o sisteme ait bütün bilgilerin sistemin elementleri arasındaki ilişkilerle muhafaza-temsil edilerek maddeleşmesidir. Her sistem, dış dünyadan gelen etkilere karşı bir tepki oluşturarak (varolarak) bu dengeyi korumaya çalışırken, tıpkı bir termostat gibi çalışan dinamik mekanizmalar oluşturur (Homöodinamik). İşte devlet olayının esası da bundan farklı birşey değildir. Devlet, sınıflı toplumlarda, mevcut üretim ilişkilerini, mevcut dengeyi temsil eden, onu koruma ihtiyacıyla birlikte ortaya çıkan, sistemin merkezi varlığının gerçekleştiği instanzdır. Ama, sınıflı bir toplumda, her toplumsal durum-denge belirli bir sınıfın egemenliğiyle birlikte oluştuğu için, devlet de, mevcut dengeyi-durumu korumakla, pratik olarak, sınıf mücadelesi ortamında belirli bir sınıfın egemenliğini korumuş olur. Yoksa devlet, sadece egemen sınıf tarafından oluşturulan ve topluma zorla dayatılan bir örgüt değildir. Devlet, sınıflı toplumda, toplumsal varlığı temsil eden merkezi varoluş instanzıdır. Ona “sınıflarüstü” bir kurum havasını veren de budur zaten; sistem merkezini temsil ediyor olmasıdır.
Üretici güçlerin-insanın- gelişmesinin belirli bir aşamasına, üretimin bireysel olarak yapıldığı bir aşamaya denk düşen devlet örgütü, ancak bu gelişmenin çok ileri bir aşamasında, insanların kendi varlıklarını üretmeleri için çalışmaya ihtiyaçlarının kalmadığı, temel ihtiyaçların artık robotlar tarafından üretildiği bir aşamada (bilgi toplumunda) kendiliğinden ortadan kalkar. Doğa’nın bilgisini üreterek bilinçli doğa haline gelen insanın, sahip olduğu-taşıdığı-temsil ettiği bu bilginin gelişmişlik derecesiyle, onun insan olarak sahip olduğu biyolojik yapısı arasındaki çelişki (motor sisteminin-organlarının ilkelliği arasındaki çelişki), sürekli yeni üretim araçlarının geliştirilmesiyle ve insanın vücutça bizzat çalışmak zorunda olmaktan çıkmasıyla sonuçlanır. Bilginin toplumsallaştığı, hatta evrenselleştiği bir ortamda, üretim de bu gelişmeye uyar. Bırakınız bireysel olarak üretmeyi, artık toplumsal üretim kavramı bile anlamını yitirir. Global bütünlük içinde herşey erir gider, devlet de...Ama biz şimdi, önce, onun ilk ortaya çıkış biçimleri üzerinde yoğunlaşmak istiyoruz. Medeniyete geçişin, devletin ortaya çıkışının farklı biçimlerini ele almak istiyoruz.


Yüklə 2,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin