Turizm Potansiyeli
Ören Yerleri ve Müzeler
Perge
Antalya’nın 18 km. doğusunda, Aksu Bucağı’nın sınırları içindedir. Kilikya – Pisidya ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir. Şehrin kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana rastlar (İsa’dan Önce 7 yy.). Ana tanrıçası Perge Artemisi olan Perge, hristiyanlar için önemli bir kent idi. İsa’dan Sonra Aziz Paulos ve Barnabas, Perge’ye gelmiştir. Magna Plancia gibi kimi zenginler Perge’ye önemli anıtlar kazandırmışlardır. Perge’deki diğer yapılar, nekropol, surlar, gymnasium, Roma Hamamı, anıtsal çeşme, Helenistik ve Roma Kapılarıdır.
Termessos
Roma ve Grek kentlerinin aksine Termesos Anadolu’nun içlerinden gelen Solymler tarafından kurulmuştur. Önemli kalıntılardan olan 4200 kişi kapasiteli tiyatro, Roma stiliyle, İmparator Augustus tarafından İ.S. 1.yy.ın hemen başlarında yaptırılmıştır. Üstü örtülü meclis toplantı binası olan Odeon’un 600 kişilik oturma yeri bulunmaktadır. Birbirine bağlı beş sarnıçtan oluşan yer altı sarnıcı su depolamak ve zeytinyağı saklamak için kullanılmıştır. Batı tarafı açık, diğer tarafları sütunlu galerilerle çevrili Agora; 6 m. yükseklikteki platform üstünde oturan kahramanlık anıtı Hereon, Korint düzenli tapınak, Zeus Solymeus Tapınağı, Küçük ve Büyük Artemis Tapınakları, Gymnasium ve gözetleme kuleleri diğer önemli kalıntılarıdır. Bunların dışında pek çok anıt ve 1200 ün üzerinde kaya mezarı bulunmaktadır.
Aspendos
Pamfilya kenti olan Aspendos Antalya’nın 48 km. doğusundadır. Aspendos’a Antalya-Manavgat yolundan ayrılan bir asfalt ile ulaşılır. Kent, Serik İlçesinin 8 km. doğusunda Köprü Çayı’nın dağlık bölgeden düzlüğe ulaştığı yerde, biri büyük, diğeri küçük iki tepe üzerine kurulmuş zengin şehirlerden biridir. İlk ismi bastığı sikkeler üzerinde de görüleceği gibi Estvadiiys’tir. Antik dünyada en güçlü para Aspendos sikkesidir.M.Ö. 7. yy. başlarında kurulan şehir, Perslerin, Attik Delos Deniz Birliği’nin, Büyük İskender’in, Bizans, Selçuklu ve Osmanlıların egemenliklerini tanımıştır. Evrimedon Çayı ağzındaki konumu ile önemli bir liman ve ticaret kenti olarak ünlenen Aspendos, mısır, gül ağacından yapılmış süs eşyaları, şarap, tuz ve at ticareti yapmıştır. Kent ayrıca antik dünyanın en iyi atlarını yetiştirmesi ile de ünlüdür.
Sillion
Perge’ nin kuzeydoğusunda, denizden 12 km. içerde, ova ortasında, yayvan biçimli yalçın ve yüksek bir tepe üzerinde kuruludur. Antalya-Alanya Karayolunun 29. km.sinde yer alan Eski Yörük Köyü’nden sapıldığında, 5 km. lik bir yoldan sonra antik kente varılmaktadır. M.Ö. IV. yy. da kurulan ve Bizans Döneminde Psikoposluk merkezi olan kent, Selçuklu çağlarını yaşamıştır.
Alanya Kalesi
Alanya Kalesi zamanımıza kadar korunan tek Selçuklu kalesidir. 1225 yılında Roma Kale kalıntılarının yerine Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından yeni bir kale yaptırılmıştır. 83 kule ve 140 burca sahip , üç sıra surlarla çevrili olan kale, bütün olarak iç ve dış kale bölümlerinden oluşur. Aya Yorgi Kilisesi, Kanuni Sultan Süleyman Camii, Akşabe Sultan Türbesi, Selçuklu Hamamı, Arasta, Bedesten, Sitti Zeynep Türbesi, Sultan Alaaddin Sarayı, irili ufaklı sarnıçlar, deniz feneri ve zindandan oluşan kale, bir tarih hazinesidir.
Kızıl Kule
Adını alt ve üst kısımlardaki kesme taşlardan alan Kızıl Kule, 1226 yılında yapılmıştır. Bugün bile sapasağlam ayakta duran kalenin doğu cephesi ile batı cephesi arasındaki oturduğu yerin konumu nedeniyle, 2 m.lik bir yükseklik farkı vardır. Sekizgen şeklindeki kule beş katlıdır. Zemin katın ortasından yukarı doğru, beşinci kata kadar yükselen bir bölüm bulunmaktadır. Su sarnıcı görevini üstlenen bu bölüm kulenin omurgası durumundadır. Zemin kat etnografik müze olarak hizmet vermektedir.
Selçuklu Tersanesi
1228 yılında yaptırılan tersane 56,5 m. uzunluğunda , 44 m. derinliğinde ve 5 gözlüdür. Tersane güneyden gelebilecek tehlikelere karşı, iki katlı, iki odalı bir kule ile güçlendirilmiştir.
Ovagelemiş (Patara)
Kaş’a 41 km. mesafededir. Antik kent, limanın doğu yakasında geniş bir alana yayılmış durumdadır. Kent ve limanı, yaklaşık 3 km. uzunluğundaki vadinin girişindedir. Patara Limanı, Xanthos (Eşen) Çayı’nın getirdiği alüvyonlarla dolunca bugünkü görünümünü almıştır. Şehrin tarihi M.Ö. VI. ve V. yüzyıla kadar çıkarılmaktadır. Büyük İskender’e kapılarını açarak yıkılmaktan kurtulan antik şehir, İskender’in ölümüyle işgallerden kurtulamamıştır. Daha sonra Mısır’ın eline geçen kent, M.Ö. 190 yılında III. Antiokhos tarafından zapt edilmiştir. Bir süre Roma yönetiminde kalan kent; M.S. 2. yy.da Likya hakimiyetine girmiştir. Likya Birliği içinde altı büyük şehir vardır. Bunlar: Patara, Pınara, Xanthos, Olimpos, Myra ve Tlos’dur. Likya Birliği toplantıları genellikle Patara’da yapılmıştır ve Patara üç oy hakkına sahiptir. Kent, Roma egemenliğine geçtikten sonra, Roma valilerinin adli işlerini gören bir merkez olmuş ve deniz üssü olarak ayrıcalığını korumuştur.Şehir, Bizans Dönemi’nde de önemli bir konum edinmiştir. Zira “Noel Baba” olarak adlandırılan Saint-Nicholas Patara’lıdır. Hz.İsa’nın havarilerinden Saint Paul, Roma’ya gitmek için Patara’dan gemiye binmiştir ve Patara, Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde Piskoposluk merkezi olmuştur. Patara’ya girilirken yol üzerinde, Likya tipi Roma Devri mezar anıtları görülür. Girişte üçgözlü Zafer Takı, sular altında kalmış üç nefli Liman Kilisesi ve Hurmalık Hamamının kalıntıları vardır. Bunun 100 m. ilerisinde son kazılarda Likya şehirleri arasındaki mesafeyi gösteren yol kılavuzu bulunmuştur. Klavuz, Dünya karayollarının en eski ve en kapsamlı yol levhasıdır.
Xanthos
Kaş’a 45 km. mesafede Kınık beldesindedir. Eşen Çayı’nın doğu kıyısında kurulmuş, Likya Birliği’nin başkentidir. Kentin akropolisinden elde edilen yüzey buluntuları, yerleşme tarihinin M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzandığını ortaya koyar. M.Ö. 545’deki Pers işgali sırasında, Harpagos’a karşı sonuna kadar direnen kent halkı, tüm Likya’ ya örnek olmuştur. Ancak Xanthos’ lular, bu kahramanca savaşıma karşın işgali engelleyememişlerdir. Antik kentte, Büyük İskender’in fethinden sonra Seleukoslar’ ın ve Roma’nın egemenliği yaşanır. Xanthos, M.Ö. 168’de Likya Birliği’nin lideri olur. Kentin asıl gelişimi de Roma Dönemleri’nde gerçekleşmiştir. M.Ö. 42’de Roma’daki iç savaşlar sırasında Brutus’ un yıkıma uğrattığı kent, hemen hemen yeniden kurulmuştur. M.Ö. 43’de Pamfilya ile birlikte imparatorluk eyaleti olur. İmparator Neron zamanında kısa süre bağımsızlığını kazanır. 73-74’te ise yeniden Likya-Pamfilya Eyaleti sınırları içerisine alınır. Bizans Dönemi’nde surlar onarılır ve tepenin doruğuna bir manastır yapılır. Hıristiyanlık Dönemi’nde Piskoposluk haline getirilen Kent, 7. yüzyılın sonundan 10. yüzyılın başına değin Arap akınlarıyla sarsılır.
Andriake
Part Savaşını planlayıp Asia ve Lykia' ya gelen Traian, Myra' da konakladığında Lykia’ nın güneyinde güzel bir limanın yapılması gerektiğini belirtmiştir. Ancak planlama ve uygulama Hadrian Döneminde gerçekleşmiştir.Andriake kenti, büyük ölçüde limanın güneyindeki tepenin eteğine yayılmıştır. Şehrin bir kısım kalıntıları ile nekropolü liman ağzının kuzeyinde bugünkü Demre' ye çok yakın bir kesimde bulunmaktadır.Kalıntılar arasında su kemerleri, Nymphaion, agora, sarnıç görülebilir. Agoranın batısında ünlü Norrea veya granariun (silo, hububat deposu) yer alır. Yapı 7 odadan oluşmaktadır. Cephede granariumun yapılış zamanını kesin olarak saptamamıza yarayacak bir yazıt bulunmakta olup, tam ortasında da Hadrian ve karısı Sabina’ nın portreleri görülmektedir.
Yat Limanı üzerinde Karadayı sokağındadır. 1250 yılında Selçuklu veziri Abdullahoğlu Emir Celaleddin Karatay tarafından yaptırılmıştır.
Alara Han
Alanya – Manavgat sınırını oluşturan Alara Çayı’nın denizden 9 km. kuzey yönünde inşa edilmiştir. Alanya’ ya 35 km. uzakta olan Alara Kervansarayı, 1232 yılında Sultan Alaaddin Keykubat tarafından 2000 m² lik bir alanda tamamen kesme taşlardan yaptırılmıştır. Kervansaray girişindeki ikinci kapı, konukların kalacağı yerlere açılır. Nöbetçi Kulübesi, bugün bile tüm özelliğini koruyan çeşmesi, mescidi ve hamamı ile görülmeye değer bir eserdir. İpekyolu Projesi kapsamında planlama çalışmaları tamamlanarak onaylanmıştır.
Antalya Müzesi
1922 yılında Süleyman Fikri Erten tarafından kurulan ve Kaleiçi’ndeki Alaaddin Camii ile Yivli Minare'de faaliyet gösteren müze, daha sonra bugünkü binasına taşınmıştır. Müze, 12 adet sergi salonu ile bahçe ve açık galerilerden oluşur. Salonlarda Antalya topraklarının ilk insanla başlayan ve günümüze kadar kesintisiz sürenbinlerce yıllık öyküsü kronolojik olarak öğretici sergilerle izlenebilmektedir.
İnanç Turizmi
Yivli Minare (Alaaddin Camii)
Antalya şehir merkezindedir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad'ın 1230 yılında kiliseden camiye dönüştürdüğü Alaaddin Caminin minaresidir. Yivli Minare, ilk bakışta göze çarpan bir anıt gibi yükselmekte ve kentin bir simgesi olarak kabul edilmektedir..
Kale Camii (Sultan Süleyman Camii)
Alanya'da, tersanenin batısındadır. Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. 1530-1566 yıllarında Sultan Süleyman tarafından tekrar yaptırıldığı için Sultan Süleyman Cami adıyla da anılmaktadır. Moloz taştan olan yapı, kare planlıdır. Sekizgen kasnak üzerine, kiremitli bir kubbesi vardır. Son cemaat yeri, dört ayak üzerine kiremitli üç kubbe ile örtülüdür.
Aziz Nicolas Kilisesi
Myra (Demre), Hıristiyan dünyasında Noel Baba diye bilinen Aziz Nicolaus'un piskoposluk ettiği yer olarak tanınmaktadır. Kilise, ölümünden sonra Aziz Nicolaus'un anısına 6. yy.da inşa edilmiştir.Geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısında, İtalyan denizcilerince kırılarak Bari kentine kaçırılan Aziz Nicolaus Lahdinden kalan bir kaç parça, Antalya Müzesinde sergilenmektedir. Her yıl 6 ve 8 Aralık tarihleri arasında Demre ve Kaş'ta düzenlenmekte olan Uluslararası Noel Baba Festivali, son yıllarda Antalya'da yabancıların da katıldığı bir sempozyum şekline dönüşmüştür.
Aya Yorgi Kilisesi
Alanya Kalesi içinde yer alan Kilisenin, M.S. VI. yy.da Bizanslılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.
Alternatif Turizm Aktiviteleri
Trekking
Beydağları
Toros Dağlarının batı uzantısı olan Beydağları, Antalya Körfezi'nin batısında kuzey - güney doğrultusunda körfeze paralel olarak uzanır.Teke Doruğu, Bakırdağı, Tahtalı Dağ ve Kızlar Sivrisi önemli doruklarıdır. İçlerinde en yüksek olanı 3069 m. ile Kızlar Sivrisidir.
Rafting
Köprüçay
Toros Dağları'ndan doğarak doğa harikası kanyonlardan geçen Köprüçay, Serik'in güneyinden Akdeniz'e dökülür. İki tarafı dik, çıkılması hemen hemen imkansız olan kanyonlardaki yeraltı suları ile beslenen Köprüçay, Türkiye'nin en güzel tabii rekreasyon alanlarından birisini teşkil eder. Bunun yanı sıra, nehrin batısındaki dağlık arazide bulunan tarihi Selge (Zerk) şehri, nehir kenarındaki kaleler, su kemerleri, Roma devrine ait köprüler ve tarihi yollar gibi pek çok arkeolojik kaynaklar, Köprülü Kanyonun önemini artırmaktadır.
Manavgat Çayı
Batı Toroslar’ın doğu yamaçlarından doğan 90 km. uzunluğundaki Manavgat çayı, ovaya girmeden önce sert konglomera tabakalarının üzerinden geçip Manavgat şelalesini oluşturarak Akdeniz'e dökülür. Bahar aylarında suyu berraklaşan ve geçtiği kanyonlardaki yeraltı sularıyla beslenen Manavgat çayının hızı Oymapınar barajı ile kesilmektedir.
Golf Turizmi
Glorıa Golf Resort
Belek'de muhteşem doğası ve iklimi sayesinde senenin 12 ayı golf oynanabilmektedir. Saha uzunluğu 6288 metre olup, 18 delikli ve 72 parkurludur. Tesis, 842 yatak kapasitelidir. Fransız golf mimarı Michel Gayon tarafından tasarlanan bu golf sahası, Antalya’nın Belek yöresinde Toros dağlarının eteklerinde, çam ormanları içinde düzenlenmiştir. mevcuttur.
Nobılıs Golf Otel
Saha uzunluğu 5877 metre olup, 18 deliklidir. Tesis, 68 yatak kapasitelidir.Dünyaca tanınmış mimar Dave Thomas tarafından tasarlanan, Türkiye’nin güney kıyılarında, Belek Acısu nehri çevresinde doğal çam ormanı içinde konumlanan bu saha 1998 yılında işletme faaliyetine geçirilmiştir. 729.000 m2 yi kapsayan saha 18 delik ve 72 par kapsamaktadır. "
National Golf Club
Saha uzunluğu 6172 metre ve 18 deliklidir. National Golf Club’un kuruluş ve yerleşim planı Ryder Cup oyuncusu David Feherty tarafından yapılmıştır. Tesisin Driving Range vuruş platformu 40 bölümden oluşmaktadır. Sahada handikap zorunluluğu erkekler için 28, bayanlar için 36 dır.
Mağara Turizmi
Karain Mağarası
Antalya’nın 30 km. kuzeybatısında eski Antalya-Burdur karayoluna 5-6 km. uzaklıkta bulunan Yağca Köyü sınırları içinde bulunur.Türkiye’nin en büyük doğal mağaraları arasında yer alan Karain mağarası, önünde bulunan traverten ovasından 150 m., denizden ise 430-450 m. yüksekliktedir.İnsanlık tarihinin başlangıcındaki süreç içinde mağara, alt Yontmataş’tan başlayarak, orta ve üst Yontmataş evreleri, Neololitik, Nalkolitik, Eski Tunç gibi Protohistorik Çağlarda ve Klasik Çağda insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak da yaklaşık 11 m. yi bulan kalın bir kültür dolgusu içermektedir. Ancak mağaranın en uzun süren ve en önemli iskanı Paleolitik (Yontmataş Çağı) ile ilgilidir. Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok Adak Mağara (tapınak) niteliğinde olup, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmaktadır. Karain Mağarasında yapılan kazalarda elde edilen arkeolojik buluntular, Antalya Müzesinde ve mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesinde sergilenmektedir.
Altınbeşik Mağarası
Akseki İlçesine bağlı Ürünlü köyünün doğusunda derin ve sarp Manavgat Vadisinin batı yamacında bulunur. Köyden mağaraya ancak bir saatlik yürüyüşle gidilebilir.Toplam uzunluğu 2500 m. olan mağaranın girişe göre en yüksek noktası 101 m. dir. Yatay ve kısmen aktif mağaradır. Mağaranın alt ve orta seviyesinin zaman zaman aktif olması nedeniyle kurak mevsimlerde de büyük ölçüde göletler oluşmaktadır.
Dim (Gavurini) Mağarası
Kuzkaya köyü mevkiindedir. Alanya’nın doğusunda Cebireis dağının (1691 m.) batı yamacında bulunur. Dim mağarasının hemen ön kısmında, 250 m. aşağıda piknik yeri olarak kullanılan, tabanı çınar ağaçları, yamaçları çam ormanları ile kaplı bulunan Dim Vadisi yer alır. Mağaraya, hem Dim çayı vadisinden hem de güneydeki Yaylalı köyünden yürünerek varılabilir. Yaylalı köyünden de Cebireis dağı eteğinde açılmış olan sulama kanalı boyunca yürünerek 50 dakikada mağaraya varılabilir.Toplam uzunluğu 357 m. yatay ve kuru mağara tipindedir.
Beldibi Mağarası
Antalya-Kemer sahil yolunun yaklaşık 40. kilometresinde, Çamdağ tünelinin hemen çıkışında yer alan bir kaya altı sığınağıdır. Oba köy mevkiindedir.Deniz seviyesinden 25 m. yükseklikte sığınak biçiminde bir mağaradır. Doğal tahribatla büyük ölçüde zarar gördüğünden, içindeki dolgu tabakaları, yağmur suları ve rüzgarla sürüklenerek akıp gitmiştir. Tümü Mezolitik kültürleri içeren 6 tabaka tespit edilmiştir. Burada bulunan kültürler; Avrupa’nın azilren, solutrien ve tardenovasior kültürleri ile benzerlik gösterir. Yapılan kazılarda Üst Paleolitik ve Nezolotik döneme ait çakmaktaşı aletler ele geçirilmiştir. Ayrıca kaya altı sığınağının duvarlarında, şematize insan, dağ keçisi ve geyik resimleri bulunmaktadır. Yerli ve yabancı turistlere devamlı açık olan bir arkeolojik sit alanıdır.
Damlataş Mağarası
Alanya içinde ve deniz kıyısında bulunmaktadır. Merkeze 3 km. uzaklıktadır.Toplam Uzunluğu 30 m. olan mağara; kuru ve yatay mağara tipindedir. 200 m’.lik bir alanı kaplamaktadır. Çok sayıda sarkıt ve dikitin eşsiz bir görüntü verdiği mağara, 15 m. yüksekliktedir. Karbondioksit gazı, yüksek ölçüde nem, düşük ısı ve radyoaktif havasıyla astım hastaları için son derece yararlıdır. Bu nedenle astım hastaları mağaranın en yoğun ziyaretçi gruplarını oluştururlar. Mağaradaki sarkıt ve dikitlerin İ.Ö. 20.000-15.000 yılları arasında meydana geldiği sanılmaktadır.
Yayla Turizmi
Finike-Ördübek Yaylası
Finike-Elmalı karayolunun 41. kilometresinden batıya dönülerek 6 km. stabilize yolla ulaşılır. Asırlık sedir ağaçları ile ardıç ağaçlarının çevrelediği, çok geniş alanlara yayılmış olan yaylanın tabanı ise, dağ çayırları ve kır çiçekleri ile kaplıdır. Arif köyünde bulunan antik Arycanda kenti, yaylada görülebilecek yerler arasındadır.
Serik - Ovacık Yaylası
Serik ilçesine 36 kilometre mesafededir..Ormanlarla kaplı dik yamaçlı tepelerin çevrelediği çanak şeklinde bulunan Ovacık yaylasında altyapı bulunmamaktadır. Tamamen bakir olan Ovacık yaylasından geçen dere kıyısı kamp yapmak için oldukça elverişlidir. Yaylada bulunan kale kalıntıları yaylanın görülebilecek yerlerindendir.
Saklıkent (Saklı) Yaylası
Antalya’dan 10 kilometresi asfalt 40 kilometresi stabilize olan güzel manzaralı bir yolla yaylaya ulaşılmaktadır.Antalya'nın kuzeybatısında Beydağları silsilesinin ortalarında 1.850 metre rakımda bulunan Saklıkent yaylasında kayak tesisleri bulunmaktadır. Antalya halkının yoğun olarak rağbet ettiği yaylanın çevresinde bulunan Karçukuru, Fesikan yaylası, Yazır yaylası, Moryer, Eren dağı, Fesleğen yaylası, Yazır sırtları, Bereket dağı gezilerek kamp kurmaya ve piknik yapmaya elverişlidir.
Kış Turizmi
Saklıkent Kayak Merkezi
Akdeniz Bölgesinde Antalya’nın batısında Beydağları üzerinde, Antalya kent merkezine 50 km. kuzeybatıda yer almaktadır. Antalya’ya yakınlığı nedeni ile bir günde iki mevsimin birden yaşanabildiği ender yerlerden biridir.50 km.lik Antalya-Saklıkent yolunun 11 km.si (Antalya-Doyura Köyü çıkışı) asfalttır.
Milli Parklar
Olympos Milli Parkı
Antalya'nın Batısında dimdik yükselen ve dorukları karlarla kaplı, insana heyecan veren Olympos Dağı, pek çok antik kent, tarih öncesi yaşamın ilginç izlerini taşıyan mağaralar ve sayısız çeşitte bitki ve hayvan türü ile Olympos Ulusal Parkı içinde koruma altındadır.
Termessos Milli Parkı
Antalya-Korkuteli yolunun 30. km.'sinde Termessos Ulusal Parkı'na ulaşılır. Bu parkta Antik Termessos dağ kenti vardır. Nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan pek çok hayvan burada rahatça üreme olanağı bulmaktadır. Vahşi bir bitki örtüsünün egemen olduğu parkın, eşsiz bir güzelliği vardır.
Köprülü Kanyon Milli Parkı
Manavgat'ın sınırları içerisindedir. Bolasan Köyü ile Beşkonak arasında 14 km. uzunluğunda, 100 m. derinliğinde bir vadidir. Gür sedir ormanları ile kaplıdır. Kapadokya'daki peri bacalarına benzeyen doğa görünümü oldukça ilginçtir. Köprü Çayı üzerindeki antik taş köprü bugün de kullanılmaktadır.
Burdur
Batı Akdeniz, Ege, Orta Anadolu Bölgeleri arasında iklim, jeolojik yapı bakımından bir geçit alanı olan ve Göller Bölgesi'nin karakteristik özelliklerini ve Anadolu'nun tarihi çeşitliliğini en güzel şekilde yansıtan Burdur, eko turizm, kültür turizmi ve turizm amaçlı sportif faaliyetler alanlarında yakınında bulunan Antalya'yı tamamlayıcı bir konuma sahiptir.
Turizm Potansiyeli
Ören Yerleri ve Müzeler
Sagalassos
Burdur’a 30 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Bugün kalıntıları hala ayakta olan ve Belçikalı bir ekip tarafından kazısı yapılan antik şehir, M.S II. yy.da en parlak dönemini yaşamıştır.
Cremna
Bucak ilçesinin 25 km. doğusundaki Çamlık Köyü’nde yer almaktadır. En parlak dönemini M.S. II yüzyılda yaşayan Cremna Antik Kenti bir Psidiya şehridir. Kentte Roma Çağı’na ait eserler hala ayaktadır. Izgara planlı olarak kurulmuş olan şehre batı tarafından girilmektedir.
Cibyra
Gölhisar İlçesi'nin batısında yer alan üç tepe kurulmuş olan Cibyra Antik Kenti, Oineanda Balbura, Bubon (İbecik) antik şehirlerinin birleşerek meydana getirdikleri Tedropolis’in başkentidir. Cibyra’da ayakta kalan eserler arasında; stadyum, aşağı ve yukarı agora, belediye meclis salonu, tiyatro, mezarlıklar ve anıtsal su yolu dikkat çekici olanlardır.
Hacılar Höyüğü
Burdur’a 24 kilometre uzaklıktaki Hacılar Köyü'nde bulunmaktadır. Göçebelikten yerleşik hayata geçen ve yiyecek ve içeceklerini saklamak için kaplar yapan ilk insanların burada bıraktıkları kalıntılar, dünya arkeolojisi açısından çok önemli addedilmektedir. Prof. Dr. J. Mellard tarafından yapılan kazılarda, üç çağa ait eserler ortaya çıkarılmıştır. Günümüzde bu eserler eserler Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir.
İnanç Turizmi
Ulu Camii
Şehir merkezinde, Pazar Mahallesi'nde, bir tepe üzerinde yer alan Ulu Cami, Felekküddin Dündar Bey tarafından 1294 yılında yaptırılmıştır. Kesme taştan yapılmış olan cami, ahşap tavanlı ve kiremit çatılıdır. Selçuklu ve Beylikler dönemi ulu camilerinde görülen mimari karakteristikler, Burdur Ulu Cami'de de görülebilmektedir.
Alternatif Turizm Aktiviteleri
Trekking ve Dağcılık
Ağlasun ilçesinde yer alan, 2276 metre yüksekliğindeki Akdağ, dağcılık ve dağ-doğa yürüyüşü aktiviteleri açısından önemli bir merkezdir.
Mağara Turizmi
İnsuyu Mağarası
Burdur-Antalya karayolunun 13. kilometresindeki Mandıra Köyü'nde yer almaktadır. Toplam 597 metre uzunluğunda, yatay ve kuru bir mağaradır. Ulaşımının nispeten kolay olması nedeniyle, Türkiye'de turizme açılan ilk mağaralardan birisidir.Kalker tortulanmalarından türlü şekil ve yapıda meydana gelen sarkıt ve dikitlerin teşekkül tarzları dikkate alınarak, mağaranın binlerce yıl evvel oluştuğu tahmin edilmektedir. Mağara içerisinde, muhtelif istikametlere açılan dehlizlerde irili ufaklı 9 göl bulunmaktadır. Mağara içerisinde serin ve temiz bir hava sirkülasyonu mevcuttur.
Ornitoloji
Burdur Gölü
85 kuş türünün tespit edildiği Burdur Gölü kış aylarında çok sayıda su kuşu açısından önem taşımaktadır. Nesli dünya çapında tehlike altında olan dikkuyruk kuşunun dünyadaki en önemli kışlama alanı sözkonusu göldür. Bu tür, Burdur Gölü'nde üreme dönemi dışında kalan aylarda çok sayıda görülebilmektedir. Kışın kaydedilen en yüksek toplam sukuşu sayısı 202.119 olup, sayılan önemli türler arasında, kara boyunlu batağan, angıt, macar ördeği, elmabaş patka, tepeli patka ve sakarmeke sayılmaktadır. Ayrıca göl, mahmuzlu kızkuşunun üreme alanı olarak bilinmektedir.
Salda Gölü
Suyunun temizliği berraklığı ve maviliğiyle ünlü Salda Gölü, Burdur'un en güzel mesire yerlerinden biri olup, doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Burdur-Denizli karayolu üzerinde olan göl, Türkiye'nin en derin ve en temiz gölüdür. Pasbaş patka ve dikkuyruk) kuş türlerini barındırmaktadır.
Isparta
Değişik medeniyetlerin bıraktığı tarihi eserlerin yanı sıra doğal güzellikleri ile Isparta, turizm yönünden önemli bir cazibe merkezidir. Sınırları içerisinde tahribata uğramamış ve henüz kirlenmemiş Türkiye’nin dördüncü büyük gölü Eğirdir Gölü’nü bulundurması başlı başına bir değerdir. Bu doğal yapısı ile Eğirdir Gölü, göl-dağ turizmi açısından olduğu kadar balık avcılığı, su sporları ve rekreasyon imkanları ile bulunmaz bir yurt köşesidir. Bir çöküntü gölü olan Eğirdir’e bilhassa etrafında bulunan çeşitli yükseklikteki dağlar da ilginç bir görünüm kazandırmaktadır.Gölün tatlı suyunun, tatlı su balıklarının yaşamasına elverişli olması amatör ve profesyonel balık avcılığı imkanını sağlamaktadır. Gölün etrafı gölden yüksekliği 150-300 metreyi bulan volkanik küllü tepelerle çevrilidir.
Turizm Potansiyeli
Ören Yerleri ve Müzeler
Antiocheia
Antiocheia; Isparta İli'ne bağlı Yalvaç İlçesi'nin yaklaşık bir km. kuzeyinde ve Sultan Dağları'nın güney yamaçları boyunca uzanan verimli bir arazide kurulmuş, Pisidia bölgesinin başkentidir. Antiocheia da Apollonia gibi bir Seleukos kolonisidir. Seleukos soyundan Antiocheia tarafından (M.Ö. 281-261) yıllarında kurulmuştur.
Adada
Sütçüler İlçesi'ne 12 km., Sığırlık Köyü'ne 2 km. uzaklıktadır. Bugün antik kentte görülen kalıntılar şunlardır: Kent alanının geometrik ekseninde yer almış, büyük taşlarla döşeli İlk Çağ Ana Caddesi, küçük tapınak kalıntıları, Agora ve onu çevreleyen yapılar kompleksi, Bouleuterion (kent yöneticileri toplanma yeri), kentin su düzenine ait parçalar, Nekropolis ve Mausoleiom (ev görünüşünde anıtsal mezar).
Milli Parklar
Kızıldağ Milli Parkı
Parkın üzerinde yer aldığı Kızıldağ ile Beyşehir Gölü 'nün kuzey kıyıları arasında uzanan dalgalı arazi üzerinde genellikle erozyonla aşınmış yer şekilleri görülmektedir. Alanın jeolojik yapısını kalker kayaçlarından meydana gelen formasyonlar meydana getirir. Milli parkın bitki örtüsünü sedir ormanları ve bozuk maki toplulukları oluşturur. Amatör dağcılar, 1840 m. yükseklikteki Büyüksivri Tepesi’ne tırmanarak dağ sporu yapabilir.
Kovada Gölü Milli Parkı
Kovada Gölü'nün meydana gelişi, Batı Toroslarda görülen karstik göllere benzer. Havzaya düşen yağmur sularının fiziksel ve kimyasal aşınmasına eklenen tektonik yer hareketleriyle şekillenen göl, karstik bir polyedir. Eğirdir Gölü’nün güneye doğru uzantısı olan Kovada Gölü, sonradan aradaki dar vadinin alüvyonlarla dolması sonunda bugünkü şeklini almıştır. Tatlısu levreği (sudak), tatlısu istakozu ve sazandan meydana gelen göl faunası sayı olarak oldukça iyi durumdadır. Kızılçam, meşe, çınar ağaçlarından meydana gelen bitki örtüsü ve parkın tabii güzellikleri, milli parkın ana kaynak değeri olan açık hava dinlenme potansiyelinin kullanılmasına katkıda bulunmaktadır.
Eğirdir Gölü
Isparta İli sınırları içinde olduğu kadar Göller Bölgesi'nin de en önemli göllerinden birisidir. 517 kilometrekare yüzölçümü ile Türkiye'nin dördüncü büyük gölüdür. Göl iki kısma ayrılmaktadır. Kuzeyde kalan ve daha küçük olan kısmına Hoyran Gölü, güneyde kalan kısmına Eğirdir Gölü denir. Her iki bölüm Hoyran Boğazı ile birbirine bağlanır.
İnanç Turizmi
Aziz Paul Kilisesi (Yalvaç)
Antik kent içerisinde yer almaktadır. Kentin Yalvaç İlçesi'nin bir km. kuzeyinde yer alan kilise, Pisidia Antiocheia'nın ilk büyük kilisesi olup, Roma Hamamı'nın 200 metre güneyinde yer almaktadır. İlk Hıristiyan kiliselerinden olan bazilikal planlı yapı, bir sinagog üzerine inşa edilmiştir. Yalvaç Antiocheia antik kentinde bulunan St. Paul Kilise'si adını, kenti ziyaret eden St. Paul'dan almıştır.
Kış Turizmi
Isparta – Davraz Kayak Merkezi
Davraz Kayak Merkezi Akdeniz Bölgesi'nde Isparta sınırları içerisinde il merkezine 26 km. uzaklıktadır.
Alternatif Turizm Aktiviteleri
Yayla Turizmi
Aksu İlçe merkezine 10 km. mesafede bulunan Sorgun Yaylası, ilin en önemli yaylasıdır. Bol su kaynakları bulunan yayla, yazın yöre halkı tarafından oldukça ilgi görmektedir.
Mağara Turizmi
Akar-Donar Mağarası
Dedeçam Köyü’nün 3 km. güney doğusunda, Koçyata Tepesi’nin kuzey yamacındadır. Dikey ve kuru mağaradır.
Ayı İni Mağarası
Sultan Dağları'nın güney eteklerinde, Yalvaç'ın kuzeydoğusunda, Nazilli Deresi’nin yukarı bölümündedir. Yatay ve kuru mağaradır. Büyük bir ihtimalle erken Bizans Dönemi'nde muhtelif amaçlarla kullanılmıştır.
TÜRKİYE TURİZM COĞRAFYASI
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLÜMÜ
BÖLÜM IV
Gaziantep
Gaziantep Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise 6’ıncı büyük kenti olup, nüfusu, ekonomik yapısı, turizm potansiyeli ve büyükşehir statüsü ile bir metropol şehirdir.
Gaziantep topraklarının ¼’ü tarıma elverişli topraklardan oluşmuş olup bu toprakların bir bölümü Fırat Nehri’nin sularıyla sulanmaktadır. Sulama yapılan bu topraklarda ekonomik değeri yüksek sanayi bitkileri yetiştirilebilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |