Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə606/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   602   603   604   605   606   607   608   609   ...   877
KALENDER VAPURU

Şehir Hatları işletmesi vapuru.

Şirket-i Hayriye'nin(->) 67 baca numaralı vapuruydu. 1911'de, ingiltere, Newcast-le'de, Hawthorn, Leslie & Co. Ltd. tezgâhlarında buharlı yolcu vapuru olarak inşa e-dildi. 453 grostonluktu. Yazın 970, kışın 793 yolcu alıyordu. Uzunluğu 46,4 m, genişliği 7,9 m, sukesimi 3,1 m idi. 2 adet toplam 440 beygirgücünde tripil buhar makinesi vardı. Çift uskurluydu, saatte 12,5 mil hız yapıyordu. 68 baca numaralı Gü-zelhisar adlı bir de eşi vardı. Yıllarca Boğaz hattında yolcu taşıdıktan sonra 1945'

Kalenderhane Camii'nin restorasyon öncesi (üst) ve sonrası görünümü. Doğan Kuban

tün yorumlar ve bilgiler, genel gözlemler dışında, kullanılamayacak kadar yanlıştır.

Bizans Dönemi: Kalenderhane Camii' nin yeri Constantinus döneminden sonra Kapitol'ün, büyük sarayların ve dini yapıların bulunduğu Taun Forumu ile Constantinus Martiryonu arasındaki anayolun (bugünkü Beyazıt-Edirnekapı Caddesi) üzerindeydi. Bu alanda tarihi en eski yapı kalıntısı, büyük bir sarayın özel hamamına aittir. 4. yy'ın sonu ile 5. yy'ın başına tarih-lenebilen bu hamamın, Bozdoğan Kemeri'nin bir süre işlevini görmemesine bağlı olarak, kullanılmaz hale gelmesinden sonra, doğusunda bazilikalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu bazilikalardan daha kuzeyde olanı, kemerin duvarını da kullanarak yapılmış, bir diğeri ise onun güneyinde, fazla bir iz bırakmadan yok olmuştur. Ne var ki bu kilisenin küçük bir fragman olarak kalan absid duvarı üzerinde, İko-noklast dönem öncesinin istanbul'daki tek duvar mozaiği panosu bulunmuştur. Isa' nın tapmağa annesi tarafından getirilerek Rahip Simeon'a takdimini gösteren (pre-sentation sahnesi) bu tablo restore edilerek istanbul Arkeoloji Müzesi'ne kaldırılmıştır. Bugünkü kiliseden önce burada var olan yapılara ilişkin bir başka kalıntı da, bugünkü kilisenin de iç narteks girişindeki İustinianos döneminden kaldığı düşünülen kemerle ve iki sütunla bölünmüş giriştir. Bunun mozaiği taşıyan duvar dönemiyle eşzamanlı olması muhtemeldir. Büyük bir olasılıkla 8. yy'da bu eski kiliselerin üzerine yeni bir merkezi planlı kilise yapılmaya başlanmıştır. Bu yeni kilisenin absidi eski kilisenin absidini ve üzerindeki mozaiği örtmüştür. Bugünkü kilisenin absidi o dönemden kalmıştır. Örtüye kadar homojen olarak yükselen bu absid bölümüne bakarak ona ait kilisenin de bitmiş olduğu düşünülebilir. Fakat, araştır-

ma verileri bu kilisenin bitmemiş olduğu kanısını vermektedir. Bugünkü kilise ise, hamamdan başlayarak, kendinden önceki yapılara ait temel, duvar, örtü öğesi olarak kullanılabilecek ne varsa, tümünü yeni yapıda kendi bünyesine alarak inşa edilmiş bir Komnenoslar dönemi yapısıdır. Bu kilisenin planı belliyse de, çevresinde bir manastır olarak kullanıldığını gösteren hacimlerin varlığının kilise ile aynı zamanda olduğu kanıtlanamaz. Fakat daha geç dönemlerde burasının bir manastır olduğu, küçük şapellerin güney tarafında çoğalması ve bir yemekhane olması muhtemel salonun varlığından anlaşılmaktadır. Bizans kiliselerinde absidin iki yanında bulunan "protesis" ve "diakonikon"un burada düzenli olarak yapılmadığı, protesis için eski şapellerin absidlerinden, diakonikon olarak da çeşitli inşaat dönemleri geçirmiş, kanşık planlı bir şapeller dizisinden yararlanıldığı anlaşılmaktadır. Diakonikon'dan bir toplanma ya da yemek bölümüne geçirmektedir. Bu son dönem kilisesi haçva-ri planlı naosu, yan nefleri, narteks üzerindeki galerisi ile klasik bir Bizans kilisesi idi. Berna bölümü ile naosu birbirlerinden ayıran ve galeri katına kadar yükselen bir ikonostatisi vardı.

Bugün bu büyük ikon taşıyıcı perde duvarın yan açıklıkları, üzerlerindeki bezemeler kısmen tahrip edilmiş olarak, caminin doğu ayakları üzerinde durmaktadır. Fakat Haçlı istilasından sonraki dönemde yapının iç narteks ve naos girişlerinin yan açıklıkları kapatılmıştır. Kilisenin yan nefleri yıkılmıştır. Sadece temel duvarlan durmaktadır. Galerisi de yoktur. Diakonikon dışındaki hacimlerin de sadece temelleri kalmıştır.

Bu 12. yy kilisesinin Haçlı istilası döneminde Katolik italyanlara tahsis edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü kilisenin diakonikon'undaki bir şapelde Fransisken tarikatının kurucusu Aziz Francesco'nun hayatına ilişkin freskolar bulunmuştur, ilginç olan bu freskoların ünlü azizin yaşamına ilişkin dünyadaki en eski resimler olmasıdır. Aziz Francesco'nun 13. yy' m birinci yansı sonunda Doğu Akdeniz'e bir gezi yaptığı bilinmektedir. Kilisenin bu bölümü, yapının arkasına inşa edilen bir evin ve bahçesinin altında kaldığı için, resimler büyük ölçüde tahrip olmuştur. Toplanan bütün parçalar Arkeoloji Müzesi'ne kaldırılarak orada kısmen restore edilmiştir. Kalenderhane kompleksinin fetihten önce bir manastır olarak kullanıldığı ve fetih sırasında kullanılabilir durumda olduğu, özellikle örtüye kadar yükselen mermer kaplamasıyla istanbul'daki en görkemli kilise enteryörlerinden olan kilise bölümünün korunduğu anlaşılmaktadır.



Türk Dönemi: Fatih'in vakfiyesinde bu kilisenin bir zaviye olarak vakfedildiği belirtilmiştir. Fetihten sonra kent içinde kalmış Bizans yapılarının ne şekilde kullanıldığı ve Fatih'in kentin yerleşme ve kontrolünde nasıl davrandığını anlamak açısından da Kalenderhane iyi bir örnektir. Bunun için Fatih'in vakfiyesinde Kalenderha-ne'ye verdiği görevi anımsamak gerekir.

KÜS


Kalenderhane

Camii planı



C. L. striker-

D. Kuban

Vakfiyede zaviye olarak tanımlanan yapının dünya ile ilgisini kesip, bir köşede kanaat ederek oturan "taife-i dervişan"a ve fakirlere hizmet edeceği, bu hizmeti yapmak için inancı tam, "mürşid-i arif, ah-val-i ehl-i süluka vakıf bir şeyhin "fukarayı irşad" için 10 akçe yevmiye ile zaviyenin işlerine bakan bir nazırın da 5 akçe yevmiye ile tayin edileceği belirtilmiş ve cuma namazlarından sonra yapılan sema meclisinde "mesnevi-i manevi"den ve Kuran'dan parçalar okuyacak olan bir "ha-fız-ı kelam" için l akçe, sema meclisinde "tahrik-i erbab-ı aşk" için şiirler söyleyen iki kişi için l'er akçe, semazenlere eşlik e-decek 4 çalgıcı derviş için 2'şer akçe yevmiye; zaviyede ya da civarında oturan dervişlere yemek için 40 akçe ve misafir olan muhtaç kimseler için de 15 akçe tahsis e-dilmişti. istanbul'daki yetimler için günde 100 akçeden, bütün kentte 3.000 akçe sarf edilebileceği belirtiliyordu. Anasız, babasız kız ve erkek çocuklara da 15'er akçe dağıtılacaktı.

Bu dini ve sosyal amaçlarla kullanılan yapı kompleksinin 18. yy'da camiye dönüştürülmesine kadar herhangi yapısal bir değişiklik geçirip geçirmediği bilinmemektedir. Fakat zaviye olarak kullanıldığı dönemde henüz sağlam olan absidin içine, kıble yönünü göstermek için bir küçük mihrap nişi yapılmıştı. Bu mihrabın temelleri kazılar sırasında ortaya çıkarılmıştır.

18. yy'ın birinci yansı sonlarında ünlü Da-rüssaade Ağası Maktul Beşir Ağa tarafından camiye çevrildiği sırada yapının absid bölümü yıkılmış olmalıdır. Çünkü 18. yy' da yapılan ve bugün restore edilerek kullanılmakta olan mihrap, dairesel absidi kapatan yeni duvarın üzerine inşa edilmiştir. Fakat Beşir Ağa'nın tamiri, istanbul'un bu semtini büyük ölçüde tahrip eden 1718 yangını, 1720 depremi ve 1727 yangınından sonra gerekmiş olmalıdır. Bu dönemde kilisenin naosunun güneybatı köşesindeki küçük odanın duvarlan doldurularak üzerine bir minare eklenmiştir. Bu mina-

Kalender-hane

Camii'nde eski

kiliseden

kalan absid

duvarı

üzerinde


bulunan

mozaik


panodan

Meryem


Ana

ayrıntısı.



Kuban


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   602   603   604   605   606   607   608   609   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin