Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə116/140
tarix27.12.2018
ölçüsü8,87 Mb.
#86730
1   ...   112   113   114   115   116   117   118   119   ...   140

Bibi. Y. K. Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Ankara, 1969; K. Akyüz, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, Ankara, 1969; C. Kudret, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman, c. II, Ankara, 1970; S. ileri, Seni Çok Özledim, ist., 1985; Ş. Aktaş, Refik Halid Karay, Ankara, 1986; A. Oktay, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı 1923-1950, Ankara, 1993.

SELiM İLERİ



KARAY SİNAGOGU

Hasköy'dedir. "Karey Kenessası" da denir, ilk inşa tarihi bilinmemesine rağmen "Bene Mikra" adlı bu sinagogun Bizans döneminden kaldığı bilinmektedir. 16. yy' da yıkık vaziyette olan sinagog, 1536'da tamir edilmiştir. 200 yıl sonra 1729'daki bir yangında sinagog tekrar zarar görmüştür, istanbul Karayları o zamanlarda oldukça zengin ve kalabalık olmasına rağmen sinagog Kırım Karaylarının yardımıyla yeniden yapılmıştır. Şükranlarını göstermek için de Hasköy Karayları, sinagogun kapısına manzum bir kitabe koymuşlardır. 1774'te çıkan bir yangın, mabedi bir kere daha yakmış ve aynı zamanda Hasköy Karaylarını da evsiz bırakmıştı. Bu olayın 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'na tesadüf etmesi, istanbul Karayları için acı bir felaket olmuştur.

Kendi paralan ile sinagogu tekrar inşa edemeyecek durumda olduklarından

Karay


Sinagoğu'nun

içinden bir

görünüm.

Banu

Kutun/Obscura, 1994

Karaylar Kırımlı ve Mısırlı dindaşlarından yardım istediler. 1776'da I. Abdülhamid'in vermiş olduğu izinle başlanan sinagogun inşası ancak 1800'de tamamlanabildi. 1842' de Abdülmecid'in izniyle tamir edilen sinagog 1919 yangınına rağmen günümüze kadar gelmeyi başarmıştır.

Yer seviyesinin altında inşa edilmiş o-lan sinagogun duvarlarının sağlam olması için yapımında yumurta akı kullanılmıştır.

Dini bayramlarını Yahudilerden farklı tarihlerde kutlayan Karaylar, günümüzde birkaç kişiyle sinagoglarını cumartesi ve bayram günleri ibadete açmaktadırlar. Yahudilerden farklı olarak sinagog girişinde ayakkabılarını çıkartan Karaylar bazı dualarında da secde etmektedirler.

StLVYO OVADYA

KARAYLAR

Museviliğin sözlü kanunlarını kabul etmeyen bir mezhep.

760'lı yıllarda Anan ben David ve yandaşları tarafından oluşturulan bu mezhebin mensupları I. Haçlı Seferi'ne (1096-1099) kadar Kudüs'te yerleşiklerdi. I. Haçlı Seferi sırasında uğradıkları saldırılar sonucunda topraklarını terk etmek zorunda kalmışlardır.

Karayların bu göçten sonra yerleştikleri en önemli merkezler Kahire ve Kons-tantinopolis'tir. Konstantinopolis, daha sonra istanbul, Karayların asırlarca dini ve kültürel yaşamlarını özgürce sürdürdükleri bir yer olmuştur.

12. yy'ın ikinci yarısında Konstantino-polis'i ziyaret eden seyyah Tudelalı Bün-yamin'in(->) Seferha adlı seyahatnamesi Karayların istanbul'da yaşadıklarını gösteren ilk belgedir.

Fetihten sonra Karaköy bölgesinde geniş bir Karay cemaati yaşadığından bölgeye Karai Köyü adı uygun görülmüştür. Tarihçi Avram Galante(->) "Karai Köyü" adının sonraları Karaköy'e dönüştüğünü iddia eder.

1642'de istanbul'u ziyaret eden Karay gezgin Samuel Bar David, seyahatnamesinde Karayların Haliç kıyılarında Balat ve Hasköy'de yaşamakta olduklarını yazmıştır. l685'te şehri ziyaret eden diğer bir Ka-

ray gezgin Bünyamin Bahar Eli Yeruşalmi' ye göre ise Karayların büyük bir çoğunluğu Hasköy'de yaşamaktaydı.

istanbul Karay cemaati, diğer cemaatler gibi bir yönetime sahipti. Dini liderleri bir fermanla elde edilmiş bazı ayrıcalıklara sahipti. Cemaatin hahamı, dini konseyi (bet-din) ve ayrıca cemaat işlerini düzenleyen bir konseyi mevcuttu. Yardım kuruluşları ve dini eğitim veren Talmud-Tora kurumu da cemaatin organları arasındaydı.

Uzun seneler dünyanın en kalabalık Karay cemaatine sahip olan istanbul, 17. yy' dan sonra bu özelliği Kırım'a kaptırmıştır. Günümüzde istanbul'da 30-40 Karay ailesi yaşamaktadır.

Asırlar boyunca aralarındaki dini inanç farklılıklarından dolayı Karaylar, Yahudilerden daima ayrı kalmışlardır. Hahamlar da bir Yahudi ile bir Karayın evliliğini hiçbir zaman geçerli kırmamışlardır. Günümüzde Yahudi-Karay evlilikleri ancak İsrail'de geçerlilik kazanabilmektedir.

Bizans döneminde Rumcayı ana dil o-larak kullanan Karaylar bu özelliklerini Osmanlı döneminde de asırlar boyu sürdürmüşlerdir.

Karayların Hasköy sırtlarında, Haliç Köp-rüsü'ne giden yolun üst kısmında yer alan bir mezarlıklan vardır. Sefarad Yahudileri-ne ait mezarlığın yanında yer alan bu mezarlık, Abdülmecid'in bağışıyla genişletilmiş ama 1970-1972'de çevre yollarının yapımı sırasında kısmen istimlak edilmiştir.

Bibi. A. Galante, Histoire desjuifs d'lstanbul, I-II, ist, 1941-1942; S. Şişman, "istanbul Karayları", istanbul Enstitüsü Dergisi, S. 3 (1957), s. 97-102; L. T. Baruh, "Hasköy", Şalom, 30 Aralık 1992, 6, 13, 20 Ocak 1993.

SlLVYO OVADYA



KARGOPOULO, BASİLE

(19. yy) Rum asıllı fotoğrafçı.

Atölyesini 1850'de Pera'da Rus Sarayı (bugünkü Narmanlı Yurdu) yakınında, no. 311'de açtı. Daha sonra Grande Rue de Pera'da (bugün istiklal Caddesi) no. 417'ye yerleşen Kargopoulo, o zamanlar kalabalık bir ordu merkezi olan Edirne'de E. Fos-colo ile ortak ikinci bir stüdyo açtı. Istan-

Kargopoulo Stüdyosu" nün 1880'de Amnuaire de

Commerce" de

yayımlanan ilam.

KARGOPOULO

PHOTOGRAPHE DE

f, f. İ, u

s=ç«5:e5=es=e«5^ POETRAmEOTOÜS 6EIRES



d.G Vu.es Pano-r~am.icjxies deş int/^ı-ioiirs et e?iter-iexirs.cte tous tos pa— laisetlî:iosqxa.oslm.p ' '

GRAÜDTO. BE PIRA, PLACE Di) TCNm,4 îaüsa^ststsa^aa^isi:

Suoonrsale â Andrinople,

Kargopoulo'nun objektifinden Bebek Rıhtımı.

E. Ihsanoğlu, istanbul, Geçmişe Bir Bakış, tst., 1992

bul'daki stüdyosunu son olarak, Tünel Meydanı no. 4'e nakleden Kargopoulo, burada 1895'ten başlayarak 1912'lere kadar çalıştı. Edirne'deki stüdyoyu da devralarak çalışmalarını sürdürdü.

Özellikle istanbul şehri panoraması ve şehir belgelemeciliğinde etkin bir rol oynayan Basile Kargopoulo'nun fotoğrafhanesinde ziyaretçilerin, kıyafet değiştirip fotoğraf çektirmeleri için, geniş bir gardırobu vardı.

Kargopoulo sultanların, şehzadelerin, Edirne, Bursa ve İstanbul şehrinin pek çok fotoğrafına imzasını attı. Hazırladığı Boğaziçi serisinden başka, balıkçı, manav, simitçi, şerbetçi ve diğer seyyar satıcıların fotoğraflarından oluşan 6x9 cm boyutundaki kâğıtlara basılmış ve stüdyonun özel kartonlarına yapıştırılmış istanbul'un halk tipleri olarak satışa sunulan bir başka seri de vardı. Büyük ününü de bu çalışmalarından sağladı, istanbul tarih ve folklorunun belgelenmesine büyük katkıda bulundu.

Kargopoulo, V. Murad'm da (hd 1876) özel fotoğrafçısı idi. Sultana şehzadeliğinden başlayarak fotoğraf dersleri verdi. II. Abdülhamid'in tahta geçişinden (1876) sonra, stüdyosunun duvarından indirmediği V. Murad'm fotoğrafından dolayı, kısa bir zaman için "Sultan Hazretlerinin Fotoğrafçısı" unvanı geri alındıysa da tekrar iade edildi.

ENGiN ÇİZGEN



KAREVCAEZMEZ ŞEVKİ

(P, İstanbul) Galatasaray taraftarlığının sembolü, renkli bir kişidir.

Hayatını şoförlükle kazanıyordu. Önce belediye otobüslerinde şofördü. Ancak onun büyük tutkularından biri de çiçekti. Belediye otobüslerinde şoför mahallini hep çiçeklerle donattığından, buna karşı çıkan ilgililere kızıp görevinden ayrıldı. Eski bir araba alıp taksi şoförlüğüne başladı. Otomobilinin içinde şöyle bir levha yer

alıyordu: Çarpar kırmaz, vursa da incitmez/ Yoldaki karıncayı bile ezmezbu nedenle önceleri "Çiçeksever Şevki" diye a-nılırken adı "Karıncaezmez"e çıktı. Sonra kendisinde çiçek sevgisini kat kat bastıran bir Galatasaray sevgisi baş gösterdi. Sarı-kırmızı renklerdeki kumaşlardan elbiseler giymeye, elinde Galatasaray bayrağı ile dolaşmaya başladı, daha sonra taksisini o zamanlar renk zorunluluğu olmadığı için tamamen sarı-kırmızı renklere boyadı. Elin-

Galatasaray'ın ünlü amigosu Karıncaezmez Şevki. Cengiz Kahraman arşivi



KARİYE CAMÖ

466

467

KARİYE CAMÜ

den, her biri ceviz tanesi büyüklüğünde ve bir san, bir kırmızı renklerden oluşan 66'lık tespihi düşmez oldu. Galatasaray'ın maçlarında tribünün ortasında bir elini kaldırıp dakikalarca hareketsiz durarak verdiği selamlan, Galatasaray Lisesi karşısında da tekrarlardı. Bu renk hastalığı yüzünden ailesi dağıldı, arabasını sattı. Felç geçiren, kolu ve ayağı kesilen Kanncaez-mez Şevki yaşamını zorluklar içinde sürdürmektedir.

CEM ATABEYOGLU

KARİYECAMÜ

istanbul'un kiliseden çevrilen ibadet yerlerinden olan Kariye Camii, Edirne. Kapı-sı'nın kuzeyinde, Halic'e inen yamaçta bulunmaktadır.

Klıora (Hora) Manastırı'mn isa'ya sunulmuş olan kilisesi evvelce büyük bir kompleksin merkezini teşkil ediyordu. Manastırın adı olan Khora'nm anlamı hususunda değişik görüşler ileri sürülür. Bu terim sözlük anlamı olarak taşrayı ifade ediyordu. Manastır ile kilisesi, Constantinus Suru'na nazaran şehrin dışında olduğundan bu surette adlandırıldığı ileri sürülür. Bu görüş doğru olduğu takdirde, bu dini tesisin çok erken bir dönemde, şimdiki kara tarafı surları 4l3'te yapılmadan inşa edilmiş olması, gerekir. Ancak kilisenin içindeki Isa ve Meryem mozaiklerinde her ikisine de Khora sıfatının, adları ile birlikte yazılmış olması, terimin mistik bir anlamda kabul edildiğini gösterir. Böylece Isa, "insanın manevi âleminin kapsadığı en geniş kü-re"dir. Manastırın adının hiç değilse geç Bizans döneminde bu anlamda isa'nın bir sıfatı olarak kabul edildiğini gösterir.

Kilisenin 4. yy'da gerçekten var olup olmadığına dair kesin bir bilgi yoktur. Geç sayılabilecek bir dönemde 9. yy'm ilk yarısı içinde yazıldığı anlaşılan bir kaynak, manastırın Ayios Teodoros adında bir kişi tarafından 6. yy'da kurulduğunu haber verir. Teodoros (Theodoros) güya, imparator I. lustinianos'un eşi Teodora'nın dayısı olan bir komutandır. Sasanilere karşı başarılı bir savaştan sonra, dünyadan elini çekerek Antakya dolaylarında yaşamaya başlamışken, 536'da lustinianos bir dini toplantıya katılması için onu başkente davet etmiş ve burada kalan Teodoros, Karisios (Kharisios) Kapısı dolaylarında olan aynı addaki malikâneye yerleşmiştir. Bu kapı sonraki Edirne Kapısı olduğuna göre, eski komutan keşişin yaşadığı hücre ile küçük ibadet yeri aynı dolaylarda idi. Burada yapımına başlanan manastır,- 3 yıl sonra, daha bitirilemeden 6 Ekim 557 depreminde bütünüyle yıkılmıştır. İmparator, bunun üzerine manastırı eskisinden daha büyük ve daha muhteşem olarak inşa ettirmiştir. Manastırın üç şapelinden biri Meryem'e sunulmuş olup bir bazilika biçiminde idi ve zengin surette mozaiklerle bezenmişti. Yanında bir hamamı ile körler için bir sığınma evi de vardı. Teodoros, 6. yy'ın son yıllarında yaşı 90'ı geçmiş olarak ölmüştür. Bu bilginin içinde gerçek taraflar belki bulunmakla beraber, çok aşağı seviyede bir aileden olduğu bilinen (babası Hippod-



Kariye Camii

Nazım Timuroğlu, 1994

rom'da ayı oynatıcısı idi, kendisi de dansözdü) Teodora'nın ünlü bir başkomutan dayısı olabileceğine ihtimal verilemez. Zaten Sasanilere karşı savaşa katılmış Teodoros adında bir komutan da bilinmez. R. Ja-nin daha başka tarihi uyumsuzluklara işaret ederek bu efsanenin asılsız olduğunu belirtir. Ancak burada bir dini tesisin 6. yy'da varlığı kabul edilebilir. Bu konu üzerinde durulmasının sebebi, şehrin en ö-nemli Bizans eserlerinden olan Khora Manastırı Kilisesi'nin 6. yy yapısı olduğu yolunda yerleşmiş görüşün sağlam bir esasa dayanmadığına işaret etmektedir. Bu hususta dikkate değer bir nokta da, L lustinianos'un sınırları çok geniş olan ülkenin

Kariye Camii'nin içinden bir görünüm. Erdal Yazıcı

her tarafındaki yapılarını anlatan Proko-pios'un, bundan hiç bahsetmeyişidir.

Ancak 8. yy'da manastırın varlığı ke-sinleşir. 740'ta ölen Patrik Germanos ile 742'de V. Konstantinos'a karşı Artabasdos' un yanında bir ayaklanmaya karışan Bak-tangios'un idam edildikten sonra cesedi buraya gömülmüştür. Artabasdos ise eşi ve 9 çocuğu ile bu manastıra kapatılmıştı. tko-noklazma akımı sırasında ve bundan sonra da bazı olaylara sahne olan manastırın 200 yıl boyunca Bizans tarihinde artık adı geçmez.

Khora Manastın ve Kilisesi'nin yeniden canlanışı 11. yy'ın sonlannda, imparator L Aleksios Komnenos (hd 1081-1118) döneminde gerçekleşir. O sıralarda çok harap durumda olan bu dini tesis, Aleksios' un kayınvalidesi Maria Dukaina tarafından restore edilmiş, kilisesi de değişik bir mimaride yeniden yapılmıştır. Komnenos, sülalesinin daima tercih ettiği gibi, kilise "kurtarıcı" (soteros) Isa adına sunulmuştu. Fakat kısa süre sonra, Aleksios'un küçük oğlu Isaakios Komnenos bilinmeyen bir sebepten onarım gerektiren kiliseyi ya yeni baştan veya büyük ölçüde yeniden yaptırdıktan başka, kendisi için de burada, nar-teks kısmında muhteşem bir mezar yeri hazırlatmıştı. Fakat daha sonra Trakya'da Meriç kıyısında Ferecik'te Kosmosoteira Ma-nastın'm kurdurduğunda bu mezar yerinin aksamını oraya taşıttırmıştır. Fakat kilisenin narteks bölümünün sağ tarafindaki bu mezar yerinin duvarında, isa'yı tasvir eden büyük mozaik panonun dibinde Isaakios Komnenos'un mozaik ile işlenmiş portresi bugün hâlâ görülebilir.

Şehrin 1204-1261 arasındaki Latin işgali sırasında manastır ve kilisenin durumuna dair bir bilgi yoktur. Bizans devleti 1261' de ihya edildikten sonra, saray ileri gelenlerinden Teodoros Metohites manastır ve kiliseyi tamir ettirmiş (1316-1321), genişletmiş ve kilisenin içini mozaik ve fres-

Kariye


mozaiklerinden

Meryem'in son

uykusu (en

üstte, solda),

çocuk

Meryem'in



yüce rahip

Zaharias'a

takdimi (üstte,

solda),


Hz isa'nın

soyağacı,

Hz Isa ve dua

eden Meryem

(üstte, sağda)

ve Hz isa'ya

kilisenin bir

modelini


sunan

Teodoros


Metohites

(yanda)


Ara Güler (sol üst

ve yan), Tahsin

Aydoğmuş (en üst

sol), U. Akyıldız,

Chora, The Kariye

Museum, tst, 1992

(üst, sağ)

KARİYE CAMÜ

468

469

KARİYE CAMÜ

kolarla süsletmiştir. Bütün bu çalışmalar 1303'e doğru başlamış ve 1320'ye doğru bitirilmiştir. Metohites son Bizans döneminin en aydın ve bilgili kişilerindendi. Manastırın komşusu olarak bir sarayı olduktan başka, manastırın içinde de misafirlerini kabul ettiği, onlarla ilmi tartışmalar yaptığı bir dairesi vardı. Fakat İmparator II. Andronikos döneminin (1282-1328) sonlarında gözden düşüp sürgüne gitmiş ve dönüşünde sarayını tahrip edilmiş durumda bulmuştur. Khora Manastırı'na çekilen Metohites burada keşiş olmuş ve 13 Mart 1332'de öldüğünde buraya gömülmüştür. Onun dostlarından ve saray mabeyincisi Mihael Tornikes'in de mezarı buradadır. Son Bizans döneminin ünlü fikir adamlarından ve tarih yazarı Nikeforos Gregoras da bu manastıra çekilmişti. Şehrin Türkler tarafından 1453'te kuşatılması sırasında, o vakte kadar Sarayburnu'nda Hode-getria Kilisesi'nde bulunan ve şehrin koruyucusu olarak kabul edilen Meryem ikonası, surlara en yakın yer olduğu için, Khora Manastırı Kilisesi'ne getirilmiştir.

Kilisenin, fetihten sonra bir süre boş o-larak durduğu sanılır. Nitekim sağdaki ek kanadın apsisinde fresko üzerine 15. yy'm sonlarına doğru, sivri uçlu bir aletle kazınmış bir italyan adı, bu sıralarda henüz camiye dönüştürülmeyen kilisenin içine yabancıların serbestçe girebildiğini gösterir.

II. Bayezid dönemi (1481-1512) sadrazamı ve Çemberlitaş'ta da camii olan Atik Ali Paşa (ö. 1511), kiliseyi camiye çevirerek vakfetmiştir. 953/1546 tarihli istanbul Vakıfları Tahrir Deften 'nde sadece iki satır halinde "Kenise Cami" (Kilise Cami) başlığı altında bildirilerek, Ali Paşa'nın Çem-berlitaş'taki evkafına bağlı olduğu haber verilir. Türk döneminde bu ibadet yerinin adı Kahriye veya Ka'riye Camii olarak da söylenir olmuştur. Bugün ise Kariye şekli yerleşmiştir. Karye ise bir bakıma Khora' nın anlam bakımından Türkçesidir.

Edimekapı-Ayvansaray arasındaki bölgede çok sayıda olan sahabe mezarlarından Ebu Said el-Hudrî'nin makamı olduğuna inanılan bir kabri de burada idi. Ayrıca caminin yanında bir medrese ile tekke de bulunuyordu. Ayvansarayî, Hadîkdda. caminin yanındaki imaret ile sıbyan mektebinin 1159/1746'da ölen Kızlarağası Hacı Beşir Ağa'nın vakıfları olduğunu bildirir. Bugün bu ek binalardan hiçbiri ortada yoktur. Yalnız son onarımlarda kuzey (sol) tarafta bir türbe yapılmıştır. 1766 depreminin arkasından da mimar İsmail Halife tarafından önemli ölçüde tamir edilmiştir.

Kariye Camii'nin en eski fotoğrafından batı cephesinin kemerli olduğu görülür. Fotoğraf sanatı İstanbul'da 1850'li yıllarda başladığına göre, bu tarihlerde binanın cephesi orijinal şeklini hâlâ koruyordu. B. de Presle-Blanchet'nin 1860'ta ve Paspatis' in 1877'de yayımlanan gravürlerinde de aynı özellik açık surette belirlidir. Kariye Camii'nin cephesindeki önemli değişikliğin en azından 1876-1877'den sonra gerçekleştiği anlaşılır. Zaten 1876'da istanbullu Rum mimar P. Kuppas, binada restorasyon çalışmaları yapmış, içerideki mozaik-

lerden bazılarını temizlemiştir. Bundan sonra Kariye Camii yabancılar tarafından ziyaret edilen bir sanat eseri olmuş, hattâ Alman İmparatoru II. Wilhelm de bu tarihi binayı görmeye gelmiştir.

Merkezi Washington'da olan Amerikan Bizans Enstitüsü 1948'den itibaren içerideki mozaik ve freskoların temizlik ve o-narımlarına girişmiş, önce Th. Whittemore başkanlığında başlayan çalışmalar, onun ölümünden sonra P. A. Undenvood tarafından sürdürülmüş, en son olarak da J. W. Hawkins 1959'a, işlerin bitimine kadar başkanlık yapmıştır. 1948'den sonra bina ca-milikten çıkarılarak Müzeler İdaresi'ne bağlanmıştır.

Khora Manastırı'ndan günümüze, kiliseden başka hiçbir şey kalmamıştır. Manastır binaları arasında olması gereken kütüphaneye ait birkaç elyazması eser Batı' da bulunmaktadır. Kilisenin 11-12. yy'la-ra ait en eski kısmı, daha önceki bir yapının temel kalıntıları üstünde inşa edilmiş olup bir narteksi (ön holü) takip eden bir ara mekândan ibarettir. Masif köşe payelerine oturan dört kemer büyük kubbeyi taşır. Böylece burada Bizans dini mimarisinin Kiborion tipinin uygulandığı görülür. Yüksek kasnaklı kubbede bir dizi pencere sıralanır. Dışarı taşkın apsisin iki yanında küçük kubbelerle örtülü birer hücre (prothesis ve diakonikon) bulunur. Son Bizans döneminde büyük apsis bir destek payandası ile ayakta tutulmuştur. Nartek-sin en sağdaki (güney) bölümü de îsaaki-os Komnenos'un kendine mezar yeri o-larak düzenlediği mekândır. Bunun da ü-zerinde pencereli yüksek kasnaklı bir kubbe vardır.

Teodoros Metohites tarafından 14. yy'ın ilk yıllarında bu ana binanın güney tarafına bitişik olarak tek nefli bir ek şapel inşa edilmiştir. "Parekklesion" denilen bu ince uzun mekânın altında da aynı planda bir mahzen bulunur. Esasında bir mezar şapeli olan bu ek binanın da orta bölümünde diğer kubbelerin benzeri pencereli yüksek kasnaklı bir kubbe vardır. Binanın batı-güney köşesinde ek şapel, batı cephenin önünü kaplayan bir dış hol ile birleşir. Bu dış holün 1877'ye kadar, içerideki her bölümü dışarıya aksettiren yarım yuvarlak kemerleri bu yıldaki tamirde kesilerek, cephe düz bir mahya hattı ile sınırlanmıştır. Ana mekânı "L" biçiminde iki taraftan saran "parekklesion" ile dış hol, taş ve tuğla hatıllı duvarlara sahiptir. Ayrıca kademeli kemerler ve güney cephesinde bunların içlerinde üçüz pencereler, hareketli bir yüzey yaratılmasını mümkün kılmıştır. Apsis çıkıntısında, altta ve üstteki nişler bu hareketliliği daha da desteklemiştir. Ana binanın kuzey tarafına bitişik olan yine bu döneme ait dar dehlizin dış yüzeyinde görülen yürek biçimindeki niş de, örneklerine 14-15. yy'larm yapılarında sıkça rastlanan bir motiftir.

Kariye Camii olan eski Bizans kilisesinde ana binada oldukça zengin mermer kaplama levhaları bulunmaktadır. Narteksten esas mekâna geçişi sağlayan kapının solundaki küçük kapının yanında ilgi çeki-

ci bir mermer pano vardır. Bu, eski Bizans ahşap ve tunç kapıların mermer üzerine yapılmış taklididir. Böyle bir örnek de Aya-sofya'nın güney galerisinde görülür. Ahşap veya madenden olanlarından ancak bir-iki örnek bugüne kadar gelebildiğinden, 6. yy'a ait olarak tarihlenen bu mermer taklitler, önemli sanat belgeleridir. Bunların içlerinde küçük dikdörtgen panolarda dini konulu kabartma bulunuyordu. Ancak bina camiye dönüştürüldüğünde bunlar kazınmıştır. "Parekklesion"un batı ucundaki sütunların mermer başlıkları da alışılmamış bir tipte olup, bunların yüzeylerine kabartma olarak başmelek büstleri işlenmiştir. Aynı ek şapelde mermerden iki kemer de bulunur. Bunlardan biri üzerindeki kitabeden öğrenildiğine göre 14. yy'da yaşayan M. Tornikes'in mezarını süslüyordu.

Khora Manastırı'nın kilisesini Bizans sanatı bakımından önemli kılanlar, içindeki moziakler ile, "parakklesion"daki fresko resimleridir. Bu resimlerin, kilise camiye çevrildiğinde kasıtlı olarak tahrip edilmedikleri anlaşılıyor. Başta 17. yy'da Evliya Çelebi olmak üzere, burayı ziyaret eden çok az sayıdaki yabancı seyyah, içeride resimler gördüklerini yazarlar. İstanbul hakkındaki kitabının ilk Rumca baskısını 1826' da yayımlayan Patrik Konstantios (patrikliği 1830-1834), burada pek çok mozaik resminin görülebildiğim bildirir. 1886'da da mozaik ve freskoların ilk defa olarak Fransızca bir katalogu yayımlanmıştır. Binanın cami fonksiyonu sürdüğü için, esas ibadet mekanındaki mozaiklerin üzerlerine, namaz vakitlerinde tahta kepenkler kapatılıyordu (1948'e kadar). Kariye resimlerinin en başta gelen özelliği, ilkçağın Helenistik dönem resim geleneğinin bilgilerinden faydalanılmış olması, vücutların plastik değerlerinin belirtilmesi ve üç boyutluluğa dikkat edilmiş olmasıdır. Böylece Kariye'deki resim sanatı, İtalya'da Gi-otto (1266-1337) ile başlayan Rönesans a-kımının paralelinde, Bizans'ta da yeni bir sanat anlayışının başladığına işaret eder. Kapının üstünde, İsa'ya kilisenin bir modelini sunan Teodoros Metohites tasvir e-dilmiştir. Mozaiklerde İsa'nın ve Meryem' in hayadan ile ilgili sahneler görülür. Bunlarda resme derinlik sağlayan arka plan elemanları ve mimari motiflere önem verilmiştir. Ayrıca sahnelerin canlı ve günlük hayattan alınmış gibi gerçekçi biçimde gösterilmesine özen gösterilmiştir. Figürler doğru orantılı olarak, gerçeğe uygun duruş ve hareketlerle işlenmiştir. Bu arada İsa'nın yüzüne insancıl bir ifade verilmesine çalışılmış olduğu da dikkati çeker. İç nartekste, sağ tarafta bütün duvarı kaplayan Halke İsa'sı panosu, evvelce Büyük Saray'ın esas girişi olan Halke Kapısı üstünde bulunduğu bilmen İsa ikonasının bir benzeri olarak yapılmıştır. Meryem ve İsa'nın önünde yere diz çökmüş bir figür olarak 12. yy'da kiliseyi yeniden yaptıran İsaakios Komnenos'un portresi vardır. Böylece bu pano ile İsaakios'un, kendisine mezar yeri olarak tasarladığı bu bölümü süslediği anlaşılır. Karşı köşede ise,

Kariye Camii'nin planı.

U. Akyddız, Chora, The Kariye Museum, ist., 1992

13-14. yy'lar arasında yaşadığı bilinen ve Paleologos soyundan rahibe olan Melania' nın portresi yer alır. Bu muhteşem mozaiğin, Paleologoslar dönemine, 14. yy'a ait olduğu ve îsaakios'un portresinin bir hatıra olarak konulduğu yolunda Undenvood tarafından bir hipotez ileri sürülmüşse de buna inanmak zordur. Mozaik 12. yy'da İsaakios tarafından yaptırılmış, ancak 14. yy'da Melania'nın portresi alt kenardaki boşluğa ilave edilmiştir. Bu duruma göre iç narteksteki mozaiklerin bazılarının 12. yy'a ait olduklarını kabul etmek gerekir.

Ana mekânda pek az mozaik meydana çıkmıştır. Sağ tarafta bir Meryem tasvirinden başka, kapının iç tarafında kemerin üstünde "Meryem"in son uykusu ve "ruhunun Isa tarafından göğe çıkarılması" (Koimesis) sahnesi tasvir edilmiştir. 1928'de bulunan bu mozaik pano, bu konunun işlendiği örnekleri arasında estetik açıdan en başarılısı olarak kabul edilir. Ana mekânda pencere kemerleri içinde Bizans süs motiflerinin güzel örnekleri olan mozaik bezemeler görülür.

Yandaki ek kanat bir mezar şapeli olarak yapıldığından burada yan duvarlarda, içlerine lahit konulması için, üstleri kemer-

li nişler (arcosolium) yer almıştı. Bu yuvaların dip duvarlarında mezar sahiplerinin fresko olarak portreleri yapılmıştı. Fakat üst kısımlarda duvarlar değişikliğe uğradığından, bunların baş kısımları eksiktir. Ancak gövdelerden 14. yy Bizans giyimini ve kumaş desenlerini tanımak mümkün olmaktadır. Bu kısmın duvarlarında, payelerde pek çok aziz resmi yer alır. Fakat en önemli iki kompozisyondan biri, apsis yarım kubbesini dolduran, İsa'nın ahrete inişi ve mezarlarından Âdem ile Havva'yı bileklerinden kavrayarak çıkarışıdır. Diğer önemli kompozisyon, "pa-rekklesion"un doğudaki bölümünü örten tonozdaki mahşer günü tasviridir. Burada İsa'nın başkanlık ettiği semavi mahkemenin üyeleri olan havariler, bunların altında ruhların çağırılması, inanmışlar ile günahkârların ayrılması ve bunların durumlarına göre cennete veya cehenneme gönderilmeleri görülür. Bu iki güçlü ifadeli kompozisyon, mezar şapelinin fonksiyo-nuyla uyum sağlar. Orta bölümdeki kubbenin pandantiflerindeki İncil yazarları resimleri de kültür tarihi bakımından dikkate değerdir. Bunlarda Bizans döneminde yazı ile uğraşan kişilerin kullandıkları

yazı eşyası, kitap dolabı ve yazı sehpası gibi gereçler görülebilir.



Kariye Camii, 1948'den sonra müzeleş-tirildiğinde, İslam ibadeti ile ilgili içinde hiçbir şey bırakılmamıştır. Yalnız sağ köşesinde yükselen ve şerefe kısmının geçen yüzyıla ait olduğu belli minaresi kalmıştır. Müze idaresinin izni ile içindeki ahşap minber de çıkarılarak, Zeyrek Camii'nin bir bölümüne götürülmüştür. Böylece içeride Türk dönemine işaret eden bir iz kalmamıştır.

Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   112   113   114   115   116   117   118   119   ...   140




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin