İSTANBUL ENSTİTÜSÜ DERGİSİ
istanbul Fethi Derneği (daha sonra istanbul Fetih Cemiyeti adını aldı) bünyesinde kurulan istanbul Enstitüsü tarafından yayımlanmış yıllık dergi.
1955-1959 arasında toplam 5 sayı yayımlandı. 1-3. sayılarda müdür Prof. Ahmed Ateş'ti. 4. ve 5. sayıları istanbulEnstitüsü Mecmuası adıyla çıkan derginin müdürlüğünü Nihad Sami Banarlı üstlenmiş-
221 İSTANBUL ENSTİTÜSÜ DERGİSİ
ti. Dergide istanbul üstüne çoğu hacimli tarih, sanat tarihi, folklor ve edebiyat incelemeleriyle kitap tanıtma ve tenkidi yazılarına yer verildiği görülmektedir. Dergide yayımlanmış önemli makaleler arasında şunlar sayılabilir:
1. sayıda Ş. Tekindağ'ın "Ibn Kemal'e Göre Fatih'in istanbul'u Muhasara ve Zaptı", C. Truhelka'mn "Dubrovnik Arşivinde Türk-Islav Vesikaları", hazırlayanı belirsiz "istanbul Folkloru Üzerinde Bir Bibliyografya Denemesi", K. Bilgegil'in "La-martin'e Göre istanbul"; 2. sayıda A. V. Egeli'nin "Şişli Camii Şerifi", E. H. Ayver-di'nin "Türk ve Bizans Mimari Unsurları", T. Yazıcı'nın "Fetih'ten Sonra istanbul'da ilk Halvetî Şeyhleri: Çelebi Muhammed Cemaleddin, Sünbül Sinan ve Merkez Efendi", M. Erdoğan'ın "Arşiv Vesikalarına Göre istanbul Baruthaneleri", R. M. Meric'in "Hicrî 1131 Tarihinde Enderunlu Şairler, Hattatlar ve Musiki Sanatkârları Tezkiresi", N. Lugal ve A. Erzi'nin "Fatih Sultan Mehmed'in Muhtelif Seferlerine Ait Fetihnameleri", S. Runciman-B. Lewis-R. R. Betts-N. Rubinstein ve P. Wittek'in "istanbul'un Sukutu", M. Canard'ın "Tarih ve Efsaneye Göre Arapların istanbul Seferleri; 3. sayıda I. Kafesoğlu'nun "XII. Asra Kadar istanbul'un Türkler Tarafından Muhasaraları", N. Atsız'ın "Fatih Sultan Meh-med'e Sunulmuş Tarihi Bir Takvim", I. H. Uzunçarşılı'nın "istanbul ve Bilâd-ı Selâ-se Denilen Eyüp, Galata ve Üsküdar Kadılıkları", H. D. Andreasyan-F. Ç. Derin'in "Çınar Vak'ası (Eremya Çelebi Kömürci-yan'a Göre)", E. H. Ayverdi'nin "Gazanfer Ağa Manzumesi", S. Şişman m "istanbul Karayları", M. Aktepe'nin "XVII. Asra Ait istanbul Kazası Avarız Defteri", H. Sanal'ın "istanbul'da Derlenen Ninniler", N. Lugal-A. Erzi'nin "Fatih Sultan Mehmed'in Muhtelif Seferlerine Ait Fetihname-
istanbul Enstitüsü Dergisi'nin ilk sayısının
kapağı.
Nuri Akbayar arşivi
222
İSTANBUL ESKİ ESERLERİ
leri"; 4. sayıda N. S. Banarlı'nın "istanbul Fethini Gören Üsküdar", R. E. Koçu'nun "Bostancıbaşı Defterleri", F. Dirimtekin'in "Ecnebi Seyyahlara Göre Onsekizinci As-nn İkinci Yarısında istanbul", Ç. Uluçay'ın "Fatma ve Safiye Sultanların Düğünleri", F. Dirimtekin'in "Sadrı-ı Azam Adnî Mah-mud Paşa", M. Z. Oral'ın "İstanbul Destanları", Ç. Uluçay'ın "istanbul'da XVIII. ve XIX. Asırlarda Sultan Doğumlarında Yapılan Törenler ve Şenliklere Dair"; 5. sayıda N. S. Banarlı'nın "Fatih'in Zafer Sırları", M. Aksel'in "İstanbul Mimarisinde Kuş Evleri", F. Dirimtekin'in "Ecnebi Seyyahlara Göre XVII. Yüzyılda istanbul'un Medeni ve içtimai Hayatı", A. Gabriel'in "Rumeli Hisarı".
istanbul
istanbul eski eserleri koruma encümeni
1917'de Âsâr-ı Atika Encümen-i Daimisi adıyla kuruldu. Halil Edhem Eldem'in(->) ısrarlı başvurulan üzerine, Maarif Nezareti' nin 9 Mayıs 1917 tarih ve 443/228178 sayılı yazısında "istanbul'da atik saray-ı hümayunlar da dahil olduğu halde, âsar-ı a-tikamn muhafazasına nezaret etmek ve tamirat icab ettikçe reylerine müracaat olunmak ve âsar-ı atikayı mahvü tahribden kurtaracak tedabiri düşünmek üzere bir encümen-i daimi teşkili münasib görülerek..." denilerek, kimlerin bu encümende yer almaları gerektiği soruluyordu.
Encümenin kuruluşu, Halil Edhem Bey' in cevabı üzerine, Meclis-i Vükela'dan geçerek 30 Mayıs 1917 tarih ve 617/22909 sayılı kararla ıMüze-i Hümayun'a bildirilmiş ve ilk toplantı mayısın son günü yapılmıştır. Bu encümende şu üyeler bulunuyordu: Müzeler müdürü Halil Edhem, İstanbul mebusu ismet, Dr. Nâzım, Evkaf Nezareti inşaat ve Tamirat Müdürü Mimar Kemaleddin, Dahiliye Nezareti Mebani-i Emiriye Müdürü ve Tarih-i Osmani Encümeni azası Efdaleddin (Tekiner), Maarif Nezareti Telif ve Tercüme Heyeti ve istanbul Muhipleri Cemiyeti azasından İh-tifalci Mehmed Ziya, Şehremaneti Heyet-i Fenniye Mimari Şubesi Müdürü Mimar Asım, Kadıköy Belediye Dairesi Müdürü Celal Esad (Arseven).
Encümen İstanbul Arkeoloji Müzesi'n-deki (eski adı ile Âsâr-ı Atika Müze-i Hümayunu) odasında haftada bir ve iki defa toplanıp, kararlar alıyor ve bazı eski e-serlerin kurtarılması hususunda sert ve ciddi mücadelelerde bulunuyordu. Bu hususta en şiddetli tartışmalar Osmanlı dönemi Türk eserlerine karşı inanılmaz bir hıncı olan Şehremini Operatör Cemil Paşa (Topuzlu) ile olmakla beraber, ondan sonraki belediyeciler ile de sürtüşmeler eksik kalmadı. Encümenin karşı çıkmasına rağmen Sultanhamam'daki Haseki Hamamı, Lale-li'de Fatih dönemi yapısı olan Çukur Çeşme Hamamı ile yine aynı semtte bulunan Kızlarağası Hamamı, belediyenin eski eser katliamı hususundaki inadından kurtarılamadı.
Cumhuriyet döneminde encümen ça-
lışmalarına 1923'ten itibaren o yıllardaki Hars Müdürlüğü'nün desteği ile devam etti. 17 maddeden ibaret bir de yönetmeliği olan encümen, haftada iki defa olmak üzere istanbul Arkeoloji Müzesi'nde, kendisine tahsis edilmiş bir odada toplanıyor ve her toplantının tutanakları muntazam olarak yazılarak yıllara göre ciltleniyordu. Bunun dışında encümen İstanbul'un eski eserlerini fişlemeye de girişmiş ve her bina için sarı karton kapak içinde o yapının fotoğrafları ile birlikte, kitabesinin kopyası ve hakkında bilinenler not edilmiştir. Ancak, başlarda çok dikkatli ve ayrıntılı o-larak hazırlanan bu dosyalar sonraları iyice gevşemiş, 1940'larda düzenlenenlerde hiçbir not yazılmadığı gibi sadece birkaç çok kötü çekilmiş fotoğraf konulmasıyla yetiniimiştir.
Bu satırların yazarı, 1950'li yıllarda encümene üye seçildiğinde eski üyelerden bazıları vefat etmiş, bazıları da (Sedad Hakkı Eldem, Arif Müfid Mansel, Tahsin Öz gibi) toplantılara gelmez olmuşlardı. O yıllarda başkan Reşid Safvet Atabinen(->), başlıca üyeler Belediye Köprüler Şubesi Müdürü Galip Alnar, Feridun Dirimte-kin(->), Vakıflar İdaresi istanbul Şubesi'n-den Mimar Vasfi Egeli, en eski üyelerden Efdaleddin Tekiner, müzeler mimarı Ca-hide Tamer idi. Sekreterliği ise müze personelinden Bekir Bey yürütüyordu. 1960' tan sonra, "huzur hakkı" alması için, hasta durumda olmasına rağmen Halûk Şeh-suvaroğlu da üye yapılmıştı.
Encümen bazı konularda, idareciler ile iyice ters düşmüştü. Yeni Adliye Sarayı' mn Sultanahmet Meydanı kenannda inşasını uygun gören, Yeni Cami'yi düz bir asfalt meydanın ortasında bırakan ve dolayısıyla kemerli hünkâr kasrının yıktırılmasını isteyen görüşlerin karşısına çıkmıştı.
Ancak 1950'ye doğru kurulan Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Kurulu'nun çalışmalarına başlaması ile haftada iki defa toplanan encümene gelen evrak sayısında ciddi bir azalma görüldü. Halbuki ilk düşünüldüğünde basit işleri encümen çözüme kavuşturacak, ancak zor ve çekişmeli konular, 6 ayda bir toplanması düşünülen yüksek kurulda görüşülerek karara bağlanacaktı. Yüksek kurulun kararlan kesin ve yasa durumunda idi.
Bu yeni düzen karşısında işleri iyice a-zalan encümene 1970'lerden sonra hiçbir evrak gelmez olmuştu. Nihayet son başkan Feridun Dirimtekin, istanbul Eski Eserleri Koruma Encümeni'ni lağvederek, bütün dosyalarını yüksek kurula devretti. Zaten Arkeoloji Müzesi'nde, odası başka işlere tahsis edildiğinden, dosyalar, i-darenin orta sofasında masanın üzerinde bırakılmıştı. Bunlardan, bilhassa bazı yabancı yazarlar, bazı müze ilgililerinin u-mursamazlığı yüzünden rahatça faydalandılar. Sonunda dosyalar Anıtlar Kurulu'na (şimdi Taşınmaz Tabiat ve Kültür Varlıkları Kurulu) teslim edildi. Şimdi orada bulunmaktadır.
Bütün belgeler araştırılıp, eski karar ve dosyalar incelenerek istanbul Eski Eserleri Koruma Encümeni'nin bir tarihçesinin
hazırlanması, Türkiye'de eski eserlerin korunması hususundaki çalışmaların başlangıcına ışık tutacaktır.
Bibi. A. Oğan, "Türk Müzeciliğinin 100'üncü Yıldönümü", TTOKBelleteni, S. 62 (1947).
SEMAVİ EYİCE
İSTANBUL FETİH CEMİYETİ
Önceki adı istanbul Fethi Derneği'ydi. Çar-şıkapı'da Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi'nde İstanbul ve Yahya Kemal enstitüleriyle birlikte faaliyetini sürdüren demek, istanbul'un fethinin 500. yıldönümü kutlamalarını hazırlamak ve izleyen yıldönümlerinde kültürel çalışmalar yapmak amacıyla Nisan 1950'de kuruldu.
İstanbul'un 500. fetih yıldönümünün, büyük bir Fetih Bayramı(->) ile kutlanması 1939'da gündeme geldi. Fakat, araya giren II. Dünya Savaşı koşullarında, önemli bir çalışma yapılamadı. 1950'ye doğru, bu amaç için bir dernek kurulması hükümetçe de uygun görüldü. Müteşebbis ü-yelerin başvurusu sonunda "istanbul'un Beşyüzüncü ve Müteakip Fetih Yıllarını Kutlama Derneği" tüzel kişilik kazandı. Dernek mensupları bir süre Arkeoloji Müzesi'nde çalıştılar. Tüzük gereği istanbul vali ve belediye başkanı fahri başkandı. 14 Mayıs 1950 seçimleri sonunda iktidar ve hükümet değişince dernek çalışmaları durduruldu. İzzet Akosman, 10.000 TL'lik bir bağış toplayarak derneğin faaliyetine olanak hazırladı. 1951'de, dönemin vali ve belediye başkanı (derneğin fahri başkanı) Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay'ın girişimleriyle gerçekleşen genel kurul toplantısı derneğe yeni bir hız kazandırdı. Eski belediye başkanlarından Cemil Topuz-lu'nun(->) da çabaları sonucu 1952'de yeni bir idare heyeti oluşturuldu. O yıl o-lağanüstü kongreye gidildi. İsmail Hami
istanbul Fetih Cemiyeti'nin bir süre çalıştığı Fatih Başkurşunlu Medresesi. istanbul Enstitüsü Mecmuası, V(1969)
Danişmend dernek başkanlığına getirildi. 1952'deki ikinci olağanüstü kongrede ise tüzükte yapılan bir değişiklikle kuruluşun adı istanbul Fethi Derneği oldu. Cağaloğ-lu'nda Çatalçeşme'deki bir binada çalışmalarını sürdüren derneğin yönetim kurulunda Recep Ferdi, Ziya Cemal B. Aksoy, Ali Fuad Başgil, Hıfzıveldet Velidedeoğlu, Süheyl Ünver, Abdülhak Kemal Yörük, ismail Habib Sevük gibi tanınmış kişiler vardı. Kâzım Taşkent'in ve Tevfik Rüştü Araş' m çabaları sonunda da Darphane'de bastırılan 1.000 adet "Fatih Altını"nm satışından 400.000 TL'lik bir gelir elde edildi.
1953'te dernek başkanlığına Abdülhak Kemal Yörük seçildi. Ekrem Hakkı Ay-verdi(-0, Feridun Dirinıtekin(->), Eşref Şefik AtabeyO-»), Salih Murad Uzdilek de idare heyetine girdiler. O yılki en önemli faaliyet, 500. Fetih yıldönümü kutlama çalışmaları oldu. 1953-1959 arasında Sultanahmet'te hizmet veren dernek, Fatih'teki Başkurşunlu Medresesi'ne, buradan da 1960'ta şimdiki yerine taşındı. Adı da istanbul Fetih Cemiyeti oldu.
İstanbul Fetih Cemiyeti'nin, 1950'den beri gerçekleştirdiği hizmetlerden önemlileri, Edirnekapı, Sakızağacı, Hadımköy, Çanakkale, Kırklareli, Tercan, Sinop, Bozüyük şehitliklerinin onarımı; İstanbul'un fethiyle ilgili yerlere mermer kitabeler konulması; Fatih dönemi kabirlerinin, Gazi Osman Paşa ve Gülbahar Sultan türbelerinin onarılması; Fatih'in türbesindeki gümüş şebekenin onarımı; İstanbul Valiliği ve 1. Ordu Komutanlığı ile işbirliği yapılarak Fetih Bayramlarının kutlanması olmuştur.
1953'te demek bünyesinde oluşaırulan İstanbul Enstitüsü, çalışma ve yayın olanağını 1955'te elde edebildi. Yahya Kemal Enstitüsü ise ünlü ozanın eserlerini toplayıp yayımlamak, adına dernek bünyesinde bir müze ve arşiv oluşturmak amacıyla 1959' da kuruldu, istanbul Enstitüsü'nün ilk ü-yeleri Nezihe Araz, E. Hakkı Ayverdi, Samına Ayverdi(->), N. Sami Banarlı, Ömer Lütfü Barkan, Feridun Dirimtekin, Ali Vasfi Egeli, Abdülhak Şinasi Hisar(->), Fehmi Karatay, Reşad Ekrem Koçu(->), Sıddık Sami Onar, Haluk Y. Şehsuvaroğlu ve Fatih Uluengin; Yahya Kemal Enstitüsü'nün ilk üyeleri de Nihat Reşat Belger, A. Şinasi Hisar, Vehbi Eralp, N. Sami Banarlı, E. Hakkı Ayverdi, A. Hamdi Tanpınar'dı.
Dernek ve enstitüleri, özellikle istanbul" un sanat, kültür ve mimarlık tarihlerini ilgilendiren konularda özenli yayınlarda bulunmuştur. 1953-1954'te 12 sayı çıkan Fatih ve îstanbuK-*) dergisi bunların başında gelir. 1955-1959'da, istanbul Enstitüsü Dergisi{.-^) 5 sayı, ilki 1959'da çıkan Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası da bugüne kadar 3 sayı yayımlanmıştır.
Derneğin ve enstitülerin kitap yayınları son olarak 1993'te Çeşmizade Tarihi'ran yeni basımı ile 87'ye ulaşmıştır. Bunlar arasında öncelikle anılmaya değer olanlar, E. H. Ayverdi'nin Fatih Devri Mimarisi (1953), İ. Hakkı Baykal'ın Enderun Mektebi Tarihi (1953), Asaf Halet Çe-lebi'nin Divan Şiirinde İstanbul (1953),
Bedi Şehsuvaroğlu'nun İstanbul'da 500 Yıllık Sağlık Hayatımız (1953), Feridun Dirimtekin'in, Fetihten Önce Marmara Surları (1953), Dukas'ın Bizans Tarihi (1956), tnciciyan'ın XVIII. Asırda İstanbul (1956). F. Dirimtekin'in Fetihten Önce Haliç Surlan (1956), 19. Asırda İstanbul Haritası, Nicolo Barbaro'nun Kostantiniyye Muhasarası Ruznamesi (1953), A. Şinasi Hisar'in İstanbul ve Pierre Loti (1958) ile Yahya Kemal Külliyatı'dv. Bibi. Recep Ferdi, "İstanbul Fethi Derneği", Fatih ve istanbul, S. l, s. 139 vd; Z. C. B. Aksoy, "Fetih Sergisi Açış Nutku" ae, s. 149 vd; istanbul Enstitüsü, istanbul Fetih Cemiyeti, İst., 1959.
NECDET SAKAOĞLU
İSTANBUL FOTOĞRAF VE SİNEMA AMATÖRLERİ DERNEĞİ
(İFSAK)
29 Kasım 1959'da, Nurettin Erkılıç, Cela-lettin Yavsi Ebussuudoğlu, Turgut Ekin, Kemal Kozar, Hulki Öğreten, Şinasi Özal-tay ve Reşat Aşkın tarafından Erenköy Amatör Foto Kulübü adıyla kuruldu. 1962' de İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Kulübü adını aldı. Daha sonra Dernekler Kanunu'nda yapılan değişiklik nedeniyle adındaki "kulüp" kelimesi "dernek" olarak değiştirildi.
Kurulduğu yıl açılan ilk sergiden sonra günümüze kadar 100'ün üzerinde ulusal ve uluslararası sergi gerçekleştirdi. 1984'te Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu' nün (FIAP) 12. Renkli Baskı Bienali'ni İstanbul'da düzenledi. Derneğin sinema grubu ise İstanbul Kısa Film Şenliği'ni yaptı. Dernek 1985'ten beri uluslararası İstanbul Fotoğraf Günleri'ni hazırlamaktadır. Derneğin çalışmaları arasında fotoğraf kursları, yarışmalar, sergiler, dia gösterileri bulunmaktadır. Derneğin Fotoğraf ve Sinema Dergisi adında bir de süreli yayını vardır. Halen 400 üyesi bulunmaktadır.
Dernek istanbul'un çeşitli mekânlarını belgelemek amacıyla da çalışmalar yürütmektedir. Kazlıçeşme'nin 500 yıllık tarihini belgelemek amacıyla İFSAK üyeleri tarafından fotoğraf çekimleri yapılmış ve
ifsak
tarafından
düzenlenen
6. Uluslararası
Fotoğraf
Yarışması
jürisi,
siyah/beyaz
baskı dalında
değerlendirme
sırasında, 1991.
tFSAKArşivi
223 İSTANBUL İKTİSAT KONGRESİ
bir de sergi açılmıştır. 1986'da Halic'in son
durumunu belgelemek amacıyla "Haliç'te
101 Fotoğraf" adı altında bir yarışma ve
sergi düzenlenmiştir. Derneğin bir başka
çalışması UNESCO ile işbirliği içinde Zey
rek ve İstanbul surlarının fotoğraflarla bel-
gelenmesidir. İSTANBUL
İSTANBUL İKTİSAT KONGRESİ (22-27 Kasım 1948) 1948 Türkiye İktisat Kongresi diye de bilinir. Bu kongreyle 1930'lu yıllarda başlatılan devletçilik dönemi kapatılıyor, 1950' li yılların liberal yönelimlerine ortam hazırlanıyordu.
Kongre İstanbul iş çevrelerinin girişimiyle gerçekleşti: İstanbul Tüccar Derneği Yönetim Kurulu, 29 Haziran 1948 günü yaptığı bir toplantıda ülkenin güncel ekonomik sorunlarım incelemek ve önerilerde bulunmak üzere İstanbul'da bir "Türkiye ticaret ve iktisat kongresi" toplamayı kararlaştırdı. Kongrenin düzenlenmesi ve yönetimi için İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası, Bölge Sanayi Birliği, Türkiye iktisatçılar Derneği ile İstanbul Tüccar Derneği temsilcilerinden oluşan bir tertip komitesi kuruldu.
Komite ilk toplantısını 3 Ağustos günü İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası'nda yaptı. Tertip komitesi kongre yönetmeliğini o-nayladı ve gündemi saptadı. Bu toplantıya Ankara'dan Türk Ekonomi Kurumu da katıldı. Böylece tertip komitesinde 5 kuruluşun temsilcileri yer aldı.
Kongrenin yükünü istanbul Tüccar Derneği omuzlamıştı. Yasal ve idari sorumluluk Tüccar Derneği'nce üstlenildi. Derneğin genel sekreteri Ahmet Hamdi Ba-şar(-0 aynı zamanda kongre genel sekreterliğine getirildi. Hemen hemen tüm hazırlıklar ve gerekli girişimler bu dernekçe yürütüldü.
Kongre'ye şu kurum ve kişiler temsilci olarak katıldılar: istanbul Ticaret ve Sanayi Odası ve istanbul Ticaret Borsası meslek heyetleri üyeleri, oda ve borsa genel sekreterleri; istanbul Bölge Sanayi Birliği idare Heyeti ve zümre heyetleri üyeleri
İSTANBUL İŞÇİ SENDİKALARI 224
ve birlik genel sekreteri, istanbul Tüccar Derneği asli üyeleri ve ihtisas komisyonları üyeleri; Türkiye iktisatçılar Derneği ve Türk Ekonomi Kurumu asli üyeleri; istanbul ihracatçı Birlikleri îdare Heyeti üyeleri ve birlik genel sekreteri; Türkiye Tütüncüler Birliği, Kumaş ve Manifatura Tüccarları Birliği, Nakliyeciler Derneği, Türk Armatörler Birliği ve diğer serbest meslek kuruluşları, Esnaf Odası ve demekleri, işçi sendikaları; Ankara, izmir ve diğer kentlerdeki ticaret ve sanayi odaları, borsalar, sanayi birlikleri, ihracatçı birlikleri ve diğer meslek kuruluşları; Kooperatifler Birliği, Türkiye Eksper Muhasipler Demeği ve diğer serbest ilgili bilim ve meslek kuruluşları; bankalar ve sigorta şirketleri, Kambiyo ve Nukut Borsası Acenteleri Birliği, Tariş, Fındık, Koza vb diğer üretim ve satış kooperatifleri birlikleri; üniversite ve yüksekokullarda ekonomi ve maliye kürsü ve dersleri öğretim üyeleri; günlük gazetelerle meslek dergilerinin başyazarları, ekonomik ve mali konularda yazarlar ve kongre tertip komitesince davet edilen diğer kişiler.
Ayrıca Ticaret, Ekonomi, Tarım, Maliye, Gümrük ve Tekel, Ulaştırma, Bayındırlık bakanlıklarıyla Umumu Murakabe Heyeti, Devlet Deniz, Demir ve Havayolları ve KiT'ler temsilci ve gözlemci sıfatıyla kongreye çağrıldılar.
Kongre 22 Kasım günü Taksim Belediye Gazinosu'nda açıldı. Ancak iktidardaki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hükümeti kongreye sıcak bakmadı. Programda kongrenin ilk toplantısının Yıldız Sarayı'n-da yapılması ve belediye reisi tarafından açılması öngörülmüştü. Ancak, Yıldız Sa-rayı'nın onarıldığı bildirildi ve toplantı Taksim Belediye Gazinosu'na alındı. Öte yandan açılış konuşmasını Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar'ın yapması bekleniyordu. Lütfi Kırdar rahatsızlığı nedeniyle ingiltere'ye gitmiş ve vekili de açılış toplantısında bulunmamıştı. Bu nedenle açılış konuşmasını tertip komitesi başkanı istanbul Tüccar Derneği Başkanı izzet Akos-man yaptı.
Kongre 6 gün sürdü. Sabahlan genel kurul toplantısı ve öğleden sonraları komisyon toplantıları yapıldı. Kongreye 1.300' ün üzerinde kişi çağrılmıştı. Bunlardan 1.100'ü katıldı.
Kongrenin sonunda komisyonların hazırladıkları raporlar oya sunuldu. Bunlardan Devletçilik ve Dış Ticaret komisyonlarının raporları aynen ve oybirliğine yakın bir çoğunlukla benimsendi. Vergi Komisyonu raporu oylanırken kargaşa çıktı; başkan raporun yeterince açık olmadığı gerekçesiyle yeniden komisyona gönderilmesini önerdi. Öneri oylanarak benimsendi ve başkan kongreyi kapattı. Başkanın bu tutumunu protesto eden bir kısım üye toplantıya devam ederek çoğunlukla Vergi Komisyonu'nun raporunu kabul etti ve gelecek kongrenin 1950'de izmir'de toplanmasına karar verdi. Bu amaçla bir tertip komitesi seçti.
Kongre sırasında üyelere, biri İstanbul Tüccar Derneği'nce 25 Kasım akşamı Li-
man Lokantası'nda, diğeri istanbul Ticaret Odası tarafından 26 Kasım akşamı Taksim Belediye Gazinosu'nda iki ziyafet verildi.
Programda yer alan, istanbul Beledi-yesi'nin 23 Kasım akşamı Şehir Komedi Tiyatrosu'nda kongre üyeleri onuruna verilecek konser ve yine belediyenin 24 Kasım akşamı düzenlediği kokteyl parti son anda iptal edildi. Nitekim konser için davetli üyeler ve diğer konukların 23 Kasım akşamı Şehir Komedi Tiyatrosu kapısında bekleşmeleri üzerine istanbul Tüccar Derneği Genel Sekreteri Ahmet Hamdi Başar, kendilerini ipek Sineması'nda film seyretmeye davet etti. Tüccar Demeği Başkanı izzet Akosman sinemaya bilfiil gelerek konuklardan özür diledi.
Kongrede verilen tebliğler 5 broşür o-larak yayımlandı. Daha sonra kitap haline getirildi. Kongre süresince Galata Yolcu Salonu'nda bir irtibat bürosu açıldı. Bu büro 4 Aralık akşamına kadar açık kaldı. Kongrenin gündemindeki temel soran devletçilikti. II. Dünya Savaşı ertesi dünya konjonktüründeki gelişmeler Türkiye'yi yeni arayışlara sevk etmiş, devletçilik giderek gözden düşmüştü. 1948 Kongresi bu arayışlara istanbul iş çevrelerinin ve meslek odalarının bir yanıtı niteliğindeydi.
1948 kongresi devletçiliğe "neoliberal" bir açılım getiriyordu: Devletin ekonomik politikası özel mülkiyete dayanmalı, bireyin ekonomik özgürlüğünü korumalı, e-konomik alanda özel teşebbüsü esas tutmalı, ulusal ekonomiye rehberlik ederek sosyal adaleti benimsemeliydi. Cumhuriyet döneminin başlangıcında devlet "kurucu ve geliştirici" görevim yerine getirmiş, ekonomik yapısını güçlendirmek i-çin birçok alanda işletmeciliğe girişmiş, bazı alanlarda fiili ya da yasal tekeller o-luşturarak piyasa mekanizmasına müdahale etmişti.
Devlet, ekonomik yapının temellerini bu suretle attıktan sonra, işletmecilik faaliyetlerini ancak birinci derecede kamu hizmetleri sayılan işlere ve asıl görevi o-lan, ekonomik politikanın işletmecilik dışında kalan inceleme, düzenleme ve denetleme sahalarına hasretmeliydi. Devlet, bu tür hizmetlerin dışında kalan, tarımsal ve endüstriyel nitelikteki işlerden giderek elini çekmeli ve özellikle, serbest piyasadaki girişimler karşısında hem rakip, hem de denetleyici durumda bulunmalıydı.
Kongrenin benimsediği Devletçilik Komisyonu, raporunda, doğası gereği temel niteliği taşıyan ya da henüz özel teşebbüsçe ele alınamayacak' olan bazı işletmelerin devlet elinde kalmasında salanca görmüyordu: Demiryolları, limanlar, PTT hizmetleri, radyo, önemli enerji işletmeleri, ormanlar, üreticinin malının değerini koruyacak kuruluşlar, tekel şeklinde olmamak koşuluyla düzenli posta ve yolcu gemiciliği, devlet kredi kurumlan, her türlü eğitim kurumlan ve nihayet özel sermayenin gidemeyeceği, ancak kalkındırılması gerekli bölgelerde girişilecek sınai yaptırımlar devletçe yürütülebilecekti.
Devletin teşvik, denetleme ve müdahaleyle ilgili mevzuatı, devlet girişimleriyle özel girişimler arasında ayrım gözetme-meli, özel sermayeye güven telkin edecek bir istikrarı simgelemeli, serbest rekabete fırsat tanımalıydı.
Devletçiliğe bu yeni yaklaşım Ankara' nın kongreye sıcak bakmamasına yetti. O yıllarda, CHP saflarında da benzer görüşler doğmaya başlamasına karşın, devletçiliğin bu denli erken gündem dışı bırakılması partinin yönetici kadrolarınca benimsenmedi. 1948 istanbul iktisat Kongresi bundan böyle bir yol ayrımını simgeliyor-
"' ZAFER TOPRAK
istanbul işçi sendikaları birliği
istanbul'da 1946'da kurulup kısa sürede kapatılmış; 1948'de yeniden örgütlenmiş; 1962'de, Türk-Iş örgütlenme ilkesi olarak Türkiye tipi milli sendika biçimini kabul edince feshedilmiş olan işçi sendikaları birliği.
istanbul işçi Sendikaları Birliği, ilk kuruluşundan kapanışına kadar geçen 16 yıl boyunca, uzun bir sendika yasağından sonra canlanan işçi hareketinin evriminin, istanbul'da olduğu kadar Türkiye çapında da bir aynası olduğu için önemlidir. Haziran 1946'da Cemiyetler Kanunu değiştirilerek "sınıf esasına dayanan cemiyet" kurma yasağının kaldırılmasından ve çok-partili yaşama geçişten sonra istanbul'da çok yoğun ve hızlı bir siyasal parti ve sendika kurma faaliyeti başladı, istanbul işçi sınıfı, uzun baskı ve örgütsüzlük yıllarından sonra haklarım arayabilmek için örgütlenme açlığı içindeydi. Ancak bir yandan yeni kurulan Demokrat Parti (DP), öte yandan yıllarca tek pârü durumunu korumuş, şimdi ise şiddetli bir muhalefetle karşı karşıya kalan Cumhuriyet Halk Partisi, işçileri kendilerine bağlı örgütlerde toplamak ve kendi politikaları çerçevesinde tutabilmek için çalışmaya başladılar. Bu arada Mayıs 1946'da Esat Adü (Müste-caplıoğlu) başkanlığında Türkiye Sosyalist Partisi ve Haziran 1946'da Şefik Hüsnü Değmer(-0 başkanlığında Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi (TSEKP) de kuruldu. Bu iki parti, uzun süreler baskı altında kalmış ve yasaklanmış Türkiye Komünist Partisi'nin kendi iç bölünmelerinin legal plana yansımasının ürünüydü ve iki farklı sendikal örgütlenme modeli ö-neriyorlardı.
istanbul işçilerini doğrudan ya da dolaylı örgütlemeye çalışan partilerden bağımsız olarak (ya da bağımsız görünümde) mesleki temelde işçi örgütleri kuruluşu çabalarına da rastlandı. Temmuz 1946' da, daha sonra "Türkiye işçiler Derneği" olarak çalışacak Türkiye Cumhuriyeti İşçiler Derneği'nin kuruluşu için vilayete başvuruldu. Bu gelişme üzerine, TSEKP çevreleri, savundukları yerel sendikal birlikler anlayışına uygun olarak Temmuz 1946' da "istanbul işçi Sendikaları Birliği"ni kurdular. Genel sekreterliğe TSEKP çevresinden Ferit Kalmuk getirildi. Esat Adil'in Tür-
kiye Sosyalist Partisi çevresi de, kendi milli işyeri-işkolu sendikası anlayışları çerçevesinde, istanbul işçi Sendikaları Birliği' nin karşısında Türkiye Deniz işçileri Sen-dikası'nı kurmakta gecikmedi (25 Ağustos 1946).
istanbul'da sendikal örgütlenmenin canlandığı 1946 yazı, bir yanda Türkiye işçiler Derneği, öte yanda adları "Türkiye" ile başlayan tek tek sendikalar ve İstanbul işçi Sendikaları Ekliği çizgisindeki, kuruldukları yerin adını taşıyan sendikaların rekabeti ile geçti. Bu rekabet iki sosyalist parti arasında, tam bir ideolojik mücadeleye dönüştü. Uzun suskunluk döneminden yeni çıkmış istanbul (ve Türkiye) işçileri arasında, bu mücadele olumsuz etkiler yarattı. Zaten bu görece özgürlük dönemi de uzun sürmedi. Önce istanbul İşçi Sendikaları Birliği'nin yan örgütü biçiminde kurulan ve işçiler arasında kitle çalışması yapmayı hedefleyen "İşçi Kulübü", gerek işveren çevrelerinin gerekse hükümetin tepkisini çekti ve çeşitli baskılara uğradı. Aralık 1946'da da İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığının emriyle bütün sendikalar, sosyalist partiler, bunların yayın organları, İşçi Kulübü vb kapatıldı.
Bu arada hazırlanmakta olan yeni Sendikalar Kanunu gelişen işçi hareketini frenlemeyi, özellikle sınıf bilinci temeline dayalı bağımsız siyasal nitelikli sendikacılığı engellemeyi amaçlıyordu. Dönemin çalışma bakanına göre "sendikalar, devletle beraber amme menfaati içinde zümrelerin menfaatlerini müdafaa eden milli teşekküller" olmalıydı. Bu ilkeler çerçevesinde hazırlanan 5018 sayılı yeni Sendikalar Kanunu 20 Şubat 1947'de yürürlüğe girdi. Kanunun geçici maddesine göre -sıkıyönetim tarafından faaliyetleri durdurulmuş olanlar da dahil- var olan sendikalar ve diğer işçi örgütleri, 3 ay içinde, tüzüklerinde yeni yasanın gerektirdiği değişiklikleri yaparak çalışmalarını sürdürebileceklerdi.
Yasa çıkmasına rağmen işçilerde 1946 yazında görülen ilgi ve heyecan, yerini beklemeye ve kuşkuya bırakmış görünüyordu. DP'nin işçi içinde güçlenmesini engellemek isteyen CHP, işçilerdeki çekingenliği de yenebilmek için İstanbul il merkezinde bir büro kurdu ve işçi sendikalarının bir birlikte toplanmaları için çalışmalar başlatıldı. Yeni Sendikalar Yasası'ndan sonraki ilk sendikalar, İstanbul'da, CHP' nin açık destek ve denetiminde kuruldu, istanbul'da kurulan ilk 16 sendika yanında bir de yeni bir işçi Sendikaları Birliği örgütlendi. İstanbul işçi Sendikaları Birliği'nin, 1946'da kurulmuş ve sıkıyönetimce 1946 sonunda faaliyeti engellenmiş o-lan istanbul işçi Sendikaları Birliği ile organik bağı yoktu. CHP yanlısı ve CHP güdümündeki işçi Sendikaları Birliği, CHP' den doğrudan maddi yardım almak ve bu partiye bağımlı olmakla, hem içinden hem de dışarıdan sık sık eleştirildi. Ancak, gerek birliğin içindeki 1946 istanbul işçi Sendikaları Birliği'nde de çalışmış sol eğilim ve bilinçteki sendikacı ve işçilerin varlığı, gerekse işçi arasında hızla örgütlenme
amacının sonucu olan çeşitli sendika kuruluşları ve bunların yaygınlaşması, istanbul işçi Sendikaları Birliği'nin istanbul ve hattâ Türkiye işçi sınıfının örgütlenmesinde itici ve olumlu bir rol oynamasını da sağladı.
istanbul işçi Sendikaları Birliği çalışmaları 29 Şubat 1948'de Haliç'te yapılan bir toplantıyla başladı. Toplantıya 17 sendikanın temsilcileri katılmıştı. 1946 sonunda faaliyeti durdurulan eski istanbul işçi Sendikaları Birliği doğrultusundaki istanbul Tütün işçileri Sendikası ve İstanbul Mensucat işçileri Sendikası da toplantıya temsilci yollamak istedilerse de, CHP kanadının çıkardığı "komünistlik" şaibesi yüzünden istekleri kabul edilmedi. Toplantı divanı "ideolojisini şüpheli addettikleri iki sendikayı birliğin kurucuları olan 16 milliyetçi sendika arasına almamayı" kararlaştırdıklarını ilan etti. Toplantıya katılan Basın Teknisyenleri Sendikası ise birliğe katılmama karan verdi. Birlik 24 Mart 1948'de istanbul işçi Sendikaları Birliği adıyla resmen kuruldu. Sahipliğini Dr. Rebii Barkın' m, yazı işleri müdürlüğünü Sabahattin Se-lek'in yaptığı Hürbilek dergisi, istanbul işçi Sendikaları Birliği'ni destekliyor ve sendikanın organı niteliğinde yayın yapıyordu. Bir süre sonra da birliğe devredildi.
istanbul işçi Sendikaları Birliği'nin 48 maddelik ana tüzüğüne göre, birlik üye sendikaların yapamadıkları hukuki yardımları sağlayacak; hastalık, işsizlik, ölüm halleri için yardımlaşma sandıkları kuracak, işverenlerle çeşitli konularda görüşmelerde bulunacaktı.
istanbul işçi Sendikaları Birliği'nin karşısında, DP, Hür İşçi Sendikaları Birliği'ni kurdurdu. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde, DP büyük bir çoğunlukla iktidarı alınca Hür işçi Sendikaları Birliği ilk dönemlerde güçlenmiş göründü ve istanbul işçi Sendikaları Birliği'ne saldırmaya başladı. Bu yeni durum iki birliğin birleşmesini gündeme getirdi ve bu birleşme Ağustos 1950' de gerçekleşti. Yeni birlik "istanbul Milli İşçi Sendikaları Birliği" adını aldı. Ancak iki örgütün birleşmesinin doğurduğu anlaşmazlıklar ve iç sorunlar bir türlü sona ermedi. Çeşitli yönetim değişiklikleri oldu. Aralık 1951'de birlik yeniden istanbul işçi Sendikaları Birliği adını aldı. 1952 kongresinde birliğin yönetim kuruluna seçilenler arasında eski bir işçi lideri olan Üze-yir Kuran, daha sonra Türk-lş genel başkanı olan Seyfi Demirsoy, Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) ilk kurucularından Ahmet Muşlu, sosyalist işçi liderlerinden TİP yöneticisi Şaban Yıldız da vardı. 1954'e kadar İstanbul sendikal ve işçi hareketi içindeki dalgalanmaların yansıması olan çalkantıları yaşayan birlik, 1954'ten sonra daha düzenli bir çalışmaya girdi.
Bütün bu dönem boyunca ülke çapında bir sendikalar konfederasyonu kurulması için sürdürülen çalışmalarda İstanbul işçi Sendikaları Birliği önemli bir rol oynamıştı. Türkiye işçi Sendikaları Konfederasyonu 31 Temmuz 1952'de Ankara'da resmen kurulduğunda istanbul işçi Sendikaları Birliği de Türk-Iş'e üye oldu.
225 İSTANBUL İŞÇİ TEŞKİLATLARI
1960 askeri müdahalesinden sonra, yöneticilerinin bir bölümü DP ile işbirliğine girmekle suçlanan birlikte, 10 sendikanın oluşturduğu muhalefet, istanbul Oleyis Başkam Mustafa Çiçek, Su-Iş Başkanı Cemil Sermiyasoğlu, İstanbul Basın Teknisyenleri Sendikası Genel Sekreteri ibrahim Güzelce, Türkiye Lastik-îş Sendikası Başkanı Rıza Kuas, istanbul Tekstil ve Örme Sanayii işçileri Sendikası Başkanı Bahir Er-soy, Gıda Sanayii Sendikası Başkam Züh-tü Tetey, Türkiye Maden-Iş Sendikası Başkam Kemal Türkler, istanbul Yaprak Tütün işçileri Sendikası Başkanı Hüseyin Us-lubaş ve Türkiye Şekerli Sanayi işçileri Sendikası Başkanı Ahmet Muşlu'nun im-zaladıklan bir önergeyle ortaya çıktı ve yönetime ağır ithamlar yöneltti. Bu muhalefet liderlerinden bir bölümü Şubat 1961' de TlP'in kurucuları arasında yer alacaklardı.
istanbul işçi Sendikaları Birliği, Türk-Iş' te Ocak 1963'te kabul edilecek olan yeni örgütlenme modeli tartışmaları sırasında, 1962 baharında bölge temsilcilikleri kurulurken, istanbul'da Beyazıt'ta Rüyam Salonu'nda yapılan toplantıda feshedildi ve temsilcilik haline geldi. Böylece, 1946 sonrasında, istanbul'da ve istanbul'un başını çektiği Türkiye işçi hareketinde en önemli rollerden birini oynamış ve daha sonraki dönemlerin sendika ve işçi partileri liderlerini de yetiştirmiş istanbul işçi Sendikaları Birliği tarihe karıştı.
Dostları ilə paylaş: |