İSKENDER BABA TEKKESİ
206
20 7 İSKENDER PAŞA KÜLLİYESİ
muştur. Moloz küfeki taşı ile örülmüş o-lan duvarlarda, klasik Osmanlı üslubunda-ki düzene uygun olarak iki sıra halinde pencereler açılmış, alt sıradaki pencerelerin dikdörtgen açıklıkları kesme küfeki taşından sövelerle çerçevelenmiş, topuzlu demir parmaklıklarla donatılmış, tuğla örgülü sivri hafifletme kemerleri ile taçlan-dırılmıştır. Sivri kemerli tepe pencereleri ise alçı revzenlerle kaplıdır. Bu pencere gruplarından yan cephelerde ve mihrap cephesinde ikişer tane, kuzey duvarında da dört tane bulunmakta, mihrabın üzerinde de bir adet tepe penceresi yer almaktadır.
Yüzyıl başından bir kartpostalda Büyükada İskelesi.
Nazım Timuroğlu fotoğraf arşivi
Dikdörtgen planlı, yüksek tavanlı binanın, kiremit döşeli topuz çatısı eğimli bir kalkan duvarla çevrilidir. Deniz yönünden bakılınca, cephesi, enlemesine zikzaklı bir bordürle süslüdür. Bordürün orta yerinden çatıya kadar "V" biçiminde çıkıntılı, büyük pencereli bir kısım görülür. Bordürün pencere altına gelen bölümünde çıkış kapısı, iki yanında da pencereleri bulunmaktadır. Yolcu çıkışı binanın iki yanından yapılmaktadır.
Bina içinde ise, bir yanda odalar, hela ve gişe ile diğer yanda bekleme salonu bulunmaktadır. Memur odası, salonun kara yanındaki köşesindedir. Betonarme kazıklı yanaşma yeri, denize doğru 53 m u-zanmaktadır. Genişliği ise 24 m'dir. Kı-nalıada Iskelesi'nden, diğer adalarla bağlantılı olarak Kadıköy, Sirkeci ve Bostan-cı'ya vapur seferleri yapılmaktadır.
Burgazada iskelesi de Kınalıada iskelesi gibi, 1933'te betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı binanın denize bakan cephesinde, kapının bulunduğu bölüm dışarı doğru çıkıntılı yapılmıştır. Kapının üstünde vitraylı büyük bir pencere daha vardır. Binanın iki yanında, üstü tamamen kapalı olmayan beton sundur-malı çıkış mahalli bulunmaktadır. İskelenin beton yanaşma yeri 24 m genişliğinde-dir. Bu iskeleden, diğer adalarla bağlantılı olarak Kadıköy, Sirkeci, Bostancı'ya sefer yapan vapurlar yararlanmaktadır.
Heybeliada iskelesi, Adalar'daki betonarme üstüne ahşap kaplama tek bina o-larak onarımı 1994'te tamamlanmıştır, iskele binası betonarme kazıklarla deniz üstünde yapılmıştır. Aşıboyalı yapı dikdörtgen planlıdır. Dar kenarı denize dönük o-lan binanın cephesi tamamen camlı yolcu giriş çıkış kapılarına ayrılmıştır. Deniz yönünden binaya girildiğinde, yolcu salonu ve personel odaları ile kara tarafına a-çılan bir gişe yer almaktadır. Binanın iki yanındaki yolcu çıkış yerleri açıktır. Heybeliada Iskelesi'nin yanaşma yeri 41 m u-zunlukta, 14 m genişliktedir. Bu iskeleye, diğer adalarla bağlantılı olarak Kadıköy,
Sirkeci, Bostancı'ya sefer yapan vapurlar uğramaktadır.
Büyükada İskelesi(-t) 20. yy'ın başlarında inşa edilmiş özgün bir binaya sahiptir. Dikdörtgen planlı yapı iki katlı ve betonarmedir. Kara yönünden bakıldığında, binanın alt katında giriş kapısı ve iç koridorun iki yanında banka ile dükkânlar, başmemur odası sıralanmaktadır. 25 m uzunluğundaki bu geniş koridor, tam karşısına gelen gişeler ve yolcu bekleme salonunun önünden ikiye ayrılarak binanın yanlarındaki çıkış mahalli ile birleşmektedir. Deniz tarafındaki cephesinde revak-lı bir bölümü olan alt kat büyük teraslı bir çatıyla ikinci kata doğru uzamaktadır. Daha küçük olan ikinci kat yan yana üç ayrı çatısıyla ve tepedeki küçük kubbesiyle dikkati çeker. Üst katı tamamen iskele dışı işlevler içindir. En büyük orta salon, meclis toplantıları ve nikâh salonu olarak, diğer kısımlar da belediye tabibi ve zabıta tarafından kullanılmaktadır. Büyükada Iskelesi'nin denize 97 m uzayan 12 m genişliğindeki yanaşma yerine üç vapur bağlanabilmektedir. Bu iskeleden Bostancı'ya ve Adalar bağlantılı olarak Kadıköy ile Sirke-ci'ye vapur seferleri yapılmaktadır.
Büyükada Deniz Otobüsü iskelesi, vapur iskelesinin ilerisinde, ona paralel olarak yapılmıştır, iskelenin tamamı beton kazıklar üstündedir. Denize doğru uzayan iskele, üstüne dikine oturtulan bina ile bir haç planı görünümündedir. Binanın geniş kenarı kıyıya paraleldir. Çelik konstrük-siyonlu, dikdörtgen planlı iskele binası, çepeçevre camlıdır. Çatısı yan yana getirilmiş bir dizi silindirik şeffaf malzemeyle kapatılmış, aşağı doğru eğimli çatı kenarları da koyu bir camla kaplanmıştır. Binanın içi memur ve gişe odası dışında tamamen bekleme salonuna ayrılmıştır, iki yanaşma yeri olan Büyükada Deniz Otobüsü İskelesi kışın kapalıdır. Haziran ayında başlayan yaz programında ise, Büyükada' dan Bostancı, Kabataş ve Bakırköy'e seferler yapılmaktadır.
Yenikapı ve Bakırköy İskeleleri: Yeni-
kapı Deniz Otobüsü iskelesi, prefabrik bir bina ve betonarme yanaşma yeriyle Kara-köy ve Bostancı'daki iskelelere benzemektedir. Binanın içi de farklı değildir. Yanaşma yeri, ters bir "L" harfi biçimindedir. Buraya aynı anda iki deniz otobüsü yanaşabilir. Bu iskeleden Bostancı ve Kadıköy'e seferler yapılmaktadır.
Bakırköy Deniz Otobüsü İskelesi de Yenikapı iskelesi ile aynı tipte, prefabrik, tek katlı bir binadır. Küçük bir marinanırî ağzında kurulmuştur. Beton yanaşma yeri iki deniz otobüsünün yanaşmasına uygundur. Bu iskeleden Kadıköy ve Bostancı'ya seferler yapılmaktadır. Yaz aylarında Büyükada'ya da sefer düzenlenmektedir. Bibi. M. Sözen-M. Tapan, 50 Yılın Türk Mimarisi, ist., 1973; Şehsuvaroğlu, istanbul; Karaağaç Kurumlan Yıllığı, ist., 1955; G. Gö-letli, "Boğaziçi İskele Yapıları ve Özellikleri" (1978-79 yaz yarı yılı, yayımlanmamış tez); Melling, Voyage; "İstanbul'dan Göreme'ye Kültür Mirasımız" eki, Fas. 10-11-12, Milliyet (1984); Cumhuriyet Devrinde istanbul, ist 1949; Z. O. Saba, Değişen istanbul, İst., 1959! MÜMTAZ ARKAN
İSKENDER BABA TEKKESİ
bak. KAYMAKÇI TEKKESİ
İSKENDER ÇELEBİ MESCİDİ
bak. AĞAÇKAKAN MESCİDİ VE SIBYAN MEKTEBİ
İSKENDER PAŞA CAMÜ
Fatih'te Sarıgüzel Caddesi üzerindedir. Bir adı da Terkim Camii'dir.
Banisi olan İskender Paşa'nın aynı tarihlerde yaşamış olan birkaç iskender Pa-şa'dan hangisi olduğu çok kesin değildir. Bazı kanaatlere göre vezir ve Bosna beylerbeyi olan ve 912/1506'da vefat eden İskender Paşa'dır. 911/1505 tarihli vakfiyesinde İskender Paşa Mescidi Mahallesinde olan mescitten ve Galata Mevlevîhane-si(->) ve Etyemez semtindeki Okmeydanı'n-dan bahsedilmektedir. Vakfiyede aynı zamanda Vize'ye bağlı Çakallu Köyü'nde bir mescidi daha olduğu kayıtlıdır. İstanbul'daki cami ve zaviyesine Vize'de çiftlik ve köyler, İstanbul'da 21 hücreli bir kervansaray, dükkânlar, evler ve bahçeler vak-fedilmiştir.
Cami 1756, 1887, 1945 ve 1956 tarihlerinde çeşitli tamirler geçirmiştir. İskender Paşa Camii, iki kapılı bir avlu içindedir. Sağ taraftaki avlu kapısına merdivenle ulaşılmaktadır. Tamamen kesme taştan ve kubbeli olarak yapılmış caminin iç ölçüleri 10,95x10,90 m'dir. Duvar kalınlığı 1,45 m, son cemaat yeri 4,25 m derinliğin-dedir. Minaresi sağda yer alır, giriş kapısı ise dışarıdandır. Son cemaat yeri 4 sütun üzerinde ve sağ ve sol bölümleri kubbe ile, ortası ise yıldız biçiminde tonozla örtülüdür, Cümle kapısı sade silmeli, üstü mu-kamaslıdır. Kapı kemeri makaralı geçme ile siyah ve pembe mermerden yapılmıştır. Üzerindeki kitabe yerinde boya ile yazılmış bir ayet ve 1170/1756 tarihi vardır. Caminin inşa tarihini belli eden bir başka kitabe yoktur. İç hacimdeki kubbe köşelikleri pandantiftir (aslangöğsü). Son ce-
maat duvarında 2 alt ve 2 üst, diğer duvarlarda da aynı biçimde 2 alt, 2 üst pencere mevcuttur. On iki kenarlı kubbe kas-na»ında 4 adet pencere vardır. Caminin mihrabı küfeki taşından olup mukarnaslı-dır Ahşap minberi ise yenidir. Kesme taştan olan minaresinin kübü kare, pabuç kıs-mı oldukça yüksek, gövdesi çok kenarlıdır. Eski olan şerefe stalaktitlidir, petek ve külahı son asırda yenilenmiştir. Caminin avlusunda olan ve karşısına isabet e-den medrese odaları ve avlu ortasındaki şadırvan yenidir.
Bibi Ayvansarayî, Hadîka, I, 88; Barkan-Ay-
verdi Tahrir Defteri; 222; M. T. Gökbilgin, XV-
XVI. 'Asırlarda Edirne ve Paşa Livası, İst., 1952,
s 432-433; Öz, İstanbul Camileri, II, 40; S, Eyi-
ce "İstanbul Minareleri", Türk Sanatı Tarihi
Arattırmaları ve incelemeleri, I (1963), s. 43-
44- (Konyalı), Abideler, 50-52; Yüksel, Bâye-
zid-Yavuz,251. L AYDIN
İSKENDER PAŞA KÜLLİYESİ
Beykoz îlçesi'nde, Kanlıca'da, iskelenin ö-nündeki küçük meydanda yer almaktadır.
Başlangıçta cami, türbe, medrese ve hamam bölümlerinden oluşan bu külliye I. Süleyman (Kanuni) ve II. Selim dönemlerinin devlet ricalinden, "Magosa Fatihi" olarak tanınan Gazi İskender Paşa (ö. 1570) tarafından yaptırılmıştır. Caminin harim kapısı üzerindeki kitabede görülen 967/ 1559-60 tarihi külliyenin tamamlanma tarihi olarak kabul edilebilir. Yapıların taşanını Mimar Sinan'a aittir. Sinan'ın eserlerinin dökümünü veren tezkirelerde, caminin, türbenin ve hamamın yamsıra medresenin de adı geçer. Ancak caminin çevresinde, zamanında bir medresenin bulunduğuna dair herhangi bir ipucu ele geçmediği gibi, mimari özelliklerinden cami ile çağdaş olduğu anlaşılan, 19. yy'ın sonlarında tadil edilerek iptidai mektebe (ilkokula), 1940'larda bir daha tadilat görerek karakola dönüştürülen sıbyan mektebinin varlığı, tezkirelerde bu yapının medrese adı altında zikredilmiş olabileceği şüphesini uyandırmaktadır.
Zaman içinde çeşitli onarımlar geçiren bu yapı topluluğu 19. yy' da birtakım ek binalarla donatılmış, Tanzimat dönemi ricalinden M. Sadık Rıfat Paşa (ö. 1857) türbeye bitişik bir muvakkithane inşa ettirmiş, aşağı yukarı aynı yıllarda caminin doğu yönüne, zemin katı kahvehane olarak kullanılan fevkani bir mektep yaptırılmıştır. 1925'te Üsküdar'ı Beykoz'a bağlayan yolun genişletilmesi amacıyla, Kanlıca'nın çekirdeğini teşkil eden bu küçük külliye önemli ölçüde tahrip edilmiş, 19l6'da bir yangın geçirerek harap düşmüş olan hamam, ayrıca camiyi üç yönden kuşatan ha-zire, çevre duvarları, üç adet avlu kapısı, fevkani mektep, caminin mihrap duvarının arkasında yer alan ahşap imam meşrutası ile yanındaki aşhane (imaret) ortadan kaldırılmış, bu arada, camiyi kuşatan ve nazireleri gölgelendiren asırlık ağaçların da bir kısmı kesilmiştir.
Cami: Sinan'ın çatılı camilerinden olan yapı, her ikisi de enine dikdörtgen planlı, kagir duvarlı bir harim ile ahşap duvar-
İskender Paşa Külliyesi'nde caminin ön cephesinden bir görünüm.
Kadir Ahtay/Onyx, 1994
larla kuşatılmış bir son cemaat yerinden meydana gelir. Son cemaat yerinin aslında, ahşap direklerle taşınan bir sundurma şeklinde tasarlandığı, bu niteliğe sahip yapıların büyük çoğunluğunda olduğu gibi, sonradan ahşap duvarlarla kapatıldığı ve içine bir kat ilave edildiği anlaşılmaktadır. Sonuçta iki katlı bir ahşap mesken görünümü kazanmış olan son cemaat yerinin yan cepheleri sağır bırakılmış, kuzey cephesinin eksenine caminin girişi yerleştirilmiş, söz konusu cephe iki sıra halinde dikdörtgen pencerelerle donatılmıştır. Harim girişinin basık kemeri üzerine, 967 tarihli Arapça manzum kitabe kon-
İskender Paşa Küllivesi'nin kütüphane ve türbesinin dış cephesinden bir görünüm. Kadir Aktay/Onyx, 1994
İSKENDER PAŞA MEKTEBİ
208
209
İSLAM BEY MESCİDİ
Hazire: Türbenin doğusuna zamanla mezarların ilave olmasıyla küçük bir hazire oluşmuştur. Mezar taşlarının çoğu kırık, dağınık halde, birkaç tanesi ise yerinde ve iyi durumdadır. Hazire, kuzey ve doğu yönünde moloz taş ile yapılmış bir duvarla sınırlanmaktadır. Duvar yüzeyinde her iki yönde birer dikdörtgen açıklıklı pencere bulunmaktadır.
Bibi. Yüksel, Bâyezid-Yavuz, 297, 439-440. AHMET VEFA ÇOBANOĞLU
İSKİ
bak. İSTANBUL SU VE KANALiZASYON iDARESi
Caminin harimi günümüzde, çıtalarla "çubuklu" denilen türde taksim edilmiş bir ahşap tavanla kaplıdır. Evliya Çelebi, halen kiremitle kaplı olan çatının kurşunla örtülü olduğunu, çatının altında da ahşap bir kubbenin yer aldığını nakletmektedir. Klasik üslubu yansıtan mihrabın yarım sekizgen planlı nişi köşe sütunçeleri ile kuşatılmış ve mukarnaslı bir yaşmakla donatılmıştır. Ahşap minberin kayda değer bir özelliği yoktur. Alt sıradaki pencereler klasik üslupta kalem işi alınlıklarla taçlandırılmış, tepe pencereleri de aynı türde şeritlerle kuşatılmıştır. Oranları ve ayrıntıları ile klasik üslubu sergileyen, kesme kü-feki taşı örgülü minare harimin kuzeybatı köşesinde yer alır. Çokgen kesitli gövdesi, batı cephesinde taşkınlık yapan, kare tabanlı kaideye oturmakta, şerefenin altındaki mukarnaslarm ince işçiliği dikkati çekmektedir. 1895 depreminden sonra yenilendiği bilinen petek kısmı, koni biçiminde, kurşun kaplı bir külahla son bulur.
Türbe: Bani türbelerinin yerleşiminde gözlenen geleneğe aykırı olarak, caminin kuzey tarafında bulunan türbe dikdörtgen planlı, kagir duvarlı ve ahşap çatılı bir yapıdır. Kuzey cephesinden girilen türbe mekânı dört cephesinde de yan yana sıralanan toplam on altı adet pencere ile aydınlanmaktadır. Pencerelerin dikdörtgen a-çıklıkları topuzlu demir parmaklıklarla donatılmıştır. Osmanlı mimarisinin klasik üslup döneminde alışılmadık bir görünüm arz eden bu türbenin başlangıçta üzeri açık olarak tasarlandığı, sonradan üzerine, bugünkü kurşun kaplı ahşap çatının konduğu tahmin edilebilir. Türbede bulunan, iskender Paşa ile oğlu Ahmed Paşa' ya ait kabirlerin üzerine ahşap sandukalar yerine mermer lahitlerin konmuş olması da bu ihtimali desteklemektedir. Lahitlerin ayak ve baş uçlarında silindir biçiminde mermer şahideler yükselmekte, başucu şahidelerinde, ölüm tarihlerini vermeyen kitabeler bulunmaktadır.
Muvakkitbane.-Muvakkiûıane, dört yüzyıl sonra inşa edilmesine ve ampir üslubunu yansıtmasına rağmen, mütevazı boyutları ve sade cepheleri ve köşesine iliştirilmiş olduğu türbe ile uyum içindedir. Sekizgen planlı yapının kagir duvarları sı-
Iskender Paşa
Külliyesi'nde
caminin
içinden
bir görünüm.
Kadir Aktay/
Onyx, 1994
va ile kaplanmış, üzeri basık sekizgen prizma biçiminde bir ahşap çatı üe örtülmüştür. Dikdörtgen açıklıklı kapısı ile Boğaz tarafına (batıya) açılan üç adet yuvarlak kemerli penceresi mermer söveler-le kuşatılmıştır. Kapının üzerindeki kitabe levhasına ta'lik hatla "Eser-i Rıfat Paşa 1266" ibaresi yazılmıştır. Günümüzde kitaplık olarak kullanılan muvakkithanenin bu yeni fonksiyonu da Osmanlıca kitabenin altına yerleştirilmiş olan Latin harfli küçük bir kitabe ile belirtilmiştir. Demir parmaklıklarla donatılmış olan percerele-rin kemerleri, üzengi hizasında yer alan silmelerle birbirine bağlanmış, kemerlerin kilit taşları çıkıntılı olarak tasarlanmıştır. Sıbyan Mektepleri: Cami ile birlikte inşa edildiği anlaşılan, Evliya Çelebi'nin "mu-allimhane-i sıbyan" adı ile zikrettiği mektebin dikdörtgen planlı, kagir duvarlı ve ahşap çatılı bir yapı olduğu, iki sıralı pencerelerinin bulunduğu, duvarlarının moloz taşla örüldüğü, köşelerde, ayrıca kapı ve pencere sövelerinde kesme küfeki taşının kullanıldığı, çatısının kurşunla kaplandığı bilinmektedir.
C. Vada'mn naklettiğine göre 19. yy'm sonlarında metruk ve harap durumda o-lan mektep 1897'de iptidai mektep olarak kullanılmak üzere tadil edilmiş, bu arada pencere sıralarının arasına ahşap bir kat döşemesi yerleştirilmiş, çatı kaldırılarak bunlara bir kat daha ilave edilmiş, her üç kat da kendi içlerinde ahşap duvarlarla bölünerek sınıflar ve muallim (öğretmen) o-daları meydana getirilmiştir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1924'e kadar bu şekli ile faaliyet gösteren mektep bu tarihte terk edilmiş, 1938'den sonra karakola dönüştürülmüştür. Bu arada, 1897'de eklenen ahşap döşeme, üst kat ve iç duvarlar iptal edilmiş, cephelerde de değişiklik yapılarak, yapı asıl şeklinden iyice uzaklaştırılmıştır.
Zemin katındaki kahvehanenin üzerine oturan ve 1874-1880 arasında rüştiye (ortaokul) olarak kullanıldığı bilinen fevkani mektebin ise ahşap bir mesken görünümü arz ettiği tahmin edilebilir.
Hamam: Tamamen tarihe karışmış olan hamam hakkında C. Vada'nın verdiği bilgilerden, soğukluk bölümünün ahşap çatılı olduğu, çepeçevre, soyunma ma-
hallerini barındıran iki asma katla kuşatıldığı, 19l6'da hamamın yakınındaki Ata Molla Yalısı'ndan sirayet eden yangında bütün bu ahşap aksamın yandığı öğrenilmektedir.
Bu bilgilerin ışığında hamamın planını tam olarak restitüe etmek mümkün değildir. Ancak ılıklık kısmından iki hela birimine geçildiği, sıcaklığın kare planlı (5x5 m) olduğu, bunun solunda dikdörtgen planlı (5x2 m) bir halvetin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu halvetteki kurnalardan birisinde yer alan, Evliya Çelebi' nin de sözünü ettiği, fil kabartması ile bezeli aynataşı 1914'te Evkaf-ı tslamiye Mü-zesi'ne (bugün Türk ve islam Eserleri Müzesi) taşınmıştır. Söz konusu hamamın, Mimar Sinan'ın mührünü taşıyan inşaat defteri Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'nde bulunmaktadır.
Bibi. Saî Çelebi, Tezkiretü'l-Bünyân, ist., 1988, s. 35, 42; Evliya, Seyahatname, I, 1969, 135; Ayvansarayî, Hadîka, II, 158; Raif, Mir'at, 224-225; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, II, 52-53, no. 233; C. Vada, Boğaziçi Konuşuyor, ist., ty, s. 67-82; Konyalı, Mimar Sinan; Öz, istanbul Camileri, II, 35; Kuran, Mimar Sinan, 34, 65, 277; Z. Ahunbay, "Mimar Sinan'ın Eğitim Yapıları", Mimarbaşı Koca Sinan, Yaşadığı Çağ ve Eserleri, ist., 1988, s. 288; S. Saatçi, Mimar Sinan'ın Yapılarındaki Kitabeler, ist., 1988, s. 68-70.
M. BAHA TANMAN
İSKENDER PAŞA MEKTEBİ VE TÜRBESİ
Eminönü ilçesi, Sultanahmet semtinde bulunan mektep ve türbeden oluşan yapı Küçük Ayasofya Caddesi'nin doğu ucunda Arasta, Torun ve Tavukhane sokaklarının kesişmesiyle oluşan üçgen bir alanda yer almaktadır.
Türbede yapının banisi olan iskender Paşa'ya ait 921/1515 tarihli mezar taşına istinaden mektebin de bundan birkaç sene önce yapıldığı kabul edilebilir.
Güneyde mektep ile bunun kuzeyinde yer alan türbeden meydana gelen yapıda, türbenin doğusunda zamanla bir hazire oluşmuştur.
Geçmişte çeşitli tahribatlara uğrayan ve tamirler gören yapı son olarak 1912' deki Ishak Paşa yangınında harap olmuştur. Uzun süre bakımsız kalan yapı son yıllarda tamir görmüş olup bugün kız Kuran kursu olarak faaliyetine devam etmektedir. Mektep: Türbenin güneyinde, doğu-ba-tı doğrultusunda, yan yana iki eşit kare mekândan oluşan yapı kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Mekânlar pandantiflerle geçişleri sağlanan dıştan sekizgen kasnaklı kubbe ile örtülmüştür. Batıdaki mekânın kuzey duvarında geniş sivri kemerli bir açıklık vardır. Bu mekân mektebin yazlık bölümüdür. Duvar yüzeyindeki konsol başlangıçlarından vaktiyle burada bir sundurmanın bulunduğunu ve bunun zamanla yok olduğu, yerine yine duvar yüzeyindeki izlerden geç bir dönemde çift meyilli başka bir sundurmanın yapıldığı anlaşılmaktadır. Girişin karşısında beş kenarlı şekilde düzenlenen bir mihrap nişi bulunur. Bu mekânın güney
iskender Paşa Türbesi (solda) ve Sıbyan Mektebi'nin bir
görünümü.
Fotoğraflar Yavuz Çelenk, 1994
ve batı duvarlarında aldı, üstlü ikişer penceresi vardır. Alt sıra pencereler sivri boşaltma kemerleri altında, dikdörtgen açıklıklı, üst sıra pencereler ise sivri kemerli a-çıklıklı olarak düzenlenmiştir.
Doğudaki mekân ise mektebin kışlık bölümü olup buraya yandaki mekândan bir kapı açıklığı ile geçiş sağlanmıştır. Ortak duvar üzerinde batı yönünde dikdörtgen şeklinde bir dolap nişi ile güney duvarında yarım daire şeklinde bir ocak nişi mevcuttur. Baca, tuğladan kare gövdeli ve her yüzeyinde ikişer duman açıklığına sahip olup üzeri kirpi saçaklı piramidal külah ile örtülmüştür. Bu mekân da kuzey, güney ve doğu yönünde altlı üstlü pencerelerle dışa açılmaktadır. Alt sıra pencereler sivri boşaltma kemerleri altında dikdörtgen açıklıklı, üst sıra pencereler ise sivri kemerli açıklıklara sahiptir. Yalnızca doğu duvarında iki alt pencere üzerinde ortada tek pencere mevcut olup tuğladan yuvarlak kemerli açıklıklı olarak düzenlenmiştir. Doğu duvarı ile kuzey ve güney duvarlarının bu duvar ile birleşen köşeleri zamanla yıkılmış ve moloz taş ile tamir edilmiştir. Bu esnada kuzey ve güney duvarlarının köşeye yakın pencereleri de doldurularak kapatılmıştır.
Türbe: Mektebin kuzeyinde, kare planlı açık bir türbe bulunmaktadır. Yapı sivri kemerlerle birbirine bağlanan "L" şeklinde dört payenin taşıdığı ve pandantiflerle geçişi sağlanan dıştan sekizgen kasnaklı kubbe ile örtülmüştür.
Mescit-
tevhidhane ile
selamlığı
barındıran
binanın
zemin kat
planı.
M. Baha Tanman
Kemer içleri demir parmaklıklarla kapatılmış olan bu açık türbede iki tane mermer lahit bulunmaktadır. Kuzeydeki büyük lahit yapının banisi iskender Pa-şa'ya ait olup baş ve ayak taşlarında üçer satır halinde sülüs haüa yazılı kitabe vardır. Ayak taşı üzerinde rakamla 921/1515 tarihi mevcuttur. Uçları sivri kemer şeklinde sonuçlanan taşların üzerinde iri rumî süslemeler vardır. Mermer lahtin yan yüzeyleri ortasında ve baş taraftaki dar yüzeyde birer rozet çiçek ile yan yüzeylerin iki yanında ve ayak tarafındaki dar yüzeyde çarkıfelek motifli madalyon süslemeleri bulunur. Türbe içinde güneyde baş taşı sarıklı olan daha küçük ölçüde ikinci bir mezar daha vardır.
İSLAM BEY MESCİDİ VE TEKKESİ
Eyüp Ilçesi'nde, islam Bey Mahallesi'nde, İslam Bey Caddesi, islam Çeşmesi Sokağı ve Bahçeli Çeşme Sokağı'nın kuşattığı arsa üzerinde yer almaktadır.
I. Süleyman (Kanuni) dönemi (1520-1566) ümerasından islam Bey tarafından 926/1519-20'de inşa ettirilmiş, daha sonra, tespit edilemeyen bir tarihte minber ilave edilerek camiye dönüştürülmüştür. Mescidin yanına 18. yy'm başlarında 1112/ 1700-01'de bir çeşme yaptırılmış, mescit, 19. yy'ın üçüncü çeyreğinden itibaren Be-devî tarikatına bağlı bir tekke olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Mescide meşihat koyan kişinin Mısırlı Şeyh Haseneyn el-Ahmedî olması muhtemeldir. Mescit-tevhidhanenin batı cephesinde yer alan ve Seyyid Ahmed Bedevî'ye ithaf edilmiş bir beyti içeren kitabedeki 1041/1631-32 tarihi, tekkenin tam olarak tespit edilemeyen kuruluş tarihi olmasa gerektir. Zira Kasımpaşa'da 18. yy'm ilk çeyreğinde kurulmuş olan Ebu'r-Rıza Tekkesi(-») istanbul'daki Bedevî tekkelerinin en eskisi olduğu gibi, istanbul tekkelerinin dökümünü veren kaynaklar arasında, islam Bey Tekkesi'nin adı ilk olarak 1301/1885-86' da Dahiliye Nezareti'nin hazırlattığı istatistik cetvelinde geçmektedir.
Haseneyn Efendi'den sonra tekkenin postuna yine Mısır kökenli olan Şeyh Mu-hammed Aşir Efendi, M. Aşir Efendi'den sonra da oğlu Şeyh Hafız ibrahim Efendi geçmiştir. H. ibrahim Efendi'nin oğlu ve
01 2 3 4 5ıa
İSLAM TARİH, SANAT
210
211
İSMAİL DEDE EFENDİ
halifesi olan Şeyh (Kırmızıtaçlı) İsmail Hakkı Efendi (ö. 1981) tekkelerin kapatılmasından sonra Milli Eğitim Bakanlığı'n-da çeşitli görevlerde bulunmuş ve tekkenin harem dairesinde yaşamıştır. Ayin günü cuma olan İslam Bey Tekkesi, Bedevî tarikatının merkezi olan Mısır'dan İstanbul'a gelip yerleşen şeyhlerin tasarrufunda kalmış, ayrıca İstanbul'daki Mısır kökenli zembilcilerin bağlı oldukları bir tür lonca merkezi gibi faaliyet göstermiştir.
Aynı zamanda tekkenin tevhidhanesi o-larak kullanılan mescidin dikdörtgen planlı harimi moloz taş örgülü duvarlarla kuşatılmış, üstü, alaturka kiremit kaplı bir ahşap çatı ile örtülmüştür. Doğu duvarında üç, diğer duvarlarda ikişer tane olmak üzere, toplam dokuz adet dikdörtgen açıklık-lı pencere ile aydınlanmaktadır. Kesme kü-feki taşından söveler, topuzlu demir parmaklıklar ve tuğla örgülü sivri hafifletme kemerleri ile donatılmış olan bu pencerelerin üzerinde sivri kemerli ve alçı revzen-li tepe pencereleri yer alır. Güney duvarının eksenindeki mihrap, yarım sekizgen planlı nişi ve üç sıra mukarnaslı kavsara-sı ile klasik üslubu yansıtır. Ahşap minberin ise kayda değer bir özelliği yoktur.
Basık kemerli harim kapısı kuzey duvarının ekseninden batıya (sağa) kaydırılmış, bu duvardaki pencerelerin arasına, a-sıltnihrabın daha küçüğü olan bir son cemaat yeri yerleştirilmiş, söz konusu pencerelerden doğudaki sonradan kapıya dönüştürülmüştür. Harimin kuzey kesiminde iki katlı mahfiller uzanır. Erkeklere mahsus olan alttaki mahfil ahşap korkuluklarla, kadınlara mahsus olan ve dört adet ahşap direğe oturan fevkani mahfil ise kafeslerle donatılmıştır.
Mescidin, tekkeye dönüştürülmeden önce ahşap direkli bir son cemaat yerine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Harimin doğu duvarı bir miktar inceltilerek kuzeye doğru uzatılmış, böylece son cemaat yeri soldan kagir bir duvarla kuşatılmıştır. Yapı tekke olarak kullanılmaya başladıktan sonra, son cemaat yerinin alanına, selamlık birimlerini barındıran, iki katlı ahşap bir kanat inşa edilmiştir. Duvarları içeriden bağdadi sıva, dışarıdan ahşap kaplama ile donatılan bu kesimin kuzey cephesinde yan yana üç kapı yer alır. En sağda bulunan cümle kapısı harim girişi ile aynı ekseni paylaşmakta, büyük boyutları ve saçağı ile diğerlerinden ayrılmaktadır. Ortadaki kapı üst kata ulaştıran merdivene bağlanmakta, soldaki kapı ise ufak bir mekândan geçilerek harimdeki mahfile ulaşılmasını sağlamaktadır. Selamlık kanadının üst katında, ortadaki sofanın doğusunda, şeyh odası olması muhtemel genişçe bir mekân, batısında da, kadınlar mahfiline çıkan merdivenin ulaştığı, mabeyin odası niteliğinde diğer bir mekân bulunur. Selamlık kanadının batı cephesindeki kadınlar girişini izleyen ve minare kaidesine yaslanan merdiven bu mabeyin odası ile kadınlara mahsus fevkani mahfile çıkmaktadır.
Harimin kuzeybatı köşesinde yükselen, kapısı harim bölümüne açılan mina-
renin, dışa taşkın, kare planlı kaidesi ile prizmatik üçgenlerden oluşan pabuç kısmı kesme küfeki taşı ile örülmüş, silindir biçimindeki gövde ile petekte ise tuğla örgü kullanılmıştır, Armudi profilli bir konsola oturan şerefe kesme küfekiden mamul bezemesiz korkuluklarla kuşatılmış, petek kısmı, koni biçiminde, kurşun kaplı bir ahşap külahla taçlandınlrmştır.
Moloz taş örgülü ve kesme taş harpuş-talı duvarın sınırladığı hazire, mescit-tev-hidhaneyi güney ve batı yönlerinden kuşatır. Bani İslam Bey'in kabri mihrap duvarının hemen önünde, mihrabın eksenin-dedir. Bu hizada, söz konusu duvarın saçak altına, baninin adını ve mescidin inşa tarihini veren talik hatlı bir kitabe yerleştirilmiş, mescidin tekkeye tahvilinden sonra konmuş olduğu anlaşılan bu kitabe bir Bedevî tacı kabartması ile donatılmıştır. Hazirenin, minare kaidesi ile mihrap duvarı arasında kalan kesimi bir demir parmaklıkla ayrılarak tekke şeyhlerinin ve aile fertlerinin kabirlerine tahsis edilmiştir. Harimin batı cephesine, alt alta iki kitabe yerleştirilmiş, her ikisi de ta'lik hatlı olan bu kitabelerin kavisli alınlık bölümlerine birer Bedevî tacı kabartması oturtulmuştur. Üstteki hazirenin bu kesiminde gömülü olan şeyhlerin adlarını, alttaki ise Bedevî tarikatının piri Seyyid Ahmed Bedevî'ye ithaf edilmiş bir beyit ile 104i/ 1631-32 tarihini içermektedir.
Mescit-tevhidhane yapısının kuzeyindeki avlunun çevresine, derviş hücrelerini, mutfağı ve diğer tekke birimlerini barındıran iki katlı ahşap binalar yerleştirilmiştir. Zamanla tadilata uğramış olan bu kesim çok harap durumdadır.
Arsanın güneydoğu köşesindeki kavşağa yerleştirilmiş olan iki cepheli çeşme kesme küfeki taşı ile örülmüştür. Doğu cephesinin aynataşı dikdörtgen, güney cephesindeki ise basık kemerlidir. Kemerin üzerindeki Arapça manzum kitabenin son mısraı ebcedle 1112/1799-01 tarihini vermekte, bunun altındaki satırda da Şaban 1322/Ekim 1904'te onarım gördüğü belirtilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |