BlbL Hasan Ali Yücel, Türkiye'de Orta Öğretim, ist., 1938, s. 524; Ergin, Maarif Tarihi, III, 1188 vd.
KUTLUAY ERDOĞAN
İSTANBUL KİTAPLIĞI
Ayasofya'nın arkasındaki Soğukçeşme Sokağı'nda bulunan, istanbul'a ilişkin eserleri ve görsel malzemeyi toplamayı amaçlayan vakıf kütüphane.
Soğukçeşme Sokağı 1986'da yeni baştan imar edilip, pansiyonlar dizisi halinde turizmin ve kültür yaşamının hizmetine sunulurken, bu yapıların en büyüğü olan bina, öbür harap ahşap evler gibi sökülerek, betondan olmak üzere yeniden inşa edilmiş dışarıdan üst katı ahşapla kaplanmış
Istanbul
Kitaplığı'nın ön
cephesi.
istanbul Kitaplığı
tanıtını broşürü
ve ilk özgün dış görünümü tekrar verilerek, içerisine de Çelik Gülersoy'un(->) 40 yılda topladığı koleksiyonu yerleştirilip, kitaplık kurulmuştur.
Arsa, dizi binaların maliki Türkiye Tu-ring ve Otomobil Kurumu (TTOK) tarafından bedelsiz verilmiş ve iç döşemesine en büyük katkı, Semiha Şakir tarafından sağlanmıştır.
1990'da hizmete açılan kitaplık, "Çelik Gülersoy Vakfı" adı verilen kuruluşun mülkiyetine bağlanmış ve yönetimi, kurucusunun vefatından sonra, kendisi tarafından tayin edilecek 3 isimle, TTOK'nin, istanbul Belediyesi'nin, istanbul Üniversitesi' nin ve Topkapı Sarayı Müdürlüğü'nün belirleyeceği birer temsilciden oluşan kurula bırakılmıştır.
ilk yapılışı tapu kayıtlarına göre 18. yy'a tarihlenen binanın, bodrum ve zemin katları, dışarıdan serpme sıva ile daha yüksek tavanlı üst katı ise, ahşapla kaplıdır. Bodrum depolara ayrılmıştır. Zemin katta sağ odaya yönetim ve kartoteks yerleştirilmiş, soldaki uzun mekân, okuma salonu haline getirilerek, edebiyat, şehircilik ve dergiler bölümleri buraya yerleştirilmiştir.
Üst kat, daha temsili bir döşeme ile kabul salonları, konferans ve konser mekânları olarak kullanıldığı gibi, kitaplığın diğer bölümleri de buraya yerleştirilmiştir. Kitaplıktaki eserler türlerine göre 13 ana başlıkta toplanmıştır. Bunlar: 1) Roma ve Bizans, 2) Osmanlı Tarihi, 3) Etütler (istanbul'u sistematik olarak ve bütünüyle inceleyen eserler, istanbul'la ilgili olan bir konuyu inceleyen eserler, istanbul'un bir tek semtini veya bir yapısını inceleyen eserler), 4) Seyahatnameler, 5) Sefaretna-meler, 6) Hatıralar, 7) Güzel Sanatlar (resim, heykel, mimarlık ve geleneksel el sanatları), 8) Biyografiler (istanbul'la ilgili şahsiyetler ve onların diğer eserleri), 9) Türkiye Hakkında Genel Kitaplar (istanbul bölümü varsa), 10) Türkiye Rehberleri, 11) istanbul Rehberleri, 12) Gravür ve Fotoğraf Albümleri, 13) Başvuru Kitapla-rı'dır (sözlükler ve ansiklopediler).
Aynı kattaki küçük odada, kurucunun yaşamından sahneleri ve onlara paralel o-
229 İSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT
larak, istanbul'un kendisi üe ilgili semtlerindeki çarpıcı görünüm değişikliklerini sergileyen belge fotoğraflarla bir duvar dekore edildiği gibi, verilen çeşitli ödüller de buraya yerleştirilmiştir.
Kitaplık tasnifinde, her esere, bir özel numara verilmek suretiyle, genel mevcut, ancak bu ayrı ayrı bölümlerin ulaştığı son sayıların toplanmasıyla bulunacak şekilde, özel bir sistem uygulanmış ve bununla aranan bir eserin kolayca bulunması a-maçlanmıştır. ilk mevcudun katalogu, bu sınıflandırmayla ve istanbul Kitaphğı-Ka-ta/cgdst., 1988) adıyla bastırılıp, ilgili kuruluşlara gönderilmiş, ayrıca istanbul ü-zerine bir bibliyografi kaynağı olarak satışa da sunulmuştur. Nisan 1994'te kitaplık, ük koleksiyonuna aradan geçen 4 yıl boyunca, kurucusu vakıf tarafından satın alınarak eklenmiş eski ve yeni yayınlarla beraber toplam 8.100 esere sahip bulunmaktadır.
Kitaplık görsel malzeme bakımından Türkiye'de bu konuda en zengin koleksiyonlardan birine sahiptir. Gravürler, şehrin ilk fotoğrafları, renkli ve renksiz kartpostallar ve 1870'lerden sonraki fotoğraf malzemelerinden oluşan koleksiyon, semtlere göre, yani topografik olarak tasniflidir. Hakkında fazla belge bulunan binalara, o semt içinde ayrı birer zarf açılmış durumdadır. Bu resim malzemesi, Nisan 1994'te tasnif ve alt yazı açıklamalarının işlenmesi aşamasında bulunuyordu.
ÇELiK GÜLERSOY
İSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, Avrupa'nın birçok kentinde yılın belirli sürelerinde yapılmakta olan ve çeşitli sanat dallarını içeren festivallerin bir benzerinin, istanbul' da da yapılmasını düşleyen bir sanayici o-lan Nejat Eczacıbaşı'nın(->) önderliğinde, 14 firma yöneticisinin de katılımıyla, 1973' te kuruldu. Vakfın kurucuları Türkiye Tu-ring ve Otomobil Kurumu, Burla Makine ve Ticaret ve Yatırım AŞ, Eczacıbaşı Holding AŞ, Osmanlı Bankası AŞ, Perfektüp Ambalaj Sanayii ve Ticaret AŞ, Sınai Yatırım ve Kredi Bankası AO, Tatko-Otomo-
231 İSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT
vakfın zumun zaman karşılaştığı mali zorluklara rağmen ara vermeden düzenlendi. Programlarındaki çeşitlilik nedeniyle değişik izleyici kitlelerinin ilgisini çekerek izleyici adedinde her yıl yükselen bir grafik gösterdi.
Sinema, Uluslararası istanbul Festivali programlarına ilk kez 1981'de dahil e-dildi. 1984'te de, Uluslararası istanbul Fes-tivali'nden bağımsız olan ancak istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'mn bir diğer faaliyeti olarak Sinema Günleri adı altında uluslararası çapta düzenlenmeye başlandı.
Uluslararası istanbul Festivali programının bir diğer bölümünü oluşturan tiyatro ise, 1989'dan itibaren istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'mn üçüncü ve sürekli bir faaliyeti olarak gerçekleştirilmektedir.
Daha önceki yıllarda, Uluslararası istanbul Festivali programlarının bir bölümü olarak düzenlenen plastik sanatlar dalındaki çeşitli ulusal ve uluslararası sergilere 1987'de son verildi ve bu tarihten itibaren çağdaş sanattaki son akımların sergilendiği İstanbul Bienali, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'mn dördüncü uluslarası nitelikteki faaliyeti olarak başlatıldı.
1973'te 14 kurucu üye ile kurulan ve üye sayısı bugün 90'a yükselen istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'na Bakanlar Kurulu tarafından 19 Ocak 1983'te "uluslararası kurumlarla işbirliği yapma" izni verildi; 25
istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'mn etkinliklerinden olan Uluslararası İstanbul Film Festivali (solda) ve Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nin ilk afişleri. istanbul Kültür ve Sanat Vakfı Arşivi
İstanbul Festivali'nin ilk afişi.
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Arşivi
İSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT 230
bil, Lastik ve Makine Ticaret TAŞ, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası AŞ, Fettah Aytaç, Mehmet R. Devres, Ali Koçman, Bernar Nahum, izzet Pensoy, Afif Tektaş'tı. Günümüzde, vakfın 90'ı aşkın üyesi arasında Akbank, BP Petrolleri, AŞ, Vitali Hakko, Koç Holding, istanbul Rotary Kulübü, Pa-mukbank, Profilo Holding, Tekfen Holding, Türk Hava Yollan, Bezmenler, Yapı Kredi Bankası, İş Bankası, Arçelik, istanbul Sanayi Odası, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık AŞ ve çok sayıda holding, banka, sigorta şirketi ve işadamları vardır.
Vakfın ilk kültürel etkinliği 1973'te, 15 Haziran-15 Temmuz arasında gerçekleştirilen Uluslarası istanbul Festivali oldu.
istanbul Festivali ilk yılından itibaren, Türkiye de dahil bütün ulusların, müzik (orkestra konserleri, oda müziği, resitaller ve geleneksel müzik), klasik bale ve çağdaş dans, opera, folklor, caz, pop, tiyatro, seminer, konferans ve plastik sanatlar dallarındaki yapıtlarının en iyi örneklerine programlarında yer vermeyi amaç edindi. Kumlusundan 5 yıl sonra ve ilk başvurusunda, 1977'de, Avrupa'nın en önemli festivallerinin üye bulunduğu Avrupa Festivaller Birliği'ne (Association Europeenne deş Festivals) kabul edildi.
Avrupa Müzik Festivalleri Birliği'ne kabulünden sonra uluslararası niteliği resmen tescil edilen Uluslararası istanbul Festivali,
-; iç*
5 **'tft*^»*îi«^B»»«»»»S^^VS>-^%»<'. " "3--;
flİP*
^*
î*«¥li^£?»& iil:5^s
'"^^^«'s^*®*^'
' faa^si^'
! !•;••' -
ISTAJSTBUL , FESTİVAL
,
m
Aralık 1984'te yine Bakanlar Kurulu tarafından kamu yararına çalışan kuruluşlara verilen "vergi muafiyeti" tanındı.
istanbul Kültür ve Sanat Vakfı 1978'de Türkiye'de ilk kez sanatın mali yönden ö-zel kişi ve firmalarca desteklenmesini (sponsorluk) başlattı. Yeni bir uygulama olması nedeniyle ilk yıllarda fazla rağbet görmeyen sponsorluk yıllar geçtikçe, istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'mn gerçekleştirdiği faaliyetlerin başarılı olması, geniş halk kitlelerince beğeni kazanması ve sanatın reklam için etkin ve çarpıcı bir a-raç olduğunun anlaşılmasıyla, özellikle de vakfa vergi muafiyeti tanınmasından sonra, firmalarca benimsendi.
istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, Uluslararası istanbul Festivali ve daha sonra da istanbul Bienali ile birlikte tarihi mekânların konser salonu, gösteri ve sergi alanı olarak kullanılması uygulamasını da başlattı. Bunların arasında Aya irini Müzesi (oda müziği, resitaller ve vokal müzik), Topkapı Sarayı Müzesi (Mozart'ın "Saraydan Kız Kaçırma" operası ve "IV. Murat" operası), Rumelihisarı Müzesi (tiyatro ve Türk müziği konserleri), Süleymaniye Kül-liyesi'nin bir parçası olan Süleymaniye Kültür Merkezi (Türk müziği konserleri), Aynalıkavak Kasrı (Türk müziği konserleri), Yedikule Zindanları; istanbul Biena-li'nde, Mimar Sinan'ın eseri olan Ayasof-ya Hamamları, Süleymaniye Kültür Merkezi, Ayasofya Müzesi Hazine binası, Aya irini Müzesi, Yerebatan Sarayı; açık hava sergileri için Sultanahmet Meydanı (Hip-podrom) kullanıldı.
Bünyesinde yer alan çeşitli sanat etkinliklerinin zaman içerisinde bağımsız birer uluslararası festivale dönüşmesi nedeni ile, Uluslararası istanbul Festivali 1994' te adını "Uluslararası istanbul Müzik Festivali" olarak değiştirdi. 1994'te 1. Uluslararası Caz Festivali gerçekleştirildi.
' Vakfın kurucusu ve başkanı Nejat Ec-zacıbaşı'nın 6 Ekim 1993'te ölümüyle boşalan yere Şakir Eczacıbaşı getirildi. Mayıs İ994'te vakfın yönetim kurulu Şakir Eczacıbaşı başkanlığında, başkan yardımcıları Onat Kutlar ve Barlas Küntay'dan, Dışişleri, Maliye, Milli Eğitim, Kültür, Turizm bakanlıkları temsilcileri, Turizm Bakanlığı Tanıtma genel müdürü, Devlet Opera ve Balesi genel müdürü, Devlet Tiyatroları genel müdürü, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası müdüründen ve Prof. Ercü-mend Berker, İbrahim Betil, Prof. Münir Ekonomi, Gencay Gürün, Tayfun Indirkaş, Asım Kocabıyık, Zülfü Livaneli, Geyvan McMillan, Prof. Bülent Özer, Can Paker, Hilmi Yavuz ve Faruk Yener'den oluşmaktadır.
istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'mn en önemli etkinlikleri şunlardır:
Uluslararası İstanbul Müzik Festivali: istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'mn ana etkinliği olan ve ilki 15 Haziran-15 Temmuz 1973'te gerçekleştirilen Uluslararası istanbul Festivali, bünyesinde yer alan çeşitli sanat etkinliklerinin zaman içerisinde bağımsız birer uluslararası festivale dönüşmesi ile 1994'te adını "Uluslararası Istan-
bul Müzik Festivali" olarak değiştirdi ve programlarında ağırlıklı olarak klasik müzik, bale ve dans, opera, folklor ve geleneksel müziğe yer verdi. Kurulduğu yıldan beri Aya irini Müzesi, Topkapı Sarayı, Rumeli Hisarı, Süleymaniye Kültür Merkezi gibi tarihi mekânları konser salonu olarak kullanan ve her yıl ortalama 50 ayrı program gerçekleştiren festivale bugüne kadar Orchestre de Paris, Orchestre National de Lyon, Capitole de Toulouse, New York Filarmoni, Leningrad Filarmoni, The Royal Philharmonic, Londra Senfoni, Royal Liver-pool Philharmonic, Scottish National Orc-hestra, Leş Virtueuses de Moscou, Orchestre de Chambre J. F. Paillard, Leş Percus-sions de Strasbourg, London Mozart Pla-yers, Orpheus Chamber Orchestra, Aca-demy of Ancient Music, I Musici, Ensemb-le Instrumental de France, Archi della Sca-la, Çjuintette Pro Arte de Monte-Carlo, Al-ban Berg Dörtlüsü, Brandis Dörtlüsü, Me-los Dörtlüsü, Trio Larde-Jamet Chausse, Smetana Dörtlüsü, Gilels, Badura-Skoda, Thiollier, Boukoff, Duchable, Tacchino, Campanella, Bolet, Beroff, Magaloff, Cic-colini, Labeque, Menuhin, Kremer, Bell, Perlman, Starker, Zabaleta, Rampal, Nico-let, Cochereau, Lagoya, Pinnock; Bejart Ballet-Laussanne, Lyon Opera Ballet, Bal-let du Nord, The Royal Ballet (Covent Gar-den) başta olmak üzere daha pek çok topluluk ve sanatçı katıldı.
22. Uluslararası istanbul Müzik Festivali 1994'te 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecektir.
Uluslararası İstanbul Caz Festivali: İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, kuruluşundan itibaren pop ve caz müziğine programlarında yer vermiştir. 1986'dan başlayarak Uluslararası istanbul Müzik Festivali çerçevesinde caz müziğine özel bir bölüm ayrıldı. O günden bu yana festival Chick Corea, Keith Jarrett, John McLaughlin, Oscar Peterson, Ray Charles, Al di Meola, Herbie Hancock, Miles Davis, Dizzy Gil-lespie, Jan Garbarek, Stan Getz, Modern Jazz Quartet, George Duke, Stanley Clar-ke, B. B. King, Branford Marsalis, Betty Carter, Benny Carter, George Benson, Dave Brubeck, Pat Metheny, Manhattan Transfer, Ornette Coleman, McCoy Tyner, Wynton Marsalis, Jim Hail, Joe Pass, The Zawinul Syndicate, Gerry Mulligan, Da-vid Sanborn, Tito Puente, Abdullah İbrahim, Charlie Haden ve John Scofield gibi dünyaca ünlü caz ustalarının ve gruplarının yanısıra daha pek çok sanatçıyı konuk etti.
Son 3 yılda 100.000'i aşan geniş bir izleyici kitlesinden gördüğü ilgi cazın bağımsız bir kimlik kazanmasına yol açtı ve vakıf yönetim kurulu 1994'te 1. Uluslararası istanbul Caz Festivali'ni bağımsız bir etkinlik olarak düzenleme kararı aldı.
Uluslararası İstanbul Film Festivali: Kültür Bakanlığı'nın himayesinde, istanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen, "Uluslararası İstanbul Film Festivali" ilk kez 1982'de, Uluslararası istanbul Festivali çerçevesinde 6 filmlik bir "film haftası" olarak başladı. Festivalle anlamlı
bir ilişki kurabilmek için, gösterilen, filmlerde "sanatlar ve sinema" teması seçilmişti. Bu etkinlik 1983'te "Uluslararası İstanbul Sinema Günleri" adıyla düzenlendi ve bütün festival süresine yayıldı. O yıl, bir ay boyunca sinemaseverlere 36 yabancı film sunuldu.
İzleyicilerden gördüğü ilgi üzerine, film gösterileri, 1984'ten başlayarak, istanbul Festivali'nden ayrı bir döneme, nisan ayına kaydırıldı ve o yıl 17 ülkeden 44 film gösterildi. 1985'te "Sinema Günleri" programında, ilk kez, biri "uluslararası", diğeri "ulusal" olmak üzere iki yarışmalı bölüm yer aldı. "Uluslararası Yarışma" bölümünde "sinema ve sanatlar" temasını işleyen filmler, uluslararası bir jüri tarafından değerlendirilmeye ve "En İyi Film"in yönetmenine "Altın Lale" ödülü verilmeye başlandı. "Ulusal Yarışma" bölümünde ise, bir ulusal jüri, katılan Türk filmlerini değerlendirerek, o yılın en iyi yapıtına "Eczacıbaşı Vakfı Yılın En iyi Türk Filmi" ödülünü vermeye başladı.
"Türkiye'de sinemanın gelişimini destekleyerek, nitelikli filmlerin ticari dağıtımını teşvik etmek ve Türk sinemasının uluslararası düzeyde tanıtımına katkıda bulunmak" amacında olan Uluslararası istanbul Sinema Günleri, ilk yılından bu yana istikrarlı bir büyüme gösterdi. 1985' te 71, 1986'da 79, 1987'de 110 ve 1988'de ise 114 uzun metrajlı filmin yer aldığı "Sinema Günleri", gerek programının çeşitliliği ve zenginliği, gerekse uluslararası ve ulusal yarışmaları ile, kısa sürede dünyanın büyük festivalleriyle boy ölçüşebilecek bir konuma geldi.
1989 başında, dünya festivallerinin koordinasyonunu üstlenen FIAPF (Uluslararası Film Yapımcıları Dernekleri Federasyonu) tarafından "özel konulu, yarışmalı festival" olarak tanınarak, dünyanın en ö-
nemli 40 film festivali arasına giren "Sinema Günleri", bu gelişmeye paralel olarak ismini "Uluslararası istanbul Film Festivali" olarak değiştirdi.
1989'da, festivale 39 ülkeden 163 film katıldı, gösterileri 131.000'i biletli 140.000 seyirci izledi. 1990'da ise ülke sayısı 42' ye, film sayısı 183'e yükseldi. Festival izleyici sayısı ise 121.000'i biletli, 130.000 kişi olarak gerçekleşti. 1991'de, Körfez Sa-vaşı'mn tüm olumsuz etkisine rağmen gerçekleştirilen festivalin 10. yılına 30 ülkeden 107 film katıldı. Bu filmleri, 98.000'i biletli toplam 110.000 kişi izledi. 1992'de festivalde 33 ülkeden 134 film yer aldı ve izleyici sayısı, 118.000'i biletli, toplam 130.000 kişi oldu. Geçen yıl, 43 ülkeden festivale katılan 146 filmin gösterimleri 125.000 izleyici çekti. Orta Asya Türki Cum-huriyetleri'nin sinemalarına ayrılmış bölüm, festivalin özelliğiydi.
Geride kalan 12 yıl boyunca "Film Fes-tivali"ne 65 değişik ülkeden toplam 1.227 film katıldı. Bu filmlerin gösterilerini 1.350.000 seyirci izledi.
13. Uluslararası istanbul Film Festivali 2-17 Nisan 1994 arasında gerçekleştirildi. Bu yılki festivale dünyanın dört bir köşesinden 148 film katıldı. Bunların 22'si Türk filmiydi.
Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali: istanbul Kültür ve Sanat Vakfı 1973'te kurulduktan sonra Uluslararası İstanbul Festivali bünyesinde yer alan tiyatro gösterileri, ilk olarak 1989'da ayrı bir etkinlik olarak Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali adı altında gerçekleştirilmeye başlandı.
Daha önce film gösterilerinin Uluslararası istanbul Festivali'nden ayrılıp Uluslararası Sinema Günleri ve daha sonra Film Festivali adıyla ayrı bir etkinlik olarak düzenlendiği gibi, zamanla tiyatro izleyici-
istanbul ıisesi
232
233 İSTANBUL SATRANÇ DERNEĞİ
met Tevfik Yücesoy (emekli önyüzbaşı), Murat Sertoğlu'dur (gazeteci).
Kısa bir süre sonra Tokatlıyan Oteli'ne taşınan kulüp 1948'de Taksim Belediye Gazinosu'nun bir bölümüne yerleşinceye kadar burada kaldı. 1955'te lokalsiz kalan istanbul Türk Satranç Kulübü, kıraathane döneminden sonra 1960'ta ilk kez bağımsız bir lokale kavuştu. Refik Saydam Cad-desi'ndeki bu lokalde iken, adı 1972'de istanbul Satranç Derneği olarak değiştirildi. 1977'de Union Française binasının zemin katına yerleşen dernek, binada Mart 1982' de çıkan yangından sonra, Meşrutiyet Cad-desi'ndeki bir binaya, daha sonra Sakızağacı Caddesi no. 19/4'teki bugünkü lokaline taşındı.
Dr. Emin Erkul ve Selahaddin Adil Paşa'nın başkanlıkları döneminde aylık satranç dergileri ve 1946 istanbul birinciliği-
lerinden gelen yoğun talep ve ilgi, tiyatro topluluklarının bir tiyatro festivali çerçevesinde toplanmasına yol açtı. Bir diğer etken de, yaz aylarında gerçekleştirilen Uluslararası istanbul Festivali sırasında çoğu kez kapalı sahnelerde sergilenmeyi gerektiren oyunların izlenmesinin güçlüğüydü.
ilk yıllar daha çok kimlik arayışı içerisinde olan Tiyatro Festivali, son yularda düzeyli yapımlar sunarak vakfın etkinlikleri içerisinde yerini aldı.
istanbul istanbul lisesi
Cağaloğlu'nda eski Düyun-ı Umumiye bi-nasında(->) öğretimini sürdüren lise. Eski adı; istanbul Erkek Lisesi'dir. 1884'te Selanikli Abdi Kâmil Efendi ile Bahriye yüzbaşısı Nadir Bey'in birlikte açtıkları Şem-sü'1-Mekâtib ve Nadir Bey'in 1885'te Sü-leymaniye'de açtığı Nümune-i Terakki ö-zel okulları bu lisenin temeli sayılır. Nümune-i Terakki 1896'da Maarif Nezareti' ne devredilerek resmi idadi oldu.
iptidai 4, rüştiye 3 ve idadi 3 olmak ü-zere 10 sınıflı olan okulun, ilk ve orta sınıfları 1909'da birleştirildi; öğretim süresi 5 yıla indirildi. Adı da istanbul Leylî idadisi oldu. Okul o zaman II. Mahmud Tür-besi'nin arkasındaki Bezmiâlem Valide Mektebi binasında hizmet vermekteydi. 1910'da adı istanbul Lisesi oldu. Böylece Türkiye'de "lise" sözcüğü ilk defa bu o-kul için kullanıldı. 1913'te ise adı istanbul Sultanisi'ne dönüştürüldü ve lise sınıflarında Fransızca da okutulmaya başlandı. 1912' de, beden eğitimi öğretmeni Ahmed Ro-bensonO), okulda Keşşaf (Kâşifler) adlı bir izci örgüt de kurdu. Bu istanbul'un e-ğitim tarihi için önemli bir yenilik olmuştur.
19l4'te Saint Benoit Mektebi binasına taşınan okulda 1917'den başlayarak Almanca öğretime geçildi. Edebiyat ile tarih dışındaki derslerin Almanca okutulması için de Almanya'dan 22 öğretmen getirtildi. 1919'da Alman öğretmenlerin ülkelerine dönmesinden sonra eski konumuna getirilen okul aynı yıl Saraçhanebaşı'nda-ki Münir Paşa Konağı'na, kısa süre sonra da Mercan idadisi binasına, 1923'te ise Beyazıt'taki Fuad Paşa Konağı'na taşındı, adı da istanbul Erkek Lisesi oldu. 1933' te halen içinde bulunduğu Düyun-ı Umumiye binasına yerleşen okula, 1934-1958 arasında yatılı öğrenci alınmadı.
1958-1959 öğretim yılından itibaren yeniden Almanca ağırlıklı öğretime başlayan okulun adı 1982'de istanbul Lisesi olarak değiştirildi; 1988-1989'da hazırlık sınıfı 2 yıla çıkarıldı. Halen öğretim süresi, hazırlık 2, ortaokul 3, lise 3 olmak üzere toplam 8 yıldır.
1993-1994 öğretim yılında yöneticilerle birlikte 41 Türk, 29 Alman uyruklu öğretmen görev yapmaktadır. Anadolu Liseleri giriş sınavı sonuçlarına göre her yıl 144 öğrenci alınmaktadır. Toplanı öğren-' ci sayısı 1.150'dir. Okul karma, yatılı ve gündüzlüdür.
AYHAN DOĞAN
İSTANBUL MAARİF KİTAPHANESİ
1920'lerden bu yana yayımlanan Saatli Maarif Takvimi'ni hazırlayan tarihi yayınevi.
Kitaphanenin çekirdeğini Hacı Kasım Efendi tarafından, Beyazıt'ta, Sahaflar Çar-şısı'nda 9 Nisan 1860'ta kurulan kitapçı dükkânı oluşturur, işyeri daha sonra Cağa-loğlu'na taşındı ve oğul Naci Kasım Efendi tarafından yönetilmeye başlandı. Kita-bevinin başlıca yayını olan Saatli Maarif Takvimi 1920lerin başında Arap harfleri ile basılmaya başlandı. Bu takvimin adı, Naci Kasım Efendi tarafından, geçen zamanı dakik ve doğru gösterdiği için "saatli"; içindeki bilgilerin eğitici niteliğinden dolayı da "maarif' olarak konulmuştu.
1925'te Naci Kasım Efendi görme yetisini yitirince, kızı Menije Hanım, henüz 10 yaşındayken babasının işlerine yardımcı olmaya başladı. Okumayı çok seven baba Naci Kasım Efendi, kızının adını bir romandan esinlenerek koymuştu. Menije Hanım (Anapa) babasının en büyük yardımcısı oldu ve giderek Saatli Maarif Takvimi'nin tek hazırlayıcısı haline geldi. Takvim 1928 Harf Devrimi'nden itibaren Latin harfleriyle basılmaya başlamıştı, içerdiği ilginç bilgilerle halkın büyük ilgisini çeken Saatli Maarif Takvimi, yıllarca evlerin, lokallerin, kahvehanelerin ve berberlerin duvarlarını süsleyen vazgeçilmez bir unsurdu. Takvim, sadece günün tarihini göstermekle kalmaz, ezan ve namaz saatlerini, günün önemli olaylarını, fırtınalarım, tarihte iz bırakanları, ünlü kişilerin özlü sözlerini, aile ve toplum yaşamına ilişkin önemli bilgileri de içerirdi. Arka sahifede-ki fıkralar ve sağlık öğütlerine ek olarak yemek tarifleri tüm aile bireylerince ilgiyle okunan bölümlerdi. 1970'li yıllara kadar Saatli Maarif Takvimi, 3.500.000'e yaklaşan tirajı ile televizyonun günümüzdeki işlevine benzer bir görevi yerine getiriyordu.
Yayınevi, halk kitapları(->) geleneğinin eski harfli dönemden başlayarak sür-dürücüsü oldu; 1928'den sonra ise halk hikâyelerini, âşık ve tekke şairlerinin külliyatlarını titiz bir biçimde yayımladı. Menije Hanım ve Naci Kasım Bey'in 1930'lu yıllardan itibaren yayımladığı eserler arasında Muhtar Yahya Dağlı'mn Kaygusuz Abdal (1939), Beşiktaşlı Gedâyî (1943); Saadettin Nüzhet Ergun'un Hatayı Di-vam(l946), Karacaoğlan ve Bektaşi Edebiyatı Antolojisi (d c., 1955-1956); M. Ha-lit Bayrı'mn Âşık Gevheri(1958) ve Âşık VirânîDivanı (1959); Eflâtun Cem Güney-Çetin Eflâtun Güney'in Âşık Ruhsatı'(1953), Âşık Meslekî(1953), Âşık KâmiK(1954) ve Erzurumlu Emrah (1958); Hâşim Nezihi Okay'ın Âşık Sümmanî (1948), Develili Seyranı (1953), Bolulu Derili'(1954) adlı kitapları kendi alanlarında önemli boşlukları dolduran çalışmalardır.
istanbul Maarif Kitaphanesi'nin halka tanıttığı diğer ünlü kişi ise Âşık Veysel'dir (Şatıroğlu). Naci Kasım Bey, kendisi gibi gözleri görmeyen Âşık Veysel'e büyük
istanbul Maarif Kitaphanesi'nin kurucusu Naci Kasım Efendi kızı Menije Hanımla birlikte. Star, 21.3.1993
yakınlık duymuş, bir süre evinde konuk etmiş ve şiirlerini Âşık Veysel. Hayatı ve Şiirleri (1963) başlığı ile yayımlamıştı. Tam Yunus Emre Divanı (1944) ve Pir Sultan Abdal (1959) adlı hazırlayıcısı belli olmayan kitaplarla M. Tevfik Otyan'm Bektaşîliğin iç Yüzü (2 c., 1945) ve Turgut Koca'nın Bektaşi Nefesleri ve Şairleri (1990) adlı kitapları, yayınevinin önemli yayınları arasında yer alır.
istanbul Maarif Kitaphanesi'nde yazı yazan ve düzeltmenlik yapan kişilerden biri de Aziz Nesin'dir. Takma isimle yazan Nesin'den başka, Yaşar Kemal, Burhan Felek, Rıfat İlgaz, Necini Rıza, Eşref Şefik, Yahya Kemal Beyatlı, Behçet Kemal Çağlar, Yusuf Ziya Ortaç, Necip Fazıl Kısa-kürek yayınevinin eserlerinde imzası olan ünlülerdir.
Halen Cağaloğlu Yokuşu'nda, no. 38' de faaliyet gösteren İstanbul Maarif Kita-bhane'sinin en önemli yayını bugün de Saatli Maarif'Takvimi'dir. içeriği yenilenen ve güncelleştirilen takvim günümüzde 10.000 kadar basılmaktadır. Yayınevinin yöneticiliğini 79 yaşında olan Menije Hanım ile kız kardeşi Aydın Geylanî Hanım birlikte yürütmektedirler.
istanbul istanbul rasathanesi
1578'de, Müneccimbaşı Takiyeddin'in (1521-1585) Tophane Bayırı'nda kurduğu gözlemevi.
Türkiye'deki ilk rasathane olması bakımından önemlidir. Takiyeddin, Reyha-netü'r-Ruh adlı eserinde, Mısır'da doğduğunu, medrese öğrenimini bitirdikten sonra istanbul'a geldiğini, Mısır'a yerleşmiş bir Türk ailesinden olduğunu kaydetmiştir. 1571'de Müneccimbaşı Mustafa Çelebi' nin ölümü üzerine onun yerine tayin edildi. Uluğ Bey'in (1394-1449) astronomi cetvelinin yeni rasatlarla düzeltilmesini öneren bir layiha yazdı. III. Murad'ın (hd 1574-1595) layiha ile ilgilenmesi üzerine Takiyeddin, Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nın emriyle Tophane Bayırı üzerinde bir rasathane kurulması işiyle görevlendirildi.
Bazı kaynaklara göre rasathanenin inşaatına 1575'te başlandı ve yapı tamamlandıktan sonra, gerekli olan her türlü astronomi aletleri ile donatıldı. Yine bazı kaynaklara göre, 40 arşın (yaklaşık 27 m) derinliğinde bir rasat kuyusu (çarh-ı rasat) kazılmıştı. Bu kuyuya büyük çaptaki aletler yerleştirilerek araçların rüzgârdan korunması sağlanmıştı. Astronomi ile ilgili kitaplardan bir de kitaplık kurulmuştu. Takiyeddin Rasathanesi'nin iki resmi vardır. Bunlardan "Üçüncü Sultan Murad Şehna-mesi"nde rasathanenin içi, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan "Takiyeddin ve Rasathanesi" tablosunda ise yapının dışı kısmen görülmektedir. Bunlara göre rasathanenin kurşunla kaplı bir kubbesi ve dört bacası bulunuyordu. Yapının çatısı kiremitlerle kaplıydı. Şehnameye göre rasathanenin içinde biri büyük iki oda vardı. Zemin altı köşeli tuğla ile döşenmiş gibi gözükmektedir. Râsıdlar ve muavinleri geniş ve alçak bir masa üzerinde çalışmaktadırlar. Masada saat, gönyeler, kum saatleri, bir gök küresi, pergel, rulo halinde kâğıt, cetvel, hokka ve kalemler, bazı rasat aletleri ile büyük bir yer küresi seçilmektedir. Şehnameye göre rasathanede 15 kişi çalışmaktaydı. Hafız Hüseyin Ayvansarayî rasathane kulesine 150 basamak merdivenle çıkıldığını, rasathanenin 9 penceresi bulunduğunu bildirmektedir.
Takiyeddin'in kurduğu rasathanenin ömrü kısa olmuştur, hattâ binanın tamamlanıp tamamlanmadığı bile kesin olarak bilinmemektedir. Şeyhülislam Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi'nin III. Murad'a "gökleri rasat etmenin uğursuz ve her nerede bu işe teşebbüs edildi ise devletin harap olduğunu" bildirmesi üzerine Kaptan-ı
İki rasıdın
kullandığı
rasat aleti
ve alınan
sonuçlan
kaydeden kâtip
(üstte) ve
rasathanede
dürbün yerine
kullanılan ve
yıldızların
yönünü
belirlemeye
yarayan zâtüs
sukbeteyn.
S. Ünver, istanbul
Rasathanesi,
Ankara, 1969
Derya Kılıç Ali Paşa'ya rasathanenin derhal yıktırılması emrolunmuş ve 21 Ocak 1580' de rasathane bir gece içinde yerle bir edilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |