2- Velayet Ayeti
“Sizin veliniz ancak Allah, O’nun peygamberi ve namaz kılıp rükû halinde zekat veren müminlerdir.”2
el-Gadir kitabında Allame Emini, bazı Ehl-i Sünnet kaynaklarına dayanarak bu ayetin Ali b. Ebi Talib (a.s) hakkında nazil olduğunu beyan etmiştir. Bütün Şii alimleri de bu ayetin nüzul sebebinin Ali b. Ebi Talib (a.s) hakkında olduğunu açıklamışlardır. 3
Nüzul Sebebi
Siyuti, Durr’ul Mensur’da bu ayetin tefsirinde İbn-ı Abbas’tan şöyle nakletmektedir: “Ali (a.s) namazda rüku halindeyken, bir fakir yardım istedi. Ali (a.s) ona yüzüğü verdi. Peygamber (s.a.a) bu yüzüğü sana kim verdi?” Diye sorunca da o fakir kimse, Ali’ye işaret ederek, “o rükû halinde olan kimse” dedi. Bu esnada, “Şüphesiz sizin veliniz, Allah, Resulü…” ayeti nazil oldu. 4
3- Ulu’l- Emr Ayeti
“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber’e ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin. Allah'a ve ahiret gününe iman etmişseniz, bir şey hakkında çekiştiğiniz takdirde onu Allah'a ve Peygamber’e döndürün. Bu, hayırlı ve netice itibarıyla en güzeldir.”1
Nüzul Sebebi
Meşhur müfessir, Hakim Haskani Hanefi Nişaburi, bu ayetin tefsirinde naklettiği beş hadis de ayette geçen “buyruk sahibi”nden maksadın ali b. Ebi Talib (a.s) olduğunu beyan etmektedir. Birinci hadiste yer aldığına göre Allah Resulü, “benim ortaklarım Allah’ın kendine ve bana yakın kıldığı ve haklarında, “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin…” ayetini nazil kıldığı kimselerdir.” Diye buyurduğu zaman Hz. Ali (a.s), “Ey Allah’ın Peygamberi! Onlar kimlerdir?” Diye sorunca, Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sen onların ilkisin.”2
Bazı Ehl-i Sünnet rivayetlerinde Ehl-i Beyt’in (a.s) on iki imamının isimleri tek tek yer almıştır.”3
Sadıkin Ayeti
“Ey iman edenler! Allah'tan sakının ve doğrularla beraber olun.”4
Nüzul Sebebi
Meşhur müfessir Siyuti, Durr’ul Mensur’da İbn-ı Abbas’tan, “Allah’tan sakının ve doğrularla beraber olun” ayetinin tefsirinde şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Ali b. Ebi Talib ile beraber olun.”5 Bu ayetin nüzul sebebi hakkında Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Beyt mektebinde diğer bir çok hadisler de mevcuttur. 1
Nükte
Burada önemli olan bir nükte de Allah’ın müminlere mutlak bir şekilde doğrularla birlikte olmasını emretmesidir. Bu da sadece masumlar (a.s) hakkında geçerlidir. Zira masum olmayan bir kimse, hata edebilir. Hatta ettiği takdirde ise ondan ayrılmak gerekir. Bütün haletlerle yanında olunabilecek kimseler, sadece masum olanlardır. Bu esas üzere ayette geçen doğrulardan maksat, doğru söyleyen kimseler değil, aksine bilerek veya bilmeyerek hiçbir aykırı davranış içinde bulunmayan masum insanlardır.
Bu ayetten ve Ali (a.s) ve masum evlatlarıyla birlikte olma tefsirinden ilham alan doktor Muhammed Ticani, kitaplarından birini “Li Ekune Meê’s Sadıkin” (doğrularla birlikte olmam için) olarak adlandırmıştır. Bu da bir çok Müslümanları derinden etkilemiştir.
5- Kurba Ayeti
“İşte Allah, iman edip de salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki: “Ben, buna (peygamberliğe) karşılık yakınlıkta (Ehl-i Beyt'ime duyulan) sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum.” Kim bir iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiliği (sevabı) arttırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir.”1
Bu ayetin tefsirinde Ehl-i Sünnet ve şia kaynaklarında bir çok rivayetler yer almıştır. Bu rivayetler, ayetin anlamını açıklamaktadır.
Nüzul Sebebi
H. 5. Asrın meşhur müfessirlerinden olan Hakim Haskani, Şevahid’ut- Tenzil adlı kitabında Said b. Cübeyr’den o da İbn-i Abbas’tan şöyle nakletmektedir: “Ben, buna (peygamberliğe) karşılık yakınlıkta (Ehl-i Beyt'ime duyulan) sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum.” Ayeti nazil olunca ashap şöyle sordu: “Ey Allah’ın Resulü! Allah’ın bizlere sevmeyi emrettiği bu kimseler kimlerdir?” Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ali, Fatıma ve çocuklarıdır.”
Nükte
Kur’an Şuara suresinde ilahi peygamberler olan Nuh, Hud, Salih, Lut ve Şuayb’den naklen şöyle buyurmaktadır: “Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; benim ücretim yalnızca âlemlerin Rabbine aittir.”2
Öte yandan Furkan suresi, 57. Ayette Peygamber (s.a.a) hakkında şöyle buyurduğunu okumaktayız: “De ki: “Ben buna karşılık, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen (insanlar olmanız) dışında sizden bir ücret istemiyorum.”
Hakeza Sebe suresi, 47. Ayette de İslam Peygamber-i (s.a.a) hakkında şöyle okumaktayız: “De ki: “Ben sizden bir ücret istemişsem, artık o sizin olsun. Benim ücretim, yalnızca Allah'a aittir. O, her şeye şahit olandır.”
Şimdi bütün bu ayetleri bir araya getirebilmek nasıl mümkündür? İslam Peygamber-i (s.a.a) ile ilgili ayetler ve diğer beş peygamberler hakkındaki ayetler arasında bir aykırılık var mıdır? Cevap olarak söylemek gerekir ki İslam Peygamberi de (s.a.a) diğer ilahi Peygamber gibi insanlardan herhangi bir karşılık beklentisi içinde olmamıştır. Aksine yakınlarının sevgisi de Allah’a doğru bir yol olup bizzat insanların kendi lehinedir. Zira bu sevgi, İslam peygamberinin vasiliğine hilafetine ve imametine doğru açılan bir kapı mesabesindedir. Hakikatte Allah Resulü’nün (s.a.a) ümmetteki çizgisinin ve insanların bu çizgi sayesinde hidayete ermesinin bir devamıdır.
6- Seele Sailun Ayeti
“İstekte bulunan biri, (muhakkak) gerçekleşecek olan bir azabı istedi. Kâfirler için olan bu (azabı), geri çevirecek kimse yoktur. (Bu azab) Yüce makamlar sahibi olan Allah'tandır.”1
Allame Emini el-Gadir’de Ehl-i Sünnetten 30 kadar alimin kendi kitaplarında bu ayetin nüzul sebebini kaydettiklerini ve bu ayetin müminlerin Emiri Hz. Ali b. Ebi Talib’in (a.s) İslam Peygamberi (s.a.a) tarafından vasi ve halifesi olarak tayin edildikten sonra nazil olduğunu itiraf ettiklerini kaydetmektedir. Ama çoğunluğun ortak olarak naklettiğine göre nüzul sebebi şudur: “Gadir-ı Hum olayında İslam Peygamberi Ali (a.s) için halktan biat alınca Hars b. Nu’man Fihri adında birisi, Peygamber’in (s.a.a) huzuruna gelerek şöyle arz etti: “Ey Muhammed! Sen bize şehadeteyni emrettin, biz kabul ettik, beş defa namaz kılmamızı emrettin, biz yine kabul ettik, zekat vermemizi emrettin, onu da kabul ettik, oruç tutmamızı emrettin, onu da yaptık, hacca gitmemizi emrettin, itaat ettik. Sana ettiğimiz bunca itaatten sonra sen yine hoşnut olmayarak sonunda amcan oğlunu bizlere önder ve imam kıldın. Onu diğerlerine üstün kıldın ve, “ben kimin mevlasıysam, Ali de onun mevlasıdır” diye buyurdun. Acaba bu iş, senden midir yoksa Allah tarafından mıdır?” Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin olsun ki bu iş de geçmiş işler gibi Allah’ın emriyle olmuştur! “ Hars bu sözü işittikten sonra geri dönüp devesine binerek, oradan uzaklaşmak istedi. Bu arada kendi kendine şöyle dedi: “Ey Allah’ım! Eğer Muhammed’in dediği doğruysa üzerimize gökten taş indir ve bizlere elem verici azap ver.” O henüz devesine varmadan gökten bir taş indi, ona isabet etti ve onu helak etti.”1
Dostları ilə paylaş: |