BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Aralık 2007 - Engelliler kongresinde 'başörtüsü' engeli



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə94/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   90   91   92   93   94   95   96   97   ...   102

10 Aralık 2007 - Engelliler kongresinde 'başörtüsü' engeli


Tüketiciler Birliği, Tüketiciler Birliği Engelli Tüketici Hakları Komitesi Üyesi Gülsim Horan'ın Askerî Müze'de yapılan 'Özürlüler'07 Kongresi'ne 'başörtülü' olduğu gerekçesi ile alınmamasına tepki gösterdi. Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Nazım Kaya, yaptığı açıklamada, kongreye katılmak üzere Askerî Müze'ye gelen Gülsim Horan'ın kapıdaki görevliler tarafından içeriye sokulmadığını belirterek, "Görevliler kongrenin adına uygun şekilde engel çıkartıyorlar." dedi. Tüketiciler Birliği'nin her yıl düzenlenen Özürlüler Kongresi'ne katılarak, çalışmaların anlatıldığı bir stant kurduğunu, bu yıl da 6-9 Aralık 2007 tarihinde Harbiye-Askerî Müze ve Kültür Sitesi'nde gerçekleştirilen kongrede bir stant açtığını hatırlatan Kaya, Gülsim Horan'ın 8 Aralık günü görevli olduğu standa varmak üzere Askerî Müze'ye geldiğini, ancak bir görevli tarafından başörtülü olduğu gerekçesiyle kapıdan girişine izin verilmediğini söyledi. Kaya, görevlinin Horan'a başörtünün ancak çene altından bağlanması koşulu ile içeriye girişine izin verileceği söylediğini, bunun üzerine Tüketiciler Birliği Yönetim Kurulu üyelerinin konuya ilişkin tutanak tutturduklarını kaydetti. Horan'ın maruz kaldığı tavrı eleştiren Kaya, şunları söyledi: "Her yönden 'engelsiz' bir yaşam için çalışmalarımıza devam edeceğiz."

11 Aralık 2007 - Siz laleye “tulip” diyor musunuz ki, biz “başörtüsü”ne “türban” diyelim

Mine Alpay Gün, Milli Gazete’deki yazısında kimi başörtülü yazarların da türban kelimesini fazlası ile kullanmaya başladığına dikkat çekerek “türban” konusuna değindi: "Laikçilerin bir tuğrakeş gibi bize çektikleri bu tuğrayı, en başta bizim kabullenmemiz işin vahametini iyice artırmakta. TDK sözlüğünde türban; “fansızca bir kelime, ince kumaştan yapılmış, başı sıkıca kavrayan bir tür başörtüsü” olarak geçmekte. Mehmet Doğan’ın “Büyük Türkçe Sözlük”ünde ise türban, “Fransızca, başa dolanan tülbend” olarak geçmekte. Türk çiçeği laleyi tülbentli bir kadın başına benzettikleri için Fransızlar, tülbent ve türbandan yola çıkarak “tulip”e varmışlar. Günümüzde lale unutulup, tulip; Türkiye halk katmanlarında yaygınlaştı mı ki, yüzlerce yıllık Anadolu kadınının, Müslüman dünyanın ve Hz. Meryem ile somutlaşan evrensel kadın örtüsünü, “türban” gibi küçük bir kalıba sokmaya uğraşmaktasınız.”



11 Aralık 2007 – Konuşmazsak “türban” meselesi çözülür

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Akşam’ın Ankara Temsilcisi İsmail Küçükkaya ile Parlamento Muhabiri Deniz Güçer'in sorularını yanıtladı. Toptan, “laiklik ve başörtüsü konusunda şunları söyledi: “Bize özgü bir laiklik anlayışımız var. Bunu halkımız seviyor, benimsiyor. Laiklik, Türkiye'de bir yaşam biçimi olmuştur. Kızım Tıp Fakültesi'nde okurken bazen ağlayarak eve gelirdi. Gerekçesi başörtülü arkadaşlarının okula alınmamasıdır… Zaman zaman görüyoruz, CHP'nin grup toplantılarına türbanlı hanımlar da geliyor. Olayı siyasetin dışına çekip, sosyal sorun olarak algılarsak, bu iş çözülür. Biz bıraksak türban işi kendiliğinden çözülecek. Çalışma yaşamında ise devlet işveren sıfatıyla diyebilir ki, ‘Türbanlı çalıştırmayacağım'. Ona bir diyeceğim yok. Ancak, eğitim boyutunda tartışmanın aşılması gerekiyor.”



11 Aralık 2007 – “Türbanın” serbest bırakılmasından yana

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün YÖK Başkanlığı'na İslami araştırmalarıyla dikkat çeken ODTÜ öğretim üyesi sosyolog Prof, Dr. Yusuf Ziya Özcan'ı atamasından sonra medyanın ilk dikkat ettiği husus, yeni başkanın başörtüsü konusundaki tavrıydı. Özcan’ın kendisi gibi kamuoyu araştırmacısı olan Tarhan Erdem'in anketiyle ilgili değerlendirmesi, haberlerde ön plana çıkarıldı. Özcan, bir gazetede Tarhan Erdem’in "Türban yasağı kalkarsa, üniversitede başı açık kimse kalmaz" sözlerini şöyle değerlendirmişti: "Hiç öyle düşünmüyorum. Hatta serbestlik ortamı oluşacağı için türban takanların bir kısmı vazgeçecek. Türban takmayanların gereksiz korkuları var. Serbestlik olursa, daha liberal demokrasi olur. O zaman bu mesele konuşulmayacak. Çevre baskısı asla olmayacak. Kadınlar ilk aşamada eşitlik konusunda kan kaybedebilir. Erkekler açık olana ilgi duyup, farklı davranabilir. İnşallah bunla uğraşmak zorunda kalmayız."



12 Aralık 2007 – Bütün yasaklar kalkacak

YÖK Başkanlığı'na getirilen Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK binasında düzenlediği ilk basın toplantısında üniversitelerle ilgili iki temel vizyonu bulunduğunu belirterek şunları söyledi: "Bunların bir tanesi bütün yasakların üniversiteden kalkması, ikincisi de üniversitelerin asli görevi olan bilimselliğe daha fazla önem vermeleri… Hem üniversite öncesinde hem de sonrasında oldukça ciddi sorunlarımız var. Bu sorunları bir serbestlik ortamı sağlayarak bir de bilimselliği harekete geçirerek, ivme kazandırarak aşmaktır." Özcan başörtüsü konusunda da şunları kaydetti: "Benim kanaatim üniversitelerin tamamıyla serbest kurumlar olması ve sadece bilimle uğraşmaları. Üniversitelerimiz Türkiye'yi 21. yüzyıla taşıyacak bilgi birikimini üretmek zorunda. Amacım bu bilimsel çıktıyı arttırmaktır. Zaten pek çok üniversitemiz iyi işler yapmaktadır. Diğerlerini de onların seviyesine çıkarırsak zannetmiyorum ki kimse türbanla, şununla, bununla uğraşsın. Sorunun kendiliğinden ortadan kalkacağına inanıyorum. Üniversiteler, yapmak zorunda olduğu esas fonksiyonu yerine getirirse, bu türden şeylerle uğraşmayacağız.”


12 Aralık 2007 – “Türban” üniversitelerde serbest bırakılamaz


Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığı'na Yusuf Ziya Özcan'ın getirilmesiyle ilgili soruları yanıtlayan Rektör Hilmioğlu, yeni başkanın özgeçmişine bakıldığında Abdullah Gül ile aynı ideolojiye sahip olduğunun görüleceğini savundu. Yeni Başkan Yusuf Ziya Özcan'ın başörtüsü ile ilgili düşüncelerini de yorumlayan Rektör Hilmioğlu, şunları söyledi: "O herhalde kendisinin bireysel düşüncesidir. Türkiye Cumhuriyeti bireysel düşüncelerle yönetilen bir yer değildir. Bununla ilgili Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararları vardır. Keza AİHM’in almış olduğu karar da vardır. Tüm bu kararlar Türkiye Cumhuriyeti'ni bağlar. Dolayısıyla herkesi de bağlar." Rektör Hilmioğlu, yeni bir başkanın gelmesi ve bu düşünceye sahip olması ile türbanın üniversitelerde serbest bırakılamayacağını kaydetti. (Zaman)

Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   90   91   92   93   94   95   96   97   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin