12 Aralık 2007 - Keyfi başörtüsü yasağına suç duyurusu
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümünde ameliyat sonrası 22 aylık bir bebeğe ve ailesine yaşatılan hukuk dışı muamele mahkemeye taşındı. Başörtülü olduğu gerekçesiyle 22 aylık hasta çocuğunun yanına alınmayan ailenin avukatları, Uzm. Dr. Altan Alim ve ameliyat hemşireleri hakkında “Ayrımcılık, görevi kötüye kullanma ve onur kırıcı muamele” suçlarını işledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Harbiye Askeri Müzesinde düzenlenen Türkiye Özürlüler Kongresine katılmak için Tüketiciler Birliği Derneğin standında görev alan dernek üyesi Gülsin Horan’ın başörtülü olduğu için fuar alanından çıkartılması da mahkemelik oldu. Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına giderek suç duyurusunda bulunan Gülsim Horan yaptığı açıklamada, “Tüketiciler Birliği Derneğinin Engelli Tüketiciler Komitesi üyesiyim. Maruz kaldığım davranış başta Anayasamız olmak üzere sair mevzuata göre suç oluşturmaktadır” dedi. (Milli Gazete)
12 Aralık 2007 - Başörtülü sayısı sahiden artıyor ise bu olsa olsa, mucizedir.
Nihal B. Karaca, Zaman’daki “Tesettür mucizesi” başlıklı yazısında Konda’nın anket sonuçlarını değerlendirdi: “Cumhurbaşkanımızın, Kamer Genç'in 'Eh artık Çankaya'ya doldurursunuz başörtülüleri' salvosuna verdiği cevap da hatırlardadır. 'Benim eşimin arkadaşlarının çoğunun başı açıktır' mealinde bir cümle. Kamer Genç'in ciddiye alınmasına mı yanarsınız, yoksa 'başörtülü insan' profilinin açık arkadaşların çokluğu nezdinde değillenmesine mi? Sonra, yüz binlerce mağdur, evine telefon açılan Tevhide Kütük nezdinde teselli bulmak ya da cam ayakkabısını baloda bırakmış Cinderella gibi bir gün evine telefon açılmasını ummak durumundadır şimdi, bu iyi midir, siz karar verin. Dahası şahsen 'sonradan açılanların' 'sonradan kapananlardan' fazla olduğunu düşündüğüm ve türban ile başörtüsü arasına pantolon-gömlek gibi fark koyarak baştan ölü doğduğunu iddia ettiğim Konda anketi bulgularını camia olarak pek bir hevesle inkar etmemizi de bu listeye eklemek isterim. Anketi çok sahih bulsaydık da 'eh, iyi olmuş' diyecek durumda değildik sanki. İktidar yıpratılıyordu felan. O halde 'inşallah Konda'nın verileri doğrudur' demek istiyorum. Çünkü şu koşullarda başörtülü sayısı azalmıyor ve sahiden artıyor ise, hatta artmıyor ama azalmıyor da ise, bu olsa olsa, mucizedir. Sizi bilmem, ama bir mucize bana iyi gelir.”
12 Aralık 2007 –“Türban” yasağını değiştirmeye Cumhurbaşkanının da gücü yetmez
Yeni YÖK Başkanının “bütün yasakların üniversiteden kalkması” yönündeki açıklamasına rektörlerden ve hukukçulardan tepkiler geldi. “YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz: Yasaktan anladıkları 'türban' ise onu değiştirmeye bunların, Cumhurbaşkanının da gücü yetmez. O haddini bilsin. Kimse kafasına göre iş yapamaz. O çalışmaları yaptığı ülkeye, Malezya'ya gidip bunları söylesin.” 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay: Prof. Dr. Hikmet Sami Türk (Adalet eski Bakanı): Yargı kararlarının dışına çıkılarak üniversitelerde türbana izin verilmesine kalkışılırsa, sorumlular hakkında savaların harekete geçmesi gerekir. Prof. Dr. Ülkü Azrak (Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim Üyesi): AKP'nin paralelinde bir kişi olan yeni YÖK Başkanı, hukuk bilmiyor. Hukuktan anlayan bir bilim adamı, türban konusunda yargı kararları varken yasağı kaldıramaz. Böyle bir davranış hem suç oluşturur hem de anayasaya meydan okuma anlamına gelir.” (Milliyet, Radikal)
12 Aralık 2007 – “Türbanlılar” uzaylı mı?
Tercüman yazarı Lale Şıvgın, merkez medyada yer alan başörtüsü haberlerinin içeriğine ilişkin şu yorumu yaptı: “Son zamanlarda türbanlı kadınlarla yapılan röportajları dikkatle okuyorum. Türbanlı kadınlarla yapılan röportajlar ilgi çekiyor olmalı ki medyada "türbanlı röportajı" furyası yaşanıyor. Ancak bu röportajların çoğunda dikkatimi çeken bir şey var. O da şu: röportajcılar, karşılarındaki türbanlı kadınlara "Siz ne yersiniz?", "Ne içersiniz?", "Nasıl eğlenirsiniz?", "Evde ne yaparsınız?" "Nasıl evlenirsiniz?" ve hatta "Saçınızı tarar mısınız?" gibi sorular yönelterek, türbanlı kadınlara adeta "Uzaylı" muamelesi yapıyorlar. İşin ilginci, türban takan ve türbanın dinimizin ve kültürümüzün bir parçası olduğunu savunan türbanlı kadınlar da, bu yabancılaştırmayı kabullenircesine, bu sorulan sakin sakin cevaplıyorlar. İyi ama türbanın "bir Anadolu geleneği, kültürümüzün ve dinimizin bir parçası" olduğunu savunanların, yaşadığımız kültürün tamamen dışındaymış gibi bir portre çizmeleri ve Türkiye'nin genelinden sanki çok ama çok farklı hayatlar yaşıyorlarmış gibi kendilerini başkalaştırmaları bir çelişki değil mi?
12 Aralık 2007 – Başını açanların ve örtenlerin kısmeti
Radikal yazarı Türker Alkan, başörtüsünün serbest bırakılması hususunda şu görüşleri savundu: “Geçmişte türbanı serbest bırakmanın öyle pek dramatik sonuçlar doğurmayacağını düşünürdüm. Nitekim üniversitede türbanın serbest olduğu dönemler oldu ve türbanlı kızların sayısında bir artış görülmedi. Hatta belki azalma bile oldu. Ama o zaman türban konusu şimdiki gibi kangren haline gelmemişti ve ülkeyi AKP gibi dinci geçmişi olanların partisi yönetmiyordu. Oysa şimdi farklı bir ortam var. Türban' artık ülkeyi yönetiyor! Cumhurbaşkanı'nın eşi türbanlı, Başbakan'ın eşi türbanlı, bakanlardan çoğunun eşi türbanlı, milletvekilleri eşlerinin çoğu türbanlı, yüksek bürokrat eşlerinin neredeyse hepsi türbanlı... Türban artık iktidar simgesi, güç simgesi haline geldi. Veyl türbansıza! Bu ortamda türban takan üniversite öğrencilerinin sayısı neden azalsın? Tam tersine, alabildiğine artacaktır. Tarhan Erdem'in araştırmasının da gösterdiği gibi...”
12 Aralık 2007 – Resmi sitede “türban”
Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın "www.konyavdb.gov.tr" internet adresine çeşitli okullardan öğrencilerin vergiyle ilgili mesajları konuldu. Zafer İlköğretim Okulu'ndan B.Y.'nin türbanlı fotoğrafının yanında, "Vergini ver devletine, haram katma servetine" sözleri yer aldı. Sitede, türbanlı ilköğretim öğrencisinin fotoğrafına yer verilmesi, "Konya Vergi Dairesi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarını hiçe saydı" yorumlarına neden oldu. Dün saat 09.30'a kadar erişilebilen site, daha sonra kapatıldı. Konya Vergi Dairesi Başkanı Harun Kaynak "İlköğretim öğrencisi bir kız çocuğunun türban takmasını" nasıl karşıladığı sorusuna, "İlköğretim öğrencisi değil. O şimdi lise öğrencisi" yanıtını verdi. Kaynak, başörtüsü yasağı ve kamusal alan tartışmalarının anımsatılması üzerine de "İnternet sitesi kamu binası değildir" dedi. (Hürriyet, Milliyet)
12 Aralık 2007 – Şapka başaramadı! Türbanı göreceğiz!
Necati Doğru, Vatan’daki “Şapka başaramadı! Türbanı göreceğiz!” başlıklı yazısında şunları yazdı: “Şimdi türbanlıların devridir. Türbanlılar, ekonomimizin bütününü; Başbakan'ın fiyakalı deyimiyle bir yeni "take off"a geçirerek, "üretimin kendi kendisini besleyebildiği" koşulları yaratıp "kaç dünya markası yaratabilecek" göreceğiz… Türbanlı anneler! Türbanlı kızlar! Türbanlı Büşra'cıklar! Şu soruyu kendinize sorun: Türban tartışmasından kimler yararlanıyor ve sizlere türban giydirenler ekonomide ne yapıyor? Çok ucuz işçiliğe, köle fiyatına emeğe, yüksek faize, borçla büyümeye vidalı; dünya markası üretemeyen, "birim fiyatı 5 doların altına mal ihracatı yapma döngüsünü kıramayan" ve yarın bir gün Türkiye'nin başı dara düşerse; canımızı, malımızı, namusumuzu koruyabileceğimiz atılımları yapamayan, duvara toslaması kaçınılmaz bir ekonomik modele mi bizi mahkûm ediyorlar?”
12 Aralık 2007 – “Başörtüsü yasağı kaldırılsın”
Eğitim-Bir-Sen'in 1-2 Aralık'ta Şanlıurfa'daki bölge istişare toplantısı sonuç bildirgesinde "okullarda İstiklal Marşı'nın da okunduğu törenlere son verilmesi, ilkokullarda okutulan öğrenci andının etnik farklılıklara göre yeniden düzenlenmesi, başörtüsü yasağının kaldırılması" gibi isteklerin medyaya yansıması üzerine Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu "törenlere katılma zorunluluğunun kaldırılmasının" öğrencileri bölgenin sert fiziki koşullarından korumak olduğunu savundu. Söz konusu istek, "ulusal bayram ve ulusal günler için yapılan törenleri, her hafta gerçekleştirilen bayrak ve İstiklal Marşı töreni"ni de kapsıyor. Öğrenci Andı'nın "etnik farklılıklara göre yeniden düzenlenmesi"ni destekleyen Gündoğdu, bunun kamuoyunun tartışmasına açılabileceğini söyledi. İsteğin temelinde bölgedeki etnik yapının devletle kaynaşmasının yattığını savunan Gündoğdu, üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasını istediklerini de ifade etti.
Dostları ilə paylaş: |