Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım Erdal demirkiran



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə9/13
tarix17.03.2018
ölçüsü0,65 Mb.
#45778
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13

Eskiden salakça da olsa misket oynuyordun, bir muhatabın vardı en azından. Şimdi playstation oynuyorsun. Makineye bağırıyorsun, yeni tabirle stres oluyorsun. Senin bu halini görünce acı çekiyorum.
192
193
Ben Dünyanın En Akıllı insanıyım

Eskiden yağmur yağınca derin bir nefes çekip "toprak ne güzel koktu!" diyordun. Şimdi asfalt, beton ve bina soluyorsun...

Eskiden ne güzel mektuplar yazardın sen. Mektubun hasret kokardı. Duygu vardı her bir cümlende. Yazın ne kadar.da güzeldi hatırlıyor musun? Şimdi yazın da çok kötü. Çünkü bilgisayarda yazıyorsun tüm mektuplarını. Tabii onlara da mektup denirse. Duygu yok, chatteki kısa cümlelerinde. Hasret kokmuyor gönderdiğin e-mailler. Çok denedim ama olmuyor. Tadı yok eskisi gibi. Makinelerle yaşamanın tadı yok, yok be dostum, yok!

Uyan insanoğlu, uyan! Sen yavaş yavaş kendini yok ediyorsun...

Neden yarattığın teknolojiyi kendini mahvetmek için kullandın? Alfred Nobel dinamiti; yol, tünel, köprü... yapa-sın diye bulmuştu ama sen savaşta kullandın. Adam TV'yi dünyadan haber alasın, şaheser yapımları, belgeselleri izle-yesin diye buldu; ama sen magazini icat ettin, ona müptelâ oldun. Adam interneti kendini geliştir diye buldu, sen eşinden dostundan vazgeçtin, chat uzmanı oldun.
Kemiren Böcekler...

Beynin küçülüyor! Çünkü çok uyuyorsun...

Çok uyumak, beş saatten fazla uyumak yani. Yanlış zamanda uyumak. Yanlış uyumak... Kısacası tercih edilen uykunun hatalı olması da beynini küçülten bir unsurdur. Fazla uyumak Ferrari bir otomobile mazot koymak gibi bir şeydir. Bu konuyu aşağıda detaylı bir şekilde anlatacağım.

İşin ilginç olan yanı; asabi olmanın, stresli yaşamanın, dedikodu yapmanın, gereksiz ayrıntılara takılmanın ve çok uyumanın beynimizi nasıl körelttiğini anlayamıyor olmamızdır. Evet düşünsel anlamda beynimizi kemirir bütün bunlar ama biz bunu asla fark etmeyiz veya fark etmeyi istemeyiz. Aynı anı iki defa yaşayamayacağımıza göre, maalesef bizim bunu ölçme şansımız da yoktur. Yani bir seneyi günde on saat uyuyarak yaşayıp, sonra aynı seneyi yeniden ama bu sefer beş saat uyuyarak geçirebilme şansımız yok. Eğer böyle bir şansımız olsaydı, aradaki farkın ciddiyetini daha iyi kavrayabilirdik. Ancak bugünden itibaren sinirlenmeyi, stresi, dedikoduyu, fazla uykuyu terk edersen, kısa zamanda hayatında birçok şeyin değişeceğini görürsün. Belki bu sefer on saat uyusaydım ne olurdu? sorusunun cevabını asla öğrenemeyeceksin ama kaliteli bir hayat süreceğin muhakkaktır. Bence denemeye değer...

Not: Beyin kemiren en büyük böceklerden biri olarak adından bahsedeceğim uykuyu o kadar ciddiye aldım ki; onun için ayrıca bir bölüm açtım...
1&4
195
Ben Dünyanın En Akıllı insanıyım
Beyin Kemiren Böcekler...

Egzersiz Zamanı

Gereksiz Ayrıntılardan Kurtul!

Bugün bir şey yap! Kendine iki dakika ayır ve hayatındaki gereksizleri incele. Çıkarabildiklerini çıkar hayatından! Bir tek tane gereksiz ayrıntıyı bile yok edebilir-sen, kendini şanslı say! Çünkü beynini kemiren bir böcekten kurtulmuş oldun.


Dünyanın En Güzel Şiirleri Bağlıdır...

Asla gitmem amma gönül peşinden, Ne çare ki gövde ona bağlıdır... Aşkın atasından sitem daşından, Sinem netsin sevda ona bağlıdır...

Bak ki kainatta şu keşmekeşe! Kar kalmış kerize, keleğe, keşe... Bülbül güle konar kuzgun da leşe, Karga netsin, kavga ona bağlıdır...

Sahra ıssız, toprak susuz, çöl sağır. Sopa sivri, semer sıkı, bel yağır. Yollar yıprak, menzil ırak, yük ağır; Kervan netsin, kira ona bağlıdır...

Vallahi kralı kargadan beter. Toprak beylerindir bizimdir kan ter. Kimisi güdülür kimisi güder. Geda netsin, moda ona bağlıdır...

Ne haşmetin kalır, ne de heybetin, Küle döner gider gül benzin betin... Sıladan çekince yolu gurbetin; Veda netsin, gıda ona bağlıdır...

Feragat gel Zevraki eyleme firak! Zaman zındık, zeval yakın, zan ırak, Çeneler çeynerse yutmaz mı gırtlak? Mide netsin o da ona bağlıdır...

196
197


10. Bölüm

Uyku Çılgınlığı

Büyük Miras: UYKU
Uyku Çılgınlığı

Uy m ....

Eğitimlerimde uyku hakkında ne biliyorsun diye her soruşumda cevap verebilen insan sayısı hiçbir zaman %1'i geçmedi. Cevap verenler de Uyku dinlenme zamanıdır ve çok güzel bir şeydir cümlesinin dışında hiçbir şey söylemediler. Çok garip, her gün 8 saat yapmış oldu-ğun bir işle ilgili söyleyebileceğin iki cümle yok. iki binli yıl-larda insanoğlu böyle yaşıyor hayatını işte. Bilinçsizce...

t . *


Birçok bilim adamı yıllarca, "Erişkin bir insan, günde en az sekiz saat uyumalıdır. Sekiz saat uyumadığı taktirde metabolizma çabuk yaşlanır. Az uyumak kesinlikle erken yaşlanmaya sebep olur." demiştir. Bizler de uzmanların bu uyarısını çok ciddiye alıp, sekiz saatten az uyumamaya özen gösterdik.

Hiç düşündün mü? Bir gün tıp otoriteleri bunların yanlış olduğunu söylerse, ne yapacağını. Hem de sen altmış yaşına geldiğinde. Hiç düşündün mü o zaman elini dizine vurmanın hiçbir anlamı olmayacağını? Diyelim ki sekiz saat yerine beş saat uyumak yetermiş meğer, dediler ve sen altmış yaşındasın. Ne yapardın? Kaybettiğin sekiz yılı kimden tahsil ederdin?

Bu bahsettiğim hiç uzak bir ihtimal değil. Daha geçen gün anladı tıp alemi, ülserle ilgili temel yargılarının yanlış olduğunu...

201
Ben Dünyanın En Akıllı insanıyım

"Yediğin gıdadan, içtiğin sigaradan veya alkolden ya da aşırı stresten..." cevabını vermiyor muydu? Geçenlerde anlaşıldı ki ülserin gerçek nedeni ne stres, ne yiyecekler, ne de içeceklermiş. Meğer ülserin gerçek nedeni, Heli-cobakter Plory (hp) adlı bir bakteriymiş. Ve yine hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş.

Not: Ben!|bunları yazarken, dostum Ahmet Yaşar Patır aşağıdaki haberi okuyup bana e-mail vasıtasıyla ulaştırdı. Ben de kendi yazılarıma hiç dokunmadan, bu haberi aynen takdim etmek istedim. Ben özellikle de son üç senedir az uyumanın faydalı olduğunu iddia eden bir insanım ve binlerce insan bunu, eğitimlerimde benden dinlemiştir. Üzülerek söylemek zorundayım ki; bu haber benden daha etkili olacak ve insanlarda bu referans hastalığı devam ettiği sürece birçok değer daima kaybolup gidecektir...

Az uyu, çok yaşa!!!

işin stresi ve yoğunluğu nedeniyle düzenli beslenemiyorsunuz... Vakit bulup da spor yapamıyorsunuz... Spor şöyle dursun, yürüyüşe bile çıkamıyorsunuz... Ama, "Bari birkaç saat fazla uyuyayım da zinde olayım..." diyorsunuz... İşte orada durun. Çünkü, Amerika'da bilim adamlarının yaptığı araştırma, bir gerçeği ortaya çıkardı: Gece uykusunu kısa tutanlar daha çok yaşıyor.

California Üniversitesi bilim adamları tarafından yapılan bu uyku araştırması, yaşları 30 ile 102 arasında değişen 1 milyon 100 bin kişi arasında yapıldı. Araştırmaya göre, gece 8 saat uyuyan kişilerin ömrü, 7 saat uyuyanlara göre 6 yıl içinde yüzde 12 oranında azalıyor.

Bilgi: Bu haber, 27.02.2002 tarihli Sabah Gazetesi'nden alınmıştır.


Uyku Çılgınlığı

Haa bu arada söylemeden geçemeyeceğim: Califor-nia Üniversitesi'nin araştırmasına göre ideal uyku süresi, 6 saat 30 dakikaymış. Ben ideal uyku süresinin beş saat olduğunu iddia ediyorum. (Bu da 10 sene sonraki gazetelerden bir haberdi!!!)

Ben aslında bir nevi erken uyarı sistemiyim...

Uyarıyorum: Erişkin ve sağlıklı (düzenli beslenen, sigara veya alkolü abartmayan ve herhangi bir rahatsızlığı olmayan) bir insana, günlük beş saatlik uyku yeter.

Fazla uyumak aslında alışkanlıktan başka bir şey değildir. Doğmuşuz, annelerimiz sıhhatimiz bozulmasın diye: Eee yavrum ee eee e... efektiyle biyolojik saatimizin ayarıyla oynamışlar. Beş saatlik bir uykuyla yetinebilecekken biz, ekstradan bir de üç saatlik bir alışkanlık uykusu kazanmışız. Çevrende çocuğunu uyutmaya çalışan biri varsa dikkat et! Uyurken mutlu olan tek bir çocuk göremezsin. Hepsi uyurken mutlaka ağlıyordun Çünkü uyku çaresizce kabul ettiğimiz bir nevi dayatmadır. Farkında olmadan ömrümüzün 1/8'ini, yani altmış senelik bir ömrün yaklaşık sekiz senesini boş yere uykuyla geçiriyoruz.

Annelerimiz, tamamen iyi niyetle, bizler henüz birer bebekken, erkenden uyutmuşlar bizi. Bu arada az da olsa magazin programlarını ve Müjgan hanımla yapacağı dedikoduyu çocuğundan daha çok seven anneler de var şüphesiz. Onlar da kendi keyifleri için uyuttular çocuklarını.


202
203
Ben Dünyanın En Akıllı insanıyım

Bu arada ben asla ve kat'a annelere, çocuklarını beş saat uyutsunlar falan demek istemiyorum. Sadece yirmi saat uyutmasınlar diyorum. Anneler bıraksınlar çocuklarının biyolojik saati kendiliğinden işlesin. Uykusu gelen çocuk zaten uyur. Uyuması için ayrıca bir çalışma yapılması gerekmez. Çocuğun uyanması da böyle. Uyanma zamanı geldiğinde de kendiliğinden uyanır. "'*

Hiç hesapta yokken, bir de bebeklerimize sallanınca uyumayı öğretiyoruz. Emzik alışkanlığı da bizim uydurmamız aslında. Böyle bir şey gerekli olsaydı, bebek emziğiyle beraber doğardı. Kendilerine acındırmayı da biz öğrettik onlara. Çocuk ağladı. Sussun diye istediğini yaptık. Sustu. Büyüyünce de böyle olacağını zannetti. Bir işe başvurdu, işverene kendini acındırmaya kalktı. Ağlamadı ama ağlamaktan beter oldu. Fakat bu hiçbir işe yaramadı. İşsiz ve komik oldu. Çünkü hiçbir işveren annelerimiz kadar şefkatli değildi.

Eğitimlerimde bazı anneler bana, "Peki ama eğer uykusu yoksa, neden sallayınca bebeklerimiz uyuyor?" diye soruyorlardı. Vücut yatay pozisyona geçtiğinde beyin anında uyku hormonlarını devreye sokar ve uyuruz. Yani erişkin bir insanı da dizlerine alıp dizlerinde salla-san uyur. Aslında otobüste, metroda, minibüste... seyahat ederken uyumamız da, çok eski bir bilinçaltı kaydının açığa çıkmasından başka bir şey değildir.

Yatay pozisyonda sallanmaya, sallanınca da uyumaya alışan beden, ileride de sallanınca tıpkı eski günlerdeki gibi uyku hormonları tarafından kuşatılır ve uykumuz gelir. Buradan hareketle uyku kaynaklı
Uyku Çılgınlığı

birçok trafik kazasının temelinde nostalji yatmaktadır diyebiliriz.

Bu konuyu biraz daha netleştirmek için, kitap okurken neden uyuduğumuz konusuna biraz değinmek istiyorum.

Uykun kaçar, eline bir kitap alır ve uyumaya çalışırsın. Çok doğaldır ki vücut yatay pozisyona geçince uykun gelir. Normal bir biçimde yatağa girince uyuman gerekmesine rağmen uyuyamazsın çünkü aklına bin türlü sorun takılır. Halbuki eline bir kitap alınca kafanı yeniden toplar, uyku hormonlarınla mücadele etmekten vazgeçer ve uyursun.

Beyin, yatay pozisyonunla kitap arasında bir bağlantı kurar. Bu bağlantıyı da uykunla ilişkilendirir. Sonuçta yatay pozisyona geçince zaten uykun geliyor idiyken, şimdi yatmana gerek kalmadan, eline bir kitap alınca uyuyorsun. Yatarak TV izleyen ve uyuyan bir insan, belli bir zaman sonra TV yi dikilerek bile izlese uykusu gelir.

.:• . ''.- /î

Sanki uyumaya geldik koca dünyaya...

Günde beş saatlik uykunun insana yetebileceği gerçeğinin son derece ütopik gözükmesi, sekiz saatlik uykuya alışmamızdandır. Düşün şimdi, günlük uyuma saati on altı saat olsaydı ve biri çıkıp, "Sana sekiz saat uyku yeter!" deseydi ne düşünürdün? Sekiz saat uyuyan bir insana da "Sana beş saatlik uyku yeter!" demek böyle bir şey işte.

Birçok güzel şeyle birlikte uykuyu da biz icat ettik.

204
205


Ben Dünyanın En Akıllı insanıy
ırn
uyku Çılgınlığı

Biz insanız, kullanabildiğimiz bir beynimiz var. Bu da doğal olarak bize üretebilme imkânı sağlıyor. Tembelliği de, uykuyu da beynimizle kendimiz üretiyoruz. Meselâ karıncalar hiçbir zaman uyumazlar. Buna karşın, bu özellikleriyle asla hava atamazlar. Bu onların yaratılışında vardır ve buna müdahale edemezler. Uyumaya çalışan bir karınca göremezsin. Halbuki biz müdahale edebiliyoruz. Tembelliği, uyuşukluğu ve fazla uyumayı da yine biz insanlar icat etmişiz. Acaba ormanda her şeyden ve herkesten uzak yaşayan varlıklar olsaydık, günlük uykumuz kaç saat olurdu? Acaba güneş doğduktan sonra mı uyanırdık, yoksa kuşlarla birlikte güneş doğarken mi?

Düşünebiliyor musun? Kainattaki her canlı güneşle birlikte uyanır. Kuş, kurt, çiçek, böcek, sinek... ne varsa yaşama dair, hepsi güneşle birlikte uyanır da sadece insan takmaz güneşin uyarılarını.

Uyku yaşam tarzıyla da doğrudan ilgilidir. Hedefi olmayan bir insan ne diye erken uyansın? Ayrıca uyansın da ne yapsın? Öte yandan; hedefi olan, büyük düşünen, iz bırakmak isteyen, kendine saygısı olan insan uykuyu ne yapsın?!

Başarılı insanlar az uyumazlar, az uyuyan insanlar başarılı olurlar.

Herkes bilir ki, başarılı insanlar az uyurlar. Ama bu yanlıştır. Başarılı insanlar az uyumazlar, az uyuyan insanlar başarılı olurlar. Hiç kimse dur ben bir başarılı olayım, sonra az uyurum dememiştir. Az uyuduğu için başa-


nlı olmuştur Edison. İbni Sina az uyuduğu İçtoİbni Sina ol

muştur. Napolyon da öyle... * :

21. yüzyılda insanlar sekiz saat uyuyorlar. Bu ortalaması tabii ki. Günde on beş saat uyuyan adam var. Ben gördüm, var. Ama benim gibi dört saat uyuyan adam da var, ortalamasını alınca sekiz saat oluyor işte.

Günde sekiz saat uyuyan bir insan, toplam ömrünün üçte birini uykuda geçirirken, beş saat uyuyan bir insan, ömrünün ortalama beşte birini uykuya verir ki, bu da toplam altmış yıllık bir ömürde yaklaşık sekiz sene zaman kazanmak anlamına gelir. O halde tüm dünya, sekiz saat yerine beş saat uyursa, mevcut nüfus değişmeksizin 6,5 milyar insan, yaklaşık 1 milyar daha artar ve bu bir milyarlık yeni katılımı üretime dönüştürebilirseniz, manyak şeyler olur.

Ayrıca az uyumak zihnin daha güçlü olmasını sağlayacağı için, sinerjik bir etkiyle tüm insanlar daha verimli, daha güçlü olacaktır. Böylece matematiksel artış 1/8 nispetinde olsa da, reel artış çok daha ciddi bir boyutta olacaktır ki, benim matematiğim bunu hesap etmeye yetmez...

Az uyuyanlar daha sosyal

Çevrende az uyuyan insanlara bak! Daha hareketli, daha sosyal ve daha dışa dönük olduklarını göreceksin. Acaba onlar da az uyudukları için mi dışa dönük oldular, yoksa dışa dönük oldukları için mi az uyuyorlar? Bence ilki doğru. Yani az uyudukları için sosyal birer varlık olmuşlar. Çünkü beyinlerinin uyuşmasına izin vermemişler. Zihinleri
206
207
Ben Dünyanın En Akıllı insan
y ı m
Uyku Çılgınlığı

hep daha zinde olmuş, daha analitik düşünebilmişler ve sonuçta daha başarılı olmuşlar.

Uyku...

Genel bir ifadeyle uyku, bir şarj ve deşarj zamanıdır. Uyku, beynimizde bulunan hipotalamus tarafından kontrol edilmektedir. Hipotalamus, uykumuz süresince bize, iki aşamalı .bir uyku öngörür. Bu aşamalar Rem ve NRem uykusu olarak adlandırılmıştır. Rem uykusu hafif, NRem uykusu ise derin uykudur.



Rem uykusu, rüya gördüğümüz uykumuzdur. Rüya hakkında birçok efsane üretilmiş olmasına rağmen bazı bilim adamları rüyayı, "Gün boyu öğrendiklerimiz Rem uykusu sırasında tasnif edilir ve bu tasnif sırasında açığa çıkan görüntülere rüya deriz." şeklinde tarif etmektedirler ki ben de buna inananlardanım. Ancak Rem uykusu daha çok gece boyunca, üzerimizdeki psikolojik baskılarla mücadele eder. Gün içinde yaşadığımız tüm psikolojik etkiler, Rem uykusu sırasında zayıflatılır ve gerginliğimiz hafifletilir.

NRem uykusu sırasında ise, fizyolojik yorgunluklarımız giderilir. Kasılan kaslarımız, yorulan tüm organlarımız bu aşamada (NRem uykusu) gözden geçirilerek ertesi güne hazır hale getirilir.

Toplam uykumuzun (100 birim kabul edelim) dağılımına baktığımızda, uzmanlara göre yeni doğan bebeklerde NRem ve Rem 50+50 şeklindedir. Büyüdükçe Rem uykusu azalır ve onun yerini de NRem uykusu alır(25+75 veya 30+70 gibi). Bu oran yapılan işlere göre kişiden kişiye de-
ğişir. Gençlik ve orta yaş geçilince, yaşlılık döneminde Rem uykusu tekrar geri döner ve yeni oran tıpkı eskisi gibi 50+50 olur.

Bedenimizdeki muhteşem klinik...

Aslında bedenimizde kocaman bir klinik var diyebiliriz. Bu kliniğin şefi Dr. Hipotalamus, Psikologu Dr. Rem, Dahiliye uzmanı da Dr. NRem'dir.

Önce Dr. Hipotalamus bizi uyutur. Uykuya daldığımız an, Dr. NRem gelip tedaviyi başlatır. İlk çalışmayı tamamlar. Ardından Dr. Rem gelir. O da çalışmasını tamamladıktan sonra tedavimizi uyanıncaya kadar dönüşümlü olarak sürdürürler.

Asıl çalışma ilk 3,5 - 4 saatte tamamlanmış olur. Geriye kalan 1-1,5 saatlik zaman dilimi de son kontrollerin yapılması için harcanır. Böylece beş saatlik uyku tamamlanmış olur.

Bahsettiğim uyku süresi, çalışma temposuna göre, 30 dakikalık bir sapma gösterebilir. Bu beş saatlik süreyi, ortalama bir uyku süresi olarak kabul etmek lazım. Çünkü herkes aynı oranda yorulmaz. Bazıları daha ağır işlerde çalışır. Yani bir inşaat işçisiyle, müteahhidinin uykuya olan ihtiyacı aynı değildir. Fizyolojik yorgunluk açısından işçi daha çok yorulur. Ama öyle işler vardır ki; psikolojik yorgunluğu, fizyolojik yorgunluktan daha fazla yük olur bizim kliniğe. Bir bilgisayar programcısıyla, bilgisayar taşıyan insanı mukayese ettiğimizde beş buçuk saat uyuması gereken programcıdır. Çünkü onun zihinsel yorgunluğu daha ağır basar.


208
209
Ben Dünyanın En Akıllı insanıyım

Elbette ki uyku süresini sadece yorgunluk kavramına bağlayamayız. Hedeflerimiz de bu sürenin tayininde çok ciddi rol oynar. Yapacak bir şeyi olmayanlar, bilinçaltı düzleminde uykuyu bir kaçış süreci olarak değerlendirecek ve daha fazla uyuyacaklardır. Ben bunu kendi hayatımda birebir yaşayan bir adamım. Bu kitabı yazarken, haftalarca iki saat uyuduğumu bilirim.

Beş saatlik uykudan sonraki süreyi kesinlikle alışkanlığımız ve çok uyumaya olan inancımız için uyuruz.

Ayrıntı:


Yaklaşık on saattir aralıksız yazıyorum. Şu anda

saat 06:30 ve üç saat sonra çok ciddi bir

seminerim var. Artık uyumalıyım.

Enteresan bir oyun...

İki bilim adamı, bir araştırma için kuzey kutbuna gittiler. Hem de bir günün tam üç ay sürdüğü bir zamanda gittiler. Akşam oldu, sabah oldu kavramının olmadığı bir yerdi kuzey kutbu. Her zaman gündüzdü. Saat olmazsa akşam yemeğini kaçırabilirdin yani.

Gün boyu çalışan iki araştırmacı, saate göre akşam olduğunda araştırma üssüne geri döndü. İkisi de çok yorgundu. John her zamanki gibi günlüğüne bir şeyler karaladı. Saat 23:00 oldu. John artık dayanamayacağını ve uyuması gerektiğini söyledi. Brian'a saati işaret ederek; "09:30'a kur da yarın balığa


yyku Çılgınlığı

gidelim." dedi. Brian saati kurdu ve uyumak için yataklarına girdiler.

Balık tutmayı saymazsak, uyumak en büyük hobisiydi John'un. Anında uyudu. Brian'ı bir türlü uyku tutmuyordu, O da uykusuna düşkün biriydi ama kutba geldiklerinden beri uyku düzeni alt üst olmuştu. Brian yatağında epeyce debelendikten sonra yerinden kalktı. Yapacak bir şeyler aradı ama bulamadı. Okuyacak kitap da yoktu çünkü getirdiği tüm kitapları bitirmişti. Masanın üzerinde duran eski tarihli bir gazeteye baktı. Sıkıldı...

Brian'in aklına John'a bir oyun yapmak geldi ve o esnada 23:55 olan saati ileri aldı, 09:15 konumuna getirdi. Sonra tekrar yatağa girdi. 09:30'a kurdukları saatin çalmasını bekledi. On beş dakika sonra saatin zili büyük bir gürültüyle çalmaya başladı. John yerinden fırladı, saati susturdu ve Brian'a kalkmasını söyledi. Brian önce şaka yaptığını söylemeyi düşündü ama sonra vazgeçti. Ne de olsa uykusu yoktu. Hiç çaktırmadan, sözde uyumuş ama uykusunu almamış bir tavırla uyandı ve "Yarın gitsek olmaz mı?" dedi. John, "Hayır yarın olmaz bugün gideceğiz, öyle planlamıştık." dedi. Yola çıktılar. Balık tuttular, ızgara yaptılar. Sonra dünden yarım kalan işlerini tamamladılar. Bütün bunlar olurken, bir saatlik uykusuna rağmen, hiç uykusu gelmedi John'un.

Tekrar saate göre akşam oldu, üsse döndüler. John'un ekstra bir yorgunluğu falan da yoktu ama Brian bitmişti. Çünkü John'un aksine, o uyumadığını biliyordu.
210
211
Ben Dünyanın En Akıllı insanıyım
Uyku Çılgınlığı

Her şeye rağmen Brian, yaptığı oyunu John'a anlatmadı. Saat yine 23:00 oldu. John günlüğüne, geçirdikleri bu müthiş günü yazdı. Sonra yarının planını yaptılar ve saati yine 09:30'a kurup yataklarına girdiler. Brian tüm bu olup bitenler karşısında şaşkındı. Basit bir oyun onda inanılmaz çağrışımlar yapmıştı.

Brian'o gece başka bir oyun denemeye karar verdi. John uyuduktan sonra, Brian tekrar yerinden kalktı. Bu sefer saati geriye aldı. 19:00 konumuna getirdi ve tekrar yatağına döndü. Deliksiz uyuyan John, sekiz saat sonra kendiliğinden uyandı ve saate baktı. Saatin henüz 03:00 olduğunu gördü ve tekrar uyudu. Saat 09:30'da saatin zili çaldı ve uyandılar. John o gün neredeyse on dört saat uyumuştu ama değişen hiçbir şey yoktu. Yine eğlendiler, yine çalıştılar, yine yoruldular ve saat yine 23:00'ü gösterdi, üsse geri döndüler.

Değişen hiçbir şey yoktu, Brian'ın kafasında yıkılan tabular dışında.

Brian, John'a olanların hepsini anlattı. John inanmadı önce ama Brian çok ciddiydi. Uykunun bir alışkanlık olduğunu anladılar. İnancın inanılmaz etkisini gördüler...

Brian ve John araştırma yapmak için gittikleri kuzey kutbundan, yarı yarıya azalttıkları uykularıyla geri döndü. İki kafadar geçen sene tatillerini Mi-amı'de geçirdi ve her gece, herkesten dört saat daha fazla eğlendiler.

Aslında kuralları pek sevmem ama uyumanın ciddi ciddi kuralları var...

Bilinçaltında, sekiz saat uyumayla ilgili kayıt o kadar güçlüdür ki, bu kaydı tek cümleyle silmek gerçekten zordur. Sadece "Ben artık beş saat uyuyacağım" demekle olmaz. Uyumanın belli kuralları var. Öncelikle ona uygun uyuman gerekiyor. Ta ki bilinçaltmdaki yeni kaydı, eski kayıttan daha güçlü hale getirinceye kadar.

Uyumanın Kuralları

Geleneksel uyuma pozisyonu: Yan yatılır, bacaklar göğse doğru çekilir. Sonra omuzlar büzüştürülür ve boyun, göğse doğru eğilir. Son olarak iki el, avuçlar birbirine bakacak şekilde kavuşturulur, yanağın altına koyulup son bir mutluluk hareketi yapılarak uyunur...

Ve klinik faaliyete geçer. Dr. NRem gelir ve gün boyu kasılan tüm kasları gevşetmek için çalışmaya başlar. Dr. NRem çalışmasına en son kasılan kastan başlar ve başa doğru gider. Uyurken kaslarını gererek uyuduğun için de sadece uyuma anında gerilen kaslarını uykuya hazır hale getirebilmek için çok ciddi bir zaman harcar. Yani geleneksel uyuma pozisyonunda uyumuşsan, Dr. NRem, başhekimlik tarafından kendine ayrılan sürenin oldukça önemli bir kısmını, uyurkenki kasılmalarını gidermeye ayırır. Böylece Dr. NRem asıl yapması gereken işlerden daha çok, sabaha kadar, ona uyurken verdiğin ilâve ve gereksiz işlerle uğraşır ve işini hakkıyla tamamlayamaz. Sonra da sabahları kalkmakta güçlük çekersin. Beş dakika daha uyuyayım diye çırpmırsın.
212
213
Ben Dünyanın En Akıllı insanıyım

Kural -1: Kasılmadan uyu!

Uyumaya geçmeden önce tamamen rahat ol. Asla kasılma. Adeta bir ölü gibi yat... Öğrencilerime bunu söylediğimde, ertesi gün bazıları bana: "Hocam dün gece uyurken kasılmamak için acayip kasıldım." diye geliyorlardı. Çünkü kasılmayı engellemek için yan yatmak yerine, yüzüstü veya sırtüstü yatmaya kalkmışlardı. Özel bir çaba harcayıp, kasılmamaya şartlanarak uyumayı denemişlerdi. Halbuki kasılmayacağım diye şartlanmak, daha çok kasar insanı... Geleneksel uyuma pozisyonuna geç ve kendine dışarıdan bak. Omuzlarını ve boynunu serbest bırak, bacaklarını da birazcık gevşet. Hepsi bu!

TV'nin karşısında uyumaktan daha rahat bir uyuma şekli tanımıyorum. TV izlerken uyuyan birinin yatış şekline bak, elleri iki yana düşmüş ve hiçbir kası gerilmemiştir. Dr. NRem tedaviye geldiğinde hastası için yapacağı çok fazla bir şey yoktur. Sadece günlük rutin yorgunluğuyla ilgilenir. Ancak TV'nin karşısında uyuduğumuzda mutlaka birileri gelir, uyan da yatağına geç diyerek tüm tedaviyi alt üst eder. Kim ne bilsin o anda senin NRem uyuduğunu ve uyandırılmanm sana, kafana çivi çakmaktan daha fazla zarar vereceğini. TV'nin karşısında uyuyakalan bir insana yapılabilecek en büyük iyilik; üzerine bir battaniye örtüp TV yi kapatmaktır.

Kitap okurken uyumak da böyle. Hiç kasılmadan uyursun. Böyle uyumanın uykuyu daha verimle hale getirdiği doğrudur. Tek sakıncası yukarıda da bahsettiğim gibi, ileride herhangi bir kitap okurken uykunun gelebilecek olmasıdır ancak hedefinin çok büyük olmasının da tüm uyku
Uyku Çılgınlığı

tuzaklarını yerle bir edeceği muhakkaktır. O halde en kısa zamanda çok büyük bir hedef belirlemeye bak.


Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin