1)Nuran + Mustafa Eroğlu(Öğret.)= Gerek Nuran ve gerekse eşi Mustafa benim değerli öğrencilerimdendir. Çocuklarının isimlerini öğrenemedim. 2)Nuray + Ali Durak = Sonradan ayrıldılar. 3)Oktay - 4) Yakup- 5) Gülgün – 6) Memet – Bunlar hakkında yakınlarından ısrarla talep etememe rağmen bilgi alamadım. Bayağı merak etmekteyim.
NİYAZİ TURAN- Yakinen tanıdığım değerli arkadaştır. Subay olarak çeşitli bölgelerde çalıştıktan sonra emekli oldu. Ancak, emekliliğini doyunca yaşaya- madı. Önce bir gırtlak ameliyatı geçirdi. Daha sonra bir trafik kazası sonucu vefat etti. Amcası kızı Sema ile evliliğinden; 1) Akın 2) Serkan olmuşlardır.
MÜŞERREF – İlk evliliğini İbrahim Balkış ile yaptı. Onun ölümü üzerine bir zaman sonra Memduh Güney ile ikinci bir evlilik yaptı. Çocuk yok.
- M U S T A F A T U R A N – Efendi, dürüst, saygılı ve güler yüzlü bir in- sandı. Devlet memurluğundan emeklidir. Edibe ile olan evliliğinden; 1)Mehmet Ragıp(Bankacı)- Hoş sohbet, cana yakın ve girişken bir arkadaştır. 2)İbrahim- Kendine, süsüne düşkün, bakımlı. Ne yaptığı bilinmez. 3)Fahri Nurzat (Şoför) +….. 4)Ferruh(Arkeolog)- Zeki bir öğrencimdi.5)Kürşat +…… 6)Sema + Niyazi Turan = Akın ve Serkan. 7)Zafer(şoför)+ …
… & …
- K E Ç E C İ A İ L E S İ -II -
Turan ailesi gibi Ardahan’ın Dıbat köyünden gelmedirler. Ve aynı ailenin bir kolunu teşkil etmektedirler. Zira Turan ailesi de gerek memlekette iken ve gerekse burada “Keçeciler” olarak anılmışlardır.
Bu aile 1974 yılında Ardahan’ın Dıbat ( Dağevi ) köyünden gelip kalıcı olarak Doğanşehir’e yerleşmiştir. Aile Aşur ve Mülkinaz’dan türemedir. Bu beraberlik- ten; 1)Bayram 2) Mihrinaz 3) Gülfinaz 4) Seyhat 5) Midesim 6) Selfinaz ol-muşlardır. Bu aile fertlerinden Bayram ve erkek kardeşi Midesim Doğanşehir’e gelmiş, diğer kız kardeşlerin tümü memlekette kalmışlardır.
BAYRAM KEÇECİ- İlçeye geldiği andan itibaren bakkal dükkanı işleterek çocuklarının ve ailesinin geçimini sağladı. Nezaket ile olan beraberliğinden; 1)Yurdagül- Gogop ailesinden Nebi Korkmaz ile evlenmiş ve Reyhan isminde bir çocukları bulunmaktadır. 2) Zafer Keçeci – Yıldız ile olan evliliğinden; Nida ve Oğuz Kaaan. 3) Zakir Keçeci – Emine ile olan evliliğinden; Gökdeniz ve Yusuf. 4) Gökhan Keçeci – Saadet ile olan evliliğinden 2 çocuğu bulunmak-tadır. 5) Selma- Akın ile olan evliliğinden; Aslı-Azra-Emir Mert. 6) Belma- Dr. Memet ile olan evlilğinden; Alperen- Yiğit- Belis. Olmuştur.
MİDESİM- Benim değer verdiğim terbiyeli, saygılı, çalışkan ve üretken öğ-rencilerimdendir. Ağabeyi ile birlikte ilçeye gelmiş olup, öğretmen olarak yaşa-mını Malatyada sürdürmektedir.
…. & …..
A R T V İ N’den G E L E N A İ L E L E R
İskitler zamanından kalma olan bu şehir, İskit beyinin adından dolayı bu isimle anıldığı ifade olunmaktadır. 3000 yıllık eski bir tarihe sahip olan burası 1936 yılında Çoruh, 1956 yılından itibaren de bu günkü ismi ile anılır olmuştur. Geçmiş tarihi incelendiğinde, değişik kavimlerce bu topraklara el konulduğu gö- rülmektedir. İskit Türkleri, Arsak Türkleri, Pontuslular, Bizanslılar, Sasaniler elinde bulunan bu toprakların, Hz.Osman zamanında Müslümanların eline geçti- ğini görmekteyiz. Bilahare Romalılar, Persler, Emevi ve Abbasi’lerin eline ge- çen bu yerde, 1071 yılındam itibaren Selçuklular hakimiyet kurmuş, daha sonra sırası ile Moğollar, İlhanlılar, Celayirliler, Karakoyunlular, Timur, Akkoyunlu- lar ve Safeviler hakim olmuşlardır. Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı topraklarına katılan, 93 Harbi diye anılan savaş ve I.Dünya Savaşı sonucunda toplam 43 yıl Rus’ların egemenliğinde kalan Artvin, 7 Mart 1921 yılında Kazım Karabekir Paşa tarafından Anavatan’a dahil edilmiştir…
Viranşehir’e 93 muhaciri olarak gelenlerin hemen hemen Artvin’in şirin ilçesi Şavşat ve ona bağlı olan köylerden gelmiş olduklarını dikkate alarak, Şav-şat ile ilgili kısa bir bilgi sunalım.
Şavşat, tabiat harikası, cennet gibi güzel bir ilçedir. Artvin’e bağlıdır. Posof ile sınır komşudur.Yüzölçümü 1317 km.kare, nüfus yoğunluğu 25 dir. Merkeze bağlı 35, Meydancık(İmerhev) bucağına bağlı 14,Veliköy bucağına bağlı 12 köyü vardır. Dağlık bir arazisi vardır. Dağları sarıçam ve köknar ormaları ile donanmıştır. İnsanları tarım ve hayvancılıkla geçinir.Toprakları madence zen- gindir. Son zamanlarda turizme de açılmıştır. Evliya Çelebi’nin Seyahatname- sine göre “Çıldır” eyaletine bağlı bir sancaktır. 65000 hası vardır. Geçirdiği çeşitli dönemlerden sonra Selim Han zamanında Osmanlı topraklarına katıldı. Daha sonra el değiştiren Şavşat, III. Murat zamanında Lala Mustafa Paşa ta- rafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır. Daha önceleri İskit, Arsak Türkleri ve Selçuklular bu topraklara sahip olmuşlardır. İslâm Halifesi Hz.Osman zamanında, müslümanların eline geçince, müslümanlık hızla yayıl-maya başlamıştır. Kars’ın Posof ilçe ve köyleri ile sınırdaştır. Son sayımda nü-fusu 7900 dür. Şavşat Kalesi, eskiden ocaklık olarak idare edilirdi. Eski adı ile “Şavşadistan “da sarp bir yerdir.
Şavşat’tan ilçemize tayin olan kaymakam İsmail Aka( sonraları intihar etti-ğini duyduk.)yı ziyaretimizde, ilçemiz insanlarından bir kısmının Şavşat’tan gelip buraya yerleştiklerini söyleyince, hayretten gözleri fal taşı gibi açılmış “Yahu sizler delimisiniz! Şavşat gibi doğa harikası, Cennet gibi bir yer bırakılır da buralara gelinir mi?” demişti. Ancak, ne gaye ile buralara gelinmek zorunda kalındığından tabii haberi yoktu tabi!..
- C A N A İ L E S İ –
Bu aile, “Begi’ler” olarak anılmıştır. İBRAHİM ve ADİLE’den türemiştir. Bu beraberlikten; Memet Ali (1876-1936)- Zöhre(1874-1919) ve Gülefer (1878-1913 ) dünyaya gelmişlerdir.
I)MEMET ALİ (1876-1936)- Okçu ailesinden Hüseyin ve Havva’dan olma Nineli ile olan evliliğinden Yusuf dünyaya gelmiştir. Memet Ali, eşinin ölümü üzerine, İbrahim ve Cemile’den olma Güleser ile bir evlilik daha yaparak, oğlu Yusuf ile bacanak olmuşlardır. Bu evlilikten çocuk yoktur.
YUSUF CAN(1905-1972) İnce uzun boylu, kapı komşumuz olması münase- betiyle, çocukluğum sırasında, hem kendisi hem de eşi Seyhat nene bana çok sevecen davranmışlardır. Seyhat, kayın babasının son aldığı Güleser ile kardeş-tir. Kendisini biraz mal canlısı birisi olarak tanıdım. Hem ev ve hem de tarla komşumuz olması münasebetiyle, tarlalarda sınır ihlali yaptığını duyardım. An-cak, bana karşı iyi ve sevecen davrandığı için, ben de ona sevgi ve saygı duyar-dım. Kendisi ilçede Begi Yusuf olarak anılırdı.
İbrahim-Cemile kızı SEYHAT(1905-1977) ile olan evliliğinden; Niyazi(1929-1965)- Hediye(1930-1943) ve Nazif (1937-1941) dünyaya gelmiş, Hediye ve Nazif çocuk yaşlarda vefat etmişlerdir.
Evlerinde bir de Seyhat nene’nin ablası Güleser nene de yaşamakta idi. Onun, Memet Ali’nin ikinci eşi olarak bilmekteyim. Kendisi Seyhat nene’nin aksine, insanlardan uzak ve daima suratı asık, mutsuz bir insandı. Ben de dahil çocuk- lardan hiç hoşlanmazdı. İbrahim ve Cemile’den olma bu iki bacı, Pehlivan aile- sinden Pehlül Pehlivan’ın eşi Ayşe ile amca çocukları oldukları dillendirilmek- tedir.
NİYAZİ CAN (1929-1965)- Kapı komşumuz olduğu için kendisi ve ailesini çok iyi tanımaktayım. Dünya iyisi bir insandı. İnsanlara karşı çok yakın ve say-gı, çocuklara ve özellikle de bana karşı sevgi dolu idi. Ben de ona karşı sevgi ve saygı duyardım. Genç yaşta ölümünden büyük üzüntü duymuş ve gözyaşı dökmüşümdür. Molla Pehlül ve Zahide Kutlu’dan olma Hatice ile evliliğinden; Metin - Nermin – Fethi- Ferit- Nezihe dünyaya gelmiştir.
METİN CAN (P.T.T.Em.)- Kapı komşumuz olması nedeniyle çoğu zamanları- mız birlikte geçmiştir. Onların düz ve geniş damlarının üzerinde az oyunlar oy-namazdık. Kendisi benden biraz küçük olmasına rağmen, o bana saygı ve sevgi duymuş, ben de ona müşfik davranmışımdır. Dialoğumuz düzeyli olmuştur. Kendisi doğrucudur. Haksızlığa tahammülü yoktur. Anneleri Hatice ablayı saygı ile, diğer tüm çocuklarını sevgi ile anarım. Metin Can’ın yine P.T.T den emekli Şengül ile evliliğinden; 1)Dilek(öğret.) + Abdullah = Şafak 2)Melek(Öğret.) + Mete = Aslı- Hüseyin ve Hilal. 3)Deniz + Henüz bekar.
NERMİN –Fuat Öztürk ile olan evliliğinden: Nükhet- Murat- Uğur ve Kübra dünyaya gelmiştir.( Geniş bilgi “Öztürk” ailesinde.) Nermin son derece akıllı ve terbiyeli, insanlara saygılı ancak biraz çekingen biri olarak bilirim. Kendisini bi-zim ailenin bir ferdi gibi kabul ederdim.
FETHİ CAN(Me.Em.)- Öztürk ailesinden Hanifi-Ümmi kızı Nuray ile olan evliliğinden; 1)Nevay + Naci = Bir oğlan çocuğuna sahiptirler. 2)Fatih + Meh-tap = Arda. 3)Oğuzhan + Henüz bekardır.-
Fethi Can, sempatik cana yakın, büyüklerine karşı saygılıdır. Bana karşı saygıda kusur etmemiş, ben de onu kollamışımdır.
FERİT CAN(Kom.)- Celal kızı Sevgi ile olan beraberliğinden; 1)Engin + Henüz bekardır. 2) Ersin + Henüz bekardır.
Ferit Can- Sevimli, sempatik ve cana yakın birisidir. Bana karşı oldukça saygılı-dır. Ben de ona yakın durmakta ve sevmekteyim.
NEZİHE – Reşit Kınacı ile olan beraberliğinden ; Emre- Eren olmuştur. ( Geniş bilgi “ Kınacı “ ailesinde.)- Ailenin küçükleri Ferit ve Nezihe, sevimli ve sem-patik insanlar olup toplumda kabul görmüşlerdir. İnsanlara karşı saygılıdırlar.
II)ZÖHRE (1874-1919)- İbrahim ve Adile’nin en büyük çocuklarıdır. Aslen Urfalı olup, sonradan ailesi ile birlikte Besni’ye göç eden, annesi ve babası öl- dükten sonra da Viranşehir’e gelen Ahmet ile olan evliliğinden; Pakize- Emine- Hacı Mustafa- Hacı Ahmet dünyaya gelmişlerdir. Pakize( Özcan ve Canpolat ailesinde)- Emine( Turan ailesinde)- Hacı Mustafa( Tatar ailesinde) ve Hacı Ahmet(Yalvaç ailesinde) ele alınmışlardır.
III) GÜLEFER (1878-1913)- Hasan Özcan ile evlilik yapmış, bu beraberlikten çocuk olmamıştır. Kendisi ölünce kocası Hasan, baldızı Zöhre’nin kızı Pakize ile bir evlilik daha yapmış ve akabinde seferberlik nedeniyle Çanakkale Savaş- larına katılmış ve şehit düşmüştür. Bu arada Pakize doğum yaparak İshak Öz-can’ı dünyaya getirmiştir. Ama ne yazıkki, ne Hasan oğlu İshak’ı ve ne de İs-hak’ın babasını görmesi nasip olmamıştır. Kocası Hasan’ın şehit düşmesi üze-rine bir küçük çocukla dul kalan Pakize, Hacı Memet Canpolat ile evlenmiş, bu evlilikten; Rahime- Osman ve Ömer dünyaya gelmiştir.(Canpolat ailesi)
- C A N P O L A T A İ L E S İ –
Bu aile, MUHARREM ve ESME’den türemedir. Bu beraberlikten; Hacı Memet(çavuş)1884-1960 ve Tontul dünyaya gelmiştir. Muharrem, eşi Esme’nin ölümü üzerine Recep Ağa ve Fatma’dan olma Benefşe ile ikinci bir evlilik yap-mış, bu evlilik sonucunda Ali isminde bir oğulları dünyaya gelmiş, ancak çocuk yaşta iken ölmüştür. Bilahare Muharrem de ölünce dul kalan Benefşe, ilk eşi (Zülfikar) vefat etmiş olan “Yağcı” ailesinden Molla Mevlüt ile ikinci bir evlilik yapmış, bu evlilikten de Şevket- Esme- Ömer ve İshak dünyaya gelmişlerdir. Benefşe’nin ilk evliliğinden olan ve çocuk yaşta ölen Ali’den dolayı epeyi mik-tarda miras kaldığı ifade olunmaktadır. (Geniş bilgi “Yağcı “ ailesinde) - H A C I M E M E T (1884-1960)- Yakın komşumuz olmaları nedeniyle iyi tanıdığım bir kişidir. Kendisinin yaşlılık dönemlerini iyi bilirim. İri yapılı, evin-den dışarı çıkmayan ve pek fazla konuşmayan birisi olarak anımsarım. İlk evli-liğini Okçu ailesinden Gülperi ile yapmış çocukları olmamıştır. İkinci evliliğini, yeni evlilik yaptığı Hasan’ın askere alınıp Çanakkalede şehit düşmesinden sonra yeni doğmuş oğlu İshak(Özcan) ile dul kalan Pakize ile yapmıştır. Bu beraber-likten de; Rahime- Osman ve Ömer, ve daha sonra kuma olarak aldığı Gülha-nımdan da Hüccet- Bekir- Ahmet- Hatice ve Ali dünyaya gelmişlerdir.
RAHİME – 1937 de Memet Yücel ile evlendi. Çocukları olmadı. Öldü.
OSMAN CANPOLAT(1924-1999)- Kırılgan bir yapıya sahipti. Bazen hoşgö- rülü, bazen haşin olabilmektedir. Kaçırarak ilk evlilik yaptığı Yusuf-Asiye kızı Mürüvveti, sara hastalığı nedeniyle kızgın sac üzerine düşüp ağır yanıklar alma- sı üzerine, ona ihtimam göstermeyerek, götürüp kardeşi Sulu Hasan Durak’ın evinin kapısına bırakması, acımasızlığına bir örnektir. Bu evlilikten çocukları olmamıştır. İkinci evliliğini, Fazlı-Zeynep Ayabakan kızı Naile yapmış ve bu evlilikten: 1)Selim Canpolat– Dayısı Memet Ayabakan’ın kızı Emine ile evlili-ğinden, Betül-Gül ve Selin dünyaya gelmiştir. 2)Nahide + Mahmut Aktaş ile evliliğin-den; Serpil-Serap ve Naile. 3)Vahide + Hüseyin ile evliliğinden; Mahmut-Cemil-Celil ve Naile. 4)Servet Canpolat(Bel.gör.)- Özgül ile evlili-ğinden; Muharrem-Şerafettin-Gözde. 5)Memet Canpolat(Pol.)- Fahri-Fikriye Şahin kızı Hilal ile olan beraberliğinden; Merve- Mutlu dünyaya gelmiştir.
Osman Canpolat ile ilgili bir iki küçük anımı bu arada ilave etmek isterim. Bi- rincisi, küçük yaşlarda hastalanmıştım. Adını duyduğum, ancak hiç görmediğim ve dinlemediğim gramafonu ısrarla istemekteyim. O zamanlar, radyo henüz ilçe- ye girmemiş, gramafon ise bir-iki yerde var. Bunlardan biri de Osman Canpo- lat’ın kahvehanesindedir. Ben hasta yatağımda yatarken, bir baktım babam ve Osman amca, kucağında gramafonla çıka geldiler. Çok çok mutlu olmuş, ilk de- fa olarak bir gramafon görmüş ve sesini duymuş olmuştum. İkincisinde ise, Osman amca babamla hingel’ine kol taşı atma yarışına tutuşmuş ve kazanmış. Babamın “ Hanım, akşama hingel yap, misafirim var” demesi üzerine annem “ Hayrola, kimmiş bu misafir?” Babam, yenilginin verdiği mahcubiyetle “Os-manla hingel’ine koltaşı yarışına girdim ve o beni yendi” demişti. Babamın utancından kızaran ve annemin gülümseyen yüzlerini görür gibi olurum.
ÖMER CANPOLAT(1927-2000)- Ortaokul müsdahdemliğinden emekli oldu. Benim idareciliğim zamanında da bir süre hizmet verdi. Emekli olduktan sonra, eski mesleği ayakkabı tamirciliğine devam etti. Bu meslek kendisine, dayısı Mustafa Tatar’dan kalmadır. Hatta anne tarafından dedesi Besnili Ahmet de bir zamanlar ayakkabı tamirciliği ile iştigal etmiştir. Çocukluk ve gençlik yıllarında dayısının yanında çırak olarak çalışan Ömer, ortaokulun faaliyete geçmesi ile birlikte okulun, emekli oluncaya kadar müsdahdemliğini yapmıştır. 2000 yılında Kayseride oğlu Rıfat’ın yanında iken, geçirdiği bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Kimseye zararı olmayan ve kimseye de pek faydası dokunmayan bir insandı. Herkesten kuşku duyar, tongaya düşmekten, zarara uğramaktan çok çe-kinirdi. Herşeyi en ince teferrutına kadar inceler, hiçbir konuda acele karar ver-mez, bu konu ile ilgili herkesin fikrini almayı ihmal etmezdi. Söylenen her şeye de hemen inanırdı. Huyunu bilenler bazen kendisine takılırlardı. Maaşını alırken çok titiz davranırdı. Bodroyu kolay kolay imzalamaz, gider, bilir kişilerden maa-şının ne kadar olduğu öğrenmeye çalışır, kafası yatarsa bordoyu imzalayarak maaşını alırdı. Her zaman bir yanlışlık ya da maksatlı olarak maaşında bir ek-siltme olacağı kuşkusu içerisinde olurdu. Bu konu ile ilgili olarak okulun katibi Beşir Güngüt’den kuşkulanır, maaşının tam olarak kendisine ödenmediğinden şüphe duyardı. Sosyal hayatta da kuşkucu idi. Dükkan ve pazardan ev için ala-cağı şeyleri iyice inceleyip kanaat getirdiğinde satın alırdı. Hatta bir keresinde dükkanda, satın alacağı yumurtaları bir su kabının içine koyup taze mi, yoksa bayat mı olduklarını test ederken şahit oldum. Yumurtanın su üzerinde kalarak batmayanın bayat, suyun dibine batan yumurtanın da taze olduğunu ben ondan öğrenmiş oldum. Bütün bu özelliklerine rağmen, başta ben olmak üzere, çoğu insan onu severdi. Onun bu kuşkulu halleri insanların çoğu zaman hoşuna gider-di. Bazen de, itimat edemediği insanların, kendisine sinirlenip tepki koymalarına sebep olurdu.
Düğünlerde, damın üzerinden, adet olduğu üzere, kuru yiyecek ve bazen de bozuk para gelinin başından aktarılırdı. Bunu herhalde gelinin eve bereket ge-tirmesi için yaparlardı. Çocuklar bu olayı hiç kaçırmaz, gelinin başından akta-rılan yiyecek öteberiden ziyade, onların içine karıştırılmış olan birkaç kuruşa odaklanırlardı. Hiç ihtimal vermemekle birlikte, kapı komşumuz olduğu için kendi düğünü olurken o an orada bulunuyordum. Zira herkes de bilir ki Ömer Canpolat, para konusunda eli oldukça sıkıdır. Ancak, sanılanın aksine, dökülen yiyecekler arasında bozuk paranın da olduğunu fark etmiş, hemen bir sarı 25 kuruşun üzerine atlamıştım. O zaman küçük bir çocuk olarak, elde ettiğim önemli bir para idi benim için. Bu nedenle kapı komşumuz Ömer abinin Saadet abla ile olan düğün törenini, onun, gelinin başından töre gereği, içi yiyecek bir şeylerle dolu olan paketi aktarışını, hiç de beklemediğim halde paket içerisinden birkaç demir paranın da saçıldığını ve bir sarı 25 kuruşu nasıl kapıp da oradan hemen sıvışıp soluğu Şevki dayı’nın dükkanında aldığımı an be an hatırlarım.
Ömer Canpolat’ın Memet-Hatice Durak kızı Saadet ile olan evliliğinden; 1)Rıfkı(Öğret.) + Saliha = Murat- Fatih- Funda- Şeyda. – Rıfkı Canpolat, ken- dini bilen, saygılı, güzel sesi ile çok güzel okuyan bir öğretmen arkadaşımızdır.
2)Rıfat (Müh.) +Zergül = Ertuğrul- Tuğçe- Oğuzhan. - Rıfat Canpolat, zeki, çalışkan ve azimlidir. Öğretmen olmakla birlikte, sonradan yüksek tahsil yapa- rak müh. olmayı başarmıştır. 3)Mustafa( Öğret. ) + Menevşe = Muhammet Taha- Ömer Faruk. - 4)Uğur ( ) +Hülya = Zeynep- Ayşegül . 5)Asuman + Hüseyin = Hilal- Kaan- Hikmet Onur. 6)Yasemin + Ethem Tutak = Esra- Furkan- Sedanur.
Mustafa-Uğur-Asuman ve Yasemin’i pek tanımamakla birlikte terbiyeli, efen- di ve iyi birer insan olduklarında kuşkum yoktur.
Pakize’nin, ilk evliliğini yaptığı Çanakkale şehidi Hasan’dan da bir oğlu bulun- maktadır. İshak Özcan- Halam(bibim)Naciye ile olan evliliğinden; Latife-Naci- Necmi- Mustafa- Leyla ve Canan dünyaya gelmişlerdir.(Geniş bilgi “Özcan” ai-lesinde.)
Hacı Memet Canpolat’ın Gülhanımdan olan çocukları: HÜCCET- Memet Yücel ile olan evliliğinden; Yaşar- Sezer- Özer- Yıldız ve Seher dünyaya gelmişler-dir.(Geniş bilgi “Yücel”ailesinde.) Bilindiği üzere, Memet Yücel, daha önce Hacı Memet ve Pakize’den olan kızı Rahime ile kısa bir evlilik yapmıştı. Hüccet abla sevip, saydığım değerli bir insandır.
BEKİR CANPOLAT- Anlayışlı, hoşgörülü işinde gücünde bir insandı. Çiftçi- likle uğraşır, geçimini buradan sağlardı. Sonraları mal varlığını elden çıkararak sıkıntılı bir süreç yaşadı. Mustafa- Fatma Dinçer kızı Rabia’dan; Nilüfer- Nihat- Cevat- Vedat isimlerinde 4 çocuğu vardır. 1) Nilüfer – H.Ahmet ve Sidret’ten olma Recai Yalvaç ile olan evliliğinden; Çilem(Hanifi Yiğit ile evli)-Memet (Hanifi-Fadime kızı Özlem ile evli) dünyaya geldi. Nilüfer ve Recai evliliği fazla uzun sürmedi. Hastalık neticesinde birer yıl ara ile vefat ettiler.
2)Nihat Canpolat- Asalet ile olan evliliğinden; Burak ve Rabia dünyaya geldi. Nihat; terbiyeli, efendi sevdiğim ve değer verdiğim öğrencilerimden biridir.
3)Cevat Canpolat- Kadir ve Ayşe’den olma Neriman ile evliliğinden Zümrüt ve…….. olmuştur. Cevat kendi halinde, saygılı ve zararsız bir insandır.
4)Vedat Canpolat- Ahmet ve Nimet Canpolat kızı Müberra ile olan evliliğinden Timuçin ve Tuğçe dünyaya gelmiştir. Vedat’ı pek tanıyamadım. Memleketine, akraba ve arkadaşlarına mesafeli durduğunu bilmekteyim.
Bekir Canpolat, Eşi Rabia’nın vefatından sonra Yolkoru’lu Necibe ile bir evlilik yapmış ve bu evlilikten de Funda dünyaya gelmiştir.
AHMET CANPOLAT- Zararsız bir insandı. İnsanlarla ilişkisi iyi idi. Gece bek- çiliğinden emekli olduktan sonra pek fazla yaşamadı. Sevdiğim ve değer verdi-ğim bir insandı. Polatlı Nimet ile evliliğinden; Hülya-Müberra- Münire- Birsen ve Yelda dünyaya gelmiştir. Müberra amcaoğlu Vedat ile, Münire iki evlilik yaptı. İlk eşi intihar ederek canına kıydı.
HATİCE – Cana yakın içtenlikli, güler yüzlü bir insan olarak tanırım. Pervarili Enver Yücel ile evlilik yaptı(1954).Çocukları olmadı.
A L İ C A N P O L A T – Ailenin en küçüğü, benim kapı komşum, can dostum, biricik arkadaşımdı. Birbirimizi çok sever, kardeşten farksız bir dostluğumuz olmuştur. Okul zamanı, Askeri Lisede okuduğu için birbrimizden ayrılır, tatil ol-masını iple çekerdik. O zaman bir araya gelir sohbet ederdik. O bana göre daha kültürlü ve bilgili idi. Bu özelliğini de her vesile ile belli ederdi. Daha ziyade o konuşur ben dinlerdim. Damlarda oyun oynarken, küçük baş hayvanları ot-latmaya götürürken, uyku haricinde bütün zamanlarımızı birlikte geçirirdik. Okulları bitirip, görevlere atıldıktan sonra irtibatımız bir süre kesildi. Yine de ender de olsa bazı defalar Doğanşehir’de bir araya gelip hasret giderirdik. Daha sonraları ağır bir hastalık ve takiben ağır bir ameliyat geçirdiğini öğrenince tele-fonla kendisini aradım. Acı çekiyor olmasına rağmen, sesimi duyunca ne kadar heyecanlandığını, sevinç ve mutluluk yaşadığını bütün benliğimle hissettim. Bir süre sonra ölüm haberini alınca dünyam yıkıldı. Duyduğum üzüntüyü tarif ede-mem. Bu gibi durumlarda duygularımı şiire dökme ihtiyacı duymuşumdur. Bu babamdan bana kalan bir özelliktir.
Adı gibi yüceydi, dağlardan daha yüce,
Lale gibi boyun büküp, solup gittiği gece,
İncitmezdi hiç kimseyi, gitmedi asla güce.
Can dostumdu o benim, çok zaman beraberdik,
Aynı tas’tan su içer, ekmeği böler yerdik.
Nadide bir çiçekti, ne çabuk soluverdi,
Pelit gibi sağlamdı, içi kof değil amma;
Olam kurban Allah’a, hemencek alıverdi…
Lal oldu tümden dilim, söyleyemez yazarım,
Adını tam kalbime, çıkmaz diye kazarım,
Tanrıdan, ne çare! gelip de buluverdi… (Ö.Tar:23.8.2003
Benimle aynı tarih 1944 de doğan ve 2003 yılı Ağustos ayını 23 ün de aramız- dan ayrılan can dostum emekli Albay Ali Canpolat’ın 1969 yılında Rüstem ve Asiye’den olma Ceyda hanım ile evliliğinden; iki güzide ve hayırlı evlat dünya- ya gelmiştir. 1)Bahadır Canpolat(Müh.)’ın Banu ile evliliğinden, Eren olmuştur. 2)Barış Canpolat(Müh.)’ın Şebnem ile evliliğinden, Kayra dünyaya gelmiştir. Bu çocukları yakınen tanıma fırsatım olmadı. Ancak, çok zeki, çalışkan ve başa-rılı olduklarını hep duyardım.
TONTUL(Hacı Memet Canpolat’ın kız kardeşi)- Ünver ailesinden Molla İrfan ile evlenmiş, bu evlilikten; Fadime- Ayişe- Hatice ve Ali Ünver dünyaya gelmiş- lerdir.(Geniş bilgi “Ünver” ailesinde)
- K U R U A İ L E S İ-
Aile, TOPAL AHMET ve HANİFE (Münife) den türemedir. Bu ilk bera-berlikten; 1) Hacı Yusuf(1859-1920)-2) Hafız Memet(1868-1940)- 3)Binnaz (1876-…)- 4)Hacı İsmail - 4)Hacı Ali dünyaya gelmişlerdir.
-HACI YUSUF(1859-1920)- İlk evliliğini Recep ve Halime’den olma Gülizar (1859-1914)ile yapmış, ancak, çocukları olmamıştır. İkinci evliliğini İsmail ve Nurey’den olma Hatice(1876-1910) ile yapmış, bu evlilikten, Kamil Kuru(1920-….) dünyaya gelmiştir.
İkinci eş Hatice, Yusuf’un vefatı üzerine Eşref Varol ile ikinci bir evlilik yap- mış, bu evlilikten de Hüseyin Varol dünyaya gelmiştir.
KAMİL KURU(1920-…) Tanıdığım kadarı ile, güler yüzlü, sevecen bir insan- dı. Kendine güvenli, konuşması ağır ve etkili idi. Sevmediği kişilere hiç taviz vermediği söylenir. Süleyman Şahin kızı Seyhat ile Molla Şamil oğlu Hacı Memet evliliğinden olma Münevver ile olan beraberliğinden;
1)Sevim+NebiŞahin=Haluk-Ayşe-Aytaç-Aynur.(Genişbilgi“Şahin“ ailesinde.)
2)Sakine + Mustafa Yıdırım = Binnaz- Gülsen- Nursen- Sibel.(Geniş bilgi “Yıldırım” ailesinde.) 3)Nahide + Abuzer Tokgöz = Mualla- Atilla- Ahmet. (Tokgöz ailesinde) 4)Hatice + Cevdet Doğan= Ünal- Nihal- Okan. (Doğan ailesinde)- 5)Süheyla + Yaşar Varol = Ünal(çocuk yaşta öldü.) (Varol ailesinde) 6)Nihayet + Yalçın Şahin = Ahmet- Meltem- Adem.( Şahin ailesinde.) 7)Hidayet + Ahmet Güngör = Erkan- Pınar. 8) Yusuf + Gülümser = Esin- Esra- Kübra. 9) Emine + Bekir Özgün = Çağla- Büşra.
- HAFIZ MEMET (1868-1940)- İlk evliliğini Ahmet ve Ayşe’den olma Emine ile yaptı. Emine, Kağızmandan Urfa’ya gelin gelmiş, kocası ölünce de Hafız Memet’e varmıştır. Kendisi Doğanşehir de “Urfalı nene “ olarak bilinirdi. Ço-cukları olmayınca, Hafız Memet; Numan ve Elmas Doğan kızı Kıymet(1871-1919) ile ikinci bir evlilik yaptı. Bu evlilikten; Hacı Reşat(1895-…) genç yaşta öldü- Ali (1902-1956) dünyaya geldiler.
-ALİ KURU(1902-1956)- D.D.Yollarında yol çavuşluğu olarak görev yaptı. 1956 yılında görev yaptığı sırada, gelmekte olan trenin farkında olmayarak al-tında ezilerek can vermiştir. O anları çok iyi hatırlıyorum. Tüm herkes bu ola- yın etkisinde kalmış, büyük üzüntü yaşamıştık. İbrahim Ağa ve Elmas kızı Yeter (1904-1984) ile olan evliliğinden; 1) LÜTFİYE(1923-…) + İshak Yağcı = Sezai- Zekai- İmran- İrfan olmuştur. ( Geniş bilgi “Yağcı” ailesinde.)
Dostları ilə paylaş: |