SORU: Matta 5:13’de Hristiyanlar nasıl tuz olabilirler?
YANIT: Tuz dört şeyden birini yapması için yiyeceklere az miktarlarda konulur. Hristiyanlar da dört alanda bu dünyanın tuzudur.
Yaşam – Tuz yaşamamız için elzemdir. Altının bol olduğu Timbuktu adlı Batı Afrika kentinde, yarım kilo tuz yarım kilo altına satılır. Hristiyanlar’ın içinde Mesih’in yaşamı olduğundan onların bu yaşamı bu dünyaya göstermeleri gerekmektedir. Tanrı, insanları Kendisinin onlara yaşam vermesi için O’na yaklaştırmamızda vaazlerimizi, sevgimizi ve hizmetimizi kullanır.
Tat – Tuz yiyeceklere tat verir ve tatlarının iyi olmalarını sağlar. Aynı şekilde, bizler de kurtulmuş olanlar için Mesih’in kokusuyuz. Tanrı aşağıya bakar ve bu dünyada Kendisini izleyen Hristiyanlar’ı görmek O’nu hoşnut eder.
Koruyucu – Tuz, buzdolabı olmadığında, bakterilerin üremesini engelleyerek yiyeceklerin saklanmasını sağlamakta çok önemlidir. Hristiyanlar’ın da, günahın karşısına dikilip koruyucu bir etki sahibi olarak bu dünyada tuz ve ışık olmaları lazımdır.
Kurban - Levililer 2:13’de, kurbanların tuzla tatlandırılması gerektiği bildirilmektedir. Bizim de yaşamlarımızı Tanrı için kurbanlar olarak yaşamamız gerekmektedir.
Soru: Yeni Çağ hareketi izleyicilerinin bazılarının söylediği gibi, Matta 5:13, kendi içlerindeki tanrılığın farkına varıp başka insanların da kendi tanrılıklarının farkına varmalarına yardım eden insanlardan mı söz eder? (Spangler, 1981, 80).
YANIT: Hayır, bu hiç de doğru değildir; tuz tanrılık değildir. Bizim Tanrı gibi olabileceğimizi söylemek, insanlığa söylenen en eski yalanlardan biridir, bu yalan insanlığa Aden Bahçesi’nde söylenmiştir. Bizler, tapınılacak ayrı tanrılar olmak, ya da tapınılmak üzere Tanrı’nın bir parçası olmak için değil, Tanrı’yı sonsuza dek sevip O’na hizmet etmek için yaratıldık.
Bu garip görüş, İsa’nın Yahudi olduğunu ve Yahudilik’in tek tanrılı bir din olduğunu unutmuşa benzer. Tuzun neyi temsil ettiği konusunda lütfen bir önceki soruya bakın.
SORU: Matta 5:14’ün söylediği gibi, biz mi dünyanın ışığıyız, yoksa Yuhanna 9:5’in söylediği gibi İsa mı dünyanın ışığıdır?
YANIT: İkisi de: İsa ışığı dünyaya getirdi ve bizlerin de bu ışığı yansıtanlar olma sorumluluğumuz vardır. Pavlus, 2 Korintliler 4:6-7’de bundan söz eder. İsa, Yuhanna 9:5’de, “Dünyada olduğum sürece dünyanın ışığı Ben'im” demiştir. İsa’nın bedeni şimdi bu dünyada değil, cennettedir, ama İsa’nın varlığı içimizdeki Kutsal Ruh aracılığıyla hâlâ dünyadadır.
Soru: Matta 5:17 ve Elçilerin İşleri 10:10-16’da, İsa, Yasa’daki hiçbir şeyi geçersiz kılmak için gelmediğini söylediğinden neden Hristiyanlar, Müslümanlar’ın yaptığı söylendiği şekilde Eski Antlaşma’nın beslenmeyle ilgili yasalarına uymuyor?
YANIT: Ne Hristiyanlar, ne de Müslümanlar Eski Antlaşma’nın beslenmeyle ilgili yasalarına uymazlar ancak Hristiyanlar’ın bunlara uymama nedeni, onların İsa’yı dinlemesidir. Bu soruya yanıt verirken beş noktanın göz önünde bulundurulması gerektir.
Bu sırada, İsa’nın izleyicileri Eski Antlaşma’nın beslenmeyle ilgili yasalarına itaat ediyordu. İsa aslında, her şey
gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir noktanın bile yok
olmayacağını söylemiştir.
İsa’nın dirilişi, Tanrı’nın çocuklarını ele alış biçimini temelden değiştirmiştir. Elçilerin İşleri 10:9-16’da bir melek İsa’nın elçilerinden biri olan Petrus’a Tanrı’nın bütün yiyecekleri temiz kıldığını bildirmiştir. Bu ayetin bu hayvanların her zaman temiz olduğunu söylemediğine, bunun yerine Tanrı’nın onları temiz kıldığını söylediğine dikkat edin.
Böyle bir itirazda bulunan Müslümanlar bile, Eski Antlaşma’nın beslenmeyle ilgili yasalarının bazılarına itaat edilmemesi gerektiğine katılır. Müslümanlar, deve eti yiyebileceklerini düşünürler (ve Muhammet de deve eti yemiştir), buna karşın Levililer 11:3-8; Yasa’nın Tekrarı 14:6-8 deve yenmesini yasaklar.
İsa’nın, Matta 15:10,17-20 ve Markos 7:14-15’deki sözlerini dinleyin. İsa, insanı kirletenin ağızdan giren şey değil, ağızdan çıkan şey olduğunu söylemiştir. Markos 7:19, İsa’nın bu sözlerle bütün yiyeceklerin temiz olduğunu bildirdiğini gösterir. Eğer İsa’nın bir peygamber olduğunu söylüyorsak, O’nun sözlerini dinlemeliyiz.
Elçilerin İşleri 10:10-16’da, gökten gelen bir ses Petrus’a yemesini söylediğinde, ona, beslenmeyle ilgili yasaların sadece İsa’nın sunduğu kurbana kadar geçerli olduğunu, ondan sonra geçerli olmadığını gösteriyordu. Tanrı’nın meleğinin ve İsa’nın elçisinin sözlerine itaat etmeliyiz.
Sonuç olarak, Tanrı’nın peygamberlerinin söylediklerini göz ardı etmek yerine onları dinlemeliyiz.
SORU: İsa, Matta 5:17’de yasadaki hiçbir şeyi geçersiz kılmayacağını söylediği halde, neden artık Yahudi bayram günleri kutlanmıyor?
YANIT: Yanıtta göz önünde bulundurulması gereken dört nokta vardır.
-
Eski Antlaşma Yasası’nın ahlaksal şartları bütün insanlar içindir ve değişmemiştir.
-
Bir anlamda kurbanların günümüzde bütün insanlar için olduğu söylenebilir çünkü İsa baş kâhinimizdir ve gereken kurbanı bütünüyle sunmuştur.
-
Mesih’in ölümünden sonra, kurbanları içeren ve Yahudi halkı için olan bayram günleri Yahudi olmayanlar tarafından kutlanmadı.
4. Bu soruyu bir Müslüman sorarsa, ona eğer Hristiyanlar’ın Eski Antlaşma Yahudi bayramlarını kutlamaları gerektiğini düşünüyorlarsa neden Müslümanlar’ın da Tanrı’nın Eski Antlaşma’da verdiği bayramları kutlamadıkları sorulabilir.
Soru: Matta 5:20’de, din bilginleri ve Ferisiler kimdi ve ne tür bir doğruluk düzeyine sahiptiler?
YANIT: Matta 5:20’da, din bilginleri genellikle Saduki partisindendi ve Ferisiler de onlara karşıydılar. Politik olarak, Sadukiler Roma’yla uyum içinde olmayı destekleyen Yahudiler arasındaydı, Ferisiler ise buna karşıydı. Ferisiler 5.000−6.000 kişilik küçük bir gruptu ama nüfuz sahibiydiler çünkü halk onlara saygı duyuyordu. Sadukiler genelde fiziksel diriliş olmayacağını savunuyor ve Kutsal Kitap’ın sadece ilk beş kitabının Kutsal Yazılar olduğunu söylüyordu. İsa, Sadukiler’i hem Kutsal Yazılar’ı, hem de Tanrı’nın gücünü bilmediklerinden ötürü azarlamıştır. Ferisiler’i ise, hiçbir zaman Kutsal Yazılar’ı bilmediklerinden ötürü azarlamamıştır.
Din bilginleri ve Ferisiler doğru kişiler gibi görünmeye çalıştıkları halde, İsa onlar onaylamıyor ya da öyle olduklarını söylemiyordu. Bunun yerine, insanların göklerin egemenliğine girmek için sahip olduklarından daha çok doğruluğa ihtiyaçları olduğunu söylüyordu. Bu da üç şeyi ima eder:
-
Din bilginleri ve Ferisiler, göklerin egemenliğine girmek için gereken doğruluğa sahip değildi.
b) İsa’nın izleyicilerinin onlardan daha doğru olmaları gerekiyordu
c) Aslında kimse göklerin egemenliğine girmek için tek başına yeteri kadar doğruluğa sahip değildir. İsa, 6 ve 7’ci bölümlerde bundan daha çok söz eder. Öğrenciler Markos 10:26-27’da sonunda bunu anladılar.
d) Eğer kimse yeterince iyi değilse, günahkâr olan insanlara üstten bakmayın, çünkü siz de günahkârsınız. Matta 9:9-12’de İsa’nın, Ferisiler’i şaşkınlık ve dehşete düşüren bir şekilde birçok vergi görevlisi ve günahkârla birlikte yemek yediğini görüyoruz.
İreneyus, Sapkınlıklara Karşı anlamına gelen Against Heresies (M.S. 182-188) adlı eserinin, kitap 4, bölüm 13, 477’ci sayfasında tamamlayıcı bir yanıt verir. Aşağıda onun bildirdiği dört noktanın bir özetini bulacaksınız:
1) Din bilginleri ve Ferisiler Baba’ya inandıkları halde, bizim Oğul’a da iman etmemiz gerekmektedir.
2) Sadece söylemekle kalmayıp aynı zamanda yapmamız da lazımdır, çünkü din bilginleri ve Ferisiler söylüyor ama yapmıyorlardı.
3) Sadece kötü hareketlerden değil, onları yapmayı arzulamaktan da uzak durmamız gerektir.
4) İsa bize yasaya aykırı olan şeyleri değil, yasayı tamamlayan şeyleri öğretmiştir. İsa yasayı yok etmemiş, onu tamamlamış, genişletmiş ve ona daha büyük bir kapsam vermiştir.
Soru: Matta 5:21’e göre, İsa “Öldürmeyin” dediği halde, neden insanlar hayvanları, suçluları vb. öldürüyor?
YANIT: Grekçe phoneuo sözcüğü cinayet anlamına gelebilecekken Kutsal Kitap’ın resmi İngilizce çevirisi olan Kral James Çevirisi bunu “öldürmek” olarak tercüme etmiştir. Bunu yapan kişi olan phoneus, bir cellat ya da hayvan kasabı değil, bir katil ya da bir suikastçıdır. Eğer birisi, Eski Antlaşma’daki “öldürmeyeceksin” sözünün, gerçekten de hayvanlardan ya da suçluların idam edilmesinden söz ettiğini düşünüyorsa, bu sözcüğü yanlış anlamaları Eski Antlaşma’nın bütününde var olan kurban sistemini onlar için akıl almaz bir sır haline getirir.
Soru: Matta 23:17; Luka 24:25; 1 Korintliler 15:36; Galatyalılar 3:1’de bunu İsa Kendisi ve diğerleri yaptığı halde, İsa Matta 5:22’de neden kimseye ahmak demememiz gerektiğini söyler?
YANIT: İsa, “ahmak” ya da “aptal” dememiş, “boş kafalı” anlamına gelen Aramice bir argo sözcük kullanmıştır. Bu sözcük, “salak” ya da “mankafa” anlamına da gelebilir. İsa insanlara, “budala” ve “kör kılavuz” da der (Matta 23:16) hatta “hırsız ve haydut” ve “yılan” bile der. İsa, sözlerini dikkatle seçiyordu ve insanları kötüleyip onlara çamur atmıyordu.
Soru: Matta 23:13-33; 21:45; 16:4’de İsa neden halkının ihtiyarlarına karşı hakaret etmişti? (Bu soruyu Müslüman Ahmad Deedat sormuştur.)
YANIT: Bu soruyu sormadan önce bunu biraz daha zorlaştıralım. İsa, Kendisini ret eden Ferisiler’i, yasa uzmanlarını ve diğer din önderlerini azarlamakla kalmadı, onları cehenneme gidecekleri konusunda da uyardı. Ancak İsa sadece bunları söylemekle kalmayıp eline bir kırbaç alarak tapınakta para bozan kişilerin masalarını da iki kez devirdi. Bu davranışıyla, tapınak alanında para bozanların masalar kurmasına baştan izin verenlerin yetkisini herkesin önünde ret ettiği açıktır.
Yanıtın üç kısmı vardır.
1) İsa’nın yetkisi onlarınkinden daha büyüktü. (Öyle olmadığı halde), Tanrı’yı itaatkâr bir şekilde izliyor olsalardı bile, İsa, Mesih ve Tanrı Oğlu olarak onlara ne yapılmasını istediğini söyleyebilirdi. Tanrı bizim planlarımızı istediği zaman ve istediği şekilde değiştirip bozma hakkına sahiptir.
2) İsa, Matta 23:15’de, sadece kendileri cehenneme gitmekle kalmayıp başkalarının da cehenneme gitmesini sağlayanların yetkisini kesin olarak ret etmişti. İsa, İbrahim, Musa ve Eski Antlaşma’dan daha büyük olduğu halde, aksine onları onaylayıp onların yetkisine kesin olarak saygı göstermişti.
3) Günümüzde bizlere, yönetimde olanlar gerçeği ret ederlerse onları dinlemememiz gerektiği buyrulmuştur (Titus 1:14). Titus 3:9-10’da bize bölücü olanları ret etmemiz söylenmiştir. Hatta, tarih boyunca yaşanan bir sorun da, birçok insanın Tanrı yolundan uzak birisini, sırf dinî bir lider olduğu için izlemeye fazlasıyla istekli olmasıdır. Ama Kutsal Kitap bizlere, bunun aksi olarak, Tanrı yolunda yürüyen önderlere itaat etmemizi ve onların yetkisi altında olmamızı da söyler (1 Selanikliler 5:12-23; 1 Petrus 5:2-5; İbraniler 13:17)
SORU: İsa, Matta 5:22’de, “KİM kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir” diyor, buna karşın, Matta 23:17, Luka 11:40 ve Luka 12:20’nin de gösterdiği gibi Kendisi bunu tekrar tekrar yapmıştır. O da cehennem ateşini hak etme tehlikesi içinde olmamalı mı? Ne de olsa, Kendi yasasına karşı gelmiştir!
YANIT: İki nedenden ötürü bu soruya hayır yanıtını veriyoruz.
a) Başkalarına bize Rab diye hitap etmelerini ya da onların bize tapmasına izin vermemeliyiz, bu sadece İsa’nın yapabileceği bir şeydir. Bu yüzden, İsa’nın bize öğrettiği her şey Kendisi için her zaman geçerli değildir. Daha sıradan bir düzeyde, ben kuşumun sadece kuş yeminin bulunduğu kaptan yemesi için bir kural koyduğumda benim de bu kuralı izlemem gerekir mi?
b) İsa aslında “ahmak” dememişti, bu bir açıklamadır. Kullandığı sözcük aslında, en iyi şekilde “boş kafalı” olarak tercüme edilebilecek olan raca idi. İsa, insanların ahmak olduğunu söylemiştir, bunu Süleyman’ın Özdeyişleri Kitabı’nda insanlara akılsız denilmesi gibi yapmıştır, ama bunu söylerken onların kafalarının (ya da yaşamlarının) değersiz olduğu düşüncesini iletmemiştir.
Soru: Katolik öğretmen Ludwig Ott’un öğrettiği üzere, Matta 5:26 Roma Katolikleri’nin araf öğretisini mi destekler?
YANIT: Bu sorunun yanıtı yedi nedenden ötürü hayırdır.
Ölümden sonrasından söz etmez: Bu, araf ya da ölümden sonraki herhangi bir şeyden söz etmez. İsa bunu bir benzetme olarak söylemiştir.
(Şimdi Papa Benedict XVI olan) Eski Kardinal Ratzinger gibi bazı Katolikler bile bu görüşe katılmaz. Kendisi bu konuda şöyle demiştir: “Araf, kişinin hemen hemen keyfi bir şekilde verilen cezaları çekmeye zorlandığı dünya üzeri bir toplama kampı değildir. Araf, değişimin içsel olarak gerekli sürecidir. Bu süreç içinde kişi Mesih ve Tanrı konusunda yeterli olur [yani, Mesih ve Tanrı’yla tam bir birlik içinde olma konusunda yeterli olur] ve böylece de bütün kutsallarla da birlik içinde olmaya yeterli olur” (Ratzinger’in Eskotoji (kıyametbilim) anlamına gelen kitabı Eschatology (1990), sayfa 230.)
İbraniler 10:10-15 iki şey öğretir: 1) İbraniler 10-12’de Mesih sunusunu sunmayı zaten tamamlamıştı ve 2) İbraniler 10:13-15’de Mesih sunduğu sunu aracılığıyla bizi sonsuza dek kusursuz kılmıştı. Mesih’e sunduğu sununun yeterince iyi olmadığını, yeterli olmadığını ya da İbraniler Kitabı’nın bize tamamlamış olduğunu söylediği işi tamamlamadığını söylemeyelim.
Romalılar 8:1, “Böylece Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur” der.
2 Petrus 1:11, öldükten sonra cennette (sıcak bir şekilde, ya da alevlerle değil) zengin ve bol bir şekilde karşılanacağımızı söyler. Araf, cennette pek içten karşılanmayacağımız bir “veranda” olurdu.
2 Korintliler 5:8, “Cesaretimiz vardır diyorum ve bedenden uzakta, Rab'bin yanında olmayı yeğleriz” der. Aynı şekilde, Filipililer 1:23 de Pavlus’un fiziksel olarak hayatta kalmakla “dünyadan ayrılıp Mesih'le birlikte olmak” gibi iki seçenek arasında olduğunu söyler. Öldüğümüz anda, cennet vaadi ertelenmiş olarak arafta değil, Tanrı’yla birlikte olacağız.
İlk Hristiyanlar, İznik’ten önce hiç araf sözünü duymamışlardı ve bu ayette araf gibi bir şeyi görmedikleri de kesindi. Elimizde İznik’ten öncesinden var olan
4,170’den fazla yazıda Matta 5:26’nın bu yorumu ve inanlının ölümden sonra gideceği herhangi bir ateşli araf düşüncesi kesinlikle yoktur.
SORU: Matta 5:29’da, Cehennem bilinçli işkence midir, yoksa sadece mezar mıdır?
YANIT: İkisi de doğrudur. Grekçe Hades sözcüğü, İbranice Sheol sözcüğüyle karşılaştırılabilir. Matta 5:29’da burasının gitmeyi istemediğiniz yer olduğu açıktır, bu yüzden bu ayetin metin çerçevesi bunun Tanrı’dan uzak bir şekilde ölenlerin gideceği “cehennem” olduğunu bildirir.
Luka 16:22-23 burada işkence (Grekçe’de basanois) (Luka 16:23,28), bilinçlilik (Luka 16:23) ve alevler içinde azap çekmek (Luka 16:24,25) olacağını gösterir.
İman etmeyen kişiler sadece orada olmakla kalmaz, orada sonsuza dek de cezalandırılırlar (Matta 25:41,46; Vahiy 14:9-11; ~19:3; ~22:15).
Matta 13:40-42,50 ateşli fırının İÇİNDE ağlayış ve diş gıcırtısı olacağını söyler. (Grekçe’de “orada” anlamına gelen ekei sözcüğü “olacak” değil, “orada” anlamına gelir.)
2 Selanikliler 1, bunun Rab’bin huzurundan ve O’nun görkemli gücünden dışarıda bırakılmış olarak sonsuz yok ediliş olduğunu öğretir.
Vahiy 14:9-11, canavara tapanlara “kutsal meleklerin ve Kuzu'nun önünde ateş ve kükürtle işkence edilecek” der. İman etmeyen kişilerin ölümden sonraki bilinci acı vericidir (Vahiy 20:10; Luka 12:5; 13:28; 16; Hezekiel 32:31-32; Matta 3:12; 5:21; 13:42,50; 22:13; 25:41; Yeşaya 50:11).
İman etmeyenler mahvolacak (Luka 13:3,5; Yuhanna 3:16; 2 Selanikliler 2:9) ve yok edilecektir (2 Selanikliler 1:9; 2 Petrus 3:16; Matta 10:28; 1 Korintliler 3:17; Filipililer 1:28; Yakup 4:12; Vahiy 11:18).
SORU: Matta 5:34’de bize ant içmememiz gerektiği söyleniyor, Yasa’nın Tekrarı 10:20’da ise Tanrı’nın adıyla ant içmemiz söyleniyor. Bu iki ayetin ışığında ant içmemeli miyiz, yoksa Tanrı’nın adıyla mı ant içmeliyiz? YANIT: Kutsal Kitap’ı etüt ederken metnin genel çerçevesini bilmek önemlidir. Burada da Eski Antlaşma’yla, Yeni Antlaşma’nın neler olduğunu bilmek önemlidir. İsa, Matta 5:21-48’de bir tek konuşmasında Eski Antlaşma’nın beş buyruğun yerine kesinlikle başkalarını koymuştu. Aşağıda İsa’nın söylediklerinin bir özeti yer alıyor:
Ayetler
|
Eski Antlaşma
|
Ama İsa dedi ki
|
Matta 5:21-26
|
Adam öldürmeyeceksin
|
Buna ek olarak, kardeşine kızma ve ona “ahmak” deme
|
Matta 5:27-30
|
Zina etmeyeceksin
|
Buna ek olarak, bir kadına şehvetle bakma
|
Matta 5:31-32
|
Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin
|
Aksine, sadakatsizlik hariç boşama
|
Matta 5:33-37
|
Antlarını yerine getir
|
Aksine, hiç ant içmeyin, sadece evet ya da hayır deyin
|
Matta 5:38-42
|
Göze göz
|
Aksine, diğer yanağınızı çevirin, contrast, turn the other cheek, onunla fazladan yürüyün vs.
|
Matta 5:43-48
|
Komşunu sev ve düşmanından nefret et
|
Aksine, düşmanlarını bile sev
|
Bu arada, Yakup 5:13 de, günümüzde ant içmememiz gerektiği konusunda Matta 5:34’ün söylediklerini tekrarlar. İsa ayrıca Markos 7:19’da şimdi artık bütün yiyeceklerin temiz olduğunu göstermiştir ve bu da Elçilerin İşleri 10:9-16’in bir yankısıdır.
Dostları ilə paylaş: |