Soru: Matta 11:28’de, İsa bize nasıl rahat verir?
YANIT: Bu gerçeği hayatlarımıza en az beş şekilde uyarlayabiliriz:
Korkudan özgürlük: Tanrı bize bakacaktır ve başımıza Tanrı’nın izin verdiklerinden başka bir şey gelmeyecektir. 1 Petrus 1:6-9 ve 1 Korintliler 2:9, Cennetin yüceliklerinin yeryüzünde çektiğimiz acıları bize küçük göstereceğini bildirir.
Endişe ve kaygıdan özgürlük: İsa Dağdaki Vaaz’de, Tanrı için değerimizi ve endişenin hem istenmeyen, hem de yararsız bir şey olduğunu özellikle vurgular.
Filipililer 4:6-7, hiç kaygılanmamamızı; bunun yerine dileklerinizi duada Tanrı’nın önüne götürmemizi söyler.
İşimizden, hedeflerimizden ve hırslarımızdan özgürlük: Hristiyan olduğumuz, başarı ölçütümüz yeniden tanımlanır. Başarı, sadece Tanrı’nın başarmanızı istediği şeyi başarmak değil, aynı zamanda Tanrı’nın olmanızı istediği her şey olmaktır. Bu kadardır. Artık, başkalarının gözünde başarılı olma ya da kültürel ideallere uyma konusunda endişe etmemiz gerekmez.
Yargı hakkında endişe etmekten özgürlük: Yargı Günü’nde Hristiyanlar korkusuz olacaklardır. Mesih, Hristiyanlar’ı ödüllerine (ya da kaybettikleri ödüllere) göre yargılayacaktır ama Hristiyanlar kurtuluş ve Ateş Gölü’nden kurtulma güvencesine sahiptir.
Sonsuz özgürlük: Özgürlüğümüz şimdi yeryüzünde başlar ama sınırlıdır. Ama Cennetin Kralı’nın çocukları olarak sonsuzluk boyunca özgürlüğe sahip olacağız.
Eleştiren Sorduğunda anlamına gelen When Critics Ask sayfa 342 bunu çok iyi özetler: “İsa, canlarımızı rahata kavuşturduğu için inanlının yaşamı ‘kolay’dır (Matta 11:29) ama doğru yolda durması için sık sık Tanrı’nın disiplin veren eline ihtiyacı olan “benlik” için zordur. Kurtuluş Tanrı’yla ‘barış’ getirir (Rom. 5:1) ama aynı zamanda da dünyayla çatışmaya neden olur (1 Yuhanna 2:15-17; Galatyalılar 5:17).”
Soru: Matta 11:29-30’da, boyundurukla yük arasındaki fark nedir?
YANIT: Boyunduruk, yükü taşıyan arabayı çeker. Boyunduruk başkalarıyla birlikte çekilir. Boyunduruk ve çekmek için kullanıldığı yük hafif ya da ağır olabilir ve İsa Kendi boyunduruğunun hafif olduğunu söylemiştir.
Soru: Matta 11:29, Mark ve Elizabeth Prophet’in İsa’nın Kayıp Öğretileri anlamına gelen The Lost Teachings of Jesus 3 adlı kitabının (1988) p.273-274 sayfalarında öğretildiği üzere bir şekilde yogayı mı destekler?
YANIT: Hayır, hiç de desteklemez. İsa, “yoga”yı değil, “boyunduruğumu” yüklenin der. Buradaki Grekçe sözcük, tarlada hizmet etmeleri için öküzleri boyunduruğa koşma anlamına gelen zugondur ve bu sözcük, özel bazı fiziksel egzersizler yapıp nefesimizi kontrol altına almayı değil, İsa’ya hizmet etmeyi ima eder.
SORU: Matta 12:1-5’de İsa’nın öğrencileri Yahudi Şabatı’nda yasak olanı mı yapmışlardı?
YANIT: Onlar burada Musa’nın Yasası’ndaki Şabat’a değil, Ferisiler’in onu yorumuna aykırı davranmışlardı. İsa dirilişinden önce yeryüzünde hizmet verirken, öğrencilerinin ya da Kendisinin Musa’nın Yasası’na aykırı davrandıklarıyla ilgili bir kanıt bulunmamaktadır.
SORU: Matta 12:1-8 ve Markos 2:27’de, İsa’nın Şabat hakkında söyledikleri Tanrı’nın Yasası’nda bir değişiklik mi oluşturmuştu, yoksa İsa onların Şabat’ı Eski Antlaşma zamanlarında da uygulamaları gerektiğini söylüyordu?
YANIT: İsa burada hiçbir değişiklik yapmıyor. Ekin başaklarını kopartmak Yasa’da zaten özellikle izin verilmiş olan bir şeydi. Yasa, insanların Şabat gününde çalışamayacaklarını söylediği halde, başakları bir torbaya koyarak hasat toplamadığınız sürece başakları yemek için kopartabilirdiniz.
İsa, Yasa’nın bütününe bakmanız gerektiğini söylüyordu, çünkü Yasa ayrıca kâhinler için de özel bir tedarikte bulunmuştu. Ayrıca İsa, Davut’un acil bir durumdayken, hayatta kalması ve Saul’dan kaçabilmesinin adak ekmeğini yiyip yememekten daha önemli olduğuna işaret ediyor. Mesih’in Kendisinin Ferisiler’in geleneklerinden çok daha büyük bir önceliği olduğu kesindir.
Soru: Matta 12:3-5 ve Markos 2:25-27’de, adak ekmeğini almanın neden bir sakıncası yoktur ve bunun Şabat’ı yerine getirmekle nasıl bir bağlantısı vardır.
YANIT: Buradaki anahtar ilke, bir buyruklar hiyerarşisidir ve nihai olarak itaat etmeleri gereken, Şabat değil, Tanrı olmalıydı. Adak ekmeğini sadece kâhinler yiyebilirlerdi ve Davut ve adamları, Tanrı için bir görevdeydiler, (Saul’dan kaçtıkları için) acil bir durumdaydılar ve konuyu kâhinlerle görüştükten sonra 1 Samuel 21:3-6’da ekmekleri yediler.
Şabat Ferisiler için tam bir put haline gelmişti! Şabat herhangi bir şekilde kötü değildi, ancak onlar Tanrı’dan çok Şabat’la ilgileniyorlardı.
Soru: Matta 12:5’de, kâhinlerin her hafta Şabat Günü'yle ilgili buyruğu çiğnedikleri halde neden suçlu sayılmıyorlardı?
YANIT: Yasa, kâhinlere Şabat Günü’nde başkalarının yapmaları yasal olmayan şeyleri yapmalarını buyuruyordu. İsa’nın söylemeye çalıştığı şey, kâhinlerin Tanrı’nın kendilerine yapmalarını buyurduğu şeyi yapmayı bırakmaları değildi. İsa, bunun yerine, Tanrı’nın talimatlarına metin çerçevesini görmezden gelerek baktığınızda bir sürü sorununuz olacağını söylüyordu.
Tertulyan (M.S. 198-220) Marcion’a Karşı Beş Kitap anlamına gelen Five Books Against Marcion kitap 4, bölüm 12, sayfa 362’de, Tanrı’nın İsrailliler’e Eriha’nın etrafında sekiz gün boyunca yürümelerini buyurduğunda onların Şabat Günü’nde de yürüdüklerine işaret eder. Bu yüzden bu da, Tanrı’nın Şabat’ı iptal etmek için verdiği doğrudan bir buyruğa örnektir.
Soru: Matta 12:5’de İsa, “Ayrıca kâhinlerin her hafta tapınakta Şabat Günü'yle ilgili buyruğu
çiğnedikleri halde suçlu sayılmadıklarını Kutsal Yasa'da okumadınız mı?” dediğinde bu neden Yasa’dan bir alıntı değildi?
YANIT: İsa bunu bir şeyin aktarılması olarak iddia etmemiştir. İsa, Yasa’ya göre, kâhinlerin Şabat Günü’nde kâhinsel görevlerini yerine getirdiklerini ve bunun hâlâ uygun ve Tanrı’yı hoşnut eden bir şey olduğu konusunda mantıklı bir sonuç çıkarıyordu.
Soru: Matta 12:3-8 ve Markos 2:25-28’de verilen örneklerin anlamı neydi?
YANIT: Tanrı’yı izlemek sadece kurallarla değil, aynı zamanda öncelik verilen şeylerle de olur. İtaat, kurallar Tanrı’nın kuralları bile olsa sadece kuralları izlemek değil, İsa’yı Rabbiniz olarak izlemektir. Başka ayetler, Tanrı’yı izlemenin kurallar ve önceliklerden daha fazlası olduğunu gösterir ancak İsa burada konuya sadece giriş yapmaktadır. İsa, düşmanca Ferisiler’e basit bir açıklama yaparak sabırlı davranıyordu ve bize karşı da sabırlı olduğu için Tanrı’ya şükretmeliyiz.
SORU: Matta 12:8 ve Markos 2:28’de, “İnsanoğlu’nun Şabat Günü'nün de Rabbi” olduğu ne anlama gelir?
YANIT: Biz yasa için, ya da Şabat Günü için değil, Tanrı için yaratıldık. Şabat Günü’nde dinlenme buyruğu insana engel olmak için değil, ona yardım etmek için verilmişti. Tanrı, Kendi Yasası’nın da Rabbi’dir.
Soru: Matta 12:10-14 ve Markos 3:3-6’da, Ferisiler, Şabat Günü bir hastayı iyileştirmenin nesinin yanlış olduğunu düşünüyorlardı?
YANIT: Ferisiler, iyileştirmeyi yaratıcı bir etkinlik, bu yüzden de iş olarak görüyorlardı.
Soru: Matta 12:10-14’de İsa Ferisiler’e neden bu şekilde yanıt vermişti?
YANIT: İsa onların tutarsızlığına işaret ediyordu. Durumun tuhaf komikliğini göz önüne getirelim. Bu adamlar, Tanrı Sözü’ne kendi yaptıkları eklemeleri Tanrı Sözü olarak öğretiyorlar ve Tanrı’nın Kendisine bir şeyi yapamayacağını söylüyorlardı. Bir mucize Tanrı’dan geldiğinden, neredeyse Tanrı’ya o mucizeyi geri almasını söyleyeceklerdi!
Soru: Matta 12:31,32, Markos 3:28-30 ve Luka 12:10-11’de Kutsal Ruh’a karşı küfür nedir?
YANIT: Ayetin metin çerçevesi bunun, Tanrı’nın doğrudan mucizesel işini görüp, Müjde’yi ret etmek ve bunların İblis’ten olduğunu söylemek anlamına geldiğini belirtir.
Sadece Kutsal Ruh’tan hayatlarından çıkmasını istemek değildir. Tanrı’dan hayatından çıkmasını isteyen Hristiyan bir üniversite öğrencisi tanıyorum. Bir iki ay sonra kendini o kadar kötü hissetti ki, tövbe edip Mesih’e geri döndü. Eğer birisi Kutsal Ruh’a karşı küfür ederse, Mesih’e geri dönmeyi istemez.
Soru: Matta 12:31,32, Markos 3:28-30 ve Luka 12:11’de, Kutsal Ruh’a karşı küfür etmek, İsa’ya karşı küfür etmekten neden çok daha ciddi bir şeydir?
YANIT: İsa bunun nedenini özel bir şekilde bildirmemiştir. Ancak, eğer birisi İsa’yı ret ederse, Kutsal Ruh onun üzerinde etkin olarak fikrini değiştirip daha sonra İsa’yı kabul etmesini sağlayabilir. Ancak birisi kalıcı bir şekilde hayatında Kutsal Ruh’u istemiyorsa ve Kutsal Ruh da bu arzuyu yerine getirirse, o kişi asla Mesih’e iman etmez ve cennete gitmez.
Soru: Matta 12:31-32’de, Kutsal Ruh’a küfür etmek, Bahailer’in Yanıtlanmış Bazı Sorular anlamına gelen Some Answered Questions, 127-128 sayfalarda öğrettiği gibi Tanrı’nın (Bahaullah gibi) gösterimlerini inkâr ederek ışıktan iğrenmek anlamına mı gelir?
YANIT: Hayır, bu varsayılan iddiayı ispatlanmış gibi kabul ederek çıkarımlarda bulunmaktır. Yani, Bahaullah’ın ışığın kendisi olduğunu söylemesinden onun ışığın kendisi olduğu anlamına geldiği gibi bir sonuç çıkartmaktır. Ancak Matta 12:31’de, İsa’nın Kendisi için bile, “insanların işlediği her günah, ettiği her küfür bağışlanacak; ama Ruh'a edilen küfür BAĞIŞLANMAYACAKTIR” dediğine dikkat edin.
Soru: Matta 12:32’de yer alan, Kutsal Ruh’a karşı küfrün bu yaşamda bağışlanmaması, Katolik yazar Ludwig Ott’un söylediği gibi Araf inancını destekler mi?
YANIT: Hayır, Yeni Katolik Ansiklopedisi anlamına gelen New Catholic Encyclopedia, cilt11, sayfa 1034 bile, “Araf öğretisi Kutsal Kitap’ta açık bir şekilde bildirilmemiştir” der. Matta 12:31-32 üç nedenden ötürü Araf düşüncesini desteklemez.
1) Katolik öğretisi, Araf’ın inanlının daha ciddi ya da öldürücü olan büyük günahlarını değil, küçük günahlarını temizlediğini öğretir. Ancak, Kutsal Ruh’a karşı küfür, öldürücü bir günah sayılır.
2) İsa burada inanlılardan değil, Kendisini ret eden din bilginleri ve Ferisiler’den söz ediyordu.
-
Bu ayet, cezanın ya da temizlenmenin süresi, katılığı, türü ya da yeri hakkında hiçbir şey söylemez; hatta bu ayet ceza ya da temizlenme hakkında hiçbir şey söylemez. Bunun yerine Tanrı tarafından bağışlanmamaktan söz eder.
Soru: Matta 12:38-39 ve Matta 16:1-4’de, Ferisiler bir belirti istediklerinde, İsa, onlara Peygamber Yunus'un belirtisinden başka bir belirti
gösterilmeyeceğini mi söyledi yoksa Markos 8:11-13’de bildirildiği gibi hiçbir belirti gösterilmeyecek midir?
YANIT: Yanıtta göz önünde bulundurulması gereken üç nokta vardır:
1. Matta 12:38-39 bir işaret için ilk talepti ve Matta 16:1-4 ve Markos 8:11-13 bir belirti için ikinci talepti.
2. İsa bu ayetlerin her birinde de, ya gökten hiçbir belirti görmeyeceklerini ya da sadece Yunus’u dinleyenlerin gördüğü belirtiyi göreceklerini söylemiştir.
3. Yunus’u dinleyenler hiçbir zaman mucizesel bir belirti görmemişlerdi, sadece Yunus peygamberi görmüşlerdi. Kutsal Kitap’ta Yunus peygamberin herhangi bir mucize gerçekleştirdiği kaydedilmez.
Soru: Matta 13’de yer alan benzetmeler hangi yönden sıra dışıdır?
YANIT: Matta 13:3-52 kusursuz olmasa da bir kiazmadır.
13:1-2 İsa geldi
-13:3-9 Kalabalıklara hitaben verilen ekinci benzetmesi
-- 13:10-12 Öğrenciler sordular, İsa yanıtladı
--- 13:10-17 Benzetmelerin amacı (dışarıdakiler için)
----13:18-23 Ekinci benzetmesinin yorumu
-----13:24-33 Kalabalıklara hitaben üç benzetme daha verilmesi “Göklerin Egemenliği... benzer” (deliceler, hardal tanesi, maya)
ara söz (konudan ayrılma)
--- 13:34-35 Benzetmelerin amacı (öğrenciler için)
---- 13:36-43 Buğdaylar ve deliceler benzetmesinin yorumu
ara sözün sonu
-----13:44-48 Öğrencilere hitaben verilen üç benzetme daha ““Göklerin Egemenliği... benzer” (hazine, inci, ağ)
---- 13:49-50 Açıklama
-- 13:51 İsa soruyor, öğrenciler yanıtlıyor
- 13:52 Eski ve yeni hazineyle ilgili benzetme
13:53 İsa oradan ayrılır
Bu yapının içinde Matta 13:13-17 de bir kiazmadır.
Soru: Matta 13:1’de, İsa neden bir tekneye binip insanlara oradan hitap ederek konuştu?
YANIT: İsa’nın tekneden konuşmasının nedeni, sakin bir günde, sesinin suyun üzerinden daha iyi duyulabilecek olmasıydı.
Soru: Matta 13:10-13’de, İsa neden bu benzetmeyi öğrencilerine açıkladı da, kalabalığa açıklamadı?
YANIT: Bunun yanıtı Matta 13:14-15’de bulunur. İsa’nın öğrencileri sadece on ikiler değildi; onun 70’ler dahil daha başka birçok öğrencisi vardı. Bu sırada kalabalıklar İsa’nın öğretilerini biraz duyma imkânı bulmuşlardı, bu onların daha çok duymayı isteyecekleri bir şekilde yapılmıştı.
İsa burada konuşurken söylediklerinin açıklamalarını sadece öğrencilerine vermişti. Tabii ki, kalabalıklardaki insanlar da İsa’nın öğrencileri olmayı seçebilirlerdi.
SORU: Matta 13:10-16 ne anlama gelir?
YANIT: Bu ayetlerde birkaç önemli nokta bulunur.
13:10 İsa, Matta 13:1-9’da ekinci benzetmesini verdi. Öğrenciler gelip neden benzetmelerle konuştuğunu sordular. Soru, sadece ekinci benzetmesi için değildi, genel olarak İsa’nın neden benzetmelerle konuştuğunu soruyorlardı.
13:11 İnsanların çoğu Göklerin Egemenliği hakkında bilgi sahibi değildi, olsaydı da bu bilgiyi içlerinde tutamıyorlardı.
13:12 Bu bilgiye sahip olanların bilgisi artacaktı. Bu bilgiye sahip olmayanların sahip oldukları azıcık bilgi de onlardan alınacaktı.
13:13 İsa, insanlarla neden benzetmelerle konuştu ve öğrencilerine açıklama yaptığı gibi, neden onlara da açıklama yapmadı? Bu sorunun yanıtı için, 2 Petrus 2:21 ve Romalılar 4:15; 5:13’e bakalım. Birisi Tanrı hakkında bildiği gerçeği izlememeyi seçerse, o zaman ne kadar az şey bilirse son yargıda, kendisi için o kadar iyi olacaktır.
13:14 insanların gerçeğin tümünü duymak istediklerini ama onu anlamayacaklarını göstermektedir. Bu, Hristiyan olmak için çok akıllı olmanız gerektiği anlamına GELMEZ, böyle bir şey 1 Korintliler 1:26-28’e aykırı olur. Sorun bunun yerine, zeki ve çok eğitim görmüş Ferisiler’in sorunu, İsa’nın sözleri için yerleri olmamasıdır
(Yuhanna 8:37). Çarmıhla ilgili bildiri, bu dünyanın bilgeliğiyle bilge kişiler için saçmalıktır (1 Korintliler 1:18-25). Akıllı insanların, Kutsal Kitap’ta çok açık bir şekilde bildirilen şeylere neden inanmak istemedikleri konusunda zekice ve yaratıcı mazeretler verdiğini gördüm.
13:15 Bu da insanların katılığını gösterir. Hristiyanlar, Firavun’un yüreğinin Musa ve İsrailliler’e karşı katılaşmasından Tanrı’nın mı yoksa Firavun’un mu sorumluğu olduğu konusunda çok tartışmışlardır. Kutsal Kitap, sekiz ayette Firavun’un kendi yüreğini katılaştırdığını, sekiz ayette de Tanrı’nın onun yüreğini katılaştırdığını söyler. Tanrı’nın, yüreklerini katılaştıran insanlara karşı yargılarından biri de onların yüreklerini daha da katılaştırmasıdır.
Son olarak, Tanrı’nın aynı etkinliği iki değişik kişi üzerinde tamamen zıt etki yapabilir. İlk kilise yazarlarından biri bunu şu şekilde açıklamıştır: “Aynı ısıda, balmumu erir ve çamur kurur. Bu yüzden, Musa aracılığıyla gerçekleştirilen olaylar, Firavun’un kötülüğünün sonucu olan katılığını ve İbraniler’le birlikte oradan ayrılan karışık Mısırlı kalabalığının teslim oluşunu kanıtladı. Orijen, De Principiis (M.S. 225-254), kitap 3, bölüm 1.11, sayfa 311.
13:16 Bu arada, İsa’nın 12 tane atanmış öğrencisi olduğu halde, 70 kişiden oluşan bir başka öğrenci grubu ve başka öğrencileri de vardı. İsa’nın öğrencileri hem bu gerçekleri bilme ayrıcalığıyla, hem de bu gerçekleri öğrenmeyi hak etmedikleri için mutluydular. Tanrı her şeyi bizden gizlemeyi seçebilirdi; ama bu şeyleri bize vahyetmeyi istemişti.
13:17 daha ileri gidip Eski Antlaşma zamanındaki Tanrı yolundaki peygamberlerin bile bu şeyleri öğrenmek istediklerini ama Tanrı’nın bunları öğretme zamanı henüz gelmediğinden bunları öğretmediğini, bunları öğretmek için İsa’nın gelişini beklediğini bildirir.
Bazen insanlar yanlış olarak, Tanrı’nın herkese gerçeği öğretmek için elinden geldiği kadar uğraşma konusunda bize borçlu olduğunu düşünür. Ancak aslında, eğer birisi Tanrı hakkında sahip olduğu gerçeği ret ederse Tanrı gerçeği onlara zorla kabul ettirmek zorunluluğunda değildir. Hatta bu insanlar gerçeği ne kadar az bilirlerse bu onlar için o kadar daha iyidir (2 Petrus 2:21). Ama Tanrı gerçeği izlemeyi isteyenlere git gide daha çok gerçek bildirmekten zevk alır.
İnsanlar gerçeği tam olarak nasıl duyar ya da kaybeder? İsa bunun yanıtını Matta 13:18-23’de açıklar.
Soru: Matta 13:12’de, Tanrı, kimde yoksa onun elindeki de alıp olana vermekle adaletsizlik mi ediyordu?
YANIT: Tanrı adaletsizlik etmiyordu. Adalet ve eşitlik, ücretler ve armağanlar ve ihtiyaçları karşılamakla ödüller vermek olmak üzere göz önünde bulundurulması gereken üç tezat vardır.
Adalet ve eşitlik: Tanrı herkese karşı adildir ama Romalılar 9:6-18’in de gösterdiği gibi Tanrı’nın herkese aynı şekilde davranma mecburiyeti yoktur.
Ücretler ve armağanlar: Bu benzetmede, eğer kral birisine borcu olan iyi şeyleri ödemezse bu adil olmazdı. Ama patronunuzun parasıyla yatırım yaptığınızda patronunuz size bütün bu paraları verme yükümlülüğü altında değildir. Patronunuz size sadece maaşınızı ve kontratınızda bildirilen şeyleri vermekle yükümlüdür. Bu benzetmedeki kral, hizmetkârlarına kentler verme yükümlülüğü altında değildi. Elinde en çok olana daha çok kentler verdiğinde, bu karşılıksız, lütufkâr bir armağandı ve kral (ve Tanrı) istediği her şeyi yapabilir.
İhtiyaçları karşılamak ve ödüller vermek: Kralın hizmetkârlarından hiçbiri kentler üzerinde yönetici değilken, kral bütün hizmetkârlarına bakmıştı. Kentler ödül ya da ikramiyeydi, Tanrı cennetteki herkesin ihtiyaçlarını bol bol karşılayacaktır (1 Korintliler 2:9), ama Tanrı cennette bunun ötesinde bazılarına ödüller verecek, bazılarına vermeyecektir. Bunu 1 Korintliler 3:8-15’de okuyabilirsiniz.
SORU: Matta 13:15’de Tanrı’nın insanların yüreklerini yumuşatmayıp gözlerini açmaması katı yürekli bir davranış değil midir?
YANIT: Hayır, hiç de değil. Tanrı, eğer Tanrı’ya dönerlerse Rab’bin onları mutlaka iyileştireceğini söylüyor. Ancak, yüreklerinin duygusuzlaşması ve Tanrı’ya dönmemeleri onların kendi sorumluluğudur.
Tanrı, körlerin gözlerini açar ama gözlerini sıkı sıkı kapatanların gözlerini genelde açmaz. Tanrı insanların yüreklerini yumuşatır ama yüreğini katılaştırmaya karar vermiş olanların yüreklerini yumuşatma yükümlülüğü altında değildir.
Soru: Matta 13:30’da, delicelerin buğdaylardan önce toplanmasının anlamı nedir?
YANIT: “Deliceler” büyük bir olasılıkla “karaçayır” adı verilen bir yabani ottur. Yeni yetişirken buğdaya benzer. Ziraatta bir tarlanın hasadını yapmadan önce yabani otlarını yolmanın bir anlamı yoktur. Yargı, Tanrı yolunda olmayanları cennetten uzak tutar. Onlar delicelerin doğal olarak ait oldukları evrenden çıkartılıp atılmaz. Bunun yerine, Tanrı çocuklarının doğaüstü bir şekilde ait olduğu Tanrı’nın evreninden çıkartılıp atılırlar.
Soru: Matta 13:32 ve Markos 4:30-34’de hardal tanesinin bütün tohumların en küçüğü oluşunu açıklar mısınız?
YANIT: İlk olarak, Filistin’de, insanların ektiği siyah hardal ve yabani hardal olmak üzere iki tür hardal tanesi vardı.
İsa burada siyah hardaldan söz ediyordu çünkü sadece ekilmiş tohumlardan söz ediyordu. Filistin’de hardal tanelerinden daha küçük olan tohumlar ekilmiyordu.
Hardal tanesi küçüktür, Filistin’deki bütün ekin tohumlarının en küçüğüdür. İsa, halka kendi topraklarında yetişen ekin tohumlarından söz ederek onlarla iletişim kuruyordu.
Ancak, ayrıntıları seven insanlar için, Matta 13:32 ve Markos 4:30-34’de yer alan Grekçe sözcük, ebat ya da mecazi olarak derece anlamına gelebilen microteron’dur.
Her iki ayetteki tohum (tane) sözcüğü, ekilen anlamına gelebilen spermaton’dur. İsa ister Aramice, ister Grekçe konuşuyor olsun, yine de ekilen tohumlardan söz ediyordu.
Soru: Matta 13:32 ve Markos 4:30-34’de sözü edildiği üzere, bir hardal bitkisi nasıl bir kuş yuvalarını barındırabilir?
YANIT: Bir kuş gerekirse küçük bir çalıda bile bir yuva yapabileceği halde bu sorunun yanıtı bu değildir. Bir hardal tanesi büyüyerek boyu üç metreyi bulan bir ağaca dönüşebilir. Bu da bir kuşun yuva yapması için yeterince büyük bir ağaç olur.
Soru: Matta 13:33’de mayanın anlamı nedir?
YANIT: Diğer benzetmelerde maya kötü bir şeyken, İsa bu benzetmede mayanın Göklerin Egemenliği’ni temsil ettiğini söylemiştir. Burada öğrenilmesi gereken önemli yorum ilkesi, bir benzetmedeki bir simgenin anlamını alıp onu bütün diğer benzetmelerdeki simgelere uyarlayamayacağımızdır.
Soru: Matta 13:33’deki benzetmede, mayayı neden üç ölçek una karıştırmıştı?
YANIT: Üç somun ekmek, bütün aileye yeter. Unun kimyasını değiştirmek için azıcık maya yeterlidir.
Soru: İsa’nın Dağdaki Vaaz gibi başka konuşmalarında benzetme kullanmamış olduğu halde, Matta 13:34 neden İsa’nın sadece benzetmelerle konuştuğunu söylüyor?
YANIT: Matta 13:34 bunu İsa’nın kalabalıklara hitaben konuştuğu zaman olarak niteler. İsa Kendi öğrencilerine hitap ederken her şeyi açıklıyordu. Dağdaki Vaaz’i kalabalıklar da dinlediği halde, bu vaaz aslında öğrencilere hitaben verilmişti. Ayrıca, Matta 13:34 İsa’nın hizmetinin daha önceki ya da sonraki döneminde değil, bu zamanki öğretilerinden söz etmektedir.
Soru: Katolik Kilisesi Meryem’in her zaman bakire olduğunu söylerken Matta 13:55’de İsa’nın nasıl erkek ve kız kardeşleri olabilir?
YANIT: Matta 1:25 bunu kısa ve öz bir şekilde yanıtlar: “Ama oğlunu doğuruncaya dek Yusuf ona [Meryem’e] dokunmadı. Doğan çocuğun adını İsa koydu.” Bu yüzden İsa doğduğunda Meryem bakireydi ama Meryem’le Yusuf’un bundan sonra başka çocukları oldu.
Katolikler buna, birçok Akdeniz kültüründe kuzenlere de kardeş denilebileceğini söyleyerek yanıt verirler.
Ancak Kutsal Kitap’ta Meryem’in her zaman bakire olduğunu söyleyen bir ayet yoktur. Tersine, İsa’nın erkek ve kız kardeşlerinden söz edilen başka ayetler de vardır: Yuhanna 7:5; Galatyalılar 1:19; Markos 3:31; Yuhanna 2:12 ve Elçilerin İşleri 1:14. Eğer sadece kuzen olsalardı, bu durumun bildirildiği altı ayetten en az birinde onlardan “kuzen” olarak söz edilmemiş olması tuhaf olurdu.
Tarihsel bir not olarak, İznik öncesinde Meryem’in bakire olduğundan söz eden sadece iki kaynak olmuştur:
Portus piskoposu Hippolitus (M.S. 225-235/6) Meryem’in her zaman bakire olduğunu söylemiştir. Beron ve Helix’e Karşı anlamına gelen Against Beron ve Helix, parça 8, sayfa 234.
İskenderiyeli Petrus (M.S. 306,285-311) “Tanrı’dan, Her Zaman Bakire ve gerçekten de Tanrı’nın Annesi Meryem’den” Parça 5.7, sayfa 282.
Meryem’in “her zaman bakire” olduğu resmi olarak (M.S. 553) II Konstantinopolis Konseyi’nde söylenmiştir, bölüm 2, sayfa 312. Aynı yıl, Papa Vigilyus da aynı şeyi mektubunun 322’ci sayfasında söylemiştir.
Soru: Matta 13:38’de, herkes Egemenliğin oğullarından biri midir?
YANIT: Hayır. Bu ayetin de gösterdiği gibi, bizler Mesih’e iman etmeden önce Egemenliğin oğullarından biri değilizdir.
Efesliler 2:3, Pavlus dahil hepimizin Mesih’e iman etmeden önce gazap çocukları olduğumuzu söyler.
SORU: Matta 13:52’de İsa neden hem yeni, hem de eski değerlerden söz etmiştir?
YANIT: İsa bu sözlerle lütufkâr bir biçimde, Kendisinin öğrettiği yeni şeylerin yanı sıra daha önceki gerçeklere de değer vermeleri gerektiğini söylüyordu.
Soru: Matta 13:53-58’da, İsa bir peygamber değildi çünkü İsrail’de peygamberlik, o diyarın dünya Yahudileri’nin çoğunluğu orada yaşadığında var olabilirdi. Yahudiler’in çoğunun Babil’den İsrail’e dönmeyi ret ettiği Ezra’nın zamanında (yaklaşık olarak M.Ö. 300), peygamberlik, Haggay, Zekeriya ve Malaki olmak üzere son peygamberlerin ölümüyle son bulmuştu.” (Bu itiraz bir Yahudi’den gelmiştir.)
YANIT: Bu üç nedenden ötürü yanlıştır:
1) Kutsal Kitap’ta bunu söyleyen hiçbir ayet yoktur; bu kural uydurulmuştur.
2) Daniel ve Hezekiel sürgün sırasında peygamberdiler. O sırada dünya Yahudileri’nin büyük bir çoğunluğu Filistin’de yaşamıyordu. Hatta Daniel ve Hezekiel, İsrail dışında yaşayan peygamberlerdi. Ancak Daniel, gençliğinde Yahudiye’de yaşamıştı.
3) Biz Yüce Tanrı’ya ne yapabileceğini, ne yapamayacağını söylemeye çalışmamalıyız!
Mesih’in zamanında Yahudiler’in birçoğunun Filistin’de yaşadığını göz ardı eder. Çoğu olup olmadığını bilmiyorum. Önemli değildir, çünkü Yüce Tanrı istediği zaman bir peygamber gönderebilir.
(Hem Eski, hem de Yeni Antlaşma olmak üzere) Kutsal Kitap, Tanrı’nın (Çölde Sayım 23:19; 1 Samuel 15:29, vb. fikrini değiştirmesi gibi) yapmadığı bazı şeyleri bildirir. Ama Kutsal Kitap’ın bütününde Tanrı’nın YAPAMAYACAĞI bildirilen sadece dört şey vardır. (Ancak bunları okumak için Yeni Antlaşma’yı okumanız gerekir.) Bu dört şey şunlardır: i Tanrı kimseyi ayartmaz (Yakup 1:13), Tanrı yalan söyleyemez (İbraniler 6:18), Tanrı Kendinden daha üstün biri olmadığı için Kendi üzerine ant içer (İbraniler 6:13) ve Tanrı Kendi özüne aykırı davranamaz” (2 Timoteos 2:13). Bundan ayrı olarak, Tanrı’nın ne yapamayacağını söylemeyeceğim. Sadece, Tanrı’nın yapmayı ya da yapmamayı seçtiği şeyleri alçakgönüllü bir şekilde öğrenmek için Kutsal Kitap’a bakacağım.
SORU: Matta 13:55-56, bir peygamber, neden kendi memleketinde ve evinde
hor görülür?
YANIT: İsa, burada bir buyruk vermiyor ve bir peygamberlikte bulunmuyordu, burada sadece bir gözlemde bulunuyordu. Birlikte büyüdükleri insanlar peygamberlere saygı göstermez. Aynı yerde yaşayıp aynı deneyimlerin çoğunu yaşamış olanların, Tanrı’nın sıradan insanları sıra dışı bir şekilde kullanacağına inanmaları zordur. Ne yazık ki, “Aşırı yakınlık saygısızlık doğurur” sözünde bir doğruluk payı vardır.
Soru: Matta 13:58’de insanların imansızlığı İsa’nın orada pek fazla mucize yapmamasını nasıl etkilemiştir?
YANIT: Bu ayet, Yüce Tanrı’nın burada bir mucize yapmaya gücü yetmediğini söylemez. İsa’nın onların imansızlığından ötürü orada hiç mucize yapmamayı seçtiğini söyler.
SORU: Matta 14, Vaftizci Yahya’nın ölümü neden Matta’da bulunduğu yerde bildirilmiştir?
YANIT: Bunun yanıtı açıkça bildirilmediği ve Matta bu geriye dönüp anımsamayı istediği yere koyabileceği halde, bunu buraya yerleştirmesi İsa’nın bu sırada neden gözler önünde olmamayı seçtiğini ima ediyor olabilir. İsa onların Kendisini de öldürmeye geleceklerini biliyordu ve çarmıha gerilmeden önce gerçekleştirmesi gereken diğer şeyleri de gerçekleştirene kadar beklemek istemişti.
SORU: Matta 14:3-4’de, Vaftizci Yahya, Hirodes Antipas’ı tam olarak neden açıkça suçlamıştı?
YANIT: İlk önce soyağacıyla ilgili bilgi sonra da yanıtı verelim.
Öncesi: Hirodes Antipas: Büyük Hirodes ve on karısından biri olan Maltace’nin oğlu.
Filipus: Büyük Hirodes Mariamne II’nin oğlu (Büyük Hirodes’in, Bölge Kralı Filipus adlı öbür oğluyla karıştırılmamalıdır)
Aristobulus: Büyük Hirodes ve Mariamne I’in oğlu.
Hirodiya: Aristobulus’un kızı
Yanıt: Hirodes Antipas, Hirodiya’nın babasının anne bir, baba ayrı kardeşiydi, ama Levililer 18:1-17 ve 20:12,14’e göre bunda bir sakınca yoktu. Eski Antlaşma zamanlarında bir adamın karısını boşamasında bir sakınca yoktu. Sorun, Levililer 18:16’nın erkek kardeşinin karısıyla evlenmeyi kesin olarak yasaklamasıydı. Hirodiyas da, Hirodes Antipas’ın kardeşi olan Filipus’un karısıydı.
SORU: Matta 14:6-12. Bu dehşet verici anlatım neden Kutsal Kitap’ta yer alıyor?
YANIT: Bazen insanlar yeryüzündeki hayatın güllük gülistanlık olduğu gibi yapay bir düşünceye sahip olabilir. Kötü insanlar yönetimde olduğunda yaşam bazen dehşet vericidir. Burada, Vaftizci Yahya gibi inanlıların bile hayatta adil olmayan sonuçlara katlanmaları gerektiğini öğreniyoruz.
SORU: Matta 14:15, buranın ıssız (ya da çöl gibi) bir yer olduğunu söylediği halde 19’cu ayet neden buranın bir çayır olduğunu söylüyor?
YANIT: Burası kuru bir çöl değil, ıssız, terk edilmiş bir yerdi. Ayrıca, Filistin’de yağmurlu ve kurak olmak üzere iki mevsim vardı. Bu olay da büyük bir olasılıkla yağmurlu mevsimde gerçekleşmişti. Yağmurlu mevsimde, Güneydoğu Asya’da olduğu gibi muson yağmurları yoktu ancak o sırada Şeria Irmağı geçilemeyecek kadar genişti ve kurak mevsimde bize çöl gibi görünen yerlerde epey çok çimen olurdu.
SORU: Matta 14:24-32. Hristiyanlar fırtınalara karşı nasıl göğüs germeliler?
YANIT: Bu ayetler hayattaki fırtınalara karşı nasıl göğüs germemiz gerektiğini öğretir.
1. Tanrı beklenmedik bir iş yaptığında dehşete düşmeyin (14:25-26).
2. İsa bize cesur olmamızı söylediği zaman, cesur olup cesaretle çalışmalıyız
(14:27-28).
3. İsa’nın sadece etrafımızdaki tehlikelerden daha büyük olduğunu bilerek değil, korkularımızdan, kuşkularımız ve zayıflıklarımızdan da daha büyük olduğunu bilerek İsa’ya itaat etmeliyiz (14:29).
4. Rüzgâra ya da başka olası tehlikelere değil, İsa’ya bakmalıyız (14:30).
5. Bir hata yaptığımızda, ya da kuşku duyduğumuzda bizi kurtarması için İsa’ya yakarmalıyız (14:30-32).
6. Güvenliğe kavuştuktan sonra Tanrı’ya tapınmayı unutmamalıyız (14:33).
SORU: Matta 14:25’de gecenin dördüncü nöbeti ne zamandı?
YANIT: Gece 4 nöbete ayrılmıştı ve dördüncü nöbet de, yaklaşık olarak gece saat 3’le 6 arasıydı.
SORU: Matta 15:1-3’de, İsa el yıkamaya karşı mıydı?
YANIT: Hayır. İsa temizliğe karşı olmadığı halde, el yıkamayı dini bir tören haline getirmeye karşıydı. Günümüzde de, sağlıklı beslenme, şifalı otlar ve jimnastik yapmak iyi şeylerdir ama insanlar Tanrı yerine kendi sağlıklarına taparlarsa put haline gelirler.
SORU: Matta 15:3-6, Kurban (adanmış olmak) düşüncesi nereden çıkmıştır?
YANIT: Bu sözcüğün kendisi ve bir şeyin Tanrı’ya adanmış olması kavramı Levililer 1:2-3, 2:1, 3:1, Çölde Sayım 7:12-17’de bulunur. Ancak, Ferisiler, anne babalarına vermeleri gereken yardımı Tanrı’ya verirlerse onların anne babalarına bakma sorumluluklarını bırakmalarına izin veriyordu.
Ferisiler burada öncelik vermeleri gereken şeyleri karıştırmışlardır. Bazı şeyleri Tanrı’ya adamaya, anne babamıza bakmak dahil, Tanrı’nın yapılmasını arzuladığı şeylerden daha büyük bir öncelik veriliyordu. Bu, insanlar Tanrı’ya itaat etmek yerine bir geleneğe itaat etmekle ilgilendiklerinde gerçekleşebilir.
SORU: Matta 15:8’de, insanlar yürekleri Tanrı’dan uzakken neden Tanrı’yı dudaklarıyla saymayı seçmişlerdir?
YANIT: İnsanlar dine ve ismen de Tanrı’ya bir sürü nedenden ötürü yaklaşır ve bu nedenlerin hepsi de en iyi nedenler değildir. Bazıları başkaları tarafından övülmek için, bazıları ise kendilerine eş bulmak için gelir.
Bazıları başkalarına yardım edebilecekleri bir meslek ister ve oraya gelişlerinin ana nedeni Tanrı’ya duydukları sevgi değil, budur.
Durum böyle olduğunda Kızılay, TSK Mehmetçik Vakfı, Darülaceze, yetim yurtları gibi birçok iyi hayır kurumu vardır. Bu gibi kişiler, Tanrı’yı sevdiklerini ve Hristiyan bir kilise aracılığıyla çalışmayı istediklerini söyleyerek kendilerini yanlış tanıtmak yerine, bu kuruluşlara katılmalıdır. Ek bir not olarak, Kutsal Kitap Hristiyanlar’ın fakirlere, yoksunlara, yetimlere vb. yardım etmeleri gerektiğini söyler. Bu da sadece Hristiyan organizasyonlara para vermemiz gerektiği anlamına gelmez. Toplumumuzda dinle bağlantılı olmayan hayır kuruluşlarını desteklemek iyi bir şeydir.
Soru: Matta 15:9’da, insan buyrukları ne zaman iyi, ne zaman kötüdür?
YANIT: Gelenekler, yeni nesillerin öğreti ve yasalarına önceki kuşakların inançlarını ve düşüncelerini iletir. Yanıtta göz önünde bulundurulması gereken dört nokta vardır:
Kötü: Eğer geçmişteki gelenek yanlış ya da kötü ise, o zaman hata ve belki de günahlar öğrenilip kopyalanır. Kutsal Kitap, Yeremya 44:17-19’da Gök Kraliçesi’yle ilgili günahlı geleneklerden söz eder.
Boş: Gelenekler daha yaygın bir biçimde sadece değersizdir (Koloseliler 2:16-19). Bu gelenekler ciddiye alınırsa, Tanrı’ya adanmışlığı sulandırırlar. Kutsal Kitap, Koloseliler 2:8 ve 1 Timoteos 1:4’de boş ve aldatıcı geleneklerden söz eder.
Kurban: Geçmişteki görüş ya da uygulama Kutsal Kitap’a aykırı olmasa bile, insanlar bazen insan geleneklerini Kutsal Kitap’la eşdeğerli tutarlar. Bir zamanlar insanların düşüncesi olan bir şey, insanların gözünde artık “Tanrı böyle buyurdu” haline gelir. Belki belirli bir zaman ve durum için çok uygun olan insansal uygulamalar her zaman ve durum için sözde “Tanrı’nın yasası” haline gelir. Hatta bazı insanlar için gelenekler, Tanrı’nın Sözü’nden bile daha üstündür, buna örnek olarak Markos 7:10-13’deki “Kurban” uygulamasını uygulayanları gösterebiliriz.
Tanrı’nın Yasası: Bizim suyla vaftiz ve Rab’bin Sofrası gibi, Tanrı’nın buyurduğu şeyleri yerine getirmemiz gerekmektedir. Ancak, bunları Hristiyan gelenekleri oldukları için değil, Tanrı istediği için yerine getirmemiz gerekmektedir. Simgeye gerçeğin üzerinde yer vermemeye dikkat etmeliyiz. Sadece kuralları izlemekle kalmamalıyız (Markos 7:6-7). Bunun yerine, yazılı yasanın eski yolunda değil, Ruh’un yeni yolunda hizmet etmeliyiz (Romalılar 7:6; 2:29; Koloseliler 2:14).
Soru: Matta 15:10-20 ve Markos 7:15-23’de, İsa Eski Anlaşma’nın beslenmeyle ilgili buyruklarını neden geçersiz kıldı?
YANIT: İsa, Eski Antlaşma’nın beslenmeyle ilgili buyruklarını geçersiz kılmayıp onların yerine yenilerini vermiştir. Burada göz önünde bulundurulması gereken dört nokta vardır:
-
İsa ve öğrencileri, bazen Ferisiler’in insanlar tarafından oluşturulan geleneklerine aykırı hareket ettikleri hale, Eski Antlaşma Yasası’na itaat içinde yaşıyorlardı.
-
Eski Antlaşma’nın altında bile, Tanrı onların itaatiyle ilgileniyordu ve yiyip içtikleri şeyler, onların itaatlerini göstermelerinin bir yolu olsa da, tek yolu değildi.
3. İsa’nın dirilişi yeni bir dönem açtıktan sonra, öğrenciler her türlü eti yememeyi seçtiler. Elçilerin İşleri 10:11-16’da Tanrı’nın bir meleği gökten inip gönülsüz Petrus’a yemesi talimatını vermişti. Petrus kimdi ki, gökten gelen bir melekle tartışsındı?
4. Muhammet’in de aynı şeyi yaptığı söylendiğinden bu yanıt Müslümanlar için bir sorun olmamalıdır. Yürürlükten kaldırılmış yasalardan söz etmiştir (ancak yürürlükten kaldırılma kavramı, İsa aracılığıyla verilen Yeni Antlaşma’dan biraz farklı bir kavramdır). Ayrıca Müslümanlar’ın deve eti yiyebileceklerini söylemiştir ki, Eski Anlaşma deve etine aynı domuz eti gibi bakar (Levililer 11:4,7,26; Yasa’nın Tekrarı 14:7,8).
Soru: Matta 15:11,17-18’de, insanı kirletenin sadece ağızdan çıkan olması nasıl mümkündür?
YANIT: Buradaki metin çerçevesi, Ferisiler’in yıkanmamış ellerle yemek yemekle ilgilendiği ve İsa’nın insanın içinin pak olmasıyla ilgilendiği Matta 15:20’de verilmiştir.
Bir kabın içinde bir şey pişiriyorsanız ve sıvılar yavaş yavaş eklenip yavaş yavaş çekiliyorsa, yemeğin olması gerektiği gibi olup olmadığını görmek için yemeğin tadına bakar mısınız? Tabii ki, yemeğin tadına bakmalısınız. Aynı şekilde İsa da, yiyecek konusuna bu kadar takılıp kalmayın, çünkü sizi kirletebilecek olan şey ağzınızdan çıkan şeydir, diyordu.
SORU: Matta 15:12’de, bazı Ferisiler’in İsa’yı bulup ona kişisel temizlik hakkında bazı sorular sormak için Yeruşalim dışına çıkması sizce biraz tuhaf değil miydi?
YANIT: Sorun bu konuyla ilgili değildi. Bu, İsa’yı tuzağa düşürmek için sorulmuş bir soruydu, bir bahaneydi. Konu kişisel temizlik değildir, hastalık hakkında bir mikrop teorileri yoktu. Bunun yerine, konu onların törensel yıkanma konusundaki kurallara kendi yaptıkları eklemelerdi. İsa’yı, insanlara Tanrı’nın isteğinin onlar için ne olduğunu söylemekteki üstünlüklerine bir tehlike olarak görüyorlardı.
Soru: Matta 15:12’de İsa neden Ferisiler’in kendilerini kötü hissetmeleriyle ilgilenmiyordu?
YANIT: İsa bazı durumlarda ilgileniyordu, onların kendilerini kötü hissetmelerini istiyordu. İsa, özellikle Matta 23’de onları iki belirli nedenden ötürü ağır bir şekilde azarlamıştı. Azarlamayı işittiklerinden ötürü belki bazıları durup İsa’nın sözleri üzerinde düşünür ve tövbe ederdi. İkinci olarak, Ferisiler’in tövbesinden ayrı olarak, kalabalıklar işitir ve İsa’yı ret eden Ferisiler’e güvenmemeyi bilirlerdi.
SORU: Matta 15:14. Tanrı neden bazen körün köre kılavuzluk etmesine izin verir?
YANIT: Birisinin söylediği gibi, görmeyi ret edenler kadar kör olanlar yoktur. Tanrı insanların istedikleri yere gitmelerine izin verir. Daha iyi bir soru, “Körler neden körlerin kendilerine kılavuzluk etmesine izin veriyor, hatta bunu tercih ediyor?” olurdu.
SORU: Matta 15:21-29 ve Markos 7:24. İsa neden Sur ve Sayda kentlerine gitmişti?
YANIT: İlk bakışta Yahudi kentleri olmayan bu yerler İsa’nın yolunun dışında gibi gözükmektedir. Daha sonraki ayetler, O’nun bir cini kovduğunu (Markos 7:29) ve Fenike kıyılarından birçok kişinin İsa’yı dinlediğini bildirir. Sur kenti Celile Gölü’nden 56 kilometre kadar, Sayda ise, 40 kilometre kadar uzaktı.
SORU: Matta 15:21-22. Kenanlı kadının durumunda, İsa sadece Yahudiler’i ve Tanrı’ya onaylanan biçimde tapınanları sevmeleri gerektiğini mi söylüyordu? (Bu soruyu Müslüman Ahmad Deedat sormuştur.)
YANIT: Hayır, İsa, Sur ve Sayda bölgesine gitmek için yolundan çıktığı için böyle bir iddia kanıtlanamaz.
İsa ilk olarak İsrail’in kayıp koyunlarına gönderilmişti ama sonra birçok kereler Celile Gölü’nü geçmişti. Bunun anlamı şuydu: Celile Gölü’nün batı kıyısında çoğunlukla Yahudiler otururdu, doğu kıyısında ise, putperest domuz çobanları dahil, diğer uluslar otururdu. Ancak bundan önce bile, Samiriyeliler Tanrı’ya onaylanan biçimde tapınmıyordu ve İsa hizmetinin başlarında Samiriyeli bir kadınla konuşmuştu.
Soru: Matta 15:24-26’da İsa, Kenanlı (Suriye-Fenike ırkından olan) kadını köpeklerle kıyasladığından ırkçı mıydı? (Bu soruyu Müslüman Ahmad Deedat sormuştur.)
YANIT: Bu soruya başka bir soruyla yanıt verelim: İsa, sadece İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gönderildiğini söylediğinde neredeydi? Bu sorunun yanıtı şudur: İsa İsrail’den çıkıp, hiçbir zaman bir İsrail kenti olmayan Sur kentine gitmek için dağların üzerinden 48 kilometre kadar yürümüştü. İsa oraya, İsrail dışında yaşayan Yahudi bir kadınla değil, kesinlikle başka bir ulustan olarak tanımlanan bir kadınla konuşmaya gitmişti. Ama bu kadar yok gittikten sonra, onun hak ettiği bir şeyi almadığını, iyileşmesinin lütuf olduğunu bilmesini istemişti. Bu arada Matta 15:26’da “köpek” için kullanılan Grekçe sözcük, vahşi bir köpek değil, “köpek yavrusu” ya da “kucağa alınan küçüklükte bir köpek” anlamına gelir.
Soru: Matta 15:21-29 ve Markos 7:27-29, İsa ve Suriye-Fenike ırkından olan kadın tam olarak ne söylüyordu?
YANIT: Yanıtta göz önünde bulundurulması gereken dört nokta vardır.
1. İsa, Fenike kıyılarına seyahat ettikten sonra, kadın İsa’dan bir şey, kızının içindeki cini çıkartmasını istemişti. Burada, kendisinden Grek olarak söz edilen Suriye-Fenike ırkından bu kadının Yahudiliğe geçtiğine ya da hatta tek Tanrı’ya iman ettiğine dair bile hiçbir kanıt olmadığına dikkat edin.
2. İsa, İsrail’in kilometrelerce dışındaki bütün bu yolu yürüdükten sonra ona Tanrı’nın mesajının Yahudiler aracılığıyla geldiğini ve ilk önce onların iyileştirilmesi gerektiğini bildirdi (Markos 7:27). Yani, kadın Tanrı’nın Yahudiler’e bildirilmiş olduğu mesajına iman etmeye söz vermezse İsa onun isteğini yerine getirmeyecekti.
3. Kadın alçakgönüllü bir şekilde İsa’ya herhangi başka bir şekilde değil, O’nun istediği şekilde yaklaşmayı kabul etti. Bizim de Tanrı'nın lütfuna iman etmemiz gerektir.
4. Yahudiler, hem başka ulusları, hem de köpeklerden hoşlanmadıkları halde İsa burada köpek için normalde kullanılan sözcüğü kullanmadı. Bu sözcüğün daha iyi bir tercümesi “köpek yavrusu” olurdu. Romalılar ve Grekler, köpekleri çok severlerdi. İsa burada iki tarafa çekilebilecek bir söz kullanmıştır. Bu sözüyle, Yahudiler’in sevmemesini diğer ulusların sevmesiyle birleştirerek onu sevgi dolu bir evcil hayvana benzetmişti. Ancak, İsa mesajının ilk olarak Yahudiler için olduğunu yine de açıklığa kavuşturmuştur. Eğer Tanrı bizi değil de, başka birini çok büyük bir şekilde bereketlerse, biz O’nun bize verdiği bereketlerden ötürü hâlâ mutlu oluruz.
Özet olarak: İsa’nın sert sözlerle birleşen uzun yürüyüşü, İsa’nın bize erişmek için uzun yollar kat edeceğini ama bizim O’na gururumuzu ve kendi şartlarımızı bir kenara bırakarak O’nun şartlarına göre yaklaşmamız lazım olduğunu çok güzel bir şekilde örnekleyen bir paradokstur.
Soru: Matta 15:24’de, “İsrail’in kayıp koyunları,” Mormon Joseph Fielding Smith’in Kurtuluş Öğretileri anlamına gelen Doctrines of Salvation 1975, cilt 3, sayfa 214’de öğretildiği üzere, Sürgün sırasında İsrail’den Amerika’ya göç ettiği söylenen insanlardan mı söz eder?
YANIT: Hayır. Bu, hiçbir Yahudi ya da Hristiyan’ın hiç duymamış olduğu bir yorumdu. İsa, coğrafi bakımdan değil, ruhsal bakımdan kayıp olan insanlardan söz ediyordu. İsa bir GPS değil, bir Kurtarıcı’ydı. İsa öğrencilerine, “İsrail halkının yitik koyunlarına gidin” demişti (Matta 10:6-7) ve onlar da, bunu izleyen günlerde bunu, bir uçağa binip Amerika’ya giderek değil, İsrail’i karış karış gezerek yerine getirmişlerdi.
Soru: Matta 16:1,4’de İsa’nın gökten bir belirti istemesi neden yanlış bir şeydi?
YANIT: İsa birçoğunu Ferisiler ve Sadukiler’in önünde yaptığı bütün o mucizeleri gerçekleştirdikten sonra, Ferisiler ve Sadukiler’in gelip O’ndan bir belirti istemeleri İsa’nın öğrencilerine tuhaf gözükmüş olmalıydı. İsa’nın mucizeleri sakatlara, körlere, cinlilere çoktan yardım etmişti ve Ferisiler gökten kimseye bir yararı olmayacak bir belirti istemişlerdi. İsa onlar için istek üzerine performansta bulunmayı ret etmişti.
Soru: Matta 16:2-4’de, akşam ve sabah dönüşümünün zamanın belirtileriyle ne alakası vardı?
YANIT: Gündüz ve gecenin geleceğini bilmemiz, çocukların bile gözlemleyebileceği çok basit bir gerçektir. İsa, geri gelişinin belirtileri ve onu izleyecek olan geri gelişi gibi başka dönüşümlerin de var olduğunu söylemektedir. İsa ikinci kez gelecektir ve ilk gelişinden önce var olan belirtilerin birçoğu ikinci gelişinden önce de var olacaktır.
Dostları ilə paylaş: |