Soru: Matta 16:18’de İsa aslında, Katolik Kilisesi’nin iddia ettiği gibi Petrus’un ilk Papa olduğunu mu söylüyordu?
YANIT: Bu ilk olarak, M.S. 382 yılında papaların ardışıklığını desteklemek için Papa Damasus tarafından kullanılmıştı.
Dave Hunt’un Canavarın Üzerinde Bir Kadın Vardı anlamına gelen A Woman Rides the Beast, sayfa 101’de söylediği gibi, “rakip taraflarda olan Papa Ursinus ve Damasus’un aynı anda seçilmesiyle oluşan çoklu papaların ilk örneklerinden biriydi. Papa Ursinus’un izleyicileri, epey çok şiddet uyguladıktan sonra onu papa yapmayı başardılar. Daha sonra üç günlük kanlı bir savaştan sonra, imparatorun desteğiyle Damasus zafer kazandı ve 18 yıl boyunca Mesih’in vekili olarak görev yaptı (366-384). Bu yüzden, “Petrus’tan bu yana bozulmamış bir şekilde devam eden” “elçilerin ardışıklığı” silahlı kuvvetler tarafından mı gerçekleştirilmişti? Gerçekten öyle mi olmuştu?
Aynı kitabın 135-136’cı sayfalarında, Rottenburglu Piskopos Joseph Hefele şöyle der: ‘“Ama [tarih ve kilisenin öğretileri olmak üzere] bütün bu belgelerde [güvenilir bir kaynaktan papaların hatasızlığı] öğretisini hiç görmedim.’…
Kilise tarihi konusunda o zamanın büyük otoritelerinden olan Von Dollinger, Helefe’ye tamamen katılmıştı. (Roma tarafından yasaklanan) Kitabı, IX. Pius’un hatasızlık dogmasını kabul ettirmeye çalışacağı konusunda uyarıda bulunmuş ve toplanacak olan piskoposlara bu önemli karar üzerinde iyi düşünmeleri gerektiğini hatırlatmıştı. Halka öğretide bulunmak üzere yazılan antik inanç bildirilerinden hiçbirinde, hiçbir ilmihalde, ilk Hristiyan yazarların yazdıklarının hiçbir yerinde, Papa hakkında bir tek hece bile yoktur. İman ve öğretide her türlü kesinliğin ona bağlı olduğu hakkında ise kesinlikle hiçbir şey yer almaz.’”
Hippolu Augustin (M.S. 388-430) şöyle demiştir: “‘İsa, itiraf ettiğin bu kayanın üzerine Kilisemi kuracağım’ dedi. Çünkü Kaya (petra) Mesih’tir ve Petrus’un kendisi de bu temelin üzerinde inşa edilmiştir.” Augustin, bundan sonra 1 Korintliler 3:11’i aktarıp, kilisenin kaya olan Petrus’la temsil edildiğini söyleyerek sözlerine devam eder. (Yuhanna Müjdesi Üzerinde anlamına gelen On the Gospel of Yuhanna, Broşür 124, bölüm 21.5, cilt 7, sayfa 450.)
SORU: Matta 16:18’deki “kaya” sözcüğü, nasıl bütün tarihin en önemli kelime oyunu haline gelmiştir?
YANIT: İsa’nın Petrus ve diğer elçilerin kilise üzerinde dünyadaki en yüksek otorite olmasını tasarlamış olduğu konusunda herkesin görüş birliği içinde olması gerektiği halde, İsa sözde ardışık gelen halefler hakkında hiçbir zaman bir şey söylememiştir. Bu yüzden bu sözleri tarihin en nüfuzlu kelime oyunu haline getiren sözcüklerin kendisi değil, onlara kanuni bir dayanak olmadan Papalar’ın dahil edilmesidir.
Bu arada, bir okur kelime oyununun Grekçe’de DEĞİL, İbranice’de olabileceğini şeklinde bir katkıda bulunmuştur. İbranice’de ‘eben olan “taş” ve ebneh olan “kuracağım” sözleri kullanılmış olabilir. Örneğin,
George Howard, Shem-Tob Ben Shaprut adındaki bir haham tarafından yazılan 14’cü yüzyıldaki bir İbrani tezine işaret eder. Bu tezin İbranice metni şöyle der: “Sen bir taşsın (eben) ve Ben senin üzerine dua evimi kuracağım (ebneh).” Daha çok bilgi için bkz. www.jerusalemperspective.com/Default.aspx?tabid=27&ArticleID=1859
Soru: Matta 16:18’deki Petrus ismi Kümran’daki Lut Gölü Tomarları arasında bulunmuş mudur?
YANIT: Hayır. Şimdi tomar 4Q432 adı verilen John Allegro’nun yaptığı bir çevriyazıda bir rapor vardı. Ancak, Trinity Western University’den Martin Abeg bir e-postasında bunun 4Q432’de yer almadığını söyler.
SORU: Matta 16:19’da bağlamak ve çözmek nelerdir?
YANIT: Günümüzdeki Hristiyanlar Yeni Antlaşma’ya sahip olmasalardı, tarikatları hataya düşmüş Hristiyanlar’dan ve tuhaf öğretileri Tanrı yolundaki öğretilerden ayırt etmeye çalışmalarını bir düşünün. İlk kilisedeki durum da buydu. Tanrı elçilere, iyi öğretilerin neler olduğunu ayırt etmek yeteneğini ve bildirme otoritesini vermişti.
Bu suçluluk ya da masumluğu belirlemek değil, Petrus’un Elçilerin İşleri 5:1-10’da Hananya ve Safira’nın Kutsal Ruh’a yalan söyleme suçunu işlediklerini bildirdiği gibi, bu durumu bildirmek içindi. “bağlamak” ve “çözmek” terimleri, hahamsal Yahudilik’ten bilinen terimlerdi. Bu terimler, belirli türden etkinliklere izin verme ya da onları yasaklama anlamına geliyordu.
Soru: Matta 16:19’da Göklerin Egemenliği’nin anahtarları tam olarak nedir?
YANIT: Burada hiçbir metal ya da fiziksel obje yoktur. Bu söz, Müjde’nin mesajı, Petrus’un Müjde’nin kapısını Yahudiler için (Elçilerin İşleri 2) ve daha sonra da Elçilerin İşleri 10’da diğer uluslar için açması anlamına gelebilir.
İsa, Matta 23:13’de ayrıca, din bilginleri ve Ferisiler’in Göklerin Egemenliği'nin kapısını insanların yüzüne kapattıklarını söylemişti. Luka 11:52’de, yasa uzmanlarının bilgi kapısının anahtarını alıp
götürdüklerini söyler.
Soru: Matta 16:19’da, Göklerin Egemenliği’nin bu anahtarları başkalarına verilebilir miydi?
YANIT: Kutsal Kitap, herhangi bir “anahtar”ın başkalarına aktarılabileceği konusunda en ufak bir ima bile içermez. Sadece İsa’nın bunları bütün elçilere verdiğini söyler. Ancak, İsa’nın elçilere mecazi olarak “anahtarlara” sahip olduklarını söylemesi, bu anahtarların artık Kendisinde olmadığı, onları onlara teslim ettiği anlamına gelmez. Çünkü Vahiy 1:18’de “ölümün ve ölüler diyarının anahtarlarının” hâlâ O’nda olduğunu okuyoruz.
Varsayımsal olarak konuşursak, daha önce yaşayan Papalar’dan biri, bunları başkalarına aktarabilseydi bile, ardışıklık bozulsaydı bu papaların ardışıklığı anlamına gelmezdi. Bir Papa’nın görevden alınan bir Papa’nın anahtarlarını alması gülünç geliyor. Eğer bir Papa, örneğin VI. Alexander (M.S. 1492-1503) gibi tamamen ahlaksız idiyse, bu durum da Papalar’ın ardışıklığını bozardı. Tabii ki, o noktadan itibaren bir Papa hiçbir zaman sahip olmadığı bir şeyi başkalarına aktaramazdı.
Soru: Matta 16:20 ve Markos 8:30’da, İsa neden öğrencilerinin o sırada başkalarına Kendisinin Mesih olduğunu söylemelerini istememişti?
YANIT: İlk olarak, İsa’nın onlara hiçbir zaman yalan söyleyip Kendisinin Mesih olduğunu inkâr etmelerini söylemediğine, sadece bunu kimseye söylememelerini istediğine dikkat edin. Bunun en az iki olası nedeni vardı.
1. İsa, hizmetinin bu noktasında, onların Kendisinin Mesih olup olmadığına karar vermeleri için sözlerini işitmelerini istiyordu. Bazen, Müjde’yi çevresindeki öğelerle birlikte ele almak ve günümüze uyarlamak üzerinde çok fazla zaman geçirmek yerine Müjde’yi işitenlerin İsa’nın sözlerini kendilerinin duymasına izin vermek daha iyidir.
2. Matta 16:21’in gösterdiği gibi, öğrencilerin İsa’nın kim olduğunu başkalarına bildirmeden önce kendilerinin bu konuda tamamen ikna olmaları gerekiyordu. İsa, bunu Palmiye Pazarı’nda Yeruşalim’e zaferli bir şekilde girerken herkesin önünde bildirmişti. Tabii ki, İsa dirildikten sonra, Matta 28:18-20 ve Elçilerin İşleri 1:8’de onlara bunu bütün dünyaya bildirmelerini söylemişti.
Soru: Matta 16:21 ve Markos 29’da, Petrus’un itirafı neden İsa’nın hizmetinde önemli bir dönem noktasıydı?
YANIT: Petrus, İsa’nın Mesih olduğunu anladıktan sonra, İsa onlara ölmek için Yeruşalim’e gitmesi gerektiğini öğretmeye başladı. İsa’nın günahları için neden ölmesi gerektiğini anlayabilmeden önce İsa’nın kim olduğuna iman etmeleri gerekiyordu.
Soru: Matta 16:21 ve Markos 8:31’de, İsa’nın hizmetinin daha önceki bir döneminde değil, tam bu noktasında İsa neden onlara acı çekmesi ve ret edilmesi gerektiğini söylemeye başladı?
YANIT: İsa, öğrencilerinden en az biri Kendisinin vaat edilen Mesih olduğunu kabul edip iman etmeden önce acı çekip öldürüleceğini söylemedi.
Soru: Matta 16:21; 17:22; 20:19 ve Markos 8:31’de, İsa üç gün sonra ya da üçüncü günde dirileceğinden bu O’nun
en az 24 X 3 = 72 saat ölü kaldığı anlamına mı gelir?
YANIT: Luka 24:21 O’nun üçüncü günde dirildiğini söylediği için, hayır. İsa, Cuma günü öğleden sonra öldü ve Pazar günü tan yeri ağarırken dirildi. Üç gün sonra sözü, üç günü kısmen ya da tam olarak temsil eden bilinen bir İbranice deyimdi.
Aşağıda “üç gün deyimi”ne dört örnek yer alıyor:
1. Rehovam, 2 Tarihler 10:5 halka, “Üç gün sonra yine gelin” demişti. Buna karşın 2 Tarihler 10:12’de, “halk, kralın, ‘Üç gün sonra yine gelin’ sözü üzerine, üçüncü gün Rehavam'ın yanına geldiler.”
2. 1 Samuel 30:12’de hasta bir Mısırlı köle, Davut’a üç gün, üç gecedir hiç yemek yemeyip su içmediğini söylemişti. Ancak, insan 72 saatten uzun bir süre boyunca çölde susuz yaşayamaz. Köle kuşkusuz üç günün bir kısmı demek istemişti.
3. İsa’nın Kendisi, Mesih’in ölümü ve dirilişinden söz ederken, Matta 12:40’da “üç gün, üç gece” demiştir. Markos 8:31 “üç gün sonra dirilmesi,” Markos 14:58 “üç günde,” Yuhanna 2:19 “üç günde,” ve Luka 24:21 “üç gün oldu” der.
4. Ester 4:16’da Ester kendisi için “üç gün, üç gece” oruç tutmalarını ve kendisinin de aynı şeyi yapacağını söylemiştir. Buna karşın Ester 5:1, Ester’in “üçüncü günde” bir ziyafet hazırladığını söyler. Bu yüzden bu eşdeğerli bir zamandır.
Özet olarak, bu İbrani deyişinin üç gün içinde anlamına gelebileceğini ve bu deyişin Rehovam’ın zamanından İsa’nın zamanına kadar bilinen bir konuşma biçimi olduğunu kanıtladık.
Soru: Matta 16:22-23 ve Markos 8:32-33’de İsa neden Petrus’u, “Çekil önümden, Şeytan!” diyerek azarladı?
YANIT: Petrus, Tanrı’ya özgü düşünceler değil, insana özgü düşünceler düşünüyordu. İblis, İsa’nın yakın arkadaşı olan Petrus’u, İsa’yı sınamak için kullanmıştı. Ancak İsa bu sınanmayı anlamıştı.
Soru: Matta 16:22-23 ve Markos 8:33’de, Petrus, İsa’yı düzeltip azarlayacak cesareti nasıl bulabilmişti?
YANIT: İsa, Petrus’u seçtiği zaman cesur bir öğrenci seçmişti. Cesur olmak kendi başına ne iyi, ne de kötü bir şeydir. Tanrı’yı izlerken cesur olmak iyidir ancak kendi yolunuzda gitme konusunda cesur olmak genelde iyi bir şey değildir.
Soru: Matta 16:22. Petrus neden burada akılsızca İsa’yı azarlıyordu?
YANIT: Petrus, İsa’nın düzeltilmesi ve O’na öğüt verilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bugün bile, bazı insanlar Tanrı’dan daha iyi bildikleri şeklinde bir tutuma sahiptir.
Soru: Matta 16:23 ve Markos 8:33, günümüzde insanlar Tanrı’ya özgü şeyleri değil de, insanlara özgü şeyleri nasıl düşünürler?
YANIT: İnsan aklını, Tanrı’nın bilgeliğinin yerine koyabiliriz. Bazı şeyleri, Tanrı’nın istediği biçime aykırı olduğu halde kendi istediğimiz şekilde yapmaya karar verebiliriz. Ümidimizin kendi kuvvetimiz ya da bilgeliğimizde değil Tanrı’da olduğunu unuturuz. Kendi dünyasal yöntemlerimizi kullanabiliriz. Son olarak, “görevlerimizi” çabucak yapmayı o kadar çok isteriz ki, Tanrı’nın huzurunda olmanın tadını çıkartamayız. Tanrı’ya adanmışlık yerine ayaküstü yemek atıştırmak gibi aceleyle tapınmak isteriz.
Soru: Matta 16:24. İsa neden, öğrencilerine çarmıha gerileceğini söylemeden önce burada çarmıhtan söz etmişti?
YANIT: İsa, bunu öğrencilerine bildirmeden önce de çarmıha gerileceğini biliyordu. Romalılar sık sık asiler ve haydutları çarmıha gerdiğinden hepsi de çarmıha gerilmenin ne olduğunu biliyordu. Bazı insanları çarmıha germek başkalarının kurallara uymasını sağlıyordu. Yurtsever devrimcilerin, küçük, dünyasal bir davadan ötürü çarmıha gerilmeyi göze aldıkları gibi, öğrenciler de, daha değerli olan Göksel bir dava için çarmıha gerilmeyi göze almalıydı. Sonunda, Patmos adasına sürülen ve doğal bir ölümle ölen Yuhanna hariç, elçilerin her biri imanından ötürü şehit edilmişti.
SORU: İsa, Matta 16:27’nin söylediği gibi Babası’nın görkemiyle mi gelecek, yoksa Yuhanna 1:14’ün söylediği gibi Kendi yüceliğinde mi gelecektir?
YANIT: Yuhanna 1:14 onların İsa’nın yüceliğinin bir kısmını gördüklerini söyler. Örneğin, Pentikost’ta yüceliğin bir kısmını görmüşlerdi. Matta 16:27, uzak bir gelecekte, İsa yeniden geldiğinde gerçekleşecek bir olaydan söz eder. Yani, daha henüz hiçbir şey görmediniz demektedir.
Soru: Matta 16:27, dünyanın sonundan değil de, Bahailer’in Bahaullah ve Yeni Dönem anlamına gelen Baha’u’llah and the New Era, 268-269 sayfalarda öğrettiği gibi Bahaullah’ın üstün bir gösteriminden mi söz ediyor?
YANIT: Hayır, ayeti daha dikkatli bir şekilde okuyun. “İnsanoğlu, Babası'nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir” diyor. Kimse Bahaullah’ı meleklerle görmemiştir ve Bahaullah, ne sürgüne gönderilen ve öldürülen Bahailer’i ödüllenirmiş, ne de onlara zulmeden Müslümanlar’a yaptıklarının karşılığını vermiştir.
Soru: İsa, Matta 16:28 ve Markos 9:1’de, bazılarının Tanrı Egemenliği'nin güçlü biçimde gerçekleştiğini görmeden ölümü tatmayacağını söylediğinde ne demek istemişti?
YANIT: İlk olarak, yanıtın ne olmadığını, sonra da ne olduğunu söyleyeceğim.
X1. İsa’nın, öğrencilerinin çok uzun bir zaman hayatta kalacaklarını öğrettiği konusunda hiçbir kanıt yoktur. Aslında, kilise tarihinden, 12 elçiden 11’inin şehit olarak öldüğünü biliyoruz. Sadece Yuhanna doğal bir şekilde ölmüştü. Ancak yine de Patmos adasında sürgün olmak gibi bir zorluğu yaşamıştı.
X2. Vahiy 20:1-6’daki bin yıllık Egemenlik’ten söz ETMEZ.
X3. İnsanoğlu’nun Egemenliği’nde geldiğini görmeden önce başka bir bedende dirilmeden söz ediyor olamaz. Çünkü başka bir bedenle dirilen insanlar yine ölümü tadabilirler.
X4: Bazıları bunun o zaman zaten gerçekleşmiş olan, O’nun Dağda Görünümünün Değiştiği Zaman’dan söz ettiğini düşünür. Ancak o zamanda Tanrı’nın Egemenliği kesin bir şekilde gelmemişti.
Yanıt: İsa’nın Kendi Egemenliği’ni, dirilerek kanıtladığı üzere çarmıha gerilerek “kazandığı” zamandan söz eder. İsa, İblis üzerinde zafer kazandıktan sonra Kendi Egemenliği içinde gelmiştir. Hristiyanlar, bunun O’nun dirildiği zaman mı, yoksa Pentikost’ta mı gerçekleştiği konusunda tam bir görüş birliği içinde değildir ancak bu ufak bir ayrıntıdır.
Matta, Göklerin Egemenliği’ni özel olarak vurgular. Göklerin Egemenliği, bir hardal tanesi gibi, görünürde çok küçük bir şekilde başlayacaktı (Matta 13:31). Maya gibi, görülmez ancak etkileri dünyanın hamurunda görülebilir olacaktı (Matta 13:33). Ama sonunda melekler, insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O'nun egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar (Matta 13:41-42).
Göklerin Egemenliği, birisinin gizlice bulduğu gömülü bir hazine gibidir (Matta 13:44) ama bir tüccarın satın almak için her şeyini sattığı bir inci gibi çok değerlidir (Matta 13:45-46). Matta 13:47-50’de yer alan ağ benzetmesinin de gösterdiği gibi, Göklerin Egemenliği bu dünyada hem işe yarayan, hem de yaramayan balıklarla dolu bir ağ gibidir, ancak çağın sonunda nihai tatmin olacaktır.
Tanrı’nın Egemenliği içimizdedir (Luka 17:21).
Matta 16:19’da Petrus’a ve daha sonra da diğer elçilere egemenliğin anahtarları verilmiştir.
İsa, Son Akşam Yemeği’nde “Babam'ın egemenliğinde sizinle birlikte tazesini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim” demişti (Matta 26:29). İsa, dirildikten sonra öğrencileriyle yiyip içmişti.
Özet: Sıradan yaşam süreleri olan öğrenciler, Göklerin Egemenliği’nin İsa’nın dirilişinden sonra yeryüzüne geldiğini söylemiştir. Yahudiler, Romalılar’ı iktidardan devirmek için askeri bir egemenlik bekliyor olabilecekleri halde, İsa egemenliğin bir hardal tanesi, maya ya da çok değerli bir inci gibi olduğunu öğretmiştir. Başlangıçta küçük, zor görülen bir tohum gibidir, ancak çok değerlidir ve büyük etkileri olur.
Dostları ilə paylaş: |