YANIT: Hayır. Her iki olasılığı da bir inceleyelim. Ameliyatla hadım edilmek aynı zamanda cinsel ilişkilerden uzak durarak bekâr kalma anlamına da geleceği için, burada sorulan, bu ayetin sadece cinsel ilişkilerden uzak durarak bekâr kalmaktan mı, yoksa fiziksel olarak hadım edilme yoluyla cinsel ilişkilerden uzak durmaktan mı söz ettiğidir. Öyle değil mi?
Fiziksel olarak hadım olmak, Yasa’nın Tekrarı 23:1’e aykırı olduğundan, bunu hadımlık olarak yorumlamak, 1 Korintliler 7:2,7’ye çok benzer. İlk Hristiyanlar evrensel olarak bunu hadımlık olarak anlamışlardı ve bizler bunu Eski Antlaşma, Yeni Antlaşma ve Hristiyanlar’ın hepsinin yorumlayış biçimleriyle tutarlı olarak yorumlamalıyız. Daha kapsamlı bir yanıt için bir sonraki soruya bakınız.
SORU: Matta 19:12’de, İsa “kimisi doğuştan hadımdır, kimisi insanlar tarafından hadım edilir, kimisi de Göklerin Egemenliği uğruna kendini hadım sayar. Bunu kabul edebilen etsin!” diye bildirir. Burada [güya] Mesih’in kendi kendini hadım etme konusundaki onayına sahibiz. Acaba kaç Hristiyan erkek, Tanrı’ya olan sadakatlarını kanıtlamak için bunu yapar? İlginç olan, hadım konusundaki bu onayın Yasa’nın Tekrarı 23:1’e aykırı olmasıdır.
YANIT: Bu ayet, fiziksel olarak hadım edilmekten değil, cinsel ilişkiden uzak durarak bekâr kalmaktan söz eder.
Cinsel ilişkiden uzak durarak bekâr kalmak: İsa konuşurken mübalağa kullanmak konusunda rahattı (yani gözümü boşu boşuna mı çıkarttım, elimi de boşu boşuna mı kestim!). Yasa’yı bilen Yahudiler’in Kendisini yanlış anlayabileceğinden endişe duymuyordu. Sadukiler ve Ferisiler, İsa’yı birçok konuda eleştirdiler ama İsa’nın söylediği bu sözlerdeki mübalağa anlaşıldığı için bundan ötürü eleştirilmemişti.
Fiziksel olarak hadım olma: Eğer bu ayet aynı zamanda fiziksel olarak hadım olmaktan söz ediyorsa Eski Antlaşma’da yer alan Yasa’nın Tekrarı 23:1’e aykırı olur. Ama Kutsal Yazılar’ın ya da ilk kilise yazarlarının yazılarının hiçbirinde İsa’nın, beslenme konusunda daha az sınırlama, boşanma ve sevgi konusunda ise daha yüksek bir standart getirmesinden başka, Eski Antlaşma Yasası’na aykırı bir şey öğrettiğini bildiren herhangi bir bilgi yoktur.
Eğer İsa insanların gerçekten de fiziksel olarak hadım edilmelerini isteseydi, bu ayette insanlar tarafından hadım edilenlerle, kendilerini Göklerin Egemenliği uğruna hadımlığı seçenler arasında bir fark olmazdı.
Ayrıca, İsa’nın bu öğretisi Pavlus’un Tanrı’nın Egemenliği için (hem erkekler ve hem de kadınların) kesinlikle hadımlığından söz ettiği 1 Korintliler 7:2,7’deki öğretisine çok benzer.
Son olarak, 2000 yıl sonra modern kültürde yaşayan insanların bu ayeti nasıl yorumlayacağını değil, ilk Hristiyanlar’ın bu ayeti nasıl okuyacağını sormamız gerekir. Justin Martyr, İlk Savunma anlamına gelen First Apology adlı kitabının 14’cü bölümünde bu ayeti aktarır ve iki kez evlenmiş olanlardan söz eder. Justin’in burada çok eşlilikten mi, boşandıktan sonra yeniden evlenmekten mi yoksa eşin ölümünden sonra yeniden evlenmekten mi söz ettiği tartışılabilen bir konu olduğu halde, fiziksel olarak hadım olmaktan değil cinsel ilişkiden uzak durarak bekâr kalmaktan söz ettiği kesindir. Tertulyan, Bedenin Dirilişi Hakkında anlamına gelen On the Resurrection of the Flesh adlı kitabının 27’ci bölümünde bu ayeti kullanır ve (genel olarak cinsel ilişkiden uzak durmak anlamında) “evlenmemiş bedenin parlak güzelliği”nden söz eder.
Özet olarak, ister ikinci, ister yirmi birinci yüzyılda yaşıyor olsunlar, yaşamlarına yol göstermesi için Kutsal Kitap’a bakanlar, bunun ne anlama geldiğini anlayabilirler.
Soru: Matta 19:14. Göklerin Egemenliği nasıl küçük çocuklarındır?
YANIT: Bu birçok şekilde doğru olabilir.
-
Kurtulmak için Tanrı’ya çocuklar gibi bağımlı olduğumuzu kabul etmemiz gerekmektedir. Tanrı, Kendisine çaresizliklerinin bilincinde olduklarını bildirenlere yardım eder.
b) Tanrı, sorumluluk yaşından önce ölen çocuklara bakar. Kutsal Kitap, onların Cennette olduklarını ancak ödülleri olmadığını ima eder.
Soru: Matta 19:14. Kalvinizm, tutarlı olmak için, bebek olarak ölen herkesin cehenneme gittiğini mi öğretir?
YANIT: Hayır, bu duyduğum sahte bir suçlamadır. Augustin, Akitanyalı Prosper ve başkaları vaftiz olmadan ölen bütün bebeklerin cehenneme gittiğini öğretmişti ancak bunlar Kalvinist değil Augustinci’dir.
Kalvinistler, nihai olarak kurtarma gücüne sahip olanın vaftiz, işlerimiz ya da imanımız değil Tanrı olduğu gibi Kutsal Kitap’a uygun görüşe inanır. Tanrı, insanları istediği her şekilde Mesih aracılığıyla kurtarmayı seçebilir.
Lorraine Boettner’in, Önceden Belirlenmişlik Konusundaki Reformcu Öğreti anlamına gelen The Reformed Doctrine of Predestination adlı kitabının sayfa148,149 sayfalarına göre, Kalvinistler’in kendileri bu konuda şöyle der: “Bebeklik, çocukluğun ilk dönemlerinde ölenlerin hepsi seçilmişler arasındadır.”
M.S. 1580’de yazılan İkinci İskoç Bildirisi anlamına gelen The Second Scots Confession şöyle der: “Papa’nın vaftiz olmadan ölen bebeklere karşı zalim yargısından iğreniyoruz ve tiksiniyoruz.” (Yanlış bir şekilde) Hezekiel 16:21’e başvuran C.H. Spurgeon, ölen bebeklerin cennete gittiğine inanıyordu. Bu görüşe katılan diğer Kalvinistler’e, Charles Hodge, W.G.T. Shedd, and B.B. Warfield dahildir. Kalvinist Curt Daniel’in, Kalvinizm’in Tarihçesi ve Teolojisi anlamına gelen The History and Theology of Calvinism adlı tezinin 336-339 sayfalarında “Ölen Bebekler Kurtulmuştur” başlığını taşıyan bir bölüm vardır.
Kalvin kendisi, Hristiyan Dini Kurumları anlamına gelen Institutes of the Christian Religion adlı kitabının, kitap 4, bölüm 16, sayfa2:541 sayfalarında şöyle demiştir: “‘Ama bebekler, iyilik ve kötülük hakkında hiçbir şey bilmedikleri halde onların yeniden doğması nasıl mümkündür?’ diye soruyorlar. Bizler de, ‘Tanrı’nın işi, bizim kapasitemizin erişebileceğinin ötesinde olduğu halde geçersiz değildir. Ayrıca kurtulacak bebeklerin (bazılarının bu yaşta kurtuldukları kesindir) kesinlikle Rab tarafından daha önceden yeniden doğmalarının sağlanmış olması gerekmektedir. Eğer annelerinin karnından içlerinde doğuştan yozluk olarak çıkarlarsa, Tanrı’nın Egemenliği’ne girmelerine izin verilmeden önce bunlardan arındırılmaları gerektir’ diye yanıt veriyoruz... Ancak Tanrı, bu itirazcılar [eleştirenler] sınıfını susturmak için Vaftizci Yahya’nın durumunda, başkaları için de neler yapabileceğinin bir kanıtını vermiştir.”
Soru: Matta 19:16-17’de İsa Kendisinin iyi olduğunu ya da Tanrı olduğunu inkâr mı ediyordu?
YANIT: Hayır, bu sorunun yanıtı için Müjdeler’de Matta 19:16-17 hakkındaki yanıta bakın.
Soru: Matta 19:17’de, iyi olan nedir?
YANIT: Yaratılış 1 ve 2’de, Tanrı insanlığın günaha düşüşünden önce bütün yaratılışın iyi olduğunu bildirmişti. İsa, Markos 10:18 ve Luka 18:19’da sadece Tanrı’dan başka kimsenin iyi olmadığını söyler. İyiliğin kaynağı Tanrı’dır ama
Thomas Aquinas’ın işaret ettiği gibi, sırf Tanrı her türlü iyiliğin kaynağı olduğu için O’nu iyi olarak tanımlamak, Tanrı bütün fiziksel bedenlerin kaynağı olduğundan O’nu fiziksel bir beden olarak tanımlamaktan daha geçerli olmaz.
Bizim için, iyilik Tanrı’nın karakterine ve arzuladığı iradesine uyan şeydir. 1 Tim 6:18’de bize iyilik yapmamız buyrulmuştur, bu yüzden biz de sınırlı bir anlamda iyi olabiliriz. Tanrı daha yüksek bir şekilde iyidir, çünkü O, 1) her türlü iyiliğin kaynağıdır ve bunları bizim için sağlar, 2) O iyiliğin ölçütüdür, 3) O’ndan başka hiçbir şey tamamen iyi değildir (Markos 10:18; Luka 18:19).
Soru: Matta 19:23’de zengin insanların cennete giremeyeceği doğru mudur?
YANIT: Hayır, yoksa İbrahim’in başı dertte olurdu ve Pavlus, Yakup ve İbraniler Kitabı’nın yazarı ve tabii ki İsa da, İbrahim’i bir iman kahramanı olarak yücelttikleri için hatalı olurlardı. Bunun yerine bir insanın cennete girmesini zorlaştıran zenginliğe olan sevgi ve zenginliğe güvenmektir. Bir insan İbrahim gibi çok zengin olabilir ama zenginliğini sevip ona güvenmeyebilir.
SORU: Matta 19:24, Markos 10:25 ve Luka 18;25’de İsa, devenin iğne deliğinden geçmesinden söz ederken ne demek istemişti?
YANIT: Bazıları, “iğne”nin Yeruşalim’deki çok dar bir kapının takma adı olduğunu düşünür. Yeruşalim ve diğer kentlerin çok dar kapıları olduğu halde, bildiğimiz kadarıyla adı “iğne deliği” olan bir kapı yoktur. Bu mübalağanın Yeruşalim’deki bir kapıdan söz ettiğini söyleme çabaları yanlıştır.
Daha olası bir durum, İsa’nın burada bir mübalağa kullandığıdır. Bir devenin, özellikle de üzerinde yük olan bir devenin, bir iğnenin deliğinden geçmesi tamamen imkânsızdır. İsa bunu söylemek için bu komik benzetmeyi kullanmıştır. Babil Talmudu anlamına gelen Babylonian Talmud’daki (Babil Berakutu anlamına gelen Babylonian Berakoth 55b) Yahudiler de buna benzer bir mübalağa kullanarak “bir filin bir iğne deliğine girmesi”nden söz eder. (Babil’de filler çok görülürdü ve Babil’de kullanımı bunun Yeruşalim’de bir kapı olmadığını göstermektedir.
a) kendisinin zengin olduğunu düşünen bir adamın cennete gidebilmesi doğal olarak imkânsızdır ve,
b) Tanrı’yla her şey, zengin bir adamın cennete gitmesi bile mümkündür.
Soru: Matta 19:28 ve Luka 22:28-30’da, öğrenciler on iki tahtın üzerinde oturacağını söylediğinden, Yahuda İskariyot da oturacak mıdır?
YANIT: Hayır. İlk olarak, Luka 22:28-30 on iki tahttan söz etmez, sadece on iki oymaktan söz eder. Aslında Matta 19:28 on iki tahtın üzerinde on iki öğrencinin oturacağını SÖYLEMEZ. Bunun yerine, “...ardımdan gelen sizler, on iki tahta oturup İsrail'in on iki oymağını yargılayacaksınız” der.
Bu yüzden, burada on iki taht olacağından söz edildiği halde, onların üzerinde on iki öğrencinin oturacağı söylenmez. Bunun yerine İsa bunları sadece, “ardımdan gelen sizler”e söz vermiştir. Yahuda, İsa’nın ardından gitmeye devam etmedi ve Elçilerin İşleri 1:20’nin söylediği gibi, İsa’yı ele verdikten sonra öğrenci olarak yerini terk etti. Matta 19:28’de İsa bunu sadece “ardımdan gelen sizler”e vaat etmiştir.
Soru: Matta 19:29, insanlar bu hayatta nasıl, yüz kat baba, anne vb. elde edecektir?
YANIT: Bu ayet hem bu hayat ve hem de gelecek olan hayat için geçerlidir. Dünyanın her yerinde sizi iyi karşılamayı bekleyen evleriniz olmasını ve dünyadaki her ırktan insanların sizin sevgili kardeşleriniz olmasını düşünebiliyor musunuz? Adına kilise dediğimiz Hristiyan toplumda bizler buna sahibiz ya da sahip olmalıyız. Buna ek olarak, yeryüzünde kusurlu olarak sahip olduklarımıza cennette kusursuzlaşmış biçimiyle sahip olacağız.
Soru: Matta 19:30, Markos 10:31 ve Luka 13:30’da, birinciler nasıl sonuncu ve sonuncular nasıl birinci olacaklar?
YANIT: En az dört şekilde:
Gurur: Bu yaşamda gururlu olanlar alçaltılacaklar ve bu yaşamda alçakgönüllü olanlar yükseltileceklerdir (Yakup 4:6; Luka 2:51-52).
Zenginlik: Süleyman’ın Özdeyişleri 30:8-9’un ima ettiği ve Luka 16:19-21’in bir örnek verdiği gibi, genel olarak, çok parası olan birçok insan Tanrı’ya yaklaşma konusunda fazla bir ihtiyaç duymaz.
Pavlus, 1 Korintliler 1:26-31’de Korint kilisesinde dünyasal standartlara göre akıllı ya da nüfuzlu olan fazla insan olmadığını söyler. Yakup 2:5 bunun ilk kiliselerin çoğu için geçerli olduğunu gösterir. Ayrıca bkz. Luka 2:53 and Yakup 5:1-6.
Ödüller: Tanrı, inanlılara kendilerine verilen şeylere göre yargılayacaktır. Kendilerine çok verilenlerden çok şey talep edilecektir.
Hizmetkârlık: Markos 9:35-37, Luka 9:46-48 ve Matta 18:1-4’ün gösterdiği gibi, Tanrı’nın gözünde en büyük inanlılar, başkalarına hizmetkârlık edenlerdir
Soru: Matta 20:1-16’daki benzetmede bağın sahibi adil midir?
YANIT: Buradaki bağ sahibi ya da efendi Tanrı’yı temsil eder ve Tanrı’nın standartları adildir. Eğer sizin standartlarınıza göre Tanrı adil gözükmüyorsa, size bir şey diyemem çünkü bazı insanların adalet hakkında çok tuhaf fikirleri vardır. Tanrı bize, Kendi adalet standardının hâlâ özel bir cömertliğe izin verdiğini öğretmektedir.
Tanrı adildir ve her işçiye kendisine vaat ettiğini parayı doğru olarak vermiştir.
Soru: Matta 20:1-16’ya göre, cennette herkes aynı ödülü mü alır?
YANIT: Hayır. Matta 20:1-16 herkesin aynı ödülü almadığını belirtir ve 1 Korintliler 3:12-15 de, cennette herkesin aynı ödülü alacağını düşünmememiz gerektiğini açıkça öğretir.
Soru: Matta 20:17-19’da, Yüce Tanrı peygamberi İsa’nın diğer uluslara teslim edilip, Kendisiyle alay edilmesine ve öldürülmesine nasıl izin verebilir?
YANIT: Bazen nihai zafere erişmek için önce yenilmiş görünmeye razı olmak gerekir.
Soru: Matta 20:20-28’de, büyük Hristiyanlar diğerleri üzerinde yönetici değil, hizmetkâr olduğu halde neden bazı Hristiyan önderler bunu unutmuş görünüyor?
YANIT: Güç yozlaştırabilir ve Tanrı yolunda olmayan birçok insan kendilerinin inanlı olduğunu söylemektedir. Tanrı’nın bize öğrettiği üzücü örneklerden bazılarını Krallar ve Tarihler Kitapları’nda okuyabilirsiniz.
Soru: Matta 20:30’da bildirildiği üzere iki tane mi kör adam vardı yoksa Markos 10:46-52’nin söylediği gibi Bartimay adında bir tek kör adam mı vardı?
YANIT: Yeruşalim’deki bütün körler İsa’yı görmek isteyeceğinden iki anlatımda iki değişik olaydan söz ediliyor olabilir. Ancak, her iki Müjde’de de, “Ey Davut Oğlu, halime acı!” sözü bağırıldığından, büyük bir olasılıkla aynı olaydan söz edilmektedir. O zaman Bartimay iki kör adamdan birinin ismi olmalıdır. Bu olayı büyük bir olasılıkla Petrus’tan işitmiş olan Markos, sadece bir tek kör adamın farkındaydı ama onun adını biliyordu. Bu olay gerçekleştiğinde orada hazır bulunan Matta, iki tane kör adam görmüştü.
Soru: Matta 20:32’de İsa, kör olduğu belli olan bir adama neden ne yapmasını istediğini sordu?
YANIT: Bunu iki ayrı nedeni olabilir.
İlk olarak, İsa adama görme armağanı verilmeden önce onun bunu Kendisinden sözel olarak istemesini istiyor ve ona bunu yapma fırsatını veriyordu.
İkinci olarak, engelli olan herkes iyileştirilmeyi istemez. Cüzam kolonilerinde çocuklarının hayatları boyunca bakılması için onlara hastalığı kasten bulaştıran insanlar oluyordu.
Soru: Matta 21:1-3, Markos 11:2-3, Luka 19:30-31’de İsa öğrencilerine neden bir eşeği almalarını söylemişti?
YANIT: Bir kral bir kente girdiğinde, kendisinin fatih olduğunu simgelemek için bir savaş hayvanı olan bir atla girerdi. Bir kral ya da bir hakim bir kente bir eşekle girdiğinde, bu onun yanında ordusu olmadan barış içinde geldiğini simgelerdi. Bu olay, Zekeriya 9:9-10’u da yerine getirmişti.
Soru: Matta 21:12-13, Markos 11:12-19 ve Luka 19:43-48’da İsa para bozanlara neden kızgındı?
YANIT: Bu kişiler Tanrı’ya tapınmaya hiç niyetleri olmadan Tanrı’nın Evi’nde bulunuyordu. Oraya Tanrı’ya tapınmaya gelenlerin hem dikkatlerini dağıtıyor, hem de onlara engel oluyorlardı. Tanrı tapınmamızı çok ciddiye alır.
Yahudi Mişnalar hayvanlar satılırken bazen halkın kazıklandığını kaydeder. (En erken Mişnalar M.S. 200 civarında yazılmıştı.) Bir insanın Tapınak’ta kurban edilmesi için bir hayvan getirmesi gerekiyorsa ve bir hayvan alabilmesi için fiyatlar insafsızca yüksekse o zaman o kişinin Tanrı’ya doğru bir şekilde tapınması engellenir.
Soru: Matta 21:16-17. sadece Tanrı’ya tapınmamız gerektiği halde İsa neden övgüleri kabul etti?
YANIT: Yanıtta göz önünde bulundurulması gereken dört nokta vardır.
1. İsa sadece iltifat ve övgüleri kabul etmekle kalmamış, Yuhanna 9:38’da tapınmayı da kabul etmiştir. (Grekçe proskuneo sözcüğü, burada sadece teşekkür ya da saygıdan çok daha fazlasını ima eder.)
2. Filipililer 2:29’un gösterdiği gibi Tanrı yolunda yürüyen önderlere saygı gösterip onları övmek iyidir. Ancak, sadece Tanrı’ya tapının (Matta 4L9-10; Luka 4:7-8; Vahiy 19:10; 22:8-9)
3. İbraniler 1:6’ya göre İsa’ya sadece insanlar değil (Matta 2:2), melekler de tapacaktır.
4. İsa Tanrı’dır (Yuhanna 1:1; İbraniler 1:8,9) ve İsa Rabbimiz ve Tanrımız’dır (Yuhanna 20:28-29).
Soru: Matta 21:18-19, Markos 11:14,20-21’de, İsa neden görünüşte zalimce davranarak, düşünmeyen bir incir ağacının kurumasına neden olmuştu?
YANIT: Bu neredeyse, sizin bir dilim ekmek yiyebilmeniz için kaç tane buğday başağının zalimce katledildiğini sormak gibidir. Bu sorunun yanıtı, “hiç”tir çünkü düşünmeyen bitkiler zalimce katledilemez.
İsa bitkinin var olmayan duygularıyla ilgilenmiyordu. Bunun yerine İsa, Markos 13:28-29’da bizlere incir ağacı benzetmesinden ders almamızı söyler. Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz
mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız, der. Aynı şekilde Mesih Yeruşalim’i girdiğinde insanlığın kurtuluşu yakındır, der.
İsa bunu yaptıktan sonra, Matta 24:32’de incir ağacı benzetmesini kullanmıştır.
Mart ayının sonuna doğru, incir ağaçlarının yaprakları çıkmaya başlar. Filistin Arapçası’nda taqsh adı verilen, çağla bademi büyüklüğünde küçük yumrular çıkar. Bunlar gerçek incir olmadığından düşerler ama çiftçiler açken bunları yerler. Ancak, eğer incir yaprakları taqsh’sız çıkarsa, o zaman ağaç incir vermez.
Soru: Matta 21:21-22 ve Markos 11:24’de duada her şeyi isteyebileceğimizden, Hristiyanlar neden herkesin Hristiyan olmasını isteyip bunun gerçekleşmesini sağlamıyor? Ayrıca benim de uzun bir istek listem var...
YANIT: Tanrı, yalan söylemek, kötülükle ayartılmak, Kendini inkâr etmek ya da Kendisinden daha büyük bir varlık üzerine ant içmek hariç her şeyi yapabilir ama mantıksal bir imkânsızlık bir şey değildir. Tanrı, insanlar Kendisini sevmeyi ve O’na itaat etmeyi özgürce seçebilme gücüne sahip olmadan Kendisini özgür iradeleriyle sevip O’na itaat etmeyi seçen insanlar yaratamaz.
Matta 23:37-39’da İsa’nın Kendisi Yeruşalim’in Kendisini ret edişinden ötürü ağlamıştır. Luka 7:30’da Ferisiler’in bile, “Tanrı'nın kendileriyle ilgili tasarısını ret etmelerine” izin verilmişti.
Uzun istek listesine gelince, Tanrı’nın bilge bir Baba gibi bize sadece doğru şekilde istediğimiz iyi şeyleri vermesiyle ilgili Matta 7:7-11 hakkındaki yanıta bakın. Tanrı bize her zaman “Evet” demediği için O’na övgüler olsun!
Soru: Matta 21:21-22 ve Markos 11:24’de, dua edip iman ettiğinizde, her zaman dua ettiğiniz şeyin size verileceği garanti midir?
YANIT: Hayır, bu ayet, istediğiniz şeye gerçekten inanmanız gerektiğini söyler. Eğer yüreğinizde günahı aziz tutuyorsanız
(Mezmur 66:18) ya da istediğiniz şeyi bencilce arzularınız için harcamak üzere dua ediyorsanız (Yakup 4:3), Tanrı da bilge bir Baba gibi onu size vermeyecektir.
Soru: Matta 21:23’de Tapınak’ın avlusu ne kadar büyüktü?
YANIT: İsa’nın hizmetinden önce, Büyük Hirodes Tapınak’ın avlusunu 300 metreye 460 metre olarak genişletmişti.
Soru: Matta 21:23-24’de, İsa neden onların Kendisinin Mesih olmasıyla ilgili sorusunu yanıtlamadı?
YANIT: Bilmeyi isteyenler için yanıt açıkça ortadaydı. Buna karşın, onlar inatçı bir şekilde iman etmeyi ret ettikleri için, bütün o mucizelerden sonra bile, onların kabul edeceği bir yanıt vermek imkânsızdı. Bu yüzden İsa öyle bir şekilde konuşmuştu ki, eğer sorusunu dürüst bir şekilde yanıtlarlarsa kendi sorularını da yanıtlamış olacaklardı. Ne yazık ki, soru soranlara sorular sorulduğunda, gerçek yanıtı değil, işlerine gelen yanıtı vermişlerdi.
Soru: Matta 21:24-27, Markos 11:33 ve Luka 20:7-8’de İsa neden onlara o şeyleri hangi yetkiyle yaptığını söylemeyi ret etmişti?
YANIT: Bu soruya yanıt verirken göz önünde bulundurulması gereken iki nokta vardır:
1. İsa’nın, bir insanın herhangi bir sorusunu yanıtlama zorunluğu yoktur, özellikle de sorular gerçeği bulmak için değil, Kendisini tuzağa düşürmek için soruluyorsa.
2. Onlar sorunun yanıtını zaten biliyorlardı. İsa o şeyleri yaparken Tanrı’dan olduğunu zaten bildirmişti. Onlar bu sefer O’nun bunu Kendi sözleriyle açıkça bildirmesini istiyorlardı.
Gerçeği paylaştığımız için, yalan söylemememiz lazımdır ancak bazen, özellikle de soruyu soran kişi gerçeği bilmek istemek yerine bizi tuzağa düşürmeye çalıştığında, yanıt vermekten kaçınmanın bir sakıncası yoktur.
Soru: Matta 21:33-41’de Tanrı, toprak sahibi bir adam olarak simgelendiğinden bazen olup bitenleri bilmez mi?
YANIT: Toprak sahibi adam Tanrı’yı simgeler ama İsa’nın bu benzetmeyi anlatmasıyla da kanıtlandığı gibi O olup bitenleri bilir. Tanrı çok sabırlı ve tahammüllüdür, bu benzetme bize O’nun kayıplar uğruna, devam eden itaatsizlik ve adaletsizliğe, hatta Kendi Oğlu’nun ölümüne bile izin vermeye bile razı olduğunu gösterir. Tanrı’nın bunu yapmasının nedeni, onların Kendisine yaklaşmasını istemesidir. Ancak Tanrı’nın hoşgörüsü her şeyin düzeltileceği Yargı Günü’nde son bulacaktır.
Soru: Matta 21:46’da İsa gerçekten bir peygamber miydi yoksa halk onu bir peygamber mi sayıyordu?
YANIT: “Halkın O’nu bir peygamber sayması,” O’nun gerçekten bir peygamber olup olmadığını göstermez. İsa Tanrı’dan gelmişti, Tanrı’nın Sözleri’ni söylüyor ve geleceği bildiriyordu. Bu yüzden bir peygamberdi ve birçok insan O’nu bir peygamber sayıyordu.
Soru: Matta 22:13-14’de, birisini dışarıya, karanlığa atan bir Tanrı nasıl sevgi dolu bir Tanrı olabilir?
YANIT: Tanrı’nın sevgi dolu olduğunu kim söyledi? Kutsal Kitap böyle bir şey söylemez. Romalılar 11:22’nin söylediği gibi, Tanrı’nın iyiliğini ve sertliğini düşünün. Tanrı, evren deki en sevgi dolu varlıktır. Ama bazı insanların “sevgi dolu” tanımı, Tanrı’nın kutsallık, adalet ve gazap özelliklerine aykırıysa onların düşündüğü şekilde sevgi dolu değildir.
Soru: Matta 22:14’de “çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır” sözü, Bahailer’in Bazı Sorular Yanıtlanıyor anlamına gelen Some Questions Answered adlı kitabının 129-131 sayfalarında öğretildiği üzere iman ve güvencede çeşitlilikler ve dereceler olduğundan mı söz eder?
YANIT: Hayır. Matta 22:1-14’de yer alan benzetmenin bütününü okursanız, insanları düğün şölenine girenler ve girmeyenler olmak üzere ikiye sınıfa ayırır. “Çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır” sözü, girmeye davet edilen ama girmeyi ret edenlerden ve uygun olmayan giysilerle girmeyi isteyen adamdan söz eder.
Burada herkes için bir ders vardır. Kutsal Kitap’tan sadece bir tek ayet okuyup onun öncesinde ve sonrasında yazılanları görmezden geldikten sonra anlamı doğru bir şekilde yorumlamayı bekleyemezsiniz.
Soru: Matta 22:29’da, İsa Kutsal Kitap’ı etüt ettikleri belli olan Sadukiler’e neden
Kutsal Yazılar'ı ve Tanrı'nın gücünü bilmedikleri için yanıldıklarını söyledi?
YANIT: İlk Hristiyan yazarlara göre Sadukiler, sadece Eski Antlaşma’nın (Yaratılış’tan Yasa’nın Tekrarı’nın sonuna kadar olan) ilk beş kitabını Kutsal Yazılar olarak kabul ediyorlar, Kutsal Kitap’ın geri kalan kısmını Kutsal Yazılar olarak kabul etmiyorlardı. Yosefus da, onların sadece Tevrat’ta yazılı olanları yerine getirdiklerini söylemişti. Günümüzde bile, insanlar Kutsal Kitap’ı okuyup etüt edebilir ama Tanrı’nın gücü ve Kutsal Yazılar’a inanmanın ne anlama geldiği konusunda bilgisiz kalmayı seçebilirler.
Soru: Matta 22:30, gökteki melekler gibi olacağımızı söylediği ve melekler ruhlar olduklarından (İbraniler 1:14) bu bizim cennette fiziksel bedenlerimiz olmayacağı anlamına mı gelir?
YANIT: Hayır. Burada evlilikle ilgili bir kıyaslama yapılmıştır. Bu ayet, meleklere her bakımdan değil, sadece bu bakımdan benzeyeceğimizi söyler.
Soru: Matta 22:30, Markos 12:25 ve Luka 20:34-35, cennette hiç evlilik olmayacağı anlamına mı, yoksa yeryüzündeki evliliklerden bazıları cennette devam edeceğinden sadece yeni evlilik törenleri olmayacağı anlamına mı gelir?
YANIT: Romalılar 7:2’yi okuduğumuzda cennette hiç evlilik olmadığını biliyoruz. Bir kadın, birden fazla erkekle evlenemez. Ancak eğer erkek ölürse, o evlilikten özgür kılınmıştır ve yeniden evlenebilir. Bu yüzden cennette hâlâ evli değildir.
Ayrıca, Mormonluk adlı sahte din bazı “Tapınak evlilikleri”nin sonsuza dek olduğuna inanır. Ancak koca ölürse, karısı yeniden evlenebilir. Ancak zaman ve bütün sonsuzluk için iki Tapınak evliliği yapamaz. Bir Mormon’un bakış açısına gere, Mormon cennetindeki bir adam, kendisi öldükten sonra normal bir evlilik yapan karısının başka birisiyle “kırıştırdığını” düşünür.
Soru: Matta 22:30, (adları eskiden Allah’ın Çocukları olan) Sevgi Ailesi tarikatının savunduğu gibi, herhangi bir şekilde evlilik dışı seksi mi destekliyor?
YANIT: Hayır, hiç de böyle bir durum yok. Cennette bir evlilik ilişkimiz olmayacağını söylemek, sadece İsa’nın söylediklerinin cennette evliliğe gerek olmayacağı anlamına geldiğini gösterir. Ne yeryüzünde cinsel bakımdan herkesle yatmamızı, ne de hiç evlenmeyip tamamen cinsellikten uzak durarak bekâr kalmamızı söyler. Bu tür bir iddia, bazı insanların Kutsal Kitap’ta yer almayan kendi görüşlerini Kutsal Kitap’ta okuduklarına yakıştırmak için ne kadar ileri gideceklerini göstermesi bakımından ilginçtir.
SORU: Matta 22:30, Markos 12:25 ve Luka 20:34-35 ile ilgili. “Merhaba, benim babam daha yeni vefat etti. Annem çok üzülüyor ve cennette hâlâ onunla evli olup olmayacağını bilmek istiyor. Onun bu sorusuna ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Matta 16:19’un, yeryüzünde bağlanan her şeyin göklerde de bağlanmış olacağını; yeryüzünde çözülen her
şeyin göklerde de çözülmüş olacağını söylediğini biliyorum. Ancak, “Cennette evlilik yoktur” denildiğini de duydum. Bunu destekleyecek bir ayet bilmiyorum ama bunun söylendiğini duydum. Bu konuyu anlamama yardımcı olur musunuz?
YANIT: Babanızdan ötürü size ve ailenize başsağlığı diliyorum. Ben Matta 16:19’un evlilikle alakalı olduğunu değil, cennete gitmek için özgür olmakla alakalı olduğunu düşünüyorum. Ancak Matta 22:23-32 evlilikle alakalıdır. Dirilişi inkâr eden Sadukiler, eğer cennetteki evlilikler yeryüzünde olduğu gibiyse, o zaman birkaç kez dul kalan bir kadının durumunun ne olacağını sorarak hem İsa’ya, hem de Ferisiler’e olan güveni sarsacaklarını düşünüyorlardı.
İsa, Matta 22:30’de insanların cennette ne evlendiğini, ne de evlendirildiğini, bunun yerine gökteki melekler gibi olduklarını söyleyerek yanıt verdi. Bazıları, bunun cennette evlilik töreni olmayacağını ama evli olan insanların evli kaldıkları anlamına geldiğini söylediğini iddia etti. Ancak, bu iddia bu ayetin geçerli bir yorumu değildir çünkü İsa sadece bunu demek isteseydi Sadukiler’in iddiası yalanlanamazdı.
Modern terimlerle söylemek gerekirse, eğer dul bir kadın yeniden evlenirse,
1) Cennetteki kocası karısını kaybetmiş olur, ya da
2) Cennette iki kocası olur, ya da
3) Kocasının kurtulduğundan emin değilse, kendisi ölene kadar hâlâ onunla evli olup olmadığını bilmez çünkü herhalde cennette olan birisi cehennemde olan birisiyle evli olmaz.
Hayır, evlilik yeminlerinin de genelde söylediği gibi, “ölüm bizi ayırana kadar.” Eğer anneniz daha sonra yeniden evlenmeyi seçerse Pavlus’un Romalılar 7:1-3’de öğrettiği gibi bunun yanlış bir tarafı yoktur. Annenizi başka bir adamla birlikte görmek size önce biraz acayip gelebilir ama buna alışmanız lazımdır. Tanrı’nın özel olarak sakıncası olmadığını söylediği bir şeyin yanlış olduğunu söylememelisiniz.
Bütün bu söylenenler, onun eski kocasıyla cennette çok sevgili arkadaşlar olarak binlerce yıl geçiremeyeceği anlamına gelmez. Cennette kusursuz olduğumuzda kocasının onu yeryüzünde sevdiğinden daha çok seveceğini ve onun da kocasını aynı şekilde daha çok seveceğini düşünüyorum. Tabii ki, her ikisi de Tanrı’yı daha da çok sevecektir.
Soru: Matta 22:30. Kutsal Yasa'nın tümü ve peygamberlerin sözleri nasıl bu iki buyruğa dayanır?
YANIT: Kutsal Yasa’nın tümü, Tanrı’yı nasıl hoşnut ettiğimiz ve O’nunla ilişkimizin nasıl olduğuyla ve başka insanları nasıl sevip onlarla olan ilişkimizin nasıl olduğuyla ilgilidir. Tabii ki, Yasalar’ın, hastalıkları azaltmak, daha temiz bir ordugâh, daha kuvvetli aileler vb. gibi başka yararlı etkileri de vardı ama İsrailliler bütün yararlı etkilerini mutlaka bilemezlerdi.
Soru: İsa, Matta 22:31-32 ve Markos 12:26’da, bu sözleri “yım” diyerek söylemekte haklı mıdır?
YANIT: Öyle gözüküyor, çünkü Sadukiler İsa’yla bu İbranice sözcüğün zamanı hakkında tartışmamıştı.
Ayrıca, eğer Abraham, İshak ve Yakup var olmasaydı ve Tanrı öbürlerini öldükleri zaman terk edecekse onlardan söz etmenin bir anlamı olmazdı.
Soru: Matta 22:35-36 ve Markos 12:28-29. İsa bu soruyu neden evlilik hakkındaki önceki soru hakkında yaptığı gibi azarlamadı?
YANIT: Yedi kocayla evlenen kadınla ilgili olan önceki soru, gerçeği bulmak için değil, İsa’yı tuzağa düşürmek için tasarlanmıştı. Bu soruyu soran kişi sorusunu İsa’nın söylediklerini gerçekten duymak isteyerek sormuştu. Sorumuzu gerçeği bilmek ve onu izlemek için soruyorsak Tanrı’ya saygıyla herhangi bir soru sormanın bir sakıncası yoktur.
Soru: Matta 22:37-40 ve Markos 12:30’da İsa, Yasa’nın Tekrarı 6:4’e bir eklemede mi bulunmuştu yoksa ona bir şey eklemeden onu kendi sözleriyle mi söylemişti?
YANIT: Müjdeler sık sık, İsa’nın söylediklerini başka sözcüklerle açıklar ve her zaman İsa’nın söylediği her bir sözü aynen aktarmaz. Matta 22:37-40 yürek, can ve akıl der, Markos 12:30 yürek, can, akıl ve güç der. Eski Antlaşma’nın Masoterik metni yürek, can ve kuvvet der ama Septuagint’in bazı elyazmaları “akıl” sözcüğünü de ekler. Bu yüzden “akıl” sözcüğünü ilk olarak ekleyen İsa değildi. (Yahudi Philon’un yazıları Yasa’nın Tekrarı 6:4’den söz etmez. Lut Gölü Tomarı 4Q43 (=4Q Yasa’nın Tekrarı(p)) Yasa’nın Tekrarı 6:4-11’i içerir ama ben onun tercümesini görmedim.)
Soru: Matta 22:37’de, en büyük buyrukta sadece “yürek, can ve akıl” mı der yoksa Markos 12:29-30’un söylediği gibi “güç” de der mi?
YANIT: Bunun iki olası yanıtı vardır.
1. İsa bunu değişik şekillere söylemiş olabilirdi, bu yüzden ikisi de olabilir.
2. Müjde anlatımları Tanrı’nın müjdecinin hatırlamasını sağladıklarını kaydeder. Kutsal Yazılar’ın muhafazakâr bir yorumunu yapıp, Matta’nın “güç” sözcüğünü unuttuğu için burada hafızasının çok kuvvetli olmadığını söylemenin bir sakıncası yoktur.
Bu iki yanıttan hangisi doğrudur? Bundan sonraki sorunun yanıtının gösterdiği gibi aslında hangisinin doğru olduğunun önemi yoktur.
Soru: Matta 22:37’de, Egemen bir Tanrı neden “en büyük buyruğun” tamamen söylediği biçimde korunmamasına izin verdi? Matta 22:37’de “yürek, can ve akıl” diyor, ama Markos 12:29-30’da “yürek, can, akıl ve güç” diyor.
YANIT: Tanrı’nın buna kasten izin vermesinin nedeni 2 Timoteos 2:14’de verilmiş olabilir. İnsanların sözcüklerin eksiksiz olmasını isteyip iman etmeyi ve ana fikri yerine getirmeyi ihmal etmeleri fazlasıyla kolaydır.
Kutsal Kitap tamamen hatasız ve doğrudur ama kusursuz bir şekilde yazılıp korunmamıştı. Kutsal Kitap, Tanrı’nın gerekli gördüğü kadar doğru bir şekilde yazılmış ve aktarılmıştır (bazı kısımları fazlasıyla doğrudur). Bu yüzden Kutsal Kitap’ta tam olarak doğru olmadığı düşünülen noktalar bazı insanların gözünde Tanrı’nın gözünde olduğundan daha büyük önem taşır.
Tanrı bu buyruğu ve Kutsal Kitap’ın başka kısımlarını daha doğru bir şekilde koruyabilirdi ama hata gibi görünen bazı ayetlere sanki Tanrı tarafından kasten izin verilmiştir. Tanrı, Kutsal Yazılar’a ne kadar ciddi bir şekilde itaat etmemiz gerektiğini vurgulamıştır ama sonra bizler sözde hatalar hakkında tartışmaya başladığımızda 1 Timoteos 6:4 and 2 Timoteos 2:14 gibi ayetlere itaat etmemeye başlarız.
Soru: Matta 22:41-45’de Matta, Mezmur 110’dan söz ederek İsa’nın Davut oğlu olmadığını mı kanıtlamaya çalışıyordu?
YANIT: Hayır, Matta 4:3,6; 8:29; 14:33; 16:16; 26:63; 27:40,43,54’de İsa’nın Tanrı Oğlu olduğundan özellikle söz ettiğinden durum hiç de böyle değildir. Ayrıca Matta 2:15; 3:17; 17:5; 22:45’de İsa’nın Tanrı Oğlu olduğu ima da edilmiştir. Matta 1:1; 9:27; 15:22; 20:30,31; 21:9,15; 22:42’de İsa’ya Davut oğlu denilmiştir. İsa, Ferisiler’e Kendisini kabul edene dek yanıtını bulamayacakları bir bilmece soruyordu. İsa’nın bu kişinin Davut’un Rabbi olduğuna katılması ve Mezmur 110’u aktarması, İsa’nın bu kişinin de bir Davut oğlu olduğuna katılmasını ve Mezmur 110’u aktarmasını geçersiz kılmaz.
Soru: Matta 22:42, kendilerine (sahte olarak) Hristiyanlığın Birlik Okulu adını veren kuruluşun iddia ettiği gibi Davut’un ruhunun Davut oğlu İsa’nın bedenine geçmiş olduğunu kanıtlıyor mu?
YANIT: Hayır. “Oğlu” sözü, hem öz oğlu, hem de soyundan gelen biri anlamına gelebilir. Kutsal Kitap’ta başka bir bedende dirilmenin bir kanıtı yoktur ama bu konuya karşı öğreti vardır. İbraniler 9:27 insanların kaderinin bir kez ölüp, sonra da yargılanmak olduğunu söyler. Ayrıca, “doğru” yapana dek, tekrar tekrar denediğimiz düşüncesi, insanların ölüp cennet ya da cehenneme gitmeleri öğretisine tamamen aykırıdır.
İlk Hristiyan yazarlardan Minucius Felix (M.S. 210) bunu çok güzel özetler. İnsanların ruhlarının hayvanların bedenlerine girerek geri gelmelerinin “soytarıların terbiyesizliği” olduğunu söyler. Minicius Felix’in Oktavyusu anlamına gelen The Octavius of Minucius Felix adlı kitap, bölüm 34, sayfa 194.
Soru: Matta 23’de İsa bu kadar tartışmacı olmakta haklı mıydı?
YANIT: (Pavlus’un yaptığı gibi) tartışmanın bir sakıncası olmadığı halde, İsa bu bölümde tartışmıyor. Sadece gerçeği olduğu gibi söylüyor ve Ferisiler’i azarlıyor. Eğer İsa’nın birisini kuvvetli bir şekilde azarlaması sizin teolojinize yabancıysa, belki teolojinizin İsa’nın yapacağı şeylere uygun olarak değişmesi gerekir.
Soru: Matta 23:9’da kimseye baba demememiz gerektiği söyleniyor. Peki, yeryüzündeki babamıza baba diyebilir miyiz?
YANIT: Evet. İsa, fiziksel ve ailesel baba ilişkisinde bu sözün kullanılmasına karşı değildi. Kendisi de bu sözü Luka 11:47 ve Yuhanna 6:58’de bu bağlamda kullanmıştı. İsa, Yahudiler’in yaptığı gibi baba, efendi, öğretmen, haham gibi dinsel unvanlar kullanımına karşıydı.
SORU: Matta 23:9’da, İsa, “Yeryüzünde kimseye 'Baba' demeyin” dediği zaman ne demek istemiştir? Biyolojik babalarımıza “baba” diye hitap edebileceğimiz açıktır. Ayrıca ruhsal önderlerimize, vaizlerimize “baba” diyebiliriz. Pavlus kendisi ruhsal önderlerden “baba” olarak söz etmiştir. 1 Korintliler 4:15’de şöyle der: “Çünkü Mesih'in yolunda sayısız eğiticiniz olsa da çok sayıda babanız
yoktur. Size Müjde'yi ulaştırmakla Mesih İsa'da manevi babanız oldum.” İstefan da, Elçilerin İşleri 7:2’de şöyle demiştir: “İstefanos şöyle karşılık verdi: "Kardeşler ve babalar, beni dinleyin. Atamız İbrahim daha Mezopotamya'dayken, Harran'a yerleşmeden önce, yüce Tanrı ona görünüp şöyle dedi...” Bu ayetlerin ışığında Roma Katolikleri papazlarına “peder” demekte haklı mıdırlar?
YANIT: Evet, Katolikler papazlara peder diyerek bu ayete aykırı hareket etmektedirler. Ancak, eğer Katolik Kilisesi “peder” sözcüğü yerine sadece “tüy” sözcüğünü kullansaydı bu da tek başına hiçbir şeyi halletmezdi. Ben onların bu ayete itaat etmemelerinin daha temel yolları olduğunu düşünüyorum.
Bu, Hristiyanlık’ta çok önemli bir konuya değinen iyi bir soru: “Tanrı, tam olarak nasıl hiçbir insanın olamayacağı şekilde Babamız?” İlk olarak, yanıtın ne olmadığına bakalım, sonra da yanıta bakarız.
Matta 23:9 üç anlama GELMEZ.
Biyolojik baba evlat ilişkisi ya da evlat edinilmekle doğan baba evlat ilişkisi inkâr edilmemelidir. Kutsal Kitap, şu şu kişinin şu şu kişinin babası olduğunu bildirir, bunu yaparken hem öz babadan hem de Yeşaya 38:5’de olduğu gibi atadan söz eder. İsa, Matta 10:37’de insanların yeryüzündeki anne babalarından söz ettiğinde biyolojik bir ilişkiden söz ediyordu.
Aile sorumluluklarından kaçınılamaz. 1 Timoteos 5:8 “Kendi yakınlarına, özellikle de ev halkına bakmayan kişi imanı inkâr etmiş, imansızdan beter olmuştur” der. İsa, Markos 7:11’de bir insanın ailesine vermesi gereken yardımın Kurban ya da Tanrı’ya adanmış olduğunu söylemesi günahından söz eder.
Sizi Mesih’e yönelten kişi. Pavlus büyük bir olasılıkla Timoteos’u evlat edinmemişti. Timoteos’un oğlu olduğunu söylemesinin nedeninin kendisinin onu Mesih’e yöneltmiş olması daha olasıdır (1 Timoteos 1:2,18; 2 Timoteos 1:2; 2:2; Filipililer 2:22). 1 Korintliler 4:15-17’deki anlam da budur. Burada bazı Hristiyanlar’ın unutmuş olabileceği bir nokta vardır. Gerçek bir bebeği atmayacağınız gibi, ruhsal olarak da Mesih’e yeni iman etmiş “bebekleri” atmazsınız. Mümkün olduğu kadar onların Kutsal Kitap’a iman eden bir kiliseye katılmalarını sağlayın. Onlara tanrıbilimsel ve gerekirse fiziksel olarak yardım edin ve Tanrı Sözü’nün sütüyle iyi beslendiklerinden emin olun.
Matta 23:9 dört şey için geçerlidir:
Yetki ve rol bakımından, yeryüzündeki kimseye Baba Tanrı rolünü vermeyin. Nihai olarak kurtuluş, gerçek ve yetki kaynağımız Tanrı’dır. Bazı Yahudiler, gökten gelen ekmek olan man’ı Musa’nın sağladığını düşündükleri halde, İsa’nın Yuhanna 6:32’de onlara göksel besini verenin Musa DEĞİL, Tanrı olduğunu hatırlatması gerekmişti. Eleştirenler Sorduğunda anlamına gelen When Critics Ask adlı kitabın 356’cı sayfasında, sadece insan olan kişileri hatasız ruhsal efendimiz olarak kabul etmememiz gerektiğini ama hatalı olduklarını anladığımız insansal montörlerimiz olmasının bir sakıncası olmadığını bildirir.
İlişkide, kurtuluşun kaynağı hiçbir ölümlü insan değil, Tanrı’dır. Bizim Tanrı’nın çocuklarından biri oluşumuzun nedeni soyumuz ya da herhangi insansal bir araç değildir. Yuhanna 1:13 bizim Tanrı’dan doğduğumuzu söyler. Bir Hristiyan, “Tanrı’nın torunları yoktur. Ya Tanrı’nın doğrudan çocuğusunuzdur, ya değilsinizdir (1 Yuhanna 3:1-2), ama Tanrı’nın sadece torunu olamazsınız” demiştir. Tanrı’nın önünde sizin için iki güçlü aziz dursa, bu sizi kurtarabilir mi? Yeremya 15:1, Musa ve Samuel peygamberler Yahudi halkı için Tanrı’nın önünde dursalar bile, bunun onları kurtarmayacağını söyler. Tanrı’dan başka kimse birisini cennete sokamaz ve cennete gitmenin Tanrı’yı tanımaktan başka bir yolu yoktur.
Buna tezat olarak, Yahudi öğrencilerin hahamlarına ne kadar büyük saygı gösterdiklerine bakın ve insansal din öğretmenlerinizi bu kadar yüksek görmeyin. Yahudiler’in umutları Musa’daydı (Yuhanna 5:45-46). Evet, Musa büyük ve Tanrı yolunda olan bir adamdı ama öyle olduğu halde, bizim umudumuz sadece Tanrı’da olmalıdır.
İsimle, Efesliler 3:14’e göre bizim Tanrı’ya Baba diyebilmemiz değerli bir ayrıcalıktır. Tanrı’nın Babamız olduğunu söyleyen birçok ayet arasından şunlara bakabiliriz: Malaki 1:6; 2-10 and Yeşaya 63:16. Yuhanna 8:39a’da Yahudiler kendilerine İbrahim’in çocukları adını vermişlerdi. Yuhanna 8:39b-40’da İsa soyağaçlarıyla ilgili gerçekleri inkâr etmemiş ama kişinin atalarının Tanrı’yla ilişkisi olmasının onlara ruhsal ilişkiler garanti etmediğini bildirmiştir. Vaftizci Yahya Ferisiler ve Sadukiler’e, “Kendi kendinize, 'Biz İbrahim'in soyundanız' diye düşünmeyin. Ben size şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan da çocuk yaratabilir. Balta ağaçların köküne dayanmış bile. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır” (Matta 3:9-10)
Eleştirenler Sorduğunda anlamına gelen When Critics Ask sayfa 356, Tanrı ve Sözü’nden başka ölümlü hatasız ruhsal efendimiz yoktur ama hata yapabildiklerini kabul ettiğimiz ruhsal mentörleri kabul ediyoruz dediğinde bunu çok iyi bir şekilde özetlemiştir.
Ama ya…
Eyüp 29:16, “Yoksullara babalık ederdim” der. Bu sözler, Eyüp’ün onlara sadece ruhsal bakımdan yardım etmekle kalmayıp akraba olmadığı insanlar için ailenin yerine getirmesi gereken parasal sorumlulukları da yerine getirdiği anlamına gelir.
Aynı şekilde Mezmur 68:5 de, bizim öksüzlere baba olmamız gerektiğini gösterir.
Yeşaya 51:2, “Atanız İbrahim'e, sizi doğuran Sara'ya bakın.” Bu ayette İbrahim ve Sara’dan birlikte söz edilmesi atalarla olan ilişkiden söz eder. Tanrı, hayran olduğunuz, imanlarını taklit ettiğiniz bu atalarınıza bakın ve ne kadar kutlu olduklarını görün, demektedir. Ancak Yeşaya 51’de hiçbir şey, İbrahim’in (ya da Sara’nın) onlar için bir şey yapabileceğini önermez; bizi kurtaran Tanrı’dır.
2 Krallar 2:12 Elişa, İlyas’ın arkasından “Baba, baba” diye bağırdı. Bu sözler büyük bir olasılıkla sadece yakın bir öğrenci-öğretmen ilişkisini belirtmiyordu. Birçok kişi Elişa’nın İlyas’ı ruhsal babası saydığını görebildiği halde, İsa Matta 23:9’da günümüzde insanlara bu şekilde bakmamamız gerektiğini söyler.
1 Korintliler 4:15-17 “Çünkü Mesih'in yolunda sayısız eğiticiniz olsa da çok sayıda babanız yoktur. Size Müjde'yi ulaştırmakla Mesih İsa'da manevi babanız oldum. (16) Bu nedenle beni örnek almaya çağırıyorum sizi. (17) Rab'be sadık olan sevgili çocuğum Timoteos'u bu amaçla size gönderiyorum. Her yerde, her kilisede öğrettiğim ve Mesih'te izlediğim yolları o size anımsatacaktır.” Bu sözler, bir rolden değil Pavlus’un onları Mesih’e yöneltmesinden söz ediyor. Pavlus, kilisede bir elçiydi, kilisede “baba” rolü diye bir şey yoktu. Kiliselerdeki roller için bkz. 1 Korintliler 12:28-29; Elçilerin İşleri 6:1-4; 1 Timoteos 3:1-13; Titus 1:5-9.
Elçilerin İşleri 7:2’de İstefan onlara, “Kardeşler ve babalar” şeklinde hitap ettiğinde bu sözler iki şekilde yorumlanabilir. Bunlardan biri, İstefan’ın o toplumdaki ihtiyarların inançlarını onaylamadan onlara sadece saygı göstermesiydi. İkinci bir görüş de, İstafan’ın burada onlara bu şekilde hitap etmesinin doğru olmadığıydı.
Yuhanna, 1 Yuhanna 2:12,13,18’de okurlarına “çocuklar” ve 1 Yuhanna 2:1’de de, “sevgili çocuklarım” şeklinde hitap eder. Yuhanna ihtiyar bir adamdı ve onlara “çocuklar” şeklinde hitap edebilirdi.
İbraniler 13:17, kilisedeki önderlerin yetkisi olduğunu ve ruhsal bakımdan bakmakla yükümlü oldukları insanlara nasıl baktıkları hakkında Tanrı’ya hesap vereceklerini söyler. Bu yüzden 1 Yuhanna’da insanların Yuhanna’ya “baba” diye hitap ettiklerini gösteren hiçbir söz bulunmamakla birlikte, Yuhanna’nın hizmet ettiği kişilere çocukları gözüyle baktığını anlıyoruz.
1 Yuhanna 2:13,14 “babalar”a gençler ve çocuklarla birlikte hitap eder. Bu şiirsel ayetler, insanları Mesih’e yaklaştırmaktan da söz edebileceği halde, bu ayetler kilisede bir “baba” rolü olduğunu desteklemez. Eğer kilisede böyle bir rol varsa, o zaman “gençler” ve “çocuklar” şeklinde roller de olması gerekir!
Sonuç olarak, Katolikler’in papazlara “peder” diye hitap etmeleri yanlıştır ama sözcükler üzerinde tartışmayalım. Esas sorun, Tanrı’nın hatasız Sözü yerine hatalı papazlara güvenmek ve bazen kötü olan papalar ve kilise konseylerinin yetkisini Tanrı’nın Kendisi ve Sözü’nden daha yüksek tutmaktır.
Uyarı: Son olarak, Kutsal Kitap’ta bir gerçeği görmenin Kutsal Kitap’ta başka gerçekler aramayı bırakabileceğimiz anlamına geldiğini düşünmemeliyiz. Matta 23:5-13’teki ayetler kilise önderlerinin, Ferisiler ve diğerleri gibi başkalarına yüksekten bakmak yerine, hizmetkâr-önderlik uygulamaları gerektiğini gösterir.
Soru: Matta 23:14 ve Markos 12:40’da, yazıcılar Dul kadınların malını mülkünü nasıl sömürüyordu?
YANIT: Belki de sahte öğretmenlerin günümüzde yaptığına benzer bir şekilde. İnsanlara bu hayatta karşılığını almak gibi bencil nedenlerle hizmetlerine para vermelerini söylediklerinde, Tanrı’nın bağışta bulunmalarını istemiyor olabileceği bir hizmete vermelerini söylüyor olabilirler.
Soru: İsa, Matta 5:22’de kardeşimize ahmak demememizi söylediği halde neden Kendisi Matta 23:17’de, insanlara budala demişti?
YANIT: Yanıtta göz önünde bulundurulması gereken iki nokta vardır, ancak bunlardan ikincisi daha önemlidir. Matta 5:22’de “ahmak” alarak tercüme edilen raca sözcüğü, aslında “boş kafalı” anlamına gelen aşağılayıcı bir argo terimdi. “Mankafa” sözü de bunun gibidir. İsa, Matta 23:17’de bu sözü kullanarak insanları aşağılayarak onlarla alay etmemişti. Bizim de insanlara böyle sözler söylemememiz lazımdır. İsa argo bir sözcük olan meroi’yi değil, akılsız anlamındaki tanımlayıcı sözcüğü kullanmıştır. Ayrıca, insanları değersiz görmek yerine, Tanrı’nın suretinde yaratılmış çok değerli kişiler olarak görmemiz lazımdır.
Dostları ilə paylaş: |