Ç meba ında ayaktakımından bir İsrtaııbul Delikanlısı



Yüklə 5,85 Mb.
səhifə81/90
tarix17.01.2019
ölçüsü5,85 Mb.
#97870
1   ...   77   78   79   80   81   82   83   84   ...   90

Esri kilki dâiî devlet Yesârîzâde Muştala İrzet 1228 (1813)

Bibi. Tahsin Ünal, Hz. Hüseynin Kızları İs, tanbulda mı gömülü, Tarih mecmuası.

ÇİFTE BEN —/.Güzel bir. yüzün herhangi bir yerinde karar büyüklükde .bir ben, hüsün, cemal âşıkları indinde dâima makbul olmuşdur. On sekizinci asrın ilk yarısında Lâle Devrinde, esnaf dan olsun kibardan olsun delikanlıların yüz tuvaletinde yanyan, yahud yüzün iki yerinde bulu-

ANSİKLOPEDİSİ

nan iki ben, «çifte ben» adı ile moda ol-muşdu, kudretten tek benli civanlar ikincisini ladenden sun'î olarak kondururlar, hiç bensizler, yüzlerinde yakışdırdıkları yerlere iki laden ben yapışdırırlardı ki, o devrin büyük şâiri Nedim, çifte benli süslü bir delikanlıyı ('B.: Delikanlı) şu mısralarla tasvir ediyor' (B.: Ben, cild 5, sayfa 2490).

Sinemi deldi bugün bir âfeti çarpâreli Gül yanaklı gülgulî kerrâkeli mor hareli Çifte benli sini gerdenli güneş ruhsâreli Gül yanaklı gülgiiîî kerrâkeli mor hareli

Bir civan kaaşı sarık sarmış efendim bâşrna Sürme çekmiş ıtri şâhiler sürünmüş kaaşma Şimdi girmiş dahi tahminimde onbeş yaşına Güî yanaklı giilgülî kerrâkeli mor hareli Kudretden benli civanlar, istisnasız •(Benli)) lâkabı ile anılmışlardır.

ÇİFTE BOŞANMA. DÂVASI — Eşine rastlanmamış bir çifte boşanma davasıdır; 1964 yılı kasım ayında bir damad ile kayırı pederi İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde ayni günde aynı hâkim önünde müteakiben iki celsede karılarını boşamışlar dır. Aşağıdaki satırları 12 kasım tarihli Hürriyet Gazetesinden alıyoruz:

«Önce damad Aslan Gökçe ile karısı Hanife Gökçe salona alınmışdır. Şişli Emniyet Amirliğinde görevli polis memuru olan damad: — Karımla aramızda, şiddetli geçimsizlik var, ruhen de, fikren de anlaşamıyoruz; babası ile annesi de aynı şekilde geçinememektedir; isterseniz kayınpederimi dinleyebilirsiniz... üç ay önce evlen dik, çocuğumuz yok...» demişdir.

«Henüz on sekiz yaşında olan, Aslan Gökçenin esmer güzel karısı da: — Babam beni Aslan'la zorla evlendirdi, boşanmak istiyorum, nafaka bile istemeni); demiştir. Mahkeme Aslan Gökçe'nin tek. şahidini dinlemiş ve genç evlilerin boşanmalarına karar vermişdir.

«Genç kadın boşanma kararını dinle-dikden sonra dinleyiciler sırasına geçmiş, dâvâlı sandalyesindeki yerini ise az önce dinleyiciler arasında oturan annesi almıştır. Damat da ayni şekilde dâvâlı sandalyesini kayınpederine terketmişdir. Kurtuluşta oturan, 19 yıllık evli, üçü erkek, biri kız dört çocuk babası, hayatını seyyar satıcılıkla kazanan Hasan Duygun, karısı Fatma

ÇİFTE GELENLER

Duygun'dan ayrılma sebeplerini şu sekiz maddede sıralamışdır:



l — İtaatsizlik, 2 — Yalancılık, 3 — Hırsızlık, 4 — Kızını başka erkeklerle baş-göz etmek, 5 — Dolandırıcılık, 6 — Pislik: 7 — Kocasına karşı işkence yapmak, 8 — Dedikoduculuk.

«Hâkim, Hasan Duygun'un, sekiz maddesini dikkatle dinlemiş ve : «Sen bunları birleştirip roman yazmalısın» demişdir. Fatma Duygun ise: «Kocamın saydık lan hepsi yalan ve iftiradır; bu pis şeyleri kabul etmiyorum, boşayın bizi bu adamdan kurtulayım, nafaka bile istemiyorum» şeklinde cevap vermiştir. Hâkim bu ikinci davada da boşanma kararı vermişdir.

«Duruşmadan sonra kayınpeder ve damad birbirlerini tebrik etmişlerdir. Anne ve kız da ayni şekilde «Oh, çok şükür bu heriflerden kurtulduk» diyerek sevinçlerini belirtmişlerdir.»

ÇlFTEÇINAR SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Üsküdarın îcâ-diye semti sokaklarından; Bülbüldere-Bağ-larbaşı yolu (Üsküdar - Kısıklı tramvayının geçdiği cadde) ile İcâdiye Hamam Sokağı ve Tenekeci Musa Sokağı arasında uzanır uzunca, bir yoldur; îcâdiye Hamam Sokağı ve Tenekeci Musa Sokağı ile bir çatal üç yol ağzı yapar; Tramvay yolu tarafından gelindiğine göre sağ kolda Dündar Sokağı, Müneccimbaşı Sokağı, Hacı Bakkal Sokağı, Makasdar Sokağı ve Hamursuz Sokağı ile, sol kolda da Barışık Sokağı ve Altınbabası Sokağı ile kavuşakları vardır (Pafta 27); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tespit edilemedi (Haziran, 1964).

ÇiFTE FABRiKA SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Boğaziçinin Rumeli yakasında Yeniköy'ün sokaklarından; köyün güney kısmındadır; yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (haziran, 1964).

ÇİFTE GELENLER — Kumkapusun-da Çiftegelinler Caddesinde taş sandukaları geçen asır başlarında konmuş iki kabir bulunan bir açık türbenin, yatır makaammın adıdır; cadde üzerinde duvarında ikisi örülmüş biri açık üç pencere vardır ve bir pencerenin yanma konmuş mermer kitabede şu satırlar okunur:


CİPTE GELİNLER


— 3971 —

«Fethi beldeden mukaddem, bu şehre basan kadem, işbu makamda medfun Çifte Gelen Sene 1226 (Milâdi 1811).):.

Arab asülı eski türk harfleri üe «gelen» ve «gelin» kelimelerinin imlâlarındaki fark, birincisinde bir «Ye=i» harfinin bulunmamasından ibâretdir; «Çifte Gelen» ismi halk ağzında «Çifte Gelin);, diye yayılıp yerleşmiş; öylesine ki bu makaamın bulunduğu yolun adı 1934 Belediye Şehir Rehberine dahi Çifte Gelinler Caddesi diye yazıl-mışdır (Pafta 3, No.: 24, 27, 28). Makam hakkında bilinen, İstanbulun fethinden 358 sene sonra konmuş kitabedeki iki satırlık yazıdan ibarettir; İstanbulun fethinden önce bu şehre gelen, burada beraberce ölen yahud öldürülen ve bu yere gömüleri iki türkün, müslümanın kimler olduğu tamamen meçhuldür; biz bu makaamm fe-tihden asırlarca sonra, temiz bir kimse olarak bilinen bir zâtin gördüğü rüya üzerine ihdas edilmiş sembolik bir türbe olduğunu zan ediyoruz ki İstanbulda böyle yatır makamları pek çokdur.

ÇİFTE GELİNLEK — (B.: Çifte Gelenler).

ÇİFTE GELİNLER CADDESİ — 1934 Belediye Şehir Rehberinin alfabetik yol isimleri kısmında «Sokak» şehir haritasında da «Cadde» olarak gösterilmişdir (Pafta 24, 27, 28); Kumkapuda Çadırcı Ahmed Çelebi, Saraç îshak ve Münşine Hâtûn mahalleri arasında sınır yokdur; Bâlî Paşa Yokuşu, Kadırga Limanı Caddesi ve Kabıçak Sokağı ile teşkil ettiği dört yol ağzı ile ibrahim Paşa Yokuşu, Türkeli Caddesi ve Ta-vâşi Çeşmesi Sokağı ile teşkil ettiği dört yol ağzı arasında uzanır; ibrahim Paşa yokuşu tarafından gelindiğine göre, sol taraf-da Kumkapu Değirmeni Sokağı, Tiyatro Caddesi ve sağ tarafta da Gerdanlık Sokağı ve Büyük Kömürcü Sokağı ile kavuşak-ları vardır; iki araba geçecek genişlikde, paket taşı döşeli ve iki yanı kabataş yaya kaldırımlı bir yoldur; ve tatlı bir kavis çizerek uzanır; 2-4 katlı kagir binalar arasından geçer; meşhur Çifte Gelenler Türbesi bu cadde üzerindedir ki yol da adını, halk ağzında tahrif edilmiş şekli ile o makamdan almışdır (B.: Çifte Gelenler). Bu cadde üzerinde 2 bakkal, l tatlıcı, l hallaç, 2 kunduracı, 3 kundura tamircisi, 3 terzi, 3


— â97Ö_ —• İSTANBUL

berber, l nalbur, l gazocağı tamircisi dükkânı, l kuru usul üe elbise temizleyici, l simitçi fırını ve l oyun salonu bulunuyordu; kapu numaraları 1-45 ve 2-46 dır (Nisan, 1964).

Hakta GÖKTÜRK

ÇİFTE HAMAM — Bir kısmı erkeklere bir kısmı da kadınlara mahsus yapılmış büyük çarşı hamamları hakkında kullanıla gelmiş bir deyimdir, ekseriya: «Zeyrekde Hayreddin Paşanın çifte hamamı, yâhud Beşiktaşda Sinan Paşanın çifte hamamı, Fındıklıdaki Çifte hamam yanında, karşısında» gibi yer tariflerinde kullanılır.

İstanbulun büyüklü küçüklü tek veya çifte bütün çarşı hamamları banilerinin isimlerine yahud unvanlarına nisbetle (Haseki Sultan Hamamı, Gedik Paşa Hamamı, Murad Paşa Hamamı, Kızlarağası Hama-mi; Müftü Hamamı, KaptanpaşaHamamı). veya bulundukları semt isimleri ile (Aya-sofya Hamamı, Tahtakale Hamamı, Fındıklı Hamamı), bâzan da herhangi bir münâsebetle takılmış isimlerle (Şifâ Hamamı, . Tevekkül Hamamı, Kurubalık Hamamı, Çinili Hamam, Yeni Hamam, Eski Hamam, Büyük Hamam, Küçük Hamam) anılırlar, «Çifte Hamam» deyimi herhangi bir hamama isim olarak kullanılmamışdır; yukarıda da kaydettiğimiz gibi, yalnız tariflerde kullanılır (B.: Hamam).

Çifte Hamamlarda dâima erkekler hamamı büyük, kadınlar hamamı azıcık küçük yapıla gelmişlerdir; İstanbulda tek örnek, kadınlar hamamı erkekler hamamından büyük olan çifte hamam Haseki Bostan Hamamıdır (B.: Bostan Hamamı).

ÇİFTEHAVUZLAR — Anadolu yakasında Göztepe'nin güneyinde bir semt; Marmara Denizi, Fener bağçesi, Selâmi Çeşmesi, Göztepe ve Caddebostanı ile çev-rimişdir, 1950 yılma kadar, geniş bağçele-rinin içinde zarif köşkleri ile (Cemil Paşa Köşkü, Hacıbekirzâde Köşkü gibi) kibar ve zengin yatağı, sakin, sükûnetini kuş sesleri ihlâl eder bir sayfiye idi; İkinci Abdülhâ-mid zamanında ise, büyükçe bir çayırı ile bir mesire idi, hattâ yağlı güreşler tertib edilirdi. Zamanımızda kesif iskân bölgelerinden biri olmuş, yazlı kışlı oturulur bir mahalleye inkılâb etmişdir (1964).

ansiklopedisi

ÇİFTEHAVUZLAR — Sur dışında Da vudpaşa ile Maltepe arasında bir mevkiin adı; aşağıdaki satırları o havaliyi çok iyi tanıyan Osman Cemal Kaygılının «Çingeneler», isimli romanından alıyoruz: «... Da-vudpaşa ile Maltepe arasındaki Çiftehavuz-ları geçip de Ayvalıdereye yaklaşdığımız vakit, bizim araba büsbütün durdu...» (B. Çingeneler).

ÇİFTEHAVUZLAR CADDESİ — Kadıköy ilçesinde Kızıltoprakta Çiftehavuzlar semtinin sokaklarından; Hacımehmed sokağı ile Cadedbostanı Caddesi .arasında uzanır; Cemilpaşa Sokağı, Hazırcevab So kağı, Tütüncü Mehmed Efendi Sokağı ve iki isimsiz sokak ile kavuşakları vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 30); bu caddenin adı değişmiş, Operatör Cemil Topuzlu Caddesi olmuşdur. Hacı Mehmed Sokağı tarafından gelindiğine göre iki araba geçecek genişlikde asfalt yol olup iki kenarı ağaçlandırılmışdır; eski ahşab köşkler, hemen hepsi bağçeli beton villâlar ve apar-tımanlar arasından geçer; müteaddit kavisler çizer hayli uzun bir caddedir, Fener bağçesine giden yarı metruk demir yolu bo-yuncan Caddebostanı vapur iskelesine kadar uzanır; Caddebostanı tarafındaki ucunda Caddebostanı Gazinosu bulunmaktadır. 1934 yılından sonra bu cadde üzerinde 18



Aııadolu yakasında Çiftehavuzlar (1934 Belediye Şehir Rehberinden)

ÇİFTE KAMBURLAR

Mart Sokağı, Doktor Vâsıf Sokağı, Papat-yalı Sokak ve altısı da henüz isimsiz olmak üzere dokuz yeni sokak açümışdır; Doktor Vâsıf Sokağı ile olan kavuşağı köşesinde de mermer cebheli ve musluğu kopuk, susuz bir çeşme vardır; Said Demirbağ adında bir zâtın hayır eseridir; bu cadde üzerinde Ra gıp Paşa köşkü semtin en eski ve pek şöhretli kâşânesidir; Caddebostanı plajlarının kapuları da bu cadde üzerindedir; kapu numaraları 1-59 ve 2-86 dır (mayıs, 1964).

Hakkı GÖKTÜRK

HÛ — Eski türk hat sanatında (yazı, kaligrafi sanatında) aynalı (müsen-na) yazılmış «çifte hû» bilhassa bâzı cami-

Çifte Hû (Hattat Şefik Beyin bir levhasından)

lerln, çeşmelerin ve kabir taşlarının üzerinde tezyini motif olarak kullanılmışdır (B.: Aynalı Yazı; Çifte Vav).



çifte imamlar sokağı— 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Boğaziçinin Rumeli yakasında Ortaköy'ün sokaklarından; bu köyü ortasından ikiye ayıran Orta-köy Beresinin batısında ve köyün gerilerine doğru bir yerdedir; Çevirmeci Sokağı ile Hercaâi Sokağı arasında uzanır, Salkım Sokağı ile kavuşağı vardır (Pafta 20/192); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (haziran, 1964).

ÇİFTE KANBÜRLAR KOLU — Geçen asır ortalarında İstanbulda dört büyük oyuncu kolundan (B.: Oyuncu Kolları) birinin adı; kol başının adı Kambur Mehmed Ağa idi (B.: Mehmed Ağa, Kambur); diğer dört kolun isimleri şunlardır: Süpürge Kolu, Han Kolu, Zuhûrî Kolu.


— 3972 —
ÇİFTE KARDEŞ

ÇİFTE KARDEŞ, ÇİFTE KARDEŞLİK

— İstanbulun eski yangın tulumbacıları ağzında bir deyim; Ömrü tulumbacılar arasında geçmiş Üsküdarlı halk şâiri büyük dostumuz rahmetli Vâsıf Hiç (Vâsıf Hoca) şöyle anlatıyor:

«iki sandık arasında kanlı kavgalara, hattâ cinayetlere kadar yol açan rekaabet-ten doğmuş husûmetler; ve kamu, ağır başlı, reislerin himmeti ile kurulmuş dostluklar vardı. Dostluk üç kademe üzerinde idi: misafirlik (B.: Misafirlik), soba birliği (B.: Sobabirliği) ve Çiftekardeşlik. En kuvvetli dostluk da Çiftekardeşlik idi. İki sandığın uşakları yangına tek sandık üe giderlerdi. Meselâ, Merdivenköylüler Gazhanedeki Kaptanpaşalılar ile Çiftekardeşlik tutmuşlar idi, yangına ya Merdivenköylü reislerinin idaresinde Merdivenköylü sandığı ile yâhud (Kaptanpaşa reislerinin idârıesinde Kaptanpaşa sandığı üe giderlerdi.»

Merdivenköylü meşhur tulumbacılardan merhum Kemal Reis bize tevdi ettiği hjâtıralaraiida çifte kardeşlik üzerime bir vak'a naklediyor:

«1921 - 1922 yularında Üsküdarda Arastekapusu yangınına gitmiş idik, gece saat onda yangın söndürüldükden sonra Üsküdar Merkezinin önünde tam 70 sandık vardı; hiç bir takım sandık kaldırmaya cesaret edemiyordu. Biz Merdivenköylüler Gazhanedeki Kaptanpaşalılar ile Çiftekardeşlik tütunmuşduk, o yangına da beraber gitmişdik. sandık bizim köyün sandığı idi, Kaptanpaşalı Bedri Reisdi, 1943 -1945 arasında hayatda idi, Kadıköy ünde marangozluk yapıyordu, bir nâra attı, çek-di, çekdi çekdi:

.— Gök kubbe altında bulunan çifte kardeş!... Hangi sandık arkamızdan gelmezse anasının donu başına olsun!... dedi.

«Biz fırladık. Kaptanpaşalı ve Merdivenköylü tam seksen kişiyiz, Doğancılardan çıktık. Merdivenköylülerin hasmı olan Kadıköy Daireliler de peşimize düşmüş, Inâ-d.iyeden vurmuşlar, Karacaahmed Duvar-dibinde koçbaşı çatışdık (B.: Koçbaşı). Bizim Merdivenköyün reisi Safvet Reis bir takım çağırdı, bizim sandık uçtu; biz Ka-dıköyünde Dâire önüne geldiğimizde onlar Haydarpaşa tren geçidini yeni dönüyordu, fakat biz de seksen kişiden ancak dokuz kişi kalmışdık, o dokuz tulumbacıdan biri de bu Kemal idi...»

İSTANBUL

Şu kıt'a Merdivenköylü Tevfik Karkan tarafından Kadıköy Kaptanpaşalı Terlikci Murad adında genç bir tulumbacı sânında yazılmışdır:

Muradım sen Kaptanpaşanın gülü Ben de Merdivenli Köyün bülbülü Çifte kardeşiz be âteşi aşkda Yanşak da beraber savrulur külü.

ÇÎFTEKASAB SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Boğaziçi'nin Rumeli yakasında Yeniköy'ün sokaklarından; köyün güney kısmında ve geride, kırlık tarafmdadır (Pafta 22); yerine gidilip şu satırların yazüdığı sıradaki- durumu tesbit edilemedi (haziran, 1964).

ÇiFTE KAVRULMUŞ — Zamanımızda pek yapılmıyor; bir çeşid lokum şekerinin adı, içine fıstık konmaz, dâima sâde ve gül kokulu olurdu, gaayet küçük doğranır, kesilir ve iki seferde pişirildiği için elastikiyeti çok sert olurdu, dişlenir ise öylesine yapışır ki dişler kenedlenir, ağız ancak el müdahalesi ile açılabilir. Çifte kavrulmuş, ağız içinde eritile eritile yenilir, hem tadından, hem kokusundan uzunca bir zaman zevk alınırdı.

On dokuzuncu asır başında yaşamış meşhur mirasyedilerden Veliefendizâde, sureti mahsûsada yapdırttığı çiftekavrul-muşu alelade lokum şekeri büyüklüğünde kestirirmiş, misafirlere ikram edildiğinde, herkes boş bulunur, şekeri ağzına atınca yemek üzere dişlediğinde dişlerini kurtaramazlar, ağızlar kapanır, lokumu çekmek için ellerini kullanmaya da sıkılırlar, Veliefendizâde de: «Ne oldunuz efendim... hepiniz susuverdiniz... konuşsanıza canım!):, diyerek alay edermiş.

Tahsin KATA

ÇİFTE KAVRULMUŞ — Halk ağzı argo deyim: «Kara kuru çirkin» anlamında kullanılır; misâl:

Bir düğün evinden dönen iki mahalle karısı konuşur:


  • Gelin güzel miydi?

  • Çifte kavrulmuş âhû!...

Ferid Devellioğlu «Türk Argosu» isimli eserinde bu deyimi talebe argosuna mal ediyor ve «bir sınıf da ikinci yılını okuyan talebe» diyor; yeni bir neslin ağzında bu anlamda kullanılmış olabilir, fakat o himmet eseri güzel eserde asırlar boyunca kullanıldığı yer gösterilmeliydi.

ANSİKLOPEDİSİ

Ahmed Râsim de bu deyimi «iki kavrulmuş)) şeklinde tulumbacı argosuna mal ediyor ve «iki defa yangında ölümden kurtulmuş», anlamında lâkab olarak kullanıldığını söylüyor (Şehir Mektubları, III).

ÇİFTE KUMRULAR — Halk ağzı deyim; güzel, zarif, alımlı, çalımlı, edalı, câ-zib olmak şart, kız veya oğlan, dâima beraber gezib dolaşan ve dâima eş giyinen iki genci ifa için kullanılır; deyimde bir beğenme, övme mânası vardır; mutlakaa arkadaş olmak gerekmez, iki kardeş hakkında da kullanılır; misâller:

Ferace yaşmak devri dedi kodusu, bir
çayırda kır kahvesinde yeni örtüye girmiş
iki taze nigârı gösterir: '•


  • Sarı çedlkli, dudu yeşil feraceli şu
    çifte kumrular kim?

  • Karmcayabasmaz Efendinin,haspa
    ları!

ÇİFTEKUMRULAE SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fatih Kazası merkez nahiyesinin iskender Paşa ve Hasan Halife mahalleri arasında müşterek bir sokak; iskender Paşa mahallesinde FeyzuJ lah Efendi Sokağı ile Hasarı Halife Mahallesinde Halıcılar Caddesi arasında uzanır, İskender Paşa Sokağı ve Vatanperver So: kağı (iki mahalle arasında sınır) birer dört yol ağzı yaparak kesişir (Pafta 6/79.80); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (haziran, 1964).

ÇÎFTE MAHALLEBÎCİLER — Aksa rayda Taşköprüler denilen yerde idi; yan-yana büyük ve gaayetle meşhur iki mahal-lebici dükkânı idi; meşhur tiyatrocu-komik Abdi Efendi bir ara bu muhallebicilerin karşısında geniş ve büyük bir kahvehaneyi tiyatro haline sokmuş ve bir müddet orada sahneye çıkmışdı (B.: Abdi, Abdurre-zak). Aksarayda hâlen Taşköprüler diye bir semt yok dur; Yenibağçe Çayırından ve Aksaray'dan geçerek Yenikapu'da Marmara' ya dökülen Bayrampaşa deresi üzerinde bulunan Taşköprüleriıi- ne. zaman kalkdı-ğı tesbit edilemedi; fakat bir semt adı ola rak bu isim meşrûtiyetin ilk yıllarında büyük Aksaray yangınında silindi; Çifte Ma hallebiciler de o yangında yandılar.

ÇÎFTE NEKKAARE — «ikisi bir arada dünbelek; bir kişi tarafından darb ile çalınır çift dünbelek.» (Türk Lügati). Avam

3973 ÇİFTEJ5ARAYLAR

ağzında «çifte rıârâ» denilir; Mehmed Zeki Pakalm «Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri» isimli eserine bu kelimeyi avâ-mî telâffuzu ile alıyor ve bir kerecik olsun «nekkaare» diye aslını kaydetmeden şunları yazıyor: ((Orta kâse büyüklüğünde yan yana konulmuş ve üzerlerine deri geçirilmiş iki yuvarlakdan ibaret çalgının adıdır, iki küçük değnekle çalınan bu çalgıya tekkelerde kudüm denilirdi.» (M. Z. Pakalm).

SALMALAR — Tophanede kadimden İkinci Abdülhamid devri sonlarına kadar kullanıla gelmiş iki askerî mah-bushâne, zindan; Tophanede son zamanlarda içinde Sanat Enstitüsünün bulunduğu Kışla binasının altında idi, 1957 - 1958 arasında Tophane caddesi genişletilirkeri, yıkılan kışla ile beraber kaldırıldı.

Prof. Dr. Nihad Reşad Belger Gülhâne Askerî Tıb Tatbikat talebesi iken, iki günlük bir ders grevi sebebi ile bütün sınıf arkadaşları ile beraber bu zindanda iki üç gün mahbus kalmışdı (B. : Belger, Nihad Reşad), hatıratında şöyle anlatıyor:

«Tophanede Çifte Salmalar denilen zindana atıldık; iki sene evveline kadar Çifte Salmaları Tophane'deki büyük kışla binasının bodrumunda görmek kaabil idi. Yer altında, hiç. hava ve ışık almayan, pen-ceresiz. zifir gibi karanlık, dört tarafı kaim taş dıvar, zemin katındaki kapusunda sürgûlü iki nefer durur rutubetli, küflü, korkunç bir mahbushâne idi».

ÇİFTE • SARAYLAR- — Zamanımızda

Cağaloğlunda İstanbul Erkek Lisesi binasının bulunduğu yer ile onun batısında bir zamanlar yazlık kahvehane olarak açılıp işletilen geniş arsada, İstanbulun en büyük yapılarından yan yana iki muazzam- ve muhteşem saray idi; bahsettiğimiz yazlık kahvehaneye de «Çifte Saraylar Bağçesi». adı verilmişti i; ki hâlen istanbul Lisesinin yanında metruk bir arsa olarak durmakda, bazı yerleri ardiye olarak kullanılmaktadır; ve arsada Çifte Sarayların bir parçasının bâzı duvar ve tonos kemer kalıntıları hâlâ görülmektedir, diğer parçasının izi ise, üstüne muazzam İstanbul Lisesi binası (Eski Düyunu Umumiye Sarayı) yapıldığı için tamamen kaybolmuştur.

çifte Sarayların ilk binası on altıncı asır sonlarında devrin şöhretli vezirlerinden Cağalazâde Sinan Paşa tarafından

CİFTESARRAF (Onnik)

— 3974 —


İSTANBUL

ANSIKLOPEDİSİ

3975

ÇÎFTETELLİ




(ölümü 1605) yaptırılmışdı; zamanında halk ağzında Cağaloğlu Sarayı diye şöhret almış ve o büyük saraya nisbetle semte de Cağaloğlu adı verilmiş, semt de bu ismi zamanımıza kadar taşıya gelmişdir. ibrahim Alâeddin Gövsa, «Türk Meşhurları:» adlı eserinde «Cağaloğlu Sinan Paşa» maddesinde Cağaloğlu Hamamını da bu paşaya atfediyor ise de meşhur büyük çifte çarşı hamamının Cağalazâde Sinan Paşa ile hiç ilgisi yokdur, hamam çok sonra inşâ edilmiş ve semtin adına nisbetle şöhret bul-muşdur (B.: Sinan Paşa, Cağalazâde; Cağaloğlu Hamamı).

Sinan Paşanın büyük sarayı 1660 da îstanbulun dördde üçünü yakarak mahveden cehennmî Ayazmakapusu Yangınında yanmışdır (B.: Ayazmakapusu Yangını; cilt 3, sayfa 1512), yanan sarayın yerine. Sinan Paşanın isimlerini tesbit edemediğimiz iki kız torunu büyük Çifte Sarayları yapdırmışlardı. Bu çifte Saraylar da 1826 da yedinci büyük Hocapaşa Yangınında yandı (B.: Hocapaşa Yangınları); âteş âfetinden ve mucize kabilinden Çifte Sarayların ancak küçük bir parçası kurtuldu; o parça da 1865 de sekizinci ve sonuncu büyük Hocapaşa Yangınında yandı; aşağıdaki satırları Osman Nuri Ergin'in «Mecellei U-mûri Belediye» isimli eserinden naklediyoruz: «Gayri resmî gazetelerde yangın şu suretle neşredilmiş: Çarşanba günü saat beş kararlarında Hocapaşadan bir ateş zuhur ederek bir müddet etrafını tahrib eyledik -den sonra Çifte Sarayların mevcud olan ebniyesine enser (çivi) atarak orayı da ve anîde etrafını tutuşdurmuş, bunun üzerine belâ cesamet kesbederek beş on kola inkısam ile perşenbe gecesi saat bir buçuğa kadar devam etmişdir.»

Bir müddet sonra da Çifte Sarayların arsasının bir. parçası üzerine Düyunu Umumiye binası (tstanbul Lisesi) inşâ edilmiş-• dir.

ÇtFTESARRAF (Onnik) — Muharrir ve mütercim; 1874 "de. Üsküdarda doğmuş, 1932 de Cenevre'de vefat etmiştir. . .

Tahsilini Galatadaki Getronakan Lisesinde yapmıştır. Muharrirliğe 1900 yılında başlamıştır, tstanbulda bazı ermenice gazetelerin neşriyatını tedvir etmiştir. «Ohan-nes Asbed» edebî mahlâsiyle de tanınmaktadır.



Kevork PAMUKCİYAN

ÇİFTETELLİ — «Türk halk oyunlarından biri. Vücudun baş, gerdan, omuzlar, göğüs, göbek ve kalçalar gibi kısımlarını hareket ettirerek kadınlar tarafından oynanır. Genel olarak dem tutan bir yaylı ya da nefesli saz taksimi ile, ya da ağır ve çok kıvrak olan özel havası ile oynanır. Fek yaygın ve eski bir halk oyunu olup hemen her eğlence ve düğünlerde yer alır.» (Türk Ansiklopedisi).

Hilmi Rit ve Necati Basara gibi salahiyetli kimseler (B.: Basara Necati; Bit, Hilmi) bu oyunun îstanbuldan çıkıp yayıldığı ve en az ikiyüz yıllık mazisi olduğunu söylemektedirler; Ayrıca bir de tamamen İstanbula mahsus «ıBahriye Çiftetellisi» vardır (B.: Bahriye Çiftetellisi).

Eski tiyatromuzun kantocu kızları da Çiftetelliyi sahneye çıkarmışlardı; ünlü bir aktris - dansöz tarafından çiftetellinin sahnede oynanması tiyatroda halkı coşturur; o devrin tutumbacı ağzı ile fori denilen büyük tezahürata sebeb olurdu Şu hicaz çiftetelli Kanto Viktorya Hanımındır:

Severim ben çiftetelli Haydi haydi çalsana çalsana

Başlayayım başlayayım ben raksa

Oynayayım bir çifteîli

Gerdan gerdan gerdan

Kırarak kırarak

Nazlı nazlı endaz a.tarak

Güzler süzerek ııigâh iderek

Endaz atarak zilleri çalarak

Meftunum meftunum ben iki telliye

Baygrmım baygınım ben cif t elliye

Şu çiftetelli kantosu da Peruz Hanımındır:

Aman be delikanlım çık be meydana Topak vura vura meydan aman Bıçkın ayakların tâlimi yaman


Yüklə 5,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   77   78   79   80   81   82   83   84   ...   90




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin