Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə12/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   32

Ebu Usame’nin Hişam b. Urve’den, babasından,(onun da) Fatıma binti Kays’tan olan rivayetinde dediki:“Ey Allah’ın Rasulü, kocam beni üç talakla boşadı. Yanım azorla girmesinden korkuyorum. Bunun üzerine ona emretti, o da ayrıldı.”

Müslim’de, Ebu Seleme’nin rivayetinden; Fatıma binti Kays ona, Ebu Hafs ibnü’l-Muğire el-Mahzümi’nin kendisini üç talakla boşadığını sonra da Yemene’e gittiğini ..haber verdi. Yine onda Ebu Seleme’den o (Fatıma)dediki: “Elbette beni boşadı.”

Dedilerki:Bu rivayet boşamanın üç birleşik talakla olduğu konusunda vakıadır. Özellikle de Şa’bi’nin hadisi ; onda Fatıma’nın, Peygamber (s.a.v)’ın bunu caiz kıldığı sözü vardır. Zira sadece üç birleşik talakın icazetine ihtiyac vardır. Bazı sahih rivayetlerde sabit olanlardan dolayı bu hadisle istidlal reddedildi. Nitekim Müslim’in, yine Ebu Seleme’nin rivayetinden çıkardığı Fatıma kendisinin Ebu Amr b. Haf ibnül Muğirenin nikahı altıda olduğunu, onu son üç talakla boşadığını kendisine haber verdi.

Bu rivayet önceki rivayetleri açıklıyor. Anlaşılıyor ki ondan maksat, bunun bir defada değil ayrık olduğudur. Bazıları şu gerekçe ile bu itirazı reddettiler:Zikredilen rivayetler sahabe ve tabiin üç ara siğalarını ayırmadıklarına delalet ediyor. “Elbette”, “bitişik üç” ve “ayrık üç” gibi lafız kastediyorlar. Nitekim bazı rivayetlerde, üç talakla beni boşadı tabiri, bazılarında, elbette beni boşadı, bazılarında da, üç talakın sonu ile beni boşadı vardır. Sığaların eşit olduğunu (Fatıma)bildiğinden hiç bir lafzı diğerindeh has kılmadı.

Bazılarının haram olmadığını bilseydi ondan sakınırdı.

Dedilerki:Şa’bı ona dediki, talakından yani nasıl ve ne şekilde lduğundan bana söz et. Yannıda açaklama geretirmeyen topul (bilgi) olunana rağmen nasıl keyfiyeti sorar ve cevabı kabul eder. Ebu Seleme’de ondan üç siğaları rivayet etti. Onların arasında yanında geçmişlik olsa idi, lafzlarının ihtilafndan dolayı ona itiraz ederdi. Siğaların kendi arasında vaki olduğunu öğretmek için araştırdı. Bunun için, onun yanında zikredilen siğalara eşit delil bıraktı. Bazıları bu şekilde zikretti.

Açıktır ki bu hadiste delil yoktur. Çünkü içinde icmal olan rivayetleri diğer sahih rivayet açıkladı. Gerçek ilim Allah katındadır.

Delillerinden iride Ebu Davud ve Darekutni’nin rivayet ettiğidir. Dedi ki:Ebu Davud :Bu hasen, sahhi bir hadistir. Şaffii, Tirmizi, ibn-i Mace de (aynı görüşte) İbn-i Hibban ve Hakim, Rukane b. Abdullah’tan, onun elbette karısı süheyme’yi boşadığını tashih etti. peygamber (s.a.v) e bunu haber verdi. Bunun üzerine dediki, Allah’a yemine ederim ki sadece bir tane (talakı) murad ettim. Peygamber (s.a.v) dediki:Vallahi sen sadece bir tane murad ettin. Rukane dediki: Vallahi sadece bir tanesini murad etin. Peygamber (s.a.v) de eşini ona geri verdi. Onu ikinci defa Ömer b. El-Hattab zumanında, üçüncü defada osman zamanında boşadı. Bu hadisi Ebu Davud, ibn-i Hibban ve Hakim tashih etti.

Bunun hakkında ibn-i Mace dediki:Ebu’l Hasan Ali b. Muhammed et-Tenafusi’yi şöyle derken işittim:Bu ne de şerefli bir hadistir.

Şevkani, Neylü’l-Evlar’da dediki:İbn-i kesir dediki, onu Ebu Davud başka şekilde rivayet etti. Onun başka da yolları var. İnşallah o hasendir. Bu tartışma noktasında nasstır. Çünkü peygamber (s.a.v) in Rukane için yemin etmesi; eğer onunla birden çok sayıyı murad etseydi aki olurdu, hususuna delildi. Bunda üç (kelimesi,), elbette lafzından daha açıktır.

Delillerinden biride ibn-i Mace’nin Şa’bi’den rivayet ettiğidir. Dediki:Fatıma binti Kaysa, bana talakından sözet, dedim. kocam Yemen’e giderken üç talakla beni boşadı, Peygamber (s.a.v) de bunu caiz gördü, dedi.

Ebu Usame’nin Hişam b. Urve’den, babasından, (onun da) Fatıma binti Kays’tan olan rivayetinde dediki:“Ey Allah’ın Rasulü, kocam beni üç talakla boşadı. Yanıma zorla girmesinden korkuyorum. Bunun üzerine ona emreti, oda ayrıldı.”

Müslim’de, Ebu Seleme’nin rivayeitnden; Fatıma binti Kays ona, Ebu Hafs ibnü’l-Muğire el,Mahzümi’nin kedisini üç talakla boşadığını sonra da Yemen’e gittiğini .. haber verdi. Yine onda Ebu Seleme’den o (fatıma) dediki0“Elbette beni boşadı.”

Dediler ki:Bu rivayet boşamanın üç birleşik talakla olduğu konusunda vakıadr. Özellikle de Şa’bi’inin hadisi; onda Fatıma’nın, peygamber (s.a.v)in buna ciz kldığı sözü vardır. zira sedce üç birleşik talakın icazetine ihtiyac vardır. Bazı sahih rivayetlerde sabit olanlardan dolayı bu hadisle istidlal reddedildi. Nitekim Müslim’in, yine Ebu seleme’nin rivayetinden çıkardığı; Fatıma kendisinin Ebu Amr b. Hafs ibnülmugire’nin nikahı altında olduğuğnu, onu son üç talakl a boşadığını kendisine haber verdi.

Bu rivayet önceki rivayetleri açıklıyor. Anlaşılıyor ki ndan maksat, bunun bir defada değil ayrık olduğudur. Bazıları şu gerekçe ile bu itirazı reddettiler:Zikredilen rivayetler sahabe ve tabiin, üç ara siğalarını ayırmadıklarına delalet ediyor. “Elbette,” “bitişik üç” ve “ayrık üç” gibi lafız kastediyorlar. nitekim bazı rivayetlerdre, üç talakla beni boşadı tabir, bazılarnıda, elbette beni boşadı, bazılarında da, üç talakın sonu ile beni boşadı vardır. Sığaların eşit olduğunu (Fatıma) bildiğinden hiç bir lafzı diğerinden has kılmadı.

Bazılarının haram olmadığını bilseydi ondan sakınırdı.

dedilerki:Şa’bi ona dediki, talakından yani nasıl ve ne şekilde olduğundan bana söz etti. Yanında açıklama geretirmeyen toplu (bilgi)olmama rağmen nasıl keyfiyetisorar ve cevabı kabul eder. Ebu Seleme’de ondan üç sığaları rivayet etti. Onların arasında yanında geçmişlik olsa idi, lafızlarının ihtilafından dolayı ona itiraz ederdi. Siğaların kendi arasındaki vaki olduğunu öğretmek için araştırdı. Bunun için, onun yanında zikredilen siğalara eşit deil bıraktı. Bazıları bu şekilde zikretti.

Açıktır ki bu hadste delil yoktur. Çünkü içinde icmal olan irvayetleri diğer sahih rivayet açıkladı. Gerçek ilim Allah katındadır.

Delillerinden biride Ebu Davud ve Darekutni’nin rivayet etitğidir. Dediki:Ebu Davud dediki:Bu hasen, sahih bir hadistir. Şaffii, tirmizi, ibn-i Mace de (aynı görüşte). ibn-i Hibban ve hakim, Rukane b. Abdullah’tan, onun elbette karısı Süheyme’yi boşadığını tashih etti. Peygamber (s.a.v) e bunu haber verdi. Bunun üzerine dediki, Allah’a yemin ederimki sadece bir tane (talakı) murad ettim. peygamber (s.a.v)dediki: Vallahi sen sadece bir tane murad ettin. rukane dediki: Vallahi sadece bir tanesini murad ettin. Peygamber (s.a.v) de eşini ona geri verdi. Onu ikinci defa Ömer b. el. Hattab zamanında, üçüncü defada osman zamanında boşadı. Bu hadisi Ebu Davud, ibn-i Hibban ve Hakim tashih etti.

Bunun hakkında ibn-i Mace dediki:Ebu’l-Hasan Ali b.Muhammed el-Tenafusi’yi şöyle derken işittim:Bu ne de şerefli bir hadistir.

Şevkani, Neylü’l-Evlar’da dediki:İbn-i Kesir dediki, onu Ebu Davud başka şekilde rivayet etti. Onun başkada yolları var. İnşallah o hasendir. Bu tartışma noktasında nasstır. Çünkü Peygamber (s.a.v)in Rukane için yemin etmesi, eğer onunla birden çok sayıyı murad etseydi vaki olurdu, hususuna delildir. Bunda üç (kelimesi), elbette lafzından daha açıktır.

Çünkü ...kinayedir, ....sarihtir. Birden fazla düşmemiş olsaydı, inşallah bundan sonra zikredeceğimiz ve takdim ettiğimiz hadislerle bu hadisin desteklenmesi ile beraber yeminin manası olmazdı. Ki hepsi kelamdan hali değil. Oysa bu hadiste denilmiştirki:İsnadında Zübeyr b. Said ibn-i süleyman b. Said b. Nevfel b. haris b. Abdulmattalib el,Haşimi vardır.

Onun hakkında ibn-i Hacer el-Takrib’te dediki:Leyyinü’l-Hadistir.

Birden çok kişi onu zayıf bulmuştur. Denildiki:O metrüktur. Gerçek olan, ibn-i Hacer’in onun hakkında söylediği, leyyinü’l,Hadissözüdür.

Tirmizi, Buhari’den onun o (hadis) hakkında muzdarib olduğunu zikretti. Üç olarak deniliyor, birinde de bir denildi. En sahih olanı, onu elbette boşadığıdır. üÇ ise onda mana üzere zikredildi.

İbn-i Abdülbirr et-Temhid’de dediki:Bu hadis hakkında konuşun.

Daha önce Ebu Davud, ibn-i Hibban ve Hakim’in ona olan tashihini zikrettik. İbn-i Kesir dediki:O hasendir ve o; ibn-i Ömer’in darekutni’de, Hasan’ın Beyhaki’de, Sehl ibn-i sa’d es,Saidi’nin Uveymir ve eşinin li’anı hakkında olan gibi önce zikredilmiş hadislerle destekleniyor. Özelliklede peygamber (s.a.v)’in onu uyguladığı yani daha önce geçtiği gibi tek lafızla üç (talak) rivayeti ile destekleniyor.

Yine Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai’nin Hammad b. Zeyd’den rivayet ettikleri ile destekleniyor. Dediki Eyub’a dedim ki, senin işinde senin elinle üçün hasen olmadığını söyleyen kimse biliyormusun?Dediki Hayır. Sonra dediki:Allah affetsin. Sadece Katade’nin çok (kişi) den, Mevla ibn-i Semire’nin ebu Seleme’den, ebu Hureyre’den, (onnuda) peygamber (s.a.v) (dem aktararak) bana söylediği haric dediki üç’le çok karşılaştım. Ona sordum bilmedi. Katade’ye dönüp ona haber verdim. Dediki: Unutuldu.

Tirmizi dediki:O’nu sadece Süleyman b. Harb’in Hammad b. Zeyd’den aktardığı hadisten biliyoruz. Bu hadis hakkında üç açıdan söylendi:

Birincisi: Buhari onu merfu’ olarak bilmedi. O ebu Hureyre4de meyküftur, dedi. Bundan icabet ediliyor:Raf’ziyadedir. Denklik ziyadesi de makbüldür. Onu süleyman bin Harb, Hammad b. Zeyd’den merfu olarak rivayet etti. O ikisinin yücelikleri biliniyor.

es,Suud Meraki’de dediki:

İkincisi: Çoğu unuttu. Bundan icabet ediliyorki, şeyhin unutması ondan rivayet edenin rivayetini ibtal etmez. Çünkü rivayet ettiğini hıfzeden raviler zamanla azalmaz. Bu camhurun görüşüdür.

Süheyl b. ebi salih babasından, (o da) ebu hureyre’en rivayet etmiştir. peygamber (s.a.v) şahid ve yemin ile hükmederdi. Ve onu unuttu. Şöyle diyordu:Rabi’a benim hakkımda bana konuştu, kim sede onu inkar etmedi. Iraki, elfiye’sinde buna şu sözü ile işaret etti:

..............................

............................

....................................

.................................

Üçüncüsü: Çok kişinin Mevla ibn-i Semire’yi zayıf bulmasıdır. Nitekim ibn-i Hazm o mechüldür, dedi. Ondan, ibn-i Hacer’in Takrib’te şu söylediği ile icabet edilir:O makbüldür. Delillerinden biri Darekutni’nin, zazani’nin Ali (r.a)’tan rivayet ettiği hadistir. Dediki:Peygamber (s.a.v), bir adamın kesin olarak boşadığını duydu da sinirlendi ve dediki:Allah’ın ayetlerini eğlence yerine mi koyuyor sunuz?Ya da Allah’ın dinini oyun ve eğlence yerinemi koyuyorsunuz?

Kim kesin olarak boşarsa ona üç (talakı) gerekli kıldık. Başka bir eşle evleninceye kadar ona helal olmaz. İsmail b. Umeyye de ondadır. Bunun hakkında darekutni dediki:Kufi’dir, zayıftır.

Delillerinen biri de Darekutni’nin Hammad b. Zeyd hadisinden rivayet ettiğidir. Bize Abdulaziz b. Süheyb. Enes’ten aktararak dediki:

Enes b. Malik’i şöyle derken işittim:Muaz b. Cebel’i şöyle derken işittim: Rasululah (s.a.v):şöyle derken işittim:“Ey Muaz, kim bid’at (olsun)için bir, iki yada üç olarak boşarsa biz de ona bids’tini gerektirdik” İsnadında ismail b. Übeyye ez-Zarı’vardır ve yine o da zayıftır.

Bunlar hadistirler. söz olarak onlardan herhangi bir şey hali olmazsa bile, çokluğu, yollarının ihtilafı ve çıkışlarının uzaklığı onun aslının olduğuna delalet ediyor. Kendisiyle itibarı zayıf olanlar birbirleri ile çıkışları uzak ise, hepsi delillendirme için uygun olur. Özelliklede bazı alimler tarafından tashih edilenler. Rukane’nin kesin olan talakı hadisi gibi. Onu ibn-i kesirde hasen gördü. Onlardan biride sahih olan dirki oda, Peygamber (s.a.v)’in Uveymir’in üç talakını infaz ettiği rivayetidir. Hepsi Ebu Davud’un yanındadır.

ibn-i Ömer’in Darekutn’deki, hadisini, Ata el,Horosani, Ma’la b. Mansur, şu’ayb b. Züreyk ve diğerleri açısından zayıflatılmasınnı muarazaını öğrenmişsindir.

......................................

Nemevi, Müslim’in şerhinde şunları dedi:Cumhur, Allah’ın şu sözü ile delil getirdi:(Kim Allah’ın hududunu çiğnerse, muhakkak ki nefsine zulm etmiştir. Ne bilirsin, belki bundan sonra bir iş olur)

Dedilerki, manası:Kesindirki o pişman olabilir. bu onu bilemez. Eğer üçü düşmeseydi bu talakı sadece ric’i olarak düşerdi ve pişman olmazdı. Tartışma noktas ilgili olarak ortam aktarım bitti.

Kaydedicisi dediki; bu kur’anı istidlalı te’yid edenlerden biride Ebu Davud’un sahih bir senetle Mücahid yoluyla çıkardığıdır. Dediki:İbn-i Abbas’ın yanında idim. Ona bir adam geldi, dediki:Karımı üç talakla boşadım. Bunun üzerine o kadar sustu ki ona karısını geri vereceğini zannettim.

Bunun üzerine dediki, biriniz gider, ahmakça bir işe kalkışır.

Sonra diyorki, ey ibn-i Abbas Allah buyurduki: (Kim de Allah’tan sakınırsa Allah ona çıkış yolu kılar) Sen ise, Allah’tan kormadın.

Senin için bir çıkış bulamıyorum. rabbine isyan ettin. karın da senden kesin olarak boşandı. Geri kalanları da ona ebu Davud, ibn-i Abbas ve benzerlerinden çıkartı. Bu ibn-i Abbas’tan ayete bir tefsirdir ki buna göre o, bunun manasına giriyor. Kim Allah’tan korkar da talakı tekbir lafızda toplamazsa Allah ona ric’at ile bir çıkış kılar. Kim de bu kondua bütün talakları tek bir lafızsda toplamak suretiyle Allah’tan korkmazsa, ayrılık vaki’olmakla Allah ona çıkış yolu kılmaz. Bu onnu, başka anlama gelmeyen sözünün manasıdır. O tartışma noktasında gerçekten kavidir. Çünkü o kur’anla açıklanmıştır ve o Kur’anın tercümadır. Peygamber (s.a.v) demiştir ki: “Allahım ona te’vili öğret” Bütün sahabe ve dört imam dahil olmak üzere alimlerin çoğu bu görüş üzeredir. Bir çok kişi bunun üzerine icma’ olduğunu anlatmıştır. Muhalifler dört hadisle delil getirdiler. Birincisi:Ahmed ve ebu Ya’la’nın yanındakiibn-i Abbas’tan, ikrime’den, ibnüs Hasin’den, Davud’dan, (ündanda) ibn-i İshak’ın (aldığı) hadis. Bazıları onu tashih etti. Dediki:Rukane b. Abd Yezid karısını bir mecliste üç talakla boşadı. Sonrada ona çok üzüldü. bunun üzerine Nebi (s.a.v) ona onu nasıl boşadın? diye sordu.dediki, tek mecliste üç talakla. bunun üzerine Nebi (s.a.v) dediki: “Bu sadece bir (talak) dir. İstersin onu geri al. O da bunun üzerine onu geri aldı” Kaydedicisi dediki, bu hadisle istidlal üç açıdan merdüdur:

Birincisi:Elbette ki bu tartışma noktasında sıhhatinin farzına delil değildir. Ne uygunluğun, ne içeriğin ve nede gerekliliğin delaleti olarak çünkü metnin lafzı gereği:Üç talak tek mecliste vaki’dir. Ve şüphesiz ki tek mecliste vaki’olması tek lafızla olmasını gerektirmiyor. Gördüğün gibi; o tek mecliste olduysa, tek lafızla olmuş olması gerekir iddiası oldukça geçersizdir. Çünkü tek mecliste olması tek lafızla olmasına, herkese açık olduğu gibi ne aklen, ne naklen nede lügat olarak delalet etmiyor. Aksine hadis, tek lafızla olmadığını daha açıkça gösteriyor.

Nitekim tek lafızla olsaydı tek lafızla der, meclisi zikretmezdi. Çünkü, gördüğün gibi, gereksiz yere daha genel olanla, daha özel olanı ve ta’biri terketmeye gerek yok.

Özetle usül ehlinin yanında bu delil bilinin bir itibarsızlıkla yeriliyor:Sözle, gereklilkle. Deniliyor ki:Onun bir mecliste olduğunu kabul ettik. Onun tek bir lafız olduğunu nerden çıkarıyorsun?inşaallah bu konunun hepsini Tavus’un Müslim’deki hadisi hakkındaki kelamda göreceksin.

İkincisi:İkrime’den bu hadisin ravisi olan Davud b. Hasin, İkrimeye güvenmiyor.

İbn-i Hacer Takrib’te dediki:Davud b. Hasin el-Emevi velileri ebu süyelman el,Medeni, ikrime’den başka sikadır. Haricilikle suçlandı. Eğer ikrime’ye güvenmiyorsa zikredilen hadiste sika rivayet değildir. Oysa takdim etikki, sahih olsa bile onda hüccet olmaz.

Üçüncüsü: İbn-i Hacer’in Fethu’l-Bari’de zikrettiğidir. Onda şunları dedi:ÜçüncüsüEbu Davud, Rukame’nin karısını kesin olarak boşadığını tercih etti. Nitekim Rükane’nin al-i beyti yoluyla o çıkardı. Bazı rivayetinin elbettenin üçe hamledilmesinin caiz olmasında güçlü bir ta’lildir. Dediki; onu üç (talakla) boşadı. Bu nükte ile ibn-i Abbas’ın hadisi ile istidlal duruyor. Ondan aktarım bitti.

Yani ibn-i İshak’ın, zikredilen Davud b. el-Hasin’den, ikrime’den, ibn-i Abbas’tan olan hadisi. Oysa tartışma noktasında hadiste aslen delil olmadığını takdim ettik. Zikrettiklerimizden de anlaşılıyorki ibni ishak’ın zikredilen hadisi ile istidlal düşer.

Üçü bir kılan kendisiyle istidlal edilen hadislerden ikincisi:İbn-i Ömer’in hadisinin bazı rivayetleridne gelendir:Ki buna göre o karısını adet halinde üç talakla boşadı, bir tane saydı. Bu istidlalin sükütu gizlenemez.

Sahih olan şudur ki, onu tek (talakla) boşadı. Nitekim Müslim ve diğerlerinin yanıdaki sahih rivyetlerde (bu böyle) geldi.

Nevevi, Müslim’in Şerhi’nde şunları söyledi:ibn-i Ömer’in hadisine gelince, Müslim ve diğerlerinin zikrettiği sahih rivayetlere göre onu tek bir talakla boşadı.

Kurtubi, tefsirinde şunları söyledi:Mahfüz olan, ibn-i Ömer’in, karısını hayızda tek talakla boşadığıdır.

Abdullah dediki:O’nun karısını boşaması, hayızda tek bir talakla olmuştu. Ne varki o sünnete muhalefet etti. Salih b. Kisan, Musa b. Ukbe, İsmail b.Umeyye, Leys b. Sa’d, ibn-i ebi zi’b, ibn-i Cureyc ver cabir de böyle dedi. İsmail ibn-i ibrahim b. Ukbe’nin Naf’iden aktardığına göre ibn-i Ömer onu tek talakla boşadı.

Yine Zuhri, Salim’den, babasından; Yunus b Cebir, Şa’bi ve Hasan da böyle dedi. Ondan aktarım bitti. İbn-i Ömer’in hadisi ile istidlalin sükütü apaçıktır.

Delillerinden üçüncü hadis:Ebu Davud’un Sünen’inde rivayet etitğidir.

Bize Ahmed b. Salih söyledi. Bize Abdurrezzak söyledi. Bize ibn-i Cerih haber verdi. Dediki :Bana bazı beni ebi Rafı ikrime’den, ibn-i Abbass’tan aktararak haber verdi.

Dediki:Abd yZedi, -Ebu Rukane ve kardeşleri -Ümmü Rukane’yi boşadı ve Müzeyyene’den bir kadını nikah teli kadar bile herhangi bir ihtiyacımı karşılamadı. Beni ile onu ayır, dedi. Peygamber (s.av)’i bir ürperti aldı. Rukane ve kardeşlerini çağırdı. Sonra beraberinde oturanlara dediki, falancağı görüyor misiniz, şöyle şöyle Abd yzid’e benziyor?Falanca da şöyle şöyle benziyor?Evet, dediler.Bunun üzerine Nebi (s.a.v) dediki:Onu boşa. Yapıverdi. Bunun üzerine, karın Ümmü Rukane’ye dön, dedi. Dediki, ey Allah’ın Rasulü onu üçç talakla boşadım. Dediki, öğrenmişim, o nu geri al ve şunu okudu.

(Ey Nebi, kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri içinde boşayın, iddeti de sayın)

Kaydedicisi dediki, bu hadisle istidlalin geçersizliği açıktır. Çünkü ibn-i Cerih dediki:Ebu Rafı’oğullarından bazıları bana haber verdi.

O, kim olduğu bilinmeyen mechul birinden bir rivayettir. Nitekim geçersizliğini görüyorsun. Şüphesiz ki Ebu Davud’un önceki geçen hadisi zayıflığında hilaf olmayan bu hadisten kabule daha şayandır.

Bu şu şekilde geçmiştir; O karısını kesin olarak boşadı, Nebi (s.a.v) de sadece bir (talak) murad ettiğine yemin ettirdi. Öncede geçtiği gibi bu, toplu talakarın nüfüzuna açık bir delildir.

Dördüncü hadis, Müslim’in Sahhih’inde çıkardığıdır. Bize ishak b. İbrahim ve Muhammed b. Rafı söyledi. Lafız, b. Rafı’indir.

İshak dediki:Bize ibn-i Rafı haber verdi ve dediki:Bize Abdurrezzak söyledi, Muammer, ibn-i Tavus’tan, babasından, (o da) ibn-i Abastan bize haber verdi dediki0Rasululah (s.a.v)’ın, Ebu Bekir’in ve Ömer’in hilafetinin iki senesi süresince üç’ün talakı bir idi. Ömer b el-Hattab dediki:insanlar tahammül etmeleri gereken işte acele etmişlerdir. Onun hepsini kendilerine verirsek, onun hepsini aleyhlerine bitirirler. Bize ishak b. İbrahim söyledi. Bize Rauh b. ubade haber verdi. Bize ibn-i Cerih söyledi. Bize ibn-i Rafı’ söyledi, lafızda onundur. Bize Abdurrezzak söyledi. Bize ibn-i Cerih haber verdi. bana ibn-i Tavus babasından haber verdi. Ebu’s-Sehba’ibn-i Abbas’a dediki:Üçün Peygamber (s.a.v)’in ve Ebu Bekir’in döneminde bir, Ömerin emirliğinde de üç kılındığın öğrendin mi?ibn-i Abbas dediki, evet.

Bize ishak b. İbrahim söyledi. Bize Süleyman b. Harb Hammad b. Zeyd’den, Eyub es,Sahtiyani’den, birahim b. Meysere’den, (oda) Tavus’tan (aktararak) haber verdiki, Ebu’s -Sehba’ ibn-i Abbas’a dediki:Bana şunda getir, üç talak Rasululah ve Ebu Bekir döneminde tek değil miydi?

Dedi ki böyleydi. Ömer’in döneminde insanlar talakın ardınca gitiklerinde de aleyhlerine ruhsat verdi. Bu Müslimin Sahih’indeki lafzıdır.

Bu Ebu Davud’un çıkardığı son yoldur. Fakat ibrahim b. Meysere’nin ismini vermedi.

Onun yerine birçok kişiden söyledi. Metnin lafzı da şöyledir:

Adam yanına girmeden nc karısını üç talaka boşadığında Rasulullah (s.a.v),Ebu Bekir dönemleri ve Ömer’in emirliğinin başlarında bir talak kıldılar.

İbn-i Abbas dediki:Evet, Peygamber (s.a.v)’in ve Ebu Bekir’in dönemlerin ve Ömer’in emirliğinin başlarında; adam karısının yanına girmeden önce üç talakla boşamışsa onu bir kıldılar. Fakat Ömer, insanların bunun peşisıra gittiklerini gördüğünde, dediki:Onlara sizin aleyhinize olarak icazet veriyorum. İbn-i Abbas’ın bu hadisi hakkında cumhurun birkaç cevabı vardır.

Birincisi:Onda zikredilen ve tek kılınan üç, hadisrivayetleriden birşeyde değildir. Açıklama, onun tek lafızda vaki olduğudur. Üçün talakı lafzı, lügat, akıl ve şer’an bir lafızla olmasını gerektirmiyor. Kim karısına dese ki:Sen boşsun, sen boşsun, sen boşsun. Aynı vakitte üç defa olarak. Onun bu talakı üçn talakıdır. Çünkü o bunta talakı üç defa açıkladı. Eğer; hadiste murad üçün tek kelime ile düştüğünü kesin olarak ifade edene denilseki, onun bir kelime ile olduğunu nerden çıkardın?Hadisin lafızlarından birinde onun bir kelime ile olduğu varmıdır?Üç talakın çok kelimelerle talaka isim olarak verilmesini men’ediliyor mu?Eğer deseki:Tek kelime ile olmak dışında ona üçün talakı denilmez. Şüphesiz ki onun bu davası sahih değildir. Hakkı itiraf edip demeli ki:Tek kelimeyle ve birden çok kelimelerle düşene denilmesi caiz olur. Bu lafzın zahirine daha uygundur. Ona denildiki:Öyleyse onun tek kelime ile oluşunun kesin ifade etmenin hiç bir yönü yoktur.

Hadiste tek lafızla üçün durumu tayin edilmediğinde, tartışma noktasında aslı itibariyle onunla istidlal düşer. Tek kelime ile oluşunun bu hadiste üçüntalakı lafzından gerekmediğine delalet edenlere gelince; yüceliğine, ilmine ve güçlü anlayışına rağmen iman Ebu Abdurrahman en-Nasai bu hadisten sadece şunu anlamıştır:Ondaki üçün talakından murad sen boşsun,sen boşsun,sen boşsun şeklinde talakları yarımkatır. Çünkü üçün lafzı, talakın üç defa düşmesinden daha zahirdir. Bunun için de süne’ninde, bu hadis hakkında Ebu Davud’un mezkur rivayetini tercüme etti. Dedi ki:“kadının yanına girmeden önce ayrık üçün talakı kısmı”Sonra dediki, bize Ebu Davud Süleyman ibn-i Seyf haber verdi, dediki:Bize Ebu Asım, ibn-i Ceric’ten, ibn-i Tavus’tan, (o da) babasından (aktararak) dedi ki:Ebu’s-Sehba’ibn-i Abbas’a gelip ey ibn-i Abbas, dedi:Üçün Rasululah (s.a.v) ve Ebu Bekir dönemlerinde ve Ömer’in hilafetinin ilk başlarında bir sıyıldığını öğrenmedin mi?Evet, dedi. Görüyorsun ki bu celil imam bu hadiste, üçün talakının tek lafızla olmadığını aksine ayrık lafızlarla olduğunu açıkladı. Ve en-Nesai’nin; Allame ibnü’l,Kayyim’in Zadü’l-Me’adda, Aişe’nin: Adamın biri karısını üç olarak boşadı, evleniverdi, hadisi ile üçün bir defada vaki’ olduğuna istidlal edenlere cevabında zikrettiği hadisten anladığının doğru olduğuna delalet ediyor. O bunda şunları söyledi: Fakat onun üçü bir ağızla boşadığı hadisin neresindedir. Aksine hadis bize şu hussta hüccettir:Üç olark deyip böyle üç şeklinde yaptı denilemez. Ancak kim yarada birbiri ardından derse (o ayrı) Hem Arap milletlerin hemde acem milletlerin dillerinde makul olan budur. Nitekim; ona üç olarak iftira etti, ona üç olarak sövdü, ona üç olarak selam verdi, denilir. Ondan aktarım bitti.

Buda Ebu Abdurrahman en-Nessinin anladığının sıhhatine açık bir delildir. Çünkü üç lafzı bütün rivayetlerinde, birbiri ardınca vaki olan üç talak olduğu apaçıktır. Nitekim Aişe’nin daha önce zikredilen hadisinde ibnül-Kayyyım onu izah etti.

Tavus’un zikredilen hadisinde üçten muradın; sen boşsun, sen boşsun, sen boşsun gibi lafızlarla ayırılmış üç olduğunu söyleyenlerden biride ibn-i sarih’tir. O dediki:

Lafzın tekrarında varid olmuş olmasına benziyor. Sen boşsun, sen boşsun,sen boşsun demek gibi. Önceleri göğüslerindekinin selameti üzere idiler, onlardan, kesin olarak murad ettikleri kabul edilirdi. Ömer zamanında insanlar ve te’kid iddia edenleri kabul etmeyi men’edenler gibi aldatıcılar çoğalınca Ömer lafzı, tekrarın zahirine hamletti ve onu aleylerine geçirdi. Bunu ibn-i Hacer Fetih’te dedi. Dediki:Bu cevap kurtubi’nin hoşuna gitti ve onu Ömer’in sözü ile güçlendirdi0insanlar, sabır göstermiş oldukları işte acele ettiler.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin