Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə15/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   32

Bununlada ikrime ve Tavus dedi ki, o osman b Affan ve ibn-i Ömer’in rivayetidir, ishakb. Rahe veyh, Ebu Sevr ve Davud b. Ali ezzahiri’nin de sözüdür. Nitekim bunu onlardan ibn-i Kesir ve diğerleri nakletti. Ve o şafii’nin eski görüşü, Ahmed’den olan iki rivayetten biridir.

Kaydedicisi dediki, hal’in talak sayılmadığı noktasında bu ayetle istidlal bana göre zahir değildir. Gerekçesi de Nebi (s.a.v)den merfu’ olarak gelen, Allah’ın :(Ya da iyilik salıvermek) sözünde mezkur olanın üç talak olduğu yönündeki açıklamadır. Ve oda mürseldir, hasendir.

Fethu’l-Bari’de dediki:Bu hadisi almak evladır. Çünkü o mürseldir, hasendir, Tabri’nin ibn-i Abbas’ın hadisinden sahih bir senedle çıkardığı ile destekleniyor. Dediki:“Bir adam karısını iki talakla boşarsa üçüncüsünde Allah’tan korksun. Ya onu tutar da arkadaşlığını iyileştirir, yada onu serbest bırakırda hakkından herhangi bir şeyde kendisine zulmetmez.”

Hakkında sadece, Allah’ın hududunu ikamet etmeyeceklerinden korktuklarında meşruiyetinin beyanı varid olan hal’gerekir. Çünkü üç talaktan sonra zikredildi. Eğer boşarsa sözü, tekrarıdır. Allah’ın şu sözündeki üçten sonra ona lazım olan şeyleri düzenlemek için:(Bundan sonra ona helal lomaz)Allah’ın: (Ya da iyilikle salıvermek) sözünden, bundan dönüşsüzlük murad edildiğini çıkarabiliriz. Allah’ın : (Onu boşarsa, artık ona helal olmaz) mezkur üç talaktan da hal’in talak sayılmadığının lüzümünu çıkarınız. Çünkü Allah Teala hal’i, eşlere verilenden rücü’un menihen gamında zikretti. Ondan da caiz şekli istisna etti. Bundan da onun talak olarak itibarsızlığı gerekez. Nitekim bu ayetin siyasındanda zahirdir.

Hal’in bain talak olduğunu söyleyenlerden bir kısmı0Malik, Ebu Hanife, Şafiinin yeni görüşü. Bunun benzeri Ömer, Ali, İbn-i Mes’ud ve ibn-i Ömer’den rivayet edilmiştir. Said b. el-Müseyyib, Hasan, Ata, Şarih, ibrahim, Cabir b.Zeyd, Sevri, Evzai ve Ebu Osman el-Beti’de bu görüşte. Nitekim bunu ibn-i Kesir ve diğerleri onlardan nakletti.

Ne varki Hanefiye’ye göre hal’ yapan, hal’ı ile bir veya iki talak niyet ettiğinde o, kesin birdir. Üç kastederse, üçtür. Şaifii’nin hal’hakkında diğer bir görüşü vardır ki oda:Talak lafzı ile olmadığında ve niyetsiz olduğunda o hiç bir şey değildir. Bunu ibn-i Kesir söyledi.

Görüş sahiblerinin deillendikleri şey ise:Malik’in Hişam b. Urve’den, babasından, Cuhman’dan, Ümmü Bekr el-Eslemiyeden rivayet ettiğine göre hal’, talaktır. Ümmü Bekir, kocası Abdullah b. halid b. Useyd’den hal’ etti. bunun hakkında Oman. Affam’a geldiler. O bir talaktır, dedi.

Ancak herhangi bir şey söylediysen o söylediğin şey geçerlidir.

Şafii dediki Cuhman’ı tanımıyorum. Bunu Ahmed b. Hanbel de zayıf buldu. Bunu ibn-i Kesir söyledi. İlim Allah katındadır.

İbn-i Ebi Şeybe bunun benzerini ibn-i Mes’üd’dan riayet etti. Onun hakkında dediki, senedinde ibn-i ebi Ya’la var e o da kötü hafızalıdır. Onun benzerini Ali’den rivayet etti. onu ibn-i Hazım zayıf gördü. Allah en iyi bilendir.

Birinci Grup: Bu ayet-i kerimenin zahirine göre hal’, mehi’den daha çok bir değerle caiz olur. Çünkü Allah şu sözünde ma’ı (...) mevsule ile ta’bir etti:(Kadının fidye olarak verdiğinden onlara günah yoktur.) Usulde kaidedir, mevsullen umum siğalarındandır. Çünkü o sılasının içirdeğinin tümünü kapsıyor. Nitekim es-Suud Meraki’de şu sözü ile bunu ifade etmiştir:

...................................

Bu cumhurun mezhebidir. Bu ayetin tefsirinde ibn-i Kesir dediki: Adam, karısına verdiğinin daha fazlası ile fidye almasının caiz olması konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir.

Cumhura göre bu caizdir. Çünkü Allah’ın:‘Kadının fidye olarak verdiğinden onlara günah yoktur) sözü geneldir.

İbn-i Hacer dediki:Bize Yakub b. İbrahim söyledi. Bize İbn-i Aliye söyledi. Bize Eyub, ibn-i Semire’nin efendisi Kesir’den haber verdi. Ömer serkeş bir kadın getirdi. Ona çöpü çok olan bir eve (gitmesini) emritti. Sonra onu çağırdı ve nasıl buldun, dedi. Dediki, beni habsettiğin bu geceden başka onun yanında olduğumdan beri, hiç bir rahat görmedim. Kocasına dediki, küpesinden bile olsa onu hal’et. Onu abdurrezzak Ma’merden, Eyub’tan, Kesir Mevla ibn-i Semire zikretti. Onu benzerini zikretti de, kadını üçgün habsetti, eklemesini yaptı.

Said b. ebu Arvebe Kadede’den, Hamid b. Abdurrahman’dan dediki, Ömer b. Hattab’a bir kadın geldi ve kocasını şikayet etti. Bunun üzerine onu çöp evinde geceletti. Sabahladıında ona dediki, yerini nasıl buldun?Onun yanında bu geceden daha iyi değildim. Dediki, tokasını bile al.

Buhari dediki:Osman hal’i, başının tokası olmamacasına caiz kıldı.

Abdurrezzak dediki:Bize Ma’mer Abdullah b. Muhammed b. Akil’den haber verdi. Rabi’bint. Mi’vez b. afra’ona anlattı,dediki:Bir kocam vardı, geldiğinde bana malı azaltır, gittiğinde de beni mahrum edirdi. Dediki, birg ün bir hata etmiştim, ona dedim ki, sahip olduğun her şey karşılğında seniden hal’ediyorum. Dediki:Evet. Kadın dediki:Yaptım. Dediki:bunun üzerine Ömer Mu’az ibn-i Afra’ Osman . Affan’a dava açtı da hal’i caiz kıldı. Ona, kafasının tokası da dahil yada kafasının tokası dışındakileri al, dedi.

Bunun manası, kadından, elindeik az, çok her şeyi almanın ve saçının tokası dışında ona hiçbir şey bırakmamasının caiz olduğudur. İbn-i Ömer, ibn-i Abbas, İkrime, Mücahid, ibrahim en-Naha’i, Kubeyse b. Zueyb, san b. Salih ve Osman el-betti bu görüştedir.

Bu Malik, Leys, Şafii ve Ebu Sevr’in mezhebidir. bunu ibn-i Cerir de tercih etti.

Ebu Hanife’nin ashabı dedi ki, eğer baskı kadın tarafından ise erkeğin ona verdiğini alması caizdir. Daha fazlasını almak caiz değildir. Eğer arttırırsa hükümde caiz olur. Eğer baskı erkek tarafından ise kadından bir şey alması caiz değildir. Eğer alırsa hükümde caiz olur.

İmam Ahmed, Ebu Ubiyde ve ishak b. Raheveyh dediki, verdiğimden fazlasını almak caiz değildir. Bu said b. Müseyib, Ata, Amr b. Şuayb. Zuhri, Tavus, Hasan, Şa’bi, Hammad b Ebu süleyman ve Rebi’ibn-i Enes’in görüşüdür.

Ma’mer dediki:Hüküm, hal’edilen kadından, kendisine verilenden fazlası alınmaz görüşü üzere idi. Evzai dediki:kadınlar kadına verilenden fazlasının alınmasını caiz görmediler. Bu görüş daha önce geçen, katade’nin ikrime’den, ibn-i Abbas’tan Sabit bin Kays’ın kıssası hakkındaki rivayetle istidlal ediyor. Peygamber (s.a.v) ona kadının tarlasını almasını ve bunu aşmamasını emretti. Abd b hamid’in rivayet etitğinde de şöyle dedi. Bize Kubeyse Süfyan’dan, ibn-i Cerih’ten, Ata’dan haber verdi. Nebi (s.a.v), hal’edilmiş kadından ona verilenden fazlasının alınmasını kerih gördü. Ayetin manasını da (Fitye olarak verdiğinden ikisine de günah yoktur)üzerine hamlettiler. Yani:Kadına veren. Şu sözünün takaddümünden dolayı:(onlara verdiklerinizden birşey geri almanız, size helal değildir. Şayet eşler (Allah’ın sınırlarında duramayacaklarından korkarlarsa başka. Eğer eşlerin, Allah’ın sınırlarında duramayacaklarından korkarsanız, o zaman kadının (ayrılmak için)verdiği fidyede (hakkından vazfeçmesinde)ikisine de bir günah yoktur)Yani:Bundan. Rebi’bin Eneste onu .........şeklinde okuyordu. Bunu ibn-i Cerir rivayet etti. Bunun için sonrasında dediki:(Bu Allah’ın hududur, onu aşmayın. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir)İbn-i Kesir’den aktarım bitti.

İkinci gurup:Hal’ edilmişin iddeti konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir:ilim ehlinin çoğuna göre, hayız görenler için üç kuru’u aşar. Boşanmış kadının iddeti gibi. Malik, Ebu Hanife, Şafii, Ahmed, ishak b. Raheveyh onlardandır.

Bu Ömer, Ali ve ibn-i Ömer’den de rivayet edildi. Said b. Müseyib, Süleyman b. Yesar, Urve, Salim, Ebu Seleme, Ömer b. Abdulaziz, ibn-i Şihab, hasan, Şa’bi, ibrahim en-Naha’i, Ebu İyaz, Hilas b. Amr, Katade, Süfyan es-Sevri, Evza’i,Leys b. Sa’d ve Ebu’l-ubeyd de bu görüştedir.

Tirmizi dediki:Bu sahabeden ve diğerlerinden pek çok ilim ehlinin görüşüdür. Kaynakları da:Hal’talaktır. Dolayısıyla da sair boşanmışlar gibi iddet sayar. bunu ibn-i Kesir söyledi.

Kaydedicisi dediki, hal’in talak oluşu mana açısından zahirdir:Kadının kendi açısından erkeğe verdiği karşılık, erkeğin sahip olduğunun karşılığında vermiştir. Ki o da telaktır. Çünkü talakla olmak dışında ondan ayrılamaz. Verdiği ücret te onun karşılığındadır. Buhari’nin, sabit b. Kays’ın muhala’sında ibn,i Abas’ın hadisinden çıkardığı da buna delalet ediyor. “Sabit b. Kays’ın karısı Nebi (s.a.v)’e gelip dediki0Ey Allah’ın Rasülü, Sabit b. Kays’ı huy yada din olarak ayıplamıyorum. Fakat islam’da küfrü kerih görüyorum. Rasululah (s.a.v) dediki:Karşılığında bahcesini mi istiyorsun?dediki:Evet. Rasululah (s.a.v) dedi ki:Bahçeiy kabul et ve kadını boşa “ Peygamber (s.a.v)’n, bahçeyi kabul et ve onu boşa sözünde, erkeğin haklarından olan talak için verilen karşılık olduğuna delil vardır. Buhari’nin sözüde mezkur hadisi öne sürmesinin akabindedir.

Ebu Abdullah dediki:İbn-i Abbas’tan bunda ardınca gidilmez onunla delillenme sakıt olmaz. çünkü onun muradı:Ezher b. Cemil’e bu hadiste ibni Abbbas’ın zikrinde onda başka kimse onun ardınca gitmez. Akisen onu, ondan başkası gönderdi. Bundan muradı:Halid el-Hiza’ın ikrime’den olan yolunun husus. Bunun için de onu Halid’in rivayeti ile cezalandırdı.

Ki o da İbn-i Abdullah et-Tahhan ikrime’dendir. Hiza’da mürsel olarak ikrime’dendir. Sonra ibrahim b. Tuhman’ın mürsel olarak Halid el-Hiza’dan rivayeti iledir.

Eyub’tan da mevsul olarak. ibrahim b. Tuhman’ın Eyub’tan mevsul rivayeti, onu el-ismai’ili ulaştırdı. Bunu Hafız, Feth’te dedi.

Böylece mürsel yoların birbirleri ile ve mevsül yollarla desteklendikleri zahir oldu.

Onun, ibrahim b. Tuhman’ın Eyub’tna olan mevsul rivayetindeki sözü ve kadını ayırdı şeklindeki emri, onda görülüyorki, bedelin karşılığı konusunda talakın ayrılmasından muradı, boşama zikri ile diğer rivayetteki açıklamanın delili iledir. Rivayetler birbirlerini açıklıyorlar. Nitekim hadis ilimlerinde bu malümdur.

Bazı alimlerin; hal’eden talak lafzı ile açıklamışsa talak olmaz ancak fesh olur şeklindeki zikrettikleri uzaktır ve aleyhine hiçbir delil yoktur. Kitab ve sünnet, talak lafzı ile ayrılmanın fesh değil talak olduğuna delalet ediyorlar. Hal’edilmişin iddetinde tek hayız icabı ile onun fesh olduğunu istidlal etmede iki durum vardır:

Birisi: Daha öncezikrettiğimiz; ilim ehlinin çoğuna göre, hal’ edilmiş kadının iddetinin boşanmış kadınnı iddeti olan üç kuru’ olduğudur.

İkincisi:Fesih hayızla iddet sayma arasında gerekirlilik olmaması. Bunu izah eden şeylerden biride İmam Ahmed’in meşhur şu dediğidir:Hal; feshtir talak edğil. Yine kendisinin en meşhur iki rivayetende diyorki: Hal’ edilmiş kadının iddeti, boşanmışın ki gibi üç kuru’tur. Görülüyor ki ona göre söz konusu olan, gerekirsizliktir. Denilseki, bu dediğiniz delalet ediyorki; hal’eden erkek talak lafzı ile açıkaldığında talak, idi talak lafzı ile açıklandığında talak olmuyordu. Cevab: Rasulullah (s.a.v) in; bahçeyi kabul et ve onu boşa, ile istidlalden muradımız:Rasulullah (s.a.v) tarafından emredilen talak mal karşılığı olandır. Çünkü kocanın elinde talaktan başka ayrılmaya herhangi bir gücü yoktur. Mezkur hadisinde açıkça delalet ettiği gibi sahip olduğu şeylerden kendisine karşılık verilmiştir.

Bazı alimler dediler ki: Hal’ edilmiş kadının iddeti hayızladır. Bu görüş emirü’l-mü’minin Osman b. Affan, Abdullah b. Ömer, Rebi’binti Mi’vez ve amcasından rivayet ediliyor. O da sahabidir. Onu sünen sahibleri ve Taberani merfu’ olarak çıkardı. Görülüyorki bazı senedleri, kabul derecesinin altındadır. Bununla hadisin sıhhatinin takdir; üzerine söz yoktur, ilim ehlinin çoğu muhalefet etse bile. Takdim etmişizdir ki hayız ile artma ve fesh olrak oluşu arasında gerekirlik yoktur. Onunla aleyhine istidlal görmezlikten gelinemez. Bazı ilim ehlinin yöneldiğine göre; iddetin üç hayız kılınması sadece dönüş zamanının uzaması, eşin düşünmesi ve iddet müddeti içinde dönüş imkanı elde etmesi içindir. Eğer ona dönüş yoksa kastedilen, kadının hamlinden kurtulması (doğurması)dır. Buna da bir hayız yeter. Nitekim istibra’görmezlikten gelinemez. Çünkü iddetin üç kur’kılınmasının hikmeti sadece dönüş zamanını uzatmada mahsur değildir. Aksine ondan en büyük amaç: Rahmin erkekten bir şey içermediğini hayzın üç kere tekrarı ile mutlaklık zanna galib gelinceye kadar bir dedbirdir. Üç hayzın buna delalet etmesi, tek hayzın delalet etmesinden daha beliğdir. Bu da açıklıyor ki üç talaktan sonra, icma’ ile, dönüş olmaz.

Eğer hikmet zikredilen olsaydı iddet, üçüncü talaktan sonra tek hayız olurdu. Ve bazı alimlerin şu dediği; talak kapısı, hikmetlerini tek kıldı. onun cevabı:Sadece ondaki hikme tek olduğu için tekkılındı.

Bunu izah edenlerden biride şudur:İcma’a göre yanına girmeden önce boşayan erkeğin, boşanmış kadın üzerine herhangi bir iddeti yoktur. Gerekçesi de Allah’ın şu sözüdür:(Ey iman edenler, mü’min kadınları nikahlayıp sonrada kendilerine dokunmadan önce onla boşarsınız, sizin onlar üzerinde saymaları gereken bir iddet (hakkınız) yoktur)Ne varki boşamaya pişman olabilir. Boşayanın beraber olduktan sonra pişman olması gibi. Eğer kuru’larla arttırmanın hikmeti sadece kocanın dönmesinin mümkün kılınması olsaydı talakta iddet duhulden önce olurdu. Kuru’larla arttırmadaki en hikmetin, boşayanın rahimdeki suyuun beraeti noktasındaki zannın ortadan kalkması

insan için koruma olduğunda, duhulden önce talak için asla iddet olmazdı. Çünkü rahimde boşayanın suyundan herhangi bir şey yoktur kiiddetle beraetini gerektirsin. Nitekim bu açıktır. Eğer, hal’edilmiş kadının bir hayızla artamsının vechi nedir, denilse derizki:

Sünen sahibleri ve Tabera’nin de çıkardığı gibi nebi (s.a.v)’den sabit olan şudur: Şari, kendisinde bedel olan mebzul ayrılma ile diğerlerinin arasını iddet miktarı ile ayırdı. Bunda problem yoktur. Nitekim duhulden nöce ölümü de ayırdıda onda vefat iddetini gerekli kıldı. Duhulden önce talak için de asıl olarak iddeti gerekli kıldı. oysaki hepsi duhulden önce ayrılmaktır. Bedel ile ayrılık ve bedelsiz ayrılık arasındaki fark cümlede açıktır. Birincisinde dönüş yoktur. Nitekim duhulden ön eölümü de ayırdı da onda vefat iddetini gerkli kıldı. duhulden önce talak için de asıl olarak iddeti gerekli kıldı. Oysaki hepsi duhulden önce ayrılmaktır. Bedel ile ayrılık ve bedelsiz ayrılık arasındaki fark cümlede açıktır. Birincisinde dönüş yoktur.

İkincisinde ise vardır.

Üçüncü gurup: Hal’den sonra kadına hal’edicisinden muhala’ada talakın erişmesi konusunda alimler üç görüş üzere ihtilaf etitler:

Birincisi:kadına onun talakı erişmez. Çünkü kadın kendine sahip olmuş ve ondan sadece hal’ile kesin ayrılmıştır. Bu görüşte olanlar:ibn-i Abbas, İbnü’z,Zübeyr, ikrime, Cabir b. Zeyd, Hasan el-Bsari, Şafii, ahmed b. Hanbel, İshak b. Rahe veyh ve Ebu Sevr’dir. Nitekim bunu onlardan ibn-i Kesir nakletmiştir.

İkincisi:Eğer aralarına sukut girmeksizin hal’a talak eklenirse veki’ olur. aralarında susarsa vaki’olmaz. Bu malik’in mezhebidir.

İbn-i Abdülbrr dediki, bu da osman (r.a)’dan rivayet edilene benziyor.

Üçüncüsü :mutlak olarak iddetle olduğu sürce erkeğin talakı kadına yetişir. Bu görüşün sahibleri:Ebu Hanife ve arkadaşları, Sevri, Evzai, Said b. el-Müseyyib, Şarih, Tavus, ibrahim, Zühri, Hakim, Hakem, Hammad b. Ebu Süleyman Nitekim bunu onlardan ibn-i Kesir nakletti. Bu ibn-i Mes’ud ve Ebu’d-Derda’dan nakledildi.

İbn-i Abdülbirr dediki:bu o ikisinden sabit değildir.

Kaydedicisi dediki, bu üçüncü görüş, bakış açısından, görüşlerin en uzağıdır. Çünkü sadece hal’in sığasının bitmesi ile mühala’a, ondan açıklanıyor. Bain ise yalancıdır, ona talak düşmez. Çünkü, açık olduğu üzere, hiç kimseye malik olmadığı şeyde talka yoktur. Gerçek ilim Allah Teala’nın katındadır.

Dördüncü Gurup: Dört imama ve ulemanın çoğunluğuna göre, hal’eden erkek, iddeti içinde, hal’ edilmiş kadına rızası dışında geri dönemez. Çünkü o erkeğe verdikelrinin sonucu olarak kendisinin maliki olmuştur. Abdullah b. Ebu Evfa, Mahan el-Hanefi, Said b. el-Müseyyib ve Zühri’den irvayet edildiğine göre onlar dediler ki : Eğer kadının kendisine verdiğini kadına geri verirse, rızası dışında iddeti içinde ona dönmesi caizdir.

Süyfan es-sevri dediki:Eğer hal’talak hafzından, başka bir şeyle ise o da bir gruputur. Erkeğe de kadının aleyhine bir yol yoktur. Eğer talak olarak isimlendirirse, iddette olduğu sürece erkek onu geri alabilir. Bu da Davud Ali ez-Zahiri’nin görüşüdür. İbn-i Kesir’den aktarım bitti.

Beşinci Grup: Hal’edenin kadınla, rızası dahilinde, iddette evlenmesi husunuda alimler icma’ettiler. İbn-i Abdülbirrin bir topluluktan aktardığına göre onlar, hal’den erkeğin kadınla evlenmesini men’ettiler. Nitekim başkası içinde men’ediyor. Bu batıl, merdüd bir görüştür. Hi bir doğruluk yönü yoktur. Nitekim bu açıktır. Gerçek ilim Allah katındadır.

Allah’ın sözü:(Allah’ın sözünün zahiri (bekleme surelerini bitirdiler) kadınların iddetinin bilfiil bitmesidir. Fakat başka bir yerde açıklandığına göre, özel olarak iddetten bir zaman içnide olmak dışında dönüş yoktur. Bu, Allah’ın şu sözündedir:(Kocaları, bunda onları geri almaya daha çok hak sahibidirler)çünkü sözündeki :(....) işareti; Allah Teala’nın: (Boşanmış kadınlar beklerler)sözünde üç kuru’ olarak tabir edilen iddet zamanına raci’dir.

Bu ayetten anlaşılıyor ki ....nin manası, yani:iddetin bitimine yaklaşmaları ve süresinin tamam olduğunu kontrol etmeleridir.

Allah’ın sözü: (Haklarına tecavuz edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın.) Allah Teala bu ayeti kerimede kadının zararına olarak onu tutmanın yasak olduğunu açıkladı. hakıkna tecavüz etmek ve ona verdiğini almak için çünkü yapılan baskı uzarsa, zararından kurtulmak isteği ile fidye verir. Başka bir yerde kadın açık bir fuhuş yaptığında onu, ondan fidye alıncaya kadar, evlenmekten alıkymanın caiz olduğunu açıkladı. Bu, Allah’ın şu sözündedir: (onlara verdiklerinizden bir kısmını geri almak için onları evlenmekten alıkoymayın. ancak açık bir fuhuşla gelirlerse o başka.) Alimler, açık fuhuş konusunda ihtilaf ettiler.

Onlardan bir ceaat dediki, o:Zinadır. Bir gurupta dediki, o:Serkeşlik, isyan ve ağız bozukluğudur. Doğrusu, ibn-i Cerir’in de tercih ettiği gibi, ayetin hepsini kapsamasıdır.

İbn-i Kesir dediki: O iyidir. Ayetin umumundan zikerttiğimize göre kadın zina etitği, ağzını bozduğu yada serkeşlik yaptığı zaman, ona verdiklerini fidye olarak vermesi için onu sıkıştırmak caizdir.

Allah’ın sözü: (Çocuklarınızı emzirtmek isterseniz size bir günah yoktur)Bu ayeti kerimede zikretti ki; adam çocuğu için annesinden başka sut annesi arzu ederse, akidde belirlenen ücreti vermesi şartıyla ona herhnagi bir günah loykutr. Bunu gerektiren durumu burda beyan etmedi. Fakat onu talak suresinde şu sözü ile beyan etti: (Eğer emzirmede güçlük çekerseniz başka bir kadın emzirecektir) Güçlük çekmelerinden murad:Erkeğin, kadının istediğini vermekten imtina’ etmesi ve kadını, erkeğin emzirmede razı olduğu ve ödediğini kabulden imtina’ etmesidir.

Allah’ın sözü: (içinizden ölenlerin, geriye bıraktıkları eşleri, dört ay on gün (bekleyip) kendilerini gözetlerler) Bu ayeti-i kerimenin zahirine göre kocası ölen her kadın dörtd ay on gün iddet bekler. Başka bir yerde bunun mahallinin, hamile olmayarlar olduğunu beyan etti.

Eğer hamile ise onun idde,i doğurmasıdır. Bu, Allah’ın şu sözündedir:(Hamile olanlarnı bekleme müddetleri, doğurmalarıdır.) Buna ek izah Nebi (s.a.v)’den muttefekun aleyh olarak sabit olandır:Sebi’a el-Eslemi’yeye evlenme konusundaki izni, eşinin vefatından birkaç gün sonra doğurmasıyla oldu. Kocası ölen gebe kadının iddetinin, doğurması olduğu haktır. Nitekim nebi (s.a.v)’den; iki müddetten en uzun olanla iddet bekler, diyenin hilafına olarak sabit oldu. Ali ve ibn-i Abbas’tan rivayet edilir. Gerçek ilim Allah katındadır.

UYARILAR

Birincisi:Allah Teala’nın:(İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri dört ay on gün (bekleyip) kendilerini gözetlerler) sözü ile:(Hamile olanların bekleme müddetleri doğurmalarıdır) sözü arasında bir açıdan iki genelin çelişikliği söz konusudur. İkisi arasında tercih osuld akaidedir. ikisinden tercih edilen, tercih olunanın umumunun kendisiyle tahsis edilendir. Nitekim Meraki’de şu sözü ile ifade etmiştir:

......................................................................

Sahhi sünnet beyan etmiştir ki:(Hamile olanlar) ayetinin ammlığı (içinizden ölenler) ayetinin ammlığı ile tahsislidir. Ne var ki usulcülerden bir gurup, bilinmeyen cemi’lerin ammlığının olmadığını zikrettiler. Buna görede Bakara ayetinin umumu yoktur. Çünkü Alah’ın : (Arkalarında eşler bırakanlar) sözü bilinmeyen cem’dir, dolayısıyla (Hamile olanlar) sözünün hilafı ile genelleştirilemez. O, .....ile ma’rife olmuşas muzaftır.

Onunla ma’rife olana muzaf ise mumu siğalarındandır. Nitekim Meraki’de es,Suud bunu, umum siğalarına atfen şu sözü ile ifade etmiştir:

...............................................

................................................ ..................................,

İkincisi : Mevsül ile cümleye bağlanan zamir mahzuftur, üzerine ikame edilenin delaleti için. Yani içinizden ölüpte geride eşler bırakanlar onlardan sonra kendilerini gözetleyip dört ay on gün beklerler.

Allah’ın sözü:(Boşanmış kadınların uygun olan geçemlirin sağlamak muttakiler üzerine bir borçtur) Bu ayeti-i kerimenin zahirine göre; duhulden önce losun, sonra olsun, mehir belirlenmiş olsun yada olmasın, bütün boşanmış kadınların mutlak manada geçimliğini sağlamak müttakiye borçtur. Allah’ın şu sözüde bu umuma delalet ediyor:(Ey Nebi, eşlerine deki; eğer dünya hayatını ve zinetini istiyorsanız gelin sizi meta’landırmayım ve sizi güzel bir şekilde serbest bırakayım) Şu sözü ile:(Sizin için Allahın Rasulünde güzel bir örnek vardır) Usulde kaidedir; has olduğuna dair bir delilin oması dışında, Peygamber’e (s.a.v) has bir hitabın hikmeti bütün ümmeti kapsar. nitekim es-Suud Mekari’de bunu şu sözü ile ifade etmiştir:

..............................................

Bu üç mezhebidir. Aksine, Şafii’ye göre; umumuna bir delil olması dışında o, Nebi (s.a.v)’e hastır. Nitekim biz bunu başka yerde beyan ettik.

Bunu öğrendiğim zaman bilki: Nebi (s.a.v)’in eşleri mehirli ve medhüldürler. Başka bir yerden anlaşılabilirki geçimlik, mehrin takdiri ve duhul öncesi boşanmış kadın mehri hakeder. Duhulden önce ve mehrin belirlenmesinden sonra boşanmış kadın mehrin yarısını hak eder. Bu ikisinden önce boşanmış kadın ise herhangi bir şey haketmez. Geçimlik, kadının kırılan (kalb yada gururunun) onarılması içnidir. Bu da Allah’ın şu sözündedir: (Kendilerine henüz dokunmadan, yada mehir kesmeden kadınları boşarsanız size bir günah yoktur. Ancak onları henüz dokunmadan onları boşamışsanız, kestiğinizin yarısını (verin) Bu ayet bu detayda bir vakıadır ve delaleti de açıktır, makuldur.

Allah Teala başka bir yerde mehir kenisine kesimiş olsa bile duhulden önce boşanmış kadın için geçimliğin emredildiğine delalet eden şeyleri zikretmiştir. Bu Allah’ın şu sözündedir:(Ey iman edenler, mümine kadınları nikahlayıp ta kendilerine dokunmadan önce onları boşarsanız, sizin onların üzerinde beklemelri gereken bir iddet hakkınız yoktur. Dolayısıyla onları faydalandırın ve güzel bir şekilde onları serbet bırakın) Çünkü zahirinin umumu kendisi için belirlenen mehir ve diğererini kapsıyor. Üç ayetten her birini de alimlerden bir topluluk almıtır. En kapsamlı olanı, hepsini almaktır. usulde kaidedir; emre delalet eden nass, mübahlığa delalet eden nasstan mukaddemdir. es,Suud ‘Meraki’de bunu şu sözü ile ifade etmiştir:

.....................................................

............ sözü mubahlık üzerinedir. Yani:isteyin bağlayıcılığından çıkmada tedbir olması için emre delalet eden nass, mübahlığa delalet eden nasstan mukaddemdir.

Gerçek şudur ki, Allah’ın : (Eli geniş olan, kendi güçü nisbetinde, elidar olanda kendi gücü nisbetinde yükümlüdür)sözü gereğince geçimliğin mikatrı şer’an sınırlandırılmaza. Belirli bir değer üzerinde tevafuk ederlerse, emir açıktır. İhtilaf ederlerse hakim hedef değerin tahkiki için ictihad eder. Miktarı, Allah’ın: (Eli geniş olan gücü nisbetince) sözü ve (boşanmış kadınlar için geçimlik vardır)sözünün zahrii, Malik’in hilafına olarak, hepsinde geçimliğin vucubunu gerektiriyor.

Ve asıl olarak geçimliğin vacib olmadığı hususunda ona muvafakat edenlerin Bazı Malikiler geçimliğin vacib olmadığı konusunda Allah’ın şu sözü ile istidlal etitler:(Muhsinlere borçtur) ve buyurdu ki:(Müttakilere borçtur.) Dediler ki:E⁄er vacib olsaydı herkese borç olurdu. Ve eğer vacib olsaydı, vacib olan miktarı belirlendi.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin