Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə17/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   32

Bu rivayet, Şu’benin Habib b. Ebi Sabitten, Ebu’l -Münhal’den olan hadisinden sabittir. ilk üç rivayet, Hamidi’nin rivayetidir. Sahih’teki ikisi ve hepsinin senedleri çok iyidir.

Fakat Süfyan hakkında ihtilaf meydana geldi. Hamidi, İbnü’l-Medini, Muhammed b. Hatim ve Muhammed b. Mansur üzerinde ihtilaf etti. Hamidi ve Ali b. El-medininin tümü çok güvenilirdirler. Burda ibnü’l-Medini; Muhammed b. hatim ve Muhammed b. Mansur’un kendisini takib etmelerinden ötürü tercih edilir.

İbn-Cerih’in, onun rivayetine şehadeti, Habib b. Ebu Sabit’in rivayetinin, şeyhinin rivayetine şehadeti (diğer, tercih sebebleridir)Bunun için yenin rivayeti hatalıdır. Ondan aktarım bitti.

İbn-i Hacer, Fethu’l-Bari’de şunları söyledi. Taberi dediki, Usame’nin, faiz ancak vadede vardır hadisinin manası, satış çeşitleri farklı olduğunda geçerlidir. Ondan gerekli aktarım bitti. vE o, zikredilenlere muvafıktır.

Uyarı:Burda, san’ani’nin nüshasında yer aldı. Ebu Abdullah dediki :(Yani Buhari)Süleyman b. Harb’in şöyle dediğini duydum:Riba, sadece te’hir şartı ile olan nesie satışta olur. bize göre bu, yaprakla altın ve arpa ile buğda (satışının), karşılıklı artırıma endesli satışta olur. Peşin olmasında sakınca yoktur. Nessie olarak olmasında hayır yoktur. Buda uygundur. ondan aktarım bitti.

Nüshanın yorumuna göre, onun sözünden sonra, bu asla tam olarak uygundur. zikertiğimiz bu cevabla biliyorsun ki:Bera ve Zeyd’in hadisi, bu cevabtan sonra, herhangibir şey ihtiyacında değildir. Çünkü ikisinden, sahihte, cinslerin farklılığı açıklamsaı sabit oldu. Dolayısıyla, problem ortadan kalktı. Rivayetler de birbirlerinie açıklıyor. Denilse ki0Bu; dirhemlerin dirhemlerle, karşılıklı miktar artırımının cevası hususunda, sahih’te yer alan hemlerle, karşılıklı miktar atırımının cevası hususunda, sahih’te yer alan üç rivayet üzerine hüküm için yeterli değildir. Onlar yanlıştır. Bu durumda biri diyebilir ki, mezkur rivayetler arasında çelişki yoktur. Çünkü onların kiminde sarf ifade edildi, kiminde de dirhemlerin dirhemlerle olduğu açıklandı. İki rivayet arasında, cem’ olarak, mutlak, mukayyede hamledilir. Çünkü birisi, diğerini mübhem bıraktığnıı açıkladı. Habib ibni Ebi Sabit’in hadisi de, iki cinshakkında varid olan diğer bir hadis olur. İkisinde de nessa’haramdır. Bundada ne çelişir nede zıtlaşır.

Cevab; buna muvafakat iki durumdadır:birisi, fadl ribasının mensuh oldğudur. İkincisi: Fadl ribasınnı tahrimine dair hadisler, neshin olmadığı noktasındaki takdir itibareyile, mübahlığına dair hadislerden evla ve tercihe şayandır.

Neshe delalet eden şeylerden biride, Sahih’te Ebu’l-Munhal’dan sabit olandır.

Dedi ki:Bir ortağım, panayır yada hac zamanına kadar vade ile kağıt sastı. Bana gelip haber verdi. Bu doğru bir şey eğildir, dedim. Dedi ki, onu çarşıda sattım. Kimse de bunu reddetmedi. Bera’b Azıb’a gelip ona sordum.

Dedi ki, Nebi (s.a.v) Medine’ye geldiğinde biz böyle satış yapıyorduk. Bunun üzerine dediki, peşin olanında herhangi bir sakınca yoktur. Nessie olanı ise, ribadır. Zeyd b Erkam’a geldim. Onun ticareti benimkinden fazladır. Onda şu açıkama vardır:

Bera’b. Azib ve Zeyd ibn-i Erkam’ın hadisindeki mezkur fadl ribasının mübahlığı, Nebi (s.a.v)’nin muhacir olarak Medi’neye gelişine yakın bir zamanda idi. Fadl ribi (s.a.v)’nin muhacir olarak Medine’ye gelişine yakın bir zamanda idi. Fadl ribi (s.a.v)’nin muhacir olarak Medine’ye gelişine yakın bir zamanda idi. Fadl ribasının tahrimi hakkındaki bazı sahih rivayetlerde, Nebi (s.a.v)’in, onun haramlığını Hayber gününde açıkladığı ifadesi vardır. Yine bazı Sahih irvayetlerde fadl ribasının haramlığının, Hayber fethinden sonra olduğu ifadesi vardır. Sahih’te, Fudale b Ubeyd el,Ensari’nin (r.a) hadisinde sabit olmuştur. Dediki:Resulullah (s.a.v) Hayberde iken, içinde inci ve altın olan bir kolye getirdi. O satlan ganimetlerden idi:Rasululah (s.a.v), kolyedeki altını emretti. Birisin çıkartı. Sonra Rasululah (s.a.v) onlara dediki:“Altın altınla, garım garamıncadır” Bu Müslim’in sahih’indeki lafzıdır. Yine onun, Sahih’indeki bir lafzında, Fudale b. Ubeyd’den, dediki:Hayber günü, on iki dinara, içnde altın ve inci olan bir kolye satın aldım. Onu açıp baktım ki, içinde on iki dinardan daha fazla var. Rasululah (s.a.v)’in şunu dediğini hatırladım:’Açılıncaya kadar satılmaz” Yine onun,sahih’indeki bir lafzında, Fudale b. Ubeyd’den,dediki:Hayber günü Rasululah (s.a.v) ile beraber idik. Yahudilere iki,üç dinar karşılığında bir okka altın satıyorduk. Bunun üzerine Rasululah (s.a.v) dediki0 “Altını altınla satmayın, meğer ki dengi dengine olsun” sahihayn’de, Ebu Hureyre ve Ebu Said’in hadisinden şöyle sabit olmuştur: Rasululah (s.a.v), Beni Ada el-Ensarinin kardeşini gönderdi, onu Hayber’den sorumlu kıldı. Hoş hurmalar getirdi. Rasululah (s.a.v) şöyle dedi:Hayber’in bütün hurmaları böyle midir?

Dediki:Hayır, ey Allah’ın Rasulu (s.a.v) vallahi biz iki sa’ karşılığında bir sa’ satın alırız. Bunun üzerin Rasulullah (s.a.v) dedi ki:

“Yapmayınız. Misli misline yapın. Yada bunu satın, parasıyla da onu alın. Mizan böyledir” Bu, Müslim’in, Sahih’indeki lafzıdır. yine ikisine ait lafızda Ebu Hureyre’den ve Ebu Said’den, Rasululah (s.a.v)’in: Bir adamı Hayber’den sorumlu kıldı. O da hoş hurma getirince, Rasululah (s.a.v) dediki:Hayber’in bütün hurmaları böyle midir?Dedi ki: Hayır vallahi, ey Allah’ın Rasulü. Biz iki sa’karşılığında, bundan bir sa’ alırız ve üç sa’ karşılğında da iki sa’. Bunun üzerine Rasululah (s.a.v) dediki:Böyle yapma. Dirhemlerle hurma sat, sonrada dirhemlerle bunları al.” Bunun gibi hadisler çoktur. Bu da, Hayber’in fethinden sonra, fadl ribasının tahrimindeki Rasululah (s.a.v)’in açıklamalır noktasında açık bir nasstır. Sahih’teki bu sabit rivayetler sana açıklamıştırki:Fadl ribasının mübahlığı, Nebi (s.a.v)’in Medine’den mıshacir olarak gelmesi zamanında idi.Men’i konusundaki açık rivayetler, Hayber günü ve ondan sonrakini açıkladı. Rasululah (s.a.v)’in, Medine’ye gelişinden altı yıl yada daha fazla bir süreden sonra fadl ribasın haram kımas,ı onda sakınca olmadığı yönündeki şeylerin neshine delalet ediyor. Her halü karda önemli olan, sonradan gelendir. Gerçek şu ki, daime en yenisini alıyorlardı. Ve yine Bera’ ve Zeyd (r.a), mezkur hadisi Rasululah (s.a.v)’e hamlettikleri zaman baliğ değillerdi. Fadl ribasının tahrimini rivayet eden bir gurub sahabe ise buna karşı çıkmışlar. Ki onlarda hadisi aldıklarında, baliğdilre. Hadisi aldığına baliğ olanın rivayeti, aldığında çocuk olanın rivayetinden daha çok tercihe şayandır. Gerekçesi de, ondaki hilaftır, baliğ olarak alanın rivayeit değil. Rasululah (s.a.v) Medine’ye geldiğinde Bera’ ve Zeyd’in yaşı on dolaylarındaydı. Delili de, İbn-i Abdulbirr’in, Mansur b. Seleme el-Hiza’iden zikrettiğidir:O isnadı ile Zeyd b. Cariye’ye rivayet etti. Buna göre, Rasululah (s.a.v), pazar günü onu, Bera’b. Azib’i, zeyd b. Erkam’ı, ebu Said el-Hudri’yi, Sa’db. Habbete’yi ve Abdullah b. Ömeri küçük buldu. Vakididen; ilk gördüğü ğavze, Hendek’tir. Kimiside şöyle dedi:

Bera’ ve Zeyd’in hadisimensuhtur. Ravisi el-Hamidi’dir. İlim olarak ta, keşif olarak ta ondan bahsetme. Hadisin ravisinin görüşü ise:O, mensuhtur. Bu kadarı, nesh için yeterlidir. Usulcülerce bilinen bir hilaftır. Maliki ve Şafii’lerin çoğuna göre yetmez. Denilse ki0Fadl ribasının tahriminin, ibahesinden sonra vaki’ olduğu şeklinde takdim ettiğiniz, Bera’ ve Zeyd’in hadisinin neshine delalet ediyor. onların tarihinden bunu çıkarıyoruz.

Tahrim hadisi, daha sonra gelendir. Fakatbu, usame’nin hadisinin neresinde vardır?Usame’nin doğumu, Bera’ ve Zeyd’in doğumuna yakındır. Çünkü Rasulullah (s.a.v) vefat ettiğinde, Usame’nin yaşı yirmi idi. Bir görüşe göre, onsekiz idi. Rasululah (s.a.v) vefat ettiğinde Bera’ ve Zeyd yirmi şayında idi.

Nitekim buna delalet edenlerin takdim ettik.

Cevabı Neshinde, bilgi olarak yeterlidir. Fadl ribasının mübahlığı, tahriminden önce vaki’ oldu. Sonra gelen, öncekini ortadan kaldırır.

ikinci cevab, usame’nin hadisi hakkındadır:O, tek bir sahabinin rivayetidir. Fadl ribasının men’inin rivayetleri, Rasululah (s.a.v)’in ashabından bir guruptandır. Onu Rasulullah (s.a.v)’den açık bir şekilde rivayet ettiler. Onlardan Ebu Said, Ebu Bekir, Ömer, osman, Ebu Hureyre, Hişam b. Amir, Fudale b. Ubeyd Ebu Bekre, İbn-i Ömer, Ebu’d-Dred’, Bilal, Ubbade b. Samit, Mamer b. Abdullah ve diğerleri fadl ribasının men’ini ifade ettiler. Zikrettiğimiz rivayetlerin çoğu, Sahihte sabittir; Ebu Hureyre, Ebu Said, Fudale ibn,i ubeyd, Ömer b. hatab, Ebu Bekre, Ubbade b. Samit, Ma’mer b. Abdullah ve diğerlerinin rivayeti gibi. Bunun bildiğin zaman onlarsın ki, adil olanlardan bir gurubun riöayeti, tek kişinin rivayetinden daha kavi, daha güvenilir ve hatadan daha uzaktır.

usulde kaidedir; Ravilerin çokluğu, tercih edinelndir. Delillerin çokluğu da böyledir. Nitekim es-suud, Meraki’de, rivayet edilenin durumu itibariyle tercih konusunda, bunu şu sözü ile ifade etmiştir:

.........................................................

µTercihin çoklukla olmadığı görüşü, zayıftır. Selim ed-Dari, Şafii’nin bunu ima ettiğini zikretmiştir. Bazı şafii ve hanefiler de bu görüştedir.

Üçüncü Cevab: usame’nin hadisi hakkında. O, fadl ribasının mubahlığına delalet etti. Mezkur gurubun hadisleride, mezkur şeylerden tek cinste menine delalet etti. Usulde kaidedir; men’a delalet eden nass, ibaheye delalet eden nasstan mukaddemdir. Çünkü mübahın terki, haramın irtikabından ehvendir. Bunu, Mekari’nin sahibinde takdim etmişizdir. Gazali, isa b. Aban, Ebu Haşim ve bir gurub kelamcının dışında, (herkese göre) bu haktır. Onlara göre ise, ikisi aynıdır.

Dördüncü Cevab:Usame’nin hadisi hakkında. O zahiri ile tek cins ve ikin cinste ammdır. Mezkur gurubun hadisleri ise ondan daha ahsıtr. Çünkü o; cinsin tekliğinde men’i, ihtilafında ise cevazı öngörüyor. Hass olan da, amm olandan mukaddemdir. Çünkü bu, onun beyanıdır ve hass ile amm zıtlaşmaz. Nitekim bu, usulde kaidedir. Fadl ribasını men’ eden hadislerin, Usame’nin hadisinden daha çok tercihe şayan olmasınnı gerekçelirnden biride hfızdır. Onun rivayetinde Ebu Hureyre, Ebu Said ve diğerleri vardır ki bunlar hıfz ve diğer şeylerle meşhurdurlar. İbni Hacer, Fethu’l,Bari’de şunları söyledi:Alimler, Usame’nin hadasinin sıhhati üzerine ititfak etiler. onunla Ebu Said’ni hadisi arasında cem’ konusun aise ihtilaf etiler. Denildiki:Mensuhtur. Fakat nesh, ihtimal ile sabit olmaz. Denildiki:“Riba yoktur.” sözündekinin manası, şiddetli azab va’dedilen, haramlığı şedid ve katı ribadır. Nitekim Arablar derlerki :“Belde de, zeyd’den başka alim yoktur. oyka orda ondan başka alimler vardır. Kastedilen ise, ondan daha iyisinin olmadığıdır, hiç olmadığı değil. Yine usame’nin hadisinde fadl ribasını tahrimi, sadece mefhum iledir. Dolayısıyla Ebu Said’in hadisi, ona taktim edilir. Çünkü onun delaleti mantuk iledir. Daha öncede geçtiği gibi, Usame’nin hadisi en büyük ribaya hamledilir. Herşeyi en iyi bilen Allah’tır. Ondan aktarım bitti.

“Nesh, ihtimal ile sabit olmaz” sözü ise, ibaheden sonra tahrimin ve sonra olanın bilinmesinin, neshe delalet noktasında olduğu yönündeki takdim etitğimiz rivayetlerden de anlaşılacağı üzere, merduddur. İbn-i Abbas ve ibn-i Ömer’den, onlarnı, dadl ribasının mübahlığı görüşünden döndükleri rivayet edilmiştir. Beyhaki, Sünen-i Kübra’da şunları söyledi:“ilk dönemde, sadece nessi’ede riba vardır, diyenlerin görüşünde ve iddiasından dönmesi noktasında istidlal edilenler kısmı! bize Ebu Abdullah el-Hafız haber verdi. Ben Ebu’l-Fazl b. İbrahim . Bize Ahmed b. Seleme söyledi. Bize ishak b. ibrahim söyledi. Ben Abdü’l-A’la, bize Davud b. Ebu Hind, Ebu Nadra’dan söyledi. Dediki:Ömer ve ibn- i Abbas’a sarf hakkıda sordum. Onda herhangi bir sakınca görmediler. Ben Ebu Said el-Hudri’nin yanında oturmuştum. Ona, sarf hakkında sordum Dediki, artan ribadır, ikisini sözü doğrultusunda onu reddettim. Bunun üzerine dediki:Rasululah’tan (s.a.v), en son duyma hususunda benden öte kimse yoktur:Onun yanına, hurma sahibi birisi, bir sa’iyi hurma getirdi. Nebi (s.a.v)’in hurmaları iye değildi. Nebi (s.a.v) ona dediki, “Bu sana nerden?” iki sa’götürdüm, onunla bunu aldım. Bunun çarşıda fiyatı böyledir, onun ki de öyledir. Bunun üzerine Rasululah (s.a.v) dediki: “Riba mı ettin?Bunu istediğin zaman, hurmalarını herhangi bir meta’ karşılğında sat. Sonrada o meta’ ile istediğin herhangi bir hurmayı al. Ebu Said dediki: Hurmanın hurma ile olması mı daha çok ribadır, yoksa gümüşün gümüşle olması mı?

Dediki, sonra ibn-i Ömer’e ardım, beni nehyetti. İbn-i Abbas’a da gitmedim. Dediki: Bana Ebu’s,Sehba söyledi. O, ibn-i abbas’a sordu da onu kerih gördü. Bunu Müslim, Sahhi’te, ishak b. ibrahim’den rivayet etti. Dediki:Nebi (s.a.v)’in hurmaları, bu şekilde idi.

Bize Muhammed b. Abdullah el-hafız haber verdi. Bize Hüseyin b. Muhammed b. Ahmed ibn-i muhammed b. Huseyn Ebu Ali el-Masırci söyledi. Bize dedem Ebu’l-Abbas ahmed b. Muhammed söyledi. Ki o, ibnu binti’l-Harsan b. isa’dr. Bize dedem Hasan b. İsa söyledi. Ben ibnü’l-Mubarek. Ben Yakub b. Ebu’l-Ka’ka’.Ma’ruüf b. Sa’ddan. O, Ebu’l-Cevza’in şöyle dediğini duydu:

İbn-i Abbas’a dokuzsene hizmet ediyordum. Ona bir adam gelip bir dirhemle iki dirhemin alınmasını sordu. Bunun üzerine ibn-i Abbas bağırıp dediki:Bu kendisine riba yetirmemi emrediyor. Bunun üzerine çevresindeki insanlar, biz bunu senin fetvanla yapıyorduk, dediler.

İbn-i Abbas dediki, buna fetva veriyordum. Ta ki; Ebu Said ve İbn-i Ömer bana, Nebi (s.a.v)’in bundan nehyettiğini söyleyinceye kadar. Bende bunun üzerine sizi ondan nehyettim. Sünen-i Beyhakideki nüshamızda, bu isnadda ibnü’l-Mubarek vardır. Açıktır ki orijin, Ebu’l-Mubarektir. Nitekim aşağıda gelecektir. Bize Bağdatlı Ebu’l-Huseyn ibnu’l-Fadl el-Kattan haber verdi. Ben Abdullah b. Ca’fer b. Daresteveyhi’m. Bize Yakub b. Süfyan söyledi. Bize Ubeydullah b. Mus,a israil’den Ebu İshaktan, Sa’d b. İyas’tan, Abdullah b. Mes’ud’dan söyledi.

Şamh b. Fizare oğullarından bir adam ona şunu sordu:Bir adam bir kadınla evlendi. Derken annesini gördü de hoşuna gitit. Bunun üzerine karısını boşadı, annesiyle evlenmek için. Sakıncası yoktur deyip kadını, adama nikahladı. Abdullah, beytü’l-mal sorumlusu idi. Beytü’l-Malın artıklarını satıyordu. Çok veriyor, az alıyordu. Ta ki Medine’ye gelip muhammed (s.a.v)’in ashabına sordu. Dediler ki:Bu kadın bu adama helal değilir. Eşit ağırlıkta olmadıkça, gümüş sahih olmaz. Abdullah döndüğünde adama gitti, onu bulamadı. Kavmini gördü, dediki, arkadaşınıza fetvasını verdiğim şey, helal olmaz. Dediler ki:Kadın onun olmuştur. Ded ki, öyle olsa bile. Seyarefe’ye gelip dediki, Ey Seyare’feliler topluluğu:Size satmış oludkalrım, helal değildir. Gümüş karşılığında gümüş helal olmaz, meğer ki eşit ağırlıklı olsun.

Beyhaki’den, lafzı ile aktarım bitti. Bunda ibn-i Ömer, ibn-i Abbas ve ibn-i Mes’ud’un, fadl ribasının ibahesi görüşünden döndükleri açıklaması vardır. İbn-i Hacer, Usame’nin mezkur hadisi hakkındaki kelamda şunları söyledi:Onda muhalefet edildi. Yani:İbn-i Ömer ve İbn-i Abbasfadl ribasını men’etti, sonra döndü. onun dönüşünde ihtilaf edildi. Hakim, Hayyan el,audi yoluyla, ihmal edilmiş ve el aaltında bir vaziyette rivayet etmiştir. ebu Mucellez’e, sarf hakkında sordum. Dedi ki:ibn-i Abbas, hayatını bir kesitinde, göz önünde ve peşin olanında herhangi bir sakınca görmezdi.

Şöyle derdi:Riba, ancak nessi’ededir. Ebu Said onunla karşılaştı ve ona kıssayı ve hadisi anlattı; hurmanın hurmayla, buğdayın buğdayla, arpanın arpayla, altının altınla, gümüşün gümüşle olduğunu anlattı. Bunun üzerine ibn-i Abbas dedi ki, Allah’tan af diler, O’na dönerim. Artık ondan, çok şiddetli bir şekilde nehyediyordu. Fethu’l-Bari’den aktarım bitti. Takiyuddin es,Subki’nin derlemesiden ekinde Hayyan’ın bu hadisini öne sürdükten sonra şunları ifade etti:Onu Hakim, Müstedrek’te rivayet etti. Bu, isnadı sahih bir hadistir. Onu kimse bu bağlamda çıkarmadı. Onun hakkında sıhhatle hükmetmede bir düşünce vardır. Mezkur Hayyan b. ubeydullah hakkında ibn-i Adiy dediki:Bütün rivayet ettikleri, onlarla özgülenen eşsizlerdir.

İbn-i Adiyy tercemesinde, onun siyakıyla bu sarf hadisini zikretti. Sonra dediki, bu hadis, sadce Hayyan’dan olan, Ebu Mucellez’in ibn-i Abbas’tan olan hadisidir. Beyhaki ve Hayyan dediki:Onun hakkında konuşun. Bil ki:Bu hadis, durumu hakkında itina gerektiriyor, zayıflığından, sıhhatinin beyan edilmesini de. Gerekçesi de, içinde bulundğumuzdan başka bir şey için. Ki o da şu sözüdür: Tartılan ve ölçülen, bu, şekildedir. onun hakkında iki tür söz söylendi. Bu görüşte olanlardan, olani ibn-i Hazm, kendisine karşı uyardığı bir şeyle onu kusurlu buldu. O, hadisi üç şeyle kusurlu buldu.

Birisi:O, münkatı’dır. Çünkü Ebu Mucellez, ne Ebu Said’den, nede ibn-i Abbas’tan duymadı.

İkincisi: Said b. Cübeyr’in muhalefetinden ötürü.

Üçüncüsü:Hayyan b. Ubeydullah, mechüldür. O, munkatı’dır sözü ise; makbul değildir. Çünkü Ebu Mücellez, ibn-i Abbas’a yetişti ve ondan işitti.

Ebu Said’de ulaştı. Bu sabit olduğunda, sabit olması dışında, “duymadı” davası dinlenilmez. Said ibn-i Cübeyr’in muhalefetine gelince, Allah Teala’nın ini ile, onun hakkında konuşacağız.

Hayyan ibn-i Ubeydullah’ın mechul olduğu görüşüne gelince, eğer bilinmeyen bir kişi lduğunu murad ediyorsa, doğru değildir. Aksine o, meşhur bir hadisi hakim çıkardı. Onu ibn-i Hazm ve ibrahim b. el-Haccac eş-Şami zikretti. Bir açısından’da onu, ibni Adiy ve Yunus b. Muhammed rivayet etti. Bir açısından da onu, Beyhaki rivayet etti. Ki o da Hayyan b. Ubeydullah ibni Hayyan b. Bişr b. Adiy’dir, Basri, Ebu mücellez lahik b. Hamid’i işitti. Dahhak ta babasından. Aat ve ibni Bureyde’den de rivayet etti. Ondan Musa b. İsmail, Müslim b. İbrahim, Ebu Davud ve Ubeydullah b. Musa rivayet etti. Buhari ve ibn-i Ebu Hatmi ona bir terceme akdettiler. Onlardan her biri, onun bazı zikrettiklerini zikretti. İbn-i adiy’in kitabındada onun bir tercemesi vardır. Niteki ona işaret ettim. Böylece onun, bilinmeyen biri olmadığı anlaşıldı. Eğer, nasıl biri olduğu bilinmezliğini kastediyorsa, o, onu ishak b. Raheveyh yoluyla rivayet etmiştir. isnadında dediki0Bize Rauh haber verdi. Dedi ki, bize hayyan b. Ubeydullah söyledi. Ki doğru bir adam idi. Eğer onun hakkındaki bu doğrulukla şehadet, Rauh b. Ubbade’den ise; Rauh muhaddistir, hadisle büyüdü, onu bilendir, delillenilebilirliği muttefekun aleyh olan biri musannıftır. eğer bu söz ishak b. Rahe veyh’ten ise ondan ve ishak’ın övdüğünden bahsetme. İbni Ebu hatim Hayyan b. Ubeydullah bunu zikretti. onun kendilerinden rivayet ettği, kendilerinin ondan rivayet ettiği bir gurub meşhur da zikretti.

Dedi ki:O babasına, onun hakkında sordu da doğru biridir, dedi. Sonra dediki, Süleyman b. Ali er-Rabi’İden, Ebu’l-Cevza’ Evs ibni Abdullah erRabi’den dediki, ibn-i Abas’ın sarfı emrettiğini duydum. Bu, ondan söylendi. sonra onun, bundan döndüğü bana ulaştı. Mekke4de onnula karşılaştım. Sensin döndüğün bana ulaştı, dedim. Dedi ki:Evet, bu sadce benim görüşüm idi. Bu Ebu Sa’id, Rasululah (s.a.v)’in sarftan nehyettiğini söyledi. Onu Sünen’i Kübra ve imam Ahmed’in müsnedinde, sahihanın şartı üzere adamlarının isnadı ile Süleyman b. Ali’ye rivayet ettik.

Süleyman b. Ali’ye Müslim rivayet etti. İbn-i Hazm dediki: O mechüldür kim olduğu bilinmiyor. Beyan olunanlardan dolayı bu, ondan kabul edilmez. Sonra dediki:Ebu’l-Cevza’dan, dediki: İbn-i Abbas’a dokuz sene ibadet ediyordum. Sonra, Beyhaki’den takdim ettiğimiz Ebu’l-Cevza’ın hadisini ibn-i Abbas’tan öne sürdü. Sonra dediki, onu Beyhaki, Sünen-i Kübra’da, içinde Ebu’l Mubarek’in de bulunduğu bir isnadla rivayet etti. Ki o da mechuldür. Sonra dediki:Abdurrahman b. Ebu Nu’m’dan rivayet ettik. Ebu Said el-hudri ibn-i Abbas’la karşılaştı da Rasululah (s.a.v)’in şöyle dediğine şahid oldu:“Altın altınla, gümüş gümüşle ve misli mislinedir.

Kim artırırsa, riba etmiştir.” Bunun üzerine ibni Abbas dediki:Fetva verdiklerinden ötürü Allah’a tevbe ediyorum. Sonra döndü. Bunu Taberani, sahih bir isnadla rivayet etti. Abdurrahman b. Ebu Nu’m Tabi’i ise; sikadır, muttefekun aleyhtir, sahabeden Ebu Said, ibn-i Ömer ve diğerlerinden yaptığı rivayetle bilinir. Ebu’l-Cevza’dan, dediki0İbn-i Abbas’a sarf hakkında, dirhemlerin dirhemlerle, peşin olamsı hakkında sordum. Dediki, peşin olanında herhangi bir sakınca görmüyorum. Sonraki sene Mekke’ye gitim. ondan nehyetmişti. Bunu Taberani, hasen bir isnadla rivayet etti. Ebu’ş-Şa’şa’dan, dediki:ibn-i Abbas’ın şöyle dediğini duydum:Allah’ım, sarftan dolayı sana tevbe ediyorum. Bu sadece benim görümdendir. Bu da Ebu Said el-Hudri, onu Nebi (s.a.v)’den rivayet ediyor. Bunu Taberani rivayet etti. Ricali sikadır, meşhurdur, başlangıçlarından sonlarına kadar onda konuşmakla açıklayıcıdırlar. Atiyye el,Avfi’den, dediki: Ebu Said, ibni Abbas’a, Allah Teala’ya tevbe et, dedi. Dediki:Allah’tan af diliyor, O’na tevbe ediyorum. Dediki:Rasululah (s.a.v)’in altınla altın ve gümüşle gümüşten nehyettiğini öğrenmedin mi. Ve dediki, ben sizin hakkınızda, ribadan korkuyorum. Fudayl b. merzük dediki:Atiyye’ye, riba nedir?dedim. Fazlalık ve ikisi arasındaki artıktır, dedi. Taberani, sahih bir senedle Atiyye’ye rivayet etti. Atiyye, Sünen’in ricalindendir. Yahya b. Main uygun buldu. Başkaları zayıf buldu. Ondan dolayı isnadı kavideğildir.

Bekir b. Abdullah el-Müzniden:İbni Abbas, Medine’den Mekke’ye geldi. Bende onunla beraber geldim. Allah Teala’ya hamd edip o’nu övdü. Sonra dediki: Ey insanlar, peşin olan sarfta herhangi bir sakınca yoktur. Rıba, ancak nessiededir. Sözü her tarafa yayıldı. Panayır zamanı bittiğinde, Ebu Said Hudri onun yanına gidip ona dediki: Ey ibn-i Abbas, riba yedin ve yedirdin. Dediki, öyle yaptın mı?Dedi ki:Evet Rasulluah (s.a.v) dediki0 “Altın-altınla, ağırlığınca ve mislincedir. Kim artırırsa yada arttırılmasını isterse, riba etmiştir. Arpa arpayla, hurma hurmayla, tuz tuzla misli mislincedir. Kim atrtırır yada arttırılmasını isterse, riba etmiştir” Bir sonraki sene ibn-i Abbas geldi, ben de onunla beraber geldim. Allah’a hamdedip onu övdü. Sonra dedi ki:Ey insanlar, ben geçen sene kendi görüşümden bir şeyler söyledim. Ben ondan dolayı Allah’tan af diliyor, O’na tevbe ediyorum. Rasululah (s.a.v) dediki, “Altın altınla ağırlığınca ve mislincedir. Kim artırır ve arrıtırılmasını isterse, riba etmiştir. Bu altı çeşidi onlara isde etti. Taberani, içinde mechul biri olan bir senedle onu rivayet etti. Bunu sadece, öncekinin devamı olarak zikrettik. Rivayetimizde de böylece vaki’ oldu.

En iyi bilen Allah’tır. Ebu Cabir Ahmed b. Muhammed b. Selame etTahavi, Me’ani ve Asar kitabında, hasen bir senedle, Ebu Said’e rivayet etti. Dediki:İbn-i Abbas’a dedim ki, dinar-dinarladır, diyeni gördün mü?Hadisi zikretti sonra dediki:Ebu Said dedi ki, ibn-i Abbas ondan vazgeçti. Yine Tahavi, Nasr b. Merzük’tan, gözardı edilemez bir senedle, Ebu’s-Sehbadan rivayet ettiğine göre, ibn-i Abbas sarftan vazfeçti. Bu Müslim’in rivayetinden daha sarihtir. Tahavi, Ebu Umeyye’den hasen bir senedle, Abdullah b. Huseyn’e rivayet ettiğine göre, ırak ehlinden bir adam, Abdullah b. Ömer’e dediki:İbn-i Abbas emirimiz iken, eddiik:Kim yüz dirheme karşı birdir hemverirse onu alsın. Dediğine dair bir hadis zikretti. İbn-i Abbas’a, ibn-i Ömer’in söylediği, söylendi. Bunun üzerine Rabbinden af dileyip dedi ki, o sadece benim görüşümdür. Ebu Haşim el-Vasiti -Yahya b.Dinarden, Ziyad’dan, dediki:

Taif’te, ibn-i Abbas’la beraber idim. Ölmeden yetmiş gün önce sarftan döndü. Bunu ibn-i Abdülbirr, istizkar’da zikretti. Yine Ebu Hurre’den zikretti. Dediki:Bir adam ibn-i Sirin’e bir şey hakkında sordu. Dediki: Onu bilmiyorum. Bunun üzerine adam dediki: Onun hakkında bir görüşün olmalı. Dedi ki:Onun hakkında görüşümü söylemek, hoşuma gitmiyor. Sonra, bana başkası beliriyor. Seni arıyorum da bulamıyorum.

İbn-i Abbas’ın,sarf hakkında bir gröüşü vardı. Sonra döndü. Yine ibn-i Sirin’den, Hezilden-Muhammed b. Sirin’in kızkardeşinin oğlu,Dediki:

İbn-i Abbas’a sarf hakkında sordum. ondan döndü. Dedimki:insanlar diyorlar. Dediki:İnsanlar, istediklerini söylerler. Derleme’nin ekinden aktarım bitti. Sonra dediki:İmdi, bunlar; ibn-i Abas’ın döndüğüne dellet eden, arkadaşlarından bir gurub tarafından hasen, sahih rivayetlerin sayısıdır. Onun döndüğü hakkında, bundan başka da rivayet edilmiştir. Zikrettiğim ve bunda önce Derleme’nin ekinde de olanlar, Allah’ın izniyle yeterlidir. Ebu’z-Zübeyr el,Mekki’den

–Muhammed b. Teedrus rivayet edildi. Dediki :Ebu Useyd es-Salidi ve ibn-i Abbas’ın, iki dinar karşılığında bir dinara fetva verdiğini duydum. Ebu Useyd es,Sa’idi ona kaba sözler söyledi. Bunun üzerine ibn-i Abbas dediki, Ey Ebu Useyd; bunun gibisini söyleyen Rasulullah (s.a.v)’e olan yakınlığımı kimsenin bildiğini sanmıyordum. Bunun üzerine Ebu Useyd dediki, Rasululah (s.a.v)’in şöyle dediğine şahitlik ediyorum:”Dinar-Dinarla, bir sa’buğday-bur’sa buğdayla, bir sa’arpa -birsa’arpayla, bir sa’tuz-bir sa’tuzladır. İkisi arasında bundan başka herhangi bir şeyde fazlalık yoktur.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin