Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə16/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   32

Kaydedicisi dediki, vacib olmadığı noktasında serdettikleri bu istidlal doğru değildir. Çünkü Allah’ın:(Muhsinlere borçtur) (Muttakilere borçtur) sözü vusubiyet için te’kiddir.

Örneğin; hiç kimse ben müttaki değilim, diyemez. Çünkü takve bütn insanlara vacibtir. Kurtubi “Ve onları faydalandırın” ayetinin tefsirinde şunları söyledi:Allahın, “Mattakilere borçtur” sözü icabı için te’kiddir. Çünkü herkesin, Allah’a şirk koşmak ve ona asi olmaktan çekinmesi gerekir. Allah Teala Kur’an’da şöyle demiştir: (Müttakiler için hidayettir.)“Eğer vacib olsaydı, vacib olan miktar belirlendi” şeklindeki sözlerinin ise geçersizliği açıktır. Mamafih eşlerin ve akrabaların nafakası vacibdir ve onun gerekli olan mikatrı belirlenmemiştir. Hedefin tahkikinden olan bu çeşidin üzerine bütün şeriatlarda icma’ edilmiştir. Nitekim bu Allah’ın şu sözünden de bilinir: (Şu binlerce oldukları halde ölüm korkusuyla yurtlarından çıkarılanları görmedin mi? Allah onlara ölün, dedi, sonra onları diriltti) Bu ayeti kerimeden kastedilen, mü’minleri savaşa cesaretlendirmek ve onlara, ölümden kaçmanın kurtuluş olmadığını bildirmektir. İnsan, savaştan yada ölümden kaçmanın kendisini kurtarmayacağını öğrendiğinde rakiplerine karşı savaşmak ve savaş meydanında ileri atılmak kedisine önemsiz gelir. Allah Teala o sözünden sona şunu söylereek ayetten muradının bu oludğuna işaret etmiştir:(Alah yolunda çarpışın) Burda işaret ettiğini de şu sözü ile açıkladı: (Deki, ölümden yada savaştan kaçmanız size fayda vermeyecek. O taktirde az bir şekilde faydalanırsınız)Bu, savaşa cesaretlendirme hususunda en büyük ayettir. Çünkü ayet; savaştan kaçmak onu ondan kurtarmaz. Ondan kurtulduğu farzedilse bile o yakında ölür. Nitekim Fa’neb ibn,i Ümmü Sahib şöyle dedi.

.....................

.....................

...............

Züher dediki :

.....................

Ebu’t,Tayyib dediki:

......................................

Şöyle diyen iyi etmiştir:

Mezkur ayetlerden murad budur. bulunduğun yerde taün olduğunda ordan kaçmanın caiz olmadığı bu ayetten alınmıştır. Nebi (s.a.v)’den sabit olduğuna göre; taünden kaçmak ve taünün vaki’ olduğu yerin dışında isen oraya varmak yasaktır.

Uyarı:Kur’anda hiç ...ve benzeri lafız; sadece ..harfi ile geçişli kılınarak öncesinde......lafzı gelmek dışında gelmemiştir.

Bazı alimler bunun gerekli olduğunu zannetmişlerdir. Gerçek olan ise, bunun gerekli olmadığı ve cer harfi olmaksızın kendi kendine geçişli olmasının caiz olduğudur. Nitekim imriül-Kays’ın sözü de buna şahitlik ediyor:

.........................

Allah’ın sözü: (Kimdir o adam ki, Allah’a güzel bir borç versin de, Allah da ona katkat (verdiğini) ödesin. Burda çok alan katların miktarını beyan etmedi. Fakatbaşka yerd onun 700 kat ve daha fazlası olduğunu açıkladı. Bu, Allah’ın şu sözündendir.:(Alah yolunda infak edenlerin durumu, eyid başak bitiren ve her başağında yüz habbe olan tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat artırır).

Allah’ın sözü: (Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti.) Ona öğrettiklerinden birinin zırh yapmak olduğunubeyan etmiştir. Ş u sözü gibi:(Ona iszi savaştan koruması için (demirden) elbise yapmasın öğrettik) ve şu sözü: (Ve ona demiri yumuşattık ki geniş zırhlar yapıp dokamısın ölçülü etsin)

Allah’ın sözü: (Muhakkak ki sen gönderilmiş (elçi) (lerdensin)Buradaki ..ve ...te’kidinden anlaşılıyorki kafirler onun risaletini inkar ediyorlar.

Nitekim meani sanatında da kaidedir. Bu mefhumu şu sözünde de açıklamıştır:(İnkaredenler, elçi değilsin, derler)

Allah’ın sözü: (İşte biz, o elçilerden kimini kiminden üstün kıldık. Allah onlardan kimi ile konuştu, ikiminide derecelerle yükseltti.)Burda Allah’ın kendisiyle konuştuğunun kim olduğunu beyan etmedi. Onlardan birinin Musa (a.s) olduğunu şu sözü ile açıklamıştır:(Allah Musa ile bizzat konuşmuştur) Ve şu söz: (Ben ibn,i Kesir dediki, onlardankimi ile konuştuyani; Musa, Muhammed (s.a.v) ve yine Adem nitekim bu, İbn-i Hibban’ın Sahihi’inde, Ebu Zer (r.a)’ten mervi hadiste varil oldu. İbn-i Hibban’ın sahih’inde varid olan Adem’le konuşmayı Allah’ıh şu sözü açıklıyor:(Deiki, ey Adem, sen ve eşin cennette iskan edin)Ve ayetlerden benzerleri: Açıktır ki bu konuşma melek aracılığıyla değildir. Ve bu ayetten anlaşılıyor ki Hayva’yı onun lisanı üzere ağaçtan nehyetti. Adem Havva’ya bununla gönderildi. Kurtubi, Allah’ın:(Onlardan kimi ile Allah konuştu)sözünün tefsirinde şunları söyledi:Rasululah (s.a.v)’e, Adem gönderilmiş nebu midir, diye soruldu. Dediki : Evet, kendisiyle konuşulmuş bir nebidir. İbn-i Atiyye dediki:Bazı insanlar, Adem’le konuşma cennette olmuştu, şekinde te’vil ettiler. Buna göre, Musa’nın ayrıcalığı olarak kalıyor. Aktarm bitti. İbni Cerir, Allah’ın:(Benden size bir hidayet geldiğinde)sözünün tefsirinde, Bakara süresi’nde şunları söyledi:Çünkü Adem yeryüzündeki hayatı süresinci nebi, Allah (c.c)’tan çocuğuna gönderilen rasul idi. Allah’ın:(Benden size bir hidayet gelirse)sözünün mana olarak yani, rusuller olması caiz değildir. Ondan gerekli aktarım bitti. Bunda ve Adem’in rasul olduğu şeklinde açıklama olan ibn-i Hibban’ın sahih’inden olan ibn-i Kesir’in kelamı, nuh’un (a.s) ilk rasul olduğu şeklindeki şefaat hadisinde sabit olanla problem oluşturuyor. Ki buna Allah’ın şu sözü de tanıklık ediyor: (Biz sana vahyettik. Nitekim Nuh’a ve ondan sonraki nebilere de vahyetmiştik)

Açıktır ki cem’ için iki vecihten başka yol yoktur.

Birincisi:Adem cennette eşine ve zürriyetine gönderildi. Nuh ise yeryüzüne gönderilen ilk rasuldür. Sahihayn’de ve diğerlerinde sabit olanlar, bu cem’a delalet ediyor. Ve der ki; fakat Allah’ın yeryüzündekilere gönderdiği ilk rasul olduğunu getirin. Hadis’in “yeryüzündekilere” sözü, eğer yeryüzündekilerden başkasına gönderilen rasulden sakındırma olmasaydı, bu söz bir şey ifade ederdi. aksien mefhumu muhalifinden, bizim zikretiğimiz anlaşılıyor. Kurtubi’nin aktarımı olarak takdim ettiğimiz ibn-i Atiyye’nin kelamı ile somutlaşıyor.

İkinci Vecih: Adem zürriyetine gönderildi. Ki onlar fıtrat üzere idiler, onlardan herhangi bir küfür sadır olmadı. Dolayısıyla ona itaat ettiler. Nuh ise kafir kavme gönderilen ilk rasuldur. Onları Allah Teala’ya şirk koşmaktan nehyetti ve onlara ibadeti sadece Allah’a özgü kılmalarını emretti. Allahin şu sözüde bu veche delalet ediyor (insanlar tek bir ümmet idiler)

Yani:Hanif din üzere. Yani, Nuh kavminin küfrüne kadar. Ve Allah’ın sözü (insanlar tek bir ümmet idiler. Derken Allah nebiler gönderdi)Allah Teala en iyi bilendir.

Allah’ın sözü (Bir kısmını derecelerle yükseltti)Başka yerlerde, onlardan birinin Muhammed (s.a.v) olduğuna işaret etti. Şu sözü gibi (umulur ki Rabbin seni makam-ı mahmud’a iletir)Yad aşu sözü hepinize Allah’ın rasulüyüm) ve şu sözü (Alemlere uyarıcı olması için kuluna furkan indiren, münezzehtir)Başka yerlerde onlardan birinin ibrahim olduğuna işaret etti. Şu sözü gibi:(Allah ibrahim’i dost edindi)Ve şu sözü: (ben seni insanlara imam kılacağım)Ve bunun gibi diğer ayetler, Başka yerde onlardan birinin Davud olduğuna işaret etti. O da şu sözüdür:(Muhakkak ki nebilerden bir kısmını diğerlerine üstün kıldık. Davud’a da Zebür’ ü verdik) Başka yerde onlardan birinin de idris olduğuna işaret etti. O da şu sözüdür:(onu yüce bir makama yükselttik)Burda da onlardan birini isa olduğuna şu sözü ile işaret etti:(Meryem oğlu isa’ya da açıklayıcı delilleri verdik).

Uyarı:bu ayet-i kerimede,yani Allah’ın (işte biz, o elçilerden kimini kiminden üstün kıldık) sözünde bilinen kaviy bir sorun vardır. Vechi:Ebu Hureyre’nin muttafakun aleyh olan hadisinde peygamber (s.a.v)’in şöle dediği sabit oldu:“Beni Musa’ya üstün kılmayın. insanlar kıyamet günü kendinden geçerler. Ben ilk kendine gelen olurum. Ki bu durumda Musa arşın kenarına yapışmıştır. Bilmiyorum, benden önce mi ayıldı, yoksa Allah onu bayılmaktan istisna mı etti” Yine Ebu said’in muttafakun aleyh hadisinde sabit oldu:Nebiler arasında seçim yapmayın. insanlar kıyamet gününde bayılırlar. Bir rivayettede, Allah’ın nebilerini birbirinden üstün tutmayın. Bir rivayette de, beni nebilerden ayrı tutmayın. Kurtubi, bu ayetin tefsirinde şunları söyledi:Bu ayet müşkildir. Hadisler sabittir ki Nebi (s.a.v) dediki, nebiler arasında seçim yapmayın ve Allah’ın nebilerini birbirinen üstün tutmayın. Bunları, güvenilir imamlar rivyet etti. Yani:Falanca, filancadan daha iyidir ve falanca, filancadan daha üstündür, demeyin. aktarım bitti. İbn-i Kesir, bu problemin cevabında şunları söyledi:Cevab birkaç açıdandır.

Birisi, bu tafdil bildirilmeden önce idi. Bu bir görüştür. İkincisi:Bu alçak gönüllülük ve tevazu babındandır. Üçüncüsü:Bu çekişme ve düşmanlık durumunda muhakemeleşmek olan bu gibi durumdaki tafdili yasakladı.

Dördüncüsü:Sadece görüşler ve asabiyet ile üstün tutmayın. Beşincisi:Üstutma makanı siz değilsiniz. O, ancak Allah’a (c.c) göredir. Size düşen ona bağlanmak,teslim olmak ve iman etmektir. Ondan aktarım bitti. kurtubi, tefsirinde, bu sorun hakkında pek çok cevab zikretti. tercihi şudur:Tafdilin men’i, nübuvvet hakkındadır. Ahvalin ziyadesi, husus ve kerametler gibi diğer durumlarda ezizdir. Şunları söylemiştir:Bana göre en güzel görüş şudur:Tafdilden men’in yönü ancak, kendisinde üstünlük görüş şudur:Tafdilen men’in yönü ancak, kendisinde üstünlük çekişmesi olmayan bir haslet olan nübuvvettir. Tafdil, ancak; ahvalin ziyadesi, husus ve kerametler, lütuflar, mu’cizeler ve farklılıklardadır.

Nübuvvetin kednisi ise, üstünlük çekişmesi değildir. Üstünlük çekişmesi ancak buna ek olan diğer işlerde olur. Bunun içinde onlardan kimi rasuldür ve ülül azmdır. Onlardan kimi dost edinilmiştir. Onlardan kimi ile Allah konuşmuştur.

Onlardan, kinini de derecelerle yükseltmiştir. Allah Teala buyurdu ki (Muhakkak ki biz, nebilerden kimini, kimine üstün kıldık. Davud’a da Zebur’u verdik)Derim ki:Bu iyi bir görüştür. Zira bu, nesh olmaksızın, ayetlerle hadislerin arasını cem’ etti. Bir kısmını bir kısmına üstün kılma görüşü ise, sadece, faziletlerin uygun görülmesi ve vesilelerin verilmesi iledir. İbn-i Abbas buna işaret etmiş demiştir ki, Allah, Muhammed (s.a.v)’i nebilere ve gökyüzü ehline üstün kıldı. Onu ne ile gökyüzü ehline üstün kıldı, ey ibn-i Abbas, dediler. Deiki:Allah Teala buyurduki:(Onlardan her kim, ben o’ndan ayrı bir alihım, derse, bizde onu cehennemle ezalandırırız. Zalimleri böyle cezalandırrız) Muhammed (s.a.v) içinde buyurduku:(Biz sana apaçık bir fetih verdik. Taki Allah, senin günahından geçmiş ve gelecek olanı bağışlasın)Dediler ki, onun nebilere üstünlüğü nedir?Dediki:Allah Teala buyurduki:(Hiçbir rasul yoktur ki onu, kavmini dili ile göndermiş olmayalım Taki (kendilerine gelenelri )onlara açıklasın) Allah (c.c), Muhammed(s.a.v) hakkında buyurdu ki : (Biz seni ancak bütün insanlara gönderki)onu cinlere ve insanlara gönderdi. Bunu Ebu Muhammed edDaremi, Müsned’inde zikretti. Ebu Hureyre dediki, Ademoğullarının en hayırlısı Nuh, ibrahim, Musa ve Muhammed(s.a.v) dir. Bunlar, rasullerden ulul-azm olanlardır. Bu, ibn,i Abas ve Ebu Hureyre’den, ta’yinde bir nasstır. Malumdur ki gönderilen, gönderilmeyenden daha faziletlidir. Çünkü gönderilen (rasul), risalette diğerlerinden üstün kılınmıştır. Nübuvvettede eşittirler. (Ayırıcı farkları) milletlerinden yana karşılaştıkları yalanlama ve öldürülmeleridir. Bu açık bir şeydir. Ondan, amaç doğrultusunda gerekli aktarım bitti.

Kurtubi’nin de kendisinden naklettiği gibi, ibn-i Atiyye’nin tercih ettiği; cem’in ve cihi, üstünlüğün bir bütün olarak caiz olmasıdır. Nitekim Rasululah (s.a.v) buyurduki “Ben Ademoğullarının efendisiyim. Böbürlenme de yok “Üstün kılmayı da özellikle men’etti. şu sözü gibi:

“Beni Musa’ya üstün kılmayın” V eşu sözü:“Hiç kimse, ben Yunus b. Metta’dan üstünüm, diyemez.” Ve Bunun gibileri. Gerçek ilim Allah Teala’nın katındadır. Allah’ın sözü:(Malalrını Allah yolunda verip te osnar veridklerinin ardından başa kakmayan ve eziyet etmeyerlerin, Rableri katında mükafatları vardır. onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyceklerdir)

Bu ayetten anlaşılıyorki, kim infakının ardından başa kakar ve eziyet ederse burda zikredilen, Allah’ın (Rablerinin katında mükafatları vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir) sözündeki sevabı elde edemezler.

Allah Teala, bu mefhumuşu sözünde de açıklamıştır:(Ey iman edenler, sadakalarnızı, başa kakma ve eziyet etme ile boşa çıkarmayın) Allah’In sözü: (Allah, müminlerin velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır)Bu ayet-i kerimede, Allah’ın, mü’minlerin velisi olduğunu açıkladı. Başka bir ayette de Allah’ın onların velisi olduğunu, Rasululah (s.a.v)’in onların velisi olduğunu ve onların birbirlerinin velileri olduğunu açıkladı. Bu, Allah’ın şu sözündedir: (Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, birbirlerinin velileridir)Başka bir yerde de bu velayetin kafirlerden ayrı olarak sadece mü’minlere has olduğunu açıkladı. O da allah’ın şu sözüdür:(Bunun sebebi şudur:Allah mü’minlerin mevlasıdır. Kafirlerin ise mevlası yoktur.) Başka bir yerdede Nebi’sinin (s.a.v), mü’minlere, nefislerinden daha öncelikli olduğunu açıkladı. O da Allah’ın şu sözüdür.(Nebi mü’minlere, nefislerinden evladır)Bakara’nın bu ayetindede, Allah’n mü’minlere valayetinin bir meyvesini beyan etti. Oda, şu sözü ile, Allah’ın onları karanlıklardan aydınlığa çıkardığıdır:(Allah, mü’minlerin velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır) Başka bir yerde, Allah’ınvelayetinin bir meyvesinin de, velilerinden korku ve hüznü gidermesi olduğunu beyan etti. Ve mü’minlerin Allah’a velayetlerni, imanları ve takvaları olduğunu açıkladı. Bu, Allah’ın şu sözündedir:(Dikkat edinki, Allah’ın velilerine ne korku nede hüzün yoktur. Ki onlar iman ettiler ve sakınırlardı)Başka bir yerdede Allah’ın, Nebisi’nin (s.a.v) velisi olduğunu ve (nun yine salihleri veli edindiğini açıkladı. O da Allah’4n şu sözüdür: (Allah’ın velisi, kendisine kitab indirilendir. Ve o salihleri veliedinir)Allah’ın sözü: (Onları karanlıklardan nura çıkarır)Zulumattan murad, delalettir. Nuran da murad hidayettir. Bu ayetten anlaşılıyor ki, dalaletin yolları çoktur. Çünkü, “zulmet” kelimesi, çoğul olarak gelmiştir.

Hak yolu tektir. çünkü “nur” kelimesi tek olarak gelmiştir. Şu sözü gibi. (Bu benim yolum dosdoğrudur, ona uyun. (Başka)yollara uymayın, sizi onun yolundan ayırır). İbn-i Kesir, bu ayetin tefsirinde şunları söyledi:Bunun için Allah Teala, “nur” lafzını birlemiş, “zulumat” ı çoğul yapmış. Çünkü hak birdir.

Küfrün çeşitleri ise çoktur ve hepsi de batıldır. Nitekim buyurdu ki:(Bu benim yolum dosdoğrudur, ona uyun. (Başka)yollara uymayın. Ki bu taktirde sizi onun yolundan ayırır. Size bu emrediyor. Umulur ki sakınırsınız)Ve Allah Teala buyurdu ki:(Karanlıkları ve nüru kıldı)Ve Allah Teala buyurduki:(Sağdan ve soldan) ve bunun gibi diğer ayetler. Ki onların lafzında hakkın tekliği ve batılın yayılmışlığı, çeşitliliği ve parçalanmışlığı vardır. Allah’ın sözü:(Kafir olanların ise velileri tağuttur)Bazı alimler dediler ki:Tağut, şeytandır. Buna, Allah’ın şu sözüde delalet ediyor:(Bu şeytan ancak, velileriyle korkutur) Yani sizi velilerinden korkutur). Ve Allah’ın sözü: (iman edenler, Allah yolunda çarpışırlar. Küfrendelre ise tağutun yolunda çarpışırlar. Şeytanın velileri ile çarpışın. Muhakkak ki şeytanın hilesi zayıftır.)Ve şu sözü: (Onlar size düşman oldukları halde, benden ayrı olarak, onu ve zürriyetini veliler mi ediniyorsunuz?)Ve şu sözü: (Onlar öyle kimseler dirki, şeytanları veliler edindiler) Gerçek olan şudur ki, Allah’tan başka ibadet edilen her şey tağuttur. Şeytanın en büyük şansı da bundandır. Nitekim Allah Teala buyurduki:(Ey Adem oğulları, şeytana ibadet etmeyceksiniz diye sizden söz almadım mı?) Ve buyurdu ki:(Ondan başka çağırdıkları, bazı dişi varlıklardır venacak aksi şeytana çağırıyorlar)Dostu ibrahim hakkınd ada buyurduki :(Babacağım, şeytana ibadet etme)

Ve buyurduki:(Ve muhakkak ki şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için velilerine vahyederler. Onlara itaat edecek olursanız, müşrik olursunuz.)Ve bunun gibi diğer ayetler.

Allah’ın sözü :(O kimse gibi ki, mallarını insanlara gösteriş için infak ediyor)”Okimse”den muradın, “şu kimseler” olduğunu şu sözü ile beyan etti:(Kazandıklarından herhangi bir şeye kair değildirler.)Allah’ın sözü:(Allah yolunda mahsur kalmış fakirler için) Burda onların fakirliklerinin sebebini açıklamadı. Fakat şu sözü ile, onların fakirliklerinin sebebinni, kafirlerin onları diyarlarından ve mülklerinden çıkarmaları olduğunu, Haşr süresinde beyan etti. (Yurtlarından ve mülklerinden çıkarılmış fakirler için) Allah’ın sözü:(Kime Rabbinden bir öğüt gelirde artıkson verirse, öncekiler onundur.) Bu ayet-i kerimenin manası şudur:Kime Rabbinden, onu faiz yemekten alıyokan bir öğüt gelirde artık son verirse, yani:Allah’ın emrine uyarak ve Allah Teala’dan korkarak faiz ile muameleyi terk ederse, (Geçmişte olan kendisinindir) yani:Faiz mallarından, tahrimin nuzülündan önce geçenler. Bu ayet-i kerimeden şu çıkarılır:

Allah, insana haram kılmadan önce, herhangi birşeyi yaptığından dolayı onu sorumlu tutmaz. Bu manayı pek çok ayetlerde izah etmiştir; içki içenler hakkında, tahriminin nüzülünden önce fal okları malını yiyenler hakkında demiştir:(İman edip salih amel işleyenlere, tattıklarından ötürü herhangi bir günah yoktur)

Tahrimden önce babalarının eşleriyle evleenler hakkında şöyle buyurdu:(Babalarınızın, kadınlardan nikahladıklarını nikahlamayın. Daha önce olanlar hariç)yani:Ancak, tahrimden nce olanlarında size her hangi bir günah yoktur. Benzeri de Allah’ın şu sözüdür: (Ve iki kızkardeşi aynı anda (nikah) altında bulundurmanız. Geçmişte olanlar hariç) Tahrimden nce av hakkında şöyle buyurdu: (Allah, geçmişte olanları affetti)

Dönülmesinin neshinden önce Beytü’lMakdis’e doğru olan namazlar hakkında şöyle buyurdu:(Allah imanınızı zayi’ edecek değildir) Yani:Neshinden önce, Beytü’l-Masdis’e doğru olan namazınız.

Bu manadaki en açık delillerden biride, Peygamber (s.a.v) ve müslümanların, müşriklerden akraba olan ölmüşlerine istiğfar ettiklerinde, Allah Teala’nın şunu indirmesidir:(Onların ateş ehli oldukları kendilerine apaçık belli olduktan sonra, akrabaları bile olsa, Nebi’nin ve iman edenlerin, müşrikler için sitiğfar etmeleri, kendilerine yaraşmaz.)Müşriklere istiğfar ettiklerine pişman oldular. Allah, bunun hakkında şunu indirdi:(Allah, hiç bir kavmi, sakınmaları gereken şeyleri kendilerine beyan etmedikçe, onları hidayete erdirdikten sonra, sapıtacak değildir.)Açıkladıki; kendisinden sakınmayı beyan etmeden önce, herhangi bir şeyi yapmalarından dolayı onları sapıttırmaz.

Allah’ın sözü: (Allah, faizi mahveder) Bu ayet-i kerimede kendisinin, faizi mahvetitğini açıkladı. Yani: Onu, bütünüyle sahibinin elinden alır yada onu malının bereketinden mahrum eder de ondan faydalanmaz. Nidekim bunu ibn-i Kesir ve diğerleri ifade etmişlerdir. Burda zikrettiği “faizin mahvi” hususuna başka yerlerde işaret etti. Ş usözü gibi:(İnsanların mallarında artsınlar diye verdiğiniz faiz, Allah katında artmaz)

VE şu sözü:(De ki, habis olanla temiz olan bir olmaz. Habis olanın çokluğu hoşuna gitse bile) Ve şu sözü: (Habisolanı üst üste kılar da bütün olarak onu yığar. onu böylece cehennemlik kılar.)Nitekim ibn-i Kesir buna, bu ayetin tefsirinde işaret etti.

Bil ki, Allah, faizin yasaklığını şu sözü ile açıkladı (Ve faizi yasakladı) Şu sözü ilede, faizle muamele edenlerin, Allah’la savaşanlar olduğunu açıkladı:(Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve eğer mü’minler iseniz, ribadan arta kalanını bırakın. Eğer yapmazsanız, Allah ve Rasulu ile savaştığınızı bilmiş olun. Eğer tevbe ederseniz, ana paraız sizindir. Ne zulmeerseniz nede zulmedilirsiniz.)

Faiz yiyenlerin de kıyamet günü kabirlerinden, şeytanın dokunup çarptığı kimselerin kalkıtığı gibi kalkacağını, şu sözü ile açıkladı:(Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı kimselerin kalktığı gibi kalkarar. Bu, onların: “Alışverişte fazi gibidir” demelirnden ötürüdür.) Bunun hakkındaki hadisler de pek çoktur.

Bilesin ki, müslümanların men’inde icma’ ettikleri ve hiç kimsenin onda muhalefet etmedikleri faiz, cahiliyenin iribası gibi olandır. Ki oda; birinin süreyi uzatması üzerine, öbürünün borç miktarını arttırması, altınla altın, gümüşle gümüş, altınla gümüş; buydayla bağday, arpayla arpay hurmayla hurma ve tuzla tuz arasında ve bu şekilde bu dördünün birbirleriyle olan nesa (süre) ribasıdır.

Aynı şeklide birçok kişi, mezkur altı şeyden her biri rasında fadl (artık, artma)riba’nın haramlığı üzerindeki icma’ı aktardılar. Bina enaleyh altın-altın gümüşgümüş, buğday buğday, arpa arpa, hurma hurma ve tuz tuz arasın afadl (caiz değildir. Elde ele (peşin) olsa bile.

Şüphesiz olan gerçek, mezkur altı sınıfın bir çeşitinde, fadl ribasının haram olduğudur. Denilseki:Sahih’te ibn-i Abbas’tan, Usame b. Zeyd’den, Rasulullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğu sabit oldu:“Riba, sadece vade (süre)de olur”

Sahih’te, Ebu’l-Munhal’in şöyle dediği sabit oldu:Bera’b. Azıb ve Zeyd b Erkam’a, mübadedeleli alış veriş hakkında sordum. dediler ki:Rasululah (s.a.v) zamanında tüccar idik. Rusululah (s.a.v)’e sarf (mübadeleleli alış veriş)hakkında sorduk. Dediki:”Peşin olanının bir sakıncası yktur. Vadeye endesli olan ise caiz değildir.” Cevab, bir kaç açıdandır:

Birincisi:Usame, Zeyd ve Bera’ın kendisinden yaptıkları rivayette Nebi (s.a.v)’in, miktar artımına endesli (fal)olanı caiz kılıp zamana endeksli (nesa’,nesie) olanı men’etmesinden muradı, onun ancak iki farklı icniste olmasıdır. Delilde; karşılıklı miktar artırımana dayalı olanın caiz olduğu noktasında açık, sahih rivayetlerdir.Tek cinste ise yasaktır.

Bu vechi Beyhaki, Sünen-i Kübra’da tercih etti. daha önce, Bera’b. Azib ve Zeyd b. erkam’dan zikrettiğimiz hadisi önc sürdükten sonra şunları söyledi:Buhari Sahhi’te, Amir b. Musib’i zikretmeksiin, Ebu Asımları söyledi:Buhari, Sahih’te, Amir b. Mus’ib’i de zikretmeksizin, Ebu Asım’dan rivayaet etti. onu, Amir b. Mus’ib’de zikrederek Haccac b. Muhammed’den, ibn-i Cerih’ten çıkardı. Onu Müslim b. El-Haccac, Muhammed b. Hatim b. Meymun’dan, Sufyan b Uyeyne’den, Amr b. Dinar’dan, Ebu’l Munhal’dan da çıkardı. Dediki:Ortağım, panayır yada hac zamanına kadar, vade ile yaprak aldı. bunun üzerine onu, manasıyla zikretti. Onu Buhari, Ali b. el-Medini’den, Süfyan’dan rivayet etti. Aynı şekilde onu, Ahmed b. Rauh, Süfyan’dan rivayet etti. Aynı şekilde onu, Ahmed b. Ravh, Süfyan’dan rivayet etti. El-Hamidi’den, Süfyan’dan, Amr b. Dinar’dan ve Ebu’l-Mühhal’dan da rivayet edildi.

Dediki: Küfe’li ortağım, aralarında fadl ile dirhemlerle,dirhemler sattı.

Ban agöre bu hataır. Doğru olan, Ali b. el-Medini ve Muhammed b. Hatim’in rivayet ettiğidir. Buda, ibn-i Cerih’in rivayetinde ifade edilenin muradıdır. Bu durumda haber, iki cins şeyin satışında varid olmuş olur; birisi diğeriyl. Dedi ki:Onun peşin olanında bir sakınca yktur. Vadeli (zamana endeksli)olanı ise cazi değildir. Buda Usame’nin hadisinden muraddır. Allah en iyi bilendir.

Yine buna delalet eden, bize Bağdatlı Ebu’l-Huseyn bi fazl el-Katkan’ın haber verdiğidir:

Ben Ebu Sehl b. Ziyad el-Kattan’ım. bize ahmed b. Muhammed b. İsa el,Burti söyledi. Bize Ebu Ömer söyledi. Bize Şu’be söyledi. Bana Haib haber verdi, ki o, ibn-i Ebi Sabittir. Dediki, Ebu’l-Munhal’in şöyle dediğini işittim:Bera ve zeyd b. Erkam’a, sarf hakkında sordum. Şöyle dediler: Rasululah (s.a.v), yaprağın altınla borç olarak satılmasını nehyetti. Bunu Buhari Sahhi’te Ebu Ömer Hafs b. Ömer’den rivayet etti. Ve bunu Müslim, diğer bir Vecihle, Şu’beden çıkartı. Beyhaki’den aktarım bitti. Ki o da; mezkur fadlıncevazından muradın, tek cinste deil iki cinste olması olduğu noktasında zikrettiğimiz hususunnda gerçekten açıktır. Bütünün ekinde, Beyhakiden zikrettiğimiz kelamı önce sürdükten sonra şunlar yer alıyor:ikisi ile ilgili delil yoktur. Çünkü bunun, iki şeyden birine hamli mümkündür. Ya murad, dirhemlerin faizli olmayan bir şeylesatılması olur. Fesad da, panayır yada hac zamanı ile te’cid edilmesinden dolayıdır. Çünkü o, özellikle de Arapların yaptığı şekil üzere kayıtlı değildir.

İkincisi:Bunun, cins farklılığına hamledilmesi. Buna, Ebu’l-Munhal’dan yapılan diğer bir rivayet delalet ediyor. Dediki:Bera’b Azib ve Zeyd b. Erkam’a sarf hakkında sordum. ikisi dediler ki:Rasululah (s.a.v), altının yaprakla, borç olarak satılmasını nehyetti. Bunu, Buhari ve müslim rivayet etti. Bu, Buhari ve Müslim’in, o manadaki lafzıdır. Müslim’in lafzında, “Borç olarak, yaprağın altınla satılmasından” şeklindedir. O açıklıyor ki, murad edilen, cinsin diğer cinsle sarfıdır.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin