Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə11/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   32

Allah’ın sözü (Erkeklerin, kadınlar üzerinedik (ki hakları), bir derece daha fazladır.) Erkeklerin kadınlar üzerindeki derecesinin ne olduğunu burda açıklamadı. Fakat başka yerde buna işaret etti. O da Allah’ın şu sözüdür. (Allah, insanları birbirinden üstün kıldığından ve (erkekler) mallarından harca (yıp kadınların geçemini sala) dıklarından dolayı erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler) Böylece erkeğin kadından efdal olduğuna işaret etti. Çünkü erkekleki şeref ve kemaldir. Kadınlık ise tabii, doğal eksikliktir. Yaratılış ta sanki bunun üzerine toplanmıştır. Çünkü bütün insanlar zinet ve süs çeşitlerini kadınlara (özgü) kılıyorlar. Bu da; kadınlık olan tabii, yaratılışsal eksikliğin örtülemsi içindir.

Erkeğin ise, erkekliğinden dolayı süs ve benzeri şeylere ihtiyacı yoktur.

Allah Teala şu sözü ile kadının tabii, yaratılışsal zayıflığına ve eksikliğine işraet etmiştir:(Ya da kim süslemeden çıkarıyor, ki oda açık olmayan bir cedeldir) Çünkü onun süsleme içinde çıkması, noksanlığına bir delildir. Dolayısıyla kadının onu kapatması ve süsle üzerini örtmesi gerekir. Nitekim şair dediki:

....................................

.........................................

Ve çünkü karardığında cedelde açıkça olmayışı, yaratılışsal zaafa delildir. Nitekim şair dediki:

......................................

.......................................

Kadınların istisnalarınnı önemi yoktur. Çünkü istisnanın hükmü yoktur.

(Mallarından infak etmelerinden dolayı)sözü ile şuna işaret etmiştir:Özellik, kuvvet ve yaratılışındaki kemal, yaratılış olarak eksik ve zayıf olana idareci olması onun haline uygundur.

İşaret edilen bu hikmetten dolayı erkeğin mirasını kadınınkinin iki katı yaptı.

Çünkü kim başkasına dayanırsa eksiğini bekler. Kim de başkası kendisine dayanıyorsa fazlalığı bekler. Eksiğini ummanın fazlalığını ummana diğer ğamlığı, hükmün zahiridir.

Nitekim kadının izni olmaksızın boşamanın erkeğin elinde oluşunun hikmetine şu söz ile işaret etti (Kadınlarınız sizin tarlanızdır). Çünkü tarlasının ekime uygun olmadığını bilen insana, onu ekme mecburiyeti yoktur. Bu mana, ekim aracının erkeğin elinde olduğunu izah ediyor. Kadını razı etmek için erkek, kendinde ihtiyacı olmayan bir şeyle beraber kalmaya zorlanırsa ve kadında onunla birleşmek isterse, onun erkeklik organı işlevsiz halde olur ve kadına açılamaz. Ki bu durumda nikahın en büyük amaçlarından olan nesil elde edilemez. Aksi durumda kadının hoşuna gitmese de zorunlu olarak doğurur. Allah’ın sözü: (Talak ikidir) Bu ayetin zahirine göre bütün talak sınırlıdır.Fakat Allah, bu iki ile sınrılamanın mutlak olmadığını, sonrasında dönüş olabilecek talak olduğunu açıkladı. Bu da üçüncü talaktan sonra kadın başka birine varıncaya kadar onu geri alamayacağını zikretmiş olmasından anlaşılıyor. Bu da şu sözünde zikredilmiştir. (Eğer kaını boşarsa bundan sonra ona helal olmaz) yada şu sözünde (Ya da iyilikle salıvermek) Yani dönmeksizin.

Bazı alimler de üçüncü boşamanın Allah’ın şu sözünde zikredildiğini söylediler (Ya da iyilikle salıvermek) Bu Peygamber’den (s.a.v) merfu’olarak rivayet edilmiştir.

Uyarı:“Allah Teala’nın, (talak ikidir, artık ya iyilikle tutmak yada güzelce salıvermek vardır) sözünden dolayı (tek sözle) üç talakı caiz görenler”

Açıktır ki Buhari’ye göre murad edilen delaletin vechi, Kirmani’nin söylediğidir:Allah Teala’nın (Talak ikidir)sözünden öğrendik ki, ikisinden biri iki talak arasında cem’ oldu.

İki talakın bir defada cem’i caiz ise üçüncününkü de caizdir. İbn-i Hacer; bunun, ayırıcının varlığı ile beraber bir kıyas olduğunu ve ayetin bunu nakzettiğini söyledi. Kaydedicisi dediki:Açıktır ki ayetle istidlal doğruca değildir. Çünkü o, zikredildiği gibi, muradı bütün talakı hasretmek olan bir şey değildir ki iki boşamadan birini iki si arasında cem’etsin. Akisne sınırlı talaktan murad; zikrettiğimiz gibi, sonrasında dönüş olan talaktır. Nitekim tefsir alimlerin çoğu ayeti böyle tefsir ettiler. Bazı alimler de dediler ki, Allah’ın (Yada güzellikle salıvermek)sözü geneldir, üç talakın bir defada olduğunu söylüyor. Açık olduğu da gizlenemez. Fakat ayette, üçünün tek lafızla olduğuna delil yoktur. Buna başka deliller karşı çıkıyor. Biz bunun leh ve aleyhindeki delilleri ve tercih ettiğimizi zikredeceğiz inşaallah. Yanısıra bütün bahsin tam bir izahının özeti, konunun sonudadrı.

Allah’tan yardım isteyerek diyoruz ki:bilesin ki üç talakın toplu olması gereğini savunanların delilleri, Uveymir el-Aclani ve kocasını lianı kıssasında, sahhite sabit olan Sehl b. Sa’d es-Saidi’nin hadisidir: “Başbaşa kaldıklarında Uveymir dediki0Ey Allah’ın Resülü (s.av), onu tutacağım diye yalan söyledin ona. Peygamber (s.a.v) ona emretmeden önce onu üç defa olarak boşadı. İbn-i Şihab dediki alametlerin yöntemi idi)

Bu hadisi Buhari, kendisine ait bir tercemeleşen de çıkardı. Ondan delilin vechi:Üçü tek bir kelimede söylendi. Peygamber (s.a.v) de onu inkar etmedi.

Karşı çıknalar bu hadisle istidlal etmeyi reddettiler:Çünkü ayrılma lisanın kendisinde oldu. Onun üç boşaması yere olarak tesadüf etmedi. Bu itirazın reddi ise; hadisle delil getirme, Peygamber (s.a.v)in, üçünü toplu söylemesine karşı çıkmamasıdır.

Yasak olsaydı ona karşı çıkardı, ayrılık lianın kendisinde olsa bile. Ve ayrılığın li’anın kendisiyle olduğuna kitab, sünnet ve icma dellaet etmedi. Alimlerde bunda ihtilaf ettiler.

Malik ve arkadaşlarına göre ayrılık li’anın kendisiyle olur ve ancak iki eşin beraber li’anı (lanetleşme)ile gerçekleşir. Bu, Ahmed’den bir rivayettir. Şafii ve akradaşlarına göre ayrılma lia’nın kendisiyle olur. Kadının li’anındna önce, erkeğin li’anı bitiğinde (nikah) düşer. Bu Malik’in arkadaşlarından Sahnün’un (da) görüşüdür.

Sevri, Ebu Hanife ve tabilerine göre, hakim imzalayıncaya kadar düşmez. Gerekçe olarak ta lian hadislerinde olanları gösterdiler. Buhari, Sahihinde ibn-i Ömer’den çıkardı “Peygamber (s.a.v) bir adam ile iftira ettiği karısını ayırdı ve ikisine yemin ettirdi” Aynı şekilde sahihinde ibn-i Ömer’den, başka bir şekilde çıkardı. O dediki:“Rasululah bir adamla ensardan bir kadını lanetleştirdi ve aralarını ayırdı.” bununla öğreniyrsun ki Yahya b. Ma’inin şu sözü yanlıştır: Tek lafızla rivayet lanetleşenlerin arasını ayırdı. Yani:Mutlak olarak değil, Sehlla Sa’d’in hadisi hususunda Delili de; Sahihte ibn-i Ömer’in hadisi olarak sabit olmasıdır. İbn-i Abdulbirr dediki:Sehl’in hadisi hakkında istenmişsekolaydır, değilse merdüddur. ibn-i Hacer Fethu’l-Bal i’de şunları söyledi:Ondan alınan şudur ki, Yahya b. ma’in ve diğerlerinin isimlendirmesihatadır. Ondan murad ancak, seh’in hadisindeki hususuyladır. Onu Ebu Daud, Süfyan b. Uyeyne yoluyla Zuhri’den bu şekilde çıkardı. Sonrasında dediki, ibn-i Uyeyne’ye bunda kimse tabi olmadı. Sonra ibn-i Uyeyne yoluyla Amr b. Dinar’dan, Said b. Cübeyr, (oda) ibn-i Ömer’den çıkardı. “Rasulüllüh, (s.a.v) olan oğullarından Ahva’yı ayırdı”

Bu lafızda ihtilaf edildi. O Zuhri’nin sözünden mi dercedildi?Ki bu durumda mürsel olur. Bir gurup alim bu görüşte. Ya da Seh’in sözünden midir?Ki bu durumda merfu’-muttasıl olur. Ebu Davud’un İyad b. Abdullah el-Fehri yoluyla ibn-i Şihab’tan, (onun da) sehl’den aktardığı hadiste olanlar da onun Sehl’in sözü oluşunu te’yid ediyor. Dediki :Onu Peygamber (s.a.v)’in yanında üç talaka boşadı.

Peygamber (s.a.v) de onu uyguladı. Peygamber (s.a.v)’in yanında yapılanlarda sünnet idi.

Sehl dediki:Bu, peygamber (s.a.v)’e arzedildi. Böylece lanetleşenlerin ayırılması ve hiç birleşmemeleri sünnet oldu.

Ebu Davud ve Meziri bu hadiste sustular.

Şevkani, Neylü’l-Evtar’da dediki:Adamları, sahihi’in adamlarıdır.

Kaydedicisi dediki; Malumur ki Ebü davud’un karşısında sustuğunun aşağ derecesi, ona göre hasen olandır. Bu rivayet tartışma noktasında bir olgudur. bununla biliyorsun ki; Buhari’nin, Sehl’in zikredilen hadisle, üç (talakın) bir defada vaki olmasına delil getirmesi, mevkisinde vakidir. Çünkü Buhari’nin işaretlerinin gizlerinin ortaya çıkması, anlaşılıyor ki bu sabit lafız Ebu Daud’un sünen’indedir, Buhari’nin tercemesine mutabıktır. ve o tercemesi ile bu rivayete işaret edip onu çıkarmadı. Çünkü o kendisinin şartı üzere değildir. Bu hoş sahabi’nin açıklaması; peygamber (s.a.)’in bir defada üç talakı uyguladğı” şeklinde sabit olan bu rivayette, lianın ayrılığın kendisinde olduğu üzerine bina edlien Peygamber (s.a.v)’in sükutu ve takririnin önemli olmadığı izahını iptal ediyor. Nitekim bunu görüyorsun.

Osman el-Beta, Ebu’ş-Şe’sa’ Cabir b. Zeyd el-Basri ve tabiin fukahasından ibn-i Abbas’ın bir arkadaşına göre; koca imzalayınca ya kadar ayrılık olmaz.

Ebu Ubeyd’e göre, ayrılık kaafin kendisiyle olur. Bununla öğreniyorsun ki ayrılığın lianın kendisiyle oluşu kesin bir emir değildir ki Peygamber’in (s.a.v) sahhite sabit olan, bir defada üç talağın düşmesiyönündeki Uveymir el-4iclani takririnin delaletiyle reddedilsin. Özellikle de bazı rivayetlerde Peygamber’in (s.a.v) bunu uyguladığı açıklamsı olduğunu bilmişsindir. Denilse ki; Ebu Davud’un ibn-i Abbas’tan bir hadiste vaki olmuş ve hüküm verilmiştirki, karı-koca boşanma ve ölüm dolayısıyla ayrılmadığı için yiyecek ve barınma sorunu erkeğin sorumluluğunda değildir.

Cevap: Bu şartlar çerçevesindeki bir gerekçelendirme, ibn-i Abbas’tan oluşundan dolayı merfu’ değildir.

Açık olan şudur ki; İbn-i Abbas’ın, Peygamber’in (s.a.v) yiyecek ve barınma (sorumluluğunun) olmaması şeklindeki hükmünü illetini zikretti. onun ictihadının, bunun ileti talak ve ölümün olmaması şeklined olduğunu görüyorum.

Açık olan şudur ki nafaka ve barınmanın olmamasınnı illeti; delil olarak en sahih görüşlere göre bain talakla boşanmada nafaka ve barınmanın gerekmiyor olması delili ile, fesh yada boşanma ile düşmesinden daha genel olan manasıyla uzaklıktır.

Bilesin ki nafaka ve barınmanın olmaması talakın olmamasına bağlı değildir. peygamber’den (s.a.v), Fatıma binti Kaysi (r.a) hadisi olark gelen bu kondaki delil izah etit: “Kocası onu son üç talakla boşadı. “Bunu müslim sahih’inde ve imam Ahmed ve Sünen sahibleri çıkardı. O da bain talakla boşanana mafaka ve barınak olmadığına açık, sahih bir nasstır. Bu hadis, ibn-i Abbas’ın önceki geçen hadisinden daha sahihtir.

İmamlar; Sünnetten, Fatıma’nın bu hadisine muhalif bir şeyin sabit olmadığını açıkladılar.

Ve bazı rivayetlerde Ömer’den vki’ olanlar:Dediki, Peygamber’in (s.a.v) ona şöyle dediğini işittim: “Barınak ve nafaka” imam Ahmet demiştirki0Bu Ömer’den sahih değildir.

Kurtubi dediki:Sünnet, kesinlikle Fatıma’nın yanındakidir. Ve yine bu rivayet İbrahim en-Nahai yoluyla Ömer’dendir. Onun doğumu ise Ömer’in ölümünden iki sen esonradır.

Allame ibn-i Kayyim dedi ki; Allah şahidimiz olsun ki bununla karşılaştığımızda onun (Fatıma) hakkında soruyuroz. O Ömer’e ve peygamber’e yalan attı. Sünnetin kendisinde olduğunu ve kendisinin kısanın sahibesi olduğunu tahkik ederse bilki, o Ömerin sözünü duymadı. Biz Allah’ın kitabını ve nebisinin (s.a.v) sünnetini bir kadının söü için terketmeyiz. Ne bilelim, belki ezberledi yada unuttu. (Fatıma)dediki:Benimle sizin aranızda Allah’ın kitabı var. Allah buyurdu ki:(Onları iddetleri içinde boşayın) Taki şöyle dedi:(Ne bilirsin, umulur ki Allah bundan sonra bir iş çıkarır)Bundan sonra ne iş olur. Bunu Ebu Davud, Nesei, Ahmed ve Müslim manasıyla rivayet etti. Böylece Sünnetin onun (Fatım)yanında ve Allah’ın Kitabı’nın da beraberinde olduğu elde edildi.

Bu mezheb, delil açısından mezheblerin en açık ve en doğrusudur. bain’in nafakası ve barınağı hakkında alimlerin bundan başka görüşleri vardır. Onlardan kimis (nafaka ve barınağın) ikisini de vacib kılıyor, kimiside sadece barınağı yada sadece nafakayı.

Sonuç; Fatımanın hadisi İbn-i Abbas’ın ta’lilini reddediyor. Ve o bunun hadisinden daha sahih. Ve onda şu açıklama var:Nafaka ve barınağın sakıt olması talakın olmamasına bağlı değildir. Aksine bain talakla beraber olur. Ve aynı şekide zikredilen rivayette ki; Peygamber’in (s.a.v) tek defada üç (talağı) uyguladığı açıklaması, ibn-i Abbas’ın zikreilen sözünden, itibar olarak evladır. Çünkü delili bulunduran, bulundurmayandan üstündür. Bu sahabi de üçün infazını hıfzetti. İspat eden, nefyedenden mukaddemdir.

Denilse ki:Zikredilen rivayete göre Peygamberin, lian yapanlardan bir defada üçü uygulaması, li’andan başkası için delil olmaz.

Çünkü li’anda ebedi ayrılık vardır. Üç’ün sadece lianda uygulanması, bu vacib emri te’kid ediyor.

Ve Peygamber (s.a.v)’in liandan başka, üçün tek defada vaki kılınmasına sinirlendiğine delalet ediyor. Dediki:“ben aranızda iken Allah’ın kitabıyla mı oynanıyor?” Netikem onu Nesei, Mahmud b. Lebid’in hadisinden çıkardı. Cevabın dört yönü vardır.

Birincisi:O mürseldir. Mahmud b. Lebid; Peygamber (s.a.v) döneminde doğmuşsa ve rü’yetten dolayı sahabe olarak zikredilmişse de, Rasülulah’tan duyduğu sabit olmadı. Ahmed, ona müsnedinde terceme etti.

O’ndan pek çok hadisçıkardı ki onlarda, duymayı açıklayan bir şey yok.

İkincisi:Nesai bu hadisi çıkardıktan sonra dediki, Muhrime b. Bukeyr’den başkasının rivayet ettiğini bilmiyorum. Yani İbnü’l-Eşbebabsından. Muhrime’nin babasından rivayeti onun kitabından bulmaktır. buna Ahmed, ibn-i Main ve diğerleri söyledi.

İbnü’l-Medinidediki:Babasından biraz duydu. İbn-i Hacer Takrib’te dediki0 Onun kendi babasndan rivayeti onnu kitabından bulmaktır. Bun uAhmed ve ibn-i Main ve diğerleri söyledi. Kaydedicisi dediki, onun mürsel olduğu şeklindeki birinci il’lal, sahabenin mürseli olduğu için merduddur. Sahabenin mürsellerinin de vasl hükmü vardır. Zikredilen mahmud b. Lebid’in sahabeden çok sayıda rivayeti vardır. Nitekim ibn-i Hacer Takrib’te ve diğerleri de

Muhrime’nin babasından rivayeti onun kitabında bulmasıdır, şeklindeki ikinci ilal ise:Müslim sahih’inde, Muhrime’nin babasından rivayeti olan pek çok hadis çıkardı. Müslümanlarda; reddi gerektiren açık bir gerekçe olmakdışında, Müslimin hadislerini kabul üzere icme etitler.

Gerçek olan hadisin sabit olduğudur. yoksa onunla istidlal, kendisini reddeder.

İkinci Vecih:Mahmud’un hadisinde; Peygamber (s.a.v)’in üçü uyguladığı şeklinde açıklamanın olmadığı ve onu kendisinin uygulamadığıdır.

Sehl’in hadisi, onu uyguladığı şeklinde açıkalm olan mezkur rivayetiten üstündür. Mübeyyen, mücmelden mukaddemdir. Nitekim usulde kaidedir. Aksine bazı alimler, üçün bir defada döşmesinde, mahmud’un bu hadisi ile gerekçelendiler.

Onunla istidlal yönü, onun lüzümü zannedilen üç talak olduğudur. Lazım olmasaydı, Peygamber (s.a.v) onun lazım olmadığını beyan ederdi. Çünkü beyanın, ihtiyaç vaktinden ertelenmesi caiz olmaz.

Üçüncü Vecih:Muhaddislerin imamı Muhammed b. İsmail el-Buhari, Sehl’in hadisini, şu sözü olan terceme altında çıkardı: “Üç talak cevazı verenlerin babı “Bu da onun; üçün bir defada uygulanması ile gerekçelenmede, li’an ile diğerleri arasında fark olmadığı düşüncesinde olduğuna delildir.

Dördüncü Vecih:Üçün bir defada vaki olduğuna delalet eden hadislerden gelcek olanlardır. İbn-i Ömer ve Hasan b. Ali’nin hadisi gibi.

Nitekim hepsi kelamdan hali değildir. Li’anın fesh değil, talak olduğunu söylenlerden bir kısmı; Ebu Hanife, Muhammed

b. el-Hasan, Hammad. Said b el-Müseyyib’ten de sahhi oldu. Nitekim onu Hafız ibn-i Hacer, Fethü’l Bari’de nakletti. dahhak ve Şa’bi’den de:Kendisini yalanlatırsa, hanımı kendisine döner.

Bütün bunlardan öğreniyorsun ki, Peygamber (s.a.v)’in üçün bir defada düşmesi üzerine olan Uveymir el-iclami takriri ile gerekçelenmenin reddi, ayrılmanın li’anın kendisiyle olduğundur. Ayrılmanın li’anın kendisiyle olduğuğunu kabul etsek bile, Peygamber’in (s.a.v) sükütunda delil olmadığını kabul etmiyoruz. Aksine deriz ki, bir defada düşmeseydi, onun bir defada düşmediğini beyan ederdi. Ya da daha önce geçtiği gibi, ayrılık li’anın kendisiyle olsaydı.

Onların delillerinden biri Aişe’nin Sahhi’te sabit olan, Rufa’e el-Kaizi ve karısı hakkındaki kıssa hakkında olan hadisidir.

Bunda “Dediki, ey Allah’ın Rasülü, Rufa’e beni boşadı. Takalımla geceledim.” Bunu buhari, et-Tercemetü’l-Mütekadime altında çıkardı.

Onun, talakımla geceledim, sözü açıktırki:O kadına, sen e.bette boşsun,dedi, Kaydedicisi dediki, açıktır ki bu hadisle isditlal elverişli değildir. Çünkü onun, talakımla geceledim, sözünden muradı, üç talakın bir defada hasıl olmasıdır.

Onu Bahri Kitabü’l-Edeb’te başka bir açıdan şöyle dediğini beyan etti:Üç boşamanın sonu il beni boşadı. Bu rivayet, talakımla geceledim, sözünden muradn onun bir defa vaki’ olmadığını açıklıyor. delillerinden biri, Aişe’nin sahih’te sabit olan hadisidir. onu Buhari, yine mezkur terceme altında çıkardı “bir adam karısın üç (defa) boşadı.

Kadın evlenip boşanıverdi. Peygamber (s.a.v)’e, birincisen helal oldumu, diye soruldu. Hayır, birincisiyle ilişkile girdiği gibi (onunla da) ilişkiye girinceye kadar (olmaz), dedi. “Onun ..sözü, açıktır ki topyuca oldu. Yakında takdim etmişizdir ki bazı sahih rivayetler onun toplu değil üç ayrı (talak) olduğuna delalet etti. bu itiraz’ın reddi, Rufa’e’den başkasının da başına, Rufa’e’nin başına gelenin geldiği iddiasıyladır. Birden çok olmasınnı vesonunucu hadisin başka bir kıssada oluşunun mani’i yoktur. Nitekim bunu hafız b. Hacer Rufa’e kıssasında şunları söyled:Bu adis manfüz idiyse sıyakından açıktır ki o başka bir kıssadır ve Rufa’e el-Karzi ve Ru idiyse sıyakından açıktır ki o başka bir kıssadır ve Rufa’e el-Karzi ve Ru idiyse sıyakından açıktır ki o başka bir kıssadır ve Rufa’e el-Karzi ve Rufa’e en-Nadri’nin ikisini de başına eşinden boşanma vaki’ oldu. O ikisinden biri Abdurrahman b. Zübeyr ile evlendi. O da o kadına dokunmadan onu boşadı. Şahısların farklılaşmalarına rağmen ikisinin kıssasında hüküm birleşiktir. Bununla; ikinisin zannen tekleştirenin hatası ortaya çıkıyor. Ondan aktarım bitti.

Delillerinden biride Nesai’nin mahmud b. Lebid’den çıkardığıdır.

Dediki:“Peygamber’e (s.a.v); karısını toplu olarak üç talakla boşayan adamdan haber verildi. Bunun üzerine öfkelenerek ayağa kalktı ve dediki; ben aranızda duruyorken Allah’ın kitabıyla mı oynanıyor? “Bununla istidlalin yönünün şu olduğunu takdim ettik:Boşayan, toplu üçün vaki olduğunu zannediyor.

Eğer düşmesiydi, Peygamber (s.a.v) onun düşmediğini eyan ederdi. Çünkü beyanın, ihtiyaç vaktinden ertelenmesi caiz olmaz.

Mahmud’un bu hadisi hakkında ibn-i Kesir demiştir ki:İsnadı iyidir. Hafızda Bulüğu’l-Meram’da dediki: Ravileribimarın, Fetihde’de adamları sikadır, dedi. Eğer denilse ki; Peygamber (s.a.v)’in öfkelenmesi ve boşanmış kadınlara bunun birleştirilmesininAllah’ın kitabıyla oynamak olduğu şeklindeki açıklaması, onun düşmediğine delalet ediyor. pegyamber (s.a.v) de “kim işimizde onda olmayan bir şey ihdas ederse o merduddur. Cevab: Başlangıçta yasak oluşu, olduktan sonra vuku’u ile çelişmez. ibn-i Ömer’den şu gelen de ona delalet ediyor. O’na sorna: Eğer onu üç talakla boşadıysan senden başka biri nikahlayıcaya kadar sana haram olmuştur. Sende Allah’ın sana kadının talakı konusunda emretitğine isyan ettin, dedi. Özelliklede Hakim’in görüşüne göre:O merfu’dur. Ve bu sahihte ibn-i ömer’den sabit oldu. Allahın izniyle birazdan gelcek olan Darekutni’deki hadisi bunu te’yid ediyor. Nebi (s.a.v) ona dediki:Senden beyan olmuştu ve ma’siyet olur. Yine ibn-i Abbas’tan saih bir isnadla gecek olanda bunu teyid ediyor. Bir devada vaki olan üç hakkında O’na sorana dediki:Sen Allah’a karşı samimi olmadın ki sana bir çıkış göstersin. Rabbine isyan ettin. Karın bain (talakla ayrıldı) senden Özetle, söz konusu maiseyit irtikab edene uygun olan, gerektirmezlikle zorlaştırmadır, hafifletme değil. Delillerinden biri, Darekutni’nin ibn-i Ömer’den çıkardığıdır:O dediki:“Dedim ki:Ey Allah’ın Rasulü, eğer onu üç talakla boşarsam,onu geri almam bana helal olur mu?Dediki:Hayır, senden beyan oldu ve msiyet (işlemiş)olursun “Ata el-Harasani isnadındada ihtilaf edilmiştir.Tirmizi onu sika bulmuştur. Nesai ve Ebu Hatim dedik:Fena değil. Said b. El Müseyyib onu yalanlamşıtır. Birden çok kişi de onu zayıf buldu. Bu hari dediki Malik’in kendisinen rivayet ettiklerinden değildir. Şu’be dediki, unutkan idi.

İbn-i Hibban dediki, Allah’ın hayırlı kullarından idi. ne varki Vehmi çok, hafızası kötü idi. bilmeden hata ederdi. Rivayetinde bu çoğalınca onunla delil getirme batıl oldu. Aynı şekilde zikretilen Ata’nın kendisinde yalnız kaldığı “Eğer onu boşarsam” sözünün hadisten hüccet naktasında onunla ortak olmuşlar fakat mezkür eklemeyi zikretmediler. İsnadında da şuayb b. Züreyk eş-Şami vardır ki oda zayıftır. bu hadisin ahlakımda Abdülhak, isnadında ma’la b. Mansur olduu ile illetli bulmuştur. dediki: Ahmed onu yalanıcılıkla suçladı. Kaydedicisi dediki,zikrediln aata el-Horosani, Mülim’in Sahih’indeki adamlarındandır. Ma’la b. Mansur ise; onun hakkında ibn-i Hacer, et-Takrib’te dediki güvenilir, aziz; fakihtir. Kadı olması istendi, imtina etti. Ahmed’in onu yalancılıkla suçladığını zanneden hata eder. Şeyhan ve topluluğun geri kalanı ondan aktarmıştır. şuayb b. Zerik Ebu Şeybe eş-Şami hakkında ise ibn-i Hacer et-Takrib’te dediki, sadıktır, hata eder. Böyle olanda merdüdü’l- hadis değildir. Özellikle de rivayeti, Sehl’in hadisinde geçenlerle ve Beyhaki’nin Hasan b Ali’den yaptığı rivayetlerle desteklenmiştir. O, Sünenü’l-Kübra’da şunları dedi:Bize Ebu’l-Hasan b. Ahmed b. Abdan haber verdi:Ben Ahmed b. Ubeyd es-Saffer, ben ibrahimb. Muhammed el-Vasiti, ben Mühammed b.Hamid er-Razi, ben Seleme b. el-Fadl, A’mr ibn-i ebi Kaystan, ibrahim b. abd el-A’la’dan, Suveyd b. ⁄ufle’den. Dediki:Aişe elHus’amiye, Hasan b. Ali’ninyanında idi. Ali (r.a) öldürüldüğünde dediki, hilafetsana kutlu olsun. Dediki, Ali’nin ölümü ile alay ediyorsun. Git, sen boşsun, yani üç (talakla)Dediki:Bunun üzerine elbiselerine büründü ve iddeti bitinceye kadar oturdu. O da ona (Aişe’ye) mihrinden kalanları ve sadaka olarak ve on bin gönderdi. Peygamber ona geldiğinde (Aişe) dediki, ayrı sevgilidenaz bir meta. Ona Aişe’nin sözü ulaştığında ağladı, sonra dediki:Eğer ben dedemden duymasaydım yada babam, O’nun “Hangi adam karısını kuru’larda üç talakla yada mübhem üç talakla boşarsa, başka bir eşle evleninceye kadar ona helal olmaz” dediğini duyduğunu bana aktarmasaydı onu (Aişe’yi) geri alırdım.

Aynı şekilde Ami b. Şemr’den, Ömer b. Müslim ve İbrahim b. Abdu’l- A’la’dan, Suveyd b. ⁄ufle’den rivayet etti. Ondan aktarım bitti. Bu isnad, içinde Muhammed b. Hamid b. Hayyan er-Razi olduğu gerekçesiyle zayıf bulundu. ibn-i Hacer el-Takrib’te onun hakkında, zayıf bir hafızdır, dedi. İbn-i Mü’in onun hakkında iyi görüşlü idi. Onda aynı şekilde seleme b. el-Fadl el-Ebreş, Mevla el-Ensar, Kadi er-Rayy vardır. Onun hakkında Takrib’te dediki:Sadıktır, hatası çoktur. Bundan başka şekillerdede rivayet edildi. Et-Taberani, Suveyd b. ⁄ufle’nin hadisinden, benzerini rivayet etti. İshak ilan-i Raheveyh hadisi zayıf buldu. İbn-i Ömer’in zikredilen hadisi alındı. Aynı şekilde sahih’te ibn-i Ömer’in şöyle dediği sabit oldu:“Eğer onu boşadıysan, o başka bir eşle evleninceye kadar sana haram olmuştur. Ve sen, Allah’ın sana talak konusunda emrettiğine isyan ettin.” Özellikle de Hakim’in görüşüne göre:O merfu’dur. İbn-iÖmer’in mezkur hadisine göre de, o tartılışırdır.

Bazı ilim ehlinin; üç talakın bitişik değil, ayrık olduğuna hamlederk, sahih olsa bile delil olamaz yönündeki zikrettikleri, (gerçeklerden) uzaktır. Hadis, onun bitişik olduğu noktasında apaçıktır: Çünkü ibn-i Ömer ayrık üç (talaktan)sormaz. Zira bunun haram olduğu, kendisine gizli bir şey değildir ve tartışılmaz da. Onların delillerinden biride Abdurrezzak’ın, Musannıfında Ubade b. es-Samit’ten çıkardığıdır. “dediki :Dedem karısını bin talakla boşadı. Bunun üzerine Rasululah (s.a.v)’e gitti ve bunu ona anlattı. peygamber (s.a.v) de dediki:Deden, Allah’tan korkmadı. Üçü onundur. 997’si ise düşmanlık ve zulümdr. allah dilerse ona azab eder, dilerse de affeder.” Bir rivayette de:Baban Allah’tan korkmadı. ondan, sünnete aykırı olarak, üç (talakla) boşandı. 997’si ise boynunda günahtır. İsnadında Yahya b. el,Alla; Ubeydullah b. el-Velid ve ibrahim b. Ubeydullah vardır ve bunlarda hiçbiri ile e delil getirilimez.

Onu bazıları Sadaka b. Ebu Umran’dan, ibrahim b. Ubeydullah’tan İbn-i Ubbade es,samit’ten, (oda) babasından, (oda) dedesinden rivayet etti.

Delillerinden biride ibn-i Mace’in Şa’bi’den rivayet ettiğidir. Dediki:Fatıma binti Kaysa, bana talakından sözet, dedim. Kocam Ye’mene giderken üç talakla beni boşadı, Peygamber (s.a.v) de bunu caiz gördü, dedi.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin