Allah'ın İsim Ve Sıfatları:
Allah Teâlâ'nın isimleri ve sıfatları vardır. O'nun hiçbir ismi ve hiçbir sıfatı hadis değildir.
Yâni Allah'ın bütün sıfatları ve isimleri ezelidir, başlangıcı yoktur. Ebedîdir, sonu yoktur. Allah'ın isimlerinden herhangi bir isim, sıfatlarından herhangi bir sıfat yenilenmemiştir. Çünkü Cenabı Allah'ın varlığı kendindendir; zatında ve sıfatında kâmildir, noksansızdır. Onun bir sıfatı yaratılmış olsa, yahut bir sıfatı zail (yok) olsa, o sıfatının yaratılmasından önce ve yok olduktan sonra Allah Teâlâ'nın kemal makamında noksan olması gerekirdi. Bu ise Allah hakkında muhaldir. Allah'ın bütün sıfatları ezelîdir, ebedîdir. Bura da meşhur bir soru bahiskonusudur. O soru da şudur: Allah'ın kelâmı Kur'an-ı Kerîm'de zikredilen haberler çoğunlukla mazi lâfzı ile gelmistir. Meselâ;
“Biz Nuh'u kavmine gönderdik.”.
Hz. Musa'dan hikâyeten:
“Firavn Allah'a isyan etti.” gibi. Mazi lâfzı ile, bulunmayan bir şeyden haber vermek yalan konuştuktan sonra olur. Allah üzerine yalan ise muhaldir.
Bu sorunun cevabı şöyle yazılıdır. Allah'ın haber vermesi ezelde mazi, hal, yahut istikbal ile vasıflanmaz. Çünkü Allah hakkında zaman yoktur. Allah'ın verdiği haberler, şimdiki zaman, istikbal ve geçmiş ile ancak lâ yezalde gelecekte ezeli olarak tâalluk ettiği eşyaya göre vasıflanır. Bu şekilde Nuh âleyhisselâm'ın peygamberliği ile alâkalı olarak ondan haber vermek mutlak olarak Allah'ın zatı ile kâim olmuştur. Mutlaktan kasıt, zamanla kayıtlı olmadan, demektir. Bu haber verme keyfiyyeti ezelde ebedî olarak bakîdir. Nuh aleyhisselâm'ın gönderilmesinden evvel, Nuh'a delâlet eden ibare var idi, ki o da “Biz peygamber göndereceğiz” ibaresi idi. Nuh Peygamber olarak gönderildikten sonra bu ibare “Biz gönderdik.” oldu. Burada değişiklik. Allah'ın zatı ile kaim olarak verilen haberin şeklindedir yoksa haber vermede bir değişiklik olmamıştır. Bu, Allah'ın ilmi hakkında, Nuh aleyhisselâm'ın peygamber olarak gönderileceğini ezelde bilmesi O'nun zatı ile kâimdir, demen gibidir. Bu ilim ebediyyen bâkidir. Bir görüşe göre de Nuh aleyhisselâm varlığı hakkındaki bilgi var olacak, tarzındadır. Var olduktan sonra bu bilgi ile Allah onun var olduğunu, peygamber olduğunu bilir. Değişiklik bilgide değil, bilinendedir.
Bütün Sıfatlar Ezelidir:
Allah Teâlâ'nın ilim sıfatı ile eşyayı bilmesi gerçektir. İlim sıfatı ezelde Allah'ın sıfatıdır.
Allah her şeyi ezelî sıfatı olan bilgisi ile bilir, cehaleti doğuran bilgi ile değil. Allah'ın ilmi ezelidir, ebedîdir, ziyade ve noksanı kabul etmekten münezzehtir. Bilgi sahiplerinin bilgisi böyle değildir. Artma ve eksilme kabul eder.
Kudret sıfatı ile Allah'ın her şeye gücü yeter. Kudret sıfatı Allah'ın ezelî sıfatıdır.)
Allah zatî ve kudsi olan kelâmı ile konuşur. Kelâm sıfatı ezelde Allah'ın sıfatıdır.
Allah, Tahlîk Yaratma sıfatı ile vasıflanmıştır. Yaratma sıfatı ezelde Allah'ın sıfatıdır.
Allah yaptıklarını fiil sıfatı ile yapar, fiil, ezelde Allah'ın sıfatıdır.
Yâni Allah bir şeyi ilk olarak yarattığı ve sonunda yaptığı zaman, onu ancak ezelî sıfatı olan fiil sıfatı ile yaratır. Yaratıldığı zaman sonradan olma bir fiil ile ve sıfat ile değil. Çünkü Allah Teâlâ'nın ilim, kudret, halk ve fiili, bilinen, yaratılan, güç yetirilen ve yapılanların hadis olması ile hadis olmaz.
İşi yapan Allah Teâlâ'dır.İşinde, sanatında ve hükmünde O'na kimse ortak olamaz.
Fiil sıfatı ezelde Allah'ın sıfatıdır. Yapılan işler ise yaratıktır. Allah'ın işi ise yaratık değildir.
Yâni Allah'ın işi sonradan olma değildir, belki sahibi gibi kadîmdir. Zira yapılan işin yaratılmış olmasından, iş yapmanın yaratılmış olması gerekmez. İmam Âzam'ın kelâmında şu noktaya işaret vardır. Eğer Allah'ın işi yaratılmış olsaydı, yaratanların da birkaç tane olması lâzım gelirdi. Halbuki Allah Teâlâ'nın, her şeyin yaratıcısı olduğu sabittir. Allah zatında, sıfatında ye işlerinde hirdir, eşsizdir. Ne gariptir ki İbn-i Humam bu kelâmdan gafil olarak şöyle demiştir:
Ebû Hanîfe'nin sözünde Tekvin sıfatının kadim ve önce geçen sıfatlar üzerine zaid olduğu hususunda bir açıklama yoktur. Ancak müteahhir âlimlerinin (sonradan gelen âlimlerin) kabul ettikleri şu sözü vardır: Allah Teâlâ, yaratmadan evvel de yaratıcı idi, rızık vermeden evvelde rızık verici idi.
Eş'ariler diyorlar ki; özel bir yere tâalluk etmesi itibariyle Tekvin sıfatı, kudret sıfatından ayrı değildir. Tahlîk (yaratma) sıfatı, yaratılana tâalluku itibariyle kudrettir. Tarzik (rızık verme) sıfatı da böyledir. Eş'ariler diyorlar ki; Allah'ın ef'al (işler) ile ilgili sıfatı sonradan meydana gelir. Çünkü bu sıfatlar, kudretin tâallukundan ibarettir. Tâalluk ise sonradan olmadır.
İbn-i Humam rahimehullah diyor ki; Hanefîlerin, Tekvin sıfatını açıklarken bu sıfatın tesire delâlet eden sıfatlar olduğunu zikretmeleri Eş'arilerin sözünü nefyetmez ve Tekvin sıfatının beraberinde tâalluk eden kudret ve iradeye raci olmayan başka sıfatların bulunmasını da gerektirmez. Belki Ebû Hanîfe'nin kelâmı, Tahavî'nin naklettiğine göre, Eş'arilerin bu sıfatlardan anladıkları şeyi ifade ediyor, şöyle diyor: Allah Teâlâ sıfatı ile ezelî olduğu gibi, bu sıfatlarla vasıflanmasında ebedîdir. Mahlûkatı yarattığından bu yana, Hâlık ismini almış değildir. Allah, berâyayı (yaratıkları) yarattığından beri Bari adım almış da değildir. Belki Allah terbiye edilen yokken Rab, yaratılan yokken Hâlık ismi ile sıfatlanmıştır. Nitekim Cenabı Hak, ölüleri dirilticidir. Allah Teâlâ, bu ismi ölüleri diriltmeden evvel almıştır. Halık Yaratıcı ismi de böyledir. Allah mahlûkatı yaratmadan önce bu ismi almıştır. Şüphesiz Cenabı Hak, her şeye gücü yetendir.
Allah'ın Sıfatları Yaratılmış Değildir :
Allah'ın sıfatları, ezelde yaratılmış değildir. Allah'ın sıfatlarının yaratılmış olduğunu söyleyen, yahut bu konuda duraklama gösteren, yahut şüpheye düşen kimse kâfir-i billâhtır.
Zira kul, Allah'ın zatını ve bütün sıfatlarını şanına yakışır şekilde tanımak zorundadır. Ancak küfrü gerektiren, bilmemek ve şüphe etmek, yukarıda yazılı meşhur sıfatlara mahsustur. Bu sıfatlar da hayat, ilim, kudret, kelâm, semi', basar, irade, tahlîk, tarzîk sıfatlarıdır.
Dostları ilə paylaş: |