Kurân Hıfzı İçin Temel İlkeler 1- Amelde İhlâs
Yani amacımız sadece Allah’ın rızasını kazanabilmek olmalıdır. Küçük yaştaki çocukların bu meseleyi tam olarak anlayabilmeleri biraz güç olduğundan, onların Kurân’ı hıfzetmede nasıl bir niyetlerinin olduğu hiç önemli değildir. Dolayısıyla onlara istedikleri hediyeleri vererek bu işe teşvik etmenin hiçbir sakıncası yoktur. Tabi ki biraz büyüdüklerinde artık onlara da tedrici olarak Kurân hıfzetmenin amacı anlatılmalıdır.
2- Ayetlerin hıfzedilmesi
Hıfzetmek istediğimiz her bir ayeti, bir masum veya bir şehidi düşünerek ve sevabını onun ruhuna hediye ederek ezberlemeliyiz. Bunun hem daha fazla sevabı olur hem de o yüce insanlar bize şefaatçi olacağından ilahi rahmet ve berekete ulaşmamızın yolu açılır. Ayrıca daha çabuk bir şekilde Kurân’ı hıfzetmiş oluruz. Misal olarak Fatiha suresini ezberlemek istiyorsak ‘Bismillahirrahmanirrahim’i Hz Muhammed (s.a.a) ve Hz Hamza’yı niyet ederek; ‘Elhamdu lillahi Rabbil Alemin’i Hz Ali (a.s) ve Hz Cafer Tayyar’ı niyet ederek ve…hıfz edebiliriz.
3- Allah’ın sonsuz kudretine tevekkül etmek 4- Dua
De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?"[1]
[1] - Furkan suresi 77 Usul-u Kâfi kitabının dördüncü cildinin ‘Kitab’ud Dua’ bölümünde 1. hadiste ‘Kurân hıfzı için’ bir dua rivayet edilmiştir.
5- Sade ve helâl yemek
Sade ve temiz bir yiyecek hafızanın güçlenmesi için son derece etkilidir.
6- Düzenli ve dakik bir program
Düzenli bir program olmaksızın hedefe ulaşmak zor, uzun veya imkansız olur. Her gün belirli bir saat ve muayyen bir süreyi Kurân hıfzı için ayırmak gerekir.
Uygun fırsatın doğmasını beklemeyin, uygun şartları kendiniz oluşturun.
Hatta bir günlük bile programınızı aksatmamaya gayret gösterin.
7- Azim, himmet, istikamet, ümit ve çaba
Bir işi gerçekleştirebilmek için, o işe ilgi ve alaka duymanın yanı sıra, bütün gücünüzü ona yoğunlaştırmanız ve sabırla ilerlemeniz şarttır.
İyi ve çabuk hıfzetmek için dikkat ediniz:
* Sade, hattı güzel ve okunaklı bir Kurân’dan faydalanın.
* Kurân’ın açıklamasını bilmeyenler, ayetlerin altında meali verilmiş olan bir Kurân edinsinler. Elbette söz konusu mealde verilen ayet numaraları Arapça metinle uyumlu olmalıdır.
* Kurân sayfaları beyaz olmamalıdır; çünkü gözün yorulmasına sebep olur.
* Kurân hıfzı esnasında zihin meşgul olmamalıdır. Kurân hıfzında başarıya ulaşmanın en temel faktörlerinden biri, zihnin her türlü meşgaleden uzak olması ve tam bir konsantrasyonun sağlanmasıdır.
Zihni meşgul eden faktörlerin ( açlık, susama, heyecan, yorgunluk vb.) giderilmesi ve uygun zaman ile mekânın seçilmesi konsantrasyonun sağlanmasında çok etkilidir.
* Kurân hıfzederken abdestli olun.
* İmkân dâhilinde kıbleye doğru oturun.
İmam Cafer Sadık’tan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Kurân kârisinin üç şeye ihtiyacı vardır: ‘Huşu dolu bir kalbe, sakin ve her türlü meşgaleden uzak bir bedene ve tenha bir mekana!’
32- Çocukları yalancılıkla itham etmekten kaçının. Çünkü çocuğun 5 yaşına kadar gerçek anlamda ve kasıtlı yalan söylemesi oldukça nadir görülür. O, sadece hayallerini dile getirir, oyun oynamak, başkalarının dikkatini çekmek ve kendisini göstermek ister, hepsi bu.
33- Çocuğun yorucu sorularına baştan savma ve hatalı cevap vermek, ondaki merak ve araştırma duygusunu zayıflatır.
34- Tartışma ve çekişmeye girmekten - bilakis evlatlarınızın yanında- uzak durun. Çünkü bu davranışınız, onu derinden etkileyip üzmekte ve şahsiyetini olumsuz yönde değiştirmektedir.
35- Çocuk, ‘ölüm’ kelimesinden - özellikle de baba ve annesinin ölümünden - şiddetli derecede korkar. Öyleyse zarureti yoksa kendi ölümünüzden ve ümitsizliklerden ona söz etmeyin. Tabi ki onun anlayacağı dilde, ölüm gerçeğini de anlatın.
36- Evlatlarınızın yeteneklerini keşfedin ve bu yetenekleri geliştirmesi yönünde ciddiyetle çalışın.
37- Maddi açıdan çocukları yolsuzluğa düşürecek derecede temin etmek veya tamamen onları ihmal etmek; her ikisi de tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
38- Çocuğun tek ümit, neşe ve sevinç kaynağı, anne-babasının sevgisidir. Hiçbir güç ebeveynin muhabbeti kadar, çocuğun kalbini yatıştırıp sakinleştiremez ve hiçbir musibet onların sevgisinden bir kısmını veya tümünü kaybetmek kadar onu muzdarip ve rencide edemez.
Dolayısıyla ebeveyn, bu alanda başarılı olabildikleri takdirde, evlatları sadece çocukluk yıllarında değil, hatta büyüdükleri zaman bile onları üzmezler ve onları üzecek davranışlardan kaçınırlar.
Şu halde çocuklara gösterilen muhabbet ve sevgi, onların ruhsal ihtiyaçlarını gidermekle birlikte, ebeveyne itaat etmelerini de sağlamaktadır. Yüce Allah, ümmetin babası olan peygamberimize şöyle buyuruyor:
‘Allah'ın rahmetiyle onlara karşı (sevgi göstererek) yumuşak davrandın, yoksa kaba ve katı yürekli olsaydın mutlaka yanından dağılıp giderlerdi.’[1]
Elbette şunu unutmamak gerekir ki haddinden fazla sevgi göstermek de doğru değildir. Zira sevgisizlik ve sertlik gibi, sevgide ifrat edip aşırı davranmak da yıkıcıdır. Öyleyse sevin ama aşırıya gitmeden. İtidalli davranın ki çocuklarınız gelecekte kendi ayaklarının üzerinde durabilsinler.
İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: ‘ Babaların en kötüsü, evlatlarına gösterdiği sevgi ve muhabbette haddi aşarak ifrat edenlerdir…’[2]
39- Ebeveyn, çocuğun gelişim sürecine uygun olacak şekilde ona serbesti vermelidirler; onu kendi haline bırakmalılar. Böylece koşarak, oynayarak fıtri olarak taşıdığı özgürlük ve yaratıcılık ruhunu geliştirir, kendine güven kazanır. Fakat haddini aşmaması ve gücünü kötüye kullanmaması için, normal ölçüde onu gözetmeleri de gerekir.
Bazı ebeveynler, çocuğu terbiye etme sorumluluğundan kaçmak veya ona gösterdikleri yersiz muhabbetten dolayı, çocuğu bir süre kendi haline bırakırlar; dilediğini yapar, dilediğini kırıp döker, dilediğini söyler. Ancak çok geçmeden, çocuk büyür; ancak yaşam görevleri hakkında en ufak bilgisi yoktur. Sonra sürekli olarak ona öğüt vermeye sorumluluğunu göstermeye çalıştıkları halde istedikleri sonucu alamazlar.
Bazı ebeveynler de çocuğu yeterli ölçüde serbest bırakmazlar; ona keşfetme ve kendi işlerini yapma fırsatını vermezler. Onun çocukça yaptığı her işine müdahale ederler. Bunların her ikisi de çocuğun terbiyesi konusunda yanlış yapmaktadırlar. Dolayısıyla olumlu sonuç alamazlar.
40- Çocuğu terbiye etmek ve ona dini vecibeleri öğretmek ebeveynin vazifelerindendir. Bu konuyu ihmal edenler, imamlarımız (a.s) tarafından kınanmış ve serzeniş edilmişlerdir.[3]
Kurân ve Ehlibeytin emirlerine uyan evlatlar istiyor isek, çeşitli yollarla onlarda sevgiyi ihya edelim. Sevgi ve muhabbet ise, ancak tanıma ve marifetle olacağından, onlara bu değerleri tanıtma konusunda çaba sarf edelim.
[1] - Al-i İmran suresi 159
[2] - Tarih-i Yakubi c. 3 s. 53
[3] - Müstedrek’ül Vesail c. 15 s. 164
Çocuklara Ehlibeyt Sevgisini Kazandırma Yolları
1- Çocuğun ana rahmine düşme anı, hamilelik günleri ve ebeveynin ruh halleri çocuğun üzerinde çok etkili olabilir. ( Bu konuda daha önce belirttiğimiz nükteleri okuyup amel etmenin yanı sıra, annenin yediği şeylere dikkat etmesi, imamlar adına açılmış ihsan sofralarından teberrük olarak yemesi, dini toplantılara katılması, işittiği seslere dikkat etmesi, bebeğine süt verdiğinde Kurân ve mersiye dinlemesi ve… gibi konuları tavsiye ediyoruz.)
2- Fırat suyu ve Kerbela toprağı ile bağ kurması.
3- Alaka ve sevgiden faydalanmak. Yani çocuklara, imamlarla irtibat kurmanın insanı Allah sevgisine götüreceğini, dolayısıyla Allah’ın sevgilisi olabilmenin şartının, Ehlibeyti sevmek olduğunu açıklamak gerekir.
4- Ehlibeytin (as) kendi dostlarına gösterdiği lütuftan söz etmek gerekir.
* İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Birisinin, kendi aile fertlerini tanıdığı gibi biz de kendi Şialarımızı çok iyi tanırız.
* Ali Şiaları, insanların susuzluktan kıvrandığı kıyamet gününde suya kanarlar, kurtuluşa ve muratlarına ererler.
5- Ehlibeytini sevmenin faziletleri ona anlatılmalıdır.
* Her kim Al-i Muhammed sevgisi üzerinde ölecek olursa şehit olarak ölmüştür.
* Her kim Al-i Muhammed sevgisi üzerinde ölürse kabrinden cennete iki kapı açılır.
İnsanın değeri gönül camında taşıdığı aşka bağlıdır. Sevdiği ve aşık olduğu şey ne kadar pahalı ve değerli olursa, onu taşıdığı için kendisi de o ölçüde değer kazanır.
6- Bu muhabbete duyulan ihtiyaç ve faydaları anlatılmalıdır.
İnsan, genellikle işindeki düğümü çözeceğine ve kendisine bir yarar sağlayacağına inandığı yere gider. İmamlar (a.s) bizim en sıkıntılı anlarımızda ve yardıma ihtiyaç duyduğumuz en kritik durumumuzda yardımımıza ulaşırlar.
Peygamberimizden şöyle nakledilmiştir: Benim ve Ehlibeytimin sevgisi, ıstırap ve korkunun son derece büyük olduğu yedi yerde fayda sağlar: Ölüm anında, kabirde, kabirden kalkıldığı sırada, amel defterinin verildiği anda, hesap anında, mizanın başında ve sıratta.
7- Çocukların bazı işlerini takdir etmek ve teşvikte bulunmak suretiyle onlara Ehlibeyti örnek göstermek. Peygamberimiz, namazında Yüce Allah’a çok ulvi ve yüce manalı sözcüklerle yalvaran bir bedeviyi gördü. Duası bitince onun yanına yaklaştı ve kendisine bir parça altını hediye etti ve şöyle buyurdu: Bunu sana vermemin sebebi, senin Yüce Allah’ın dergâhında O’na çok güzel ifadelerle yalvarışta bulunmandır. (Elbette teşvikin rüşvete dönüşmemesine dikkat edin.)
8- Terbiye edicinin hal, tavır ve hareketlerinin dolaylı bir eğitim etkisi vardır.
9- İmamların doğum ve şehadet günlerinde meclisler düzenlemek, bu tür toplantılara iştirak etmek ve ettirmek.
Aşura günü, Gadir-i Hum günü ve İmam Mehdi’nin doğum günü gibi münasebetlerde düzenlenen programlara katılmanın büyük etkileri vardır. Aynı şekilde hayatımızdaki güzel günleri imamların hayatı ile ilintilendirmek, sünnet ve evlenme gibi bir insanın hayatı boyunca unutamayacağı mutlu günleri imamlarımızın doğum gününe tevafuk ettirmenin tesiri oldukça fazladır. Yine çocuklarımızın mükellefiyet yaşına varmalarını kutlamak istediğimizde, bunu imamlarımızdan birinin doğum gününe tekabül edecek şekilde organize edecek olursak; bu kutlama anında tatlı şeyler dağıtır ve çocuklara hediye verdiğimizde, dolaylı olarak o imamımızın ismini de öğretmiş ve bunu onların zihninde unutulmaz bir hatıra olarak kaydetmiş oluruz.
10- İnsanın kemale olan fıtri isteği, özellikle gençlik yıllarında onu, üstün meziyetteki insanlara doğru cezp etmektedir… İşte bu noktada onun idealist duygusundan faydalanarak, Ehlibeyt (a.s) vasıtası ile bu boşluğunu doldurmak gerekir.
İmamlarımız (a.s) Yüce Allah’ın kemal ve cemalinin tecellileridir. Onların göstermiş olduğu kahramanlıklar, faziletler, mucize ve kerametler, hastalara şifa vermeleri, sıkıntıları gidermeleri, Allah katındaki şefaatleri ve onlara tevessül edenlerin hacetlerine ulaşmaları gibi konuların anlatılması, gençlerin onlara yönelmesi hususunda etkilidir.
Kurân-ı Kerim, bu terbiye yöntemine şu ayette işaret etmekte ve peygamberi bizlere örnek olarak sunmaktadır:
‘Andolsun ki Allah'ın Resulünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var, o, size en güzel bir numune ve Allah'tan mükâfat umana ve ahiret gününde mükâfat umana ve Allah'ı çok çok anana da en güzel bir örnektir o.’[1]
11- Muhabbetten uzaklaştıran faktörlerden kaçınmak.
Muhabbeti sağlayacak programların yanı sıra, nefrete yol açacak işlerden de kaçınmak gerekir. Mesela, İmam Hüseyin (a.s) adına düzenlenen toplantının çok yorucu ve usandırıcı olması veya Ehlibeyt adına düzenlenen programlarda çocuklara kötü davranılması; bazı dini işlerin zorla ve cebren yaptırılması gibi ‘muhabbet bağını’ koparacak yanlış uygulamalardan kaçınmak gerekir.
12- Manevi bir atmosferin oluşturulması.
Çocukları kendi hallerine bırakacak olursak belki de hiç Ehlibeyte yönelmeyecek, dua ve tevessül toplantılarına katılmayacaktır. Fakat onları cezp edip bu atmosfere sokacak programlar düzenleyebiliriz. Mesela ziyaret kafilesi düzenleyip ‘imamların haremlerine gideceğiz ve falan büyük şahsiyetleri ziyaret edeceğiz’ derseniz bu vesileyle onları arzu ettiğiniz manevi atmosfere sokabilirsiniz. Onlar, katıldıkları bu programlardan son derece etkileneceklerdir.
13- Kitap tanıtımı, makale ve şiir hazırlanması. ( Bunu, özet çıkarma, okuma, makale ve hatıra yazma dallarında yarışma düzenlemek suretiyle yapmak da mümkündür.)
14- Görevli gruplar oluşturmak. Örneğin, bir mahallede İmam Hüseyin’in yasını tutanlara su ve şerbet dağıtmak için kurulmuş platformda görevli olmak.
Yüce Allah’tan Sizlere, Salih Evlatlar Vermesini Temenni Ederiz
SON
Aslıhan Keykubatlı
[1] - Ahzap suresi 21
Dostları ilə paylaş: |