HADİSİN SENEDİ:
Bu hadis sıhah ve müsnedlerde çeşitli senedlerle naklolmuştur. Abdullah b. Yusuf b. Muhammed Hanefi “Tahric-i ehadis-ul Keşşaf” adlı kitapda bu hadisin senedlerini toplamış ve herkesden fazla bu hadis üzerinde durmuştur.
Bazı hadisçiler bu rivayetin senedlerini sahih bulmamış ve şöyle demişlerdir; Hadisin bütün muhtelif senedlerinde bulunan raviler zayıf ve meçhul kişilerdir. İşte bunun için böyle bir hadis istidlalolunmağa layık değildir. Bu grubun başında “El-Fesl fil ehva vel-milelu adlı kitabın müellifi İbni Hazm gelmektedir. Başka bir grup ise hadisteki senedlerin çeşitli oluşuna iktifa etmişler. Ve onu müstefiz rivayetlerden hesap etmişlerdir.
Sahih-i Buhari ve Müslime müstedrek yazan Hakim Nişaburi mezkur hadisi Buhari ve Müslimin sahih olarak kabullendikleri senedlerle nakletmeye çalışmıştır. O, Halid Tehan, Muhammed b. Amr, Ebu Seleme ve Ebu Hureyre’ nin Resulü Ekrem (s.a.a)’den şöyle naklettiklerini demiştir; “Yahudileryetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya bölünmüşlerdir. Nesranilerde yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır. Benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya bölüneceklerdir.”
Daha sonra Hakim Nişaburi şöyle diyor; Bu hadis Müslimin şartlarına göre sahihtir. Ama Buhari ve Müslim bu hadisi nakletmemişlerdir. Hakim mezkur hadisi iki ayrı senetle de nakletmiştir. Onların birisinin senedinde Abdurrahman b. Ziyad, ve diğerinde ise Kesir b. Abdullah vardır. O şöyle diyor; Bu ikisinin rivayetiyle ihticac olunmaz.729[729]
Bu senetlerde bulunan her raviyi araştırmak ve incelemek zorluklarla içiçedir. Araştırdığımız takdirde, noksanlıktan uzak olmayan bir senet de bulmak mümkün olmayabilir. Ama hadis çeşitli senetlerle her iki fırkanında (Şia- ehli Sünnet) kitaplarında naklolunduğu için hadisi müsteviz hadis diye adlandırabiliriz.
Şia alimlerinden mezkur hadisi Şeyh Saduk “Hisal”730[730] da, Allame Meclisi “Bihar-ul Envar da”731[731] çeşitli senetlerle nakletmişlerdir. İşte bu sebepten dolayı hadisin senedinin sıhhatinin noksanlıkları hallolunabilir.
HADİSİN METNİ:
Hadisin metnindeki sakıncalı durum onun senedindeki noksanlıktan az değildir. Bu hadisin naklinde bir çok ihtilaflar ortaya çıkmıştır. Hadisin metni üzerindeki ihtilaflar aşağıdakilerden ibarettir;
-
Ehli Kitab’ın Fırkalarının sayısı: ilk ihtilaf Ehli kitap ve İslam ümmetinin fırkalarının sayısı hakkındadır. Hakim Yahudi ve Nesrani fırkalarının sayılarını bazen kesin olarak yetmiş bir, ve bazen de tereddütle yetmiş bir veya yetmiş iki olarak nakletmiştir. Oysa Abdul Kahir Bağdadinin Ebu Hureyre kanalı ile naklettiği hadis de, Yahudileri yetmiş bir, Nesranileri yetmiş iki ve İslam ümmetini yetmiş üç fırka olarak görülmektedir.
Ama o başka bir senetle de, Yahudi fırkalarını yetmiş bir veya Peygamberin ümmetinin fırkalarını yetmiş iki olarak nakletmiştir. 732[732]
2- Hidayet bulanlar ve sapanların sayısı:
ikinci ihtilaf kurtuluşa erenler ve helak olanların sayısıdır. Hakim sahih bilmediği bir senetle Resulü Ekrem (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir; “Onların birisi hariç tamamı ateştedir.” Bu cümlenin aynısı Abdul Kahirin naklettiği bazı rivayetlerde de mevcuttur.
Ebu Davud, Tirmizi ve İbni Mace gibi Sahih yazarları ve Hakim, İslam ümmetinin fırkalarını yetmiş üç olarak nakletmiş, birisinin kurtuluş fırkası ve diğer geri kalanların tamamının ateş ehli olduklarını nakletmişlerdir. 733[733] Oysa Mukaddesi bu hadisin metnini başka bir şekilde nakletmiş ve şöyle demiştir; yetmiş iki fırka cennete ve bir fırkada ateşte yer alacaktır. Daha sonra şöyle diyor; Bu metnin senedi önceki metnin senedinden daha sahihtir.734[734]
YETMİŞ ÜÇ MİLLET VE İSLAM FIRKALARININ SAYISI:
Bu konudaki diğer bir mesele ise hadisde yer alan yetmiş üç milleti tanımaktır. Yani ihtilafları İslam’a ait olan yetmiş küsür fırkayı tanıma meselesidir. Zira ümmetin dini konuların dışındaki ihtilaflarının Peygamberin ümmetinin ihtilafı ile hiçbir ilişkisi yoktur. Çünkü Peygamber (s.a.a) öyle bir ihtilaftan söz etmektedir ki, ihtilaf edenler aynı zamanda o hazrete tabi olanlardır.
Bu hakikatı nazara aldığımızda, İslami fırkalar hiçbir zaman yetmiş küsura ulaşmamakta, ve onların gerçek sayısı bu rakamın altında olduğu görülmektedir. Gerçekte islami fırkaların aslı mezkur rakamın çok aşağısındadır ve onlar şunlardan ibarettirler; Mutezile (Kaderiyye), Ehl-i hadis, Hanbeli, Eşaire, Hariciler ve Şia. Bu fırkaların her birinin dalları, boyları ve şubeleri olmasına rağmen yinede mezkur rakama ulaşmamaktadır.
Şehristani “Milel ve Nihel” adlı eserinde, cüz’i fırkaları birbirleriyle terkib ederek mezkur rakamı kendi zamanındaki mevcut fırkalara tatbik etme uğraşına girmiştir. Bazıları Eş’arinin Makalat-ul İslamiyyin’de Mutezile için on iki fırka, Hariciler için sekiz fırka, Gulat Şia için on beş fırka, on iki İmam Şiası için dört fırka zikretmesini dikkate alarak mezkur rakamı bu fırkalara tatbik etmek istemişlerdir. Oysa bu faydasız bir uğraştır. Zira mutezilenin on iki fırkasının ihtilafı tamamen cüz’idir ve hepside kendi beş usullarında ittifak etmişlerdir. Çünkü onlar bu beş usulun dışındakileri Mutezile olarak kabul etmezler.
Binaen aleyh, bu gruplardan her birini fırka olarak adlandırmak doğru değildir. Çünkü bazılarının hiç taraftarı bile yoktur ve bazılarıda dini konuların dışında birbirleriyle ihtilaf etmişlerdir. Bu açıklamanın aynısı Harici fırkalar hakkında da söylenebilir. Dolayısıyla onlarında her birini fırka olarak adlandırmak doğru değildir.
Eş’arinin Gulat Şia ve İmamiyye Şia’sı için söylemiş olduğu rakam, Şia’nın kelamının tarihi ile bağdaşmamaktadır. İspat halinde, böyle fırkalar ferdsel olup, tabi olunan bir müessisi yoktur. Gerçekte Şia’nın tamamını tek bir grup olarak hesap etmemiz gerekir. Kısacası, hadiste geçen rakam, islami fırkalar göz önünde bulundurulduğunda, hadisçileri hayrette bırakmıştır.
Hadisi sahih olarak kabul edecek olursak, iki şıktan fazla yol yoktur;
1- Mezkur rakam, fırkaların fazlalığına bir kinaye olabilir. Nitekim bazı ayetlerde de yetmiş rakamı ve fazlalık için kinaye anlamında alınmıştır. Allahu Teala şöyle buyuruyor; “Onlar için yetmiş kez af dilesende Allah onları affetmeyecek.”735[735]
Bu görüş sağlam bir görüş değildir. Zira çokluk ve fazlalık ünvanında kinaye anlamında kullanılan rakam onlar rakamıdır. (70-80 rakamları gibi) yetmiş iki veya yetmiş üç rakamı yani onların yanında birler bulunursa çokluğa kinaye olarak alınması doğru değildir.
2- Mezkur rakam geçmiş asırlara mahsus olmayıp da gelecek zamanı da kapsamaktadır. İşte bunun için mezkur rakamı geçmiş zamanlarda aramak doğru değildir. Aksine bu hadisin dosyası İmam Mehdi (a.s)’ın zuhuruna kadar açıktır. O zamana kadar da fırkaların sayısı mezkur rakama ulaşmış olabilir.
Dostları ilə paylaş: |