İstanbul ansiklopediSİ


Feyzullahefendi Medresesi ve Kütübhânesi



Yüklə 5,06 Mb.
səhifə74/76
tarix04.01.2019
ölçüsü5,06 Mb.
#90131
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   76

Feyzullahefendi Medresesi ve Kütübhânesi

(Anonim bir plandan Ömer Tel eli ile)

lanna ve duvarlara atılmış kemerler üzerinde küçük kubbeler, çaprast tonos ve ayna tonos-laıla örtülmüş olup hepsi bir çatı altına alın-mışdır ve içleri XVIII. Yüzyıl üslûbunda çok güzel kalem işleriyle tezyin edilmişdir.

Merdivenden çıkıldığına göre taşlığın sağında Dershâne-Mescid, solunda da Kütübhâne bulunmaktadır; mütenazır, ve 5.50x7.50 metre eb'adında kare planlı iki büyük oda olup her ikisi de merkezi birer kubbe ile örtülmüş-dür. Tek fark pencerelerindedir. Dershane -Mescidin dört duvarında ikişerden 8, kütübhâ-nenin ise taşlık duvarında ve avlu duvarında da 3 olmak üzere 5 pencere bulunmaktadır.

Dershane - Mescidin kapusunun kemeri üstünde dış ve iç yüzünde iki arabca kitabe, Kü-tübhânenin de yalnız dış yüzünde bir arabca kitabe vardır.

Dershâne-Mescidin mihrabı, kapudan girilince tam karşıdadır, sâde bir mihrabdır, eskiden çini ile kaplı olduğu rivayet edilir.

Avlunun iki yanma yerleştirilmiş 10 medrese odasının önünde baklava başlıklı sütunlarla ve sütunlar arasında, sütunlarla duvarlar arasında atılmış, kemerlerle, ve o kemerlere

oturtulmuş kubbeciklerle bir revak uzanır. Odalar da kubbelerle örtülüdür, her odada bir ocak ve bir niş-dolab bulunmaktadır. Odalar da 4x4 metre eb'adında kare planlıdır.

Avlunun ortasında 6 sütûnlu bir saçak altında bulunan şadırvan da çok çok güzeldir, şadırvanın su teknesi taş işçiliğinin bir şaheseridir.

Avluda bir de çıkırıklı kuyu vardır.

Medresenin Feyzullahefendi Sokağındaki asıl avlu kapusunun yanında biri büyük biri küçük iki çeşme vardır. XVIII. Yüzyıl üslubunda çok güzel çeşmelerdir, fakat günümüzde yol seviyesinin yükseltilmesiyle ayna taşlarına kadar toprağa gömülmüş bulunuyorlardı. Bir sokak onarılırken bir yapı şah eserinin bu şekilde zedelenmesi ancak sanat idrâkinin korkunç kısırlaşması ile izah edilebilir.

Büyük çeşmenin talik hat ile dört beyitlik manzum tarih kitabesi şudur:



Hâcei hâkaanı âzam hazreti fetvâpenâh Seyyidül âfâk Feyzullâhı kudsîyülhisâl

Bu nümüdârı tahûru sû be sû icra idüb Eyledi asarı pür envârını cennet misâl

Cuşişi mâ ül hayâtıdır ferahbâşâyî can

Hod behod olmuş sadâyi kulkuli ziybi mekaal

Lüle gördüm Kâmiyâ târih içiln atşâma dir "Gel gel iç bu çeşmesârı nûrden âbı zülâl"

1112

İ. H. Tanışık "İstanbul Çeşmeleri" isimli eserinde bu şâir Kâmi'nin, Edirneli Şeyh İbrahim Gülşenî'nin oğlu Kami Mehmed Efendi olduğunu yazıyor. Kitâbeli büyük çeşmede müh-rüsüleyman motifli rozetler vardır. Kitabesi bulunmayan küçük çeşmede ise süs motifi olarak iki kurs kullanılmışdır.



Erdem YÜCEL

Feyzullahefendi Medresesinde Fatih Millet Kütüphanesi — İstanbulun ilim ve sanat hazînesi vakıf kütübhânelerinden biridir.

Temeli, medresesini yaptırır iken yanına bir de kütüphane binası inşa ettiren ve ikibin-den fazla el yazması kitabını o kütüphaneye vakfeden Şeyhülislâm Feyzullah Efendi tarafından XVIII. Yüzyılın ilk senelerinde atılmışdır (B.: Feyzullah Efendi, Erzurumlu Seyyid).



FEYZÜLLAH EFENDİ MEDRESESİ — 5744 —

İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

5745 —

FEYZÜLLAH PAŞA


İkiyüz sene sonra da Diyarbakırlı Ali Emîrî Efendi 14,000 cildden fazla ve pek çoğu el yazması ve çok kıymetli kitablarını millete vakfetmiş, Feyzullahefendi Medresesindeki kü-tübhâneye nakledilen o yeni kitablarla 1916 da "Fatih Millet Kütübhânesi" adı altında resmi küşâdı yapılmışdır. (B.: Ali Emîrî Efendi, cild 2, sayfa 659).

Fatih Millet Kütüphanesi kurulurken Ali Emîrî Efendiye en büyük destekliği Şeyhülislâm Hayri Bey yapmışdır. Ali Emîrî Efendinin vakfettiği kitablann bir binaya yerleştirilmesi için Şeyhülislâmın başkanlığında bir komisyon ku-rulmuşdur, komisyon üyeleri şu zâtlardır: Ali Emîrî Efendi, Evkaafı İslâmiye Müzesi meclisi idare reisi Reşad Fuad Bey, istanbul mebusu Osman Sâib Bey, Bursa mebusu Tâhir Bey, Müessesâtı İlmiyei Vakfiye müdürü Nail Re-şid Bey, Evkaf İnşaat Sermimarı muavini Talat Bey (B.: Fuad Reşad Bey, Keçecizâde; Osman Sâib Bey; Tâhir Bey, Bursalı Mehmed; Nail Reşid bey; Talat Bey; Hayri Bey, Ürgüblü Mustafa).

Komisyon îstanbulun muhtelif semtlerindeki eski medrese ve kütübhâne binalarım ted-kik ederek kütübhânenin Faltihde Feyzullahefendi Mederesinde kurulmasına karar vermiş ve o karar günü de adı "Fâtih Millet Kütüphanesi" olarak tesbit edilmişdir.

Feyzullah Efendi Kütübhânesine vakfettiği çok kıymetli kitabları ile aynı binada Fatih Millet Kütübhânesini kuran Ali Emîrî Efendinin bu büyük hayrını fikir ve sanat âleminde öven tek sîmâ Yahya Kemal Beyath olmuş, onun sânında şu gazeli yazmışdı:



AH Emîrî'ye Gazel

Muhtaç isen füyûzuna eslâf pendinin Diz çok önünde şimdi Emîrî Efendinin

Âmid, o şehri nur göğsünde ilel ebed FadI ü faziletiyle bu necli bülendinin

İklimi Rûm'u gezdi otuz yi! taraf taraf Bir maksadiyle tab'ı nefâis pesendinin

Yekpare nur olan bu kütübhânei nefîs Yekpare servetiyle bu âlemde kendinin

Ecdadı pâkimiz gibi vakfetti millete Hayranı oldu halk eseri bîmenendine

Yâ Fahri Kâinat sen ihya et ecrini Dîvânı Kibriyâda bu şark ercümendinin

Yine o toplantıdan alınan diğer bir karar ile îstanbulun muhtelif semtlerinde bulunan dört vakıf kütübhâne daha Fâtih Millet Kütübhânesine nakledilmişdir ki o kütübhâneler de şunlardır:



  1. Veliyüddin Cârullah Efendi Kütüpha
    nesi: Fâtihde 1734 yılında tesis edihnişdi, bi
    nası harab olmuş, kitabları Bayazıd Kütübhâne
    sine nakledilmişdi (2129 yazma, 94 matbu ki-
    tab).

  2. Reşid Efendi Kütübhânesi: Koeamusta-
    fapaşada Ağaçkakan'da Feyziye Tekkesinde te
    sis edilmişdi, oradan da Hekimoğlu Alipaşa Kü
    tübhânesine taşmmışdı. (1178 yazma, 356
    matbu kitab).

  3. Hekimoğlu Ali Paşa Kütübhânesi: Bu
    ünlü vezir tarafından camiinin yanında yaptı
    rılmış kütübhâne binasında 1732 yılında tesis
    edilmişdi (B.: Ali Paşa, Hekimoğlu, cild 2, say
    fa 686); (947 yazma, 179 matbu kitab).

  4. Pertev Paşa Kütübhânesi: Üsküdarda
    Selimiye Tekkesinde 1806 yılında tesis edilmiş
    di. (667 yazma, 185 matbu kitab).

Bu dört vakıf kütübhânenin kitabları 1916 dan 1963 yılına kadar Fâtih Millet Kütübhâne-' iğinde kaldı, 1963 de Süleymaniye Kütübhânesine gönderilerek Feyzullahefendi Medresesindeki Fâtih Millet Kütübhânesinde Feyzullah Efendi kitabları ile Ali Emîrî Efendi kitabları kaldı.

Feyzullah Efendi Kitabları — 2118 yazma kitabdır. Hem yazısı ve tezhibi, cildi bakımından kıymetli, hem ilmî değeri olan, edebî ve tarihi vesika kiymeti taşıyan eserler pek çok-dur. Bu arada 1687-1745 numaralar arasında kayıdlı "Keşfülbeyan an sıfatilhayvan" isimli 64 cildlik ansiklopedik bir eser kıymetlidir. Hicrî 423 (M. 1. 1032 yılında istinsah edilmiş "Dîvâ-nül Hâdire" isimli kütüphanenin en eski kitabıdır.

Emîrî Efendi Kitabları — 14000 cüdi geçen bu kitablar, konularına göre 11 fihrist defterinde toplanmışdır:

1. Arabca kitablar



  1. Farsça kitablar

  2. Diğer yabancı dillerde kitablar

  3. Dîni, şer'î kitablar

  4. Tarih ve Coğrafiya üzerine kitablar

  5. Manzum eserler, dîvanlar




  1. Edebiyat, romanlar, lugatlar

  2. Tıbbî ve matematik üzerine eserler, as
    kerlik üzerine eserler

  3. Gazete ve mecmua koleksiyonları




  1. istatistik, takvim, meskukat, musiki,
    katalok ve salnameler

  2. Kanunlar, nizâmnâmeler, muahedeler,
    hukukî eserler, iktisadî eserler, felsefî sosyolo
    jik ve terbiyevi eserler.

En nâdir kitablar edebî ve tarihi eserler ile salnameler ve gazete ve dergi koleksiyonları arasındadır. Bu arada Kaşgarlı Mahmudun "Dîvânı Lugat-it Türk" ünü bilhassa kaydetmek lâzımdır.

Şükrü Nail BAYRAKDAR

FEYZULLAH EFENDİ SOKAĞI — Fatih ilçesi merkez nahiyesinin Iskenderpaşa Mahallesinin yollarından; Karakadı Sokağı ile Fev-zipaşa Caddesi arasında uzanır; Caddeye yaklaşır iken küçük bir parçası aynı nahiyenin Hasanhalîfe ve Sofular mahalleleri arasından sınır yol olarak geçer, cadde ile olan kavuşağı köşesinde Feyzullahefendi Medresesi (Fâtih Millet Kütübhânesi) vardır ki XVIII. Yüzyıl başında yapılmış o güzel eser Sofular Mahallesi sınırı içindedir. Değnekçi Sokağı ile dört yol ağzı yaparak kesişir; muhtar Hüsnü Sokağı, Çiftekumrular Sokağı, Pazaryeri Sokağı, Sarı-güzel Caddesi, Kızanlık Caddesi ve Sofular Caddesi ile kavuşakları vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 6/79 ve 80).

ikişer üçer ve beşer altışar katlı beton evler ve apartımanlar arasından geçer, Fevzipaşa caddesi tarafından gelindiğine göre kavuşakda sol tarafda Feyzullahefendi Medresesi vardır, medresenin karşısında da asrımız başlarında çok harab bir halde iken yıktırılmış ve arsasına apartıman inşâ edilmiş Kaptan Halil Paşa Camii bulunuyordu, iki araba geçecek genişlikde bir yoldur, paket taşı döşelidir, l manav, l kunduracı, l garaj, l mobilya atöliyesi, 2 bakkal, 2 yorgancı, 3 berber, l kadın berberi, l nalbur, l pastacı, l terzi, l tuhafiyeci ve l ezcâhâne vardır (ekim 1968).

Hakkı GÖKTÜRK

FEYZULLAH EFENDİ TEKKESİ — Üsküdarlı Ahmed Münib Efendinin Mecmuai Te-kâya isimli ricâlesindeki kayde göre Yeni bağ-

çede Halıcılar Köşkünde bir Nakşî dergâhı idi, âyin günü cuma idi; zamanımızda mevcud değildir.

FEYZULLAH İLKOKULU — Kartal Mal-tepesindedir, 1921de Kadıasker Feyzullah Efendi adında bir zâtin veresesi tarafından bağışlanmış tek katlı ahşab bir binada üç sınıflı bir okul olarak açılmışdır, 1936 yılına kadar bu okulda okuyan çocuklar üçüncü sınıfı bitir-dikden sonra Maltepe I. ilkokuluna giderler, 5-6. sınıfları orada tamamlardı. 1936-1937 ders yılında beş dershaneye çıkarıldı. 1957 yılında da ahşab okulun gaayet geniş olan bağçesinde üç katlı yeni bir kagir okul binasının yapısına başlandı ve sür'atle tamamlanıp 1958-1959 ders yılında eğitime açıldı.

Okul 5 sınıflı ve 22 şubelidir, ancak 11 dershanesi mevcud olduğundan çift tedrisat yapılır, öğretmen kadrosu 24 kişidir, binin üstünde öğrencisi vardır. Yüz kadar fakir çocuğa esvab, ayakkabı, kitab ve sair ders levazımı verilir.

Eski ahşab bina 1964 de yıkdırılmış, onun yerine de 1967 de 15 dershaneli ek bir bina yapılmışdır. 1937 den 1967ye kadar geçen otuz sene içinde bu ilk okuldan 1805 çocuk diploma almışdır. (ekim 1968).



Hakkı GÖKTÜRK

FEYZULLAH LEM'İ — Onsekizinci Yüzyıl hattatlarından; Üsküdarlıdır; sülüs ve nesih yazıyı Hamamı Mehmed Emin Ağadan öğ-renmişdi; hayatı hakkında başka kayde rastlanmadı.

Bibi.: Tuhfei Hattâtin

FEYZULLAH NAFİZ EFENDİ (Lâzikî-zâde) — Şeyhülislâm îmana Mehmed Efendinin oğludur. Kadılıklarda bulunmuş kalem sahibi ulemâdan; 1181 (1767-1768) de Istanbulda vefat etti, Eyyubrultana defnedildi; fıkıh ilmi üzerine "Dürretül Muhâkemâlt" adında bir eseri vardır.



FEYZULLAH PAŞA (Hacıateşoğlu) —

Unutulmuş kahramanlardan ve şehid kumandanlarımızdan; 1842 de Ispartada doğdu, babası Ispartanın zenginlerinden Hacı Ateş adında hamiyyet ve cesareti ile tanınmış bir zât idi, İsparta gönüllülerinin başbuğu olarak 1853 Kırım Harbine giderken henüz 11 yaşında bulunan oğlu Feyzullahı da götürdü; Hacı Ateş rus-



FIÇI

5746 —

İSTANBUL


ANSİKLOPEDİSİ

— 5747 —


FIÇI LOKANTASI


Feyzullah Paşa

(Resim: Sabiha Bozcalı)

larla bir müsademede şehid olunca küçük Fey-zullahı Suasker Riza Paşa himayesine aldı. Bursa Askerî Düşdiyesinde ve Harbiye Mektebinde okuttu, Harbiyede iken arkadaşları arasında ,Gazi Feyzullah diye anılırdı, Harbiyeden 1863 de piyade mülâzımhğı ile mezun oldu; 1866-1870 arasında Giride eşkiyâ tâkib ve tenkili haraketlerinde bulundu ve fevkalâde cesareti ile tanındı, başına devletçe mükâfat vaad edilmiş bir şakiyi yakaladı, 1870 de kargaşalık içinde bulunan Trablusgarbe gönderildi, orada da yararlıklar gösterdi ve yeni bir eşkiyâ ya-tağıolan Yemen'e yollandı, âsi bir kabile reisinin elinden Rîde (?) adında bir kaleyi alarak bu kabile reisinin vücûdunu ortadan kaldırması üzerine 1872 de kaymakam (yarbay) oldu. 1876 Türk - Rus Harbine Abüşir Ahmed Eyyub Paşa ordusuna katıldı, büyük fedâkârlıklar gösterdiği Aleksinaç muharebelerinde yaralandı, Ahmed Eyyub Paşa kendisini İstanbulda tedaviye yollamak istediği halde redetti, kılt'asından ayrılmadı ve yaralı kolu boynunda asılı olarak Kızıltepe isimli mühim bir mevkii zabtetti, miralay (albay) oldu. O felâketli harb içinde Şum-nu muharebelerindeki yararlıkları ile mirilivâ

(paşa) oldu. Hezargradda bir muharebede kolundan ve bilhassa bacağından ağır yaralandı, iki fedakâr neferi tarafından karargâha getirilerek ilk tedavisi yapıldıkdan sonra Varna yolu ile îstanbula gönderildi ve Haydarpaşa Askerî Hastahanesine yatırıldı, tedavisine, aslında bir bulgar casusu olan Doktor Volkoviç (B.: Vol-koviç Doktor) memur edilmişdi; kahraman generalin ayağının kesilmesini zarurî olduğunu buldu, fakat, ameliyatdan sonra kesilen yeri kasden iyi sarıp bağlamadı, Feyzullah Paşa o gece kan kaybından vefat etti, ölümünde 35 yaşında idi. Paşanın ölümü üzerine ihanetinin meydana çıkacağını anlayan Volkoviç Bulgaris-

tana kaçdı.

Haydarpaşa mezarlığına defnedildi, kabir

taşının kitabesi şudur:

Hüvelbâkî

İkinci Ordunun fedaisi vatan kurbanı hazret! paşa ki Şemşîri kazâyi mübrem idi firakı âdâye

Adüvvi tîre rûz olsa aceb mi rûsiyeh

Çok yüzler ağartmışdı girüb meydânı gavgaaye

Olub mecruh harb içre nihayet kesdiler payın Ayakdan düşdü amma seyredin çok kat etti paye

Nasîl Hak destgîr etmez ana sahi şehîdânı Kolun kesmek dilerken el attı bil Mevlâye

Heman tarihini nazmeyledim Safî mücevherle "Ola yâ Rab mahal firdevs Feyzullah Pâşâye"

1294 (M. 1877)

Oğlu Mustafa Fâzıl bey "Bir şehidin târih-çei hayatı" adı ile Feyzullah Paşanın kısa hal tercemesini 16 sayfalık bir risale hâlinde neş-retmişdir; bu kitabcığın baş tarafında paşanın bir resmi ve resmin altında da şu kıt'a vardır:



Sen küçükken pederin oldu şehid Sonra sen de ona tâbi oldun Ey şehid oğlu şehid Feyzullah Ne güzel pâyei rif'at buldun

FIÇI — "Şarab, sirke ve şâir şeyler koymaya mahsus tahltadan ve dışından demir çenber-îi ve ortası iki ucuna nisbetle daha şişkin silindir şeklinde kap" (Şemseddin Sami, Kaamusi

Türkî).

Ş. Sami Bey bir halk ağzı deyim olarak "Fıçı Dibi" tâbirinin "Meyhane Köşesi" anlamında kullanıldığını kaydediyor; biz böyle bir demiye hiç bir metinde rastlamadık ve meyhane erbabı ağzından da duymadık.



i

Şarab ayyaşlarına halk ağzında "Şarab Fıçısı" denilir. Çabuk ve her şeye kızan ve en küçük şeyden birden parlayan kimselere de "Barut Fıçısı" denilir; misâl:

"Herif barut f içişidir, sohbete, ülfete gelmez..." Aynı deyim, içinde gürültü, kavga, hattâ silâhlı çarpışmalar olan yerler için de kullanılır; misaller:

"Üniversiteler Barut fıçısı oldu..", "Ortadoğu bir barut fıçısı oldu..".

Çok şişman kimseler için de "Fıçı gibi" denilir.

FIÇICI ABDİ SOKAĞI — Beyoğlu ilçesi merkez nahiyesinin Çukur Mahallesi yollarındandır; Çukur Sokağı ile Haleplibekir Sokağı arasındadır, Karakurum Sokağı ile kavuşağı vardır (1934 eBîediye Şehir Rehberi, pafta 14/ 146). Çukur Sokağı tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde, paket taşı döşeli, iki kenarı dar yaya kaldırımlı bir sokakdır. Evleri üçer dörder katlı kagir yapılardır, Çukur Sokağı kavuşağında ve kapusu o sokak üzerinde bir berber dükkânı ile bir esvab temizleme ve boya-kola evi vardır. Kapu numaraları 1-29 ve 2-24 dür (ocak 1969).



Hakkı GÖKTÜRK

FIÇÎCffiEEİM SOKAĞI — Yukan Boğazın Rumeli yakasında Yenimallenin yollarından, bir aralık sokak ile ana sahil boyu yolu arasındadır, vapur iskelesinin karşısına düşer (1934 Belediye Şehir Rehberi, hafta 23/Yeni-mahalle); yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (mart 1971).

FICICIKÜSTEM SOKAĞI — Üsküdarda Nuhkuyusu semti yollarından, Kümbet Sokağı ile Şâir Talât Sokağı arasında uzanır, Fıstıklı-bayır Sokağı ile bir dörtyol ağzı yaparak kesişir. Üzerindeki evlerin çoğu ahşab ve ikişer katlı olup kapu numaraları 1-47 ve 2-52 dır. l bakkal dükkânı vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafta 27/Nuhkuyusu; ocak 1971).

Halici ERAKTAN

FIÇICI SOKAĞI — Boğaziçinde Çengel-köyünün yollarından, vapur iskelesi karşısında, Cengelköyü Caddesi ile Çengelköyü Kuyu Sokağı arasında kısacık bir aralık sokakdır (1934 Belediye Şehir Rehberi, pafıta 26/Çengelköyü).

FIÇICI SOKAĞI — Beyoğlu sokaklarından birinin eski adı; meyhaneleri, yan umumhane pansiyonları, meyhanelerinin pedimu ve palikar şıkırdımları ve evlerinde yosmaları ile meşhurdu, sokağın müdavimleri de her millet-den ayak takımı idi. 1934 de bilhassa Beyoğlu-nun eski sokak isimleri değiştirilirken tou sokağın adı da değişmişdir, yeni admı tesbit edemedik. Ahmed Rasim ikinci Sultan Abdülhamid devri sonlarında Malumat Gazetesine yazdığı Şehir Mektublarından birinde Şişlide "Binbir Çiçek" adında bir gazinodan bahsederken bu sokağın da adını kaydediyor: ".. Şişlide Binbir Çiçek denilen bir gazino var. İçinde alaturka çalgı çalıyor., akşama doğru da Beyoğlunun ve Galatamn en nâdir çiçekleri düşüyor: Tatavla-dan sünbül, Yenişehirden menekşe, Çiçekçi Sokağından karanfil, Fıçıcıdan sarmaşık, Kalyoncu Koldluğundan yasemin, Kemeraltmdan yediveren, Papasköprüsünden manolya, Linardi sokağından ortanca., ama kokularından insanın burnu düşecek".

FIÇI LOKANTASI — Zamanımızda Kadı-köyünün meşhur içkili lokantalarından; ön kapusu Yasa Caddesinde, yan kapusu Körler So-kağmdadır. iskele civarında, çarşı ağzına yakındır. 1950 yılı etrafında açılmış ve hayli rağbet görmüş bir yer idi. Sonra sâhib değişdirdi, Hasan Demirdağ ve Mustafa Kayserili adında iki ortak tarafından içkisiz aşçı dükkânı hâline sokuldu, işlemedi, bir müddet kapalı kaldıkdan sonra 1968de Kâtib Atacan tarafından aynı isimle ve içkili ikinci sınıf bir lokanta olarak açıldı. Bilhassa Oğuz adında müşteri hal ve hatırı bilir bir barmenin himmetiyle ilk zamanlarından daha çok rağbet gören bir yer oldu. Akşamlan tezgâhının başında ekseriya yer bulunmaz, masaları da dolar. Temiz bir mutfağı vardır.

Kâtib Atacan Hemşinlidir. Meslek hayatına 13 yaşında Ankarada Baba Karpiç'in meşhur lokantasında bulaşıkçılık ile altılmış, zekâ ve çalışkanlığı ile, müşterilerinin çoğunluğu, devlet merkezinin en seçkin sunaları olan Karpiç'in garsonlarından biri olmuşdu. Çocukluğu- ve gençliği Karpiç'in yanında geçmişdi. ingilizce öğrendi, Demokrat Parti iktidarında devlet başkam Celâl Bayar ile başbakan Adnan Menderesin yurd dışı seyahatlannda sofracıbaşılık hizmetinde bulundu. Bir ara da istanbul Hilton Otelinde çalışmışdır.

FINDIK____5748_—__İSTANBUL__ANSİKLOPEDİSİ'>FINDIK

_ 5748 —

İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

5749



FINDIKLI


Bu satırların yazıldığı sırada Fıçı Lokantasının aşcıbaşısı Ali Yıldırım Usta idi, o da Hem-şinlidir. Lokantada 18 kişi çalışıyordu, onların çoğu da patronun hemşehrileridir. Barmen Oğuz 1969da ayrılmış, bir pasaj içinde kendi adına bir lokanta açmış (B.: Oğuz Lokantası), yerine Hemşinli Tâlib gelmişdir (ekim 1970).

FINDIK — Argo "Dolu, hileli zar" (F. Devellioğlu, Türk Argosu).

FINDIK ALTINI — Onsekizinci yüzyıl başlarında Üçüncü Sultan Ahmed zamanında basılmış bir altın paranın halk ağzındaki adı, zamanında ve sonraları da halk tarafından aranan makbul bir para, sikke olmuşdu. Aşağıdaki satırları, ondokuzuncu yüzyılda Ali adında bir arzuhalciye aid mektub örnekleri defterinde bir aşk mektubu, "Muhabbetnâme" örneğinden alıyoruz :

".. kerem idüb hânei bî minnete teşrif bu-yursanız, hâmili nâme bizim Râşid yediyle hâ-kipâye bir elmas yüzük fındık altınıyla yapılmış destâvîzi âşıkaane-irsâl olunmuşdur, makbulünüz olmak niyâzımdır. Baki âfitâbı hüsnü cemal gün günden ziyâde bâd. Bende: Ahmed."

Bu mektubdan Fındık Altınının makbul oluşu ayarının üstünlüğünden olduğu anlaşılıyor, kuyumcular tarafından eritilerek yüzük ve küpe gibi şeylerde kullamlmışdır.

FINDffiCI — Mecazî anlam ile "türlü yalan vaidlerde aldatarak âşıkını soyan mahbûbe yâhud mahbub".

Gerdaniye bûselikden açmazı Fındıkçıdır Istanbulun yosması Va'di vasim meşkindeki şöhreti Âşıkını aldatması, asması

Fındıkçı Fatmanın oğludur çapkın Aldanma sakın sen va'di vashna Bir ayak üstünde bin yalan söyler Gürkzâde gurk şeved çekmiş aslına

İpe un serer de şaşar kalırım Budur fındıkçının kârı kanunu

FINDIKÇILAR SOKAĞI -— Eminönü ilçesinin merkez nahiyesinin Tahtakale Mahallesi yollarından; Cömerttürk Sokağı ile Sabuncu Hanı Sokağı arasında, iki dirsekle kırılmış bir

sokakdır (1934 belediye Şehir Rehberi, pafta 1/7). Cömerttürk Sokağı tarafından gelişdiğine göre bir araba geçecek genişlikde paket taşı döşeli bir yoldur, evvelâ sağa, sonra sola iki dirsekle kırılır, hanlar ve dükkânlar arasından geçer. Sabuncu Hanı Sokağı ile kavuşağı başında sağda sergi hâlinde bir pastırmacı-peynirci, sol taraf da da bir çarşı kahvecisi vardır; sokak bu noktada daralır ve her hangi bir nakil vasıtası geçemez. Sokak üzerinde 3 katlı Terma Hanı, 2 katlı Halil Hanı, ön kapusu Tahtakale Caddesinde 4 katlı Prevuayan Hanı, 4 kath Canı -Porselen Hanı, üçer katlı diğer 6 han, Turan Çikolata Fabrikası, An-Ka Kabloları Müessesesi, l cam porselen imalâthanesi, l cam eşya imalâthanesi, l çikolata imalâthanesi, l çekirdek leblebi imalâthanesi, l dökümcü, 3 hırdavatçı,



  1. tuhafiyeci, 2 boncukcu, l zücâciyeci, o aşçı,

  2. kırtasiyeci, l defterci vardır. Kapu numara
    ları 1-31 ve 2-22 dir (nisan 1969).

Hakkı GÖKTÜRK

FINDIKÇI REMZi SOKAĞI — Eminönü kazasının merkez nahiyesinin Hobyar Mahallesi yollarından, Âşirefendi Caddesi ile Bağçe-kapusu arasında uzanır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 1/3). Bayazıd tarafından ve Hocahanı Sokağı ile Cağaloğlu tarafından gelen bütün nakil vâsıtaları, zamanımızın trafik nizâ-mınca Sultanhamamı meydanından Âşirefendi Caddesine dönerler ve bu Fındıkcıremzi sokağından Bağçekapusuna inerler; bir araba geçecek genişlikde oldukça dik bir yokuşdur, yokuşun üst başı Âşirefendi Caddesindedir. Yokuşun alt başında sağ tarafda meşhur Atalar Ticarethanesi, mağazası, sol tarafında da Yapı Kredi Bankası vardır, îstanbula limandan bakıldığı zaman limon küfü renginde bir küçük kubbe görülür, o kubbe, bir köşeyi kaplamış ve ön kısmı kule biçiminde inşâ edilmiş bu banka binasının üstündedir.

FINDffiCI REMZi SOKAĞI ClNÂYETl

— 1967 martının başlarında toplum hayatı bakımından incelenmeye değer bir kanlı vak'adır; Rahmi Gideroğlu adında biri Urfalı Fatma adında bir kızla evlenir, îstanbula gelerek iki ortakla konfeksiyonculuk işine başlar, iyi para kazanır ve Fatmayı (terk etmek ister; hâmile olan Fatma ihmal edilir ve bir hastahâneye kaldırılır. Gene kadın oradan Ankarada bulunan

küçük erkek kardeşi Fehmi Fenerciye mektub yazarak hayatının tehlikede olduğunu bildirir; Fehmi 12 mart 1967 akşamı îstanbula gelir, geceyi Sirkecide bir otelde geçirip ertesi sabah erken eniştesinin Fındıkçı Remzi Sokağındaki mağazasına gider, Konfeksiyoncu Remzi: "Benim Fatmaya ihtiyacım kalmadı, hayatından korkuyor iseniz ablanı al götür" der, Fehmi sert karşılık verince elini hemen tabancasına atar, fakat delikanlı daha atik davranır tabancasını çeker ve eniştesini öldürür. Vak'anın adli safhası tesbit edilemedi (Son Gazetesi).


Yüklə 5,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin