Yâd eyleyerek eski saadetleri Câhid Fâzıl gibi giryânü esefhan olacâkdır
Bîçâre Nazif inleyecek bir but elinden En sonra onun râhine kurban olacâkdır
Elhâc faziletu semâhetlu Velîd'im İkdama gelüb hafızı Kur'an olacâkdır
Peydâyi cesaret iderek Fâlihi tersan Hayret fikeni ruhi nerîman olacâkdır
Hâşim de kalub vâdii târiki atehde Cezri gibi bfgânei iz'an olacâkdır
Demler gelecek sahibi Vakt Ahmed Emin de İkbal irişüb dâhili ayan olacâkdır
Terkeyleyerek hezli Nihâdım ebediyyen Zevrakçei ciddiyete kâptan olacâkdır
Mey nûş ile her lahza Yaşar Şâdii nâşâd Râsim gibi bir mefhari rindan olacâkdır
Hammâmii asr ol güli rânâyi zemandır Bir buse alıp naili İhsan olacâkdır
İttikçe tsâdüf bana yollarda Emîrî Bir berki hazânı gibi lerzan olacâkdır
Devri için şirin, zarif, acılı tatlılı nükteler de olsa bu çeşid terennümlerin şâirine uzun bir unutulmazlrk sağlamasına imkân yokdur. (B,: Beyath, Yahya Kemal, cild 5, sayfa 2606; Ahmed Râsim, cild l, sayfa 443; Köprülü, Meh-med Fuad; Ali Emîrî Efendi, cild 2, sayfa 659; Olgun, Tâhir; Ahmed Cevdet, cild l, sayfa 335; Boztepe, Halil Nihad, cild 6, sayfa 3073; Nazif, Süleyman; Yalçın, Hüseyin Câhid; Yalman, Ahmed Emin; Aykaç, Fazıl Ahmed, cild 3, sayfa 1599; Atay, Fâlih Rıfkı, Cild 3, sayfa 1260; Koryürek, Enis Behiç; Ozansoy, Hâlid Fahri; Ahmed Hâşim, cild l, sayfa 368; Yaşar şâdi; Hamamioğlu, îhsan).
FEVZİ EFENDİ (Dersveküi Filibeli Halil) — Geçen asırda yaşamış seçkin din bilginlerinden; ahlâki faziletleri ile tanınmış, ulemâ arasında kendisine "Büyük Filibeli" denilmişdir; 1805 de Filibede doğdu, ulemâdan "Ayaklı Kü-tübhâne" lakabı ile anılar Mustafa Efendinin oğludur. 1824de Istanbula geldi, müderrislik
yapdı, Abdülmecid zamanında saray hocası oldu. Bir müddet kadılıklarda dolaşdıkdan sonra 1865de Fetva Emini, 1866da Dersveküi oldu ve bu vazifede onyedi yıl kaldı, bu müddet içinde Anadolu Kadıaskeri ve Rumeli Kadıas-keri payelerini aldı. Dersveküliğinden tekaaüd edilerek 1883 de hacca gitti ve Tâif'de vefat ederek Abdullah bin Abbas'ın türbesine defnedildi.
Ahmed Cevdet Paşanın riyasetinde. "Mecel-le"yi yazanlardan biridir; devrinin medrese eğitiminde çok makbul bilinmiş eserleri vardır, eserlerim arabca yazmış olub en meşhurları "Hâşiyei Cedide" ile "Süyûfül Kavâtı" dır.
Kardeşi Filibeli Abdullah Efendide o devrin tanınmış âlimlerindendi, îstanbula birlikde gelmişlerdi. Abdullah Efendide müderrislik, huzur dersleri mukarrirliği, Enderun Mektebi hocalığı yapmışdır, fıkıh ilmi ve arab dili üzerine muteber eserleri vardır, 1865 de gene sayılacak yaşda Istanbulda vefat etmişdir. "Türk Meşhurları" adındaki faydalı eserin müellifi muharrir, muallim ve şâir İbrahim Alâeddin Gövsa'nm dedesidir (B.: Gövsa, İbrahim Alâeddin).
Bibi.: 1. A. Gövsa, Türk Meşhurları; M. Tâhir, Osmanlı Müellifleri.
FEVZİ EFENDİ (Mustafa) — Onyedinci Yüzyıl sonlarında yaşamış İstanbullu bir maliyeci ve şâir; Anadolu Muhasebeciliğine kadar yükseldi, Şeyh Selâmi Ali Efendiye intisab etti ve onun sofularından oldu.
(Beyit)
Muhabbet kalbi uşşâkı hemîn pür şevki fikreyîer Derûnin ehli tevhidin Hûda pür nüri zikreyler Bibi.: Salim Tezkiresi
FEVZİ EFENDİ (Mustafa) — Onyedinci Yüzyıl sonları ile onsekizinci yüzyıl başında yaşamış ve şiir ile de meşgul olmuş ulemâdan bir zât; 1080 (M. 1669-1670) de Üsküdarda doğdu, Maraş kadısı iken vefat eden Kerküklü Ahmed Efendi adında birinin oğludur. İstanbul medreselerinde okudu, 1104 (M. 1692-1693) de 22-23 yaşlarında müderris yardımcılığı ile ilmiye mesleğine girdi; yıllarca İstanbul medreselerinde müderrislik yapdı; kendisini yakından tanıdığı anlaşılan Mırzâzâde Salim Efendi: "...söz. pehlivanları toplandıkları zaman bunun şiirlerine bahane bulmaya kimse cesaret edemezdi; ama yalnız şiirle meşgul olmaz, geceleri sabah-
lara kadar okur, okumayı bırakınca bir düşeş gibi nâdîde gazeller yazardı.." diyor. Aşağıdaki gazelini Salim tezkiresinden alıyoruz:
Bu inbisâtı dili visali yârden bilürüz Velî neşâtı hezârı bahârden bilürüz
Alındı ol sanemin harfi vuslat ağzından Bu lütfi camı meyi hoşgüvârden bilürüz
Benefşe var yatur seri etkende ey Fevzî Şehidi aşkı kiyâhi mezardan bilürüz
FEVZİ EFENDİ (Mustafa) — "Türkiye Cumhuriyetinin ilk on yılı içinde Şer'iye Vekilliğinde bulunmuş ve dersleri ile tanınmış hukuk ve din bilgini; 1875de Akhisarda doğdu, orada Efendizâdeler diye anılan bir aileye mensub-dur. Medrese tahsili gördü, Hukuk Mektebinde okudu; Mektebi Hukukda hocası ve bacanağı Mahmud Esad Efendinin muavini oldu (B.: Esad Efendi, Mahmud, cild 10, sayfa 5249). Mâliyede hukuk müşavirliği, hazîne avukatlığı yapdı, İstanbul İkinci Hukuk ve Beyoğlu Bidayet Mahkemelerinde reislik yapdı; son osmanlı mebusan meclisine girdi, meclisin lâgvinde Ana-doluya geçerek Ankarada Türkiye Büyük Millet Meclisine Saruhan mebusu olarak katıldı, Şer'iye Vekilliği, Evkaf Vekilliği yapdı, 1933 de mebus iken vefat etti.
Medreseden yetişmiş ve uzunca bir zaman Mecelle hocalığı yapmış olduğu halde Büyük Millet Meclisinde Medenî Kanun inkilâbında en çok hizmeti görülenlerden biri olmuşdu" (İbrahim Alâeddin Gövsa, Türk Meşhurları).
FEVZÎ PAŞA - (B.: Çakmak, Marşal Fevzi, cild 7, sayfa 3676).
FEVZİ PAŞA (Doktor) — "Tıb Fakültesinde uzun müddet profesörlük etmiş ve zamanında, (bilhassa İkinci Sultan Abdülhamid devri sonlarında) iyi dâhiliyeci olarak tanınmış hekimlerimizden; Askerî Tıbbiyeden 1871de çık-dı ve o yıl (ihtisas tahsili için) Avrupaya gönderilen gene hakimler arasında Parise gitti; meşhur fransız profesörü Behier'nin şakirdidir; dönüşde Fakülteye hoca oldu; "Usûli Teşhisi Emraz" ve "Emrazı Dâhiliye" isimli iki ter-ceme eseri vardır.
Şehzâdebaşmdaki konağında hastalar nöbet beklerdi. 1923de öldü, ferik (tümgeneral) rütbesinde idi; Karacaahmedde gömülüdür" (î. A. Gövsa, Türk Meşhurları).
Sermed Muhtar Alus, İkinci Abdülhamid devri doktorları üzerine Akşam Gazetesinde yayınladığı makaalerinde Fevzi Paşa için kendine has laubali şirin eda ile şunları yazıyor: "... boş boşuna saç sakakal ağartmamış; pek muktedir, çok tecrübeliydi. Hastayı karşıdan şöyle bir süzsün, mabzını bir ele alsın, bir de kulağını koydu mu, iki kere iki dört deyip teşhisi koyardı. Bırak sonra bülbül gibi anlatsın, tavsiyelerde, tenbihlerde bulunsun...".
Şehzâdebası semtinde konağının bulunduğu yol, zamanımızda bu ünlü doktorun adına nisbetle "Fevziye Caddesi" ismini taşır.
FEVZİ PAŞA (Hüseyin) — "Geçen asrın ikinci yarısında isyanları bastırma harekâtında, Yunan ve Rus harbinde yararlıkları görülmüş bir osmanlı marşalı; 1836da Mecidözünün Kışlacık köyünde doğdu, Köroğulları diye anılır bir aileden Osman Kâhyanın oğludur; çocuk çağında îstanbula getirilmiş, okutulmuş, Harbiye Mektebini 1859da erkânıharb (kurmay) yüzbaşı rütbesiyle bitirmişdir. Karadağ Harbinde Serdânekrem Ömer Paşanın maiyetinde bulunmuş, Cebelilübnam isyanını bastırmada büyük hizmeti görülmüş, Ömer Paşa ile birlikde Giride gitmiş, eşkiyâya karşı oradaki muharebelerde de yararlıklar göstermişdi. General olmuş, Yemene gönderilmiş, arab eşkıyasının tenkilinde cesur ve kahraman bir asker olarak tamnmışdı. 1871 de Girid Kumandanı, 1872 de îstanbula çağrılarak Seraskerlik erkânı harbiye reisi, sonra Askerî Okullar nâzın olmuş, bir arada Bağdad vali vekilliğinde bulunmuşdu. ikinci Sultan Abdülhamidin cülusunda müşir (marşal) olmuş; 5. Ordu Müşürü, sonra Suriye valisi, Selanik valisi, Kosova umum kumandanı, 3. Ordu kumandanı olmuş, 1900de Selânikde vefat etmişdir" (İ. A. Gövsa, Türk Meşhurları).
FEVZİPAŞA CADDESİ — Istanbulun en büyük ve uzun yollarından biri, Cumhuriyet devrinde geniş istimlâk ile açılmış ilk yollardan biridir, adı Marşal Fevzi Çakmak'a nisbetle kon-musdur (B.: Çakmak, Marşal Fevzi, cild 7, sayfa 3676). 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih Sultan Mehmed Külliyesi köşesinden Edirnekapusuna kadar uzanır. Külliye önündeki başı Feyzullahefendi Sokağı, Macar Kardeşler Caddesi ve Arslanhâne Sokağı ile bir dörtyol ağzı teşkil eder. Fâtih İlçesinin merkez nahiyesinin Kirmasti, Hasanhalîfe, Şeyhresmî, Hacı
FSVSÎYE CADDESi
- 5726 -
İSTANBUL
ANSlKLOPEDÎSÎ
- 5727 -
FEYLESOF SOKAĞI
Üveys mahalleleri ve aynı ilçenin Karakgümrük nahiyesinin Beyceğiz, Muhtesib iskender, Derviş Ali, Keçeci Karabaş, Kaariye Atil Ali Paşa, Kocadede, Hatice Sultan mahallelri ki cem'an 11 mahalleden bir sınır yol olarak geçer. Tab-hâne Sokağı, Islâmbol Caddesi, Şehid Kubilây Sokağı, Halıcılar Caddesi, Ocaklı Sokağı, Mûte-med Sokağı, Akdeniz Caddesi, Başimam Sokağı, Başmüezzin Sokağı, Başhoca Sokağı, Yusufzi-yapaşa Sokağı, Zülâlîçeşmesi Sokağı, Emirbu-hârî Sokağı, Kınalızâde Sokağı, Hırkaişerif Sokağı, Yavuzselim Caddesi, Mütercim Âsim Caddesi, Mevkufatcı Sokağı, Çelebi Süleyman Sokağı, Meymenet Sokağı, Rüştüefendi Sokağı, Kırtay Sokağı, Altay Caddesi, Çalarsaat Sokağı, Müezzin Bilâl Sokağı, Ninni Sokağı, Kimyager Sokağı, Atikalipaşa Cami Sokağı, Hattat Rakım Sokağı, Uncu Sokağı, Somuneular Sokağı, Eskibostan çıkmazı, Dersiam Sokağı, Lüleci Yekta Sokağı, Alipaşa Türbe Sokağı, Tahtacılar Sokağı, Sütçü Murad Sokağı, Küçükde-ğirmen Sokağı, Hasanfehmipaşa Caddesi, Kelebek Sokağı, Viranmescid Sokağı, Türkistan Sokağı, Korucu Sokağı, Hatice Sultan Sokağı, So-falıçeşme Sokağı, Salmatomruk Caddesi, Kalfa efendi Sokağı, Eflaklı Sokağı, Viran Odalar Sokağı, Eroğlu Sokağı, Aktar Kerim Sokağı, Şeyh Eyyub Sokağı, Arabacı Aralığı Sokağı, Vaiz Sokağı, Suluklu Caddesi ve Hoca Çakır Sokağı ile cem'an 55 yol ile kavuşakları vardır ve kadim kale duvarları kalıntısında Edirne-kapusu önünde sona erer. Bayazıd - Edirneka-pusu tramvay yolu bu caddeden geçerdi (1934 B. Ş. R. Parfa 6/80,89,95,98 ve Pafta 7/90,87, 88,101,102,108,109),
îki yanı ve ortası yaya kaldırımlıdır, böylece iki bölüm olan caddenin bir bölümü gidiş, bir bölümü dönüşe tahsis edilmisdir ve cadde asfalt döşenmişdir. Çoğu son yirmibeş yıl içinde yapılmış ikişer üçer katlı beton yapı evler ve üçer dörder katlı yine beton yapı apartımah-lar arasından geçer, bilhassa apartmanların altları sıra sıra dükkânlardır. Yolun her iki bölümü üç araba rahat geçecek genislikdedir.
Bu uzun cadde boyunda 3 büyük cami (Külliyesinin medreseleri ardında Fâtih Sultan Mehmed Camii Kebiri; Atikalipaşa Camii, cild 3, sayfa 1286; Edirnakapusu Mihrimah Sultan Camii, cild 9, sayfa 4925); 5 medrese (Fâtih Külliyesinin dört Akdeniz medresesi ve Feyzullahefendi Medresesi); l umumî kütübhâne
(Feyzullahefendi Medresesinde Fâtih Millet Kütübhânesi (B.: Feyzullahefendi Medresesi; Fâtih Millet Kütübhânesi): l açık türbe (Fâtihin ekmekcibaşısı Hacı Mühiddinin türbesi, B.: Muhiddin, Ekmekcibaşı Hacı); l Harab Hamam (Edirnekapusu Hamamı, cild 9, sayfa 4929);
1 stadyom (Çukurbostanda Vefa Stadı, B.:
Çukurbostan, cild 8, sayfa 4161); 26 tuhafiye
mağazası, 18 kundura mağazası, 17 berber ve
kadın berberi, 10 terzi, 10 emlâkci yazıhanesi,
9 eczâhâne, 9 büfe, 8 kuruyemişci, 7 banka şu
besi (Osmanlı Bankası, 2 Yapı ve Kredi Ban
kası, Akbank, Garanti Bankası, Anadolu Ban
kası, istanbul Bankası), 7 saatçi, 6 kahvehane,
6 Tekel bayii, 5 esvab temizleme evi, 5 zücâci-
ye dükkânı, 5 buzdolabı ve gaz sobaları ve
ocakları mağazası, 5 mobilya mağazası, 5 ma
nifaturacı, 4 ıtriyatçı, 4 şekerci-pastacı, 4 fo
toğrafhane, 4 halı ve mobilya mağazası, 3 tri-
kocu, 3 pastahâne, 3 plak ve pikap musiki âlet
leri mağazası, 3 gazoz ve meşrubat dükkânı, 3
nalbur, 3 bakkal, 3 mefruşatçı, 2 inşaat mal
zemesi mağazası, 2 yün mağazası, 2 kitabcı, 2
ıtriyatçı, 2 kundura boya salonu, 2 kasab, 2 ma-
hallebici, 2 yorgancı, 2 oto levâzımat mağazası,
2 manav, 2 gömlekci, 2 kebabcı, 2 kundura ta
mircisi, l çanta tamircisi, l radyo mağazası, l
bozacı, l baklavacı, l gözlükcü, l avîze mağa
zası, l esvab boya evi, l halı mağazası, l ter-
likci, l düğmeci, l Sümerbank Yerli Mallar ma
ğazası, l radyo tamircisi, l pasta börek fırını,
l postahâne (Edirnekapusu Postahânesi), l bö
rek ve tatlıcı fırını, l oduncu, l Good Year oto
lâstikleri mağazası, l hazır esvabcı, l mermer
ci, l oto alım satım yazıhanesi, l turşucu, l
helvacı, l börekçi, l sağlık merkezi (Edirneka
pusu Sağlık Merkezi), l anahtarcı, l lokanta, l
elektrik tesisatçısı, l pedal matbaası, l saat ta
mircisi, l radyo teyp tamircisi, l sobacı, l oyun
cakçı, l kuru kahveci, l Tokyo pabuçlar ve de
niz yatakları mağazası, l toprak hafriyat yazı
hanesi.
Kapu numaraları 1-371 ve 2-192 dir (mart 1969).
Hakkı GÖKTÜRK
FEVZİYE CADDESÎ — Eminönü ilçesinin Bayazıt nahiyesinde Kemalpaşa Mahallesi yollarından; Ağayokuşu ile Şehzâdebası Caddesi arasındadır; Fethibey Caddesi ve Mahmudive Çeşmesi Sokağı ile kavuşaklan vardır (1934 B. Ş. Rehberi, pafta 4/40). Ağayokuşu taraf m-
dan gelindiğine göre iki araba geçecek geniş-likde, pakettaşı döşeli, iki yanı yaya kaldırımlı bir yoldur. Kâğır-beton evler ve apartmanlar arasından geçer; eski binalarından üç katlş bir konakcık kalmış bulunuyordu; Şehzâdebaşı Caddesi ile olan kavuşağımn bir yanında Yeni Sinema binası, bir yanında da bir arsa vardır. 2 terzi, İ bakkal, l kunduracı, l manav dükkânı ve l lokanta vardır; kapu numaraları 17-25 ve 18 - 40 idi (şubat 1968).
Hakkı GÖKTÜRK
FEVZİY ÇAKŞÎSI OEÇÎDl - Bayazıd-da Kemalpaşa Mahallesinde Mahmudiye Çeşmesi Sokağı ile Şehzâdebaşı Caddesi arasındadır (1934 B. Ş. R. pafta 4/40). Mahmudiye Çeşmesi Sokağı tarafındaki başında üç katlı kagir bir binanın altından geçilir; 7 oto tamirhanesi bulunuyordu (şubat 1968).
Hakkı GÖKTÜRK
FEVZİYE KIKAATHÂNESÎ - Şehzâde-başı Caddesinde, bu caddenin Fevziye Caddesi ile olan kavuşağı köşesinde büyük bir kıraathane idi; adı yakın geçmişin edebî metinlerine geçmişdir; ne zaman kurulduğunu tesbit edemedik, en parlak devrini İkinci Sultası Abdül-hamid zamanında, 1885-1900 arasında yaşamış ve adetâ bir mûsiki mahfili olmuşdu.
Kapusıı, o zamanlar Direklerarası denilen Şehzâdebaşı Caddesinde idi, Fevziye Caddesi üzerinde bir bağçesi vardı, bağçenin yanında da yüksek riyaziye (matematik) hocası Vidinli Tevfik Paşanın konağı vardı.
İçi gaayet genişdi, yüzelli kişi kadar alırdı, fakat müşterisi az ve kibar, münevver tabakan kimselerdi; senede bir ay, ramazanlarda pek sâzib bir sanat, mûsiki mahfili olurdu; Kadir gecesi müstesna, her gece İstanbulun en seçkin profesyonel sazende ve hanendelerinin musiki hasılları pek meşhurdu. Fasıl, ya Kemen-çeci Vasilâki'nin yahud Kemâîiî Memduh Efendinin idaresinde bulunurdu. Çalan ve okuyan sanatkârlar da şunlardı: Memduh yahud Vasi-lâki efendilerden biri, Kanuni Selânikli berber Şemsi (berber dükkânı Direklerarasında idi), Üdî Astikzâde Bogos'nusfiyezen Kirkor, Lavtacı Övrik efendiler, hanendeler Ahmed Bey, Ortaköylü mûsevi Karakaş Efendi, Kara Bo-gos Ağa. Şemsi Efendinin icrası kolay olmayan kaanunu hiç falsosuz çalısı, zamanının mûsiki üstadları tarafından dâima övülürdü. Bâzı ge-
celer okuyuculara amatör bir senatkâr olarak Hafız Osman Efendi de katılırdı. Bâzı geceler devrin büyük şöhretlerinden Tanbûri Cemil Bey, Ali Rifat Bey, Rauf Yekta Bey, Şekerci Cemil Bey, Rahmi Bey, Lem'i Bey (Atlı), Lem'i Beyin dayısı hanende Muhib Bey ve şâir amatör musiki müntesibleri de Fevziye Fasıllarını gelip tâkib ederlerdi ki alelade bir sazlı kıraat-hâre olmadığına delildir.
Kıraathanede yalnız kahve, çay, şurub verilirdi. Pek muntazam idare edilir her akşam dört saat kadar sürerdi ve yalnız iki makam üzerine tertipedilir, bir musiki ziyafeti olurdu. Yalnız Serveti Fünün sahibi Ahmed ihsan Bey (Toksöz) fırsat düşürdükçe mecmuasının hafta sohbetlerinde: "Fevziye Kıraathanesine gelenler, gündüz teneffüs ettikleri temiz havanın hayat bahşeden tesirini, lambalarda yakılmış gaayet âdi petrolün müstekreh kokusu ile gidermişlerdir, ve evlerine, kulaklarında kalmış musikinin lâtif yadigârı ile birlikde şiddetli bir başağrı götürmüşlerdir" gibi yazılar yazardı.
Serveti Fünunun karşısında Mâlûmât'da ise Ahmed Râsim Bey buranın dâima medhin-de bulunurdu bir; yazısında: ".. Fevziye Kıraat-hânesindeki saz malumunuzdur ki ramazanlara mahsus değüdir; meşhur Kemani Tatiyos'un takımı her cuma ve pazar günü orada icrâyi ahenk etmektedir... saz âdabı ile, eller dizde, hareketsiz, en ufak bir fısıltı olmadan dinlenir.." diyor, ölmez eserlerinden "Fuhşi Atik" de de şunları yazıyor: "... zavallı ben, o zamanlar toy ve bî idrâkim., kaşları, gözleri, saçları, boylan ile menfûre Avgustina ve benzerleri hep Beyoğlunda. Galatalı arkadaşım sordu:
-
Sizin taraflarda ne var?
- Hiç!..
-
Hiç ya!..
"Evet bir hiç., haydi Fevziye Kıraathanesine!., bir Uşşak, bir Hicaz, kuyruğunda bir iki Köçekçe... çık dışanya!..".
Fevziye Kıraathanesi ne zaman kapandı bilemiyorum, bugün yeri arsadır (1943).
Reşad MİMAROĞLU
FEYLESOF SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Beyoğlu İlçesinin Taksim nahiyesinin Yenişehir Mahallesi yollanndan, Bekçi Mahmud Sokağı ile Yenişehir Dere Caddesi arasında uzanır; Fenerci Kadri Sokağı ile kavuşağı vardır, Gülleci ve Mîrimîran sokak-
FEYZABÂD
- 5728 -
istanbul
ANSİKLOPEDÎSÎ
- 5729 -
FEYZİ BEY (M. Emin)
Fevzi Bahrî Vapuru
(Anonim bir resimden Abidin Tel eliyle)
lan ile dört yol ağızlan yaparak kesişir (1934 B. Ş. R. Pafta 19/181). Yenişehir Dere Caddesi tarafından gelindiğine göre iki araba geçecek genişlikde, onbeş yirmi adımlık yeri pakettaşı döşelidir, Mîrimîran Sokağını geçdikden sonra merdivenli yokuş olur, geri kalan kısmı kabataş döşelidir. Kagir ve ahşab evler arasından geçer; 2 boya atölyesi, l simitçi fırını, l oto tamircisi vardır; kapu numaraları 3-67 ve 2-70 dır (Ağustos 1968).
Hakkı GÖKTÜRK
FEYZÂBÂD — Boğaziçinde Çubuklunun Lâle Devrindeki adı (B.: Çubuklu, cild 8, sayfa 4140; Çubuklu Çeşmesi, cild 8, sayfa 4144; Çubuklu Havuzu, ciltd 8, sayfa 4147). Aşağıdaki kıt'a o devrin seçkin şâiri Nedim'in bir şar-kısındandır:
Gah: Feyzâbâde doğru azmidüb eyle safa Âsafâbâde gelüb gâhi sahn ey mehlikaa Gel hele gör sahni Sâdâbâde hiç olmaz bahâ lyddir çık nâz ile seyrâne kurban olduğum
1922 de İkbal ve Sadâkat Kütübhâneleri tarafından müştereken basılmış Nedim Divanının metnini yazma nüshalardan Halil Nihad Bey toplamış, Nedimin ilk defa olarak basılan divanına Ahmed Refik şairin hayatı, Fuad Köprülü de Nedimin şiirleri üzerine birer makale eklemişlerdir, bu üç üstadın emeği geçen divânın sonuna da bir lügatçe konmuşdur, bu lugatçede Feyzâbâd için: "Kâğıthânede bir kasır" denilmişdir ki hazin ve ayıbdır.
FEYZÎ — (B.: Feyzullah Efendi, Bolulu; Feyzullah Efendi, Ebûsaidzâde; Feyzullah Efendi, Hâdizâde; Feyzullah Efendi, Subhizade).
FEYZİ — Onyedinci Yüzyılın ikinci yarısında yaşamış bir şâir, asıl adı Alidir; kalemden yetişmiş, cebeciler kâtibi olmuş, 1115 (1703-1704) de vefat etmişdir. Bir beyti:
Kelâmı şu'belendirme uzatma gel makaamâtı Gönül âgaazci hüsai o şûhia bûseliksizdir
Bibi.: Salim, Şuerâ Tezkiresi
FEYZi — Onyedinci Yüzyılın ikinci yansında yaşamış şâir bir şeyh ve vaiz, "Feyzi" mahlasıdır, asıl adı Kasandır; gençliğinde halveti şeyhlerinin en büyüklerinden Abdülahad Nuri Efendiye intisab etmiş (B.: Abdülahad
Nuri, cild l, sayfa 56), onun asâdarlığmı yapmış ve o şâir şeyhinin büyük tesiri altında kal-mışdı; 1062 (1652) de Topkapusu dışında Tak-keci Camü vaizi, 1078 (1667-1668) de Tophanede Kılıçalipaşa Camii vaizi, 1086 (1675) da da Topkapusu dışında Emirbâki zaviyesi şeyhi olmuşdu; 1102 (1690-1691) de vefat etti; türk-çe dîvanı, "Gamza vü Dil", "Mîracnâme" ve "Cevabnâme" isimli manzum mecmuaları vardır. Bir rubaisi:
Arz itse subhdem yüzün ol şehsüvârımız Sahrayı sabrı aşkda kalmaz karârımız Nevrûzi vasli maksada baht irse Feyziyâ Yeksan olurdu şevk ile leylü nehârımız
Bibi.: Salim, Şuerâ Tezkiresi
FEYZİ (Arabacı Tatar) — 1918 ile 1922 arasında Beyoğlunda Taksimde faytonculuk yapan bir arabacıdır, o tarihlerde 20-22 yaşlarında bir gene olup İstanbuldaki işgal kuvvetlerine mensub türklere hakareti zevk edinmiş küstahlarla tek başına mücâdeleye girişmiş bir delikanlıdır. Yük arabası sürer Tatar Ömer Ağa adında birinin oğludur, Topkapusunda doğ-muşdur, rüşdiye talebesi iken Birinci Cihan Harbinde askere alınmış, harbden sonra da tahsile devam imkânı bulamayarak faytonculuğa başlanıışdı. Hürriyeti Ebediye Tepesinde, Dol-mabağçe Gazhanesi yanında, Taşlıkda muhtelif tarihlerde beş ingiliz askerini bıçaklayarak öl-dürmüşdür; bu cinayetler hem büyük heyecan hem de büyük hayret uyandırmışdı, öldürülenlerin altın kol saatlerine, para dolu kaselerine dokunulmamış, sâdece cesedlerin başında bir fes bulunmuşdur. Nihayet Tatar Feyzinin izi bulunmuş, fakat işgal kuvvetleri tarafından sıkı bir zabıta çenberine alındığı gece Arnavud Köyünden bir sandala atlayarak Anadoluya kaçmış, millî mücadeleye katılmışdır. Çocukluğunda mekteb arkadaşı olan bu satırların yazarı o tarihlerde Üsküdarda otururdu, Tatar Feyzi o geceyi evimizde geçirmişdi. Anadoluya gittikden sonra kendisinden haber alınmadı. Muharebelerin birinde şehid olmuş olacakdır.
Münir Süleyman ÇAPANOĞLU
FEYZİ (Tophaneli) — Geçen asır sonların Galatanın batakhâne-tiyatrolarmın devamlı müşterilerinden ve foricilerinden bir kaldırım kabadayısı (B. : Fori). Hayatı hakkında başka kayde rastlanmadı. Aynı devirde yaşamış kalen-
der şâirlerden Üsküdarlı Âşık Râzinin şu manzumesi bu kabadayının gençlik devri üzerine yazılmış olacakdır :
Tophaneli Kız Feyzi bir sikirdim kopukdur Nümayişi kaldırım döven gülle topukdur
Kara perçemi yağlı çalımlı cakalıdır itliğin nişanesi on günlük sakalıdır
Yerde sürür ucunu tırabulus kuşağın Galata yosmaları yolun gözler uşağın
Bura bura geçerken karanfil bıyıkları Çıldırır karıların sarhoşu ayıkları
Hânebeduş eşbehim hem tavşandır hem tazı Nakdi can bağışlanan köçeklerin mümtazı
Harâbathânelerde çakıp çıkar meydâne Kalender uşşâkına rakseder levendâne
Hem başların tacıdır hem püsküllü belâdır Gâhi merhemi kâfur geh gözlere ciladır
Kâh soyar kâh soyunur çatlamış ar damarı Yerine gö're kopuk kâh bal olur kâh arı
Bibi.: Ahmed Rasim, Muharrir buya; Vâsıf Hiç, Not
FEYZi BAHRÎ VAPURU - Abdülmecid devrinde pâdişâha mahsus küçük bir yat; yandan çarklı, üç direkli, tek bacalı, burnu mahmuzlu, icâbında yelken ile de seyreder bir-tekne idi; hangi tersanede yapılmış olduğu, ne zaman ve ne suretle hizmetden çıkarıldığı tesbit edilemedi; Sultan Abdülmecid bir yıl Heybeli
Adadaki Bahriye Mektebinin imtihanlanna bu vapura binerek gitmişdi.
Bibi.: Halûk Y. Şehsüvaroğlu, Not.
FEYZİ BEY (İshakpaşazâde) — Onaltıncı asır kalem ve kılıç sâhiblerinden; Kanunî Sultan Sûleymanın Beç (Viyana) Seferinde kendi kulları tarafından katledilmişdi. Kastamonulu Lâtîfî kendi adına nisbetle anılan şuarâ tezkiresine aldığı bir beyit için: "Güya hâlinin şahidi ve ahvâlinin beyânı idi" diyor; beyit şudur:
Kabrim üstüne semendinden inüb ol meh didi Zulm ile ölmüşdü nur indi bu miskin üstüne
FEYZÎ BEY (Meiımed Emin) — Topçu zabiti, matematik bilgini, edib, şâir; 1861 de Irakda Süleymâniye kasabasında doğdu, "Kürd Feyzi Bey" diye anılırdı; Derviş Ağa adında fakir bir adamın oğludur; ilk ve rüşdiye tahsilim memleketinde yapdı, Bağdad Askerî idadisinde okudu, 1882 de İstanbulda Mühendis-hânenin topçu bölümünü bitirerek mülâzimi evvel rütbesi ile ordu hizmetine girdi; bir ara Harbiye Mektebi dâhiliye zabitliğinde ve Kuleli Askerî idadisi kitabet muallimliğinde bulundu; 6. Ordu kumandanı Receb Paşanın isteği ile ve kolağası rütbesi ile evvelâ Bağdad Askerî Rüşdiyesi müdürlüğüne, sonra Bağdad topçu alayı binbaşılığına tâyin edildi; Meşrûtiyetin ilânına kadar Irakda kaldı. 1902 de izin alarak Hindistan üzerinden Hicaza giderek Hac
FEYZİ BEY (M. Eraüı)
Dostları ilə paylaş: |