İstanbul ansiklopediSİ


Ermemden güzeller az velâkin has çıkar Çıkınca da âfeti devran bir Tomas çıkar Aklü zekâsı taşkın böyle bir elmas çıkar Gaayet -bî bâkü perva dilberi sebükbardır



Yüklə 5,06 Mb.
səhifə43/76
tarix04.01.2019
ölçüsü5,06 Mb.
#90131
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   76

Ermemden güzeller az velâkin has çıkar Çıkınca da âfeti devran bir Tomas çıkar Aklü zekâsı taşkın böyle bir elmas çıkar Gaayet -bî bâkü perva dilberi sebükbardır.

Akli fikri şahımın tiyatroda, oyunda Cehdü gayret oğlanm ermenilik soyunda Tâ be sabah sayıklar uyur iken koynunda Nakleyen şaşkına dönmüş baba Kasbardır

Hem mektebe gitmemiş, hem de zenaat için verildiği usta yanında durmamışdır. Semtinin sokaklarında yalın ayak dolaşacak kadar fakir bir ailenin evlâdı olan Tovmas Fasulyaciyan ilk defa 1858 de ve henüz onbeş yaşında iken bir amatör topluluğu arasında Hasköyde sahneye çıkdı, aldığı küçük bir uşak rolünde o kadar başarı göstermişdi ki ertesi sene Şark Tiyatrosuna girerek profesyonel aktör oldu.



  1. de Bkşiyan'ın yanında bir îzmir turnesi
    ne katıldı ve orada aktris Bayzar Hanımla se-
    vişdi ve evlendi. 1863 de karısını da alarak
    Trabzona gitti, Trabzonlu ermeni gençlerle
    amatör bir tiyatro topluluğu kurarak bir yıl
    kadar temsiller verdi. Ermeni komitecilerinin
    bilhassa Kafkasyada çok faal olduğu bir de
    vir idi, belki de karanlık bir tarafı olacakdır,

  2. de yirmi yaşında iken Trabzondan Kaf-
    kasyaya kaçdı ve iki sene kadar oranın her
    şehrini dolaşarak îstanbula döndü, birkaç se
    ne Manakyanın (Mınağyan) yanında oynadı
    ve kendi başına îstanbulun muhtelif semtle-

rinde sahneye çıkdı; 1869 da tekrar Kafkas-yaya gitti, bu ikinci yurd dışı seyahati biraz daha uzun sürdü, İstanbula dönüşünde kurduğu yeni bir tiyatro topluluğu ile Üsküdarda Aziziye Tiyatrosunda çalışdı, fakat işi başaramadı, yanındakileri besleyemedi, Güllü A-gob'un teklifini kabul ederek Gedikpaşa Tiyatrosuna girdi. Çok mazbut adam olan Güllü Agob ile de geçinemedi; 1880 de yeni bir teşebbüs olarak Bursaya gitti, orada beş sene kalarak başarılı temsiller verdi, 1885 de Bulgaristan'a giderek sekiz sene kaldı. O tarihlerde Bulgaristan ile Kumanya da Kafkasya gibi ermeni komitecilerin aşırı faaliyet gösterdikleri memleketlerdi, Tovmas Fasulyaciyanın aktör hüviyeti altında o anarşistlerle yakın teması olan bir kimse olmasından şüphe edilebilir. Türkiyeye dönüşünde iki defa Samsunda temsiller verdi, îstanbula döndü, bir Tekirdağ turnesine çıkdı ve 1894 de bir daha dönmemek üzere Türkiyeyi terketti, 1900 yılına kadar Kumanyada ve Bulgâristanda dolaşdı, hastalandı, dostlarının ianesi ile tedavi için Parise gönderildi, orada bir kaç ay kalarak Mısır'a geçdi; îskenderiyede birkaç temsil verebildi, ilerleyen hastalığı sahneye çıkmasına mâni oldu ve 1901 de Mısırda tüyler ürpertici bir sefalet içinde öldü.

Bibi.: Âşık Râzi, Evrakı Metruke, Nebil Kaptan Defteri; Mahmud Yesârî, Not.

FA-TEK AMBALAJ LİMİTED ŞİRKET* — istanbul piyasasının ambalaj sanayiinin en büyük müessesesi; Galatada Demirciler Soka-ğındadır; atöliye 1925 - 1930 arasında Abajoli adında bir mûsevî tarafından kurulmuş, bir rivayete göre israil'e hicret etmeye karar veren Abajoli atöliyesini 1943 de Enver Tekand ile zevcesi Fâhire Tekand'a satmışdır ve müessese o tarihten bu yana Fâhire Hanım tarafından idare edilegelmiş ve îstanbulun en büyük ambalaj atöliyesi olmuşdur.

Müessesenin sahibesi ve ve müdiresi Fâhire Hanım 1901 de doğmuşdur; Birinci Büyük Millet Meclisinin mebuslarından olup bir ara Reassürans müdürlüğünde ve Denizcilik Bankası idare meclisi âzâlığında bulunmuş ve 1961 de vefat etmiş Enver Tekand'm zevcesidir; üç Çocuk anası ve yedi torun sahibi ve yaşı alt-

mışını aşmış Fâhire Hanım işçileri üzerinde kesin otoriteye sâhib bir iş kadını idi.

Bibi.: Hürriyet Gazetesi, Metin Soysal'm Büyük İş Sahibi Kadınlar röportajı, 1965.

FATİ (Arab) — Galata Kadısına hitâb ile yazılmış 2 rebîülâhir 937 (M. 27 ekim 1565) tarihli bir fermandan öğrenildiğine göre Onal-tıncı Yüzyıl ortalarında Galata dışında Sul-tangir (Cihangir?) Mahallesinde oturmuş bir fahişe; evinde nâmahrem ile basılmış, evi cebren sattırılarak kendisi Istanbuldan sürgüne gönderilmişdir.

Bibi.: Ahmed Refik, Onuncu Hicrî Asırda İstanbul Hayatı.



FATİH — (B.: Fâtih İlçesi)

FATİH ASKERÎ RÜŞDİYESİ — Istan-bulda 1292 (1875) de açılan dokuz askerî rüş-diye mektebinden biri (diğerleri: Gülhâne, So-ğukçeşme, Kocamustâfapaşa, Eyyub, Kasımpaşa, Beşiktaş, Üsküdar Paşakapusu, Üsküdar Toptaşı askerî rüşdiyeleri); Fâtihde Arslan-hâne Caddesinde, bu caddenin Fevzipaşa Bulvarı ile olan kavuşağından gelindiğine göre solda, sed üzerindeki büyük binada açılmışdı ki bu askerî rüşdiye için sureti mahsusada yapdırılmış olan bu binada zamanımızda Fâtih ilk Okulu bulunmaktadır (B.: Askerî Mek-tebler, cild 2, sayfa 1109; Rüşdiye Mekteble-ri; Fâtih ilk Okulu).

Devlet Salnâmesindeki kayde göre, açıldığı zaman, ilk ders yılında bu okulda 6 muallim, l dâhiliye zabiti ve 339 talebe bulunuyordu, askerî rüşdiyelerin en kalabalığı idi.

Hakkı GÖKTÜRK

FÂTİH CADDESİ — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih İlçesinin merkez nahiyesinin Kirmasti ve Şeyh Resmî mahalleleri ile aynı ilçenin Karagümrük nahiyesinin Koca-dede mahallesinin müşterek yollarından (1934 B.Ş.R. pafta 6/95 ve 98, pafta 7/101); Fâtih Camii ve külliyesinin de bulunduğu Kirmasti Mahallesinde bu külliyenin şimal cebhesi önünden geçen istanbul Caddesi ile Kocadede" mahallesinde Fâtih Nişancı Camii önünden geçen Bakkalzâde Sokağı arasında uzanır; Ferâ-izci Sokağı ile kavuşağı vardır, Başimam So-

kağı, Başmüezzin Sokağı, Başhoca Sokağı, Yusuf Ziya Paşa Sokağı, Yavuz Selim Caddesi ve Çelebi Süleyman Sokağı ile dört yol ağızları yaparak kesişir.

Fâtih Camii tarafından gelindiğine göre iki araba geçecek genişlikde ve paket taşı döşelidir. Başimam Sokağı kavuşağına kadar olan kısmının iki kenarında üzerlerinde odalar bulunan dükkânlar sıralanmışdır. Başimam Sokağı ile Başmüezzin Sokağı arasında kalan kısmında Fâtih Yangınında yanmış Hâfızpaşa Camii, Medresesi ve Dârülhadisinin duvar kalıntıları bulunmaktadır. Başmüezzin sokağm-dan Yavuz Selim Caddesine kadar hepsi son zamanların yapısı ve beton evler, apartımari-lar, dükkânlar arasından geçer. Yavuz Selim Caddesi dört yol ağzından sonra bozuk, tüm-sekli bir toprak yol hâline gelir.

Fâtih Camii tarafındaki kısmı bir çargı boyu olan bu caddede 7 bakkal, 5 berber, 6 kahvehane, 4 manav, 6 kasab, 2 elektrikçi, l doğramacı, 2 kunduracı, l döşemeci,, l sobacı, 3 kundura tamircisi, l mest yapıcı, 4 lokanta, l ciğerci, l tekel bayii, 2 helvacı, l şekerci, l tavukçu, 3 nalbur, l hallaç, l kuru yemişçi, l eczahâne, l saatçi, 2 terzi, l kalaycı, 2 kırtasiyeci, 1 soba, su, hava gazı tesisatçısı, l enkazcı, (Hâfızpaşa Camii duvar kalıntısı içinde), Doğan Plastik Sanayii Müessesesi, Bilmen Yayınevi ve Kirmasti Mahallesi Muhtarlığı vardır. Kapu numaraları 5-123 ve 4-156 dır (aralık 1967).

Hakkı GÖKTÜRK

FÂTİH CAMİİ — (B.: Fâtih Sultan Meh-med Camii Kebiri ve Külliyesi)

FÂTİH CİNAYETİ — 1937 yılının 25-26 mart gecesi Fâtihde Atpazarında îmanı Niyazi Sokağında işlenmiş bir cinâyetdir ki toplum hayatı bakımından hem realist romancı ve hikayecilerin, hem de kriminologların dikkatle tedkik etmesi gereken vak'alardandır.

Daha önce Fâtihde Karagümükde oturan ve ticâretle meşgul olan 44-45 yaşlarında Osman Nuri o semtde berber esnafından 16-17 yaşında gaayetle dilber Ali Receb adında bir gence alâka peyda eder; türlü vesileler, hizmetler îcad ederek bol bol para verdiği güzel gencden uysal yakınlık görür ve sık sık O. Nu-rinin evine gelen A. Receb akranı olmayan adamla evde geç vakitlere kadar işret eder.




5519
FATiH DÂBÜŞŞİFÂSI

Osman Nurinin karısı îrfan ile kaynanası İfa-kat geceleri bir işre sofrası bağında güzel bir delikanlı ile yalnız bırakdıkları evin erkeğine göz yumar görünürlerse de, bu müsamahanın asıl sebebi, biri kucağında, ikisi pek küçük üç çocuk anası gene bir kadın olan İrfanın koca--sının mahbubuna karşı olan aşkıdır; ve O. Nü* rinin evde bulunmadığı sıralarda da eve gelen delikanlıya muhabbet yolunda ikna eder ve tatlıca zamanlar geçirir. O. Nuri Karagümrük-den Atpazarına taşındıkdan sonra da A. Re-ceb'in gündüz irfan'a ve akşamlan Osman Nuriye misafirlikleri devam eder. Bu hâlin böylece devamı imkânsızlığı karşısında toy oğlanla ana kız iki cahil kadın başbaşa verip Osman Nurinin vücudunu ortadan kaldırıp Receb ile irfanın evlenerek tam murada ermelerine karar verirler. Bir gece Receb Nuriyi bıçakla öldürüp kaçacak ve kadınlar o gittikten sonra bağrışarak istimdadda bulunacak, O. Nuriyi eve giren bir hırsızın vurub öldürdüğünü söyleyeceklerdir.

Plân aynen tatbik edilir; 25-26 mart gecesi 17 yaşındaki Ali Receb, geç vakte kadar işretden sonra kendisine mûtad iltifatlarda bulunan gaafil tutkunu dokuz yerinden bıçaklayarak öldürür ve kaçar. Câhil kadınların mütenakıs ifâdeleri, gizlenemeyen işret sofrası, işret sofrasında bir misafirin de bulunduğunu gösteren deliller İstanbul zabıtasına esrarengiz gibi görünen Fâtih Cinayetinin esrar düğümünü iki gün içinde çözdürür. Yakalanan kaatiî, sözde namus müdafaası yolunda suçunu itiraf eder ve muhakemede de aile faciası bütün çıplaklığı ile meydana çıkar; kaatiî gene yaş küçüklüğünden, muini kaatiî ana kız İfâ-kat ile İrfan da, ö. Nurinin evinde göz göre çirkin münasebeti hafifletici sebeb görülerek îdama bedel yirmibeşer sene ağır habse mahkûm olurlar.

Bürhâneddin OLKER

FATİH DARÜŞŞlFÂSI — (B.: Fâtih Sultan Mehmed Camii Kebiri ve Külliyesi)

FATİH DÂRÜŞŞİFASI VAK'ASI — (B,: Ebe Kadın Vak'ası, cild 9, sayfa 4845)

FÂTİH HAMAMI — (B.: Çukur Hamam, cild 8, sayfa 4171)

5518 —

İSTANBUL

FATİH İLÇESİ — Eski deyimi ile «Fâtih Kazası», «Fâtih Kaymakamlığı», bu satırların yazıldığı 1970 yılı şubatında istanbul vilâyetinin 19 ilçesinden biri, diğer ilçeler sun* lardır:

Adalar, Bakırköy, Beşiktaş, Beykoz, Beyoğlu, Çatalca, Eminönü, Eyyub, .Gaziosman* paşa, Kadıköy, Kartal, Sarıyer, Silivri, Şile, Şişli, Üsküdar, Yalova, Zeytinburnu.

Bunlardan Fâtih ilçesi ile Adalar, Bakır- ; köy, Beşiktaş, Beykoz, Beyoğlu, Eminönü, Eyyub, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Kartal, Sarıyer, Şişli, Üsküdar 14 ilçe Anadolu ve Rumeli yakasında ve Halicin ve Boğazın iki tarafında muazzam ve çok yaygın büyük şehri kurmuşdur.

«1967 istanbul il Yıllığında Fâtih ilçesi hakkında en küçük bir" bilgi bulamadık. Fâtih Kaymakamına gönderdiğimiz bir mektub da, Eyyub ilçesinde olduğu gibi, cevabsız kalmış-dır; ne istediğimiz anlaşılmamış olacakdır. Bu durum karşısında aşağıdaki notlan, muhakkak ki çok eski, 1934 Belediye Şehir Rehberinden alıyoruz.

1934 de Fâtih ilçesi 6 bucak (nahiyeden) ve 80 mahalleden mürekkebdi; nahiye ve mahallelerin isimleri şunlardır:

I. Fâtih Merkez Nahiyesi:'

Gurebâ Hüseyin Ağa Mahallesi

Baba Hasan Alemî »

Kırkçeşms »

Hüsam; Bey . »

Sofular »

Murad Paşa »

İskender Paşa »

Hasan Halîfe »

Hacı Üveys »

Sinan Ağa »

Kirmasti »

Şeyh Eesmî »

II. Karagümrük Nahiyesi :

Kaariye Atik Ali Paşa Mahallesi
Neslisah »

Mimar Sinan »

Keçeci Karabaş »

Hatice Sultan »



ANSİKLOPEDİSİ

Muhtesib İskender »

Kbcadede »

Beyceğiz »

Derviş Ali »

III. Fener Nahiyesi:

Haraççı Kara Mehmed Mahallesi

Kasab Demirhan »

Küçük Mustafa Paşa »

Haydar »


Müftü Ali »

Abdi Subaşı »

Hatib Muslihiddin »

Tevkiî Cafer » -

Kâtib Muslihiddin »

Tahtaminâre »

Hızır Çavuş »

Hamâmî Muhiddin »

Avcibey »

Kaasım Gönânî »

Balat Karabaş »

Molla Aşkî »

Atik Mustafa Paşa »

IV. Eyyub Nahiyesi :

Nişancı Mustafa Paşa Mahallesi

Abdülvedud

Cezerî Kaasım

Eyyubsultan

Eyyub Gümüşsüyü

İslâm Bey

Fethi Çelebi

Düğmeciler

Üç Şehidler

Rami Cuma

Rami Yenimahalle

Topçular


V.' Şehremini Nahiyesi :

Veledi Karabaş Uzun Yusuf İbrahim Çavuş Melek Hâtûn Bayazıd Ağa Ereğli Nevbahar

Mahallesi » » » » » »

FATİH İLÇESİ

Seyyid Ömer »

Deniz Abdal »

Molla Sefer »

Ördek Kasab »

Arpa Emini »

VI. Samatya Nahiyesi :

Koca Mustafa Paşa Mahallesi

Abdi Çelebi »

Hacı Hüseyin Ağa »

İmrahor »

Hacı Evhadüddin »

Hacı Hamza »

Ali Fakih »

Arabacı Bayazıd »

Cambâziye »

Eynebey »

Çakır Ağa »

Yalı »

Keçi Hâtûn »



Kürkcübaşı »

Cerrah Paşa »

Kasab İlyas »

Davud Paşa »


Sancakdar Hayreddin »

1934 den bu yana İstanbulun mülkî, idarî teşkilâtında büyük değişiklikler olmuşdur, birkaç misâl verelim: Fâtih İlçesinin bir nahiyesi olan Eyyub ayrılmış, İlçe olmuşdur.

Fâtih İlçesinin Eyyub nahiyesinde Rami Cuma Mahallesi ile Rami Yenimahalle Mahallesi, yeni kurulan Eyyub İlçesine, şehir dışı Çilingir, Hacımaşlı, Haraççı, Taşoluk, Arna-vudköy, Boğazköy ve Bolluca köyleri de katılarak Rami Nahiyesi teşkil edilmişdir.

Eyyub sınırı içinde Taşlıtarla demlen yer gece kondularla yıldınm sür'ati ile büyümüş, Taşlıtarla da «Gaziosmanpaşa» adı ile bir ilçe olmuşdur ve Eyyub İlçesinin Rami Nahiyesinin 7 köyü bu yeni ilçeye eklenmişdir. İki mahallesi ile kalan Rami Nahiyesi nahiye hüviyetini 'muhafaza etmiş midir, yoksa o iki mahalle eskiden olduğu gibi Eyyubun mahalleleri arasına mı katılmışdır?

Fâtihin Samatya Nahiyesinin adı değişmiş, Kocamustafapa olmuşdur. Bu değişiklik sâdece isimden mi ibaret kalmışdır?



FÂTİH_İLK_OKULU'>5520 —

5521 —
FÂTİH İLK OKULU

Yedikule dışında, yine gecekondularla büyüme yüzünden Zeytinburnu adı île bir İlçe teşkil edilmişdir.

Elbet ki Fâtih İlçesinin sınırları içinde de büyük değişiklikler olmuşdur.

İstanbul Ansiklopedisinde Eyyub İlçesi ile ilgili 50 madde vardır, onların arasında «Eyyub İlçesi» maddesini hazfetmek zorunda kal-mışdık.

İstanbul Ansiklopedisinde Fâtih İlçesi ile ilgili 46 madde vardır,

Yazdığımız mektuba cevab alamayınca «Fâtih İlçesi» maddesini de Eyyubda yaptığımız gibi hazfetmeği düşündük. Fakat gönlümüz razı olmadı, 1934 Belediye Şehir Rehberinden aldığımız notlarla yetindik.

1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih İlçesinin 80 mahallesinden İstanbul Ansiklopedisinde bahsedilmiş olanlar şunlardır, alfabetik sıraları geldiğinde diğerleri de kayde-dilecekdir. Karşılaşdığımız kayıdsızlıkları belki bu suretle telâfi edeceğiz:

Abdi Çelebi, cild l, sayfa 24; Abdi Subaşı, cild l, sayfa 27; Abdülvedud, cild l, sayfa 145; Aiifakih, cild 2, sayfa 664; Arabacı Bayazıd, cild 2, sayfa 919; Atik Mustafa Paşa, cild 3, sayfa 1297); Baba Hasan Alemî, cild 4, sayfa 1739; Balat Karabaş, cild 4, sayfa 1971; Beyceğiz, cild 5, sayfa 2630; Canbâ-ziye, cild 6, sayfa 3366; Cerrahpaşa, cild 7, sayfa 3510; Cezerî Kaasım, cild 7, sayfa 3538; Çakır Ağa, cild 7, sayfa 3671; Dâvud Paşa, cild 8, sayfa 4305; Deniz Abdal, cild 8, sayfa 4395; Derviş Ali, cild 8, sayfa 4499; Düğmeciler, cild 9, sayfa 4803; Ereğli, cild 9, sayfa 5154; Eyyub Gümüşsüyü, cild 10, sayfa 5443; Eyyubsultan, ciid 10, sayfa 5460:

FÂTİH İLK OKULU — Fâtih Camii avlusunda Arslanhane Sokağı kavuşağındaki Fâtih Askerî Rüşdiyesi binâsındadır (B.: Fâtih Askerî Rüşdiyesi); 1924-25 ders yılında «13. İlk Okul» adı ile açılmışdır, ilk okullardan numaralı isimler kaldırıldığında «Fâtih İlk Okulu» adını almışdır.

Ziyaretimiz tarihinde 5 sınıflı w 26 şubesi bulunan, çift tedrisat yapılan, 1500 talebesi ve 28 muallimi olan bir okuldu. Bir yavru kurt oymağı, folklor-halk müziği, bale, batı müziği ve ingilizce kursları vardı, ve 1000 cildlik bir okul kütübhânesi bulunuyordu. Öğ-



İSTANBUL

retici konferanslar verilmekd eidi. Mermer kaideler üzerinde Fâtih Sultan Mehmed ile Ata-türkün tunç büstleri okulun ziynetleri arasında idi.

Kuruluşundan 1965 yılına kadar geçen kırk sene içinde bu ilk okuldan 5814 çocuk ilk okul diploması almışdır. 1966 da okul mti-dün'.üğünde Bay Kemal Köktürk bulunuyordu (1967).

Hakkı GÖKTÜRK

FÂTİH İMARETİ — (B. Fâtih Sultan Mehmed Camii Kebiri ve Külliyesi)



FÂTİH İTFAİYESİ — Halk böyle der; İstanbul Belediyesi İtfaiye Gruplar Müdürlüğü teşkilatındaki resmî adı «İstanbul İtfaiye Grupu» dur; 8 grupdan biri ve en güçlüsüdür, iki de müfrezesi vardır; diğer grupların isimleri şunlardır: Beyoğlu Grupu, Bakırköy Grupu, Üsküdar Grupu, Adalar Grupu, Sarıyer Grupu, îstinye Grupu.

İstanbul Merkez Grupu Fâtihde Sarachâ-nebaşında İtfaiye Caddesinde İtfaiye Gruplar Müdürlüğü binâsındadır. Nefer ve âmirleri ile kadrosu 153 kişidir, 22 motorlu vâsıtası, l? motopompu vardır.

İstanbul Grupunun Haliç Müfrezesi, Atatürk Köprüsünün Unkapanı cihetindedir. Nefer ve âmirleri ile 8 kişilik bir kadrosu vardır. (B,: İtfaiye; Özavcı, Târik).

Bitti.: İtfaiye Gruplar Müdürü Târik Özavcı'nın bize tevdi ettiği notlardan.

FATİH KALENBERHÂNESİ — Fâtih Sultan Mehmed Vakfiyesindeki bir kayde göre îstanbulda kurulmuş ilk Darülaceze, Hâneber-duşlar Yurdu; vakfiyede yeri kesin olarak gösterilmeyerek: «... fukara ve mesâkin (miskinler) için Kalenderhâne ismi . ile olan mekân...» deniliyor.

Yine Fâtih Sultan Mehmed Şehzâdebaşın-da Bozdoğan Su Kemeri dibinde Akataleptos Kilisesini camie çevirmiş ve bu camie «Kalenderhâne Camii» adı verilmişdi; öyle tahmin ederiz ki Kalenderhâne de kiliseden çevrilmiş" bu camiin hemen yakınında idi, ve belki de kilise müştemilâtından bâzı binaların tamir ve tecdid iile açılmışdı.

Bibi.: O. N. Ergin, Muallim Cevdet, (metrûkâtı kalemiyesi); Hadikatül Cevâmi; Tahsin Öz, İstanbul Camileri.

ansiklopedisi

FÂTİH KERVANSARAYI — (B.: Fâtih Sultan Mehmed Camii Kebiri ve Külliyesi)

FÂTİH KIZ LİSESİ — Sultanselimde Dâ-rüşşafaka Caddesinde bağçeli iki katlı beton bir binadır.

1939-1940 öğretim yılı başında Beyceğiz Caddesinde İkinci Abdülhamid devrinin ilmiye ricalinden Ders vekili Âsim Efendinin 17 odalı ahşab konağında bir kız orta okulu olarak açılmışdır. Bu konak 1936 da bir erkek orta okulu ittihaz edilmiş, bu orta okul da 1939 da talebesini Karagümrük Ortaokuluna devrederek bina kız orta okulu olmuşdu.

1949-1950 öğretim yılı başında da kapatılan Cumhuriyet Kız Lisesinin öğrencileri bu orta okula verilerek bir kız lisesi hâline geti-rilmişdir. 1951-1952 öğretim yılında ahşab ko-nakdan çıkarılarak Karagümrük Erkek Ortaokulu binasına nakledilmiş ve bu binada iki okul çift tedrisât yapmak zorunda kalmış, 19P9-196Ö öğretim yılında da bugünkü müştaka binasına nakledilmişdir.

İlk mezununu 1962 yılında vermiş olan bu kız lisesinin 1967 de 1764 öğrencisi ve 43 öğretmeni bulunuyordu.

Fizik, kimya ve tabiiye lâboratuvarları ve 4659 cildlik bir kitabhğı vardır. Çok muntazam olan kitabhğı ziyaretimiz tarihinde öğretmen Bay Âdem Gürçağlayan'ın nezâretinde tanzim edilmişdir. Yine o tarihde okul müdürlüğünde Bayan İsmet Köknel bulunuyordu.

Okulda dikkati çeken bir spor faaliyeti - görül müşdür, kız öğrencilere yakışan voleybol ve atletizme bilhassa önem verilmekte idi. Bu lise disk atmada bir Türkiye üçüncülüğü ve uzun atlamada da bir Türkiye birinciliği kazanmıştır. Bir vitrinde spor yarışmalarında kazanılmış kupalar görülür.

1962-1967 yılları arasında Fâtih Kız Lisesinden 478 hanım kız diploma almışdır. (1967)

Hakkı GÖKTÜRK

FÂTİH KÜTÜBHÂNESİ — (B.: Fâtih Sultan Mehmed Camii Kebiri ve Külliyesi)

«FÂTİHLİ» — 1950 ile 1955 arasında çıkmış düyek usûlünde suzinak bir garkı, güf-

FÂTİH MEYDANI

te ve bestesi Cemal Çağlayanındır; güftesi şudur :



Fâtihlim pek şahanedir Güzellikde yegânedir Çıldırmın hasretinden Onsuz yerim meyhanedir.

Çiçek takar yakasına Bayılırım cakasına Kâinat hep meftun olmuş Pâtihlimin edasına.

Üzmez 'beni hiç incitmez Bir sözümü iki etmez Hangi âşık böyle yârin Uğruna can feda etmez.

FÂTİH MEDRESELERİ — (B.: Fâtih Sultan Mehmed Camii Kebiri ve Külliyesi)

FÂTİH MEYDANI — Evliya Çelebi, yaşadığı Onyedinci Asır ortasında İstanbul içindeki mesîreler arasında bir Fâtih Meydanından bahsediyor; öyle tahmin ediyoruz ki Evliyanın meydan dediği, 'Fâtih Sultan Mehmed Camii Kebirinin alan gibi dış harem avlusudur. Diğer tarih kaynaklarımızdaki kayıdlarda da bu avlunun, yılın her mevsiminde ve günün

her saatinde alandan farksız kalabalık öldu-

ğu görülür. Geçen asır sonlarında Türk dostu olarak tanınmış ünlü Fransız romancısı Pierre Loti, vak'aları İstanbulda geçen «Azade» isimli aşk romanında Fâtih Camii dış harem avlusundan «meydan» diye bahsediyor (B.: Aziyâ-de, Azade; cild 3, sayfa 1690); aşağıdaki satırları oradan alıyoruz:



«Sultan Mehmed - Fâtih'in camii bizi, Ah-medle beni, gümüşî renkde büyük kapılarının önünde alelekser oturmuş, güneşin altında ve hayattan endişesiz, hiç bir beşer lisanına tercümesi kabil olmayan bir kararsız hülya takip etmek üzere uzanmış bulur.

Mehmed-Fâtih meydanı eski îstanbulun tâ yukarısında, Keşmir kaftanları giymiş ve başlarında geniş beyaz sarıklar taşıyan kimselerin gezip dolaştıkları geniş mesafeler işgal eder. Merkezinde yükselen cami, îstanbulun en büyük camilerinden ve en mazharı hürmet olanlarından birisidir.

«Cesim meydan, arı kovanlarının sıralan-

F

FÂTİH MiLLET KÜTÜBHANESt

— 5523 —


İSTANBUL

ansiklopedisi

•— 5523



FATİH SULTAN MEHMED


masına müşabih ve üzerlerinde bir sürü taştan kubbenin yükseldiği esrarlı duvarlarla muhattır; bunlar medreselerdir ve Hıristiyanlar buralara kabul edilmezler.

Bu mahalle tamamiyle şarkkâri bir hayat ve hareketin merkezidir. Develer, yeknasak çıngıraklarını şıngırdatarak bu meydanı sakin adımlarla kat'ederler. Mukaddes şeylerden bahsetmek üzere dervişler gelip otururlar ve buraya garpten henüz hiç bir şey gelmemiştir.» (Nâhid Sırrı Örik Tercemesi).



FATiH MİLLET KÜTÜBHÂNESÎ — (B.: Feyzullah efendi Medresesi ve Fâtih Millet Kütubhânesi).

FATiH NİŞANCA CADDESİ — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih İlçesinin Karagümrük Nahiyesinin Kocadede ve Beyce-ğiz Mahallelerinin müşterek yollarından; Bey-ceğiz Mahallesinde Sarayağası Caddesi, Hasan Fehmi Paşa Caddesi ve Bakkal Çıkmazının teşkil ettiği dört yol ağzı ile Kocadede Mahallesinde Çelebi Süleyman Sokağı, Çarşanba Sokağı ve Müstakimzâde Sokağının teşkil ettiği dört yol ağzı arasında uzanır. Müezzin Bilâl Sokağı, Meymenet Sokağı, Keskindede Çıkmazı, Gözlemeci Çıkmazı, Beyeeğiz fırını Sokağı, Bakkalzâde Sokağı ve İspanakcı Sokağı ile kavuşakları vardır (1934 B.Ş.R. pafta 7/101 ve 102),

Kocadede Mahallesindeki başından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde ve paket taşı döşelidir. Kagir, beton ve ben gibi kalmış ahşab evler arasından geçer. Nişancı Mehmed Paşa Camii bu cadde üzerindedir ve cadde de adını bu camie nisbetle almışdır, cami karşısında da Ebubekirağa Çeşmesi vardır (B.: Ebubekirağa Çeşmesi, cild 9, sayfa 4849; Nişancı Mehmed Paşa Camii).

Nişancı Mehmed Paşa îlk Okulu, Ahmed Rasim Orta Okulu, Beyeeğiz Mahallesi Muhtarlığı ve Beyeeğiz Spor kulübü bu cadde üzerindedir, l ekmek fırını, 4 bakkal, l manav, 2 kasab, 2 terzi, l kırtasiyeci, l muhallebici, 2 doğrama-mobilya atöliyesi, l mobilya mağazası, l kahvehane, l lâstik kaplama atöliyesi, l gazoz deposu vardır. Bakkal Çıkmazı ka-vuşağmda elektrik muhavvile merkezi bulun-

maktadır. Kapu numaralan 1-47 ve 2-66 dır
(aralık 1967). .

Hakkı GÖKTtBK

FATiH NİŞANCISI — Semt adı, bütün semtler gibi hududunu kesin olarak tâyin imkânı yokdur; Fâtihde Nişancı Boyalı Mehmed Paşanın yapdırttığı ve «Yeni Nişancı Camii» denilen camie nisbet anılmış bir semtdir. Js-tanbulda «Nişancı» diye meşhur iki semt daha vardır, biri Kumkapusunda «Kumkapu Nişancısı», diğeri de Eyyubda «Eyyub Nişancısı» dır. Bu semt zamanımızda Fâtih ilçesinin Karagümrük nahiyesinin Kocadede ve Beyeeğiz mahallelerim ihtiva eder.

FATiH PARKI — Fâtihde Kaymakamlık binası önündedir; Haydar Bey Sokağı, Büyük Karaman Caddesi (Kaymakamlık binasının bulunduğu yol), itfaiye Caddesi ve Macarkar-deşler Caddesi (Veznecilerden Edirnekapusu-na uzanan ana yolun bir parçası, diğer kısımlarının isimleri: Vezneciler Caddesi, Şehzâde-başı Caddesi ve Fevzi Paşa Caddesi) ile çev-rümişdir. Artık evleri bağçesiz ve sokakları ağaçsız kalmış Istanbulda Fâtih semti halkının yazın biraz yeşillik gördüğü bir sahadır, ortasında Tayyare Âbidesi denilen bir mermer sütun bulunmaktadır, aslında da evvelâ bu âbide yapılmış, sonra etrafı park olarak tanzim edilmişdir (B.: Fâtih Tayyare Âbidesi).

FATiH EÜŞDlYESt — Bina yerini tesbit edemedik, ilk açılan rüşdiye mekteblerinden biridir (B.: Rüşdiye Mektebleri); 1291 (1874) de Istanbulda 18 rüşdiye mektebi içinde 201 talebesi ve 10 muallimi ile Dârülmaarif Rüşdi-yesinden sonra ikinci geliyor idi; 1319 (.1901 -1902) de ise 694 talebesi ve 15 muallimi ile 21 rüşdiyenm en başında idi.

FATiH RÜŞDlYESİ ÇEŞMESİ — «Fev-zipaşa Caddesi ile Arslanhâne Sokağının ka-vuşağı köşesinde sol kolda idi, (ki bu köşe Fâtih Sultan Mehmed külliyesinin bulunduğu . geniş sahanın güney-doğu köşesidir), iki ceb-heli bir çeşme olup bir yüzü caddede, bir yüzü sokakda idi; geçen asrın büyük hattatlarından Mustafa Rakım Efendinin yazısı ile bir yüzünde iki âyet yazılı idi. Târihi ve yapdıra-

nı meçhuldür. Çeşme 1940 da satılmış, yıkdı-rılmış, yerine şahıs mülkü olarak üç katlı bir bina yapdırılmışdır» (ibrahim Hilmi Tanışık, istanbul Çeşmeleri, I; 1943).

Çeşmenin arkasındaki sed üstünde eski Fâtih Askerî Rüşdiyesi binası bulunduğu içindir ki l.H. Tanışık eserinde bu çeşmeyi bu isimle kaydetmişdir.

FATiH SlBYAN MEKTEBİ — (B.: Fâtih Sultan Mehmed Camii Kebiri ve Külliyesi)

FATİH SULTAN MEHMED — ikinci Sultan Mehmed, cihan tarihinde hükümdarlık san'atım çok iyi bilmiş sımalardan biri, Is-tanbulu alarak Türk Osmanlı ^imparatorluğu yapısının kilid taşını koyan ve yine cihan tarihinde yeni bir çağ açan adam, ordularının başında askerliğin bütün hasletleriyle serdar ve hükümetinin başında geniş ve ileri görüşü ile büyük pâdişâh, «Avnî» mahlası ile onbeşin-ci asır Türk edebiyatının seçkin bir şâiri; 29/ 30 mart 1432 de bir pazar gecesi sabaha karşı doğdu; «Gazi Hünkâr» unvanı ile anılan ikinci Sultan Murad ile Sinob hükümdarı Isfendi-yar Beyin kızı Hatice Alime Hümâ Hâtûnun oğludur.

Aşağıdaki satırları R.E. Koçu'nun «Fâtih Sultan Mehmed» isimli eserinden alıyoruz:

«1431 yılı yazında evvelâ güneş tutuldu; ve en azametli hâli korku ve dehşet içinde Kostantiniyyeden seyredildi; ortalık öyle zifirî karanlık oldu ki, gün ortasında gök yüzünde yıldızlar göründü.

«Bundan bir ay sonra üç gece arka arkaya fecri şimalî göründü,

«Arkasından pek muhteşem bir kuyruklu yıldız doğdu, kuyruğu doğu ufkunun üstünde, başı gök kubbesine doğru, sabah ezam vaktinde Kostantiniye ve civarındaki memleketlerin semâsını bir hafta kadar murassa bir sorguç hâlinde tezyin etti.

«O yıl ve ertesi yıl, Anadoluda ve Rume-linde doğan çocukların çoğu oğlandı ve koyunlar, keçiler ikiz yavruladılar. İneklerin yavruları hep dişi oldu ve atların yavruları erkek oldu. Tarlalarda başakların dâneleri iri ve dolgun oldu, bağ ve bağçelerde ağaçlar nakil gibi meyvayla donandı.

«Hicrî 835 yılı Recebinin 26/27 nci ve milâdî 1432 yılı Martının 29/30 uncu gecesi ve bir pazar günün sabah vaktinde, ki güneş Ars-lan burcundaydı, fikinci Sultan Muradın, Sinob hükümdarı Isfendiyar Bey kızı Hatice Alime Hümâ Hâtûndan bir oğlu dünyaya geldi.

«Baba, sabah namazını kılmış, seccadesinde Kur'an okuyordu; Sûre-i Muhammedi bitirmek, Sûre-i Fethe başlamak üzere idi, bir oğlu dünyaya geldiği müjdesini verdiler, genç adam, henüz yirmi sekiz yaşında, ikinci oğlunun gelişini gözleri sevinç yaşlarıyle dolarak karşıladı:

— Ravzai M'uradda bir güli Muhammedi
açdıî dedi.

« O tarihte henüz iki yaşında olan büyük oğlunun adı Alâeddin idi. Recebin on ikinci cuma günü, vüzerânın, ümerânın, ulemânın hazır bulunduğu bir meclisi âlide, iki rekât namaa kıldıktan sonra kollarına verilen kundak içindeki masumun kulaklarına, tekbir ve ezanlarla adını üçer kere «Mehmed» diye seslendi; ve:

— Bu şehzade Mehmedimin kudümü sâ
nına âleme gülâbı meserret saçılsın! dedi.

«Edirne sarayından Bursaya, Manisaya, Amasyaya, Tokada-, Anadolunun ve Rumelinin valilerine ve sancak beylerine, Rumelideki akıncı serhad beylerine atlı ulaklar gönderildi ve yedi gün yedi gece donanma ve şehrâ-yin emredildi.

«İstikbâlin İstanbul fâtihi olacak ve bir imparatorluğun temelini atarak cihan tarihinin akışını değiştirecek olan çocuğun beşiği mllanmağa başladığından ilk adımını atmasına, konuşmağa başlamasına, besmeleler ve dualarla hoca önüne diz çöktürülmesine ve nihayet yine «âleme gülâbı meserret saçılarak» sünnet düğünü mürüvvetine kadar, kendisine mev'ud tahtı tehlikeye düşürecek hâdiselerle dolu on yıl geçecektir. Doğum yılından adım yılına, adım yılından dil yılına, dil yılından okuma yılına ve sünnet yılına basan şehzade, bu hâdiselerin kendi hayatiyle olan yakın bağım sonra anlayacaktır. Burada çocuğu, gülüp ağladığı, koşup oynadığı masum âleminde bırakarak hâdiselerin peşinde dolaşmak gere> kir.»

Kendisinden dört yaş kadar büyük Olan



F

FÂTİH.SULTAM MEHMED

5524 —


Yüklə 5,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin