Muhabbetname


EZAN-I MUHAMMEDİYYE’NİN AÇIKLAMASI



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə22/83
tarix12.08.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#69835
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   83

EZAN-I MUHAMMEDİYYE’NİN AÇIKLAMASI


Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) in müekkede sünneti olarak, İslâmiyette günde beş vakit namazlarda okunmaktadır. Ezan, günün belirli beş vaktinde, müslümanları namaz kılmak için câmiye davet etmek ve Allah’ın her an zuhûrâtının tecellîlerini bildirmek için okunur. Cenâb-ı Allah’ın tecellîleri üç kısımdır.

Celâl tecellîler

Cemâl tecellîler

Kemâl tecellîlerdir.

Ulûhiyyet sahibi olan Allah’ın, 1- Sıfatlarına 2- Esmâsına 3- Ef’âline 4- Âsârına bu tecellîlerini gösterdiği için, ezan-ı Muhammediyye okurken dört defa, ‘Allahü ekber’ (Allah yücedir ) diyoruz. Pir Hazretleri ezan-ı Muhammediyyeyi şerh ederken, bu mertebenin yüceliklerini şöyle îzâh etmişlerdir:“Uluhiyet sahibi olan Allah, Rubûbîyyeti olan Rabliğinden, Rahmâniyyetinden, Rahîmiyyetinden ve Mâlîkiyetinden büyük olduğu için dört defa Allahü ekber denmektedir.”

Cenâb-ı Allah’ın Ulûhiyetinden, bu kesret âlemine dört yerde de tecellîsi vardır.

1- Cemâdâtı rûhu ile tecellîsi

2- Nebâtâtı rûhu ile tecellîsi

3- Hayvânâtı rûhu ile tecellîsi

4- İnsanî rûhu ile kemâlât tecellîsini

gösterdiği için, bizler ezan-ı Muhammediyye’de Allah’ın yüceliğini şuhûd etmemizden mütevellit dört defa Allahü ekber diyoruz.

Cenâb-ı Allah

1- Ef’âl-i İlâhiyesi ile

2- Sıfat-ı İlâhiyesi ile

3- Vücud-u İlâhiyesi ile

4- Vahdâniyyet-i İlâhiyesi ile

Merâtib-i İlâhiyedeki tecellîsini her an “Allahü ekber” nidasıyla tekrar edip durmaktadır.

Ayrıca Cenâb-ı Allah, Hadid Sûresi 3. âyette de zikredildiği gibi 1- evvelinde 2- ahirinde 3- zâhirinde 4- bâtınında tecellîlerinin yüceliğini söylemiyor mu İşte Allah onun için, eser ve sıfatlarındaki tecellîlerinde kayıttan münezzehtir. Noksan ve kusurdan paktır. Vahdâniyyet tecellîlerinde, büyüklük ve Zâtıyla yüceliğini zuhûra getirmektedir. Bundan sonra müezzin efendi iki defa “eşhedü enla ilahe illallah” (şehâdet ederim Allah’tan başka ibâdete lâyık ilah yoktur.” der. Bunun sebebi Cenâb-ı Allah zâhir ve bâtın olarak tecellî etmektedir. Bu tecellînin zâhirine, tafsilât-ı Muhammediyye, bâtınına da, cem’i İlâhiye denmektedir. ‘Eşhedü’ ben şuhûd ederim ki, ‘en la ilahe illallah’ O’ndan gayri Zât yoktur. Bu cem-i zâhîredir, makâm-ı şeriattır. Tevhidde de Hazretü’l-Cem mertebesinin zuhûrudur. Bir kere daha yine ‘eşhedü’ ben şuhûd ederim ki, ‘en lailahe illallah’ “O’ndan gayri Zât yoktur” denmektir. Bu da cem-i bâtına işaretle merâtibde Makâm-ı Cem zuhûrâtıdır. Bu âlemin zâhiri tafsilât-ı Muhammediyye, bâtını ise Vahdâniyyet olan Zâtın tecellîsidir. Ondan sonra iki defa “eşhedü enne MuhammederResûlullah” (şehâdet ederim Muhammed Allah’ın resûlü yani elçisidir) okunur. Bunun birinci defa okunması, Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin bir Hadis-i Kudsîsinde “levlake levlak vema halaktül eflak” (sen olmasaydın, sen olmasaydın bu âlemi halk etmezdim. ) buyrulduğu gibi, iki defa sen olmasaydın, sen olmasaydın buyrulması, Cenâb-ı Hakk’ın eser ve sıfatlarının ancak Hz. Muhammedin nuru ile görünmesine işaret edilmektedir. Birincisi zâhire, ikincisi de bâtına davetiyedir. Ayrıca birincisi ‘inse’, ikincisi de ‘cinne’ dâvet diyebiliriz. Ondan sonra müezzin efendi sağına dönerek, iki kere ‘hayyalesselah’ “namaza gelin” namazın kılınması için toplanın diye, ins ve cinlerin saidlerini, yani inananları davet etmekte, sol tarafına dönüp ‘hayyalelfelah’ “kurtuluşa gelin” diye iki defa ins ve cinlerin şakîlerini, kurtuluşa yani Tevhide davet etmektedir. Bundan sonra, müezzin efendi kıbleye dönerek iki defa “Allahü ekber, Allahü ekber” (Allah yücedir) diye okur. Bu da Allah zâhirde de, bâtında da yücedir. Onun eser ve sıfatlarındaki tecellîler onun Zâtının bir zuhûrâtıdır demektir. En sonunda ezanı bitirirken, bir defa da “Lâ ilâhe illallah” “Allah’tan başka ibâdete lâyık ilah yoktur” demekle Allah’ın zâhir ve bâtınındaki tecellîlerinin birliğinin idraki ile dâima görünenin olduğunu söylemekle ezan-ı Muhammediyye sona ermiş olur.

Görüldüğü gibi ezan-ı Muhammediyyenin başından sonuna kadar, merâtib-i İlâhiyenin bütün mertebelerinde Cenâb-ı Hakk’ın zuhûrâtının şuhûdlarının ifadesinden ibaret olduğu anlaşılmış oluyor.

FARK VE CEM


Tevhidde kişi, ister fenâ mertebelerinde olsun isterse bekâ mertebelerinde olsun, mutlaka fark ve cem’i kullanmalıdır. Bu nasıl olacaktır. Tevhîd-i Ef’âl’de, “Bütün fiillerin fâili Allah’tır.” diyen bir kişi, enfüsünde farkta, âfâkında cem’de olmalıdır. Çünkü her ne kadar hayır da, şer de hakîkatte Cenâb-ı Hakk’ın fâilliği ile tecellî ediyorsa da, sen kesret âleminde yaşama zevkine sahip olduğun için, hayır tecellîlerini, Hakk’a nisbet et. Fakat eksik gördüğün Kur’ân’ın yasak ettiği halleri de kendine nisbet et. Kendine eksiklikleri nisbet etmekle, o halleri kendinde görecek ve o eksiklikleri peyderpey yok ederek, eksiksiz haline geçeceksin. Yoksa “Allah benden böyle tecellî ediyor. Benim elimde ne var ki” dersen, hem Allah’a eksiklik isnat etmiş olursun, hem de bu eksiklikleri görüp izale etmediğin için kemâlât kapılarını kapatmış olursun. Kişi âfâkta ise cem’de olmalıdır. Çünkü senden gayri diğer bütün insanlarda, namazsızlık, oruçsuzluk ve Allah’ın Kur’ân’da yasak ettiği bazı tecellîleri görürsen, onlara müdâhale etme. Senden yardım isterlerse o zaman elinden geldiği nisbette onlara yardımcı olmağa çalış. Fakat senden yardım istemiyorlarsa, onları tenkîd etme. Onlardaki bu tecellîlerin de fâili Allah’tır diyerek cem et. Çünkü Allah herkesi, isti’dâdları nerede ise, perçeminden yakalayıp orada kullanıyor. Sen onun başına, “Neden yasak edilenleri yapıyorsun” diye balyozla vursan da, Allah hidâyet etmedikten sonra sen onu hidâyet edemezsin. Yalnız sana düşen görev, onların da hidâyete nâil olmaları için, dua etmekten ibarettir. Kendinde yani enfüsünde, farkta ol. Şeriat emirlerini uygula. Ve eksikliklerin varsa, tamamlamağa çalış. Âfâkta da cem’de ol.”Bütün varlıklardan her türlü tecellî Cenâb-ı Allah’ındır.” diyerek onları tenkîd etmekle vaktini boşa harcama. Allah hidâyet ederse, o da eksikliklerini görür ve yapmaz. Yoksa sen âciz bir kulsun. Elinden ne gelir. Bir sâlik bekâ zevkleriyle zevklendiğinde, artık bu idraki tersine dönecektir. Yani bâtın olan gönlünde hep cem’de, âfâkta yani zâhirde, hep farkta olacaktır. Çünkü Allah’ın mülkünde, Hakk'tan başka varlık kalmamıştır. Dolayısıyla da gönlümüzde hep Hakk'la beraber olmağa, cem diyoruz.

Âfâkta yani zâhirde ise Allah’ın tecellî ettiği cemâdât, nebâtât, hayvânât ve insanlar diye bildiğimiz dört âlemde tecellîlerini vasıflarına göre değerlendirmek, hâl ve kâllerine göre muamele yapmak kemâlâttır. Hukuk, şeriat, adalet ve yaşam bununla kâimdir. Onun için içimiz Hakk ile, dışımız halk ile olsun. Kişi kendine dâima soracak. Benim zevkim Cenâb-ı Hakk’ın bütün varlıklarda tecellîsini görme hâli midir, yoksa kendisinin yokluk idraki ile her varlıkta tecellî eden kendisi midir. İşte öylece fark ve cem idraki onu mutlu edecektir. Onun için diyorum ki, “Tevhîd ehli olanlarda, tecellî eden Cenâb-ı Hakk, tecellî olunan kuldur.” idrâki galip geliyorsa, bu kişiler isterse merâtibi bitirmiş olsunlar yine de fenâ mertebe zevkine sahip olduğundan, enfüste fark, âfâkta cem sigasını kullansınlar. Kendilerinde daha birçok eksiklikler göreceklerdir. İşte bu eksiklikleri levm ederek böyle tamamlayabilirler. Mülkünde, Hakk’tan gayri varlık görmüyor, “Bütün varlıklar onun sıfatlarıdır.” diyerek tecellî farkını görüyorsa, o zaman kendisi dâima Hakk'la beraber olduğu için, gönlünde cem’de, zâhir varlıklar denen Hakk’ın sıfatları ile münasebetinde fark’ta olmalıdır.

Yoksa yılanla beraber olayım, o da Hakk’ın bir tecellîsidir diyerek cem sigasını kullanırsa idraksizliğinden mütevellit seni sokar öldürür. Cemâdâta ayrı muamele, nebâtâta ayrı muamele, hayvânâta ayrı muamele, insanlara ayrı muamele yapmak âfâktaki farktır. Allah insanı, ahsen-i takvim üzerine yarattığı için, mülkünde Hakk’tan başkasını bırakmayan kişide, Kur’ân-ı Kerîm’in yasak ettiği fiiller zuhûr etmez. Bazıları “Ben Hakk’ın mülkünde ondan başkasını bırakmadım” demesine rağmen, Cenâb-ı Hakk’ın yasak ettiği bazı fiiller ondan zuhûr ediyorsa, bilsin ki o yalancıdır. İşte zevkimiz dâima bu olmalıdır.


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   83




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin