İÇİNDEKİLER
TABLO LİSTESİ
Sayfa
Tablo I: Grupların Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili Aritmetik ........... Ortalama ve Standart Sapmalar Tablo II: Deney Grubunun Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili .............. Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar Tablo III: Kontrol Grubu 1’in Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili .........
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar Tablo IV: Kontrol Grubu 2’nin Öntest-Sontest Puanları Arasındaki Farklarla İlgili ........
Aritmetik Ortalama ve Standart Sapmalar Tablo 1: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Metni Okuma Süresi”..... Açısından Karşılaştırması Tablo 2: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Dakikada Kelime .............. Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 3: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Kelime Atlama Sayısı” ....... Açısından Karşılaştırması Tablo 4: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Hece Atlama Sayısı” .......... Açısından Karşılaştırması Tablo 5: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Satır Atlama Sayısı” ............ Açısından Karşılaştırması Tablo 6: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Geri Dönüş Sayısı” ............. Açısından Karşılaştırması Tablo 7: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Kelime Tekrarı Sayısı” ......... Açısından Karşılaştırması Tablo 8: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Hece Tekrarı Sayısı” ............. Açısından Karşılaştırması Tablo 9: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Fazla Kelime Okuma ............ Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 10: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Fazla Hece Okuma ............. Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Sayfa
Tablo 11: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Eksik Kelime .............. Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 12: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-2 no.lu grupların) “Eksik Hece Okuma ............ Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 13: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Metin Okuma Süresi” ......... Açısından Karşılaştırması Tablo 14: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Dakikada Kelime .............. Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 15: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Kelime Atlama ................. Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 16: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Hece Atlama .................. Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 17: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Satır Atlama Sayısı” ......... Açısından Karşılaştırması Tablo 18: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Geri Dönüş Sayısı” ........... Açısından Karşılaştırması Tablo 19: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Kelime Tekrarı Sayısı” ....... Açısından Karşılaştırması Tablo 20: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Hece Tekrarı Sayısı” ........... Açısından Karşılaştırması Tablo 21: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Fazla Kelime Okuma .......... Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 22: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Fazla Hece Okuma ............. Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 23: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Eksik Kelime Okuma ......... Sayısı” Açısından Karşılaştırması
Sayfa
Tablo 24: Deney Grubu-Kontrol Grubunun (1-3 no.lu grupların) “Eksik Hece ............ Okuma Sayısı” Açısından Karşılaştırması Tablo 25: Tüm Örneklemin Cinsiyete Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ....................... Tablo 26: Deney ve Kontrol Gruplarının Cinsiyete Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı ...... Tablo 27: Erkek Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-2 kod no.lu) Karşılaştırması......
Tablo 28: Kız Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-2 kod no.lu) Karşılaştırması……
Tablo 29: Erkek Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-3 kod no.lu) Karşılaştırması…..
Tablo 30: Kız Alt Grubunda Deney-Kontrol Grubu (1-3 kod no.lu) Karşılaştırması……….
BÖLÜM I. OKUMA
1.1. Okuma Nedir?
Okuma görünmez, zihinsel bir süreç olduğundan, onu tarif etmek çabaları boşa çıkmaya mahkum olmuştur. Eğitimciler bunun yerine iyi okumayı sağlayan becerilerin neler olduğunu anlayıp açıklamaya çalışmışlardır. Okuma süreci incelendiğinde bu becerilerin her durumda aynı olmadığı görülmüştür. Okumayı öğrenme aşamasında sesleri, harfleri ve sözcükleri tanımaya başlarız. Daha sonra sözcük gruplarını tanımayı ve gruplardan anlam çıkarmayı öğreniriz. Bu becerileri rahatça kullanır hale geldikten sonra da akıcı okuma süreci başlar.
Bir başka yönüyle okuma, çocukların değişik yaşlarda olgunluğa eriştikleri bir etkinliktir. Dolayısıyla, ilkokulu bitiren her çocuk aynı yetkinlikte okuyamaz. Neredeyse her düzeydeki çoğu kişinin okuma becerilerini geliştirmeye ihtiyacı vardır. (Bennett-Blaha, 1993, s.39)
Okuma, ilköğretimin ilk yıllarından başlayarak ömür boyunca kullanılan en etkili beceri ve bilgi kazanma aracıdır. Sürekli ve düzenli bir okuma ile anlama, kavrama, yorumlama, yargılama yetenekleri gelişmektedir ki bu nitelikler günümüzde daha da önem kazanmaktadır. Okuma, basılı sembollerin zihinde anlam kazanmasını, yeni bilgilerin işlenmesini ve değerlendirilmesini sağlayan bir araçtır. Okuma uzmanları, değişik anlamlar yüklemişlerdir okuma sözcüğüne. Bunlardan biri de şudur: “Basılı sözcükleri duyu organları yoluyla algılayıp bunları anlamlandırma, kavrama ve yorumlamaya dayanan zihinsel bir etkinliktir.” (Özdemir, 1987, s.127)
Okuma işleminde esas amaç, işaretlerden fikirlere süratle geçmeyi sağlamaktır. Şu halde okuma işleminde iki aşama vardır.
-
Duyu organları ile basılı harflerin, kelimelerin veya sayıların tanınması, birbirinden ayırd edilmesi: Göz etkinliği.
-
Beyin etkinliği ile bu görüntülerle konuşulan dilin duyma uyarıcıları arasında çağrışım yapması: Beyin etkinliği (Ruşen, 1995, s.22)
Okumak, sadece bir öğretim şekli değil de, işitmek ve görmek ne ise onun gibi tecrübenin şekillerinden biri olarak dile getirilmeye başlanmıştır. O zamandan beri, iyi okumanın sadece kelimeleri tanımak ve fikirleri kavramak değil, aynı zamanda onları zihinde düzenleyip, aralarındaki ilişkileri ve zihni manayı çıkarmak olduğu anlaşılmıştır. Okuyucunun fikirlerinden faydalanabilmesi için, okuduğunu düşünmesi, onun değerini ölçüp ifade edilen düşüncenin ve sonuçların itibarını takdir etmesi gerekir. Okuduğu şeyleri halletmek ve hareketlerine istikamet vermekte kendisine yardım edebilmesi için, bu şekilde kazandığı bilgileri uygulamayı da öğrenmelidir. (Yüzbaşıoğlu, 1975, s.67-68)
Okumanın bir başka tanımı da; sözcüklerin, duyu organları yoluyla algılanıp, anlamlandırılması, kavranması ve yorumlanmasına dayanan zihinsel bir etkinliktir. Yine, okumayı uzmanlar, “yazılı bir metni gözle izleyip anlamını kavramak, gerekirse seslendirmek” olarak tanımlamaktadır. (Sezer, 1991, s.77)
Göğüş’e göre ise;
“Bildiğimiz bir sözcüğün zihnimizde, kendi biçimiyle ilgili görsel bir imgesi vardır. Göz, sözcüğü görür görmez, bu imge ile tanır. Görsel imge; zihnin daha önce kazandığı anlam imgesini uyandırır; böylece anlam kavranmış, algılanmış olur. Sözcüğün zihinde bir de devinimsel imgesi vardır; zihin ve örgenler bunu, sözcüğü söyleyerek kazanmışlardır. Eğer sözcüğü sesli okumak istersek zihin, seslendirme öğelerini işletir.” (Göğüş, 1978, s.62-63) “Bu üç işlem- tanıma, anlama ve seslendirme birbirini tamamlamış olur. (Kavcar, 1995, s.41)”
1.2. Okumanın Nitelikleri
Okuma etkinliği, yazıdaki duygu ve düşüncelerin korunması, çözümlenmesi ve değerlendirilmesi gibi fizyolojik, zihinsel ve ruhsal yönleri bulunan karmaşık bir süreçtir. Görme, anımsama, seslendirme ve değerlendirme gibi girişik eylemleri içeren bu etkinliğin genel nitelikleri şöyle özetlenebilir:
-
Okuma bir iletişim sürecidir.
-
Okuma bir algılama sürecidir.
-
Okuma bir öğrenme sürecidir.
-
Okuma bilişsel-duyuşsal ve devinişsel boyutlu bir gelişim sürecidir.
1.2.1.Okuma Bir İletişim Sürecidir
Yazar, duygu ve düşünce evreninde oluşturduğu anlam birikimini, dil dediğimiz simgeler aracılığı ile işaretlere dönüştürür ve metin olarak okura sunar. Okur bu işaretleri önce görür gerekirse seslendirir ve anlamlarını kavrar. Metin ile okur arasındaki bu etkileşimde, yazarın kafasındaki anlam, okura aktarılmış olur. Bu bağlamda düşünüldüğünde, okuma, yazarla okur arasında doğan bir iletişim sürecidir. Bireylerin yazarla bulundukları iletişim sürecinde kendilerine aktarılmak istenenleri iyi anlayabilmeleri için sözcük, cümle ve paragraf düzeyindeki bilgi ve becerilerini geliştirmeye gereksinimleri vardır.
1.2.2. Okuma Bir Algılama Sürecidir
Algı, organizmaya ulaşan duyumların örgütlenerek yorumlanması sürecidir. Anlamı doğru ve çabuk kavrayarak algılamak, okuma etkinliğinin temel amacıdır. Bireyin, okuma sürecinde iletişime girdiği yazılı sayfa bir belirtiler yığınıdır; zihin, bu karşısında ne demek istediğini kavramaya, ilgilerini bulmaya ve bir sonuca varmaya çağrılmaktadır. (Göğüş, 1978, s.71)
Okuma, görme ve seslendirmenin ötesinde, düşünsel bir çabayı gerektiren etkinliktir; bir düşünme sürecidir ve anlamlandırmayı gerektirir. Bu bağlamda okuma bir algılama sürecidir. Düşünceyi oluşturan ve biçimlendiren bir araç olan dil, okuma sürecine kavrama sürecini de katar.
1.2.3.Okuma Bir Öğrenme Sürecidir
Öğrenme ve bilgilendirmenin en temel yollarından biri de okumadır. Öğrencilerin, okuduklarını ve dinlediklerini tam ve doğru olarak anlaması; anladıklarını, düşünüp tasarladıklarını söz ve yazıyla etkili biçimde anlatması, büyük ölçüde sözcük dağarcıklarının zenginliğine, bu dağarcığın zenginliği de okuma etkinliğine bağlanabilir. Okuma ve söz dağarcığı öğrenmenin genel ön koşullarının başında yer almaktadır.
1.2.4. Okuma Bilişsel, Duyuşsal ve Devinişsel Boyutlu Bir Gelişim Sürecidir
Okunan bir metindeki anlam evreninin algılanması dil ve düşünce etkileşimini gerektirir. Anlamaya dayalı bir okuma eylemi insan bilincini oluşturan ve geliştiren bir süreçtir. Bireyleri çeşitli duygu, düşünce ve eylem biçimleriyle karşılaştırmaktadır.
Okuma, bireylerin kişiliğini, değerlerini, ilgisini etkiler. Hoşgörü ve içgüdü kazanma, özdeşim kurma ve arınma gibi duyuşsal boyutlu davranışlar kazandırır.
Sesli ve sessiz okumada; gözün, beynin ve konuşma organlarının devinişsel boyutlu gelişim süreçleri mevcuttur. (Sever, 1997, s.13)
Okuma, görme, anlama ve bellek olmak üzere üç çalışmayla ilişkilidir. Okuma için her üç yeteneğin de birlikte çalışması gerekmektedir.
1.3.Okumanın Fiziki Yönü
Okuma bir cümlenin anlamını kavrama olarak tanımlanmaktayken giderek bu tanım, alanını genişlemiştir. Yazılı simgelerin zihinsel işlemlerle beyne yüklenmesi yani okumayla elde edilen bilgilerin belleğe kaydedilmesi olarak da karşımıza çıkan boyutları olmuştur. Okumanın fiziksel ve anlamsal boyutları birbiriyle yakından ilişkilidir. Birbirini tamamlayıcı unsurlardan biri olan okumanın fiziki yönü görme yetenekleri ile ilgilidir. Bunlar, göz hareketleri, göz duruşları, görme yelpazesi, görme yeteneği, kelimeyi tanıma, geri dönüş hareketleri, göz-ses genişliği ve gözleri dinlendirme başlıkları altında ele alınmaktadır.
1.3.1. Göz Hareketleri: Sesli ve sessiz olarak yapılan okumada göz, bir satırda üç dört kez durup bir sözcük grubunu tanıyıp kavramakta ve sonra satır üzerinde başka bir noktaya sıçramaktadır. Satır bitinceye kadar bu sıçrama ve duraklamalara devam etmektedir. Yani göz, satırın bir parçasını görmek için durmakta ve sıçrayarak ikinci bir parçasına geçmekte, okumayı bu sıra ile sürdürmektedir. Kelimeler gözlerin durduğu anlarda görülmekte ve ağ tabakası yardımıyla birleştirilmektedir. Daha sonra birleştirilen görüntüler bağlantılı olarak canlandırılmaktadır. Göz bundan sonra doğruya yakın bir eğri çizerek diğer satıra geçmektedir.
1.3.2. Göz Duruşları: Göz, okumak için bazı duruşlar yapmaktadır. Saptama noktaları olarak adlandırılan bu göz duruşları, ortalama 15 salise sürmekte ve kelime ile harflerin üzerinde yoğunlaşmaktadır.
1.3.3. Görme Yelpazesi: Gözün bir duruşta gördüğü alana “görme yelpazesi” denilmektedir. İyi bir okur satır üzerindeki her duruşunda 15-25 harflik bir genişlik kavramaktadır. Yavaş bir okurda bu genişlik 6 harfe kadar düşmektedir. Görme yelpazesinin geniş olması, bir satırı ortalama 3 göz duruşu ile okumayı gerektirmektedir. Dar olması ise, bir satırda 3’ten fazla göz duruşunu gerektirmektedir. Göz satır üzerinde ne kadar geniş bir yer görürse, ne kadar az duruş ve geri dönüşler yaparsa o kadar hızlı okumaktadır. Bunun yanı sıra yazı güçlüğü, satır uzunluğu, okuma amacı, yaş ve olgunluk duruş sürelerini belirleyici unsurları oluşturmaktadır. Burda sözcük dağarcığının yetersizliği en önemli geri dönüş nedeni olarak gösterilmektedir. Bu nedenle görme yelpazesi genişletilerek daha hızlı okuma sağlanmaktadır.
1.3.4. Görme Yeteneği: Okuma, gözün net görmesiyle gerçekleştirilmektedir. Çocuklarda ortalama 7-8 yaşlarında görme netleşmektedir. Okumada görme yeteneği önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
1.3.5. Kelime Tanıma: Göz, okuma sırasında her kelimenin biçimini bir bütün olarak tanımakta ve giderek kelimeyi anlatmak istediği nesne ile birleştirmektedir. Özetle, göz, kelimelerin yazılış biçimlerini bir bütün olarak tanımakta ve onu taşıdığı anlamla birleştirmektedir. Bu durum okumayı kolaylaştırmaktadır. (Güneş, 1993 s.64)
1.3.6. Geri Dönüş Hareketleri: Okuma sırasında göz bir kelime ya da cümleyi daha iyi görebilmek ya da doğrulamak için geri dönüş hareketleri yapmaktadır. Geri dönüşler, aynı cümleleri defalarca okumakla enerji kaybına ve okuma düzeninin bozulmasına neden olmaktadır. Geriye dönen göz satırda kaldığı yeri buluncaya kadar çalışır durur. Araştırmalara göre, ilkokul öğrencileri 100 kelimelik bir parçanın 70 kelimesini, lise öğrencileri ise 50 kelimesini, üniversite öğrencileri ise 35 kelimesini iki kez okumaktadır. Geri dönüşler, cümle ya da paragraf okunup bitirildikten sonra yapılmalı, cümle ya da paragraf içinde geri dönüşler yapılmamalıdır. (Güneş, 1993, s. 149-157)
1.3.7. Göz-Ses Genişliği: Gözün kelimeyi saptadığı an ile onun sesli okunması arasındaki süreye göz-ses genişliği denilmektedir. Bir kelimenin tanınması ile sesli okunması arasında geçen süre yani göz-ses genişliği kelimenin okunma hızını ve anlaşılmasını etkilemektedir. Bu genişlik fazla ise okuma ve anlama güçleşmektedir. Bu nedenle göz-ses genişliğini azaltacak çalışmalara ağırlık verilmelidir. (Lievry, 1996, s.26)
1.3.8. Gözleri Dinlendirme: Okumada göz çok çalışmaktadır. Okuma-yazma çalışmalarında yetişkin ve çocuklar cümleleri okuyup-yazabilmek için büyük enerji harcamaktadırlar. Okumada verimli sonuçlar alabilmek için göz kaslarını güçlendirmek ve gözlerin daha az yorulmasını sağlamak gerekmektedir. Bunun için göz cimnastiği yapılmalıdır. Yani satırların ilk ve son kelimelerine bakılarak gözlerin soldan sağa ve sağdan sola hızlı bir şekilde gidip-gelmesi sağlanmalıdır. (Güneş, 1997, s.53)
1.4. Okuma – Anlama İlişkisi
İçinde bulunduğumuz bilgi çağına uyum sağlayabilmek ve yaşam boyu öğrenmeyi sürdürebilmek için en önemli çalışmalardan birisi de okuma ve anlama eğitimidir. Okuma ve anlama bütün disiplinlerin öğretilmesinde anahtar durumunda bulunmakta ve bireyin gelişmesini sağlamaktadır.
Eskiden okunan bir yazıyı anlayabilmek için kelimelerin anlamını bilmenin yeterli olduğu sanılıyordu. Bu yüzden kelimelerin anlamı üzerinde duruluyor ve onun doğru öğretilmesine çalışılıyordu. Gelişmeler, sadece kelimenin anlamını doğru bilmenin anlama için yeterli olmadığını, aynı zamanda anlama, kavrama, zihinde düzenleme, aralarında ilişki kurma ve değerlendirme yapmanın da zorunlu olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Anlama, okul öncesi dönemde dinleme yoluyla, okuma yazma öğrendikten sonra ise genellikle okuma yoluyla geliştirilmektedir. Bu nedenle, okuma eğitimiyle birlikte anlama eğitimi üzerinde de önemle durulması gerekmektedir.(Güneş, 1997, s.59)
Anlama, yazının anlamını bulma, onlar üzerine düşünme, nedenlerini araştırma, sonuçlar çıkarma ve değerlendirme biçimidir. Anlama süresi ile ilgili her açıklama; anlamı bulma, kavrama ve değerlendirme aşamalarını kapsamaktadır. (Feitelson, 1976)
Akşit Göktürk okuma sözcüğünün üç temel anlamsal boyutu üzerinde durmuştur. Birincisi “bireyin, kağıt üzerindeki bir takım imleri birbirine çatarak sesbirimler, sözcükler, sözcük dizileri, anlamlar çıkarabilmesi, kendi demek istediklerini de o imler aracılığı ile kağıt üzerine dökebilme becerisi.” Buna temel okuma becerisi denmektedir.
Temel okuma becerisinin ikinci boyutu da bu alışkanlığın oluşmasıdır.
Üçüncü boyut ise okuma alışkanlığına düşünceyi, duyarlılığı geliştirici eleştirel bir yönelme kazandırmadır.
Geçmişten günümüze eğitim-öğretim faaliyetlerinin izlencelerinde okuma etkinliklerine ağırlık verilmiştir. Bunu nedenlerinden biri de; okuma eyleminin anlamayı sağlayıcı bir araç konumunda olmasıdır. Okuma, anlama gücünü geliştirmesi sebebiyle de düşünce zenginliği yaratmakta ve insan kişiliğinin oluşumuna yardımcı olmaktadır.
1.5. Okumayı Oluşturan Öğeler
Okuma zihinsel bir etkinliktir. Okurun gerçekleştirdiği bir eylem ya da edimdir. Bu edim ya da eylemin gerçekleşmesi kimi öğelerin varlığını gerektirir. Okuma süreci içinde bir bütünlük gösteren, birbiriyle bağıntılı bu ana öğeler şunlardır:
1.5.1. Metin
Metin, okumaya konu olan, anlatımsal bir bütünlüğü bulunan sözcelerin oluşturduğu somut bir varlıktır. Okuma eyleminin gerçekleşmesi bu somut varlığı gerekli kılmaktadır.
Her metin, günlük kullandığımız doğal dilin içinde üretilmektedir. Doğal dil terimi şöyle tanımlanmaktadır: “Yapay dillere karşıt olarak, bütün insan türüne özgü, sesli, çift eklemli bildirişim ve anlatım araçlarının ortak adı.” Doğal dil, bütün öteki dillerin temelini oluşturmaktadır. Be nedenle nesnelerle gösterdikleri anlamları büyük ölçüde bellidir. Bu belirlilik metinlerin türlendirilmesine sebep olmuştur.
Bunun sonucu olarak da; dilin çok yönlü ya da çok boyutlu bir kullanımdan yoksun olduğu bilimsel ve öğretici nitelikli metinler belirlenmiştir. Okur bu metinlerden aldığı bilgileri yaşamında da kullanabilmektedir. Bunun içindir ki bilimsel ve öğretici nitelikteki metinlere “kullanmalık metinler” de denilmiştir. Bilimsel ve öğretici nitelikteki metinlerin iç donanımı, okurun bilgi dağarcığını zenginleştirme, gerçek yaşamda kullanarak yararlı olabileceği bilgileri iletme amacına göre düzenlenmiştir.
Sözcük ve ses değerleri tümceleştirilerek düzenlenen bir metin türü olarak da yazınsal ve kurmacasal nitelikli metinler karşımıza çıkmaktadır. Bu metinlerin niteliğini belirleyen, iletişim konumu ve biçimidir. Yazınsal metinlerin okura sundukları gerçek dünyayla örtüşmemektedir. Yazınsallığın asıl ölçüsü de budur. Yazınsal ve kurmacasal nitelikli metinlerin iletisi, bilgisi, dokusu açık değil, örtüktür. Bu metinler, tek boyutlu bir nitelik taşımamaktadır.
Bütünüyle gerçek söyleme, gündelik dile yaslanan ara ya da geçiş türünden metinlerde bulunmaktadır. Dil yapıları zaman zaman duygusal ve coşkusal bir özellik taşımaktadır. Sözcükler çekirdek anlamlarının ötesinde bir takım yan anlamlarla kullanılmış, abartma ve karşılaştırılmalara yer verilmiştir.
1.5.2. Amaç
Bütün okuma eylemleri belli bir amaca yöneliktir. Günlük hayatta insanlar eğlenme, yorgunluk atma, bilgilenme gibi değişik nedenlerle okuma eylemini gerçekleştirmektedir. Amaç, okunacak metni ve okuma yöntemini belirlemede önemli bir paya sahiptir. Her metin türüne göre farklı bir okuma çabası gerektirmektedir. Okuma yöntemini oluşturan da bu okuma edimi içindeki amaçtır.
1.5.3. Yazar
Okuma eylemi gibi yazma da bir tür iletişim etkinliğidir. İletişimin süreci içerisinde yazar iki uçtan birini oluşturmaktadır. Bir yanda okurlar, bir yanda da belli bir iletinin göndericisi olan yazarlar bulunmaktadır. Metinlerdeki iletinin de, iletişimin de doğası yazarın kendisi için çizdiği amaca bağlıdır.
1.5.4. Okur
Her yazı gerçekte belirli bir okur kesimine göre düzenlenmektedir. Bu okur kesimi, yazı ve yapıtın dokusuna, yazılış ve yaratılış amacına, düzenleniş biçimine göre değişmektedir. Okur, iletişimsel bir etkinlik olarak tanımladığımız okuma eyleminin gerçekleşmesinde temel öğelerden biridir.(Özdemir, 1987, s.31)
Okunan metnin içeriği, türü ne olursa olsun, basılı ve yazılı bir sayfaya bakarak iletişim süreci içine giren, o sayfayı alımlamaya çalışan herkes “okur” olarak nitelendirilmektedir. Okurun, okuduğu metnin türüne göre göstereceği çaba ve içinde bulunacağı iletişim boyutu farklılaşmaktadır.
1.6. Okuma İlke ve Kuralları
Günümüzde en belirgin ve hızlı öğrenme araçlarından biri olarak karşımıza okuma çıkmaktadır. Özellikle okuldaki öğrenmeler büyük ölçüde okumaya dayanmaktadır. Öğrencilerin okul yaşamlarındaki çalışmaları çoğunlukla yazılı metinlerden oluşan gereçlerle yapılmaktadır. Okuma yeteneğinin düşüklüğü, derslerdeki başarısızlığın nedeni olmaktadır.
Oysaki doğru ve anlamlı okuma, yeterli bir çaba ile herkesin kazanabileceği bir alışkanlıktır.
Okumada verimi artırmak, “okunan yazılardan isteneni kısa bir zaman ve enerji harcayarak elde etmektir”. Bu nedenle, okuma tekniklerini bilmek, kişiye okuduğunu anlama ve okuma araçlarını seçme yeteneği kazandırmaktadır. Yanı sıra anlatım gücünü ve sözcük dağarcığını geliştirmekte, zamandan ve harcanan enerjiden arttırım yapma imkanı sağlamaktadır. Yargılama ve değerlendirme yapmayı kapsayan normal bir okuma, (düzgülü okuma) öğrenci için dakikada ortalama 180-220 sözcüğü; hızlı bir okuma ise 400-500 sözcüğü kapsamaktadır. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki; okuma hızı arttırılabilmektedir. Kolay olmamakla birlikte iyi bir uğraş ve çalışmayla düşük okuma hızı iki katına çıkarılabilmektedir. Öncelikle okuma hızını düşüren olumsuz alışkanlıklardan kurtulup yeni alışkanlıklar kazanarak işe başlanmalıdır.
Etkili bir okuma için aşağıdaki ilke ve kuralların bilinmesi gerekmektedir.
1.6.1. Okunacak Metni Tanıma
Okumadan önce; okunacak metin üzerinde genel bir tarama yaparak parçanın planını, ana noktalarını bulmak okuma sırasında anlamayı kolaylaştırmaktadır.
Metnin başlıklarına göz gezdirmek, ilgili resim, harita ve çizelgeleri incelemek, metindeki belirteçleri (siyah başlıkları, tırnak içine alınan tanımları vb.) gözden geçirmek okunacak metin hakkında düşünce vermektedir.
1.6.2. Yeni Sözcüklerin Anlamını Öğrenme
Okumanın kesintisiz ve anlaşılır olması okuyanın sözcük bilgisiyle yakından ilgilidir. Yeterli olmayan sözcük dağarcığı, okumayı ve okunan metnin anlaşılır olmasını güçleştirmektedir. Hızlı okuma ile sözcük bilgisi arasında doğru bir orantı vardır. Sözcük dağarcığı ne kadar geniş olursa metin içindeki yeni sözcükleri kavramak da o kadar kolay olmaktadır.
Yeni sözcüklerin anlamını öğrenmek kadar, yazım kurallarını gözeterek, sözcükleri anlamlarına uygun olarak doğru okumak ve birbirine benzeyen sözcükleri karıştırmamak da okunanı anlamak için önemlidir.
1.6.3. Okumada Ana Düşünceyi Saptama
Okuma, sözcükler için değil; düşünceyi saptama amacıyla yapılmalıdır. Öğrenciler kimi zaman yalnızca sözcük okuma çabası içine girmektedirler. Bu gereksiz çabayı aşmak için; bir bakışta düşünceyi kavramaya yetecek sayıda sözcük okumaya çalışmak gerekmektedir.
Okumada amaç, okunanı anlamaktır. Bunun için konuya kendini vermek gerekmektedir. Yine okunan metinle ilgili okuyucunun kafasında soruların olması ana düşüncenin bulunmasını kolaylaştırmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |