Şevki koca


Fitne-Fücürsun “Ben ehl-i tariykim diye davalar edersin



Yüklə 1,17 Mb.
səhifə18/29
tarix23.10.2017
ölçüsü1,17 Mb.
#12022
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   29

Fitne-Fücürsun




“Ben ehl-i tariykim diye davalar edersin


Bir hırka giyip heyet-i dervişle gezersin

Lakin biliriz biz seni her boku yersin


Noksan seni halketti Hüda çünkü bodursun

Lanet sana mecra-yı fesad-fitne fücürsun


Tan eyledi çün hükm-ü kazaya-ya Harabi

Şimden’gerü bilmiş olasın sen de fedayı

Bu beyt ile yad’eyleyelim Tevfik Babayı
Noksan seni halk’etti Hüda çünkü bodursun

Lanet sana mecr’a-yı fesad-fitne fücürsun”

Harabi, özellikle Hafız Ahmed Baba’yı taciz ederek Şahkulu dergahından uzaklaştırmaya çalışan Topal Tevfik’i ayağındaki özrü bahane ederek, aşağıdaki dörtlükle hicveder.

Hü Dost

“Hilmi’ye peyrev olmak

Haddin midir Harabi

Hiç şahsuvarı takip

Mümkün müdür Topale”


Harabi Baba 1917 yılında Hakk’a yürümüştür. Tevfik Baba 1916 yılında Hırka-i Şerif’de ikamet eden Harabi’ye çok sevdiği bir zat olan Bayram Dervişi aracı kılarak yeniden barışmak ister. Derviş Sani ile birlikte gelen, Derviş Bayram çok üstelese de Tevfik Babayla barışmayan Harabi, Derviş Saniye aşağıdaki hicvi verir.

“Derviş Sani-i şenaat’ten Topal Tevfik’e nezirdir”


Barışma




“Mürşidin it, sen onun yavşağısın


Harabi yavşağı itten ayırma

Bayram gelmiş küslük olmaz diyorlar

Dayan Edib yavşaklarla barışma”

Derviş Sani, Topal Tevfik’in 1939’da vefatı üzerine Şahkulu Dergahında barınamamış, İzmir Balpınar Dergahı postnişini tabur imamı Ali Ulvi Babaya bağlanarak 1951 yılında vefat etmiş ve İzmir Kozluca mezarlığında toprağa verilmiştir. Tanrı taksiratını affetsin.



Bu sıralar Şahkulu postnişini olan Ahmet Burhan Baba 1918 yılında Hakk’a yürür ve yerine Filibe’li Küçük İbrahim Feyzi Baba nasbedilir. Bunun üzerine Topal Tevfik’in yeni hedefi İbrahim Feyzi Baba olur. Özellikle saray yönetiminin Tevfik Babayı kendisine yakın görmesi üzerine İbrahim Feyzi Baba postnişinlikten sarf-ı nazar eder. Dönemin Dedebabası Salih Niyazi Baba gelen baskılara dayanamayarak Topal Tevfik’i 1922 yılında, Şahkulu postnişinliğine tayin eder. Topal Tevfik Baba meşihatte kaldığı 1922-24 yılları arasında hemen her hizmet için maddi çıkar teminine başlar. Dergaha çivi çakmak şöyle dursun ne kadar Kadiri ve Nakşi kökenli softa varsa, derviş adı altında dergaha doluşur. Tevfik Baba siyasetin yeni rüzgarlarını ölçerek derhal “İngiliz Muhibler Cemiyeti”ne de üye olur. Ancak cumhuriyet rejiminin tesisi ve 677 sayılı yasa gereği 1924 yılında karanlık geçmişi nedeniyle hükümetçe görevden alınır ve “Tarikat-i Salahiyye” cemiyetti üyesi olarak tutuklanır. Yeni cumhuriyet hükümetince Salih Niyazi Dedebaba’dan cumhuriyetin kuruluşundaki hizmetleri göz önüne alınarak Şahkulu Dergahına, yeni rejime sadık bir postnişin atamasını isterler. Salih Niyazi Dedebaba bunun üzerine Kütahya Armağan Baba dergahı postnişini Ahmed Nuri Babayı Şahkulu Postnişini olarak nasbeder. Ancak Topal Tevfik’in serüveni burada bitmez ve ileride anlatacağım gibi 1927 yılında cumhuriyet hükümetince yeniden Şahkulu postnişini olarak atanır.

  1. Ahmed Nuri Baba

Aslen Filibe’lidir. Kendisinin hafızlığı vardır. Mücerred Babalardandır. Dervişliği Durbali Baba dergahında geçmiştir. Köse olmamasına rağmen, alafranga sakalından ötürü Köse Nuri ismiyle yer almıştır. Şahkulu dergahının 1953 yılında Hakk’a yürüyen son postnişini Hafız Tahsin Baba’nın dedesi olan Hafız Nurettin Baba’nın kardeşidir. 1924 yılında Tekirdağ’ın Kızılcıkdere köyünde, Derviş Mehmed Ali’nin Babalık töreninde hastalanarak burada Hakk’a yürümüştür. Kütahya’lı bilinir. İstiklal savaşı esnasında, kısaca (M.M.) adı ile bilinen Kuva-i Milliye’nin istihbarat örgütünde görev almıştır.

  1. Mehmed Tevfik Baba

Şahkulu Dergahı Köse Nuri Babanın 1924 yılındaki ani vefatı üzerine 1927 yılına kadar postnişinsiz kalmıştır. Öte yandan 1924 yılında Tarikat-ı Salahiyye Cemiyeti üyesi olarak suçlanan Tevfik Baba, 1925 yılında Ankara-İstiklal mahkemesine yargılanmak üzere çıkarılır. Duruşmalar esnasında gizli celse talep eden Tevfik Baba burada herkesi şaşırtan bir ifşaatta bulunur. 1918 yılında o güne kadar yanında olduğu saray yönetiminden çark eden Tevfik Baba’nın, İngiliz Muhibler cemiyyetinde bulunduğu dönem içinde, Gazi Paşa’nın istihbarat birimi olan M.M (Milli Mücadele) teşkilatında görev yaptığı ortaya çıkar. Üstüne üstlük burada aktif ajanlık yaparak daha önce dostluk yaptığı birçok zevatı ihbar ettiği özellikle M.M’in başkanlığını yapan Çengelköy’lü Yarbay Hüsamettin Ertürk Baba erenlerin şahadetiyle belgelenir. Bunun üzerine cezalandırılması bir yana Topal Tevfik Baba’ya bir de İstiklal madalyası verilir. Ayrıca cumhuriyet hükümetince Şahkulu dergahında oturması için resmi bir izin belgesi de temin edilir. 1927 yılında Şahkulu postuna yeniden oturan Tevfik Baba, 1930 yılında Salih Niyazi Dedebaba’nın yurtdışına sürgün edilmesi sonrası hızlı bir cumhuriyetçi kesilir. Yönetimin güvendiği ideologlardan Etnolog Naci Kum (Atabeyli)’a yanaşarak, Üsküp’lü Süleyman Türabi Baba’dan (rehberliğini yaparak) Bektaşi intisabı almasını sağlar. 1931 yılında yanına aldığı, tabur imamı Ali Ulvi Baba’ya, Üsküp’lü Süleyman Türabi Baba’ya ve İnce Hüseyin Baba’ya “Dedebaba” sıfatıyla halifelik icazeti verir. Bununla da kalmaz, Bektaşilerin tüzüğü olan Balım Sultan erkannamesine el atarak Kadiri ve Nakşi öğelerini monte eder. Ahlaki konumu itibarıyla da zaaf içinde olan Tevfik Baba 1932 yılı gazetelerine Beykoz Rezaleti manşetiyle de kapak olur. Davetli olduğu Beykoz Gregoryan Kilisesinin mahseninde adı çıkmış bir Ermeni kadınıyla uygunsuz durumda yakalanır. Günümüzün “Müslüm Gündüz”ü gibi lanse edilen Tevfik Baba’nın bu durumundan oldukça zor durumda kalan Bektaşi Babaları, kendisi de bir Bektaşi olan Kazım Özalp paşanın olayı örtmesiyle rahat bir nefes alırlar. Ancak 1935 yılında bu kez Davutpaşa rezaleti adı altında ve aynı mahiyetli bir yeni olayla gündeme gelen Tevfik Baba’nın karakol kayıtlarına geçmesi üzerine dönemin milletvekili Hakkı Tarık Us tarafından kendisine o günün jargonuyla “deli raporu” alınır. Bu aşamada devreye giren tanınmış Bektaşi Babaları (Dedem Hüseyin Kazım Baba, Şaban Sırrı Baba, Ekrem Ramazanoğlu Baba, Yusuf Fahir Ataer Baba, Hüseyin Hüsnü Erdekut Baba, Yaşar Baba, Ercan Türabi Baba, Tahir Baba) aralarında imza toplayarak Topal Tevfik’in Şahkulu postnişinliğini iptal ettirirler. 1935 yılında sakalları kesilerek, Bursa’nın Mustafakemalpaşa (Kirmasti) ilçesinde bulunan on haneli Garipçe-tekke köyüne, harabe halinde bulunan Garipçe Baba dergahına sürgün edilir. 1939 yılında vefat ederek bu dergahın hazeresine defnedilir. Kabri oldukça bakımlıdır. Tevfik Baba’nın postnişinlik serüveni burada sona erer. Yalvaç’lı Topal Tevfik 1933 yılında ünlü araştırmacı Birge ile Şahkulu dergahında görüşmüşlerdir.

  1. Pepe Niyazi Baba

Aslen Girid’lidir. 1935 yılında Postacı Ali Baba tarafından postnişin olarak nasbedilmiş olsa da, 677 sayılı yasanın ek maddeleri gereği dergahın postnişinleri ile akrabalık bağının olduğunu kanıtlayamaması üzerine, 1936 yılında buradan çıkarılmıştır. Konuşurken kekelemesi nedeniyle kendisine Pepe lakabı takılmıştır. Yaşamının son günlerinde kendisine Hazreti Musa dedirtmesiyle ünlüdür.

  1. Behlül Baba

Aslen Prizrenli’dir 1936-1941 yılları arasında dergahta ikamet eylese de resmi postnişin değildir. İnadiye Dergahının son postnişini Halife Yusuf Fahir Ataer Baba’nın tensipleri ile buraya dikilmiştir. 1941 yılında, Yunanistan Katerin dergahından ziyarete gelen Halife Koca Tahir Baba’ya densizlik yapması üzerine Yusuf Fahir Ataer Baba tarafından, dergahtan uzaklaştırılmıştır. Uzun yaşamış olup 1971 yılında Hakk’a yürümüştür. Kabri Zuhuratbaba mezarlığındadır. Fakir kendisiyle görüşmüştüm.

  1. Hafız Tahsin Baba

Şahkulu Dergahının son resmi postnişinidir. Dedesi Nurettin Baba, son postnişinlerden Köse Nuri Babanın kardeşidir. Babası Saray Mızaka-i Hümayun teşkilatından reislik yapmış olan tanınmış bestekar Şekerci Cemil Efendidir. Ataları Filibe asıllı olmasına rağmen İstanbul doğumludur. Hürriyet ilanı yıllarında Sultan Reşad’ın tahtan indirilmesi esnasında, saraya olan mensubiyetleri gereği ailece Mısır’a sürgüne gönderilirler. Ahmed Burhan Baba’dan nasiplidir. Mısır’da Girid asıllı Meryem Gülsüm Bacıyla evlenmiştir. Pırlanta isimli bir tek kızları olmuştur. Kahire, Mukattam Dergahı postnişini Halife Mehmed Lütfi Baba’dan, dervişlik ve Babalık icazeti almıştır. 1930 yılında kısa bir süre Mısır’a uğrayan Salih Niyazi Dedebaba’dan Halifelik icazeti alıp, Şahkulu postnişinliğine getirilmiştir. İcazetnamesinde Halife Halim Baba ve Halife Said Seyfi Baba’nın mühürleri mevcüddur. Bu icazetnamenin noter onaylı bir süreti, bir meseleden dolayı üsküdar Asliye Hukuk mahkemesi arşivlerinde bulunmaktadır. 1931 yılında, cumhuriyet hükümetine ilettiği dilekçesinde, Türkiye’ye dönüş talebi ailesinin Sultan Vahidet’tin tarafından sürgün edildiği dikkate alınarak, 1935 yılında yeniden yurda girişine izin verilir. 1939 yılına değin Elmalı-Abdal Musa dergahında ikamet eder. Tesadüfen burayı ziyaret eden Fevzi Çakmak paşa ile görüşürken, Hafız Köse Nuri Baba’nın akrabası olduğunu bildirerek, Şahkulu dergahına yerleşme izni ister. 677 sayılı yasanın ek maddelerinin akrabası olduğunu belgeleyenlerin, tarikat hizmeti yapmama koşulu ile dergahlarında ikamet edebilecekleri hükmüne dayanarak, 1941 yılında Çakmak Paşa’nın riyasetiyle Şahkulu Dergahına yerleştirilir. Yüksek düzeyde Kur’an bilgisi olan Tahsin Baba aynı zamanda hafızhan idi. Çakmak Paşa Tahsin Baba’ya Üsküdar Emniyet Amirliğinde polis olarak da bir kadro sağlar. Hafız Tahsin Babanın da başına bu kez Yalvaç’lı Topal Tevfik’in halifelerinden Postacı Ali Baba musallat olur. (Postacı Ali Baba, 1923 yılında Girid’den mübadele ile Türkiye’ye gelmiştir. Ali Nutki Baba’dan nasib almıştır. Babalık icazetnamesini Eyüp-Karyağdı Baba dergahının son postnişini zakir Yaşar Babadan alsa da burada anlatamayacağım gayr-ı etic bir nedenle icazetnamesi Yaşar Baba tarafından iptal edilmiştir. Bunun üzerine Yalvaç’lı Topal Tevfik Baba’dan 1934 yılında yeni bir Babalık icazeti alır. 1950 yıllarında vefat etmiş olup, kabri Eyüp kabristanındadır.)

Hafız Tahsin Babanın dergaha gelişiyle buradaki iptidai çıkarları zedelenen Ali baba, üzülerek söylemeliyim ki Merdivenköy’ün bazı Arnavut esnafıyla işbirliği yaparak, Tahsin Babayı gelen Bektaşi muhiblerinin gözünden düşürmek için, Babalık icazeti olmadığına dair bir söylenti yayarlar. Tahsin Baba, celalli bir Bektaşi Babasıydı. Hayatı boyunca kimliğini ispat etmiş ahlak sahibi Bektaşilerle dostluk etmiştir. Tahsin baba çıkan söylentilerden sonra Postacı Ali Fethi Baba ve şurekasını dergahtan tamamen uzaklaştırmıştır. İşler giderek zıvanadan çıkmış ve maalesef kendini bilmeyecek kadar gözü dönmüş birisi tarafından, Tahsin Babanın sabahları yemeği alışkanlık haline getirdiği sütlacının içine gizlice alçı tozu konulmuş ve nefessiz bırakılmak suretiyle şehid edilmiştir. Üstüne üstlük dergahta yalnız başına ikamet eden Tahsin Babanın eşleri olan Meryem Gülsüm Bacıyı korkutarak kaçırmak amacıyla dergahın Baba meşhutası yakılmak istenirken ölçü kaçırılmış ve yangın büyüyerek tüm dergahı sarmıştır. Tüm yapı kısa bir sürede harabeye dönmüş ve tabir-i caiz ise “yorgan gitmiş ve kavga da bitmiştir.” (Dergah, 1962, yılında bir kez daha kundaklanmıştır.) Meryem Gülsüm Anabacı ise 1972 yılında üç-beş bileziğine tamahan, dergahın bekçisi tarafından katledilmiştir. Hafız Tahsin Baba ve Meryem Gülsüm Anabacının kabirleri, merhum Babam Turgut Koca Baba tarafından yaptırılmış olup kabir kitabeleri yine Turgut baba tarafından yazılmıştır.



Halife Tahsin Babanın Şahkulu Postnişinliği esnasında icazet verdiği Babalar şunlardır:

  1. Bursa’lı Veli Baba

  2. Orhangazi’li Davüd Baba

  3. Firüzköy’lü Ahmed Baba, Babaeski’li Halil Baba

  4. Silivri’li Hasan Baba

  5. Silivri-Fenerköy’lü Küçük Ahmed Baba

  6. Sinop’lu Asım Baba

  7. Davutpaşa’lı Mahbüp Baba

Kısaca Şahkulu Dergahının postnişinlik serüveninde yer alan, son postnişini Hafız Tahsin baba olmuştur. Hafız Hasan Tahsin Baba, genellikle Çamlıca’da kahvehane işleten İvaz Fakih Dergahı postnişinlerinden Seyyid Hasan Tahsin Baba ile karıştırılır. Hafız Tahsin Baba’nın soyadı Başpehlivan’dır. Kısacası Şahkulu Dergahının postnişinlik serüveni Hafız Tahsin Baba’nın 1953 yılında Hakk’a yürümesiyle son bulmuştur.

Sonuç

Değerli okurlarım sizlere bilinmeyen bir devrin perde ardındaki hadise ve gelişmelerini oldukça özet bir disiplik ve epistomoloji ekseninde aktarmaya gayret eyledim. En geniş anlamda, bir insanlık, fazilet ve ahlak yolu olan nazenin Bektaşilik metaforunda dahi maalesef Tarikat aşamamasından, mağrifete batıni bir yol bulamamış nice taklidi iman sahibiyle karşılaşmanız olasıdır. Gönül arzu eder ki sizlere dikensiz bir gül bahçesi sunabileyim; ancak ademoğlunun olduğu her cemiyette iyeler olduğu gibi, kötüler de var olacaktır. Hazret-i Pir cümlemizi münkir, münafık şerrinden uzak eyleye...

Sözlerimi merhum Turgut Koca Baba’nın bir nefeslerinden üç dörtlükle tamamlamak istiyorum.

Hü Dost
Gel esiri olma hurafelerin

Akıl yollarıdır bu din-i mübin

On sekizbin alem senin tasvirin;

İnsanı remz eder bütün deyimler
Gerçekler gönülde meydan açtılar

Masiva bendini kırıp geçtiler

Ali sofrasından aşkı içtiler

Rıza’dan yapılmış lokma yiyenler


Turgut Baba eşk-i didem kurumaz

Sevdalı başların karı erimez

Mana ile ölmez, ölse çürümez

Bir nefes’de üç kez Allah diyenler”



(*) Şahkulu Dergahının Babagan Postnişin profili, tarafımızdan ilk kez açıklanmaktadır. Konu ile ilgili müverrih ve akademisyenlere analitik anlamda rehberlik edeceği kanaatindeyim. (Ş. K.)

Cem Dergisi, Ağustos-Eylül 2002

Dimetoka’da Bir Erenler Ocağı Seyyid Ali Sultan-Kızıldeli (Microdorian) Bektaşi Dergahı

Yüklə 1,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin