Toplumsal sistem gerçekliĞİ



Yüklə 2,28 Mb.
səhifə17/133
tarix18.03.2018
ölçüsü2,28 Mb.
#45872
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   133

KOMÜNAL ÖRGÜTLENME

Çevreyle etkileşerek yaşam kavgası veren insanlar için toplumsal olarak örgütlü olmanın anlamı, sahip oldukları bilgiyle çevreyi işleyebilecek bir yapıya sahip olabilmektir. Yoksa öyle oturup da, nasıl bir örgüt yaratsak diye düşünerek örgüt falan kurmuyor insanlar! Her durumda, ne gerekiyorsa o yapılıyor. Yani esas olan, insanların çevreyle etkileşme içinde kendilerini nasıl üretecekleri, nasıl var olacakları. İşte, insanın toplumsal bir varlık olarak gerçekleşmesi burada önem kazanıyor. İnsanın, ancak toplum olarak kendini üretebilen bir sistemin içinde, onun bir elementi olarak “varolabilmesi”, onun bu toplumsal varlığın dışında ayrıca bireysel bir varlığa sahip olmasını engelliyor. Bizim gibi sınıflı toplum insanları için anlaşılması en zor gerçek budur işte. Çünkü biz şöyle düşünürüz: “Ne yani, bugün de insan bir toplumun üyesi olarak varlığını sürdürüyor”, aradaki fark nedir? “Var olmak” anlayışımız mekanik, yüzeysel olduğu için, her iki durumda da gözümüzün önünde, son tahlilde “kendinde şey olarak var olan”, “objektif-mutlak gerçeklik olarak var olan” varlıklar canlanır. Bu yüzden de, “komün üyesi insan, kendi varlığını ancak komünün varlığıyla birlikte gerçekleştirebilir” deyince bu bize “anlaşılmaz” gelir. Bütün mesele, var olma sürecinin üretim süreci içinde gerçekleştiğini kavrayabilmekte yatıyor. Evet, bugün de insanlar bir toplumun üyesi olarak varoluyorlar, ama bugünkü toplum, her biri “bireysel olarak üreten” insanlardan oluşuyor. Komün insanı ise, bireysel olarak bir hiçtir. O ancak, komünal üretimle birlikte, komünün varlığını kendi varlığı olarak gerçekleştirerek “varoluyor”.


Bu noktayı çok iyi anlayabilmek gerekiyor. Yoksa gerisi boş laf olarak kalır! Bu yüzden, “var olmak” nedir, çok hücreli bir organizmada bu “varoluş instanzı” nasıl gerçekleşiyor, bu konu çok iyi anlaşılmalıdır. İkinci Çalışmada (“Çok Hücreli Bir Organizmada İnformasyon İşleme Süreci ve Evrim”) bu konuyu ayrıntılı olarak inceledik[2]. Çevrenin etkisine karşı organizmanın oluşturduğu bir reaksiyondu bu instanzın (yani “var olmanın”) özü. Komün insanı ise, üretim sürecinde, çevrenin karşısında birey olarak değil de komün olarak durduğu için, çevreden alınan madde-enerji-informasyon birey tarafından değil, komün tarafından işleniyor. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, bu durumda, var oluş instanzı bireysel olarak değil, komünal olarak, komünal reaksiyon temelinde gerçekleşiyor. İşin özü burada yatıyor. Komün üyesi insanların beyninde (Çalışmabelleğinde) kendisinin-kendi varlığının farkına varan bu komünal varlık oluyor. Komün insanı “ben” deyince, bu “komünal olarak ben” anlamına geliyor.
“İlkel komün” böyle oluşuyor. Çevre, ve onun karşısında toplum-komün. İnsanların bildiği tek şey var: Kendi varlıklarını nasıl üretecekleri, çevrenin karşısında nasıl ayakta durabilecekleri. Yani “yaşamı devam ettirebilme sanatının” o ilkel komünal bilinci. Bunun dışında hiçbir kural, hiçbir “tabu” yok henüz ortada. İki cins (kadın-erkek) arasındaki ilişkileri de belirliyor çevrenin karşısındaki bu esas duruş.
Bütün bunları Engels şöyle dile getiriyor: ”Bildiğimiz kadarıyla, yüksek dereceli omurgalı hayvan yalnızca iki aile biçimi tanıyor: çok karılılık ve tek eşlilik. Bu aile biçimlerinin ikisi de, yalnızca bir tek ergin erkeğe, bir tek kocaya izin verir. Erkeğin, aile için hem bağ ve hem de sınır olan kıskançlığı, hayvan ailesini, sürüye karşıt duruma getirir. Erkeklerin kıskançlığı yüzünden, hayvanlar için toplum durumuna gelebilmenin en yüksek biçimi olan sürü, ya olanaksız duruma gelir, dağılır; ya da, en azından, gelişmesi yavaşlar. Yalnızca bu, hayvan ailesiyle ilkel insan toplumunun bibiriyle bağdaşmaz iki şey olduğunu; emek ile hayvanlıktan kurtulan ilkel insanların, ya aile nedir bilmediklerini, ya da en azından hayvanlar arasında var olmayan bir aile biçimi kurduklarını göstermeye yeter...içinde hayvandan insana değişimin tamamlanabileceği daha geniş ve sürekli kümelerin meydana gelebilmesi için ilk koşul, ergin erkekler arasındaki karşılıklı hoşgörü ve her türlü kıskançlıktan kurtulmaktı...Bütün kurallardan yoksun cinsel ilişki sözünün anlamı nedir? Bununla, günümüzde ya da daha önceki bir dönemde yürürlükte bulunan sınırlayıcı yasakların, bir zamanlar hiç var ollmadıkları anlatılmak isteniyor. Daha önce kıskançlık engelinin söz konusu olmadığını görmüştük. Gerçek olan bir şey varsa, o da kıskançlığın, görece sonradan gelişmiş bir duygu olduğudur”[7].
Evet, hayvanlar da kendi varlıklarını devam ettirebilmek için çevreyle etkileşiyorlar. İnformasyon İşleme Teorisi’ne göre, onların yaptıkları da belirli bir bilgiyle çevreyi işlemektir. Ama, bu bir üretim faaliyeti (bilişsel bir faaliyet) değildir. Bilimsel dilde buna “duygusal deneyimler” deniyor. Gene İkinci Çalışma’da bu iki tür etkinlik-faaliyet arasındaki farkı açıklamaya çalıştık [2]. Hayvanların kendi varlıklarını devam ettirmeleri sürecinde çevreyle olan ilişkileri bireyseldir. Yani hayvan kendisi için etkileşir çevreyle. Ve bu etkileşme içinde de, çevreye karşı bireysel-reaksiyoner bir varlık olarak gerçekleşir. Hayvanlardaki bu self (nefs) insanda da vardır. Ama insanda buna ek olarak bir de bilişsel self (nefs-benlik) oluşuyor.21 Yani insan bilişsel faaliyette bulunabilen bir hayvandır. İnsanlık durumuyla hayvanlık durumu arasındaki sınır tam bu noktadan geçiyor. İnsan, kendi varlığını bireysel olarak değil, bilişsel yetenekleri sayesinde oluşturduğu toplumun içinde üretiyor. Hayvanların kıskanç olmasının nedeni bu bireysel var oluştur. Bireysel olarak sahip çıkma duygusudur (“benim” duygusudur). Komün insanı içinse bu hiç bir anlam ifade etmiyor. Bu nedenle, Engels’in Morgan’dan yaptığı alıntıdaki “cinsel hoşgörü” kavramı komün insanının ruh halini açıklamıyor! Komün insanı, “cinsel hoşgörüsünden”, olgunluğundan (!) dolayı değil, çevrenin-doğanın karşısında komün olarak tek bir vücut olmasından dolayı kıskançlık nedir bilmiyor. Komün üyeleri arasında, bireysel olarak var olma, sahip olma duygusu olmadığı için kıskançlığı bilmiyor komün insanı.
İşte ilkel komünal toplum bu. İnsanların, komünal üretim sürecinde, komünal varlığın içinde yok oldukları ilk var oluş biçimi bu.
Peki, ya bu “komünal aile”, bu nasıl bir aile biçimidir mi diyorsunuz? Çünkü ilk komün, eşittir bir ailedir aynı zamanda. “Ailenin” komün içinde bir alt sistem olarak ayrışması ilkel komünal toplumun daha sonraki aşamalarında gerçekleşir. Bunun için insanların önce “cinsel yasağı”, bunun yaşam kavgasında kendilerine sağlayacağı avantajları keşfetmeleri gerekiyordu.

Yüklə 2,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin