Toplumsal sistem gerçekliĞİ


KABİLE-AŞİRET-KONFEDERASYON



Yüklə 2,28 Mb.
səhifə21/133
tarix18.03.2018
ölçüsü2,28 Mb.
#45872
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   133

KABİLE-AŞİRET-KONFEDERASYON

“Beş ya da altıdan çok gensi kapsayan bir aşiretin içinde, bu genslerden üç, dört ya da daha çoğunun özel bir grup halinde toplandıklarını görüyoruz ki, Morgan, yerli adı olduğu gibi çevirerek, buna, Yunanca karşılığına göre fratri (kardeşlik, kabile) adını veriyor. Böylece Senekalarda iki kabile vardı: birincisi dört (1’den 4’e kadar), ikincisi dört (5’ten 8’e kadar) gensi kapsıyordu....Aşiret büyüdükçe, her gens yeniden iki ya da daha çok parçaya bölünüyor ve bütün bu parçaları (kız gensleri) kapsayan ilk gens, varlığını kabile olarak sürdürürken, her parça özel bir gens olarak ortaya çıkıyordu...kabilelerden birindeki bütün gensler, kendi aralarında kızkardeş-genslerdi. Oysa öbür kabilenin gensleri, onların kuzin-gensleridir.”


“Tıpkı birkaç gensin bir kabile oluşturması gibi, klasik biçimi içinde, birkaç kabile de bir aşiret oluşturuyordu, bazı durumlarda, adamakıllı güçten düşmüş aşiretlerde, aracı halka, kabile görülmezdi”.
“Her aşiret, asıl oturduğu yer dışında, avcılık ve balıkçılık için önemli bir toprağa da sahipti. Bu toprağın ötesinde, en yakın aşiretin toprağına kadar giden tarafsız, geniş bir alan uzanıyordu ki, bu alan, akraba dilleri konuşan aşiretler arasında daha dar, başka başka dilleri konuşan aşiretler arasında daha genişti..Böylece, pek de belirli olmayan bir biçimde sınırlandırılmış bu toprak, aşiretin ortak ülkesiydi; bu, komşu aşiretlerce de böyle bilinir ve ülkenin sahibi bulunan aşiret tarafından bütün saldırılara karşı savunulurdu”.
“Her aşiretin kendine özgü bir lehçesi vardı. Aşiret ve lehçe aynı zamanda oluşmuşlardır.”
“Her aşiretin genel işleri için bir Aşiret Konseyi vardı. Bu Konsey çeşitli genslerin gerçek temsilcilerinden oluşuyordu. Saşem ve askeri şeflerden. Oturumlarını, söz alma ve düşüncelerini duyurma hakkına sahip bütün aşiret üyeleriyle çevrili olarak, açıkça yapardı; karar Konseyindi. Bazı kararların oy birliğiyle alınması gerekirdi. Aşiret Konseyine özellikle yabancı aşiretlerle olan ilişkileri bir düzene koyma işi düşerdi; elçiler kabul eder, elçiler gönderirdi; savaş açar, barış yapardı. Savaş çıkarsa, genel olarak gönüllüler savaşırdı. Aslında, aralarında kesin bir barış antlaşması yapılmamışsa, her aşiret bütün öbür aşiretlerle savaş durumunda kabul edilirdi.”
“Bazı aşiretlerde bir büyük şef buluyoruz, ama bunların yetkileri çok azdı. Büyük şef, çabuk davranılması gereken durumlarda, Konsey toplanıp kesin karar alabilene kadar geçici önlemler alması gereken saşemlerden biriydi.”
“İrokualar Konfederasyonu, barbarlığın aşağı aşamasında erişilmiş en ileri toplumsal örgütlenmeyi gösterir. Bu, eşitlik temeli üzerinde bir araya gelen ve iç işlerinde tam bağımsız olan aşiretlerden oluşuyordu.. Konfederasyon organı, sınıf ve saygınlık bakımın-dan hepsi de birbirine eşit elli saşemden kurulu bir federal konseydi; konfederasyonun bütün işlerini tam yetkiyle bu konsey kararlaştırırdı.. Bu federal saşemler, aynı zamanda kendi aşiretlerinde de saşemdiler ve aşiret konseyinde yerleri ve oyları vardı.. Federal konseyin bütün kararlarının oybirliğiyle alınması gerekirdi. Oy, aşiret tarafından verilirdi; öyle ki, geçerli bir karar alınabilmesin için, her aşiret ve her aşiret içinde bütün konsey üyelerinin onaylarını bildirmeleri gerekirdi. Beş aşiret konseyinden her biri, federal konseyi toplanmaya çağırabilirdi, ama federal konsey kendi kendini toplanmaya çağıramazdı. Oturumlar, toplanmış bulunan halkın önünde yapılırdı. Konfederasyonun başına kimse konmamıştı; konfederasyonun yürütme gücüne sahip başkanı yoktu. Buna karşılık konfederasyonun aynı yetkilere ve aynı güce sahip iki yüksek savaş şefi vardı.. Bir kez gens toplumsal bir birim olarak ortaya çıkınca, bütün gens, kabile ve aşiret yapılarının, ne derecede bu birimden itibaren kaçınılmaz bir zorunlulukla geliştiğini görürüz-kaçınılmaz, çünkü bu doğal bir gelişmedir. Bu gruplardan her üçü de, herbiri bir bütün oluşturan ve kendi işlerini kendi gören, ama gene de herbiri öbürünü tamamlayan farklı derecelerde kandaşlık gruplarıdır”[7].

BİR SİSTEM OLARAK KOMÜN

Şimdi, bütün bunları, yani bütün bu komünal örgütlenmeyi, Sistem Teorisi açısından açıklamaya çalışalım: Sistemin temel birimi, yani en alt elementi bir insan, ama, komün insanı! Bu insan tipi, kendi varlığını toplumsal varlığın içinde, onunla birlikte ürettiği için, onun bireysel “varlığının” hiç bir anlamı yok! Esas olan toplum, toplumsal var oluş. İnsanların kişilikleri bu bütünün içindeki yerlerine göre, bütünü temsil oranlarına göre oluşuyor.


Komün kendi içinde bir AB sistemi (başkan-saşem ve diğer üyelerden oluşuyor) [4]. Kendi kendini organize ederek “yaratan”, “canlı” bir sistem. Biribirlerine kan bağlarıyla bağlı üyelerden oluşuyor. Bunlar, kendilerine bir başkan seçiyorlar ve bu başkan da içerdeki düzeni “kan birliğini” koruyor. Ama o, aynı zamanda, sistemin dışa karşı temsili görevini de yerine getiriyor.



Şek.6: Bir sistem olarak komünün yapısı.
Birçok gens bir araya gelince bir kabile ortaya çıkıyor. Gensleri temsil eden saşemlerden ve askeri şeflerden bir kabile konseyi oluşuyor. Yani kendi içinde bir (AB) sistemi bu da. Kabile konseyi ve kabile üyesi genslerden oluşuyor.
Kabilelerin bir araya gelmesiyle “aşiretler” ortaya çıkıyor. Ve en tepedeki “aşiret konseyince” temsil ediliyor bu da. Sonra da birçok aşireti bir araya getiren “aşiretler konfederasyonu”...
Her aşamada, kendi içinde bir (AB) sistemiyle karşı karşıyayız [4]. Ve her düzeydeki örgütlenmenin kendine göre bir fonksiyonu var. Yani öyle iş olsun diye oluşmuyor bu örgütler! Bu türden “örgütlerin” kurulması gerektiğine dair öyle yazılı bir “anayasa” falan da yok ortada! Ya da bu “örgütlerin” öyle yazılı bir tüzükleri falan da yok! Peki neye göre yapılıyor bütün bu işler? TÖREYE göre.. Töre ne idi? Yaşanılan hayatın içinde ortaya çıkan ve insanların yaşam süreci içinde implizit (bilinç dışı olarak) olarak öğrendikleri kuralları içeren BİLGİLER. Yani komünün bilgi temeli..
Her aşamada ortaya çıkan ÖRGÜT, aynı zamanda bir İNFORMASYON İŞLEME BİRİMİDİR. O düzeyde çevreyle etkileşme içinde ortaya çıkıyor. Çevreden alınan madde-enerjinin-informasyonun sistemin içinde işlenilmesi esnasında, bu işlemi gerçekleştiren mekanizma olarak gerçekleşiyor. Yani örgütü kuran, yaratan, toplumsal varoluşun o düzeyindeki informasyon işleme süreci. Bu sürecin maddi varoluş biçimi olarak ortaya çıkıyor toplumsal örgüt. Sonra da, buna bağlı olarak, bu örgütü-sistemi ve bu sistemin varlığını dışarıya karşı temsil eden bir merkezi varoluş instanzı oluşuyor. Bu instanz, mutlak, kendinde şey olarak var olan, ayrı bir varlık değil. Örgütün, çevrenin etkilerine karşı koyarken gerçekleşen varoluş fonksiyonunu temsil etmek, ona bütün bir sistemi temsil yetkisini kazandırıyor. Olay bu.

Yüklə 2,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin