Başlık 21: Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu Son İlerleme Raporundan Bu Yana Kaydedilen Gelişme
Bölge sınıflandırmasına ilişkin olarak, NUTS 2 düzeyinde geçici sınıflandırma kapsamında 26 yeni bölge belirleyen yasa, Eylül 2002’de TBMM’den geçmiştir. Yeni geçici NUTS bölgeleri 81 ili coğrafi ya da ekonomik benzerliklerine göre gruplandırmaktadır.
Yasal çerçeve konusunda kabul edilen yeni mevzuat bulunmamaktadır. Mali denetim alanında yasal çerçeve ve diğer Topluluk politikalarına uyum konuları diğer başlıklar altında ele alınmaktadır.
Kurumsal yapılara ilişkin olarak 2002 yılının sonlarından Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) diğer görevlerinin yanı sıra, özellikle katılım öncesi AB kalkınma programları konusunda çalışacak yeni bir departman kurmuştur. DPT, Bölgesel Kalkınma Birimleri kuruluncaya ve tam faaliyete geçinceye kadar bazı bölgelerde, geçici NUTS 2 birimi oluşturan iller arasında hizmet birlikleri kurmuştur.
Bu birliklerden dördü, yerel girişimlerin önceden oluşturduklarına ek olarak, 2003 yılında kurulmuştur. Yeterli finansman ve hizmet birliklerinin sorumlulukları henüz belirlenmemiştir. Ayrıca bölgesel politika konusunda Türk mevzuatının müktesebat açısından durumunu sistematik olarak gözden geçirmek üzere, AB Genel Sekreterliği’nin desteğinde, DPT ve diğer ilgili bakanlıkların temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubu kurulmuştur.
Programlamaya ilişkin olarak DPT 2004-2006 dönemini kapsayacak ve 2003 yılı sonunda Komisyon’a sunulacak bir Ulusal Kalkınma Planı (UKP) hazırlamaktadır.
İzleme ve değerlendirme alanında da, mali yönetim ve kontrol alanında da herhangi bir gelişme bildirilmemiştir.
İstatistik alanında, yeni NUTS 2 şubesinin kurulmasından sonra DPT Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü ile Devlet İstatistik Enstitüsü, söz konusu seviyede istatistikleri bir araya getirmeye başlamış, DPT ilk göstergeler dizisini 2003 baharında yayınlamıştır.
NUTS 2 düzeyinde 26 bölgeyi içeren bir geçici NUTS sınıflandırması gerçekleştirilmiş ve Komisyon’la mutabakata varılmıştır.
Kurumsal yapılara ilişkin olarak Türkiye’nin bölgesel politikası hukuken DPT’nin sorumlu olduğu merkezi bir planlama sistemi çerçevesinde yürütülmektedir. Güneydoğu’da bölgesel ofisi bulunan ve Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) yürütülmesinden sorumlu kurum haricinde, Ankara dışında planlayıcı ve uygulamacı bir birim bulunmamaktadır. GAP İdaresi’nin gelecekteki varlığı ve statüsü de tartışmalıdır.
Bölgesel politikanın uygulanması için merkezi ve bölgesel düzeyde yeterli kapasitenin kurulması gerekmektedir. Bölgesel düzeyde hizmet birlikleri özel olarak yapısal fonların uygulanmasına yönelik birimlerin yerini alamaz. İzleme ve değerlendirmenin yanı sıra mali yönetim ve kontrol için de kurumsal yapıların oluşturulması ve faaliyete geçirilmesi gerekir.
Programlamaya ilişkin olarak, hazırlanmakta olan 2004-2006 Ulusal Kalkınma Planı, bölgeler arası artan farklılıkları azaltmayı hedefleyen daha uzun vadeli ve iç tutarlılığı olan bir bölgesel kalkınma politikasının temellerini atmalıdır. İlgili bütün paydaşların (bölgesel ve yerel, toplumsal ve ekonomik ortaklar) katılımı sağlanmalıdır. Bu bağlamda, halihazırda mevcut bütün bölgesel kalkınma planları daha geniş bölgesel birimler temelinde hazırlandığı ve Yapısal Fon ihtiyaçlarını karşılamadığı için, her bir 26 geçici NUTS 2 bölgesi için bölgesel kalkınma planı hazırlanabilir. Tek tek bölgeler için hazırlanan planlar, bölgelerin kalkınmasına yönelik ulusal plan stratejisiyle bir bütün oluşturmalıdır.
Türkiye bölgesel politika geliştirme çalışmalarının, ekonomik faaliyet alanına giren bütün sektörlerle gerçekten bütünleşmesini sağlamak için, yalnızca merkez ve il düzeyindeki yetkililer arasında değil, diğer bakanlıklarla da koordinasyonu gerçekleştirecek yapılara ihtiyaç duyacaktır.
Sonuç
Son İlerleme Raporundan bu yana, AB yapısal politikaları doğrultusunda bölgesel politikanın uygulanmasına yönelik temellerin atılması açısından, özellikle de bölgesel organizasyon ve Ulusal Kalkınma Planı’nın hazırlanması konularında, bazı gelişmeler sağlanmıştır.
Bölgesel politika ve yapısal araçların kullanımı konularında AB ile uyum sağlayabilmek için Türkiye’nin ele alması gereken geniş bir alan vardır. Bölgesel politikanın uygulanmasına yönelik merkezi ve bölgesel düzeyde yeterli kapasite geliştirmek için oldukça büyük çabaların harcanması gerekmekte, bunun için ihtiyaç duyulan kurumların oluşturulması, bunların yeterli insan ve finans kaynaklarıyla donatılması gerekmektedir.
Başlık 22: Çevre Son İlerleme Raporundan Bu Yana Kaydedilen Gelişme
Çevre korumanın diğer politikalarla bütünleştirilmesi konusunda herhangi bir gelişme gerçekleşmemiştir.
Yatay mevzuat konusunda sınırlı bir gelişme kaydedilmiştir. Çevresel Etki Değerlendirmeye ilişkin kamu danışmanlık mekanizmalarının artık büyük ölçüde AB gerekleriyle uyum içinde olduğu görülmektedir; ancak sınır ötesi konularda daha fazla çabaya ihtiyaç vardır. Uygulama hâlâ kaygı konusundur. 1 Mart 2003'ten itibaren kararların uygulanmasını denetleme sorumluluğu tümüyle Yerel Çevre Kurullarına verilmiştir.
Atık yönetimine ilişkin olarak, tehlikeli atıkların sınır ötesi hareketlerinin kontrolüne ve bunların bertarafına ilişkin Basel Sözleşmesi'nde yapılan değişikliklerin onaylanmasına ilişkin yasa Haziran 2003'te kabul edilmiştir.
Su kalitesine ilişkin bir gelişme sağlanmamıştır.
Türkiye, hava kalitesi konusunda, karayolu amaçlı olmayan hareketli makinelerin emisyonuna ilişkin bir hukuki düzenlemeyi kabul etmiştir.
Doğanın korunmasına ilişkin, Şubat 2003'te nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan türlerin ithalatı ve ihracatı konusunda (CITES Sözleşmesi) bir bakanlık genelgesi yayınlanmış ve Avrupa Peyzaj Sözleşmesi Haziran 2003'te onaylanmıştır.
Endüstriyel kirlilik ve risk yönetimi konularında müktesebatın ulusal hukuka aktarılması konusunda bir ilerleme sağlanamamıştır.
Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar alanında biyo-güvenlik (Biyoçeşitlilik Sözleşmesi) hakkında Cartagena Protokolü Haziran 2003'te onaylanmıştır.
Kimyasallar alanında, ozon tabakasını yok eden maddelere ilişkin (Montreal Protokolü) iki yasa Haziran 2003'te kabul edilmiştir.
Gürültüye ilişkin olarak, açık havada kullanılan donanımın ve ev aletlerinin gürültü üretimine ilişkin mevzuat Ocak ve Şubat 2003'te kabul edilmiştir.
Nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma alanında, radyolojik bir acil durumun ortaya çıkması halinde halka bilgi verilmesine ilişkin bir yönetmelik yürürlüğe konulmuştur (bkz. Başlık 14: Enerji).
Türkiye idari kapasitesini güçlendirmeye yönelik bazı önlemler almıştır. Mayıs 2003'te kabul edilen Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kurulmasına ilişkin yasa, iki bakanlığı birleştirmektedir. Yeni yasa Çevre ve Orman Bakanlığı'nın görev ve sorumluluklarını eski kuruluş yasalarının temelinde tanımlamakta, iki bakanlığın çakışan sorumluluk ve uygulamalarını azaltmaktadır. Yasa eski Çevre Bakanlığı personel sayısının üç kat artırılmasını öngörmektedir. Ancak bu personelin ne şekilde kullanılacağının gözlenmesi gerekmektedir.
Yeni görev tanımları belirleyerek müfettişlerin vasıflarını yükseltmek üzere Çevre Denetimi Yönetmeliği'ne yapılan bir ek Ocak 2003'te yürürlüğe girmiştir.
Genel Değerlendirme
Mevzuatın yürürlüğe girmesi ve idari kapasitenin güçlendirilmesi amacıyla, hava kalitesi, doğanın korunması, kimyasallar, gürültü ve nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma konularında bazı sınırlı adımlar atılmıştır. Ancak gerek hukuki uyum, gerekse bu bölümdeki bütün alt-başlıklarda uygulama açısından Türkiye'nin daha büyük çaba harcamasına ihtiyaç vardır.
Türkiye henüz Kyoto Protokolü’nü onaylamamıştır.
Hava kalitesi konusunda, mevzuatın müktesebatla uyumu ve hava kalitesi gözlem sisteminin geliştirilmesi de dahil olmak üzere uygulamayı sağlayacak adımların atılması gerekmektedir.
Atık yönetimi alanındaki mevzuat belirli ölçüde müktesebatla uyum içinde olmakla birlikte, iç hukuka aktarım ve uygulama konusunda daha fazla çaba harcanmalıdır. Bu alana yeterli mali kaynak ayrılmasına ihtiyaç vardır.
Su kalitesine ilişkin olarak müktesebatın uyumlaştırılması ve uygulanması konusunda, su kaynaklarına ilişkin yeni bir çerçeve kanunun benimsenmesinin yanı sıra, içme suyu ve atık su deşarj standartlarının müktesebatla uyumlu hale getirilmesini de içerecek ek çaba gerekmektedir.
Doğanın korunması konusunda bir dizi yönetmeliğin yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, yasal uyum düzeyi düşük kalmaya devam etmektedir. Doğanın korunmasına ilişkin bir çerçeve kanun kabul edilmeli, kuşlar ve habitata ilişkin müktesebat hükümlerini iç hukuka aktaracak uygulama mevzuatı çıkarılmalıdır. Uygulamayı sağlayacak adımlar atılmalıdır. Doğal Sit konusunda öngörülen yasa değişiklikleri ve yeni maden yasası doğanın korunması konusundaki ilerleme önünde ciddi engel oluşturabilir.
Endüstriyel kirlilik ve risk yönetimi konularında tam uyum ve uygulama için daha fazla çaba harcanmalıdır.
Kimyasallar ve genetik olarak değiştirilmiş organizmalara ilişkin olarak uyumun gerçekleştirilmesi için daha fazla çaba harcanmalıdır. Uygulamaya yönelik adımlar geliştirilmelidir. Örneğin, kimyasal maddelerin genel envanteri henüz çıkarılmamıştır.
Nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma alanında, mevzuat konusunda bazı ilerlemelere rağmen tam hukuki uyumu sağlayabilmek için daha fazla çalışma gerekmektedir. Uygulamayı etkin kılmak için düzeyini adımlar atılmalıdır.
Türkiye, çevre koruma gereklerini, sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirecek şekilde bütün diğer politikaların tanımına ve uygulamasına dahil etme çabalarını sürdürmelidir.
Birleşik bir Çevre ve Ormanlık Bakanlığı'nın oluşturulması, idari kapasitenin güçlendirilmesi doğrultusunda değerli bir adım olmuştur. Ancak yeniden yapılandırmaya yönelik bu adımın uygulama ve çevre mevzuatının yürütülmesi üzerindeki etkilerini değerlendirmek için henüz çok erkendir. Çevreye ilişkin kuralların etkin bir şekilde uygulanması, özellikle de uzman personelin işe alımı ve eğitimi ile donanımın satın alımı konularında çaba harcanması gerekmektedir.
Çevre müktesebatının uygulanmasını orta vadede de sağlamak üzere önemli mali kaynak sağlanması gerekmektedir.
Sonuç
Geçen yılın İlerleme Raporundan bu yana Türkiye çevre müktesebatının uyumlaştırılması ve idari kapasitenin geliştirilmesi yönünde sınırlı ilerleme sağlayabilmiştir. Hava kalitesi, atık yönetimi, doğanın korunması, genetik olarak değiştirilmiş organizmalar, kimyasallar, gürültü ve nükleer güvenlik gibi bazı alanlarda, bir miktar sınırlı ilerleme rapor edilebilir. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın yeniden yapılandırılması bir gelişmedir.
Genel olarak müktesebatın uyumlaştırılması düzeyi birçok sektörde düşüktür. Özellikle yatay mevzuat, hava kalitesi, atık yönetimi, su kalitesi, doğanın korunması, endüstriyel kirlilik ve risk yönetimi alanlarında daha fazla çaba harcanması ve veri toplama sistemi dahil olmak üzere Avrupa Çevre Ajansı'na üyelik koşullarının yerine getirilmesi gerekmektedir.
Dostları ilə paylaş: |