HODEGETRİA MANASTIRI VE AYAZMASI
Bugünkü Cankurtaran bölgesinde bulunan Hodegetria Manastırı ve Ayazması, orta ve geç Bizans döneminde Konstantino-polis'in en önemli ibadet yerlerinden biriydi.
Manastırın kuruluş tarihini, tmparato-riçe Pulheria(->) dönemine dek (5. yy'ın ilk yarısı) götüren kaynaklar varsa da, 9. yy'dan önce yapıldığını gösteren hiçbir kanıt yoktur. III. Mihael döneminde (842-867) inşa edilmiş ya da süslenmiş olan manastır, 12. yy'da Paleologos Hanedanı'nın bir üyesi tarafından onarılmıştı.
11. yy'ın sonlarından itibaren, manastırda bulunan özel bir Meryem Ana ikonası çok ünlendi ve mucizeler yarattığı gerekçesi ile halk tarafından ziyaret edilmeye başlandı. Şehrin Haçlılar tarafından işgalinden (1204) sonra, Pantokrator Manas-tırı'na (Zeyrek Kilise Camii) götürülen i-kona, Latin İmparatorluğu'nun sona erdirildiği 126l'de, Konstantinopolis'e giren VIII. Mihael Paleologos'un tören ayininde en önde taşındı ve sonra da Hodegetria Manastırı'na yerleştirildi.
Bizans împaratorluğu'nun son yıllarına kadar ayakta kalan manastırı ziyaret etmiş hacıların anlatımlannda, her salı günü manastırda yapılan ayinler ve mucizevi Meryem Ana ikonasından söz edilmiştir. O sıralar, ikona her sene paskalyada 12 gün süre ile Blahernai Sarayı'na getiriliyordu. Paleologos Hanedanı'nın imparatorları, manastır ile sıkı ilişki içinde olup burayı sık sık ziyaret ederlerdi. 13. yy'rn sonlarında Hodegetria Manastın, Antiokheia (Antakya) Patrikliği'ne bağışlandı, manastır binası ise Konstantinopolis'i ziyaret eden
Hocapaşa
Camii'nin
cephesinden
genel
bir ayrıntı.
Nurdan Sözgen,
1994
Suriyeli hacılara misafirhane olarak hizmet etti.
1453'teki Osmanlı kuşatması sırasında, Meryem Ana ikonası, Kora Manastırı'na (Kariye Camii) götürüldü ve Konstantinopolis'i savunanlar, düşmandan korunmak için onun önünde dua ettiler. Kutsal tasvir, kent düştükten sonra Osmanlı askerleri tarafından tahrip edildi.
Manastırın orijinal ismi olan "hodegon" sözcüğü "önderler, liderler" anlamına gelmekte olup, ayazmaya kör hacıları getiren keşişlerden esinlenerek konulmuştu. Manastırdaki iyileştirici özellik atfedilen ve kutsal sayılan ayazmadan ileriki tarihlerde nadiren söz edilmiştir. 12. yy'ın sonlarına doğru burada olduğu söylenen hamam ile Hodegon Ayazması'mn ilişkisi kesin değildir. Öte yandan iyileştirici özellik ayazmadan çok, manastırdaki Meryem Ana ikonasına atfedildiğinden, manastırın adı daha sonraları "kadın önder" demek olan "Hodegetria" şeklinde değiştirilmiştir.
Kaynaklardan anlaşıldığına göre, Hodegetria Manastırı, Ayasofya'nın güneydoğusunda, bugünkü Ahırkapı'ya yakın bir yerde, sahildeydi. 1923'te, Gülhane Hasta-nesi'nin bulunduğu yerde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan heksagonal yapının manastırın ayazması olduğu ileri sürülmüşse de, önde kavisli bir portikosu, ortada bir havuzu olan ve hücrelerden oluşan bu ya-
Sketing
Kulüp'teki
patenli hokey
maçı sırasında
Galatasaray
takımı (oturan)
ile İtalyan
takımı (ayakta)
toplu halde.
Salâhaddin Giz
pının, adı bilinmeyen bir hamama ya da saraya ait olması daha akla uygun görülmektedir.
Bibi. R. Demangel-E. Mamboury, Le Quarti-erdes Manganes et lapremiere region de Cons-tantinople, Paris, 1939, s. 71-111; Janin, Egli-ses et monasteres, I, 3, 199-207; G. P. Majes-ka, Russian Travellers to Constantinople in the Fourteenth andFifteenth Centuries, Washington, 1984, s. 362-366; A. Berger. Untersuchun-gen zu den Patria Konstantinupoleos, Bonn, 1988, s. 376-378.
ALBRECHT BERGER
HOKEY
Küçük bir topu ucu kıvrık özel sopalarla oynayıp rakip kalelere sokma esasına dayanan bu oyunun üç ayrı türü bulunmaktadır. Çayır üzerinde geniş bir alanda oynananına çim hokeyi, kapalı bir mekânda özel bir beton zemin üzerinde, sporcuların ayaklarında patenler olduğu halde oynananına patenli hokey, buzdan zemin üzerinde özel buz ayakkabılarıyla oynananına buz hokeyi adı verilir. Çim hokeyi ile patenli hokey 1910'lu yıllarda ve 1920'li yılların başlarında istanbul'da oynanmış, ancak daha sonra ölü sporlar arasına karışmıştır. Buz hokeyi ise İstanbul' da son yıllarda oynanmaya başlayan, ancak henüz kısır bir faaliyet dönemi içinde bulunan spor dalıdır.
Çim hokeyi istanbul'a ve dolayısıyla Türkiye'ye 19l4'te getirildi. Bu spora, faaliyetleri arasında yer veren ilk Türk kulübü Fenerbahçe oldu. Daha sonra Galatasaray ve Altmordu kulüpleri de hokey takımları kurdular. 1915'te takım sayısı 6' ya çıkınca bir "Hokey Birliği" kuruldu ve Mart 1915'te Fenerbahçe, Galatasaray, Altmordu, Beşiktaş, Gürbüzler ve idman Yurdu takımlarının katılmasıyla istanbul Hokey Ligi oynanmaya başladı.
istanbul Hokey Ligi 1925'e kadar oynandı. Hayli ilgi de uyandırdı. 1915'te Fenerbahçe, 1916,1917 ve 1918'de Altınordu, 1919'da Fenerbahçe, 1920'de Galatasaray şampiyon oldular. 1921'de istanbul Hokey Ligi yarım kaldıktan sonra 1922-1923 arasında bu faaliyet kesildi. 1924'te yeniden başlayan istanbul Hokey Ligi'nde şampiyonluğu Fenerbahçe kazandı, aynı başa-
çıkması ya da içine seyircilerin top konulduğunu sandığı tersine çevrilmiş hokkanın boş gösterilmesi biçiminde oynanır.
Eski hokkabazların hokka oyunundan başka dikine tutulan sopa üzerinde bir yumurtayı yürütüp sıçratmak, paraları yok etmek ya da çoğaltmak, boş kaptan torba dolusu darı akıtmak, sehpa üzerinde duran boş tastan su dökmek gibi hünerleri vardır. Hokkabazlıkla eşanlamlı kelimeler "tasbaz", "şübedebaz", "gözbağcı", "ayyar", "efsunkâr", "sihirbaz", "mührebaz", "yu-murtabaz", "beyzabaz", "yuvarlakbaz"dır.
Hokkabazlığın Türkiye'ye İspanya ve Portekiz'den göç eden Yahudiler kanalıyla geldiği kabul edilir. Türk hokkabazlığının en önemli özelliği hokkabazların, yanındaki yardımcılarıyla yaptıkları söyleşilerdir. Karagöz ve ortaoyunundaki söyleşmelere benzeyen bu durum Türk hokkabazlığına el çabukluğunun yanında dil çabukluğunu da katmıştır. Söyleşme sırasında ustanın elinde ortaoyunundaki Pi-şekâr'ınki gibi bir şakşak bulunur. Bununla yardağına vurur. Ayrıca oyun süresince bir deniz hayvanı kabuğunu boru gibi öttürür. Hokkabazlar ayrıca oyun sırasında "enbân" denilen bir torba da kullanırlardı.
nyı 1925'te tekrarladı. Bundan sonra takım sayısının azalmasıyla önce istanbul Hokey Ligi ortadan kalktı, sonra da ayakta kalabilen hokey takımları dağıldı.
Başta Fenerbahçe olmak üzere bütün kulüplerin hokey takımlarında elemanların büyük çoğunluğunu zamanın ünlü futbolcuları oluşturdular. Hokey, yaklaşık 70 yıldan beri Türkiye'de ölü sporlar arasında bulunmaktadır. Patenli hokeyde ise 1920' ü yılların başlarında Taksim'deki Sportig Palace salonunda bir faaliyet görüldü. 1923 ve 1924'te özel mahiyette lig maçları oynandı. 1923'te istanbul italyan takımı birinciliği, 1924'te de Nişantaşı takımı birinciliği kazandı. Bu maçlara Nişantaşı, Vefa, Galatasaray, Fenerbahçe ve İtalyan takımları katıldılar. 1925'te patenli hokey bir daha ortaya çıkmamak üzere sönüp
gltt1' CEM ATABEYOĞLU
Dostları ilə paylaş: |