X. TÜRKİye muhasebe denetiMİ sempozyumu & IV. Uluslararasi tüRKİye muhasebe denetiMİ sempozyumu kurumsallaşma ve denetiM



Yüklə 458,33 Kb.
səhifə3/8
tarix11.01.2018
ölçüsü458,33 Kb.
#37583
1   2   3   4   5   6   7   8

SUNUCU _

Değerli konuklar ana tema konuşmacımız Sayın Profesör Doktor Ünal Tekinalp Hocamıza plaketlerini vermek üzere İstanbul Mali Müşavirler Odası Başkanı Sayın Yahya Arıkan’ı kürsüye davet ediyoruz.



Plaket Töreni

ULUSLARARASI ALANDA MUHASEBE VE DENETİM MESLEĞİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI”



I.OTURUM

SUNUCU _

Değerli katılımcılar, oturumumuza ara vermeden devam etmek durumundayız yabancı konuklarımızın oturum sonrasında ülkelerine uçmaları gerekiyor. Bu program nedeniyle II. Oturumun ilk konuşmasının sunumunun bitimine kadar ara veremiyoruz.

Değerli konuklarımız, genel oturumumuzun konusu “Uluslararası Alanda Muhasebe ve Denetim Mesleğinin Yeniden Yapılandırılması”. Bu oturuma başkanlık edecek olan Oturum Başkanı Mali Müşavir Sayın Ethem Kutucular’ı kürsüye davet ediyoruz.

Konuşmacılar Sayın David Szafran ve Sayın Martin Manuzi de konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.



OTURUM BAŞKANI _ SMMM ETHEM KUTUCULAR _

Sayın Başkanlarım, Sevgili Oda Başkanlarım, Sayın Bakanım, Sevgili Büyüklerim, ara vermeden hızla bize ayrılan bölümde konumuzu, bölümümüzü, bugünün ilk Oturumunu gerçekleştireceğiz. 11.30’da başlamamız gereken programa 12.00’de başlıyoruz, hızlanmamızın nedeni de Bay David’in biraz evvel de söylendiği gibi yetişeceği bir uçak ve yarın katılması gereken zorunlu bir toplantı olması nedeniyle. Kendisi ayrıldıktan sonra biraz daha hızımızı belki normal tempoya düşürebiliriz.

Tabii ki benden önceki bölümlerde konu hakkında kısa bir değerlendirme yapmam da istendi; bugün Sempozyumdaki Oturumumuzun başlığı “Uluslararası Alanda Muhasebe ve Denetim Mesleğinin Yeniden Yapılandırılması”. Sabahki bölümde daha çok ülkemizde olacak etkileri belki konuştuk, bu bölümde ise uluslararası alanda olan ve olması beklenilen değişiklikler hakkında yurtdışından gelen konuklarımızdan bilgi alacağız.

Tabii ki her kriz bu konuda bir çaba sarf ettiriyor regülasyonlara ve politikacılara. Hatırlanılacağı üzere 2000 yıllarındaki ENRON krizi ile Amerika Birleşik Devletleri’nde Sarbanes Oxley Act dediğimiz Kanun, muhasebe, finansal raporlama ve denetim standartlarında değişikliklere yol açmıştı. Daha çok gelişmiş ülkelerin uyguladığı politikalarda değişiklikler olmuş meslekte ciddi bir devrim yapmıştı 2000 yıllarındaki Sarbanes Oxley Act. Keza hepiniz hatırlarsınız 2001 yılındaki Türkiye’deki kriz sonrasında BDDK ve dolayısıyla SPK ve diğer regülasyon alanlarında da ciddi bir değişim oldu, hem muhasebe uygulamaları hem raporlamalar hem de özellikle denetim uygulamaları açısından. Daha sonraki dönemler gayet iyi gitti, dünya büyüdü, Türkiye gelişti, her şey yolunda giderken tahmin ediyorum meslek açısından milat olabilecek bir yıl, 2008’deki Lehman Brothers’ın batmasıyla tekrar muhasebe uygulamaları, denetim mesleği irdelenmeye, gözlem altına alınmaya başlandı. Bu süreç etti, 2010-2011 yıllarında biraz evvel Konuşmacıların da bahsettiği gibi global kriz, artık şirketlerin batmasının da ötesinde ülkelerin batması noktasına gelen kriz, herkesin ciddi anlamda yeniden yapılandırılması sonucu çıkarttı. Artık şirketlerin batması ekonomiyi çok etkilemiyor, İrlanda örneği var, İzlanda örneği var, önümüzde Yunanistan var ve arkasından gelebilecek olan ülkeler var. Ciddi bir kamu kesimindeki muhasebe, raporlama, transperancy dediğimiz “açıklılık” anlamındaki uygulamalarda soru işaretleri masanın üstünde. Avrupa Birliği tehdit altında, Amerika Birleşik Devletlerinde kapitalizmin başkenti olan Wall Street’te gösteriler hat safhada. Gelinen nokta dolayısıyla bu mesleğin, muhasebe uygulamalarının, finansal raporlamaların her alanda herkes tarafından sorgulanmasını sağlamakta, kaçınılmaz bir değişim öncesindeyiz.

Değişim sadece bizim alanımızda olmayacaktır, öncelikle mutlaka ve mutlaka bankacılık ve finansal kesim değişime tabi olacaktır ki zannediyorum Avrupa Kıtasında bu başladı. Bunun yanında diğer unsurlar, diğer ekonominin katılımcıları değişmek veya kuralların tekrar yeni düzende yazılması gerekecek. Bunların içinde çeşitli unsurları sayabiliriz; en önemlisi gördüğümüz kadarıyla “kamu maliyesi” alanındaki açıklılık, kamu maliyet muhasebesi düzeninin denetlenmesi olabilir, bunun yanında son zamanlarda gelişen fonların denetlenmesi, …dediğimiz özel sermayeli fonların denetlenmesi, regülatörlerin birbirine yaklaşması, daha çok bilgi paylaşımı yapması ve regülasyonu arttırmaları. Bütün bunlar önümüzdeki dönemde mesleği, muhasebe, finansal raporlama ve denetim mesleğini değiştirecek unsurlar gibi gözükmekte. Zaten unsurların emareleri de başladı, 2010 yılında Avrupa Birliği’nin “Green Paper”, “yeşil paper” dediğimiz açıklamaları, taslak, denetim ve muhasebe ve raporlamada yapılacak değişiklikleri taslak olarak kamuoyuyla paylaştı. Aynı şekilde Amerika Kıtasında da “Overside Board” dediğimiz 2000 yıllarında kurulan Overside Board dediğimiz kurum da denetçinin, yapması gerekenleri, daha iyi bilgiyi vermesi için yapması gerekenleri ve eski görevi olan, ilk kurulduğundaki görevi olan independence ve public, bağımsız ve kamuya doğru bilgi verme yetkinliğine kavuşması için çalışmalarını arttırdı.

Bütün bunlar, bu değişiklikleri getirecektir. Bu kurumlarda iki önemli konuğumuz var Avrupa Kıtasından; David, yanımda oturuyor ve biraz sonra bizlerden ayrılacak bu sunumundan sonra, David Szafran, Belçika Meslek Örgütü CEO’su. Kendisi sunumunu yapacak “green paper” ile ilgili, ben sözü şimdi ilk önce, öncelikle David’e veriyorum.

Green Paper’ın Denetim Mesleğinin Yapılandırılmasına İlişkin Ortaya Koyduğu

Yeni Düzenleme Önerileri”

DAVID SZAFRAN _ IBR-IRE _ BELÇİKA MESLEK KURULUŞU _

Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakan, Sevgili Meslektaşlarım Türk Ticaret Kanunu’nun denetimin düzenlenmesine çok önem verdiğini öğrendim, 2013 bu anlamda önemli bir konu. Ve sadece hissedarların yönetimi açısından değil diğer tüm paydaşlar açısından da önemli, sadece yatırımcılardan bahsetmiyoruz. Borç verenler, çalışanlar, vergi otoriteleri tüm bu paydaşlar şeffaf mali tabloların bağımsız uzmanlar tarafından denetlenmesine önem atfediyorlar. Belçika’da biz, Avrupa Denetim Direktifi prensiplerini uyguluyoruz. Bunu yapmamızın sebebi güçlü bir kamu gözetim sistemi oluşturmak ama aynı zamanda profesyonel kurumlara, meslek kurumlarına da yetki vermek. Standartların oluşturulması, kalite güvence ve aynı zamanda soruşturma ve disiplin prosedürlerine de bu yetkileri vermek istiyoruz. Avrupa’daki denetim direktifi bir kamu gözetim sisteminin olması gerektiğini söylüyor. Mesleğe erişim açısından, denetim standartları açısından gözetim sorumluluğu oldukça önemli. Bu inceleme, denetim sisteminde ilk baştan itibaren bu denetimin olması oldukça önemli meslek kalitesinin de arttırıyor. Standartların oluşması sürekli eğitim ve kalite güvence de diğer önemli noktalar. Ve bütün bunlar bir kamu gözetim sisteminin altında yer alıyor. Sistem dediğimizde burada kast ettiğimiz, farklı otoritelerin olması ve bunun da çok bu yüzden de standardın bir anlamda bir tarafta oluşturulmasıyla diğer tarafta denetimler arasında iyi bir dengenin olmasını gerektiriyor.

Avrupa’da kamu gözetim sisteminde meslek dışından kişilerin çoğunluğu oluşturması gerekiyor. Sizde de bir takım gelişmeler oluyor, Avrupa’da da öyle. Avrupa Komisyonu Ekim 2010’da sadece Green Paper’ı çıkartmadı, geçen hafta National Times yeni Avrupa Komisyonunun komisyon üyesi Michele Barnie tarafından yapılan yeni önerisini de dile getirdi. Burada kamu gözetim sistemi bu yeni öneriye göre meslek dışından kişilerden sadece oluşacak. Finansman ve çalışma programının şeffaf olması gerektiği söyleniyor, meslekten herhangi bir şekilde etkilenmemeli. Yani meslek herhangi bir şekilde gözetim kurumuna bunu finanse etmesi için ödenecek para konusunda etkide bulunamaz. Bir denetçi genel fayda yönünde çalışır, orada sormamız gereken sistem o zaman gözetim sistemini kim finanse edecek? Meslek mi bütün finansmanı yüklenecek yoksa başka bir kamu finansman kaynağı mı bulacak? Bu sorunun yanıtlanması gerekiyor.

Belçika’da diğer Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi Avrupa Kurumsal Denetim Direktifine uygun bir yapı var. Öncelikle Ekonomi Mesleği Yüksek Kurulu var. Standartların hazırlanmasından sorumlu ve sosyo-ekonomik ortaklardan oluşuyor. Yani hem şirketler, hem dernekler hem de çalışan temsilcileri bu gözetim kurulunda yer alıyorlar ve standartların belirlenmesinde nihai kararı alıyorlar. Öte yandan disiplin Transferi ve İddianame Odası da var, bu da başka bir önemli gözetim otoritesi Belçika’da. Burada bu Odanın sorumluluğu kalite güvence, kurumsal denetçilerin yaptığı denetimin kalitesinin güvence altına alınması. Bu sürece dahil olan başka otoriteler de var, Ekonomi Bakanlığı standartları yürürlüğe sokuyor, disiplin otoriteleri hatta savcı bile bir gözetim rolüne sahip. Ayrıca şu da önemli; güçlü bir gözetim sisteminiz olsa bile yine de bazı faaliyetleri meslek kurumuna, profesyonel kuruma verebilirsiniz. Mesela lisans inceleme gibi konularda yetki verebilirsiniz hatta standartların oluşturulması ve kalite güvence alanlarında bile bazı faaliyetleri meslek kurumuna yükleyebilirsiniz. Nihai sorumluluk ve nihai sonuca ulaşma yetkisi dışarıdaki bağımsız gözetim kurumlarında olsa bile meslek kurumuna da bazı yetkilerin devredilmesi mümkün. Güçlerin ayrılığı temel bir prensip biliyorsunuz. Belçika’da ve Avrupa’da diğer ülkelerde çok net bir ayırım var. Yasama, yani kamu gözetimiyle ilgili olarak yasama, yürütme ve yargıdan tamamen ayrışmış durumda, yasama dediğimiz standartların oluşturulması. Aslında demokrasiye benziyor ve demokrasilerde de bir parlamento vardır, genel standartları çıkartır, daha sonra polis vardır, bir de disiplin otoritesi olarak yargıç vardır. Dolayısıyla çok net bir güçler ayrılığı söz konusudur demokraside de ve gözetim sistemimizde de böyle bir güçler ayrılığı var ve sistemin güvenilirliği açısından bu hayati öneme sahip.

Peki, biz uygulamada nasıl bu sistemi uyguluyoruz? Ne yapıyoruz? Tabii ki uluslararası denetim standartlarının uygulanması çok önemli. 1995’te bu çalışmalar başladı, 2012 itibariyle uluslararası denetim standartlarını kabul edeceğiz. IFAC içerisinde ESB tarafından kabul edilmiş. Uluslararası standartların oluşturulması oldukça önemli çünkü uluslararası anlamda oluşturuluyor ve tüm yargı yetkisi olan bölgelerde uygulanıyor. Fransızcaya çeviri yapıldı bu standartların bir de Flamancaya çünkü iki dil var biliyorsunuz Belçika’da hatta üç bile diyebiliriz, Almanca da var. Aynı zamanda biz bir konsültasyon süreci de başlattık ve etik kuralları ele almaya çalıştık. Çıkar çatışmaları durumunda neler yapılabileceğini görmeye çalıştık. Yine ulusal standart aracılığıyla uluslararası etik kuralları ve teknik konularla ilgili denetim standartları dikkate alınarak bu etik kurallar belirlendi.

Peki, 2010’da çıkan Green Paper bizi nasıl etkiledi? Green Paper’ı okuyacak olursanız komisyon üyesi aslında denetim dışı hizmetlerin yasaklanmasını, tam anlamıyla yasaklanmasını amaçlıyor eğer kurumsal denetçiyseniz. Bu tabii muhasebeciler için de geçerli olacak, çünkü kurumsal denetçiyle birlikte çalışan kişiler bunlar. Tabii ki başka bir takım kriterler de var, bir kendi kendini denetleme yaklaşımı, güvence yaklaşımı gibi yaklaşımlar da var ama bazı koşullarda hiçbir güvencenin yeterli olmadığı durumlarda tam bir yasaklama söz konusu. Green Paper’da başka bir konu da, denetçinin harici rotasyonu, yani belli bir düre denetçi olarak çalıştıktan sonra rotasyona tabi tutulması. Dokuz yıldan sonra bir rotasyon tavsiye ediliyor Avrupa’da. Amerika Birleşik Devletlerinde PC, OB bir konsültasyon süreci başlatıp bunun sonucunda rotasyon süresinin 10 yıl olabileceğine karar verdi. Burada aslında bir takım yeterli güvenceler var ama öte yandan en azından eşdeğer bir yaklaşımın sadece Avrupa’da değil tüm dünyada da olması gerekiyor. Diğer başka bir öneri Green Paper’daki şu; bu da üçüncü bir tarafın denetçinin atanması ve ücretlendirilmesinde sürece dahil olması. Ama burada aslında düzenlenmiş bir meslekten bahsetmiyoruz artık, bir bakanlık veya bir devlet kuruluşu tarafından denetçi olarak atandıysanız o zaman o kuruluş için çalışmaya başlarsınız. Genel anlamda kamu için, toplum için çalışmazsınız. Bu yüzden daha orantılı olan başka bir takım kriterler gerekli burada. Mesela atama sürecinde başka otoritelerin de yer alması gerekiyor. Belçika’da çalışan temsilcilerinin denetçinin atanmasını veto etme hakkı var hatta hissedarlardan oluşan bir komite oluşturularak ya da bir bağımsız denetim komitesi oluşturularak bu atama ve ücretlendirmede söz sahibi olunabiliyor. Green Papar yayınlandığında ve geçen hafta basında yeni bir takım açıklamalar yapıldığında yorumlar şöyle oldu; aslında 2008’de yaşanan finansal kriz ve önerilen önlemler arasında herhangi bir ilişkinin olmadığı, olduğuna dair bir kanıtın olmadığı söyleniyor. Bu yüzden de kamu sektörü düzeyinde sadece Yunanistan’da değil aynı zamanda İspanya ve İtalya’da da sorunlar yaşandığını biliyoruz. Kamu sektöründe nakit muhasebe söz konusu olduğu zaman uzun vadede düşünmek gerekiyor. Bu yüzden uluslararası muhasebe standartlarının IFAC içerisinde de geliştirilen bu standartların kamu sektörüne de uygulanması önerisinde bulunuyoruz. Ama bu arada dışarıdan bir muhasebeci ya da denetçi tarafından bağımsız bir gözden geçirmenin de yapılmasını öneriyoruz.

Yaklaşık üç hafta önce Avrupa Parlamentosu bir rapor kabul etti, “Denetim ve Krizden Alınan Dersler” başlıklı bir rapor. Demokratik tartışma ve oylamanın sonrasında kabul edilen rapor aslında başka bir yönde ilerliyor, denetim dışı hizmetleri yasaklamıyor, harici bir rotasyondan bahsetmiyor. Dolayısıyla Avrupa düzeyinde bile hatta Avrupa Komisyonu içinde bile geçen ay hazırlanan bu Avrupa Parlamentosu raporu daha yeni elimize geçti. Ulusal düzeyde yine bir konsültasyon süreci başlattık taslakla ilgili olarak ve daha sonrasında resmi onay alındıktan sonra resmi gazetede yayınlanacak. Ancak bu taslak ve taslakla ilgili girişimler halen mesleğin kendisinin yaptığı, hazırladığı şeyler.

Peki, kalite güvence sistemi için ne söyleyebiliriz? Gözetim otoritesi nihai yetki ve nihai karar verme merci. Yani müfettişlerin onaylanması, her yıl yapılan kalite güvence gözden geçirmelerinin onaylanması ve kalite güvence gözden geçirmelerinin sonuçlarının değerlendirilmesinde gözetim otoritesi yetkili. Bu süreç bir meslek kuruluşu tarafından organize ediliyor. Harici denetçiler var ve kamu yararına çalışan şirketler, bankalar, sigorta şirketleri ya da halka açık şirketler gibi şirketlerde denetim yapıyorlar. Kamu yararına olan bu kurumlar içerisine bir takım ödeme kuruluşları, finans kuruluşlarını da dahil etmeyi düşünüyor Avrupa Birliği. Eğer kamu yararına çalışan bir kurum için yapılmayacaksa denetim, o zaman altı yılda bir bu denetim yapılıyor ve bunu yapacak olan müfettiş de hali hazırda denetçi olarak çalışan birisi. Daha sonra gözetim otoritesine sonuçlar sunuluyor rapor içerisinde, bu pozitif mi sonuçlar yoksa bir takım tavsiyeler yapılacak mı ve arada bir yıl içerisinde bir kalite denetimi daha yapılacak mı buna dair tavsiyeler yazılıyor. Bazen doğrudan disiplin komisyonuna da gönderilmesi söz konusu olabiliyor.



Şimdi, disiplin otoritesine gelecek olursak burada soruşturma yine meslek tarafından, uygulayıcılar tarafından belirlendi ve bu soruşturmanın kapatılması ya da devam edilmesi ya da disiplin otoritesine götürülmesi konusundaki nihai karar yine gözetim otoritesi tarafından veriliyor. Burada farklı yetkilerini görüyorsunuz gözetim otoritesinin bu tür soruşturmalarla ilgili olarak. Daha sonra disiplin komisyonu tarafından karar veriliyor, profesyonel bir yargıç başkanlığını yapıyor bu komitenin ve hükümet tarafından atanıyor. Tabii ki bir temyiz olanağı da var, üst mahkemeye, yüksek mahkemeye gidip itirazda bulunabiliyor karara.

Sonuç olarak, Avrupa Komisyonunun önerisine geçen hafta yaptığı öneriye bakacak olursak her üye ülkede her yargı yetkisi alanında sadece tek bir kamu gözetim otoritesinin kurulması öneriliyor. 2006 yılında komisyon, kamu gözetim sistemini yürürlüğe soktu. Böylece bir tarafta standartların oluşturulmasıyla diğer tarafta teftiş arasındaki dengenin sağlanması amaçlanıyordu. Şimdi bu yeni öneriye göre bütün bunlar tek bir gözetim otoritesi altında bir araya getirilecek ve kişisel olarak ben şunu düşünüyorum, aslında bu öneri yasama ve yürütme güçlerinin birbirinden ayrılması gerektiğini çok ciddi bir şekilde dikkate almamış. Geçen hafta duyurulan başka bir öneri de, denetim dışı hizmetlerin her bir denetim firmasına yasaklanması, özellikle de kamu çıkarına çalışan kurumlarda denetim yapan denetim firmalarına denetim dışı hizmetler yapmasının yasaklanması. Borsada işlem gören halka açık şirketler, bankalar ve sigorta şirketleri için çalışan denetim firmaları denetim dışı hizmetlerde bulunamayacaklar. Her dokuz yılda bir rotasyon olacak. Bir de en büyük halk yararına çalışan şirket bu öneriye göre ortak denetime tabi tutulacak. Bunun mimarı da halka açık şirketler için hazırlanmış olan Fransız Mevzuatı. Burada denetim şirketinde konsantrasyonun yoğunlaşmanın engellenmesi amaçlanıyor. Arkadaşım Martin Manuzi daha sonra bu konsantrasyon yoğunlaşma konusuna da değinecek. Ancak bu piyasayı açmayı hedefleyen bir öneri ancak bu öneri gerçekten bu hedefe ulaşacak mı, ulaşmayacak mı? Aynı zamanda kamu yararına çalışan şirketleri denetleyen denetim firmalarının sadece denetim odaklanması gerektiği ve çok disiplinli olarak, yani multi disipliner bir şekilde çalışmaması gerektiği. Bilgi teknolojisinin sürdürülebilirlik ya da vergi konularında uzman olan kişiler de bu firmalara çekilebilir sadece denetime yoğunlaşırsa. Gelecek ay Avrupa Komisyonunda denetim firmalarındaki mülkiyet konusu tartışılacak. Bugün denetim firmalarının % 60’ı kurumsal denetçilere ait olmalı ama bu kural kaldırılacak. Bir de Avrupa pasaportu uygulaması getirilecek. Kurumsal denetim yapma yetkiniz olduğu zaman bir pasaport verilecek, bir sınavın yapılması ve mesleğe erişim söz konusu olduktan sonra tüm Avrupa’da çalışabilmek için bir pasaport sahibi olacaklar. Şunu da unutmamak gerekiyor ki, bir kamu gözetim sistemi eğer güçlerin ayrılığı söz konusu ise etkili olur. Standartların oluşturulması süreci, kalite güvence ve disiplin faaliyetleri arasında net bir güçler ayrılığının olması gerekiyor. Green Paper’da Avrupa düzeyindeki diğer belgelerde aslında Avrupa’da yapılan önerilerde çok da üzerinde durulmamış, geliştirilmemiş bazı görüşler de var. Geçmişte kurumsal denetim önemliydi ama bu sabah da duyduğumuz gibi prospektif bilgilere de ihtiyacımız var, geleceğe dönük bilgilere de ihtiyacımız var özellikle son finansal krizden dolayı. Dolayısıyla Almanya, Avusturya ya da Belçika’da olduğu gibi kurumsal denetçiye bir mükellefiyet sınırı getiriliyor daha iyi hizmet verebilmesi için. Tabii denetim firmasının devamını engelleyecek bir ortam yaratılmamaya çalışılıyor. Sadece standartların oluşması açısından değil aynı zamanda etik kurallar açısından da uyumlandırılmış bir uluslararası ortam gerekiyor. Gözetim sistemi ve güçlü meslek ancak bu şekilde şeffaf bir gözetim sistemi ile olacak. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI _

Green Paper ile ilgili bize verdiğin bilgilerden dolayı teşekkür ederiz David. Belçika’daki deneyimlerini de bizlerle paylaştın.

Evet, plaketini vermek üzere Muğla Mali Müşavirler Odası Başkanı Sayın Hasan Demir’i kürsüye davet ediyorum. Mr. David Szafran lütfen plaketinizi alır mısınız?

Evet, teşekkür ediyorum tekrar David’e. Belçika’daki over-side uygulamaları hakkında bize bilgi verdiği için ayrıca Green Paper konusunda ve son zamanalrdaki değişiklikler konusunda reaksiyonlarının ne olduğu konusunda bizlerle düşüncelerini paylaştığı için. Bu arada kendisinin uçağında biraz daha gecikme olduğu için soru alma zamanımız David için bira daha fazla. Acaba şu aşamada David’e Belçika örnekleriyle ilgili, sunumuyla ilgili katılımcılardan herhangi bir soru var mı? Soru almak isteriz David’e.



YILDIRAY ERDOĞAN _ BARTIN SMMM ODASI _

Avrupa Birliği’nde KOBİ firmalarının bağımsız denetiminin hangi aşamada olduğunu öğrenmek istiyorum.



DAVID SZAFRAN _

Çok güzel bir soru bu, bu sayede şunu diyebilirim; Avrupa seviyesinde bağımsızlık prensipleri hem büyük firmaların kurumsal denetimcilerine hem de KOBİ’lere uygulanıyor. Yani bağımsızlıkla ilgili ortak prensipler var. Genel prensiplerimiz de var, örneğin menfaat çatışmasının olmaması gibi. KOBİ’lerde de onlarını hesaplarını tutamazsınız, kontrol edemezsiniz ve bilançonun önemli elemanlarını denetleyemezsiniz ve mali tabloyu denetleyemezsiniz ya da müşterinizin muhasebecisini seçemezsiniz. Bu gibi Avrupa Mevzuatında menfaat çatışmasını önleyecek şeyler var. 2006 yılından bu yana da yalnızca halka açık şirketlere, bankalara ve sigorta şirketlerine özgü kurallar var. Bunlar özellikle yedi yıldan sonra iç rotasyonu öngörüyor. Partnerin her yedi yılda bir değişmesi gerekiyor ama şirketin, yani denetimi yapan şirketin aynı kalması mümkün. Denetim komitesi ve dış denetçi arasında bir ilişki var ve denetim komitesi denetimcinin bağımsız kalmasını sağlamak zorunda. Örneğin denetim dışı hizmetler de sağlıyorsa bu ağ bunu sağlamak zorunda. Spesifik bir takım mevzuatlar da kamu yararına olmayan girişimlere özgü ve KOBİ’lere özgü değil, bunlar da uygulanmıyor.



OTURUM BAŞKANI _

Başka acaba soru? Arkada bir hanımefendi var.



HÜLYA EKİNCİ _ İSTANBUL _

Merhaba, David Bey’e öncelikle hoş geldiniz demek istiyorum. Benim sorum şu olacak; denetçilere verilecek Avrupa pasaportu sadece Avrupa Birliği’ne üye vatandaşlar, denetçiler için mi söz konusu olacak? Bu konuda biraz daha kapsamlı bilgi alabilir miyim? Teşekkürler.



DAVID SZAFRAN _

Teşekkür ederim. Avrupa pasaportu Avrupa Birliği vatandaşlarına bağlı değil, yalnızca sınava bağlı ve yeterliliğe bağlı. Yani eğer bir kurumsal denetçi örneğin Belçika’da tescilli ise, kayıtlı ise ya da İngiltere veya İtalya’da kayıtlı ise vatandaşlığından bağımsız olarak kurumsal denetimi tüm Avrupa’da yapabilme hakkına sahip olabilecektir bu Avrupa pasaportu sayesinde ve bunun vatandaşlıkla bir ilgisi olmayacaktır.



OTURUM BAŞKANI _

En arkada bir beyefendi var.



OZAN NAZIM GÜNAL _ GÜREL YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KURUMSAL RİSK _

Hoş geldiniz diyorum öncelikle kendisine. Bilgi sistemleri biliyorsunuz kurumsal yönetimin, aynı zamanda denetimin de önemli parçalarından bir tanesi bilgi sistemi denetimleri. Avrupa Birliği standartları içerisinde bunun halka açık şirketlerde uygulanıp uygulanmadığına ilişkin hem bir bilgi almak istiyorum hem de uygulanmıyorsa ilerde uygulanıp uygulanmayacağını öğrenmek istiyorum. Teşekkür ederim.



DAVID SZAFRAN _

Evet, bilgi iletişim teknolojileri vazgeçilmez hem mali kurumlarda örneğin bankalar ya da sigorta şirketlerinde hem de başka sektörlerde. Dolayısıyla bir denetim şirketi içerisinde de uzmanlara sahip olmanız ve yalnızca sonuçları değil süreci de denetleyebilmeniz gerekir. Metodolojisine gelince, bu şirketlerde geliştirilecek metodolojiye gelince; biz ISAS yani Uluslararası Denetim Standartlarını 2012 itibariyle uygulamaya başladığımızda ve daha sonra da tüm denetimlerle uygulamaya başladığımızda bu meslek içerisinde pratik araçlara ihtiyacımız olacak. Buna tabii ki denetim yazılımları da dahil, piyasada mevcut olup da ISAS’a uygunluğa sahip olan yazılımlara ihtiyacımız olacak. Bunun dışında risk analizinin de yapılabilmesi gerekiyor. Tabii ki bunun için de şirket içerisinde bir takım risk analizi araçlarının geliştirilmiş olması gerekiyor.



OTURUM BAŞKANI _

Evet, acaba başka soru kaldı mı? Burada bir, mikrofonu alabilirsek ön tarafa,



MEHMET KOÇ _ ANKARA SMMM ODASI BAŞKANI _

Green Paper’da denetim dışı işlemler kurumsal yapının dışında tutulmalı dediniz. Şimdi Türk Ticaret Kanunu 400. maddede vergi danışmanlığı ve vergi denetimi, denetimi ihlal etmeyen hususlar içerisinde sayılmış. Aslında denetçinin bağımsızlığını etkileyen hususlar değil midir? Bu Avrupa Birliği uygulamaları içerisindeki durum nedir? Teşekkür ediyorum.



DAVID SZAFRAN _

Vergi hizmetleri bugün Avrupa Birliği yasaları tarafından düzenlemiş durumda ve vergi hizmetleri bağımsızlığı zedeliyor şeklinde görülmüyor. Bence bu iyi bir prensip çünkü vergiyle ilgili bir hizmet verdiğinizde bu mali tabloyu etkilemiyor. Ancak tabii ki bazı sınırlar ve yasaklar da var. Eğer vergi hizmetleri bir menfaat çatışmasına yol açıyorsa, örneğin siz bir yönetim, karar verme mekanizmasına katılıyorsanız böyle bir durum ortaya çıkabilir ya da vergi mercileri karşısında, nezdinde firmayı temsil ediyorsanız o zaman siz kurumsal denetçi olarak vergi denetimi yapamazsınız ve bazı güvenlik tedbirleri de var menfaat çatışması olmaması için. Ama vergi hizmetleri ve diğer denetim dışı hizmetlerle tam bir yasaklama yok. Zaten uzmanlık olmazsa, vergi denetimi konusunda uzmanlık olmazsa tam bir hizmet vermeniz de mümkün olmayacaktır.



Yüklə 458,33 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin