Ahmed hulûSİ’de kavramlar


CİNLERİN aralarından İFRİT



Yüklə 1,92 Mb.
səhifə15/20
tarix06.03.2018
ölçüsü1,92 Mb.
#44715
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   20

CİNLERİN aralarından İFRİT diye bilinen en güçlüleri, Resûl-i Ekrem’in Mi’râc olayında semâya yükseldiğini haber alınca, büyük telâşa düşüyorlar. “Şayet Muhammed semâları tanır, Allah’la biraraya gelirse, artık önüne geçilemez olur” diyerek bütün güçleri ile Rasûlullah aleyhisselâmın üzerlerine saldırıyorlar.

İşte o zaman Cebrâil aleyhisselâm Efendimize bu duayı vahyederek korunmasını öğretiyor. Bu duayı okuyunca da Rasûlullah aleyhisselâm, hepsi yanıyorlar!.

İşte böyle bir olay vesilesiyle öğrenilen duayı artık nasıl istersek öylece değerlendirelim.



İHANET



EMANETE İHANET EDEN

  • En büyük yalancı

  • Aldatan

  • Hain

  • Sırları ifşa eden

  • Dünyada bırakıp gideceğin şeyler uğruna ömrünü tüketen

  • Çevresiyle ilmini ve inancını paylaşmaya korkan

  • Öğrendiklerine uymayan



ÖĞRENDİKLERİNE İHANET

Verilene ihânet, vereni görmemek; veya görmezlikten gelmekte olur.



Öğrendiklerinize, uymamakla ihanet eder; uygulamakla değerlendirmiş olursunuz!.





EN BÜYÜK İHANET

En büyük ihanet, sırları ifşa etmektir!.



ALLAH,



HİÇBİR EMANETE İHANET EDENİ(Haini) SEVMEZ!

Onların etleri de kanları da Allah'a asla erişmez; fakat sizden O'na takva (itaatle elde edilecek yararlar) ulaşır... İşte böylece (Allah) onları size boyun eğdirdi ki; size hakikati fark ettirdiği kadarıyla Allah'ı tekbir edesiniz... Muhsinleri müjdele!

Muhakkak ki Allah iman edenlere sahip çıkar! Muhakkak ki Allah hiçbir hain (emanete ihanet eden) ve nankörü (verileni değerlendirmeyeni) sevmez! (Hac/37-38)



“ALDATAN, BİZDEN DEĞİLDİR!”



(Allah Rasûlü)

En büyük yalancı, ilmini paylaşmadığı kişiye seni seviyorum diyendir!...



Sevgi, sahip olmak değil, paylaşmaktır!...

Bilincini paylaşmadığın kişiye seviyorum seni, demek, yalnızca onu aldatmaktır!...



Allah Rasûlü: “Aldatan bizden değildir” demiş...

Bunu yalnızca maddi anlamda anlamak basitliktir!...

Çevrenle ilmini, bilincini paylaşmıyorsan; onların kendilerini Cehennem ateşine atmalarına yolaçacak davranışlarına gözyumuyorsan, onlara ihanet ediyorsun; onlara zulmediyorsun; onları harcıyorsun; demektir...

Allah Rasûlü’nü sevdiğini söylerken bile yalan söylüyorsun; dediler bana!... Niye dedim...

Çünkü O, bütün ömrünü insanlara ölümötesi yaşamı ve hakikatı anlatmak için değerlendirmişti... Sen O’nun yolunda ne çalışma yapıyorsun ki, onu sevdiğini söyleyebilesin... Dünyada bırakıp gideceğin şeyler uğruna ömrünü tüketirken, çevrenle ilmini ve inancını paylaşmaya korkarken, nasıl O’na olan inancın ve sevginden sözedebilirsin ki.... dediler!...



Dostlar meclisinde kendinizi hizmetkâr yapmadıkça, onlara ihânettesiniz!.





‘’İHLÂS’’

İHLÂSLI KULLAR


  • Hakikatini yaşayan

  • Hakikatini seyreden

  • Allah boyası ile boyanmış olan

  • “Ârif-i Billâh”

(İblis) dedi ki: "İzzetine (karşı konulmaz gücüne) yemin ederim ki, onların hepsini şaşırtıp (kendilerini beden kabul ettirerek, bedenin zevkleri peşinde koşturarak; hakikatlerini oluşturan ruhun konusundan) saptıracağım."

"Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş (hakikatlerini yaşattığın) kulların müstesna."(Sad: 82-83)



İHLÂS,



ÂRİF-İ BİLLÂH’IN AYNASIDIR!

İhlâs, Ârif-i Billah’ın aynasıdır... Ârif-i Billah orada hakikatini seyreder.



‘’İHLÂS’’ SÛRESİ



"Euzü Billahi mineş şeytanir racim"

Bismillah'ir-Rahman'ir-Rahîm

De ki: "HÛ Allah EHAD'dır!"

"Allah SAMED'dir (Som, çokluk kavramı düşünülemeyen; gayrı kavramından berî);"

"Doğurmamış ve doğurulmamıştır;"

"O'na hiçbir küfuv (denk) olmadı!"



İHLÂS SÛRESİNDE,



İSMİ "ALLAH" OLANI ANLATAN

VE HEPSİ BİRER ŞİFRE OLAN KELİMELER…

Öncelikle ve kesinlikle şunu belirtelim ki, kim “ALLAH” isminin mânâsını anlamamışsa, mevcûdâtın yapısını özdeğeriyle bilmesine asla imkân yoktur...

Esasen, evrenin ve insanın yapısını dahi ancak, “ALLAH”ın ne olduğunu anlayabildikten sonra kavramak durumundayız. Aksi halde, lokalize değerlendirmelerle yetinmek zorunda kalacak ve konunun özünden mahrum olacağız!.

Öyle ise, bu gerçeği farkederek, şimdi, "İHLÂS" Sûresinde “ALLAH”ı anlatan ve hepsi de âdetâ birer şifre olan kelimeler üzerinde duralım, anlayışımız ölçüsünde..

Hazreti Muhammed Aleyhisselâm’a “ALLAH nedir?” diye soranlara cevap bizzat “ALLAH” tarafından veriliyor Kur'ân-ı Kerîm'de, "İHLÂS" Sûresinde:



De ki: “O (senin hakikatın olan) Allah EHAD (mutlak tek bir vücud)’dır (varlığın gayrından değil)!”.

“(O) Allah SAMED (Tam, ihtiyaçsız... som, gayrına mutlak kapalı, yani gayrı yok... başlangıçsız-sonrasız daim, mutlak var)’dir”.

“(O) lem yelid (doğurmamış) ve lem yuled (doğurulmamış)’dir (çünkü EHAD-SAMED; gayrı-ikileyeni, ihtiyaçlılık sözkonusu olmayan)”.

Ve O’na hiçbir küfuv (denk, benzer) olmadı (tefekkür, ihata ve idrak edilemez?)”.

“Hz. MUHAMMED'İN açıkladığı ALLAH”ın ne olduğunu açıklayan bu sûrede öncelikle, kelimelerin geniş mânâsı üzerinde duralım... Ve sonra da bu mânâların getirmekte olduğu sonuçlar üzerinde düşünmeye başlayalım...

ALLAH AHAD”dır... Yani, sınırsız, sonsuz, cüzlere ve zerrelere bölünmesi sözkonusu olmayan TEK'dir...

Şimdi bu ifadeyi anlamaya çalışalım...

Şu dünya üzerinde normal şartlarda yaşayan her insan, algıladığı mevcûdâtı beş duyu ile değerlendirir. Bu yüzden de bütün insanlar arasında ölçütaşı beş duyudur!.. Bunun sonucu olarak en-boy-derinlik ölçüleri ile kabul ettiğimiz bir evrende yaşadığımızı düşünürüz...

Bu yüzden de genelde, kafamızdaki “TANRI” her ne kadar “her yerde mevcut” ise de, fiiliyatta, belli boyutları ve mekânı olan bir “TANRI”dır!

Oysa...


Bize târif edilen “ALLAH”; bölünmesi parçalanması, cüzlere ayrılması mümkün olmayan, “BİKÜLLİ ŞEY'İN MUHÎT” yani “şeyin kendisi olarak şeyi ihâta eden”, sonsuz, sınırsızdır!..

Burada çok önemli bir hususu daha açıklığa kavuşturmak isterim..

Esasen bu konuyu da daha geniş boyutlarıyla "Hz. MUHAMMED NEYİ OKUDU" isimli kitabımızda izah ettiğimiz için, burada özetle vurgulamak istiyorum..

Türkiye'deki en mükemmel tefsir olan Diyanet'in bastırtmış olduğu, Elmalılı Hamdi Yazır' ın hazırladığı "HAK DİNİ KUR’ÂN DİLİ" isimli 9 ciltlik eserin 1. cilt 42 ve 43. sayfalarında " B " harfinin mânâsıyla ilgili olarak özetle şu bilgi vardır:



"Eazımı müfessirin diyorlar ki. "BA"nın buradaki mânâyı ilsakı, ya MÜLÂSEBET ve MUSAHEBET veya istianedir.. .....

Bu tevile göre ("B" ile başlayan) besmelenin meâli "ALLAHı rahmanı rahim nâmına" demek oluyor ki; bu da "B"de MÜLÂBESE mânâsına râcidir.. Bunun hâsılı, bir niyâbet itirafıdır.

Bir işe başlarken, "filan nâmına" demek, "ben bunu ona izâfeten, ona hilâfeten, onu temsilen, ONUN BİR ALETİ olarak yapıyorum; bu iş hakikatte benim veya başkasının değil ancak onundur" demek olur.. Bu da vahdeti vücud mülâhazasına râci bir fenâfillah hâlidir."

Bu konuda son devir çelebilerinden değerli mutasavvıf Ahmed Avni Konuk da Fusûs şerhinde (Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fak. Yay. cilt 2 sayfa l9l), "B" harfiyle alâkalı olarak kısaca şöyle der:

"Bİ İBADİHİ' deki "Ba" mülâbese içindir... Demek ki, ALLAH Zü'l-celâl ibadının kisve-i taayyününe bürünüp zâhir olmuştur"!.

"B" harfinin sırını açıklayan bu mânâyı kavrayabildiysek eğer...

Şimdi bu tanımlamayı iyi düşünelim!..

Cüzlere, zerrelere bölünüp parçalanması mümkün olmayan “AHAD”, ya sonlu sınırlı bir Birdir; ki bu takdirde evrenin herhangi bir yerinde oturmaktadır (!); ya da sonsuz, sınırsız, cüzlere ayrılmaz TEK'tir ki, bu takdirde de ancak ve sadece, tekrar ediyorum ancak ve sadece "KENDİSİ" mevcuttur!.

"AHAD" olan “ALLAH” ismiyle işaret edilen dışında herhangi bir varlığın mevcûdiyetini ileri sürmek önce akıl ve mantığa, sonra da iz'ân ve insafa sığmaz!.

Düşünelim...

Şayet “ALLAH” İsmiyle işaret edilenden ayrı, “ALLAH”ın dışında bir varlık var ise... Bu varlık ile “ALLAH” arasındaki sınır nerededir?... Bu sınırı nerede çizeceksiniz?...

Ya var olan, mevcut, sınırsız-sonsuz TEK'tir, ikinci bir varlık yoktur!..

Ya da sınırlı sonlu, evrenin içinde bir yerde, veya evrenin dışında MEKÂNI OLAN bir TANRI mevcuttur (!)..?

Burada idrâk edilmesi en önemli olan şey “SINIRSIZLIK-SONSUZLUK” kavramıdır...

Şimdi bu "sınırsızlık-sonsuzluk" kavramını en-boy-derinlik olarak değil, boyutsal olarak kavramaya çalışalım...



İHLÂS SÛRESİ,



KURÂN’IN ÜÇTE BİRİNE DENKTİR

Evet, bakın Hazreti Rasûlullah ashabıyla bu konuda ne konuşmuş… Ebû Hureyre radı’yAllahu anh naklediyor:



-Toplanın, size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım. buyurdu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

Bunun üzerine toplanıldı. Sonra Rasûlullah evinden çıkıp, “Kul Huvallahu Ahad” sûresini okudu.

Sonra tekrar evine girdi.

Bunun üzerine birbirimize; Semâdan bir haber geldi herhalde ki, evine girdi; diye konuştuk yeni bir vahiy geliyor sandık.

Sonra Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem evinden çıktı ve buyurdu ki:

-Ben size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım, dedim. Dikkat edin, İHLÂS Sûresi, Kur’ân’ın üçte birine denktir!."



Gene Ebû Hureyre radı’yAllahu anh naklediyor:



-Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem ile bir yere geldik, baktık ki bir adam; Kul Huvallahu Ahad Allahus Samed, lem yelid ve lem yûled velem yekûn lehu kufûven Ahad’ı okuyor.

-Vacib oldu!. Buyurdu Rasûlullah.

-Ne vaciboldu Yâ Rasûlullah?.. diye sordum kendisine. Buyurdu ki:

-Cennet!.

Hemen gidip adamı müjdelemeyi istedim, fakat korktum ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile yemek yeme şerefini kaybederim. Daha sonra da adamın yanına gittim ama ne var ki adam gitmişti.’

Ebû Derdâ radı’yAllahu anh naklediyor:

Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem buyuruyor:



-Sizden biri bir gecede Kurân’ın üçte birini okumaktan âciz olur mu?.

- İnsan, Kurân’ın üçte birini nasıl okur?..

Diye ashabı sordular. Bunun üzerine Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:



"Allah azze ve celle Kur’ân-ı Kerîm’i üç cüze ayırdı. Kul Huvallahu Ahad’ı da bunlardan biri kıldı"!.



Enes b.Malik r.a. diyor ki, Nebî s.a.v. ile bir yere geldik... “Kul HuvAllahu EHAD”ı okuyan bir adamı isitti de Hz.Rasûlullah s.a.v. söyle dedi: “Vacib oldu”... Dedim ki: “Ne vacib oldu?”...



Dedi ki: “Cennet”...

Kim her gün ikiyüz defa (bir baska rivayetinde elli defa) “Kul HuvAllahu EHAD”ı okursa, ondan elli bin senelik günahı silinir... Ancak üzerindeki borç olması hariç...

Allah Rasûlü söyle buyurdu: “Her kim ı on defa okursa onun için cennette bir kösk bina edilir... Her kim onu yirmi defa okursa, onun için cennette iki kösk bina edlir... Kim de bunu otuz defa okursa, onun için cennette üç kösk bina edilir”... Bunun üzerine Hz.Ömer r.a. söyle der: “Allah’a andolsun ki Ya RasûlAllah, o zaman biz de kösklerimizi çogaltırırz”... Bunun üzerine Hz.Rasûlullah söyle buyurdu: “Allah ondan daha genistir!”.



“İHLÂS” “OKU”MAK



  • Anlamını müşahede etmek ve hissetmek

  • Esmâ özellikleriyle zâhir-çokluk kavramı düşünülemeyen; gayrı kavramından berî- Vâhid’ül AHAD’üs Samed olan Allah ismiyle işaret edilene yönelmek

  • Îkan hâli

Allah boyası! Allah boyası ile boyanmış olmaktan güzel ne olabilir! Biz O'na kulluk edenleriz!

De ki: "Allah hakkında bizle mi tartışıyorsunuz? O, Rabbimiz ve Rabbinizdir! Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız (-ın sonuçları da) sizedir. Biz O'na ihlâsla yönelenleriz." (Bakara/138-139)



Îkan, İhlâs "OKU"makla başlar!.





Vahdet konusunun ne olduğunu daha önceki kitaplarımızda anlatmıştık. Vahdet konusunu anlamak için önce, Kelime-i Tevhid`in mânâsını anlamak; sonra, İhlâs Sûresi`nin mânâsını anlamak, sonra da bu anlayış ve kavrayış içinde İhlâs Sûresi`ni değerlendirebilmek gerekir.

İhlâs Sûresi’ni anlamadığımız sürece, "ALLAH ismi ile işaret edilen “Mutlak Vücud”un ne olduğunu kavrayabilmemiz mümkün değildir.

İhlâs Sûresi, dedik...

"İhlâs okumak” demek bu sûrenin kelimelerini tekrar etmek demek değildir!. Yüz bin defa "İhlâs"ı tekrar eder de insan, bir defa dahi "Hû Allahû Ahad"ı "OKU"mamış olabilir!. Bunun anlamını, müşahede etmektir ve hissetmektir gerçek anlamda "OKUMAK"!.



İhlâs "OKU"madan, "ALLAH” adıyla işaret olunanı bulamazsın!





SEVDİKLERİNİZ İÇİN İHLÂS OKUYUNUZ…

Bir başka hadîs-i şerîf’te gene Hazret-i Rasûl aleyhisselâm bakın ne buyuruyor "İHLÂS" sûresi için:

"Her kim bin ihlâs okuyup ruhuna yollarsa, Allah o kişiyi cehennemden azad eder". Dolayısıyla belirli gecelerde, veya âhırete intikâl eden sevdiklerimize bin İHLÂS okumayı âdet edinirsek, hem onlar çok büyük faydalar elde ederler, hem de bizler.



100.000 İHLÂS OKUMAK



 Derinliğine vukûf elbette herkese müyesser olmaz. Ama, hiç değilse kaba çizgilerle de olsa, Kur’ân-ı Kerîm’i ana hatlarıyla anlamak ve ondan sonradır ki "İman ediyorum Kur’ân’da bildirilenlere" demek daha yerinde olur. Yoksa elbette ki, insanın bilmediği bir şeye iman etmesini istemek, mantığın aşırı zorlanması demektir.

"Kul Hu vallahu Ahad"ın üçte bire denk olması ise şöyle anlaşılmıştır. Allah’ın TEK oluşunun tanımı, ölümötesi yaşam gerçeği ve ölümötesi yaşama hazırlanma önerileri olarak Kur’ân’daki konuları üçe ayırırsak, "İhlâs" sûresi bunun birincisidir.

Burada sizlere "İHLÂS" sûresiyle ilgili küçük bir anımdan sözetmek istiyorum.

17 yaşında İstanbul, Cerrahpaşa’daki evimizin karşısındaki Cerrahpaşa Cami’ine gitmiştim bir Cuma günü; henüz bu konuya yeni başladığım süre içinde.

Arkada, kıyıda bir yerde otururken, birisi omuzuma vurdu ve “efendi hazretleri seni çağırıyor” dedi. “Cuma Şeyhi’ diye hitab edildiğini duyduğum 104 yaşında olan bir zât idi beni yanına çağıran. Sonradan Nakşıbendî şeyhi olduğunu öğrendiğim, gözleri neredeyse hiç görmeme halindeki bu zât, beni o mesafeden nasıl görmüş de çağırmıştı!.

Her neyse, yanına gittim, elini öptüm; bana sordu, "sana bir görev versem, yapar mısın"? .

Serde o yaşın civanlığı var ki, sanki dağları delmeğe hazırım.

-Elbette yaparım’ demiştim. Ama hiç bir şey de bilmiyorum, henüz. Bana şunu teklif etti o zât.



-Ne kadar zamanda yapabilirsen, yüz bin İHLÂS çek ve ondan sonra yanıma gel!.’

Ne çare ki, bir hafta sonra, o zâtın ölümötesi yaşama intikalini öğrendim. Ama gene de verdiğim sözü tutup yirmi gün içinde yüzbin "İHLÂS" okumayı tamamladım.

Umarım, Allah, okumuş olduğum bu İHLÂS’lar hürmetine beni bağışlar ve bu sûrenin sırrına erdirir.

Dolayısıyladır ki, fakîr, tüm mü’min kardeşlerine imkânları nisbetinde bu çalışmayı tavsiye eder.

Allah kolaylaştıra!.

 


İHRAM

İhram: Yaradılmışları görmeyi terktir!.



"İHSÂ"



  • Tesbit

  • Tek tek saymak

  • Zapt Etmek

  • Muhafaza Etmek

  • Allah isimlerinin işaret ettiği anlamları bilmek...

  • Allah İsimlerinin anlamlarının kendinde ve  tüm birimlerde açığa çıkış mertebesini ve açığa çıkış sistemini ve dahi bunun nihâî anlamının ne demek olduğunu fark edip yaşamak...



ALLAH, HERŞEYİ

ADED OLARAK İHSA (Tesbit, zabt) ETMİŞTİR

Gayb'ın bilenidir! Zâtî Gayb'ını kimsede açığa çıkarmaz;

Sadece irtiza ettiği (seçtiği; arındırdığı) bir Rasûl istisnadır bundan! Muhakkak ki O, Onun (O Rasûlün) önünden ve arkasından rasat (gözeten, koruyan) koyar!

Tâ ki Rablerinin risâletlerini gerçekten tebliğ ettiklerini bilinsin. Onlardakileri ihâta etmiş ve her şeyi detaylarıyla kaydetmiştir! (Cinn/26-28)



ALLAH'IN NİMETLERİNİ SAYIP BİTİREMEZSİNİZ…



(İhsa edemezsiniz)

ALLAH “RAHİM”DİR!



Eğer Allah ni’meti’ni ta’dad edip saysanız, onları ıhsa edemezsiniz (sayıp bitiremezsiniz)... Muhakkak ki Allah Ğafur’dur, Rahıym’dir.

Allah gizlediklerinizi de, aleni ettiklerinizi/açığa çıkardıklarınızı da bilir.(Nahl/18-19)

  


O, O’ndan istemiş olduklarınızın hepsinden size vermiştir... Eğer Allah ni’meti’ni ta’dad edip saysanız, onları ıhsa edemezsiniz (sayıp bitiremezsiniz)... Muhakkak ki insan çok zalim ve çok örtücü/nankördür. (İbrâhim/34)

 


“ALLAH”IN 99 İSMİNİN ANLAMINI, KENDİNDE VE

TÜM BİRİMLERDE AÇIĞA ÇIKIŞINI MÜŞAHEDE

EDEN VE O MÂNÂLARLA  YAŞAYAN(İhsâ eden)

CENNETE GİRER.

Ebù Hureyre Radı’yallahu Anh naklediyor:

Rasùlullah Salla’llahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:



-Allah’ın yüzden bir eksik, 99 ismi vardır. Her kim bunları ihsâ ederse Cennet’e girer...

Hadîs-i Şerîf ‘te belirtilen “İHSA”; saymak, mânâsını bilmek ve elden geldiğince mânâlarıyla hallenmek anlamındadır... Ki bu da “ALLAH’IN AHLÂKIYLA AHLÂKLANMAK”tır.

Rasùlullah salla’llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-Allah’ın yüzden bir eksik, 99 ismi vardır. Her kim bunları ihsâ ederse Cennet’e girer...

1.Hu vallahulleziy lâ ilâhe illâ Hu, 2.Rahman, 3.Rahîym, 4.Melîk, 5.Kuddûs, 6.Selâm, 7.Mü’min, 8.Müheymin, 9. Azîz, 10.Cebbâr, 11.Mütekebbir, 12.Hâlik, 13.Bâri, 14.Musavvir, 15.Ğaffar, 16.Kahhar, 17.Vahhab, 18.Rezzâk, 19.Fettah, 20.Alîm, 21.Kaabız, 22.Bâsıt, 23.Hafıd, 24.Râfi, 25.Muizz, 26.Muzill, 27.Semi, 28.Basir, 29.Hakem, 30.Adl, 31.Lâtif, 32.Habîr, 33.Halîm, 34.Azîm, 35.Gafûr, 36.Şekûr, 37.Âliyy, 38.Kebîr, 39.Hafîz, 40.Mukit, 41.Hasîb, 42.Celîl, 43.Kerîm, 44.Rakîb, 45.Mucîb, 46.Vasî, 47.Hakim, 48.Vedûd, 49.Macîd, 50.Bâis, 51.Şehîd, 52.Hakk, 53.Vekîl, 54.Kaviyy, 55.Metin, 56.Veliy, 57.Hamid, 58.Muhsî, 59.Mubdî, 60.Muîd, 61.Muhyî, 62.Mumît, 63.Hayy, 64.Kayyum, 65.Vâcid, 66.Macîd, 67.Vâhidül Ahad, 68.Sâmed, 69.Kaadir, 70.Muktedir, 71.Mukaddim, 72.Muahhir, 73.Evvel, 74.Âhir, 75.Zâhir, 76.Bâtın, 77.Vâli, 78.Müteâli, 79.Berr, 80.Tevvab, 81.Muntakim, 82.Afuvv, 83.Raûf, 84.Mâlik-el mülk, 85.Zül Celâl-i vel ikrâm, 86.Muksıt, 87.Câmi, 88.Ğani, 89.Muğnî, 90.Mâni, 91.Dârr, 92.Nâfi, 93.Nûr, 94.Hâdi, 95.Bedî, 96.Bâki, 97.Vâris, 98.Reşîd, 99.Sabûr, (celle celâluhü).”

Bu uyarıda anahtar “İHS” kelimesidir!.

Bazılarının yetersiz tercümesi olan “ezberleyip tekrarlamak” diye çevrilmesine karşın; “İHS” kelimesinin esas manası, “bu isimlerin işaret ettiği anlamlarını bilmek, bu anlamların kendinde ve tüm birimlerde açığa çıkışını müşahede etmektir”.

Bu da sonuçta insanı, benliğinden arındırıp, “ALLAH ahlâkıyla ahlâklı olduğu”nu fark etmeye ulaştırır!.

Bu kavrayışta da, dağ gibi benlik paramparça olur!.

Bâkî Allah”tır!. Ezelden Ebede bu böyledir!. Yok (fâni) yoktur; Bâkî, ezelden ebede Bâkî’dir!

Şimdi yukarıdaki Rasûlullah aleyhisselâm cümlesine dikkat!.

......kim bunları İHSÂ ederse cennete girer!” deniyor!. Arada, “kıyâmetten sonra” uyarması yok!. Bu isimlerin anlamlarının kendinde açığa çıkış mertebesini ve açığa çıkış sistemini ve dahi bunun nihâî anlamının ne demek olduğunu fark edip yaşamanın; insanı cehennemden (çeşitli nedenlerle yanmadan) çıkarıp onu cennete (huzur ve mutluluğa) erdireceğini söylüyor!.



AMELLERİN SURETLERİNİN KAYITLI OLDUĞU

DEFTER, HERŞEYİ ZABT ETMİŞTİR

Bkz.K/Kabir âlemi



“İHSAN”


  • Farz olanı ifa

  • “Hakikat”i müşahede

  • Rabbani müşahade

  • Allah’ın seni her an gördüğünün bilincinde olarak yaşamak

Eğer ihsan üzere olur ve takva yaşarsanız,

Muhakkak ki Allah yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Habiyr’dir. (Nisâ/128)



“İHSAN HÂLİ”



(Muhsin oluşun cezası)

NAMAZIN HAKKINI VERMENİN

EN ALT DERECESİ, “İHSAN HÂLİ”DİR

Eğer ki sen, namaz hâlinde, namazın hakkını veremiyorsan, henüz namazı “ikâme” edemiyorsun demektir. Zira namazın hakkını vermenin en alt derecesi “İHSÂN” hâlidir...

Namazda “İhsan” derecesini Efendimiz Aleyhisselâm şöyle anlatıyor:

-"Sen Allah'ı göremiyorsan dahi, Allah seni görüyor olarak düşünüp, namazını böylece edâ etmendir İHSÂN!.

 


“İHSAN EHLİ”

  • “Muhsin”

  • Müşahede eden

  • Cennet ehli



ALLAH, MUHSİNLERİ



  • İhsan edenleri

  • Vechini İslâm’a teslim edenleri

  • Vechinde Allah’tan gayrının olmadığını itiraf edenleri

SEVER

(Hakikatlarına) iman edip salih amel işleyenler, bilfiil ittika ettikleri (arınma-korunma çalışmaları yaptıkları), (bunun devamı olarak bir üst mertebede) iman edip (o imanın gereği) salih amel işledikleri, sonra (başka bir düzeyi ile) bilfiil ittika edip (o mertebeye göre korunup) iman ettikleri, sonra (başka bir düzeyi ile) bilfiil ittika edip (takvaya erip) ihsan (müşahade) üzere oldukları takdirde (daha önce) taddıkları/yedikleri dolayısıyla onlara bir günah yoktur... Allah muhsinleri sever. (Mâide/93)

 


İHSAN EHLİNE DAHA GÜZELİ(El Hüsnâ)

VE FAZLASI(Rıdvan) VARDIR

İhsan ehlinin yüzünü(şuurunu)

ne bencillik, ne de "hakikat"inden ayrı düşmenin getirisi olan zilleti kaplar.

Bilelim ki...

"Allâh isimleri", bilinç devrede olmaksızın şuurda açığa çıkıp (vahiy), daha sonra bilinç tarafından değerlendirilmeye çalışılan evrensel -kâinat anlamında değil âlemler işareti doğrultusunda- özelliklerdir.

"Esmâ ül Hüsnâ" Allâh'ındır; o isimlerin işaret ettiği özellikler, TEK ve SAMED olarak bildirilen, Allâh adıyla işaret edilenin, Esmâ mertebesine, "nokta"ya işaret eder... Dolayısıyla bu isimler ve bu isimlerin işaret ettiği anlamlar sadece O'nundur; beşer anlayışıyla kayıtlanamaz! Nitekim Mu'minûn: 91'de: SubhanAllahi amma yesıfun = onların vasıflamalarından Allâh münezzehtir; buyurulur! "O'na isimlerin mânâlarıyla yönelin... O'nun Esmâ'sında ilhada sapanları (Esmâ'yı beşerî değer yargılarıyla sınırlayanları; El Esmâ ve El Hüsnâ'nın ne olduğunu fark edemeyenleri ve "Ekberiyet"iyle Allâh'ı bilmeyenleri) terk edin! Yapmakta olduklarının karşılığını göreceklerdir." (A'raf: 180)

"El Hüsnâ'yı tasdik ederse, böylece ona en kolayı kolaylaştırırız!" (Leyl: 6-7)

Hatta ihsan hâli (muhsin oluşun cezası) bile "El Hüsnâ"ya bağlanıyor...



"İhsan ehline, daha güzeli (El Hüsnâ) ve fazlası (Rıdvan) vardır... Onların vechlerini (yüzlerini-şuurlarını) ne kara toz zerresi (bencillik), ne de (hakikatlerinden ayrı düşmenin getirisi olan) zillet kaplar... Onlar sonsuza dek cennet ehlidirler!" (Yunus: 26)

"Zâtı" itibarıyla "benzeri" olmayan; Esmâ'sıyla yarattıklarıyla kayıtlanmaktan ve sınırlanmaktan berî olan; "Ekberiyeti" ile sayısız "nokta"lardan bir nokta olan "çok boyutlu tek kare resim" diye açıklamaya çalıştığımız "Esmâ mertebesi"nin "kesret-çokluk boyutu" olarak algılanışı olan -gerçekte tekil tümel- "fiiller" âlemini, "ilminde" var kıldığı özellikler ile yaratmıştır.

 


ALLAH

İHSAN EDENLE BERABERDİR!

("İhsan edende veren Hakk'tır!")

Tüm varlık isimleri altında ortaya çıkan kudret ve mânâ, hep O'na aittir!

Tüm varlıklar ve oluşturdukları tasarruflar hep O'na aittir; ve onların her biriyle bir diğerini etkilemektedir!

Ancak bütün bunlara rağmen de, ne mikro ne de makro plandaki hiç bir "şey" için, "ALLAH"tır denemez!

Fakat, oradaki " vücudu" da inkâr edilemez!

Bu yüzdendir ki Rasûlullah aleyhisselâm, şöyle buyurmuştur:



Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   20




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin