Alevi İslam iLMİhali



Yüklə 1,97 Mb.
səhifə78/87
tarix21.08.2018
ölçüsü1,97 Mb.
#73751
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   87

TALAK - BOŞAMA - BOŞANMA

Evlilik ne kadar doğal bir ihtiyaç ve fıtrî bir gerçeklik ise, boşanma da doğal ve sosyal bir realitedir. Ancak; Kur’ân, Sünnet ve Ehl-i Beyt’in @ buyruklarında, evlenmek özellikle tavsiye edilmişken, sebepsiz, mazeretsiz, keyfî boşanmakta şiddetle yerilmiştir.

İslâm, her şeyin en güzelinin, en idealinin olmasını istemekle birlikte, realiteyi de göz önüne alan bir dindir. İslâm bir hayat nizâmıdır. Birilerinin fildişi kulelerde toplumdan ve gerçeklerden uzak bir vaziyette ürettikleri hayal mahsûlü manzûmeler yığını gibi değildir. Toplumsal yapı neyi gerektirmiş, neyi fıtrî bir zarûret olarak görmüşse, İslâm’da onunla ilgili ölümsüz hükümler mevcuttur. Bu bağlamda, boşanma ile ilgili hükümlerin varlığı da, İslâm’ın gerçekçi bakış açısının bir sonucudur.

Kim ister ki boşanma olsun?

Kim ister ki kurulmuş bir yuva yıkılsın?

Kim ister ki âileler parçalansın?

Kim ister ki çocuklar mutlu bir âile ocağından mahrum kalsınlar?

Kim ister ki en güzel hayallerle gerçekleşen birliktelikler ayrılığa dönüşsün?

Elbette normal şartlar altında, aklı başında hiç kimsenin arzu etmeyeceği, tercih etmeyeceği bir haldir boşanma. Gel gör ki kimsenin istemediği bu olay maalesef bir vâkıa olarak karşımızda durmakta ve hemen her toplumda kanayan bir yara olmaya devâm etmektedir.

Ne demişler?; “Şaşmaz, düşmez bir Allâh’tır.” İnsan da evlenirken bazen duygusal davranarak yanılabiliyor, telâfisi mümkün olmayan hatalar yapabiliyor, yanlış kararlar verebiliyor. Bir Allâh dostunun (r.a) ; “Uyumsuz eşler, birbirlerinin ısırgan otundan dikilmiş elbiseleri gibidirler.” sözüne muhatap olacak bir evlilik yapmış olan kimseler ne yapmalıdırlar? Böylesi bir durum başına gelen kimseler nasıl davranırlar?;



  1. Ya evliliğe her şeye rağmen devâm eder, eşler ve çocuklar mutsuz bir yuvada zindana dönüşmüş bir hayâtı yaşamaya çalışırlar,

  2. Ya da İslâm’ın ve akl-ı selîmin meşrû ve mantıklı kabul ettiği şekilde, Kur’ân ve Sünnet ölçüleri ve sınırları içerisinde evlilik antlaşmasına-akdine son verirler, kavgasız, gürültüsüz, karşı tarafa düşman olmadan birbirlerinden ayrılırlar.

Boşanma; evliliğin sürdürülme imkanının sıfırlandığı bir noktada gündeme gelir ve hayat kurtarıcı bir can simidi vazîfesi görür. Öyle ki, eşler Kur’ân hükümlerinin açıkladığı doğrultuda eskiye sırtlarını döner ve Allâh’ın yardımıyla yepyeni bir hayâta yeniden doğmak üzere umutlu olurlar.

İslâm anlayışında hiç bir surette zevk için, karşı tarafı zora sokmak, birilerinden intikâm almak vs. sebeplerle boşanma olmaz. Bu şekilde boşananlar, zâlimlere karşı keskin bir kılıç olan rahmet dili @ tarafından lanetlenmişlerdir. Rahmet peygamberi @ buyurdular; “Muhakkak ki yüce Allâh zevkine boşanan kadın ve erkeklere lanet eder.”461[461]

Bugün medeniyetten ve İslâm ahlak ve öğretilerinden yeteri kadar nasiplenememiş toplumlarda boşanma doğal bir olay olarak kabul edilmemekte, âileler yersiz kavga ve düşmanlıklarla olayı büyütmektedirler. Evet, “Tatmayan bilmez.” Evliliğin yıkılması, kadın ve erkeğin dul, çocukların ortada kalması tercîh edilecek bir şey değildir. Fakat, toplumda boşanmanın hakîkati, dul olmanın zihinlerdeki çağrışımı Kur’ânî bir raya oturur ise, sebepsiz ve gereksiz bir çok hatalar, kavgalar, sürtüşmeler yok edilir ve daha kötü durumların ortaya çıkması önlenmiş olur.

Genel kabûle ve uygulamalara göre, boşama normal şartlarda erkeğe verilmiş bir haktır. Bu hakkın erkekte olması erkeğin kadına bir üstünlüğünden veya İslâm’ın kadına değer vermemesinden filan değil, erkek ve kadının yaratılışlarındaki farklılıklardan kaynaklan- maktadır. Erkekler genel anlamda -istisnâlar kâideyi bozmaz- kadınlara nazaran daha az duygusal, daha akılcı ve realisttirler. İslâm da bu farklılığı dikkate alarak boşama hakkını genelde erkeğe tanımış, ancak özel durumlarda kadının da boşanma için bir talepte bulunabileceğini kabul etmiştir. Meselâ; hul ve mübârât boşama, kadın için de boşama isteğini uygulamaya koyabileceğinin iki örneğidir. Yine eşler arasında şiddetli geçimsizlik, erkeğin zulüm ve baskıları, kadına çekilmez gelen bir evlilik hâlinde de kadın, İslam hâkimine-müçtehidine baş vurarak boşanmak isteğini bildirir ve şartlara uygun olarak evlilik akdi feshedilir. Eşler boşanmış olurlar.


BOŞANMA HÜKÜMLERİ

Boşanmanın gerçekleşmesi için bazı şartların yerine gelmesi gerekir. Bu şartlar, erkek için;



  1. Akıllı olmalıdır: Delirmiş kimsenin, sarhoşun, ne dediğini bilinçli bir şekilde fark edemeyecek kadar hiddetli ve kızgın olanın boşaması geçersizdir.

  2. Kendi isteğiyle boşamalıdır: Zorlama, baskı ve tehdit ile yapılan boşama geçersizdir.

  3. Boşama niyeti olmalıdır: Şaka, rol îcâbı, lafın gelişi vs. gibi durumlardaki boşama bir anlam ifâde etmez, geçersizdir.

  4. Boşama iki Müslüman âdil erkeğin huzurunda gerçekleşmelidir: Bir erkeğin, eşine “seni boşadım, boş ol, boşsun, şöyle şöyle şart olsun ki, şu kadar talakla seni boşadım... vs.” gibi sözleri ile boşama gerçekleşmez. Zîrâ Kur’ân’ın apaçık âyetiyle sâbittir ki Rabbimiz boşamada iki âdil şâhidin varlığını şart koşmaktadır: “...(Boşanmada) içinizden adâlet sâhibi iki kişiyi şâhit tutun. Şâhitliği Allâh için yapın...” [Talak (65): 2]

  1. Hak önderlerden İmâm Musâ Kâzım @, zamanın kadısı Ebû Yusuf’a şöyle dedi; “Muhakkak ki Allâh kitabında boşamada âdil iki kişinin şâhit olmasını emretti. Ve yine kitabında evlenme ile ilgili emirler verdi, fakat, şâhit gerektiği hususunda bir şey buyurmadı. Siz ise, Allâh’ın boşamada bulunmalarını istediği âdil şâhitlerin gerekmediğini, (seni boşadım, boş ol, boşsun, şu kadar talakla boş ol, üçten dokuza boş ol, şakadan, kızgınlık ve öfkeden dilden dökülen boşama lafızları ile...vs. boşamanın gerçekleştiğini) iddia ediyorsunuz. Diğer taraftan da nikahta şâhitler bulunmasını şart koşuyorsunuz.”462[462]

  1. Boşanma manasında açık ifâdeler kullanılmalıdır: Ne manaya geldiği belli olmayan, toplum tarafından da boşama anlamında kullanılmayan muğlak ifâdelerle boşama gerçekleşmez.

  2. Kadın hayız ve nifas halinden temizlenmiş, temizlik süresi içerisinde de eşi kendisi ile cinsel ilişkiye girmemiş olmalıdır: Kendisi ile cinsel temas gerçekleşmemiş bir kadınla, hâmile olduğu halde hayız gören bir kadını boşamada, bu şart aranmaz. Hayız görmeyen kadın ise üç ay kocası ile ilişkide bulunmamış olmalıdır.

Erkek, eşinden uzaklarda ve hayız ve nifas durumundan haber alamayacak bir durumda ise boşama olabilir.

Yüklə 1,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   87




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin