Azerbaycan’da Müstakil Hanlıklar Devrine Umumî Bir Bakış



Yüklə 8,92 Mb.
səhifə15/178
tarix17.01.2019
ölçüsü8,92 Mb.
#98430
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   178

İsgender Münsi, 1628 yılında emirlerin listesinde “Talış” halkının iki emirinin adını veriyor: Bunlardan birincisi Astara’nın Talış kadısı Sarıhan ve ikincisi birkaç Talış mahalının kadiîsî ’dır.2 Bu sülalenin iki kolunun mevcut olan milkleri 1726-1727’li yıllarda kayd olunuyor3. Talış Hanlığı’nı iki han yönetiyordu. Lenkeran’da Omir Agis (muhtemelen Mir Aziz), Kızılağaç’ta Musa Han.4 “Tezküretül Mülük”te5 ise Talış Hanlığı’nda Astara ve Karadağ (muhtemelen Kızılağaç) olmak üzere iki hanlık ismi belirtilmiştir. Aynı zamanda Astara’da Mehemmet Hüseyn kendi bağımsızlığını ilan etmişti. Bu üç hakim arasında Talış Hanlığı’nda eğemenlik için mücadele başlar. Bu savaşı Musa Han kazanır ve Mir Aziz ile Mehemmet Hüseyin’in topraklarını kendi topraklarına ekler. Böylece, Musa Han, feodal mülklerinin tam sahibi olur. Musa Han’ın yönettiyi bağımsız hanlığın Merkezi Astara şehriydi. O, Astara Kürab’ında hakim olmuştur. Astara Kürab’ı (Kür bu bölgeden geçen nehirdir), Görganrude Asalim, Vilgic, Dırığ ve Zuvand mahallarından oluşuyordu.6

Bu devirde İran, Rusya ve Türkiye arasında Azerbaycan uğrunda savaşlar gidiyordu. Bakü’nün Ruslar tarafından işgalinden sonra, 26 Ağustos’ta Matyuşkin, Talışlı Mir Abas Beyden mektup alıyor. Bu mektupta o, kendisinin Rusya’ya hizmet etme isteğini sunuyordu. Herhalde o Rusya ordusunun desteğini arkasına alarak rakipleriyle, ilk sırada Astaralı Musa Han’la hesaplaşmak istiyordu. Aynı zamanda Mir Abas Bey de himaye için Rusya’ya başvurmuştu. Onun bu davranışında Gürcü asıllı Kızılağac Sultanı, Becan’ın etkisi olduğu muhtemeldir.7

1724 yılındakı İstanbul Antlaşması’na göre, Derbent’ten Astrabad’a kadar Hazaryanı vilayetler Rusya’nın denetimine geçti. Fakat Rus ordularının 1722-1735 yıllarında Hazaryanı vilayetleri birinci işgali zamanı Talış Hanları kendi topraklarını ellerinde tutmayı başarmışlardı.8

1725 yılında Türkler Erdebil’i tuttular. 23 Aralık’ta general Levaşov Türklerden iki devlet arasındakı antlaşmanın şartlarına uyma ve Erdebil’den çekilme talebinde bulundu. Fakat Osmanlı tarafı bu isteği geri çevirmekle birlikte 1726 yılında Astara ve Kergerud mahallarını da aldılar. Bu da Rusların itirazına neden oldu.9

Erdebilli Ali Paşa, Astara’nın ve Kergerud’un işgalini şöyle açıklıyordu: “Bu mahallar üç tarafın hiçbirine tabi olmuyorlardı ve Türkler tarafından işgal olunan arazilerden buraya çok sayıda insan toplanıyordu. Onlar bir yere toplanarak Türk ordularına saldırıyorlardı. Türkler de buna son vermek için adı çekilen yerleri aldılar”.

General Levaşov’un kansler Golorkin’e verdiyi bilgilerde Türklerin, Astara halkının bir kısmı tarafından davet edildiği gösteriliyordu. Buna sebep halkın, Astara’nın Rusya’ya geçeceğini duyması ve Hıristiyan Rusyası’na Osmanlı İmparatorluğu’nu tercih etmeleriydi. Fakat kısa zamanda Türklerin Astara halkına merhametsiz davranışını görerek pişman oldular. Bundan başka Türkler Astara bölgesinden yüksek vergi topluyor ve halka

çeşitli yükülülükler getiriyorlardı. Türkler Astara halkından 140 bin manat (para birimi) vergi istemişlerdi10.

Rusya’ya eğilimiyle tanınan Kızılağaçlı Mir Abas Bey, Bakü’de olan Rus Komiserinden zaman kaybetmeden sandallarla Sarı Ada’ya ordu göndermesini rica ediyor ve Rus ordusunu Lenkeran’ı alıncaya kadar kendisinin Sarı Ada’da kalacağını bildiriyordu.

Rusya’yı, kendi sadakatına inandırmak için Mir Abas Bey, oğlunu ve kardeşini rehin vermeyi öneriyordu. Mir Abas Bey’in kardeşi Mir Aziz Han ise Rusya’ya karşıydı. O, Osmanlı himayesini kabul etti ve kardeşine Astaralı Musa Han’ın da Türk himayesine geçmesini örnek göstererek onun da böyle yapmasını önerdi. Az bir zamanda iki kardeş arasında Astaralı Musa Han’ın da etkisiyle, karşı durma yarandı. Böyle bir zamanda Türkler Mir Abas Bey’i hapsederek idam ettiler. Bundan korkan Mir Aziz Bey, Rus himayesine sığınma zorunluluğu hissetti. Levaşov’un yazdığına göre 1726 yılının Ekimi’nde Musa Han, Türklerin himayesindeydi ve onu korumak için yanında birkaç Türk vardı.11

1726 yılının sonbaharında Musa Han, Reşt’e, Dolgurukin’in yanına gelip Rusya’ya sadık kalacağını vad ederek Rus himayesine kabul edilmesini rica eder. Eğer Ruslar ona yardım ederlerse o, Çar hazinesine belli bir miktar para ödeyeceğini söyler. 1726 yılının 8 Aralığında Musa Han, oğlu Keble Hüseyn, elli beş kelenter (vergi toplayan memur) ve aksakal Rusya hükümdarına sadakat yemini ettiler.12

Astara’dan sonra komutan Şterşants, ordusuyla birlikte Lenkeran Hanı, Mir Aziz Han’ı da Rusların eliyle hakimiyetten indirmek istiyordu. Bu nedenle de Mehemmetgulu, Mir Aziz Han’ı Ruslara karşı kışkırtıyor. Mehemmetgulu, Mir Aziz Han’a karşı açık düşmanlık yaparak birkaç dafa onun mülklerine baskın düzenliyor. Bundan sonra Mir Aziz Han, düşünmeden Rus İmparatorluğu’nun himayesine geçmek istediğini bildiriyor. O, Lenkeran aksakallarıyla beraber her yıl 5 bin manattan az olmamak kaydıyla haraç vermeyi vadediyor.13 Dolgoruki, Mir Aziz Han’la ilişkileri düzenlemeyi başarıyor. Astara, Kergerud ve Lenkeran vilayetlerinin yönetimini Dolgoruki, Şternşants’a veriyor.

1727 yılının 18 Martı’nda Kızılağaç Sultanı Becan, Dolgoruki’nin yanına gelerek Rusya Devleti’ne sadakat yemini ediyor. Dolgoruki Becan’ın Kızılağaç vilayetinin hakimi (kadısı) olarak kalmasını onaylıyor.14

Türkiye’nin gelecekte bu yerleri işgal etmemesi için Rusya hükümeti İstanbul Antlaşması’nın koşullarını yapma kararı alıyor ve sınır problemlerini çözmek için Osmanlı Devleti’ni görüşme yapmaya davet ediyor. 1727 yılının 12 Aralığı’nda Mabur köyünde (Şamahı yakınlarında) iki devlet arasında bir antlaşma imzalanıyor.15 Her iki devletin temsilcilerinin kararına göre Rus orduları silah kullanmadan Müşkür, Niyazabad, Cavad, Salyan, Lenkeran, Astara, Kızılağaç bölgesinin ve Talış dağlarının bir hissesini tuttular.16

General Levaşov’un bilgisine göre 1730 yılının Eylül’ünde Lenkeran vilayeti ve Erkivan mahalında büyük bir isyancı grub toplanmıştı. Fakat onlar, Assubay Vulgun’un ordusu tarafından yenilgiye ugratılmışlardı.

Böylece Rus yönetimi Guney Hazaryanı bölgelerdeki ayaklanmaları yatırmayı başardı. 1730 yılının Eylülünde Musa Han, yeniden Astara’ya döner. Rus hakimiyeti Onun halk arasındaki itibarını göz önüne alarak Musa Han’ı yeniden Astara’nın hakimi tayin eder.17

1732 yılında İran ve Rusya arasında imzalanan Reşt Antlaşması’na göre Azerbaycan’ın Kür Nehri’nden güneyde yerleşen Hazaryanı vilayetleri yeniden İran yönetimine geçti.18

Nadir Şah’ın hakimiyeti devrinde Musa Han onun yönetimi altına girer. Nadir Şah, Bağdat yakınlarında Türk ordusunu geri püskürtür ve Hicri 1146 yılında (Miladi 1733) Bağdatlı Ahmet Paşa’yla barış anlaşması yapar. Nadir Şah, ona gönderdiyi mektupta işgal olunmuş İran eyaletlerinde olan tüm Paşalara bu toprakları acilen terketmelerini emrediyor. Nadir’in ordusu Erdebil’e kadar geliyor.19

Bu zaman Talış Hanlığı’nda Seyid Abbas güçlenmeye başlıyor. Erdebilli Seyid Abbas, Lenkeran Hanları sülalesinin kurucusu olmakla beraber, Safevi neslinden gelmekteydi. İran’da baş veren karışıklıklar zamanı Lenkeran’a gelen Seyid Abbas yerli feodallarla yakınlık etmiş 1736 yılında Nadir Şah’ın hakimiyetini tanımış ve sonralar oğlu Camal’ı (Kara Han) onun hizmetine göndermişti. O, Nadir Şah’ın Dağıstan’a seferi zamanı gösterdiyi şücaetten dolayı Cemaleddin Han adı veriliyor ve Uluf mahalındakı Bedelan köyünden Lekar köprüsüne kadar uzayan topraklar ona verilir.20 Nadir Şah öldürüldükten sonra (1747) Seyid Abbas kendisini bağımsız han ilan ediyor. Böylece bölgede bağımsız hanlık oluşuyor.21

Mirze Ahmet Mirze Hudaverdi Oğlu “Ahbername”sinde “Seyid Abbas Bey’in, Ucarud, Deştend ve Uluf mahalından oluşan Talış vilayetinde yirmi yıl kadar hakimiyette kaldıktan sonra vefat ettiğini” belirtmektedir.22 Seyid Abas Han’ın ölümünden sonra tarihte Kara Han gibi tanınan VI. Cemaleddin Mirze Bey (1747-1786) tahta çıkıyor.23 Onun devrinde hanlığın siyasal ve ekonomik gelişimine yönlendirilmiş çizgi açıkca görülmektedir. Kara Han, Talış Hanlığı’nın ekonomik ve si

yasal gelişimini sağlayabilmek için sürekli ordu bulundurmak vb. gibi çeşitli uygulamalara baş vurmuştur. Talış Hanlığı’nda toprak sahalarının çoğu han soyundan olmayan feodalların elindeydi. Kara Han bu feodalların ekonomik ve siyasal kudretini sarsmak amacıyla merkezi hakimiyetle hesaplaşmayanların toprağına elkoydu. İran tehlikesinden korunmak amacıyla merkezi Lenkeran’a göçürdü ve bayındırlık işleri yaptırdı. Şehir kale divarlarıyla çevrildi, Lenkeran’da, Han Sarayı, camiler, hamamlar, Pazar ve hanlar yaptırdı.24 Bu yapılanlar şehrin ticari ve kültürel merkeze çevrilmisini sağladı.

Kara Han’ın arkasında yönetici sinfin genelini oluşturan küçük feodallar duruyordu. Lenkeran Hanı, onların yardımıyla yerel feodalların merkezden kaçma eğilimlerine karşı mücadele yapabilmişti.25

Hanlıklar devri feodal perişanlığının ve ara savaşların gelişme devriydi. Lenkeran Hanlığı da Azerbaycan’ın diğer hanlıkları gibi belli (yer yer sınırlarda ufak değişiklikler görülmüştür) sınırları olan feodal devlet idi. Hanlık eğemen feodal sınfının siyasal hakimiyetinin oluşumu ve onların üretim araçları üzerinde sahipliklerini koruyan kurumdur. Hanlığın fonksiyonu, mevcut sosyo-ekonomik yapının korunmasını sağlamak, yeni toprakların işgali, araziyi genişletmek ve hanlığın yabancı saldırılardan korunmasını sağlamaktı.

Feodallar kendi topraklarını genişlendiriyor, toprakları kendi ellerinde topluyor, feodal rentini çoğaltıyorlardı.26 Hanın kendi arazisinde eğemenliği kaçınılmazdı.

Lenkeran Hanlığı’nda iki önemli sosyal sınıf, feodal ve köylüler vardı. Vergi ödeyen kısma esnaflar da giriyorlardı. Fakat doğal işletmeciliğin (üretilen ürünün parayla değil başka ürünle değiştirilmesi) egemenliğinden ve diğer çeşitli nedenlerden dolayı esnaflar, Lenkeran Hanlığı’nda çok da önemli yer tutmuyorlardı. Feodal sınfı merdiveninin en başında Han duruyordu. Yasaların düzenlenmesi, mahkeme hukuku, ölüm hükmünün verilmesi ve affetme yetkisi Han’a ait idi.

Han, hem icra hem de mahkeme hakimiyetini kendi elinde tutuyordu. Hatta Han, bazen şeriat davalarına bile müdahele ediyordu. Böylece her şey “Hanın defterhanesinden başlıyor ve en sonda Han tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe giriyordu. Parayla ilgili şikayetlere direkt olarak Han bakıyordu”.27 Han, hem de ordunun Başkomutanıydı. Ordu (çerik), Han’ın özel birliğinden, feodal atlılarından, özel korumalarından ve paralı birliklerden oluşuyordu. Çerik genellikle uzun süreli savaşlar zamanı toplanıyordu. Naipler, kabile liderleri ve iri feodallar Han’ın isteği üzerine savaşçı vermek zorundaydılar.

Han’ın, devlet yönetim kurumu çok da büyük değildi. Yönetim genelikle Beylere ve dindar feodllara veriliyordu. Beyler, hanlıkta ve Han sarayında her zaman yüksek görevlerde çalışıyorlardı.28 Hanın en yakın yardımcısı Başvezirdi. Bundan başka maliye işleriyle serker-i ali, işletmeçilik işleriyleyse eşik ağası ilgileniyordu. Vergileri naip, kendhuda (köy ağası) ve yüzbaşılar topluyorlardı. Onların işlerini Sandıktar Ağası denetliyordu.

Lenkeran Hanlığı, Asalim, Gürgenrud, Astara, Vilgic, Zuvand, Çayiçi, Lenkeran, Diriğ, Uluf, Destvend (Erkivan), Ucarud ve Muğam olmak üzere 11 mahaldan oluşuyordu.29 Çayiçi Lenkeran mahalı 22, Uluf 12, Ucarud ise 5 köyden oluşuyordu. Ucarud mahalına Murenkuhe, Adınapazare, Alare, Süniddeşt ve Dilağardca aitti.30 Mahalların başında naip ve mahal beyleri duruyorlardı. Onlar vergi ve yükümlülükleri bölüyor, mahalda maliye işlerini düzenliyor, küçük sorunları çözüyorlardı. Köy ağaları naibe bağımlılardı ve köyü yöneltiyorlardı. Onları köy toplumu seçiyor, Hansa onaylıyordu. Bu görevlerin hiç birisi soyla geçmiyordu, fakat Han onaylarsa, irsi olarak geçebilirdi.31 Şehirler vergi memurları ve kalebeyler tarafından yönetiliyordu. Onlar şehri diş etkilerden korumalı, iç güvenliği ve pazarlarda düzeni sağlamalılardı. Şehirler, ayrı-ayrı mahallelere bölünüyordu. Sınırların ve stratejik yerlerin savunması, mülkleri sınır bölgesinde ve ticari yolların üzerinde olan feodallara önerilirdi.

Maaflar özel toplum sınıfını oluşturuyorlardı. Maafla küçük mülk sahibiydiler ve toplumdakı durumlarına göre “Beylerden daha aşağılardı. Onlar emek yükümlükleri taşımıyor ve onun bedelinde Han’a askeri hizmet yapıyorlardı.32 Maaflar, Hanlığın genel askeri gücünü oluşturuyorlardı. Maaflar sayıca o kadar da çok değillerdi.

Lenkeran Hanlığı’nın feodal sınıfında, elbeyiler (göçebe veya yarımgöçebe kabile liderleri) de var idi. Yarımoturak göçebeler Delegardin, Şafideşt, Alar, Şahsever, Kürt ve İnulin köy toplumlarında daha fazlaydılar.

Din adamları da, birinci ve ikinci dereceli din adamları olmak üzere ikiye ayrılıyorlardı. Onlar nikâh kılıyor, duruşmaları araştırıyor, miras ve diğer sosyal hukuki sorunları çözüyorlardı. R. Zubov’a göre Lenkeran Hanlığı’nda 1500 din adamı yaşıyordu, bu da hanlığın nufuzunun %9’nu oluşturuyordu.33

Lenkeran Hanlığı’nda nufuzun çoğunu köylüler oluşturuyorlardı. Köylüler de, raiyet (bir hükmüdarın yönetimi altında bulunan ve vergi veren halk) ve eker olmak üzere ikiye ayrılıyorlardı.34 Raiyet köy toplumunun mülk sahibine verdiği toprağı ekiyor, toprak sahibine vergi veriyor ve bazı yükümlülüklerini yerine getiriyorlardı.35 Ekerler ise feodalın yönetiminde çalışan topraksız köylülerdi. Ekerlerin durumu raiyetten daha ağırdı.

Feodal ekeri başka feodala verebilirdi. Onlar bütünlükle feodalın yönetimindeydiler.36 Lenkeran Hanlığı’ndakı 15502 kişilik nufuzun 13.310 kişisi raiyet ve ekerlerlerdi. Bu da nufuzun % 80’ni oluşturuyordu.37

Raiyetin 1509-1799 yılları arasında vücuhat, icrahat, ulfae, elefee, gonalğe, ulak, ulame, bikar, şikare, tövcih adlı vergiler ödedikleri Babagil Ocağı’nın evraklarından belli oluyor.38 Buna ilave olarak halk “diş kirası”da vermeliydi. Bu Han’ın ordusunun geçimini sağlamak için verilen vergiydi. Genellikle Lenkeran Hanlığı’nda 19 çeşit vergi ve yükümlülük vardı. Vergiler mahallar üzre konuluyordu.

Lenkeran Hanlığı’nda şu toprak yükümlülükleri vardı:

1. Divan-i devlet toprakları: o devirde Han ailesinin toprakları birleşerek Han toprakları adlanıyordu. Bu topraklar Han, onun aile üyeleri ve akrabalarının zenginleşmesi için önemli kaynaktı. Han bazen divan topraklarını yakınlarına hediye edebiliyordu.

2. Halise veya mülki halise: toprak emlakının bu kategorisinin sahipleri mahkeme ve vergi avantajına sahiplerdi. Bu da mülki halise topraklarında yaşayan köylülerden toplanan tüm vergiler direk toprak sahibine gitmesi anlamına geliyordu.39

3. Mülk: bazı feodalların irsen geçen topraklarıydı.

4. Tiyul: devlet adamlarına, subaylara ve ayrı kişilere belli bir süre için veya süresiz olarak verilen topraklardı.

5. Vakıf toprakları: din ocaklarına ait topraklardı.40

6. Cemaat toprağı: köy halkına ait topraklardı.

Cemaat topraklarından başka diğer toprakların hepsi feodalların elinde idi. XVIII. yüzyılda köylülerin toprakları beyler, şehirli tüccarlar, selemciler (faizci) ve diğer paralı kişiler tarafından alınıyordu.41

XIX. yüzyılın başlarında sonuncu Talış Hanı, Mir Hasan Han’ın kardeşi Mir Hüseyn Bey’in iki köyünde özel çiftliği vardı ve bu çiftliklerde 139 köylü aile çalışıyordu. 1825 yılında Mir Hasan Han, Lengerküran’da 13 aile, Kızılağaç köyünde 3 aile, Cil köyünde 3 aile, Germetuk köyündeyse bir aileyi İmanverdi Bey’in özel hizmetine vermişti.42

Lenkeran Hanlığı’nın ekonomisinin önemli kısmını ziraat, ilk sıradaysa tarım ve hayvandarlık oluşturuyordu. Lenkeran Hanlığı çeltiğiyle ünlüydü. Burada çok kaliteli prinç çeşitleri (sedri, akule, yetim, bilgicri, enberbu vs.) yetiştiriliyordu. Lenkeran Hanlığı’nda 323 bin put (1 put = 16 kg.) çeltik, 1135 bin put buğday üretiliyordu.43 Balıkçılık ve arıcılık44 ziraatta önemli yer tutuyordu. Lenkeran’ın 15 verstliğinde (uzunluk birimi) Gamişavan Irmağı’nda, ondan az uzakta Galyadan veya Çalyadan’da balık yetiştiriliyordu.45 Balık avından gelen gelir hazineye gidiyordu. Böylece, Han’ın gelirinin önemli bir kısmı prinçten ve balıkçılıktandı.46

Lenkeran Hanlığı’nda tüm arı peteklerinin sayısı 11 bin civarındaydı ve yılda 2500 put bal, 450 put arısütü üretiliyordu. Lenkeran balı kokusuna ve tadına göre farklıydı.47

Ekincilik tekniğinin ilkelliği ve yapay suvarma sisteminin olmaması yüzünden Lenkeran Hanlığı’nda ziraat çok az gelişmişti. Üzümcülük, bostancılık ve özellikle bağcılıkla uğraşıyorlardı. Bronevski’nin verdiği bilgilere göre, Lenkeran’da çok az, fakat kalitesine göre hiç de Gilan ipeyinden geri kalmayan ipek üretiliyordu.48 Bronevski’nin bu bilgisini diğer kaynaklar da doğruluyor. Bu kaynaklarda Talış Hanlığı’nda 3 bin put ham ipek toplandığı gösteriliyor.49 “Lenkeran’da daha çok ipek üretmek mümkündü. Rus konsolunun verdiği bilgilerde, Gilanlıların özellikle de Ağa Mehemmet Han’ın saldırıları yüzünden Lenkeran halkının bunu yapamadıkları” belirtiliyordu.50 Fakat 1795 yılında Gilanlılar, Lenkeran’da ipek üretimini tamamen durdurmak için dut ağaçlarını kestiler. Butkov, Rus tüccarların Sarı adası’na gelişlerinden sonra, Talışların ipek üretiminde hızla gelişmelerini bunun başlıca nedeni olarak gösteriyordu.51

Lenkeran Hanlığı’nda ketan da üteriliyordu. Seyid H. Z. Şirvani, Lenkeran halkının ketançılıkla uğraştığını yazıyordu. Burada yılda 125-126 bin put ketan üretiliyordu.52 Lenkeran Hanlığı’na ait Muğan Çölü’nde ise genellikle pamuk üretiliyordu. Burada yılda 600 puta kadar pamuk üretiliyordu.53

Başlıca meslek dalları özellikle Lenkeran’da toplanmıştı. Şehirde demirciler, bakırcılar, marangozlar, dülgerler, ayakkabı tamircileri, kuyumcular vardı. Köylerde ise çeşitli iş aletleri, çömlek ve bakır kapkacak üretiliyordu. Esnaflar esnaf odalarında birleşiyorlardı.

Çok zengin doğası, Hazar kıyısında uygun coğrafi yerleşimi, köy işletmeciliyi ve esnaflığın gelişmesi, Lenkeran Hanlığı’nda ticaretin gelişmesine neden oldu. Dubrovin’e göre doğasının zenginliği ile Lenkeran, Güney Kafkasya’da Guba Hanlığı’ndan bile öndeydi.54 Lenkeran, Astara ve Kızılağaç Hanlığın önemli ticaret merkezlerindendi.

Ticari ilişkilerde önemli yeri Lenkeran şehri tutuyordu. XVIII. yüzyılın 40’lı yıllarından itibaren, yani Hanlığın başkentine çevrildikten sonra Lenkeran şehri ülkenin ekonomik ve siyasal hayatında önemli yer tutmaya başladı. Kara Han, çeşitli yerlerden buraya esnaf ve ustalar getirmişti. Lenkeran’ın Hazar Denizi aracıyla yapılan tranzit ticaretindeki konumu, onun ekonomi merkezi gibi gelişmesine, neden olmuştur.55 Lenkeran aynı zamanda ticari liman idi. Bu liman XVIII. yüzyılda Güney Kafkasya’nın iç pazarının Rusya ve Doğu ülkeleriyle ilişkilerini sağlıyordu. Hanlıktan, deniz yoluyla ipek,

çeşitli ipek ve kağıt ürünleri, tahta, odun, kömür ve prınç götürülüyor, Bakü’de diğer ürünlerle değiştiriliyordu. Lenkeran’dan Bakü’ye odun, prinç, buğday unu, bal, tere yağı, peynir ve saire götürülüyor, Bakü’dense petrol ve tuz getiriliyordu.56

Lenkeran’dan Rusya’ya da prinç ve ipek gönderiliyordu. “Lenkeran Hanlığı’na ait Sarı Adası’nda yeterince ipek olsa da, onu gizli ve az miktarda satıyorlardı. Ona göre de ipek ürünleri az ve pahalıydı. Tüccarlar içinse gidiş-geliş tehlikeliydi”.57 Berezin’e göre, burada ipeyin putu 75 ila 100 gümüş manata (para birimi) idi.58 Arşivlerdeki XVIII. yüzyılın ikinci yarısına ait bilgilere dayanarak 1781 yılında, Lenkeran’da en kaliteli ham ipeğin bir putu 150 manata, orta kalitelisiyse 96 manat olduğunu söyleyebiliriz.59 Lenkeran limanından Rusya’ya ipek ve yarım-ipek kumaşlar götürülüyordu. 1795 yılında, Haşterhan tüccarlarının Lenkeran’dan toplam 20 put ipek aldıkları yazılı kaynaklara yansımıştır.60 Rus konsolosu Skibinevski, 1795 yılında Rus askeri ve ticaret gemileriyle Lenkeran’dan Haşterhan’a 4 bin put kadar prınç gönderildiğini yazıyor.61 Genel olarak 1795 yılında Lenkeran’dan Rusya’ya 40 bin manatlık ürün gönderilmiştir.62

Lenkeran Hanlığı’ndan un ve prıncin yanı sıra kızılbalık, uzunburun ve ne’re balıkları ihraç ediliyordu.63 Lenkeranlı tüccarlar Hazar aracılığıyla İran şehirlerine balık, Haşterhan’a ise pamuk bez, orman ürünleri vb. ürünler götürüyorlardı. İran’dan Astara aracılığıyla buraya kuru meyve, pamuk, demir ve bakır ürünleri getiriliyordu.64

Çar hükümeti, Rusya-İran ticaret merkezini Lenkeran şehrine geçirmek istiyordu. Bu amaçla Rus memuru Şubin’i buraya göndermişlerdi. O, 1785 yılında Lenkeran’ı anlatırken, onu Hazar Denizi’nde Rus-Azerbaycan ticaretinin önemli yerlerinden biri gibi karakterize ediyor ve ekliyor: “Gümrük yerlerinde İran’ın bütün şehirleriyle ticaret yapılıyordu.”65 Fakat Ruslar, Rus ticaretinin merkezinin Lenkeran’a taşınması halinde, Gilan Hanı’nın tacirleri soyacaklarından korkuyorlardı.

Rusların Enzeli’deki konsolosu M. Skibinevski’nin resmi bilgisine göre, daha XVIII. yüzyılın 90’lı yıllarında Lenkeran, ticaret için o kadar da önemli değildi.66 Bu Ağa Mehemmet Han Kacar’ın yürüyüşleri zamanı şehrin yıkılmasından dolayı söylenmiş olabilirdi.

Lenkeran’ın Tebriz, Erdebil, Enzeli, Tehran ve Astrabad’la ticari ilişkileri vardı.67 Lenkeran şehrinde 3 bin kadar nufus yaşıyordu.68 Şehir ticaretinin temel noktası pazardı. Tüccarların ve esnafların genellikle buraya toplandığını söyleye biliriz. Lenkeran pazarında 50 esnaf dükkanı vardı.69 Lenkeran şehrinde 2 pazar vardı. Yukarı pazar kale duvarlarından kenarda, Aşağı Pazarın ise, şehir kalesinin dışında, kaleye giden yolun kenarında yerleştiği Lenkeran’ın şehir planından belli oluyor.70 Pazarlarda alışveriş için belli tartı birimi, tartı taşları veya vahit para sistemi yoktu.

Rahtari (gümrük vergisi), Han’ın en büyük gelir kaynaklarındandı. Rahtari vergisinin miktarı, her şeyden önce götürülen veya getirilen ürünün kalitesine bağlıydı. Tüccar ve esnafların vermeleri gereken vergilerden biri de “darğalık” idi. Pazarda satılan tüm ürünlerden darğalık vergisi alınıyordu.71 Resmi bilgiye göre Şamahı, Şeki, Bakü, Karabağ, Guba ve Lenkeran eyaletinde 8 bin kadar esnaf vardı.72 Ayrıca A. V. Suvorov’un verdiği bilgilere göre Lenkeran’da 300 kadar arsa vardı.73

Dönemin Rus kaynakları, Lenkeran Hanlığı’nın tüm açık alanlarında “Tatarlar” adlandırılan Azerbaycan Türklerinin yaşadığını yazıyorlardı. Astara, Zuvand mahallarında ve Safideşt’in Güney doğusunda ise Talışlar yaşıyorlardı.74

Lenkeran Şehri’nde 9 han var idi. Bunlardan yedisi kamıştan, birisi ağaçtan, diğeriyse tuğladan yapılmıştı. Yine şehirde üç cami vardı.75 Han sarayı ise şehre ayrı bir güzellik veriyordu.76 Ayrıca şehrin yakınındaki dağlardan birisinin üstünde Şeyh Zahid’in (Şeyh Sefi Erdebilli’nin hocası) mezarı üzerinde cami, Lenkeran’ın 10 verstliyinde Div kalesi, Alev Dağı yakınlarında Kız kalesi, Dager ve Ramagaç kaleleri vardı.77

Astara Irmağı’nın karşı tarafında Gapuçı adlı mahellenin güney tarafında kale ve dikili yapıtlar çok idi. Gapuçı’nin kendisinde üretilen tuğla ve taştan yapılmış bir büyük cami ve 7 hamam vardı.78 Erçivan köyünün batısında Şindan kalesi yerleşiyor. Hanaplı mahalıyla Buteser köyü arasında Dizde kalesi, Lenkeran’ın Vazrud Irmağı’nın kıyısında, dağ başında Belleber kalesi, Erkivan’da Div kalesi, Muğan çölünde Hemeşere kalesi, Banbaşı ve Elvade köyleri arasında Cümcüme kalesi, Hazar Denizi’nin kuzeybatısında, Muğan çölünün aşağısında Çendeg, Çakırlı ve Uluf mahalının Cil köyünde de birer kale vardır.79 Astara Mahalı’nın Buteser köyü’nün mezarlığında 2 türbe vardır. Onlardan biri Şeyh Zahid’in hocası Şeyh Çemaleddin’in, diğeri Şah İsfehbod’un (Fars hükmüdarlarına takılan isim) makberesidir.

Kara Han’ın Asalim ve Gorgenrud mahallarını alması, Gilanlı Hidayet Han’ı öfkelendiriyordu. “Kara Han’ın bu yerleri aldığını duyan Restli Hidayet Han, ordu toplayarak hanlığa gelmek fikrine düştü”.80 1768 yılında Hidayet Han 12 bin kişilik orduyla Lenkeran Hanlığı’na sokuldu. Şindam kalesine çekilen Kara Han, bir süre kendini savunsa da, Hidayet Han’a teslim olmak zorunda kaldı. Hidayet Han, büyük miktarda haraç alarak

Kara Han’ı serbest bıraktı.81 Kara Han, Gilan’ın işgaline karşı yardım almak amacıyla kardeşi, Kerbelayi Sultan’ı silahlı bir grupla Gubalı Fetali Han’ın hizmetine gönderdi. Fetali Han’ın yardımı sonucunda İran yönetiminin planı suya düştü. Kendi eğemenliğini kuvvetlendirme ve düşmanlara karşı mücadele etmek için Kara Han, Gubalı Fetali Han’la birlik oldu.82

Kara Han, İran işgaline karşı mücadele etmek için Urmiyalı Aligulu Han, Şamahılı Mehemmet Saitle askeri-siyasal işbirliğine girmişti.83 Erdebil Hanlığı’nın kurucusu Nazarali Han (1747-1783) da, Lenkeran Hanlığı’yla dostluk ilişkileri içinde idi.84


Yüklə 8,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin