Bariş ve demokrasi partiSİ 2014 merkezi YÖnetim büTÇe yasa tasarisi muhalefet şerhi


İŞSİZLİK SİGORTASI FONU KURULUŞ AMACI DIŞINDA KULLANILIYOR



Yüklə 1,11 Mb.
səhifə8/19
tarix28.07.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#61441
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   19

İŞSİZLİK SİGORTASI FONU KURULUŞ AMACI DIŞINDA KULLANILIYOR

İşsizlik sigortasına ilişkin kanun 01.06.2000 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır. Ancak o tarihten günümüzü kadar Fonun kullanımı, değerlendirilmesi ve yönetimine dair pek çok değişiklik gerçekleşmiş bulunmaktadır. Bu değişiklikler fonun sahibi olan işsizler lehine değil, tersine sermaye çevrelerine teşvik, ucuz iş gücü sağlama ve fonun yağmalanması yönündedir. Yine, İşsizlik Sigortası Fonunun yönetimi ve kullanılmasından sorumlu olan İŞKUR’un 665 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle teşkilat yapısı değiştirilmiştir.

Siyasi iktidar, işsizlik sigortası fonundan; 4447 sayılı kanuna göre, işsizlik ödeneği dışında, kısa çalışma ödeneği, sağlık güvencesinin devamlılığı, toplum yararına çalışma, iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi, teşvikler, GAP ve yönetim giderleri adı altında sermaye çevrelerine partizanca fon kaynaklarını transfer etmektedir.

İşsizlik Sigortası Fonunun uygulamaya konulduğu 01.06.2000’den, 31 Ekim 2013 tarihine kadar Gelirler Toplamı 92. 450. 005.000TL, Giderler Toplamı ise, 24.239,429.000TL’dir. 31 Ekim 2013 tarihi itibariyle fonun mevcudu 68.447.583.000TL’dir.

İşsizlik Fonundan yararlanmak için Mart 2002-31 Ekim 2013’e kadar 4.213.294 kişi başvurmuş, ancak 3.137.726 kişi işsizlik ödeneğinden yararlanabilmiştir. Üç milyonu aşan işsize ödenen işsizlik ücreti toplamı ise, 6.554.744.288TL’dir.

2000-Kasım 2013 tarihi itibariyle Fondan yapılan gider tutarları özetle şöyle:

İşsizlik ödeneği: 6.554.744.288Tl,

GAP Giderleri: 10.211.526.000

Diğer Giderler: 14.027.903.000TL

Giderler Toplamı: 24.239.429.000TL.

Fonun kuruluşundan beri, kullanımına dair İŞKUR verileri incelendiğinde, işsizlik fonunun, işsizlere kullanılmak yerine sermayenin ihtiyaçları ve siyasal iktidarın bütçe açıklarının finansmanı için kullanıldığı açıkça görülmektedir.

İşsizlik Sigortası Fonu Kanununun bu anlayıştan kurtarılması ve gerçekten işsiz yurttaşlarımızın iş ve meslek edinmesine yönelik hizmetler ile işsizlik ücreti ödeneklerinin arttırılarak işsizler için kullanım alanının genişletilmesi gerekir. Sosyal devlet olma ilkesi gereği, İşsizlik Sigortası Fonunun gerçek bir sosyal güvenlik sisteminin parçası olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Mevcut haliyle Yasa, işsizlerden, güçsüzlerden çok, güçlü ve işverenlere hizmet etmektedir ki, bu durum kabul edilemezdir.

Ne Yapmalı?


  • İşsizlik Sigortası Fonun kuruluş amacı dışında kullanımına son verilmeli,

  • Fondan işsizlerin yararlanması kolaylaştırılmalı, işsizlik ücreti arttırılmalı;

  • Fonunun gelirlerinden vergi kesintisine son verilmeli,

  • Geçici, mevsimlik işçilerin çalışmadıkları süreye ait yaşlılık ve sağlık sigortası primleri fondan karşılanmalıdır.

SENDİKALAR VE TOPLU SÖZLEŞME

Sendikalar ve Toplu Sözleşme Yasası, işçilerin sendikal örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarının kullanımı önündeki engellerin kaldırılması beklentilerinin gerisinde kalmıştır. İşçi sınıfı ve sendikal hareketin önündeki en önemli engellerin başında gelen 2821 ve 2822 sayılı Kanunlar yürürlükten kalktı ancak, barajlar, grev yasakları, toplu pazarlık ve örgütlenme hakkının kullanımı önündeki engeller, sendikaların tüzüklerine, iç işleyişine müdahale ve lokavt bir hak olarak varlığını sürdürmektedir.

Kanunda yapılan sendika tanımı ile işçi ve işverenler eşitlenmiştir. Sendikanın işçi ve emekçilerin örgütlenme ve hak arama merkezleri olduğu gerçeği teslim edilmemiş, yasanın adı değişmiş, ancak özü aynen korunmuştur. Sendika üyeliğinin noter şartından arındırılması olumlu olmakla beraber, erteleneceği yönünde söylentiler vardır. Kanunla getirilen e-devlet uygulaması, sendika üyeliğini, işveren baskısı ve Bakanlık bürokrasinin cenderesine sokmaktadır.

Türkiye’de Sendikalaşma oranları

1950…………………… %5

1990…………………… .%19

2OOO……………………%10

2011……………………...%5

2012………………………%4.5



İşçilerin Ne Kadarı Toplu Sözleşme Kapsamında

TÜRKİYE……………… %5

ALMANYA…………….. %65

İSPANYA……………… %83

İSVEÇ…………………. %90

FRANSA……………… .%93

AVUSTURYA……… %98

Sosyal Harcamaların Ulusal Gelire Oranı

Türkiye, Şili, Kazakistan, Sudan, Kongo………..%20-%25 arası

Almanya, İngiltere, İsveç, Norveç, Belçika, Fransa, Hollanda %45- %55 arası

Sendikal Güvence Yok

Yapılan düzenlemeyle, otuzun altında işçinin çalıştığı işyerlerinde, sendika temsilcisinin, sendikal nedenlerle işten atılması halinde, tazminat davası açması engellenmiştir. Sendika yöneticilerinin işe dönme talepleri halinde işverenin işe başlatma zorunluluğu getirilmemiştir. Bu yönüyle haklar geriye çekilmiştir.

Özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamaları ile esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılmasının sonuçlarından biri de sendikasızlaştırmadır. Nitekim, aşağıdaki tablo büyük reform olarak 2012 yılında yürürlüğe giren sendikalar ve toplu sözleşme kanununa rağmen sendikalaşma ve toplu pazarlık hakkı güvenceye alınamamıştır.



  • 6 işkolunda (5.107.348 işçi) yetkili sendika kalmayacak.

  • 8 işkolunda (3.690.427) tek yetkili sendika olacak.

KIDEM TAZMİNMATI

Kıdem tazminatı, en eski ve yaygın ödemelerden biridir. Dünyanın hemen bütün ülkelerinde vardır, olmayan ülke parmakla sayılıyor. İşsizlik sigortası ve iş güvencesi ile birlikte uygulanıyor. İş güvencesinin bittiği noktada devreye giriyor.

işverenler kıdem tazminatından, başladığı günden itibaren kurtulmak istiyorlar. Bu karşı çıkışın yeni çalışma biçimleri ya da esneklik koşullarına bağlı bir yanı yoktur. Ama öyle anlaşılıyor ki bu durumdan devletin haberi yoktur!!

KIDEM TAZMİNATI ARTIYOR MU? (1983-2013)

Tavan:1 Ocak 1983 (ASG.ÜCR.X 7.5)

16200X7.5= 121.500 TL 7.5 kat

Yeni Tavan: Azami Emeklilik İkr =77.500 TL

ASG.ÜCRX4.8=77.500(-%36) 5 kat

Eylül 2013

Tavan= 3.254,44:3.2= 1021.50TL(-%33) 3 kat

Kıdem Tazminatı Son 30 Yılda Asgari Ücrete Göre %57 Oranında Azalmıştır.(7.5/3.2)

Soru: Çalışanların ancak %10’u kıdem tazminatı alabiliyorsa; yani kıdem tazminatına ulaşım sınırlı ise, nasıl oluyor da kıdem tazminatı;


  • Piyasalarda esnekliği engelliyor?

  • İşgücü maliyetini olağanüstü arttırıyor?

  • Kapsamı OLAĞANÜSTÜ geniş oluyor?

Bu sorulara dair AKP hükümetinin her hangi bir görüşü yoktur. Sadece giderek eritilmiş ve son otuz yılda gerçek değeri üçte bire inmiş kıdem tazminatından tümüyle kurtulmak ve piyasalara yeni fonlar yaratabilmek için üretilmiş spekülatif yaklaşımlar vardır.

KIDEM TAZMİNATI FONA DEVREDİLİRSE NE OLACAK

1) İş Güvencesi Boyutu Yok Edilecek

Kıdem tazminatının bir fon sistemine aktarılması halinde, kıdem tazminatının iş sözleşmesinin sona ermesine bağlı bir hak ve işçi-işveren arasındaki bir ilişki olmaktan çıkarılacak. Bugün işveren işçiyi işten çıkarırken, kıdemi bir yıldan fazla ise işçiye kıdem tazminatı ödemek zorunda.



2) İşverene Maliyet Azaltılacak

Sermaye cephesinin olmazsa olmazı, kıdem tazminatının getirdiği mali yükün azaltılması. İşveren örgütleri, fon olsun ya da olmasın, kıdem tazminatı miktarının düşürülmesini istiyor. İşverenler fon sistemine geçilmese bile, kıdem tazminatı tutarının en az yarıya (15 gün) indirilmesinde ısrarcı.



3) İşçinin Birikimi Finans Sermayesine

İşverenler tarafından yatırılacak kıdem primlerinin, bireysel emeklilik şirketleri tarafından işletilecek olması. Öngörülen sisteme göre, işveren, seçtiği şirkete her ay işçi için prim yatıracak, primlerin nasıl işletileceğine ise işçi karar verecek. Ancak işçi, fonda (hesabında) biriken parayı istediği zaman çekemeyecek. İşçinin hesabında biriken parayı ilk kez çekebilmesi için en az 15 yıllık sigortalılık ve 3600 gün prim ödenmiş olması şartlarının aranacağı belirtiliyor. İşçinin, ikinci ya da üçüncü kez hesabında biriken tutarı alabilmesi için her seferinde 5 yıl daha priminin yatmış olması gerekecek. Yani artık işçi işten çıkarıldığında kıdem tazminatını alamayacak.

Bunun dışında işçinin ancak emeklilik, ölüm, kendi işini kurma ya da ev alma gibi durumlarda hesabından parasını alabileceği belirtiliyor.

YÜZDE 10 MASALI

AKP Hükümeti, işçileri fona ikna edebilmek için, işçilerin yalnızca yüzde 10’unun kıdem tazminatı hakkından yararlanabildiğini iddia ediyor. Bu iddia yanlıştır, İşçilere girdi çıktı yaptırıldığı için bu oran daha da düşüktür. Velev ki, işçilerin ancak yüzde 10’u kıdem tazminatı alabiliyor, peki işverenler niye bu kadar feryat figan ediyor?



Eskiler-Yeniler Meselesi (Sizin Değil Çocuklarınızın Geleceğini Çalacağız!)

İşçilerin tepkisini engellemek için, mevcut işçilerin isterlerse eski sistemde kalabilecekleri, fonun yeni işçiler için geçerli olacağı iddia ediliyor. Adeta, “Ey işçiler merak etmeyin, sizin değil çocuklarınızın geleceğini çalacağız” deniliyor.



Yeni Sistem İşçilerden Ne Götürecek?

-Kıdem tazminatı hakkı yok edilecek, kıdem tazminatının iş güvencesi işlevi ortadan kalkacak. İşverenler daha kolay işçi çıkaracak

-Kıdem tazminatı, kara gün dostu olmaktan çıkacak, işçi işten çıkarıldığında kıdem tazminatı alamayabilecek. İşçi, haklı fesih yaptığında da tazminattan yoksun kalacak. 
-Erkek işçi askere giderken, kadın işçi evlendikten sonraki bir yıl içinde kıdem tazminatı alamayacak.
-Kıdem tazminatı en az yarı yarıya azalacak. 

-İşveren işçinin primini yatırmazsa işçi tazminat alamayacak. Devlet garantisi olmayacak.


-İşçi hesabındaki primi doğru değerlendiremezse, parası enflasyon karşısında pula dönebilecek.

Fon Sistemindeki Kayıplar

- kıdem tazminatı her bir yıl için 30 günlük değil 10 ya da 15 günlük ücret üzerinden belirlenecek. 


- işçinin işe girdiği ilk yıllarda ücreti daha düşük olacağı için primi de daha düşük ücret üzerinden yatacak.

-işçinin yatan primleri, enflasyon karşısında değer kaybedecek. 


-bugün kıdem tazminatı hesabında dikkate alınan bazı haklar, fon sisteminde prime yansımayacak.

Dolayısıyla, fon sistemine geçildiğinde işçinin hesabındaki parasını bu dört kaybı birden giderecek biçimde değerlendirmesi gerekiyor. Bu da neredeyse olanaksız. Yani işçi, kıdem tazminatı ile kumar oynamak zorunda kalacak. Kaldı ki, işçinin priminin yattığı bireysel emeklilik şirketi iflas ederse, işçinin tüm kıdemi yanacak.



ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

  • Kazanılmış hak olarak tüm çalışanlar için korunmalıdır. Kazanılmış hak, yeni işe girenler için de kazanılmış haktır.

  • Kıdem tazminatı güvenceye kavuşturulmalı, Ödenmeyen kıdem tazminatlarını kamu ödemeli ve işverenlerden tahsil etmelidir.

  • Hak kazanmak için önkoşul olan 1yıllık süre kaldırılmalıdır.

  • İstihdamı arttırmak için kıdem tazminatını yok etmek gerektiği saplantısı terkedilmelidir.

  • Özellikle kamu, yasal boşlukları ya da alt işveren uygulamasını kullanarak çalışanların kıdem tazminatını ödememe politikasını terk etmelidir. Kamuda güvencesiz işçi ve alt işveren uygulamalarına son verilmelidir.

  • Fon uygulaması gibi başarısız ve iş güvencesini fiili olarak tümüyle ortadan kaldıracak tasarı ve tekliflerden vazgeçilmelidir.

  • Tüm işçi ve emekçilere, işsizlere ve emeklilere sendikalaşma hakkı tanınmalıdır.

  • Sendikaların bütün çalışanlar için işyeri, işkolu düzeyinde ve ulusal çapta toplu sözleşme yapmasını sağlayacak sistemler kabul edilmelidir.

  • Toplu sözleşme ve grev hakkı konusundaki tüm yasaklama, engel ve sınırlamalar kaldırılmalıdır.

KAMU EMEKÇİLERİNİN GREV HAKKI GASPEDİLDİ

2002 tarihinden bu yana yürürlükte olan ve yürürlüğe konulduğu tarihten bugüne kamu emekçilerinin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak, 12 Eylül anayasasında olduğu gibi “özüne” ve “ruhuna” yasak ve sınırlamaların hâkim olduğu 4688 sayılı kanunun yasakçı özüne ve ruhuna uygun bir düzenleme yapılmıştır. Yasa değişiklikleri, tıpkı işçi sendikalarında olduğu gibi, kamuda örgütlü kamu emekçileri sendikalarını bir bütün olarak denetleme ve hareket alanlarını kısıtlama mantığı ile hazırlanmıştır. Özgür bir toplu pazarlık sisteminin en temel ögesi olan grev hakkının olmaması bile, tek başına yasa değişikliğinin aldatmaca olduğunu göstermektedir.

AKP’nin çıkardığı pek çok kanunda olduğu gibi, 4688 sayılı yasada sadece göstermelik değişiklikler yapılmış olup, bu haliyle “zarfı farklı ama mazruf aynı” olan bir düzenlemedir.

Kamu emekçilerinin insanca yaşayabileceği ücreti ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, demokratik, sosyal, özlük ve mesleki haklarının ilerletilmesi için, her aşamasında söz haklarının olduğu, her sendika ve konfederasyonun kendi üyeleri adına toplu pazarlık yapabileceği, Grev Hakkı ile güvenceye alınmış bir toplu sözleşme sistemi kurulmadıkça, özgür bir toplu pazarlık düzeninden bahsedilmesi mümkün değildir.

Sonuç olarak; 2014 bütçesi, tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi, gittikçe yoksullaşan halka yüklenen dolaysız ve dolaylı vergiler, özel sektöre kaynak transferi, sosyal güvenlik sisteminin tasfiyesi ve yatırımlarda azalmanın oluşturduğu karamsar tabloyu kararlılıkla sürdürmektedir. 2014 bütçesi, iç ve dış borçlar, borç faizi ödemeleri, dış ticaret açığı, faiz dışı fazla, yatırımlardaki azalma; eğitim ve sağlık gibi temel sosyal alanlarda yaşanan ticarileştirme, vergi adaletsizliği, gelir dağılımı ve bölüşüm politikalarının işçi ve emekçiler aleyhinde, yerli ve yabancı sermaye çevrelerinin çıkarına uygun bir şekilde biçimlendirildiğinin kanıtı niteliğindedir.

Yıllardır kamu hizmetlerine yeterli kaynak ayrılmamış, bu hizmetler piyasa kurallarına bağlanarak büyük ölçüde ticarileştirilmiştir. Kamusal mülkiyet ve hizmetler bu hedef doğrultusunda adım adım tasfiye edilmektedir. İmalat sanayi, enerji, madencilik, demir çelik, iletişim dahil bir çok temel ve stratejik sektör böylelikle uluslararası sermayenin sömürüsüne açılmıştır.

2014 bütçesi, kamu yatırımlarının sürekli gerilediği, askeri ve güvenlik harcamalarının bölgesel güç olma hayaliyle belirgin bir şekilde arttığı, asgari ücretlilerin, işçilerin ve kamu emekçilerinin insanca yaşam taleplerinin tamamen göz ardı edildiği bir bütçedir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kamu hizmetlerinin adım adım piyasa ilişkileri içine çekilmesini hedefleyen, taşeronlaştırmanın kural haline geldiği, iş güvencesiz ve kayıt dışı istihdam biçimlerinin yaygınlaştığı bir ortamda hazırlanan 2014 bütçesinin işçi sınıfının ve halkın çıkarlarına düzenlemeler içerdiğini söylemek mümkün değildir.

Bugüne kadar kamuda yaşanan köklü dönüşümlerin sonuçlarını başarılı bir şekilde gizleyebilen AKP iktidarı için reklâmların sonuna gelinmiştir. İktidarın peş peşe açığa çıkan yalanları ile yaşamın gerçekleri arasındaki çelişkilerin, 2014 bütçesi üzerinden daha da derinleşerek süreceği anlaşılmaktadır.



AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI BÜTÇESİNE DAİR

Dünya Ekonomi Forumu raporuna göre (2013), Türkiye kadın-erkek eşitliğinde 136 ülke arasında 120. durumda. İçinde yer aldığı Avrupa ve Orta Asya bölgesi ülkeleri arasında ise sonuncu sırada.

Türkiye cinsiyet eşitliği konusunda ya gerilemekte ya da olduğu yerde saymaktadır.

Kadın-erkek eşitliği indeksine göre ülkelerin durumunu gösteren Social Watch’un verilerine göre Türkiye’nin değeri 0,45’tir.



Türkiye 154 ülke arasında Kadın-Erkek eşitliği sıralamasında 130. sırada.

  • Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen personelin yüzde 34'ü kadın, yüzde 66'sı erkektir.

  • Bürokraside üst düzey yöneticilerin yüzde 93'ü erkek, yüzde 7'si kadındır.

  • Fiziksel şiddete uğrayan kadınların oranı yüzde 39'dur.

  • 2009 yılı yerel seçimlerde 2.948 belediye başkanı seçilmiş olup bunlardan sadece 27 tanesi yani binde 9’u kadındır.

  • 2011 yılı genel seçimleri sonucu Parlamentodaki milletvekillerinden sadece 78 tanesi yani yüzde 14’ü kadındır.

Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için bir an önce kadın kotasının her aşamada uygulanması gerekmektedir. Belediyelerde kadınlar neredeyse hiç yoktur, sadece %0,9. Bu oranı artırmak amacıyla belediyelerde eşbaşkanlık uygulamasının yasal olarak önü açılmalıdır ve kadınların yerellerde daha aktif bir şekilde çalışması için mücadele edilmelidir.

Kadının siyasete, özellikle yerel siyasetteki varlığı, hayatın üretildiği karar mekanizmalarında varlığı anlamına gelmektedir. Bu yönlü çalışmalarla yaşamdan dışlanan kadının yaşama dâhil edilmesini ve güçlenmesi amaçlanmalıdır.

KADIN İSTİHDAMI VE TEŞVİKLER

OECD istihdam verilerine göre, 2012 yılında Türkiye’de kadın istihdam oranı 2011 senesine göre bir puan artarak %28,7’e çıkmış iken hala OECD ülkeleri kadın istihdam ortalaması olan %57,2’deb çok daha altındadır. Türkiye kadın istihdamında OECD ülkelerinin ortalamasının yaklaşık olarak 30 puan aşağısındadır. Üstelik Türkiye 35 OECD ülkesi arasında en düşük kadın istihdamına sahiptir.



Kadın İstihdam Oranı / 15-64 yaş arası nüfus




 

2000

2005

2009

2010

2011

2012

Avustralya

61,4

64,6

66,3

66,2

66,7

66,6

Avusturya

59,4

62

66,4

66,4

66,5

67,3

Belçika

51,9

53,8

56

56,5

56,7

56,8

Kanada

65,6

68,2

69

68,8

68,9

69,2

Şile

35,1

38

42,2

46,7

49,1

50,2

Çek Cumhuriyeti

56,9

56,3

56,7

56,3

57,2

58,2

Danimarka

72,1

71,9

72,7

71,1

70,4

70,0

Estonya

57

61,9

63

60,5

62,7

64,6

Finlandiya

64,5

66,5

67,9

66,9

67,5

68,2

Fransa

54,8

58,4

59,9

59,7

59,7

60,0

Almanya

58,1

59,6

65,2

66,1

67,7

68,0

Yunanistan

41,3

46,1

48,9

48,1

45,1

41,9

Bulgaristan

49,6

51

49,9

50,6

50,6

52,1

İzlanda

81

81,2

77,2

77

77,3

78,5

İrlanda

53,8

58,2

57,8

56,4

56

55,2

İsrail

50,9

52,5

55,9

56,9

57,5

62,4

İtalya

39,6

45,3

46,4

46,1

46,5

47,8

Japonya

56,7

58,1

59,8

60,1

60,3

60,7

Kore

50

52,5

52,2

52,6

53,1

53,5

Lüksemburg

50

53,7

57

57,2

56,9

59,0

Meksika

39,6

41,6

43

43,8

43,4

45,3

Hollanda

62,7

64,1

69,6

69,4

69,9

70,4

Yeni Zelanda

63,2

67,6

67,4

66,7

67,2

67,0

Norveç

74

72

74,4

73,3

73,4

73,8

Polonya

48,9

47

52,8

53

53,1

53,1

Portekiz

60,5

61,7

61,6

61,1

60,4

58,7

Slovak Cumhuriyeti

51,5

50,9

52,8

52,3

52,7

52,7

Slovenya

n.a.

61,3

63,8

62,6

60,9

60,5

İspanya

42

51,9

53,5

53

52,8

51,3

İsveç

72,2

71,8

70,2

70,3

71,9

71,8

İsviçre

69,4

70,4

73,6

72,5

73,2

73,6

Türkiye

26,2

22,3

24,2

26,2

27,8

28,7

İngiltere

65,6

66,6

65,6

65,3

65,3

65,7

ABD

67,8

65,6

63,4

62,4

62

62,2

OECD

55

55,9

56,7

56,6

56,7

57,17

Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin