BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Mayıs 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə31/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   102

26 Mayıs 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri


Sakarya Başörtüsü Platformu 89’uncu özgürlük eyleminde; iktidar seçkinleri olarak nitelenenlerin haksız ve hukuksuz uygulamalarına, laiklik adı altında din düşmanlığı yaptıklarına değinildi. Kocaeli’deki 110’uncu eylemde “Halkın yönetime katılımını hazmedemeyen güçler Anayasa’yı amuda kaldırmak yetmediği zaman hukuka künde attırıp demokrasiyi tuş ediveriyorlar. Her 10 yılda bir bu sahneyi sıkıcı tekrarı ile tekrar izlemek zorunda mıyız?” sorusu soruldu. Ankara’da 68’inci eylem yapılırken, Van’daki 39’uncu eylemde yasakçılar eleştirildi. Akyazı, başörtüsüne özgürlük mücadelesine 16’ncı açıklamasıyla devam etti.

26 Mayıs 2007 - Kafalarına baş örtüsü takanlar ve kafalarını baş örtüsüne takanların 'savaşı'....

Hasan Karakaya, Vakit Gazetesi’ndeki yazısında şu görüşleri dile getirdi: “Malûm; bu ülkede “iki çeşit insan” var: “Kafalarına başörtüsü takanlar!.. Kafalarını başörtüsüne takanlar!” İşte, “kafalarını başörtüsüne takanlar”dan bazıları; hiç utanıp sıkılmadan şunu söyleyebildiler: “Emine hanımın başı kapalı!.. Hayrünnisa hanımın başı kapalı!.. Münevver hanımın da başı kapalı!.. Devletin en tepesindeki üç ismin eşlerinin başörtülü olması, Türkiye gerçeğini yansıtmıyor!.. Ne yani, Türkiye’deki bütün hanımların başı kapalı mı?” İsminde “halk” olmasına rağmen, “halktan kopuklar”ın partisi CHP’nin bu argümanı, “halk” tarafından anında çürütüldü!.. Halk dedi ki; “Cumhurbaşkanı Sezer’in eşinin başı açık!.. YÖK Başkanı Teziç’in eşinin başı açık!.. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın başı açık!.. Rektör eşlerinin başı açık!.. Hakimlerin başı açık, savcıların başı açık!.. Peki, temsilde adalet bu mu?.. Devletin en üst düzeylerindeki bu tablo, Türkiye gerçeğini mi yansıtıyor?.. Ne yani, Türkiye’deki bütün kadınların başları açık mı ki; kamusal alanlar başörtülülere kapatıldı?!?”



27 Mayıs 2007 – “Sıkmabaş siyasal simgedir”

Cumhuriyet’ten Leyla Tavşanoğlu’nun AP Sosyalist Grup Başkanı Avusturyalı Parlamenter Hannes Swoboda ile yaptığı röportaj “Sıkmabaş siyasal simgedir” başlığı ile verildi. Swoboda’nın başlığa da çekilen görüşlerini aktardığı bölüm şu şekildeydi: “Avrupa'da Müslüman toplumumuz olmadığı ve Müslümanlık kavramlarının devlet işlerine karışmasının söz konusu olmadığı açıktır. Dolayısıyla kadınların ve genç kızların örtünmeleri kendilerinin seçimlerine bırakılmalıdır. Biliyorum ki bazı ailelerde babalar hatta anneler genç kızları örtünmeye zorluyorlar. Ben her türlü zorlamaya, baskıya karşı çıkan bir insanım. Öte yandan dini inançlara saygı duymadığımız izlenimini vermemeliyiz. Türkiye'de ise kadının başını örtmesi laik sisteme saygısızlık olarak algılanıyor. Türkiye'yle aramızdaki fark bu. Bakın Avrupa'da genç kız ya da kadınların tercihlerine aileleri saygı göstermelidir. Ama eğer bu örtünme biçimi, "Bu dini yayma amacımız var" gibi bir siyasi simge taşıyor ve siyasi sistemi etkilemeye çalışıyorsa bunun reddedilmesi gerekir. Buna İslam, Katoliklik ve öbür dinler dahildir.”



30 Mayıs 2007 – “Türbanın yerine bir şey?..”

Bekir Coşkun, Hürriyet gazetesinde yayınlanan ve “Kimi AKPliler türbandan kurtulmak istiyorlar. Ama kurtulamıyorlar.” diyerek giriş yaptığı yazısında, “Türbanın seklini değiştirmek gerek. Türbanlı eşlere bu sorumluluk düşüyor. Gül, cumhurbaşkanı seçilseydi, eşi bunu gerçekleştirecekti.” iddialarına yer verdi. Coşkun, yazısında alaycı bir üslupla çeşitli stiller önerdikten sonra yazısını şöyle noktaladı: “Kim ne derse desin; bu dönemde yaşanan türban sorunu, bir devlet sorunudur. Çünkü; türban, laik cumhuriyetle kavgalı, onu ezmek isteyen bir siyasi kadronun simgesidir. AKP'nin ikinci adamı ve cumhurbaşkanı adayının dilinden duyduğunuz bu türbandan kurtulma niyeti, Anayasa değişikliği kadar Önemli, ancak "Anayasa Değişikliği Paketinde" yer almayan bir eğilimdir. Türbandan kurtulmak istiyorlar. Ama çağdışı her eğilimi savunanların eninde sonunda başlarına geldiği gibi... Kurtulamıyorlar.”



31 Mayıs 2007 – “Darbe türbandan iyi olabilir mi?”

Radikal, The Economist dergisinin Avrupa editörü John Pett'in Türkiye izlenimleri çevirerek yayınladı. Yazıda Pett, “Ordu, hükümetin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı adayı göstermesini eleştiren ve dolaylı askeri darbe tehdidi içeren bir bildiri yayımladı. Ordu, İslami kökenlerinden dolayı Tayyip Erdoğan'ın liderliğini yaptığı AKP hükümetinden hiçbir zaman hoşlanmadı. Gül'ün en büyük kabahati, eşinin kamuya ait binalarda giyilmesi yasak olan türbanı takmasıydı.” görüşlerine yer verdikten sonra, AKP’nin genel seçimleri kazanacağını söyleyerek “Parti seçimlerden sonra yeniden ılımlı İslamcı bir ismi cumhurbaşkanlığına getirmeyi deneyebilir. Yani olası bir ordu müdahalesi tehdidi uzun bir darbe tarihine sahip Türkiye'nin üzerinde hâlâ asılı duruyor.” ifadelerini kullandı. Pett, izlenimlerini aktardığı yazısının devamında görüşlerini şöyle aktardı: “Bütün bu çekişmenin ardında sınıf çatışması var. Elitlerin asıl karşı çıktığı, başörtüsü giyen Anadolulu Müslüman köylü kadınlarının İstanbul ve diğer kentlere akını. Ne var ki başka birçok ülkedeki gibi bu, onların birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalacakları bir durum.”


BAŞÖRTÜSÜ GÜNDEMİ . HAZİRAN 2007


1 Haziran 2007 – Namaz düşmanlığına tepki

İstanbul Bağcılarda bir lisede namaz kılıdığı yönündeki haberleri aşağılayıcı ve korkutucu bir uslupla veren basın kuruluşlarına tepki yağdı. Sivil toplum örgütü temsilcileri ve ilâhiyatçılar, bu tür haberlerin bir takım hassasiyetleri tahrik etmek amaçlı yapıldığını kaydederek ortamı gerginleştirmek ve yangına körükle gidilmek istendiğini belirttiler. Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci lise öğrencilerinin namaz kılıyor oluşunun çok olumlu olduğunu ve kendilerini tebrik ettiğini belirterek, "Çünkü son zamanlarda özellikle ilköğretim okullarında şiddet, uyuşturucu kullanımı gibi olaylar tehlike sinyalleri veriyordu. Böyle bir ortamda o gençlerin namaz kılıyor oluşu gerçekten önemli ve takdire şayan. Çocukların ibadetlerini yapmaları için bodrum katı değil, daha iyi imkânlar oluşturulmalı" dedi. (Yeni Asya)



1 Haziran 2007 - Yok mu Allah rızası için şu başörtüsünü modernize edecek olan!

Fatma K. Barbarosoğlu, Yeni Şafak’taki köşesinde, başörtüsü ve modernlik tartışmalarına değindi: “Abdullah Gül'ün Hürriyet'e vermiş olduğu söyleşide “başörtüsünü modernize edelim” cümlelerini okuyunca işte siyasetin şematik zekaya teslim olduğu an dedim... Anti semitistler için kişi dinini değiştirse bile “eski Yahudi” olmaktan kurtulamaz. Başörtülüler için de durum aynı. Başını açsa durum değişmez. “O eski bir başörtülü” olduğu için “lanet”lenmeye devam edecektir. Onun için istediğiniz kadar şeklini stilize edin, modernize edin, dünyanın bir numaralı modacılarını yardıma çağırın anti-türbanistler tarafından denetlenmekten kurtulamazsınız. Denetlenmekten kurtulamadığınız gibi bu defa sitilize edilmiş “türban” kullananlar ile, kendi bildiği gibi örtünmeye devam edenler arasında bir fay hattı oluşturmuş olursunuz. Çünkü anti-türbanistlerin estetik kanadı bu durumu memleketi germemek için fedakarlık edip stil-örtünenler ile ısrarla kendi bildiğinden vazgeçmeyen vatan hainleri ayrımına getirecektir. Anti-türbanistlerin siyasi kanadı ise tam tersini söyleyecek ve “biz başından beri bunların başlarını siyasi olarak örttüğünü söylüyorduk. İşte size ispatı. Çankaya için neler yaptılar. Benim anneannem de örtülüydü. Ama bunun gibi değildi. Bunların niyeti siyasi” diyeceklerdir.”



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin