BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Mayıs 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə30/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   102

19 Mayıs 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri


Sakarya Başörtüsü Platformu 88’nci eyleminde “Ahmet Necdet Sezer, nöbetin bitti!.. Evine dön!” çağrısı yaptı. 109’uncu başörtüsüne özgürlük eyleminde Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu “Cumhuriyet” mitingleri, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan gelişmeler, CHP’nin borazanlığı, muhtıra ve Anayasa Mahkemesi kararı ülkedeki hukuk, demokrasi anlayışını tüm çıplaklığıyla halkın gözleri önüne serdi. Demokrasi geçidinde halk, dayatmacının elinde tek tipçilik, dayatmacılık, faşistlik bıçağını yakaladı.” mesajı verdi. Ankara’daki 67’nci eylemde “Bizler başlarımızı “inancımız gereği” örtüyoruz. Kimse kendi inanç ve dünya görüşünü bize dayatmasın.” denildi. Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu eylemlerine 38’nci “başörtüsüne özgürlük” çağrısıyla devam etti. Akyazı’da ise 15’inci basın açıklaması yapıldı.

20 Mayıs 2007 – “Din kimin tekelinde?”

Türkan Saylan’ın umrede örtünmüş halde bir fotoğrafının yayınlanmasıyla ilgili bir yazan Ruhat Mengi, “Neden gerek duyuldu buna?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Saylan laik demokratik Cumhuriyet rejimini, çağdaş eğitimi ve yaşamı savunuyor diye... Hep aynı anlayışın, propagandanın sürdüğünü gösteriyor bunlar: Rejime saygılıysanız veya günlük yaşamınızda tesettürlü değilseniz Müslümanlığınız makbul değildir. Dua ederken, camide, umrede, hacda örtünmenizi birileri "yeterli" bulmuyor, sizi de yeterine» Müslüman saymıyordur. Birileri Müslümanlığı kendi tekelinde zannetmektedir çünkü... "Dinin bir partiye ve onun destekçilerine tapulu olduğu", kolay etkilenen, söylenenleri irdelemeyen, üzerinde düşünmeyen beyinlere bugüne kadar kazınmıştır çünkü... Oysa dünyanın parmakla gösterilen tek özgür, laik, demokratik Müslüman çoğunluklu ülkesinde insanların özel alanlarında nasıl giyindiğine, dini nasıl uyguladığına veya neye inandığına hiç kimsenin karışma, eleştirme hakkı yoktur. Zaten laiklik de bunu sağlamaktadır. Baskı yaratılmamasını.”



20 Mayıs 2007 – Türban yerine baş örtüsünü kullansalar sorun bitecek

Vatan yazarlarından Mehmet Tezkan, başörtüsünün Türkiye’nin en önemli sorunu olmadığı iddiasıyla başladığı yazısında, başörtüsü ve türban arasında ayrım olduğunu savunmak için şu görüşleri ileri sürdü: “Anadolu kadını baş örtüsü takar.. Baş örtüsü kullanması gelenektir. Özellikle kentlerde ortaya çıkan AKP'li kadınların tercih ettiği türban ise simgedir. Gelenek olduğu için değil. Simge olduğu için takılır. Danıştay da, Anayasa Mahkemesi de, hatta A1HM de simge olduğuna karar verdi. Siyasal İslam'ın simgesi. İşte fark bu kadar büyük. Bu yüzden AKP'li kadınlar, türban taksalar da türban sözünü ağzına almıyor. Baş örtüsü demeyi tercih ediyorlar. Abdullah Gül'ün yaptığı gibi. Peki bu bir taktik mi? Evet. Anadolu kadınını yanlarına alabilmek için. Çünkü Anadolu kadını bu farkı bilmiyor. Kendisi başını neden örtüyorsa, kendisinden oy isteyenlerin de aynı amaçla örttüğünü zannediyor. Türbana karşı çıkanlara bu nedenle kızıyor. Kendi baş örtüsünün hedef alındığını zannediyor. Kimse de çıkıp fark anlatmıyor. Biz türbana karşıyız, baş örtüsüne değil demiyor. Aslında mesele basit. Türbanın yerine baş örtüsünü tercih etseler... Anadolu kadınının geleneksel örtüsünü kullansalar… Başlar bu şekilde örtülse sorun bitecek.”


24 Mayıs 2007 - Af Örgütü'nden başörtüsü eleştirisi


Merkezi Londra'da bulunan muteber insan hakları kuruluşlarından Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), başörtüsünü yasaklayan Türkiye ve Fransa'yı eleştirdi. Genel sekreter Irene Zübeyde Khan tarafından yazılan raporun önsözünde devletin görevinin kadınların "tercih hürriyetini" sınırlandırmak değil, korumak olduğu vurgulandı. Kadınları başlarını örtmeye zorlayan İran ve Suudi Arabistan kadar kadınların başlarını açmaya mecbur eden Türkiye ve Fransa'yı da tenkit eden UAÖ'nün ilk Müslüman genel sekreteri, başörtüsü meselesinin kültürlerarası mücadelenin ana unsurlarından biri haline getirildiğine dikkat çekti. Batılı liderleri de sert şekilde suçlayan UAÖ, "bir parça bezin sosyal uyuma engel teşkil ettiğini" iddia eden Batılı siyasetçi ve aydınları "aptallık" yapmakla itham etti. İfade ve dinî hürriyetler çerçevesinde kadınların ne giyeceklerine kendilerinin karar vermesi gerektiğine işaret eden rapor, devlet ve dinî liderlerin her kadının bu seçimi bir baskı olmadan kendi hür iradesi ile yapma imkanı hazırlaması gerektiğine işaret etti. (Zaman)

25 Mayıs 2007 – Başörtüsü özgürlüğüne destek işinden etti


Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, başörtü mağduru olan kız öğrencilerin aileleri ve yakınları tarafından kurulan bir dernek olan Özgür-Der’e, “Hayırlı olsun. Hayırlı bir teşebbüs” dediği için YÖK tarafından ‘bir daha mesleğe dönmemek’ üzere üniversiteden ihraç edildi. Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, Necla Arat'ın doçentlik tezinin çalıntı olduğunun İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Akademik Kurulu’nda Prof. Dr. Nihat Keklik tarafından belgeleriyle ispatlandığını ve 1 yıl fakülteden uzaklaştırma cezası aldığı halde geri döndüğünü hatırlatarak, “Necla Arat, daha sonra bir çalıntı daha yaptı. Necla Arat bugün üniversitede, ama bendeniz fikir özgürlüğü kurbanı oldum. Bunu bütün alem duysun. Hırsız öğretim üyeleri içeri ama bendeniz dışarı edildim. Hiçbir suçum olmadığı halde. Ama onurluyum ben düşüncemden dolayı atıldım; onlar ise ilim hırsızlığı ile suçlanıyor” dedi. (Vakit)

25 Mayıs 2007 – Laik sınıf arkadaşları yüzlerine tükürmekten çekinmedi

Radikal’de, Maureen Freely imzasıyla yayınlanan bir makalede, “laik kadınlarla” “İslamcı kadınlar” arasında bir ayrışma yaşandığını belirtilirken, ilginç bir de anektod aktarıldı: “Türkiye'deki kadın profesörlerin oranı 1990'lann ortalarında dünyanın birçok bölgesinden yüksekti; tam da bu yıllarda iktidardaki İslamcı parti başı kapalı kadınları, genelde laikliğin en kutsal kurumlan addedilen üniversitelere göndermek gibi parlak bir fikirle ortaya çıktı. Laik sınıf arkadaşları bu kadınların görüntülerinden o kadar rahatsız oldu ki, yüzlerine tükürmekten çekinmedi. Bu rivayet falan da değil, kendi gözlerimle gördüğüm bir şey... ”



25 Mayıs 2007 – “Örtünme Konusu”

Cumhuriyet’te Prof. Dr. Ahmet F. Akyüz imzasıyla çıkan bir makalede, Kur’an’da başörtüsü konusunda herhangi bir emrin yer almadığı ifade edilerek şu iddialara yer verildi: “Esasen Kuran'ın tercümesini okuyan herkes böyle bir emrin Kuran'da yer almadığını anlayabilir... Arabistan'da yaygın olarak başörtüsü kullanılmasının nedeni, saçların kurulanmasına karşı önlemdir... Başörtüsü kullanmanın, istendiği yerde istendiği şekilde kullanılmasının inanç özgürlüğü uygulamasının gereksinimi olduğunu iddia etmek akıldışı bir önyargıdır, ister inanç ister düşünce özgürlüğü nün uygulamasının sınırsız olduğu kabul edilemez. Sokakta dolaşırken hatta evimiz de dahil, yalnız olmadığımız zaman uymak zorun da olduğumuz giyim kuralları vardır. Bu yerlerde iç çamaşırı ile veya tamamen çıplak dolaşmak olanaksızdır. Toplumsal alanlarda, örneğin okullarda veya hastanelerde kadınların çarşaflı ve peçeli, erkeklerin kar maskeleri ile dolaşması, inanç özgürlüğü dayatması ile kabul edilebilir davranışlar olabilir mi?... Birkaç nesil sonra baş örtmenin bilgisizlik simgesi olarak anılabileceğini de düşünmemiz gerekir.”



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin