BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Temmuz 2007 – Eğitim-Bir-Sen’den başörtüsüne özgürlük çağrısı



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə38/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   102

4 Temmuz 2007 – Eğitim-Bir-Sen’den başörtüsüne özgürlük çağrısı


Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen, ‘ÖSS’yi kaldıracağız’ sloganlarının arkasında demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin kullanılması gibi demokratik ve sivil toplum beklentilerine ilişkin vaatlerin temenni cümleleriyle geçiştirilmesine dikkat çekti. Eğitim-Bir-sen, seçimler sonucunda oluşacak Meclis’ten ve hükümetten, başta eğitim olmak üzere temel konulardaki beklenti ve taleplerini şöyle sıraladı: “YÖK’ün Anayasal kurum sıfatına son verilmeli ve süreç içinde YÖK yapılanması sona erdirilmeli. Yükseköğretimden yararlanmayı engelleyen sınırlamalar (katsayı, alana bağlılık v.b.) kaldırılmalı. Kadın vatandaşlarımızın kamu hizmetlerinden yararlanmasını veya kamu görevlisi sıfatını elde etmesini engelleyen hukuksuz ve keyfi başörtüsü engellemesi -gerekirse konuyla ilgili yasal düzenleme yapılmak suretiyle- sona erdirilmeli. İnanç ve düşünce hürriyetinin somut kullanımına imkan sağlayan hükümler hayata geçirilmeli.” (Milli Gazete)

6 Temmuz 2007 – Başörtüsü sorununun çözümü yasağı kaldırmaktır

Hayrettin Karaman, Yeni Şafak’taki “Türban çözülüyor mu?” başlıklı yazısında Ertuğrul Özkök’ün “Bana sanki, başörtüsü, boyun kısmından başlayarak "yumuşuyor" gibi geldi.” tespitini değerlendirdi: “Sayın Özkök'ün söylediklerinden şunu anlıyorum: Türban başörtüsünden başka bir şeydir; dinin değil siyasetin icadıdır, gereğidir, sembolüdür. Türban boyunu da örtüyor, başörtüsü boyunu fazla örtmüyor. Türban bir kısım kentli kız ve kadınlar ile bakan hanımlarının başörtüsüdür ve bu örtü Anadolu'daki başörtüsünden farklıdır. Probleminin çözülmesi demek "başörtüsünün yumuşaması, sımsıkı kapanma yerine daha gevşek kapanmanın gelmesi, başörtüsü yasağının kaldırılması konusunun gündemden çıkarılması ve böylece işin çözülmüş sayılması” demektir... Çözüm, meseleyi unutmak ve unutturmak değildir (çünkü bu mümkün olmaz), çözüm yasağı kaldırmaktır, laikliği buna uygun bir şekilde anlamak ve yorumlamaktır.”


7 Temmuz 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri


Sakarya Başörtüsü Platformu’nun 95’inci eyleminde başörtüsü yasağı protesto edilirken, Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu 116’ncı eyleminde seçimlere yönelik “Siyasilerden ve halkımızdan onurlu bir duruş bekliyoruz. Mazot hesabının insanlık onuruna öncelenmemesi gerektiğini düşünüyoruz.” mesajı verildi. Ankara’daki 74’üncü eylemde “Ulusal ölçekte, genelde İslam inancına, özelde ise başörtüsüne dair suskun kalanlar ve sorunları yok sayanlar, bununla da yetinmeyip manevi tahribata yönelik özel çalışmalar yapmaktadırlar.” denildi. Van’da yapılan 45’inci eylemle mücadeleye devam edilirken, Akyazı İnanç Özgürlüğü Platformu ise 22’inci basın açıklamasını yaptı. Eylemde başörtüsü zulmünün milyonlarca insanı bedbaht kıldığı ifade edildi.

7 Temmuz 2007 - Başörtüsü "yeryüzü lanetlileri"nin simgesi oldu


Ali Bulaç, Zaman’daki “Ağar, başörtüsünü çözer mi?” başlıklı yazısında Demokrat Parti’nin seçim bildirgesinde yer alan başörtüsü konusunu irdeliyor: “Ağar, 27 Nisan sürecinde sendeledi, güven krizine yol açtı. Fakat kendine göre geçerli sebepleri olsa bile, şimdi bir miktar toparlanma sürecine girdi. Ağar tek başına, "Başörtüsü sorununu çözeceğim" diyor, bunun "bir namus borcu" olduğunu söylüyor. Seçim kampanyasında bunu yüksek sesle söylemenin açık bir erdem olduğunun altını çiziyorum. Çünkü milyonların canını yakan bu sorunu dile getirmek, neredeyse "terör örgütlerine ve teröristlere arka çıkmak"la aynı şey haline getirildi. Başörtüsü "yeryüzü lanetlileri"nin simgesi oldu. Bu konuyu AK Parti programına bile almadı, bundan önce en yüksek düzeydeki sözcülerinden biri (M. Ali Şahin) bu konuyu sorun görenlerin "yüzde 1,5" olduğunu, dolayısıyla üzerinde durulmaya değer bulmadığını söyledi. AK Parti ve CHP'nin gündeminde böyle bir sorun yok. Kısaca yasağın geçerli teamül halini almasına çalışılıyor, bu en büyük tehlikedir; yani artık hiç kimse bu konuyu programına almayacaktır. Çözüp çözmeyeceği, samimi olup olmadığı hiç önemli değil, Ağar'ın bunu programına almış olması, meydanlarda dile getirmesi önemli bir şeydir. Bu arada sahiden bu sorunun yüzde 1,5'in sorunu olup olmadığını, milyonların da kendilerini bu marjinal çerçevede görüp görmediklerini ileride öğreneceğiz.”

9 Temmuz 2007 – Türban-başörtüsü farklılaşması tamamen bir palavra


M. Nedim Hazar, Zaman’daki “Kınalama!” başlıklı köşe yazısında, medyadaki “başörtüsü-türban” ayrımına ilişkin yorumları eleştirdi: “Yüreğinin her zerresinde baskıyı, jakobenizmi, din alerjisini hisseden zevat, söze şöyle başlıyor hep (hep ama hep): 'Bakınız türban ayrı şey başörtüsü ayrı şey. Biz türbana karşıyız, yoksa bizim de annelerimiz başörtü kullanıyor...' Ne büyük bir yalan, ne ikiyüzlü bir illüzyondur bu bir bilseniz. İkiyüzlülük, zira delikanlı gibi ortaya çıkıp, 'Arkadaş örtünmenin, başını örtmenin her türlüsüne karşıyız... Adı ne olursa olsun, ne amaçla, ne gerekçeyle olursa olsun, rahatsız oluyoruz, istemiyoruz, bizi kılıf bulmak zorunda bırakmayın, karşıyız işte!' demiyorlar, diyemiyorlar, maça ile menü arasındaki ilintinin diyalekti gereği böyleler. Yemiyor yani... Neymiş efendim, türban farklıymış, yeni icatmış. Hani insanın 'size bir şey olmasın' diyesi gerekiyor... Yani türban-başörtüsü farklılaşması tamamen bir palavra. Eminim zira peruk takmayı göze alan kızcağıza, 'tamam başını tülbent ile ört' denilse anında kabul eder. İster yemeni olsun, ister eşarp, ister başörtüsü. Onlar için örtünmek önemli, zira inançları gereği... Siyasal simge palavrasına hiç girmiyorum, zira bugün en az 10 partinin seçmenlerine de üyelerine de baktığınızda örtülüleri görebilirsiniz. Söyler misiniz, CHP hariç tüm partilerin mi simgesi başörtüsü?”

10 Temmuz 2007 - MHP, başörtüsü yasağının kaldırılmasını istedi

MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, eğitim hizmeti alanlara uygulanan başörtüsü yasağının kaldırılmasını istedi. Bal, "Devlet nasıl farklı din, dil, ırk ve düşünceye mensup kişiler arasında sağlık, adalet gibi temel kamu hizmetlerini sunarken ayırım yapamaz ise başörtülü öğrencilere de eğitim hizmeti sunarken farklı muamele yapmamalıdır." dedi. Yazılı açıklama yayınlayan Bal, MHP'nin, din ve vicdan hürriyetinin tam olarak uygulanması kararlılığında olduğunu kaydetti. Dinî inançları sebebiyle insanların 'ikinci sınıf vatandaş' muamelesine tabi tutulmasına karşı olduklarını belirten Bal, şu ifadeleri kullandı: "MHP, laiklik prensibine samimi olarak inanmaktadır. Laiklik ilkesi ile din ve vicdan hürriyetini birbirini tamamlayan iki temel kavram olarak kabul etmektedir. Din istismarını siyasi rant aracı olarak kullanan inanç hortumculuğuna karşıdır. MHP, laikliği din karşıtlığı olarak algılayan ve dinî mukaddesler ile çatışan anlayışa da karşıdır. Kamu hizmeti alan herkesin din ve vicdan hürriyetine saygı gösterilmelidir." dedi. (Zaman)


Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin