BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Ağustos 2007 – “Yasa ve gelenekte Köşk için türban yasağı yok”



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə48/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   102

22 Ağustos 2007 – “Yasa ve gelenekte Köşk için türban yasağı yok”


Kenan Evren, düzenlediği basın toplantısında cumhurbaşkanlığı seçim süreci, başörtüsü ve laiklik tartışmalarıyla ilgili ilginç değerlendirmelerde bulundu. "Bu hükümeti nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna "Bak, Genelkurmay Başkanı ne demiş, 'dükkân kapalı' demiş. Biz de dükkânı kapatıyoruz.'' karşılığını veren Evren, "Seçilecek olan cumhurbaşkanının eşinin türbanlı olması sorun olur mu?'' sorusu üzerine de şöyle konuştu: "Kanunlarımızda, geleneklerimizde böyle bir yasak yok (Cumhurbaşkanının eşi türbanlı olamaz..), zaten böyle bir yasak olmaz. Atatürk'ten bu yana böyle bir gelenek var, oraya bugüne kadar başörtülü bir 'first lady' çıkmamış, bu bakımdan yakıştıramıyoruz, ben de yakıştıramıyorum. Ama onun hakkı yok mu, var, belki insan hakkı olarak var." Laiklik konusuna da değinen 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, geçen sürede elde edilen kazanımlar sayesinde Türkiye'yi artık kimsenin geriye götüremeyeceğini vurguladı. "Şeriat düzeni olamaz. Biz onları aştık. Biz, İslam dünyası içinde birçok ülkeye örnek olacağız. Bir de öyle bir nesil yetişti ki, Atatürkçü nesil, geriye dönüş olamaz." diyen Evren, sivil anayasa tabirini ise kabullenemediğini anlattı. (Zaman)

22 Ağustos 2007 – “Türban karşı devrim sembolü”

Mehmet Ali Kışlalı, Radikal’de çıkan köşe yazısına, “Atatürk'ün Cumhuriyet'i kurduktan sonra getirdiği temel ilkeleri özümsemiş kitleleri, galiba en fazla bu temel ilkelere karşı tavrı simgeleyen ‘türban' rahatsız ediyor. Hele bugünlerde Gül'ün cumhurbaşkanlığına seçilmesi söz konusu olduğundan, eşinin türbanı gündemde ön plana çıkıyor. Kimi kesimler artık türbanın Atatürk devrimlerine karşı gerçekleştirilmeye çalışılan 'karşı devrim' sembolü olduğunu düşünüyor. Bu da havayı her yerde fark edilmediği kadar gerginleştiriyor.” ifadeleriyle başlayarak, konuyu askerin tavrına getirdi: “Ülkede yeni AKP iktidarının yaratabileceği 'karşı devrim' havasının, askeriyle, siviliyle Atatürk devrimleriyle yetişmiş kitlelere, taşıdıkları türban bayrağı ile nasıl etki yapacağı hiç düşünülmüyor. AKP'nin bu konudaki görüşlerini paylaşmayan muhalefet partilerinden bile ses çıkmıyor. Ülke abartılı yorumlanan seçim neticelerinin baskısı altında, sanki Atatürk devrimleri kırılma noktasına gelmiş, işgale uğramışlık moral bozukluğu havasında.”



22 Ağustos 2007 – “Sıkmabaş “nedir? Ne değildir?

Sabah yazarı Hıncal Uluç başörtüsü tartışmalarına şöyle katıldı: “Sıkmabaş bir siyasal simgedir. Gamalı haç gibidir. ‘Sorun örtünmekse bin yıllık Anadolu kadını gibi baş örtüsü kullansana’ kıyametlerine rağmen, niye ısrarla Hermes markalı sıkmabaşta direniliyor? İşte en önemli noktaya geldik. Çünkü klasik baş örtüsü, köylü kadınların, kenar mahallelilerin, eve ve işe gelen hizmetçi sınıfının başlığı kabul ediliyor... Onlardan ayrılmak, farklı olmak gerek ki, gören karıştırmasın. Hele de markalı sıkmabaş, kentli, üst sosyal sınıf, sosyetik kadın başlığı. Farkı hemen ortaya koyuyor ve "Ben kent soylu, okumuş ve ekonomik üst sınıftanım. Beni köylüler, kenar mahalleliler ve domestiklerle karıştırmayın" anlamına geliyor. Yani sıkmabaş, baş örtülülerle sınıf farkının simgesi aslında, Siyasal İslamın sembolü olmanın da ötesinde… Anlatabildim mi?”



24 Ağustos 2007 – “Türbanlı anayasa”

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki hukukçulardan oluşan bir komisyonun hazırladığı anayasa taslağın ayrıntıları, medyaya “Türbanlı anayasa” başlığı ile yansıdı. Özbudun, başörtüsü ve kıyafetle ilgili olarak bir öneride bulunduklarını, ancak konunun hassas olması nedeniyle bir açıklama yapmak istemediğini söylerken, eğitimin laik esaslara göre yapılmasına ilişkin hükmün korunacağını ve kişisel olarak üniversitelerde başörtüsü yasağına baştan beri karşı olduğunu bildirdi.



24 Ağustos 2007 – “Türban ve göstergebilim”

Özdemir İnce, Hürriyet’te yayınlanan köşe yazısında şu görüşleri ileri sürdü. “Türban'ın bir gösteren simge olarak neyi gösterdiğini anlamak için yapmamız gereken ilk işi yapalım ve geleneksel başörtülerini türbandan ayıralım. Ayırdıktan sonra, türbanlanma sürecini incelediğimiz zaman siyasal dürtülü bir militanlaşmayla karşılaşırız. Sonra karşımıza Milli Selamet Partisi ve öteki Milli Görüş partileri çıkar. Bir gösterge olarak türban. Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Milli Görüş Partilerinin ideolojisini göstermektedir. Bu gerçeği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de onayladı. Türban, Nilüfer Göle'nin pazarlamak istediği gibi "Modern Mahrem" olarak algılanamaz. Bilgisayar ve mikroskop kullanan, doktorluk ve CEO'luk yapan kadının başındaki türban çağdaş laik birey ve toplumu değil, modern teknolojiden yararlanan parçalanmış bir birey ile totaliter bir İslami cemaati gösterir.”



24 Ağustos 2007 – Komutanlar Hayrünnisa Gül ile yan yana gelecek mi?

Milliyet’te yayınlanan bir haberde “Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda aynı gün yapılacak olan yemin töreni, türban tartışmasına kilitlenen sürecin en ilginç görüntüsüne sahne olabilecek. Seçim beklendiği gibi sonuçlanır ve komuta kademesi yemin törenine gelirse, askerler türbanlı cumhurbaşkanı eşi Hayrünnisa Gül ile yan yana oturacak…” ifadelerine yer verildikten sonra “Komutanların yemin törenine katılıp katılmayacakları konusunda TBMM Başkanlığı’na bilgi vermediğini” aktarıldı.


25 Ağustos 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri


Sakarya Başörtüsü Platformu’nun 102’nci eyleminde cumhurbaşkanlığı seçim süreci değerlendirilirken, eylemlerinin birinci yılını geride bırakan Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu’na selam edildi. Kocaeli’de 123’üncü, Ankara’da 81’inci ve Akyazı'da 29’uncu eylem yapılırken, Van’daki başörtüsü direnişi, 52’nci eylemle birinci yılını doldurdu. Eylemde, direnişe destek amacıyla Van’a gelen Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci bir konuşma yaparken, Türkiye’de diğer illerde mücadele yürüten başörtüsü platformlarının destek ve tebrik mesajları da okundu.

25 Ağustos 2007 – Taslak, üniversitede başörtüsünün yolunu açıyor mu?

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki altı akademisyen tarafından hazırlanan ve AKP'ye sunulan anayasa taslağı, hükümet ve YÖK'ü karşı karsıya getiren başörtüsü yasağını iki seçenekli bir formülle kaldırmayı öneriyor. "Başörtüsü" sözü geçmeksizin üniversitelerde kılık kıyafet yasağını kaldırmayı öneren bu iki öneride, sadece cümlelerin ifade biçimi değiştiriliyor. Buna göre, Anayasa'nın "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi" başlıklı 42'nci maddesine ekleme yapılarak, ya ''üniversitelerde kılık kıyafet serbesttir" ya da "hiç kimse kılık kıyafetinden dolayı yükseköğrenim hakkından yoksun bırakılmaz" ifadesinin kullanılması öneriliyor. Öneri, AK.P bünyesinde oluşturulan komisyonda değerlendirilerek nihai karar verilecek.


25 Ağustos 2007 – Başı açık kadınlara “korku baskısı”


Özlem Albayrak, Yeni Şafak’taki “Bölücülüğün dikalası olarak korku” başlıklı yazısında başörtüsünden korku psikolojisini analiz etti: “Korkunun doğasının zaten iyi ve güzel olan hiçbir şeyi “korkulan”a yakıştırmadığına, dolayısıyla endişe giderici açıklamaların sizi kesmeyeceğine, korkularınıza irtifa kaybettirmeyeceğine zaten eminim. Meselemiz de burada başlıyor zaten; “Cumhuriyet kadınları korkuyor” ve Cezayir'den sonraki yeni korku rotamız olan “Türkiye Malezya olur mu?” çekincelerini taşıyanlara, Ramazan'a saygı nedeniyle bir içki reyonunun önünün kapatılmasının nasıl bir “yaşam standardı tehdidi”ne dönüşebileceğini sorsanız cevap veremezler.. Özellikle medyanın neredeyse holiganlığa vardırdığı bir taraftarlıkla yaygınlaştırmaya çalıştığı korku kültürü, kadınlara pompaladığı “dikkatli ol, yoksa başına geleceklere katlanırsın” uyarısı, toplum iradesinin rolünü en aza indirgeyen, ikiliğe ve 'öteki'ne karşı düşmanlığı teşvik eden bir bakışı yansıtıyor... Bir yandan yarım ağızlarla “Asker siyasete vesayet etmesin” deyip, demokrasiyi överken, bir yandan da mesnetsiz korkuların sivil siyasete ve toplumun birleştirici dinamiklerine balta vurması ihtimalini içlerine sindirebilenlerin istediklerinin nasıl bir toplum olduğu hakkında kuşkularım var.”

Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin