BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Eylül 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə56/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   102

15 Eylül 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri


Sakarya Başörtüsü Platformu’nun 105’inci eyleminde “AKP Cumhurbaşkanını seçtikten sonra şimdi de 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan 82 Anayasasını değiştirmek için yeni bir sivil anayasa taslağını tamamlamış durumda. Ne kadar sivil olursa olsun şayet bu anayasa; bugüne kadar yapılan tüm askeri darbe muhtıra ve diğer müdahalelerin sorumlularını ortaya çıkartıp yargılamayı sağlamaz ise, askeri darbe dönemlerine ait malvarlıklarını sonuna kadar incelemeyi başaramaz ise, sadece 12 Eylül döneminde kaybedilen beş bine yakın insan ile birlikte faili meçhul hale gelen tüm diğer kayıpların hesaplarını soramaz ise, 28 Şubat ile birlikte örtüsünden dolayı hakları gasp edilen başörtülülerin hakları kendilerine iade edilip sorumluları yargılanmaz ise, Bu “sivil” tabiri laftan öteye geçmeyecek, darbecilerin yaptıkları yanlarına kar kalacak ve onları daha da cesaretlendirecektir.” ifadelerini kullandı. Başörtüsü eylemleri Kocaeli’de 126’ıncı, Ankara’da 84’üncü, Van’da 55’inci ve Akyazı’daki 32’inci açıklamayla sürdü. Van’daki eylemde “Başörtüsü yasağı kesinlikle bir hak ihlalidir ve özgürlük alanlarının daraltılmasıdır. Başörtüsü yasağına zulüm düzeninin devamı için çözüm diye yaslananlar, yalnızca kendi sonlarını hazırlamaktadırlar. Ancak korkunun ecele faydası yoktur.” denildi. Başörtüsü eylemlerine bir destek de Konya’dan geldi. Konya İnanç Özgürlüğü Platformu, başörtüsüne özgürlük için her Cumartesi meydanlarda olacağını deklare ederek, başörtüsü direnişine güç kattı.

15 Eylül 2007 - Zorbalığa Son, Başörtüsüne Özgürlük!"

Özgür-Der mensupları Ramazan boyunca her Cumartesi tertipleyeceği “Zorbalığa Son, Başörtüsüne Özgürlük!” eylemlerinin ilkini Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirdi. Eylemde Beykoz Şube Başkanı Zehra Ergül Kaya, başörtüsü yasağının kaldırılmasını ve atılan tüm öğrencilerin yeniden okullarına dönebilmesine imkan tanınmasını istedi ve yasağın hizmet alan-veren ayrımı olmaksızın tümüyle kaldırılmasını talep etti. Eylemde bir konuşma yapan Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, başörtüsünün Müslüman kadının kimliği olduğunu belirterek, yasağa karşı direnişi asla çözemeyeceklerini ifade etti. Şekerci, başörtüsünü namaz gibi, oruç gibi Allah’a kulluğun bir ifadesi olarak algıladıklarını ve kimliğin asla yasaklanamayacağını belirtti. AK Parti hükümetinin bu konuda ciddi bir irade geliştiremediğini de vurgulayan Şekerci, yeni anayasa taslağının başörtüsü yasağına tümüyle çözüm getirmediğini söyledi. Yasağın ve insan hakları alanındaki tüm ihlallerin devam etmesinde AK Parti hükümetinin büyük bir sorumluluğu olduğunu hatırlatan Şekerci, zulüm devam ettikçe, zulme karşı direnişin de devam edeceğinin altını çizdi. (Haksöz Haber)



16 Eylül 2007 – Anayasal türbana AİHM duvarı

“Sapanca'da yeni Anayasa taslağını şekillendiren komisyon, üniversitelere türban serbestliği getirmeyi amaçlayan "kılık kıyafet" düzenlemesinde uzlaşma sağlayamadı. Anayasa Komisyonu'nun AKP'li bazı üyeleri, AİHM kararlarını, Anayasa Mahkemesi'nin cumhuriyet ilkelerine yaptığı atıfları ve yeni gerilimler olabileceğini gerekçe göstererek türbanın bu kadar ayrıntılı şekilde taslağa konulmasına karşı çıktı. Anayasa'nın tümünün de tehlikeye gireceğini belirten üyeler kararın siyasiler tarafından verilmesini istediler.” (Hürriyet)



16 Eylül 2007 – Neden sadece türbanın inanç meselesi yapıldığını sorgulamak gerekiyor

Güneş yazarı Kemal Baytaş, “Keyfe göre uygulama” başlıklı yazısında “Kur'ân'da yer aldığı halde gerek yasalarla men edilen gerek toplumsal olarak kendiliğinden uygulanmayan bir çok hüküm bulunuyor. Dincisi, dindarı kim varsa bu duruma karşı çıkan olmuyor. Aksine hepsi bunları paşa, paşa kabullenip uyuyor. Uygulanmayan din hükümlerinin hepsi toplumun vazgeçilmez uygar bir yaşam tarzı oluyor. Bunlar arasında; kadının dövülmesi, bir erkeğin tanıklığının iki kadına bedel olması, mirasta kız çocuğa yarım, erkek çocuğa tam pay verilmesi, hırsızlık yapanın elinin kesilmesi, faizin haram olması gibi…” dedikten sonra “Ama türban söz konusu olunca işler değişiyor. Baş örtmek tarz ve vazgeçilmez bir din gereği oluyor. Bu durumda birçok din hükmüne "Yasalara ve çağa uymuyor diye" riayet edilmediği halde neden sadece (bir inançtan öte simge olduğu kanıtlanmış) türbanın inanç meselesi yapıldığını sorgulamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.



16 Eylül 2007 – Başörtüsü İslam'dan önce de vardı

Soner Yalçın, Hürriyet’te yayınlanan araştırmasında “Yaklaşık 4 bin yıl önce Babil İmparatoru Hammurabi'nin kanunlarında kadının sosyal statüsü ilk kez yazılı yasa haline getirildi: "Kadınlar sokağa çıkarlarken başlarını açmamış olacaklardır." Bu kanun yeniydi, ama uygulama eskiydi. Sümer, Asur, Hitit, Urartu, Akad gibi site devletlerimle de benzer uygulamalar vardı. Kadını örtüye sokmanın temel nedeni, hür kadın ile kök kadınların birbirinden ayrılmasını sağlamaktı. Yani amaç, hangi kadının bir erkeğin koruması allında, hangisinin ise "kolay av" olduğunu göstermekti! Eski Anadolu kültüründe olan bu örtünme anlayışı, dünyanın çeşitli topluluklarında da vardı,” diye yazdıktan sonra “Orta Asya'daki göçebe Türkmen kadınlarının Müslümanlığı kabul ettikleri 9. ve 11. yüzyıllardaki yaşam biçimleri de geleneksel Müslüman yaşamına uymuyordu. Osmanlı döneminde, Bizans alınana kadar örtünme kurumsal olarak yerleşmedi. Göçebe toplumun izlerini taşıyan Osmanlı'da kadın, erkekle birlikte hareket etmekte, törenlere katılmaktaydı. Bu dönemde kadınların yüzleri de açıktı… Örtünme yıllar sonra, Osmanlı Devletinin "halifelik" makamına sahip olmasıyla yaygınlaştı… Osmanlı'da kadının kapanması 16. yüzyılda başladı ve Cumhuriyet Türkiye'sine kadar sürdü.” bilgilerini aktardı.



17 Eylül 2007 – “Çarşaf da girer”

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Mustafa Bumin, üniversitede başörtüsünün serbest bırakılması ile ilgili olarak Hürriyet'e verdiği demeçte “Türkiye gerçeklerini bilmiyorlar, göremiyorlar. Anayasada kıyafet serbest olursa, türbanlı öğrenciler 'Yüzde 98'i müslüman olan ülkede yaşıyorsunuz' diye başı açık gelenleri üniversiteye almayacaklar. Bunu bir kenara yazın… Anayasa'da, 'Kılık kıyafet serbesttir' dediklerinde sanmasınlar ki, bu türbanla sınırlı kalır. Birisi çıkıp, çarşaflı gelse, artık çarşaflıya 'hayır' diyemezsiniz. Sadece çarşaflı değil, başka dinden olanlar da özel kıyafetleri ile girmek isteyecekler.” dedi.



17 Eylül 2007 – Sıkmabaş, özgürlüğün simgesi mi?

Hürriyet yazarı Rahmi Turan “Türkiye, çağdaş eğitimi, kız çocuklarının okula gönderilmesini değil, "sıkmabaş türbanı" tartışıyor, bunun "kıyafet serbestliği" adı altında anayasaya sokulmasına çalışılıyor… "Sıkmabaş" anayasaya sokulmaya çalışılırken, önemli sorunlar rafa kaldırılmış gibi...” ifadelerini kullandığı yazısını şöyle bitirdi: “Türkiye'de 17 milyon aile var, 12 milyona yakın ailenin aylık gelirinin 2000 YTL'nin altında olduğu belirtiliyor... Bu hesaba göre ülkenin yaklaşık yüzde 70'i yoksul! Bu durumla ilgilenilmiyor, Türkiye'nin en büyük sorunu olarak "sıkmabaş türban" gösteriliyor. Bu uğurda anayasa bile değiştiriliyor. Ne yapalım? Helal olsun, ülke türbanla dolsun!”



18 Eylül 2007 - Türban bir kimliktir!

Nuh Gönültaş, Bugün Gazetesi’ndeki köşesinde şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye'nin yönetim tarzı milletin sorunlarını çözmeye değil, bilakis yeni sorunlar oluşturarak milletin bu sorunlarla boğuşması esasına dayanıyor. "Türban" diye bir sorunumuz yoktu. Elbirliği ile ürettik. Ve yıllardır, 20 yıldır, bu sorunla boğuşuyoruz... Evet türban bir kimliktir. İster siyasi deyin isterse başka bir şeyin kimliği... Kendi ülkesinde "mülteci" muamelesi gören Müslüman kadının devletine ve milletine kendini anlatma çabasıdır. Hiçbir partiye ait değildir. Eğitimli, kafası çalışan, şehir kültürüyle büyümüş dindar kadınların dışarıya karşı gösterdikleri kimlik kartlarıdır. Şu dünya ne garip! İslam aleminde bir zamanlar örtülü kadınlar hür kadınlarmış. Açık olanlarda cariyeler ve köleler... Hatta Cariyelerin ve kölelerin örtülmesine müsaade edilmezmiş. Oysa bugün tesettürlü kadınlar Müslüman ülkelerde bile köle muamelesi görüyorlar!”



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin